Tumgik
#bilge karası
ahlals · 4 years
Text
  Yıpranmış yerler, yorgun suratlar…
 Arkamda , karanlığıma sığınmış bir adam konuştu.  Hissizce yaşadıklarıma bakıyordum, yaşadıklarım  önümde yaşamadıklarım arkamda terk edilmişlerdi. Küf kokuyorlardı , çünkü onları paketlerinden dahi açmadan yok etmiştim.  Önüme seriliydi işte tüm görüntüler, tüm kaybolmuş gerçekler.  Toprak parçası tepeciğinden aşağı doğru kayıp kokuşmuş, soğuk bir cesedin üstündeki beyaz örtüyü kirleten yüz karası olmaya düşmüştü.  Herkes, kendi çığlıklarında boğuluyordu.  Orada algılayabilmek için çok uğraştım, güçtü. Çok fazla güçtü.  Kaybolmuşluğun, unutulmuşluğun ilk adımını atmıştık.  Onu, kapalı olduğu kutunun içinden bile hissediyordum.  Kalbim, günler öncesinde durmuş kalbiyle senkronize olmuş, beraberce atıyordu. Onu durduğu yerden yakalamak istercesine at sürüyordu peşinden.  Son anda   yetişemeyeceğini anlayınca duraladı, durağı kaçırdık, diye mırıldandı.Ağlayan yüzlerin yerini bezginlik aldı.  Kimse ölümden korkmazdı. Kelimenin kattığı anlamı hissettiğinde bilirdi insan neye atıldığını sadece.  Neden burada olduğunu algılayamadan yaşadılar ve şimdi o tattıkları su tadındaki yaşama duyusunu istekleri dışında alınacağını fark ettiler. İhtiyaçları  kana kana içmek için suydu. Tatsız ama tatlı bir bardan serinleten su.  Her şey, onlardan bağımsızdı.
   Ölüm , unutulmakla , ortadan kaybolmak arasında bir çizgide ilerlerken insanlar onun yalnız olduğunu görmüşlerdi.  İyi yürekli birisi, çıkıp ona eşlik etmeyi teklif edene dek , ölüm tek başına sonsuzluk yürüyüşünü tamamlamaya çalışıyordu.  Yolu bitemeyince, ölüm sıkıldığını hissettiğinden o adamın teklifini kabul etti.  Saatlerce yürüdüler boş , ince , uzun bir yolda.  İkisi de alacakları yoldan habersizce , sonsuzlukta ip kalmış bu yolda dümdüz gittiler. Bir kez bile sola ya da sağa sapmaları gerekmemişti.  Ölüm o kişiyle çok ilgilendi , onu sevdi, dostu saydı.  Saatler günlere , günler haftalara , haftalar aylara dönüştü.  Ölüm gittikçe aynı yerde saymaya zorlandıklarını düşünedururken iyi niyetli insan durdu.  Karşıda , çıkmaz sonsuzluğun ortasında kapı belirmişti.  Ölüm , şaşırdı .  Öyle afallamıştı ki neyle uğraştığını ,neyle baş başa kaldığını bilemeden insana baktı.  İnsan gülüyordu , sanki önündeki neyin nesiydi biliyordu oysa hiç bitmeden tükenmeden, yürüyen ölüm bununla ilk kez karşılaşıyordu. ‘Sende kimsin ?’  Ölüm çıkmayan sesiyle fısıldadı, korkmuştu, çok ürküyordu gelecek cezadan.  ‘Yoksa , yapmamam gerekeni mi yaptım ? İnsanla konuşmam günah mıydı ?’ Düşünüyordu, etraf karanlıkken o ikisi parıl parıl parlıyordu.  İnsan kapıya ilerlerken ölüm uzanıp onun kolundan tutup geri çekti.  ‘Orası nereye çıkıyor biliyor musun ? Ben bilmiyorum. ‘ Adam durdu ve ölüme baktı. ‘ Beni getirmen gereken yerdeyiz.  İyiyle kötünün sapacağı o yoldayız artık.’dedi adam.  Ölüm adamı takip ettiğinde adam kapının eşiğinde onu durdurdu. ‘Senin yerin burası değil, daha alacağın çok yol var. Eşlik edeceğin çok insan olacak.’ Ölüm zaman kavramını yitirmiş şekilde sordu. ‘Ne zaman bitecek ? Ne kadar sürecek? Kimlere eşlik edeceğim?’ Adam , artık yaklaşan kapıya göz attı, gülümsemesi bir kez olsun yüzünden eksilmemişti. “Zamanları geldiğinde , o insanlar seni bulacak.’ Ve ölüm daha çocuk merakını geçiremeden adamla kapısı yok olmuştu.  Ölüm durup düşünmek istedi ama ilerlemesi gerekiyordu.  Yürümeyi kesmek istiyordu , bunu da ancak yürüyerek yapabilirdi.  Ölüm gitti, insanlar bazen onu gördü geçti ; bazen uzanıp ona yanaştı ve arkasından takip etti.  Kimisi onun yolculuğunun , o sonsuzluğun bir gününe dahil oldu, kimisi yıllarca onun safında yer aldı.  Ölüm insanlar ona eşlik ettikçe görebildiğini fark etmişti.  İnsanlar gelmişti ve yol gittikçe kısalıp forma kavuşmuştu.
