Tumgik
#yatar bursa kalesinde
yorgunherakles · 9 months
Text
yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı,
anlamak, o bir müthiş bahtiyarlık.
nazım hikmet - beş satırla
37 notes · View notes
yurekbali · 5 months
Text
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil, bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte yani yürekte. Meselâ bir barikatta dövüşerek meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken meselâ denerken damarlarında bir serumu ölmek ayıp olur mu? Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil. Seversin dünyayı doludizgin ama o bunun farkında değildir ayrılmak istemezsin dünyadan ama o senden ayrılacak yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı? Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık yahut hiç sevmeseydi Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden? Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil. - Nâzım Hikmet, Tahirle Zühre Meselesi (Yatar Bursa Kalesinde)
7 notes · View notes
uyumsuzunnotlari · 1 year
Text
“Yaşamak şakaya gelmez,  büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın  bir sincap gibi mesela,  yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,  yani bütün işin gücün yaşamak olacak.  Yaşamayı ciddiye alacaksın,  yani, o derecede, öylesine ki,  mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,  yahut kocaman gözlüklerin,  beyaz gömleğinle bir laboratuvarda  insanlar için ölebileceksin,  hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,  hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,  hem de en güzel, en gerçek şeyin  yaşamak olduğunu bildiğin halde.  Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,  yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,  hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,  ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,  yaşamak, yanı ağır bastığından.  Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,  yani, beyaz masadan,  bir daha kalkmamak ihtimali de var.  duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini  biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,  hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,  yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz  en son ajans haberlerini.  Diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,  diyelim ki, cephedeyiz.  daha orda ilk hücumda, daha o gün  yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.  Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,  fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz  belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.  Diyelim ki, hapisteyiz,  yaşımız da elliye yakın,  daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.  yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,  insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla  yani, duvarın ardındaki dışarıyla.  Yani, nasıl ve nerede olursak olalım  hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...”
23 notes · View notes
birmeczupbeyefendi · 2 years
Text
“Bu günler belki gelirim sana.
Konuşmak için değil,
sadece yüzüne bakmak için.
Belki senin yüzünde bulurum aradığımı.
Bütün gördüğüm yüzler lakayt,
hissiz.
Senin yüzün nasıl?”
4 notes · View notes
williammoll · 4 years
Photo
Tumblr media
Nazim Hikmet. Güz. Yatar Bursa Kalesinde. [01]
34 notes · View notes
Quote
Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela, yani, yaşamın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani, bütün işin gücün yaşamak olacak. Yaşamayı ciddiye alacaksın, yani, o derecede, öylesine ki, mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut, kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin, hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, hem de en güzel, en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde. Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak, yani ağır bastığından.
Yatar Bursa Kalesinde, Nazım Hikmet
2 notes · View notes
Photo
Tumblr media
"Dünyanın bugünkü halinde ölümün ne kıymeti var?/ Her gün sürüyle adam ölüyor/ ben de ölürsem ne çıkar?" Nazım Hikmet Ran 
181 notes · View notes
tapinakdansozu · 7 years
Photo
Tumblr media
onu sevmekten başka hiçbir şey yapamam.
Nazım Hikmet Ran
29 notes · View notes
forestasolitudine · 3 years
Text
yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın.
bir sincap gibi meselâ,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani, bütün işin gücün yaşamak olacak.
yaşamayı ciddiyete alacaksın,
yani, o derecede, öylesine ki,
meselâ, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel, en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin hâlde.
yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, meselâ, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun hâlde ölüme inanmadığın için,
yaşamak, yani ağır bastığından.
nâzım hikmet | yatar bursa kalesinde
1 note · View note
garipben · 4 years
Text
Hatunumun gözleri elâdır da
içinde hâreler var yeşil yeşil :
altın varak üstüne yeşil yeşil meneviş.
Kardeşlerim, bu ne biçim iş,
şu dokuz yıldır eli elime değmeden,
ben burda ihtiyarladım,
o orada.
Kalın, beyaz boynu kırışan kızım,
imkânsızdır ihtiyarlamamız bizim,
etin gevşemesine bir başka tâbir gerek,
zira ki ihtiyarlamak :
kendinden başka hiç kimseyi sevmemek demek.
