Tumgik
#yüzyüz
limonyesili · 8 months
Text
Arkaaşlar bana instadan istek atıcaksanız nolur mesaj olarak url’lerinizi falan yazın Allahın aşkına her seferinde serraya sormaktan ben bile yoruldum
8 notes · View notes
Text
Bir buçuk gündür burada yoktum burası çok acayip gelmeye başladı abi ne garip mecra burası ya neden ben her yaşadığımı buraya yazıyormuşum ki siz de neden dinliyorsunuz kiğ
7 notes · View notes
seerendipity · 1 year
Text
istanbula gitmek istemediğim aydınlanmasını dakikalar önce yaşadım, izmirde keyfim yerinde baya ya aslında. mentalim istanbul mücadelesine hazır hissetmiyo tekrardan. online dersler, aile evi mis valla kolaycılığa ihtiyacım var
5 notes · View notes
arthez · 7 months
Text
19 yaşında ki süt kardeşim koluna dövme yaptırmış herhalde. Az önce instagram da bi fotoda gördüm. Ömer Allah aşkına cikletten çıktı de Ömer
0 notes
atakanayvazoglu · 1 year
Photo
Tumblr media
Uzm. Psikolog Atakan Ayvazoğlu #psikoloji #psikolog #psikoterapi #kendinikeşif #bireyseldanışmanlık #motivasyonelgörüşme #kişiselgelişim #online #yüzyüze #yerinde (İstanbul - Türkiye) https://www.instagram.com/p/CngTrDlt_NJ/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
Text
Ders Verdiğim Öğrencinin Annesini Siktim! (Atakan 31 Y., İstanbul)
Merhaba seks hikayeleri ve fantazi düşkünü arkadaşlar. Ben Atakan. Üniversite mezunu, kamuda çalışan, ek gelir olması için Matematik dersleri veren, 1.80 cm boyunda, iri yapılı ve yakışıklı sayılabilecek biriyim. Öğrencilerimi internete verdiğim ilanlarla buluyorum. Genelde haftada 2-3 öğrenciye ders veriyorum.
Yine bir gün ilanda verdiğim telefon numaram arandı. Telefonu açtığımda karşımda cıvıl cıvıl enerji dolu bir sesle karşılaştım. Arayan bayanın adı Sibel idi. Oğlu için özel ders ile ilgili bilgi almak istediğini söyledi. Ben de şartlarımı telefonda anlattım. Velilerin bana güven duyması için ilk dersi ücretsiz veriyorum. Dersleri de öğrencilerin evinde veriyorum. Ders ücretini de söyledikten sonra ertesi gün akşam 18:00'de oturduğum semte yakın bir kafede buluşmak üzere sözleştik. Zaten semtime uzak yerlere ders vermek için gitmiyordum.
Ertesi gün sözleştiğimiz saatte kafeye gittim oturdum. Kafe biraz kalabalıktı. Beni tanımadığı için telefonla aradı ve kafeye telefonla konuşarak girdiği için giren kişinin Sibel olduğunu anladım. Anlar anlamaz da içimin yağları eridi resmen. Sibel kapalı bir bayandı, ama modern giyimliydi. Kafasındaki başörtüsü pembe renkteydi. Üzerinde siyah uzun kollu bir tişört ve ince bir hırka vardı. Altında da yine gül kurusu renkte dökümlü duran fakat vucut hatlarını belli eden uzun bir etek vardı. Boyu uzun sayılırdı. İnce belli ve alımlı biriydi.
Masaya kadar geldiğinde merhabalaştık ve yüzyüze tanışma fırsatını yakaladık. Kısa bir sohbetten sonra içeceklerimizi sipariş ettik. Sohbete kaldığımız yerden devam ettik. Gerçekten Sibel'den etkilenmiştim. Ben bayanlarla iletişim kurmakta iyiyimdir. Ama Sibel beni çok heyecanlandırmıştı. Sohbet ilerledikçe birbirimiz hakkında daha fazla bilgiye sahip olmaya başlamıştık. Ben kamuda çalıştığımı, yalnız yaşadığımı, 5 senedir İstanbul'da yaşadığımı anlattım. Sibel de doğma büyüme İstanbul'luymuş ve kocasını 8 sene önce kaybetmiş. Oğlu da 12 yaşındaymış. Ben oğlunun 12 yaşında olduğunu duyduğumda şaşırdım. Neden şaşırdığımı sordu bana. Ben de, "Herhalde 17 yaşında evlendin?" dedim. Gülümsedi ve kaç yaşında gösterdiğini sordu. "28-29 yaşında gösteriyorsun!" dedim. "Bilemedin!" dedi gülümseyerek.