 Ölüm hem sonsuzluğu bitiyor diye seviniyordu , hem de kayıp giden yoldaşlarına üzülüyordu.  Onlar orada yokken kat etmesi  güçleşiyor, yorucu hal alıyordu.  Ölüm , neden bu yola çıktığını öğrenmek istedi, neden insanların ona eşlik etmesi gerekiyordu bilmeliydi.  Bir gün bilge bir kadınla tanıştı. ‘Şimdi ne olacak ?’ diye sordu kadına , kadın başını eğmiş biçimsiz ölüme bakmadan arkada kalanları izliyordu.  ‘Sen ne kadar yanımda kalacaksın?’  Kadın ölüme nihayet baktığında ölüm suskunlaştı, genelde insanlar ona bakmaya çekinirlerdi, özellikle zaman ilerledikçe bu sıklaşmış, sohbetler kesilmişti. Hepsi kendi pişmanlıkları içinde merhamet dileniyorlardı.  Ölümün canını sıkıyordu bu durum.  ‘Bilemem.’demişti bilge kadın yol almaya başladıklarında. ‘Ne demek bilemem , ama buraya gelirken iki insanın senin her şeyi bildiğini söylediklerini duydum.’  Bilge kadın , ölümün bu hayıflanmasına karşılık yavaş adımlar atarak ona eşlik etmeyi sürdürüyordu.  ‘Bilirim tabii,  Güneş’in her gün hangi saatte doğacağını , hangi saatte batacağını bilirim.  Yemeklerin sağlıklı olanıyla, zehirli olanlarını bilirim.  Hastanın hastalığını, o hastalığını nasıl tedavi edeceğimi bilirim.’
 ‘Öyleyse , neredeyiz biliyor musun?’
  ‘Hayattayız , hatalarımız sağımızda günahlarımızla kavga ederken sevaplarımızın tarlada çiçek açtığı solumuzla birlikte yol alırız.” Ölüm hiç duymamıştı hayat nedir diye.  Kaşlarını çatıp bilgiliğinden şüphelenmeye başladığı kadına tehditkarca baktı. ‘Hayat mı? O da ne? Maytap mı geçiyorsun benimle?’
  ‘Hiç öyle olur mu efendim. Hayat şudur : insanlara , doğaya  -ağaca , kediye, kuşa, bitkiye , börtü böceğe- , havaya , suya bahşedilen süredir.  Onların da zamanı geldiğinde çıkacakları yol vardır. Bizimkinden farklılardır sadece o kadar.’
  Ölüm yolun üstünde dinlenmek için çıkan taşa oturdu, kadın da onun ilerisine oturdu. ‘Bilmediğini söylemiştin.’ Ölümün hüznünü gören bilge kadın başını eğmiş, vereceği cevabı düşünüyordu. ‘Evet , bilmiyorum.’ Ölüm sinirlenmeye başladığını hissederek kadına bağırdı. ‘Az önce anlattın ya?’
 ‘Evet anlatım, bildiklerimi aktardım size. Neredeyiz derseniz, bildiğim hayattır dedim.  Ne yapacağız derseniz , yolculuğa çıkacağız dedim. Ancak, nereye gideceğiz derseniz, bilemem ki.’
  ‘Neden bilemezsin?’
 ‘Çünkü ona beni götürecek olan sizsiniz efendim.’
 Ölüm o günden sonra yüzyıllarca dönüp durdu yolculuğundan , yolu kısaldıkça kısaldı ama hiç sona ermedi. Bir gün geldiğinde tüm insanların ona eşlik edeceğini ama bunun ne zaman veya niçin olacağını kimse söylemedi, o da öğrenmeye çalışmadan yürüyüp devam etti.