Nazım Hikmet
1947
Yatar bursa kalesinde
1 note · View note
yorgunherakles · 11 months
Text
yorgunluk filan değil
dışında yorgunluğun bu
kederin de, umutsuzluğun da, açlığın da,
bilirim, bu kahrolası şeyin böylesini duymadılar
insanlar insan, öküzler öküz,
aletler alet olalı beri.
nazım hikmet - gayya kuyusu
16 notes · View notes
yurekbali · 3 years
Text
Tumblr media
İŞTE BÖYLE LAZ İSMAİL İlerleyen aydınlığın içindeyim, ellerim iştahlı, dünya güzel. Gözlerim doyamıyor ağaçlara, ağaçlar öyle ümitli, öyle yeşil. Güneşli bir yol gidiyor dutlukların arkasından, mapusane revirinde penceredeyim. Duymuyorum ilaçların kokusunu, bir yerlerde karanfiller açmış olacak. İşte böyle laz İsmail, mesele esir düşmekte değil, teslim olmamakta bütün mesele! (Bursa Cezaevi) 1948 - Nâzım Hikmet (Mapusluk Zor Zanaat / Şiirleri: 2 / Bilgi Yayınevi) ____ * * * İlerleyen aydınlığın içindeyim, ellerim iştahlı, dünya güzel. Doyamıyor gözlerim ağaçlara : öyle ümitli onlar, öyle yeşil. Güneşli bir yol gidiyor dutlukların arasından, hapisane revirinde penceredeyim. Duymuyorum ilaçların kokusunu, bir yerlerde karanfiller açmış olacak. İşte böyle, karıcığım, işte böyle, mesele esir düşmekte değil, teslim olmamakta bütün mesele... (Mayıs 1948) - Nâzım Hikmet (bu şiir başlıksızdır) (Bütün Şiirleri / Yapı Kredi Yayınları) * * * Nâzım Hikmet’e ait olan şiir, iki farklı yayınevinden çıkmış. Ve içeriğinde de iki farklı dize var. “İşte böyle Laz İsmail” “İşte böyle, karıcığım” Şairin “İşte böyle Laz İsmail” dizesi 90’lı yıllardan bu yana yayımlanan hiçbir kitabında bulunmuyor. Adam Yayınları ve Yapı Kredi Yayınları da dâhil olmak üzere şiirde “İşte böyle, karıcığım” dizesi yer alıyor. Nâzım Hikmet belki iki şekilde de yazmıştır bu dizeyi, bilemiyoruz. Ama 1962 yılında Rusça yayımlanan kitabında ve ayrıca 1975 yılında Bilgi Yayınevi tarafından yayımlanan “Mapusluk Zor Zanaat” kitabında hem şiirin dizesi hem de şiirin adı “İşte Böyle Laz İsmail” olarak geçmektedir. * * * - Görsel: 3 Haziran 2010 tarihinde açılışı yapılan “Nâzım Hikmet Hapiste” Heykeli, Antalya - Heykeltıraş: Mehmet Aksoy
37 notes · View notes
uyumsuzunnotlari · 2 years
Text
“Bu dünya soğuyacak,  yıldızların arasında bir yıldız,  hem de en ufacıklarından,  mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,  yani, bu koskocaman dünyamız.  bu dünya soğuyacak günün birinde,  hatta bir buz yığını  yahut ölü bir bulut gibi de değil,  boş bir ceviz gibi yuvarlanacak  zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.  Şimdiden çekilecek acısı bunun,  duyulacak mahzunluğu şimdiden.  Böylesine sevilecek bu dünya  "Yaşadım" diyebilmen için...”
30 notes · View notes
Quote
YAŞAMAYA DAİR Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi meselâ, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani, bütün işin gücün yaşamak olacak. Yaşamayı ciddiye alacaksın, yani, o derecede, öylesine ki, meselâ, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin, hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, hem de en güzel, en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde. Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, meselâ, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak, yani ağır bastığından.
Nâzım Hikmet, Yatar Bursa Kalesinde
1 note · View note
Quote
Bu dünya soğuyacak, yıldızların arasında bir yıldız, hem de ufacıklarından, mavi kadifede bir yaldız zerresi yani, yani, bu koskocaman dünyamız. Bu dünya soğuyacak günün birinde, hatta bir buz yığını yahut ölü bir bulut gibi de değil, boş bir ceviz gibi yuvarlanacak zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız. Şimdiden çekilecek acısı bunun, duyulacak mahzunluğu şimdiden. Böylesine sevilecek bu dünya "Yaşadım" diyebilmek için...
Yatar Bursa Kalesinde, Nazım Hikmet
0 notes
masumcetin · 7 years
Photo
Tumblr media
Bu günler belki gelirim sana. Konuşmak için değil                      sadece yüzüne bakmak için. Belki senin yüzünde bulurum aradığımı. Bütün gördüğüm yüzler lakayıt                                               hissiz.
Nâzım Hikmet, Yatar Bursa Kalesinde s.106 ‘Ayşe’nin Mektupları’ Fotoğraf: Erden Kıral’ın 1982 yapımı, “Hakkari’de Bir Mevsim” filminden, (Şerif Sezer & Genco Erkal).
106 notes · View notes