Meğer Sibel 39 yaşındaymış. Bunu iltifat olsun diye söylememiştim. Gerçekten yaşını hiç göstermiyordu. Yaklaşık bir saat oturduk. İtiraf etmem gerekirse aramızda farklı bir çekim oluşmuştu. Bunu onun konuşmalarından cilveli tavırlarından anlamıştım. Hafta sonu ilk ders için sözleştik. Cumartesi öğlen 12:00'de evlerinde olacaktım. Açık adresini aldım ve kafeden ayrıldık. İkimiz de evlerimize döndük. Daha hafta sonuna iki gün vardı. Her boş anımda kafeden ayrılırken arkasından gördüğüm Sibel'in kalçaları gözümün önüne geliyordu. Gerçekten dolgun ve yuvarlaktı. 39 yaşındaki bir kadının bu kalçalara sahip olması inanılmazdı...
Hafta sonu gelip çattı. Hemen hazırlandım ve yarım saat erken Sibel'in evinde hazırdım. Kapıyı çaldım. Kapıyı Sibel açtı. Beni yarım saat erken beklemediği üzerindeki kıyafetten anlaşılmaktaydı. Başı evde takılan basit başörtüyle kapalıydı, fakat altında ince bir tayt üzerinde kısa kollu bir gömlek vardı. Erken gelmem sayesinde Sibel'in göğüs dekoltesini de görmüş oldum. Göğüsleri çok iri değildi, fakat gayet dikti. "Merhaba!" dedi gülümseyerek. Ben de, "Kusura bakma, erken geldim sanırım?" dedim. "Önemli değil!" dedi, beni içeri davet etti.
Evi gayet güzel ve genişti. Girişten sonra uzun bir koridoru vardı. Bana misafir odasının yerini gösterdi ve müsade istedi. Üzerini değiştireceğini anladım. Oturduğum koltuktan Sibel'in yürüdüğü koridor görünüyordu. İstemdışı da olsa arkasından baktım. Gördüğüm manzara müthişti. Kalçaları çok güzeldi. Ve dikkatimi çeken şey Sibel'in yavaş yavaş ve daha fazla kıvırarak yürümesi oldu. Acaba baktığımı hissediyor mu diye düşündüm. Bu ne demek oluyordu? Acaba Sibel de beni benim onu istediğim gibi istiyor muydu? Bu düşünceler içindeyken, odaya adının Mert olduğunu öğrendiğim oğlu girdi. Tanıştık. Biraz sohbet ettikten sonra Sibel içeri girdi. Üzerini değiştirmişti, ama sadece taytı çıkarmış, yerine siyah bir etek giymişti. Üzerindeki göğüs dekoltesi olan gömleğini değiştirmemişti. Bu durum beni daha da cesaretlendirmişti.
Salondaki yemek masasında çalışabileciğimizi söyledi. Mert'le birlikte oturduk ve çalışmaya başladık. Sibel bize çay getirmişti. Çayları masaya bırakırken resmen göğüslerini görebileyim diye daha fazla eğiliyordu. Benim kosantrasyonum bozulmuştu. Derse başlayalı yarım saat olmasına rağmen ben, "Ara verelim!" dedim. Sibel gülümsedi. Sanırım benim çadırı kurduğumu tahmin etmişti. Sibel resmen onu sikmem için gözlerimin içine yalvarır gibi bakıyordu. Yanımızda oğlu Mert olmasa hemen dudaklarına yapışabilirdim.
Masadan kalkıp koltuklara oturduk. Ben resmen buram buram terliyordum. Bir çaresi olmalıydı. O çare Sibel'den geldi. Mert'e seslendi ve mutfağa çağırdı. İki dakika sonra dış kapının açılıp kapanma sesi geldi. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken, Sibel'in sesi mutfaktan duyuldu, bana sesleniyordu. Heyecanla mutfağa gittim. Sibel mutfak tezgahının önünde birşeylerle uğraşıyordu. "Mert'i Kek yapmak için gerekli malzeleri alması için markete gönderdim!" dedi. O an yarağımda şimşekler çakmıştı. Kazık gibi olan yarağımın resmen zonkladığını hissediyordum. Ama ilk hareketin benden gelmesini beklediğini anlamıştım. Artık gözüm dönmüştü, gittim ve Sibel'e arkadan sarıldım. Yarağım kalçalarına değiyordu. Müthiş bir duyguydu.