 Bir gün umalım da ailemiz ona yolunu gösterip çıkışına ulaştıran parçası olsun diye dua ettirdi. Ölüm ölmedi, susmadı, yok olmadı, yaşamadı ya da susamadı. Ölüm yorulmadı da.  Ölüm yoluna vebam etti, bir gün biter umuduyla giriştiği amansız yoluna.  Yanındaki kimi insanı sevdi saydı, kiminin yüzüne bakmamasına gücendi, kimine selam vermedi. Sonuçta, elbet yollarının hedefe vardıklarında ayrılacağını biliyor gibiydi hepsi.
 
 Bu , onun ölüme arkadaşlık etmeden önce anlattığı son hikaye olmuştu. Şimdi üstüne yavaş yavaş dökülen toprağın altında kalan bedenin gülüşünü duyduğumu zannettim.  Etrafı kaplayan o boğucu sis ağır düzende topraktan kendisini kaldırdı.  Yüzler dağılmıştı, o orada yüzsüzce yatıyordu. Bunu komikle üzücü arasına sokabilirdim ama olayımın trajikomik yanı yoktu.  O orada yalnız başına , ölüme eşlik ediyordu.Bense burada izliyordum.  Ağlayamadan, gözümü dahi kırpmadan.
 Canım yanıyordu, yanında gitmek istiyordum, onunla beraber ölüme yoldaş olmam şarttı. Nasıl benden önce gitmeye cüret edebilirdi ?  Ölümün onu tutuşunu, yanına çıkarışını gözümün önüne getirdim.  Üstündeki eski kıyafet karanlık yüzünü gizlerken soruyordu :  ‘Ne kadar yolum kaldı?’ Ve o , başını ölümden döndürüp çevresine baktı, bana gülümsedi. ‘Daha yolumuz uzun duruyor.’  Ölümün hüznünü duyumsadım.  O hüzün beni boğmaya çalışıyordu, ileri atıyordu.  Tam olarak da bunu yaptım.  Önümdeki etten duvarları itip yıkmaya çalışarak ön safa ulaştım.  Şaşkın gözler, yorgun suratlardan benimkine bakıyorlardı.  Mutlu yüzdeki alaylı gülümsemeye.  Toprağı durdurmak isterce tümseğin yanına gittim ve tutundum.  Ölümden korkmuyordum. Ölüm arkadaşım, yoldaşım olabilirdi.  Beni canlı canlı onun yanına gömseler dert etmezdim. Ama onu ölüme verme zamanım değildi.  Beni alabilirdi ama daha onun zamanı değildi. Mezarı kazan kişiler, yaptığımı görseler belki de benden nefret ederlerdi ; belki emeklerini öylece yok edemediğim için tebrik ederlerdi.  Yine de onlar için yaptığım hiçbir şey yoktu.  Birisi kollarımdan tutup geriye çektiğinde , tekmelerimin hedefi hiçbir yerdi . Ruhum yok oluyordu. Silikleşiyordum. Onun yarını yoktu.  Onun bundan sonra yarını olmayacaktı ama şu an görünüşe göre ben binlercesine de sahip olabilirdim. Yarınlarımı ona vermek istiyordum. “Gitme,” Haykırdığımı fark etmedim bile. “Onun güzel arkadaşlığına uyup gitme.  Ben de düzelebilirim.  Lütfen onun laflarına, sorularına kanıp gitme.”  Boş çukur doldurulmadan beklenemeyeceği için benim etkim sadece sonda kalanı fitillemeye, birisinin yere diz çöküp ağlamasına neden olmuştu.  Bu hikayeyi daha önce duyan herkes , diye düşündüm, onun gitmeyeceğini düşünürken onu çoktan uğurlamıştı. Yere düşen adamla, ben dışında.
