Tumgik
#yazmam lazım
Text
Erkekler gecesinden bildiriyorum.
3 erkek toplandık. Bir şişe cin bitirdik. Sarhoş falan olmadık. Ama hemfikir olduğumuz bir konu var.
Herkesin hayatında ağzına sıçmış bir kız mutlaka olmuştur
2 notes · View notes
Text
yazıyorum yazıyorum hala bitmiyor bu proje ağlcm
2 notes · View notes
applee--pie · 2 years
Text
Şuan aşırı mutluyum cilt bakımı yapıp odamı toplarım sonra dönüşüm okumayı planlıyorum, belki bunyain ile anime izlerim akşam
3 notes · View notes
uzgunumkomikolamiyorum · 10 months
Text
Benim eski telefon 16 gb 5 yıllık bir şeydi şimdi bu telefon o kadar değişik geliyor ki banaa
1 note · View note
asisesss · 1 year
Text
çok feci bir şekilde kişisel alanıma ihtiyacım var
0 notes
klavyemkavalyemolsa · 7 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Nerden aklıma geldiğini bilmediğim zaten yarım yamalak hatırladığım bir söz dolaşıyordu aklımda, bilgisayarı açınca aklıma geldi, arama motoruna "göğsüne bastırırken" yazmam yetti. Bir şiirmiş. Şöyle başlıyor tam olarak;
"Aslında hiçbir şey kâr değil insana/ Ne gücü ne zayıf yanları ne de yüreği/ Gölgesi bir haç gölgesidir kollarını açsa/ Ve kırar göğsüne bastırırken sevdiği şeyi/ Tuhaf bir ayrılıktır hayatı kapkara"
Hıhım.
Merakımızı giderdik. Bir pazar sabahı namazdan sonra uyku tutmayınca aslında zaten sabah insanı olduğumu hatırladım. Kalktım, kendi tarifimle sonradan sevebildiğim yulafı hazırladım - ki yalnız kahvaltıların en kolayı budur, yeteri kadar süslerseniz tipi de insanı mutlu eder- buzdolabında dinleniyor. Bir kahve koydum, biraz elma ve şeftali. Bu benim bir zamanlar rutinimdi. Erken kalk, kahveni koy, biraz toparlan, okuyacağını oku sonra işe koyul. O kızdan "Yine mi sabah oldu" kızına dönüşüm hayret verici. Negatif konuşmayacağımm, çünkü artık öyle hissetmiyorum.
Seni ne neşelendirir? Cevabını düşünmediğim bir soruydu. "Ben zaten neşeli biriyim, modumu düşürecek bir şey olmadıkça" diyordum. Gerçekten öyle. Sadece bu aralar modumu düşürecek çok fazla şey oldu. Biraz spesifikleştirelim. Çiçek almak, beni mutlu ediyor. Zaten ediyordu da, öyle direkt sorulunca aklıma gelmemişti, sorunun net bir cevabı olarak dursun. Bizim kızlar bu ihtiyacı karşılıyor sağ olsun.
Eylül'ün 7si. 30 yokum ama 29 varım mı? Yoksa 28 mi oldum ve bana neler oluyor. Soran olursa TAM BİR BAŞAK İNSANI olarak hayatıma devam ediyorum. Bundan da oldukça memnunum. En barizi ise canımı yaksa da duygusallığı mantığa tercih etmiyorum artık. Biraz mantık, herkese lazım sevgili dostlarım. Benimki birazı bir tık geçiyor ama o da olur. Mükemmeliyetçiliği azaltmaya çalışıyorum, o maili on kere okumadan atıyorum, o dilekçeyi yazdığımdan eminsem daha fazla kaynak taramadan yolluyorum, yemeğe soğanları eşit boyutta doğramayı çok umursamıyorum falan. Yanlış ve eksik bir şeyler yapabileceğimi kabullendim yani. Ama ayrıntılara odaklanmaya çare yok, zaten lazım da oluyor bana :)
Geriye dönüp baktığımda bu sene aslında Klavyemi keşfettiğim bir sene oldu. Orta okul- lise yıllarımdaki benle, üniversite bittikten sonraki ben aynı değildik. İnsan değişir, aynı kalmayı beklemiyorum ama içeride bir öz vardır. O değişmez. Arada bana ne olduysa eksikliğini hissediyor ama o hissi yakalayamıyordum. Sanırım o sene bu seneydi. Bazı şeyleri tecrübe etmek gerekiyormuş. Tecrübe, çok ilginç bir şey. Yaşarken çok ağır ama insana kazandırdıkları yanında ağırlığını göz ardı edebiliyoruz.