Sibel birden döndü, dudaklarıma yapıştı ve "Seni kafede ilk gördüğümde sana kendimi siktirmeyi kafama koymuştum!" dedi. "Ben de senin kalçanı gördüğümde seni sikmeyi kafama koymuştum!" dedim. Gülümsedi, "İlk geldiğinde üzerimi değiştirmeye giderken kalçalarıma baktığını hissettim!" dedi. Bu sefer de ben gülmsedim, "Ne kadar zamanımız var?" diye sordum. Sibel marketin biraz uzak olduğunu, Mert'in eve gelmesinin 15 dakikayı bulacağını söyledi. Ben de hemen işe koyuldum, "Seninle uzun uzun daha sonra öpüşürüz. Şimdi içine girmek istiyorum!" dedim. Mutfak tezgahına Sibel'i oturttum ve eteğini sıyırdım. Birde ne göreyim: Sibel altına külot giymemişti. Ben deli gibi amına yumuldum. Öyle bir yalıyordum ve öyle bir emiyordum ki, çok geçmeden Sibel titreyerek orgazm oldu.
Hemen pantolonumu çıkardım ve sandalyeye oturdum. Sibel de dizlerinin üzerine çöktü, bacaklarımın arasına girdi ve kazık gibi olmuş yarağımı deli gibi yalamaya başladı. Yarağım çok uzun olmamasına rağmen kalındı. Bu durum Sibel'i daha da delirtiyordu. Kafası resmen ağzına zor sığıyordu. Ben hemen bırakmasını söyledim. Çünkü zamanımız az idi. Bu heyecan çok farklıydı. Sibel'i ayağa kaldırdım ve mutfak tezgahına dayadım. Bir bacağını da tezgahın üzerine çıkardım. Ben pantolonumu çıkarmıştım, ama gömleğim üzerimdeydi. Sibel'in de eteğini beline kadar sıyırmıştım. Götü kabak gibi karşımdaydı. Müthiş görünüyordu. Sibel'le yarı çıplak sikişecektik.
Ben yarağımın kafasını Sibel'in amının çevresinde gezdiriyordum. Sibel bana yalvarıyordu, "İçime gir aşkım, sikicim ol. Kaç senedir kimse sikmedi bu amı. Yarağa doyur amımı!" diye inliyordu. Ben de hem yarağımı amının çevresinde gezdiriyor, hem de, "Seni şimdi kısa süre sikeceğim, ama artık sikicin benim, seni çatır çatır her fırsatta sikeceğim!" diyordum. Bu konuşmalar ikimizi de daha da azdırıyordu. En sonunda ben de dayanamadım ve yarağımın kafasını amının girişine yerleştirdim ve bütün gücümle kökledim. Sibel uzun zamandır amını siktirmediği için resmen çığlık attı. Bu çığlık beni daha da azdırmıştı, sert sert amına pompalamaya başladım.
Yarağım kalın olduğu için önce biraz zorlandı, ama daha sonra alıştı ve zevk çığlıkları atmaya başladı. Sibel'i bu şekilde saatlerce sikebilirdim. Ama tahminim sadece 5 dakikamız kalmıştı. Bu yüzden giriş çıkışlarımı hızlandırdım. Ben pompaladıkça Sibel'in götündeki dalgalanma görülmeye değerdi. Pompaladıkça çıkan sesler beni daha da coşturmuştu. Artık dayanamayacaktım, ama Sibel benden önce sarsılarak orgazm oldu. Artık ben de son giriş çıkışlarımı yapıyordum. Boşalmadan önce yarağımı Sibel'in ıslak amından çıkardım ve Sibel'i döndürdüm. Yarağımı ağzına dayadım ve oluk oluk boşaldım. Sibel döllerimi o kadar rahat yuttu ki, şaşırmıştım gerçekten. Yarağımı da yalayarak dölden hiçbir iz bırakmamıştı.
Hemen pantolonumu giydim, gömleğimi düzelttim. Sibel de hemen eteğini düzeltti ve ağzını yıkamak için lavobaya gitti. Ben salona geçtim ve beklemeye başladım. Az sonra Mert marketten geldi. Anladım ki eğer biraz daha Sibel'i sikmeyi sürdürseydim Mert'e yakalanacaktık. Zamanlamamız müthişti. Mert aldığı malzemeleri mutfağa götürdü. Sibel de hemen pratik bir şekilde Kek yapmaya başladı. Biz de Kek hazır oluncaya kadar Mert'le ders çalışmaya devam ettik. Ben, "İlk ders bu fazla yormayalım Mert'i!" dedim. Sonra Kekle birlikte bir bardak çay daha içtim ve bir sonraki dersin gününe ve saatine karar verdikten sonra evden ayrıldım.