-Alıntılar, Ahlal Günay
Tumblr media
4 notes · View notes
dogumgunumesajlari · 7 years
Text
DOSTLUKla ilgili sözleri
Güzel Sözler Önümden gitme, seni izleyemeyebilirim. Arkamdan da gelme, yol gösteremeyebilirim. Yanımda yürü ve yalnızca dostum kal.  Kimi vakit sönen hayat ateşimiz rüzgar gibi bir başkası tarafından körüklenerek alevlenir. Ve her birimiz bu ateşi tekrar canlandıran dostlarımıza en içten teşekkürlerimizi borçluyuz.  Aleksis Kivi : Delilik gençliğin dostu, akıllılık yaşlılığın süsüdür. Arif Nihat Asya : Bir kimsenin düşmanının düşmanı olması, onu dost edinmeye kafi sebep değildir. Aristo : Aristo : dostluk ve hakikat gibi iki iyi arasında hakikati yeğlemek gerekir. Aristo : dostunun kusurlarını ona yalnızken söyle, başkalarının yanında ise onu öv. Atasözü : dost sanma şanlı vaktinde dost olanı, dost bil gamlı vaktinde elinden tutanı... Balzac : Bencillik dostluğun zehridir. Balzac : İyi dostluklar temiz hesaplarla kurulur. Benjamin Franklin : Düşmanına borç verirsen onu kazanırsın, dostuna borç verirsen onu kaybedersin. Bernard Shaw : Benim en iyi dostum terzimdir. Çünkü ne zaman beni görse, derhal o andaki ölçülerimi alır. Oysa bütün öteki tanıdıklarım benim hala eskisi gibi olduğumu düşünürler. Bernard Shaw : dostlarınıza bir gün düşmanınız olabileceklermiş gibi, düşmanlarınıza ise bir gün dostunuz olabileceklermiş gibi davranın. Bias : Düşmanım dost olacağına, düşman olsun daha iyi. Buda : Başka türlü davranmak açıkça gerekmiyorsa herkesle dost olmaya çalış ama kimseye teslim olma....... C.C. Cotton : Gerçeğin en büyük dostu zaman, en büyük düşmanı tarafgirlik ve en sadık arkadaşı da alçakgönüllülüktür. Cenap Şehabettin : Yalnız kendi nefsini düşünerek dost arayan,hizmetçi arıyor demektir. Cicero : dostluktan saygıyı kaldıran onun en büyük süsünü kaldırmış olur. Clebul : dostuna da, düşmanına da yardım et, çünkü o zaman dostunla daha yakın dost, düşmanınla da dost olursun. Dale Carnegie: Başkalarıyla ilgilenmek suretiyle iki ay içinde dostlar kazanırsınız. Başkalarının sizinle ilgilenmesini beklerseniz iki yıl içinde bir dost kazanamazsınız. Daniel Defeo : Açlık, ne dost, ne akraba, ne insanlık, ne de hak tanır. Demokritos :Bir akıllının dostluğu tüm delilerin dostluğundan daha iyidir. Diderot : Tek dostum kitaplarım, tek düşmanım cahil dostlarım.: E.Hubbardüşmanınız yoksa, dost bakımından da aynı durumda olmalısınız. G.E.Lessing :Bozulan dostluktan sonraki nefret, meyvelerin en öldürücüsüdür. Gassion :İnsanların en büyük dostu, zorluklardır. Çünkü onları karşılaştıkları bu zorluklar kuvvetlendirir. Goethe : Yardıma çağırdığım şey acılardır.Çünkü onlar dosttur ve iyi öğütler verirler. Goethe : Yeterince dikkatli olup da dostlarımızın yalnızca bize uyan yanlarıyla ilgilensek ve geri kalan yanlarıyla uğraşmasak dostluklar daha dayanıklı ve daha sürekli olurdu. Hopi Kabilesi :Bir düsman çok, yüz dost azdır. J. J.Rousseau : dost, onunla birlikteyken gerçekten olduğun gibi görünebileceğin, ruhunun tüm gizliliklerini ona anlatabileceğin biridir. Onunla birlikteyken kendini korumana gerek yoktur. La Bruyere : Gerçek dostlukta,yaratılışları bayağı olanların alamayacakları bir tat vardır Lermontov : Daima iki dosttan biri, diğerinin kölesidir. Machiavelli: İyi askere sahip olunca, insanın her zaman iyi dostları olacağını kim bilmez. Mark Twain : Cennet ve cehennemle ilgili ileri geri laf söylemek istemem; çünkü ikisinde de dostlarım var. Mehmet Akif Ersoy: Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası, dostunun yüz karası, düşmanının maskarası Mme Dorothe Deluzy: Bir düşmanı