Hâsılı, bu hayat bizimdir. İnişlidir, çıkışlıdır. Ama hayatı kendimizi eylerek yaşamak çok sıkıcı. Bir çocuk oyalar gibi kendimizi kandırmak falan. Ahiret için olan hedef bellidir. Dünyada yaşayışın ahiret hedefini doğrudan etkilediği aşikar. Dünyada ise yorulmak yoktur. Eskiden böyle düşünmezdim. İnsan bu derdim, yorulur. "Bir işi bitirdiğinde diğerine yönel" i içselleştirelim. Otuza yaklaştıkça klavyem 2.0 açılacak gibi. Rabbimden hepimiz için hayırlı mutlu ömürler ve ölümler dilerim.
Şöyle oldu, uzunca bir zamandır normal fotoğraf çekmediğim için instagram arşivimden birkaç hikayeyi birleştirdim. Fotoğrafların kalitesiz ve yazılı olma sebebi bu. Buraya bir şeyler yazarken fotoğraflı olmasını daha çok seviyorum. Geriye dönüp okuması daha keyifli oluyor.
34 notes · View notes
1sairbisikletle · 28 days
Text
Meursault’la Konuşmalar 30
Çay sofrasından saatin geç olduğunu düşünerek kalktım, hızlıca yarışa geçtim, telefona baktım saat 23.04. Neyse yavaş yavaş uykum gelir dedim ama gelmeyeceğini de biliyorum. Halbuki uykum da var gibi ama uyumam o kadar üzülen sürüyor ki en son sızıyorum. Uyuyamamak çok sancılı bir şey, yaşamayan bilemez. Çıldırtıyor beni.
Yatarken bir yandan başladığım her şeyi yarım bırakışımı düşünüyordum. Dün ne güzel kremimi sürüp yatmıştım bugün çat diye geçtim yatışa derken on dakikalık iç muhasebemin sonucunda kalktım yüzümü temizleyiciyle yıkayıp kremimi sürdüm. Bu cica krem güya yüzümün yaralarına merhem olacaktı ama hiçbir etkisini görmedim. Allah’ın cezası mhrs’de cildiyeye bırak randevu almayı talep bile oluşturulamıyor. Olmadı özele gideceğim artık.
Şimdi durup dururken pazartesi günü pazara gitme sırasının bende olduğunu hatırladım. Hafta sonu da evi temizleme sırası bende ama muhtemelen kavga çıkacak. Çünkü ben şehir dışındayken eve misafir geldi, ablam o gün evin yarısını süpürüp bırakmış. Yapmış sayılmaz, bu hafta da o süpürsün beni bağlamaz şeklinde itiraz edeceğim.
