Ağlamalar azalır. Ailen eve gidip yakınlarının yeme içme işleriyle uğraşır. Bu sırada organizmaların çalışmaya başlar.
2 saat sonra;
Evini arayıp cenazeye katılamayanlar mazeret bildirip baş sağlığı diler. Evine gelenler gereken normal sohbetini kendi aralarında yaparlar. ( dedikodu, özlem, güncel konular)
6 saat sonra;
Birinci dereceden hariç diğer yakınların evine döner ve bir sonra ki günün planını yapmaya devam eder.
24 saat sonra;
İç organların çözülmeye başlar. Bu sırada öldüğünü bilmeyenler telefonunu arayıp mesaj atmaya devam eder.
3 gün sonra;
İş yerinde yerini doldurmak için yeni başvurular, görüşmeler başlar. O sırada bedenin şişmeye başlar, ağız ve burnundan köpüğümsü bir sıvı gelir.
5 gün sonra;
Çocukların artık işlerinin ya da hayatlarının başına dönerler. Kanın organlarını çürütmeye başladığı için bedenin kırmızıya döner.
2 hafta sonra;
Çocukların miras paylaşımı için avukatla ve ya noterle görüşür. Tırnakların ve dişlerin dökülmeye başlar.
3 ay sonra;
Eşin televizyonda komedi filmi izlerken güler ve bedenin sıvılaşmaya başlar.
1 yıl sonra;
Ölüm yıl dönümünde birisi; "Vay be o kadar oldu mu? Daha dün gibi " der. Ve bedenindeki asit kefenini eritir.
10 yıl sonra;
Bir arkadaşın bir fotoğrafını görür ve hatırlar. Bedeninden geriye kalan sadece kemiklerdir. İşte bu dünyadaki varlığının tamamen unutulması bu kadar kısa süre alır.
Şimdi kafana taktığın kişi ve olayları tekrar gözden geçir.
Bu dünyada aynı bir tırtıl gibiyiz. Başta doğarız, sonra kelebek hâline geçmeden önce kozası içine sarılmış böcek gibi uykuya dalarız. Biz kelebeği başka hayatta tanırız.
Lev Tolstoy/İman, Vicdan ve Dua
Fotoğraf: @karacahil
•Persembe Günü Alıntılarından.
"Anonimlerde buluşalım, siz de bir alıntı paylaşın."
"Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim de bir ruhumun bulunduğunu öğrettin."