affetmek, bir dostu affetmekten daha kolaydır. Montaigne : dostluğun kolları birbirimizi dünyanın bir ucundan bir ucuna kucaklayabilecek kadar uzundur. Napolyon : Gerçek dostlar yıldızlara benzerler. Karanlık çökünce ilk onlar gözükürler. Nietzche : Güller , laleler , bütün çiçekler solar . Çelik ve demir kırılır ama sağlam dostluk ne solar ne de kırılır. Nietzche : Tam dostluk benzer arkadaşlar arasında olur. Pittacus : Ne dostuna iyi, ne düşmanına kötü de. Pythagoras : dostlarımla beraber olduğum zaman yalnız değilim. O dakikadan sonra da iki kişi değiliz. Pythagoras : Ufak hatalar için dostunla darılmaktan sakın. Robert Louis Stevenson : Kendine verebileceğin en iyi hediye iyi bir dosttur. Senaca : Ömrünü seyahatle geçirenler birçok otelci bulur,ama dostluk kuramaz. Shakespeare : Aklın bağlamadığı dostluğu, akılsızlık kolayca çözebilir. Shakespeare : Denendikten sonra dost edindiklerini bağrına bas, ama her ilk tanıştığınla, hemen el sıkışıp dost olma. Shakespeare : dost yarası yaraların en derinidir. Shakespeare : Felaket, dost sayısını sıfıra indirir. Shakespeare : Gece hırsızın, ışık hakikatin dostudur. Shakespeare : Ne kimseden borç al, ne kimseye borç ver.çünkü ödünç para veren , çok kere , hem parasından olur, hem dostundan. Shakespeare : Sen benim için, güzel dostum, asla yaşlı olamazsın. Çünkü seni ilk gördüğümde güzelliğin neyse şimdi de öyle görünüyor. Shakespeare : Zamanın, kime dost, kime düşman olacağı bilinmez. Uzakdoğu Atasözü : dostluk, mantar yemeği gibidir. Zehirli veya zehirsiz olup olmadığı ancak yendikten sonra belli olur. Victor Hugo : Eski elbiseler eski dostlar gibidir. Voltaire : Tanrım, beni dostlarıma karşı koru, kendimi düşmanlarıma karşı korurum. Abdullah bin Abbas : En büyük iyilik, arkadaşına ikramda bulunmaktır. Adonis:Yalnızlık: tek ağaçlı bahçe... Agnes Replier : Birlikte hiç gülmediğimiz bir kimseyi gerçekten sevemeyiz. Ahmet Altan : Öyle zamanlar oluyor ki, en çok yanında olmak istediğin bir an önce gitsin, uzaklaşsın istiyorsun; onun civarında olduğunu bilmek, onu görebileceğini bilmek ve görememek … Bu çok zalimce. Aristo : Gerçek bir arkadaş , iki gövdede yaşayan bir ruhtur. Beaumont : arkadaşlığını ispat edene kadar hiç kimse gerçek arkadaş değildir . Ben Sweetland : Başkasının önünü aydınlatırken kendi yolumuza da ışık tutarız Benjamin Franklin : Üç kişi bir sırrı saklayabilir, eğer ikisi ölmüşse. Calvin Coleridge : arkadaşlık, her zaman gölge veren bir ağaçtır. Cervantes : arkadaş uğrunda ölmek kolay, fakat uğrunda ölünecek arkadaşı bulmak zordur. Cervantes : Balın varsa, sineğin bol olur. Cervantes : Kediyle oynaşan, tırmalanmayı göze alır. Cheyenne Kabilesi : Komşun hakkında hüküm vermeden önce, iki ay onun makosenleriyle yürü! Chilon :Size yapılan en ufak bir yardımı sakın unutmayınız, yaptığınız en büyük yardımı ise hiçbir vakit hatırlamayınız. Cicero : En iyi öğüdü ancak kendine verebilirsin. Claude Mermet: arkadaşlık kavun gibidir. Neden mi? Bir tane iyisini bulmak için yüzlercesini yoklarsanız da ondan. Dale Carnegie: Başkalarına kendilerinden bahsetme fırsatı veriniz. Dale Carnegie: Başkalarının sana nasıl davranmasını istiyorsan sen de öyle davran. Dale Carnegie: Bırak muhatabın içini boşaltıp döksün. çünkü karşındaki kendi işini, meselesini senden çok daha iyi bilir ve anlatır. Bu konuda ona sualler sor o da cevap versin. Dale Carnegie:Fikir telkininden vazgeç. Muhatabının kendi fikrini söylemesine imkan ver. Sözün çoğu da onda kalsın. Dante :Bir irade, kendisinden daha güçlü bir iradeye karşı koyamaz. Dolores Huerta:Kendinizi bağışlamazsanız