Benim acilen iş bulmam lazım. Annemin her alışveriş önerimde “çok kazanıyorsun herhalde” iması yapmasından gına geldi. Hayatımda ilk defa kazandığım parayı faturaya şuna buna yatırmadan harcama lüksüm var ama bu lüksü sağlayan şey annemlerle yaşamak, bu yüzden böyle bir handikapı var. Kardeşim hiçbir şeyim yok deyip habire pahalı sezon ürünlerinden alışveriş yapıyor ona bir şey demiyor ben indirimli çok makul şeyler alıyorum lafını ediyor. Sanırsın üvey evladım. Kendince hepimize eşit davranıyor ama öyle değil. Yıllar önce Nizip’te oturuyoruz, ablam o dönem kursta hoca, bana çoğu zaman para yetmiyor denirken (ki yetmiyordu çünkü babam bir devlet dairesi olan iş yerinde bütçe kalmayınca cepten harcıyordu) ablam her ay yeni bir elbise diktiriyordu. Hiç unutmuyorum, sık sık görüştüğümüz birinin evine oturmaya gittik, bir ara dedi ki Erva sizin evin sindirellası mı, B’yi (ablam) ne zaman görsem başka bir elbiseyle, şıkır şıkır, S. (kardeşim) desen yine öyle sen de hep şıksın ama Erva’yı hep aynı kıyafetlerle görüyorum. O gün eve gidince çok ağlamıştım odamda. Ben gerçekten de öyleydim, hala da öyleyimdir. Ne zaman üst baş almaya gitsek annem pahalı bulurdu. Tesettür markalarından hiç pardösü almadım mesela. Durumumuz olmadığından değil, babam bir devlet kurumunda idareciydi ama annem bilinçaltında onaylamadığı giyim şeklime para harcamayı bir türlü oturtamıyordu. Hala devam ediyor bu. Kız kardeşimle aynı şekilde giyiniyoruz, o bir şeye çok para verince annem “e daha ucuzu yok ki” diyor (piyasadan asla haberi yoktur) bana gelince hayırlı olsun demeden parasını soruyor. İlk başlarda bir de uyguna aldığıma inanmama huyu vardı. Ben her şeyin nereden alınacağını bilirim genelde, çok şükür Allah o konuda bir merak ve isabet kabiliyeti vermiş, en uygununu bulurum bir şekilde. Misal geçen sene bayramdan sonra gerçekten giyecektir şeyim kalmadığı hatta bu yüzden bayramda misafirlerin yanında hep feraceyle durmak zorunda kaldığım için bir elbise almıştım, fiyatına inanmadı, mümkün değil diyor ama nasıl emin mümkün olmadığından, faturasını mı göstereyim ne yapayım mümkün işte dediğimde göster demişti ve ciddi ciddi bakmıştı. Önceki hafta da iki demet frezya bir dal sümbül almıştım çingenelerden. Ben yokken konuşmuşlar belli ki annem iki gün sonra imalı bir tonda Erva bu çiçeklere kaç para verdin dedi. 150₺ niye sordun dedim, bu çiçeklerin çok pahalı olduğunu öğrendim de dedi. Ablam da o sırada odadaydı, mümkün değil dedi. Gayet de mümkün, demeti 50₺ hepsi 150₺ dedim. Sürdürdüler aynı muhabbeti, inanmıyorsanız keyfiniz bilir deyip geçtim. Sonraki hafta yine aldım, yine aynı muhabbet. Annem gerçekten 50₺ mi diye sordu. Dedim anne bir dahakine alırken satıcıyla video çekerim annem inanmıyor gerçeği söyle kaç para diye. Güldü, güldük geçtik. Ama içimde birikiyor bunlar, geçmiyor. Çıldırasım geliyor bu tavra. Diyalogları tırnak içinde yazmam gerekirdi ama çok üşendim, sorry.
Blogun adını değiştirmeyi düşünüyorum. Evet benimle özdeşleşti ama aynı zamanda anonimliğini de yitirdi. Geri istiyorum onu.
Hala uykum gelmedi. Halbuki telefonumu yatmadan çok önce geçirdim kırmızı ışık moduna. Girmiyor bir türlü düzene. Acaba melatonin mi alsam? Gerçi önce iyot alacağım. Depresyonla mücadelede çok etkiliymiş, biri kitap da önerdi bununla ilgili. Hemen şimdi uygulamaya geçip iyot siparişi vereyim. Kitabı da koyayım buraya merak eden varsa.