başkalarını nasıl bağışlarsınız? Dostoyevski : Herkesin yolu ayrı. Eleanor Roosevelt:Kendimizle arkadaşlık çok önemlidir. Onsuz, dünyada başka hiç kimseyle arkadaş olamayız. Emerson : arkadaşınızın evine sık sık gidin;çünkü kullanılmayan yolu çalılar bürür. Emille :Arkadaş edinmenin tek yolu, arkadaş olmaktır. Epiktetos :İnsanları huzursuz eden olaylar değil, olaylar hakkındaki görüşleridir. Erdal Bilallar: İki kişi tamamen aynı olan bir şeye baktıklarında bile farklı şeyler görebilirler. Erdal Bilallar: İnsanlara kendini zorla sevdirmen olanaklı değildir. Erdal Bilallar: İnsanları ne kadar düşünürsen düşün, onlar seni o kadar düşünmezler. Erzurumlu İbrahim hakkı: Kendimi arıyorum, gören var mı? Gandi: Zayıflar hiçbir zaman affedemez. Affedebilmek güçlülere mahsustur. George Eliot :Günün birinde hepimiz sonsuza dek susacağız. Onun için sevdiklerinize şimdi 'Seni seviyorum,' demekten çekinmeyin. George Herbert:Komşunu sev ama aradaki bahçe duvarını asla kaldırma. Henry Ornold: Bilge olan kendisine sorar,Kaçık olan başkalarına... Hint Atasözü :Başkasından üstün olmamız önemli değildir. Asıl önemli olan, dünkü halimizden üstün olmamızdır. J.J.Rousseau : Birlikte ağlamaktaki tatlılık kadar hiçbir şey kalpleri birbirine bağlamaz. Jacques Prevert :Adamın cenaze törenine niye gideyim ki? Onun benimkine gelmeyeceğine eminim. Kaşgarlı Mahmut :Ahmak konuk, ev sahibini ağırlar. Kaşgarlı Mahmut: Bir karga ile kış gelmez. Keble : Senden iyilere yerini vermesini bil. La Bruyere : Başkasını övmeyenlere, yerenlere, kimseden hoşnut olmayanlara bakın; bunlar kimsenin beğenmediği insanlardır. La Rochefoucauld :En cömertçe bağışlanan şey, öğüttür. La Rochefoucauld :Övgü yağdıranlar, övülmeyi bekleyenlerdir. La Rochefoucauld :Yeniden başlayan arkadaşlıklar hiç kesintiye uğramamış olanlardan daha fazla özen ister. La Rochefoucauld :Zeki bir adam ahmaklar meclisinde çok kere ne söyleyeceğini şaşırır. LaoTse: Bilen konuşmaz, konuşan ise bilmez. Laotzu: Çok bilenler konuşmaz, çok konuşanlar bilmez. Lincoln : Herkesi bir defa,bazılarını her zaman aldatabilirsiniz.Ama herkesi her zaman aldatamazsınız....... Lord Chesterfield: Övülmek isterseniz, alçakgönüllülüğü yem olarak kullanın. Lyly :Unutma ki ağzında bal olan arının kuyruğunda iğnesi vardır. Mark Twain : arkadaşlık kuvvetli bir bağdır. Paraya ihtiyaç olunca başvurulmazsa, ömür boyu sürer. Marlowe : Beni az, ama uzun sev. Mevlana : Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakilerin anlayabildiği kadardır. Mevlana : Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol. Montaigne : Sen kendini aziz tutarsan başkaları da aziz bilir. Montaigne : Senin herkesten beklediğin muamele, herkesin de beklediği muameledir. Montaigne : Tatlı dil, her kapıyı açan sihirli bir anahtardır. Montesquieu : Mert olmayan bir insanla işe başlamak,sonu gelmeyecek, ya da sonu kötü bitecek bir yola çıkmak demektir Nancy Astor : Adem eline geçen ilk fırsatta suçu Havva'ya attı. Nietzche : Kendine inanmayan hep yalan söyler. Nietzsche : Çok yalnız olan için gürültü bile bir tesellidir. Nietzsche : Kendi omzuna tırman. Başka nasıl yükselebilirsin ki! Nietzsche : Kendinden hiç söz etmemek çok soylu bir ikiyüzlülüktür. Nietzsche : Sevilmiş olma isteği kendini beğenmişliklerin en büyüğüdür. Oscar Wilde : Az samimiyet tehlikeli, çok samimiyet de, çok tehlikelidir. Ovidius : Komşunun tarlası daha verimli, komşunun sütü daha çok görünür. Ömer Faruk Hüsmüllü : Gerçek dostlar birbirinden uzakta iken de birbirlerinin ne düşündüklerini,nasıl davranacaklarını bilirler. Platon : Kimseyi küçümsemeyin. Herkesin kendine göre bir değeri vardır. Richard Wilkins : Eğer siz kendinizi sevmiyorsanız başkası neden sevsin? Richard Wilkins : Fedakarlık çiçeğin köküdür. Richard Wilkins : İkiyüzlülük sadece sahibi tarafından görülemez. Richard Wilkins : Karsınızdakini dinliyor musunuz, yoksa konuşmak için sıra mı bekliyorsunuz? Romen Atasözü : Biri sizi bir kez aldatırsa suç onundur, iki kez aldatırsa suç sizindir. Roosevelt : Kendi onayınız olmadan kimsenin sizi küçük göremeyeceğini bilin. Schiller : Asıl yalnızken yalnız değilim. Sokrat : Kendi kendini tanı. Thomas Fuller : Arslan da fareye borçlu olabilir. Uğur Mumcu : Terk eden terk edilir, ellerini gevşetenin eli bırakılır. Victor Hugo : Bazı kimseler birbirinden nefret etmeden başkasını sevemezler. W. Blake : Senin arkadaşlığın çok defa içimi sızlattı, ne olur düşmanım ol, arkadaşlık hatırı için. Yilmaz Erdogan : Ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim. Erner Erchenbach: Herkes ötekisine yardım etseydi, herkesin işi yapılmış olurdu. George Sand :Öyle yaralar vardır ki, deşmemek lazımdır. Goethe : Hiç kimse, affettiği zaman olduğu kadar yükselemez. Jackson Brown : Asla birilerinin umudunu kırma. Belki de sahip oldukları tek sey odur. Kaşgarlı Mahmut eşilmiş yara suda belli olur. Lessing : Borç almak dilenmekten pek de üstün bir şey değildir Paul Dickson : Bir toplantıda size karşı olanların sayısı ikiye yükselmişse, toplantıyı ertelemek yapılacak en iyi iştir. Paul Dickson : Bir sirkin tümünü yönetmek durumundaysanız, palyaçoyu oynamak kolay değildir. Paul Dickson : Eğer bir problem birçok toplantı yapılmasını gerektiriyorsa, sonunda toplantı yapılması problemden daha önemli hale gelir. Paul Dickson : Hiç kimseyi dinlemeyen de, herkesi dinleyen de kaybeder. Paul Dickson : İsçilerine fındık fıstık alacak kadar para verirsen, onlardan da maymun kadar verim beklersin. Paul Dickson : Kalabalık bir asansör, kısa boylu bir adam için daha değişik kokar. Paul Dickson : Otuz dakikadan beri tartışıyorsanız ve hala kimin kaybettiğini anlayamamışsanız, kaybeden sizsiniz demektir. Paul Dickson : Önceki patrona sizin yaptıklarınızı, astlarınızın size yapmalarına asla izin vermeyin. Paul Dickson : Patron "isterseniz yapın" diyorsa, bu "istemeseniz bile yapın" demektir. Paul Dickson : Patron olmadan patron gibi düşünmeye kalkma, patron olamazsın. Paul Dickson : Patronunuzun patronunu, patronunuzun sırtından alabilirseniz, patron olursunuz. Paul Dickson : Şirket adına gelen mektupları bizzat kendi açan bir patronla çalışılmaz. Paul Dickson : Toplantı ne kadar uzun olursa olsun, en önemli kararlar son beş dakikada alınır. Paul Dickson : Uzun dönemli planlama genelde kısa dönemde işe yarar. Sadi : En zor üç şey vardır: Bir sırrı saklamak, bir yarayı unutmak, boş zamanı iyi kullanmak Syrus : Başkalarını hep bağışla; kendini hiç bağışlama. Felaket kabarık dost sayısını sıfıra indirir. W. SHAKESPEARE  İyi dostluklar, hesapsız kurulur. BALZAC  Felaketin bir iyiliği varsa, hakiki dostlarımızı tanıtmasıdır. BALZAC Hakiki arkadaşlık, sıhhatten farksızdır, kıymeti, ancak elden gittikten sonra anlaşılır. GOLTI Hiçbir arkadaş arkadaşlığını ispat edene kadar gerçek arkadaş değildir. BAUMONT FLETCHER Bir dostun üzüntüsünü herkes paylaşabilir. Ama bir dostun başarılarına içtenlikle sevinmek bir ruh hasleti gerektirir. OSCAR WILDE Kusurlarınızı söyleyebilecek arkadaş bulun. BOILEAU Gerçek arkadaşlık iki bedende yaşayan bir ruhtur. ARISTO Hakiki arkadaşlık sıhhatten farksızdır. Kıymeti elden gittikten sonra anlaşılır. GOLTI İyi arkadaş, güzel koku satan