Tumblr media
Annemin ablamı ve kardeşimi daima benim önüne koymuş olmasını bunca saat terapiden sonra sindirebilmiş olmam gerekirdi ama gel gör ki ben tam iyileşme emaresi göstermeye başladığımda ailece yaşamaya başladık. Başa sardık yani. Şimdi her gün aynı şeye yeniden şahit oluyorum ve sinirlerim tekrar tekrar yıpranıyor. Buraya kadar okumaya sabreden varsa bana dua edebilir mi? Çok yoruldum. Oradan bakınca basit bir geçimsizlik hatta belki kıskançlık gibi görünüyor olabilir ama değil ve gerçekten çok yorucu.
Doktora evlenememe meselesini bu ara tekrardan takmaya başladığımı, geçen gece bu yüzden ağladığımı söyledim. Ve dedim bütün dualarımda “kendi düzenim olsun” derken buluyorum kendimi. Muhtemelen kendi evime çıksam bu kadar çok takılmayacağım bu konuya, doktorun da böyle düşündüğüne adım gibi eminim ama ayda 40-50k gelirim bile olsa bizimkiler ayrı eve çıkmama ikna olmazlar biliyorum. Ben de zaten ayrı eve çıkmak değil sevilmek, ince ince düşünülmek istiyorum. İnce düşünülmek çok etkiliyor beni. Misal geçen arkadaşım paylaştığım sümbülü görünce mesaj attı, istemediği bir şehre gitmek zorunda kaldı, burada bu çiçekler hiç yok dedi, saksıda satan bir fideci bulup odasına sümbül gönderdim kargoyla. Beni böyle düşünen bir arkadaşım yok. (Gerçi bir kere Beyza chado’nun şişesini çok beğendiğimi söylediğim tiviti görüp hediye almıştı, tek örnek) arkadaşlarımı, dostlarımı çok seviyorum, harikalar ama bu bir fıtrat ve odak meselesi. Sevgisiyle beni sarıp sarmalayacak, hayatının merkezine alacak, küçük hediyeler alarak beni mutlu edecek, duygu değişimlerimin farkına varacak birini istiyorum. Çünkü öz annem bile farkına varmıyor ruh halimin.
Doktor her şeyin adım adım olacağını ama önce tezi bitirmem gerektiğini hatırlatıyor her seferinde. Ben ise giderek açıyorum arayı tezimle. Ama buna bir dur diyeceğim. Elimdeki dosya biter bitmez teze döneceğim inşallah. Ve bitecek hayırlısıyla
Şimdi her şeye yeniden başlamadan önce uyuyup dinlenmeliyim. Uyuyabilirim inşallah
14 notes · View notes
reiralea · 8 months
Text
Hazırlıklarım tamamlandı. Öyle yoruldum ki eşyalarımı toplamaktan bir ara hepsini öylece bırakıp ağlayasım geldi. Ama devam ettim.
Sabah uyandıktan sonra yeni atanan öğretmenimin göreve başlama yazısını yazmam gerek. Kahvaltıdan sonra da yola çıkmam lazım. Umarım gözlerimi kapatır kapatmaz uykuya dalarım. İyi geceler.
27 notes · View notes
azbidakkayahuu · 5 months
Text
Bazen o an içinde bulunduğum duygu karmaşıklığını atmak adına burada yazılar yazıyorum veya birilerine mesaj atıyorum. Çünkü yazmam lazım. Söylemem lazım. Konuşmam lazım.
14 notes · View notes
kendimihissetmiyorum · 7 months
Text
ezel izlemeyi acilen bırakmam lazım ne kadar "eşyası" yazmam gereken yer varsa "eyşanı" diye yazıyorum sonra düzeltiyorum. eyşan çık beynimden ya.
10 notes · View notes
guzortasi · 1 month
Text
Bu hafta yapacaklarımı unutmamak için buraya yazmam lazım
Slayt hazırlanacak✔️
Mürebbiye bitecek✔️
Mai ve siyah alınıp başlanacak
Fizyolojiye çalışılacak✔️
Anatomiye çalışılacak
Patolojiye çalışılacak✔️
İngilizceye çalışılacak
Histolojiye çalışılacak✔️
4 notes · View notes
draqe · 11 months
Text
nefes almadan ama bakın nefes almadan tez ödev proje yazmam lazım
9 notes · View notes