gibidir. Sana, koku sürmese bile yanında bulunduğun müddetçe güzel kokusundan faydalanırsın. EBUZERR Ayıpsız dost arayan dostsuz kalır. MEVLANA Dostluktan saygıyı kaldıran, onun en büyük süsünü kaldırmış olur. CICERO Dost kötü günlerde belli olur. İyi günlerde ise yüzlercesi bulunur. ATTAR Yalnız kendi nefsini düşünüp dost arayan, hizmetçi arıyor demektir. CENAP SEHABETTİN İnsanların en acizi dost edinmeyendir. Bundan da acizi ise dostunu yitirendir. GÖKHAN  Zayıfların kini, dostlukları kadar tehlikeli değildir. VAUVENARGEUS Gerçek dostlar, iyi günlerde davet edilince sizi ziyaret eder. Kötü günlerinizde davet edilmeden gelirler. THEOPMRASTUS Dostunuzu sık sık ziyaret edin, çünkü üzerinde yürünmeyen yollar, diken ve çalılıklarla kaplanır. ŞARK ATASÖZÜ Her şeyin yenisi dostun eskisi makbuldur. DENİZ Baki'ye dostları sorar; "kaç çeşit dost vardır?" diye. Baki, "üç çeşit dost vardır" der: * Bir dost vardır gıda gibidir, sen onu hergün ararsın. * Bir dost vardır ilaç gibidir, gerektiğinde ararsın. * Bir dost vardır hastalık gibidir, o seni arar. Eğer bir sırrın, sır olarak kalmasını istiyorsanız, kendinizin bile bilmemesi gerekir. Dostun attığı taş, baş yarmaz. ATASÖZÜ Dostluk, birlikte olduğunuzda hiç söz etmeseniz bile, ne kadar güzel sohbet ettiğinizi düşünmektir. KATHY Felaket, kabarık dost sayısını sıfıra indirir. W.SHAKESPEARE  İyi dostluklar, hesapsız kurulur. Felaketin bir iyiliği varsa, hakiki dostlarımızı tanıtmasıdır. BALZAC ♥ Kimsesiz zamanların yalnızlığında,aydınlık diyarların masalsı görüntülerinde,küçük bir çocuk yüreğinin annesine olan sevgisi değerinde bir merhaba dostum nasılsın. ♥ Dost vurulunca değil unutulunca kahrından ölürmüş.Biz dostlarımızı kır çiçekleri gibi avucumuzda değil kurşun yarası gibi yüreğimizde saklarız. ♥ Gönüller birdir dünyalar ayrı olsa da. Arkadaşlıklar,sevgiler,aşklar yalan olsa da umrumda değil dünya yansada biz dostu unutmayız dost uzakta olsada. ♥ Dost deniz kenarındaki taşlara benzer.Önce tek tek toplarsın sonra birer birer denize atarsın ancak bazılarına kıyamazsın.İşte sen o kıyamadıklarımdansın. ♥ Zaman gelir yollarına kar yağar,etrafını hüzün bulutları sararsa,ne zaman bir dosta ihtiyaç duyarsan dost olabildiğim kadar burdayım. ♥ Hep zamana yenik düştük esiri olduk anlamsız koşuşturmaların.ama bir kez adını yüreğimize kazıdığımız dostlarımızı hiçbir zaman unutmadık. ♥ Sen gülerken yanındakilerde güler ama ağlarken yalnız ağlarsın onun için öyle bir ağaca yaslan ki asla yıkılmasın öyle bir dost edin ki seni asla bırakmasın. ♥ Başkalarına kendinden fazla değer verme. Ya onu kaybedersin, ya da kendini mahvedersin. Terk edenden alınacak en büyük intikam , ona kupkuru, sevgisiz gözlerle bakmaktır. ♥ Yaşam gülmeyi ,sevgi hak etmeyi, vefa unutmamayı, dostluk sadık kalmayı bilenler içindir.UNUTULMADIN! ♥ Gülerken herkes eşlik eder, ya ağlarken. Başarılara herkes ortak olur, ya yenilgilere. Öyle bir dost edin ki; kötü gün kapını çalınca kapıya seninle beraber baksın. ♥ Duygular vardır anlatılamayan, sevgiler vardır kalplere sığmayan, dostluklar vardır hiçbir şekilde yıkılmayan, bazı insanlar vardır asla unutulmayan ♥ Hayata değer bir yaşam, sevmeye değer bir aşk, dostluğa değer bir arkadaşlıktan asla vazgeçme.Ne eksik ne fazlasını ara ve seni üzenle asla uğraşma ! ♥ Mutluluğun peşinden koşma mutluluk senin peşinden koşsun ve hayatta öyle mutlu ol ki gözlerinde akan bir damla yaş arayıp da bulamayanların sadakası olsun. ♥ Belki diyorum; SEVGİ nin ne demek olduğunu biliyoruz ama GENÇLİĞİN ne demek olduğunu anladığımızda bu dünyadaki işimiz bitmiş olacak…
0 notes