Bir sonraki dersi hafta içi verecektim. Mert okuldan döndükten sonra saat 17:00 dedik. Ama ben öğlen 12:00 gibi Sibel'de olacaktım, Mert gelinceye kadar doya doya sikişecektik. Bu plan gerçekten hoşuma gitmişti. Böylece Sibel'in o götünün tadına da doya doya bakabilecektim :)
[Atakan]
168 notes · View notes
birumutsuzunnefesi · 5 days
Text
Destek olmaya çalıştığım, yanlarında olduğumu belli ettiğim her insanın yalanlarıyla yüzyüze geldim . Neden en çok yakınımızdakileri kendimizden uzağa itmeye bayılıyoruz ?
61 notes · View notes
nebez · 4 months
Text
Acıyı ve hüznü metanetle karşılayabilen bir yüzde erdemin ve asaletin ağırlığı vardır.
Bu yüzden “insanı kendi sınırlarıyla yüzyüze getiren ve kendisinden koparan kutsal bir yaradır acı”..
İnsan acıyı hakeder, iyi, doğru ve güzellik için…
Tumblr media
135 notes · View notes
girifit · 8 months
Text
yaralıydım ben. en derinden yaralıydım. yaramı açtığım herkes kanattı. tuz bastı. bileklerim kesikti bir kere benim. yaranın en derini bu değildi ama. ruhum yaralıydı benim. çocuk yanım ölüydü. yaranın en derini buydu benim için. öyle kan değil umut akıyordu oluk oluk. acı akıyordu, nefret akıyordu. yaralıydım ben. hani basit değildi bu benim için. yıllarımı verdim şu yaramı kapatmak için. her şeyimi verdim. olmadı. kapanmadı. bitmedi. kabuk bile bağlamadı. sustum ben. bana susmayı öğrettiler çünkü. böyle uzun uzun yazdığıma bakmayın. yüzyüze gelsek ağzımı açıp iki çift laf edemem şu yaram hakkında. gözlerim bile dolmaz. o denli ruhsuzum. bilmiyorum, gerçekten anlıyor musunuz bu satırlarımı. ama ruhumdan bir şeyler eksiliyor. yaralıyım ben. evim kırık dökük, pencerelerim kırık. biliyorum bunu. farkına varıyorum bazı şeylerin. kanlar arasında yaşam savaşı vermek gibi bir şey benimkisi. ölecek misin yoksa savaşacak gücü bulacak mısın kendinde, bilmiyorsun. öyle ya savaşamıyorum artık. çözülmüyor dilim. dedim ya susmayı öğrettiler bana. nasıl anlatılır bilmem. yarayı sarmayı da öğretmediler bana. öylece kanlarla kaldım bir başıma. kaçmayı seçtim ben. herkesten. her şeyden. yalnızca kaçmak istedim. hiçbir şey olmamış gibi yaşamak, davranmak istedim. başaramadım. kaçtım. ama yakalandım. tüm kabuslarım yakaladı. elim kolum bağlandı. kılım kıpırdamadı. kıpırdayamadı. sığındığım şeyler öldürdü beni. ağzıma sürmem dediğim içkiyi içtim. sigarayı soludum. diri diri öldürdüler beni. şimdi yaşam savaşı veriyorum. kelimelerimin intihar ettiği noktada. ben sevemedim. ben kimseyi sevemedim. bana nefreti öğrettiler. beni sevenlere nefreti ben sundum. sevgiyi kendimden soğuttum. yaramı ben kendim yarattım. buna yanıyor sol yanım. buna ağlıyor ruhum. öyle basit hissettirmiyor tüm bunlar. kanlar arasında kalmışım da sesim duyulmuyor gibi. yaşam savaşı veriyormuşum da her saniye ölüyormuşum gibi.
104 notes · View notes
Text
Buradan neden gitmiyorum/gidemiyorum biliyor musunuz?
Burada çok it kopuk, sapık dadandı. Yalan yok. Ama çok güzel insanlarla da tanıştım. Telefona bakarken kahkaha attım, gözümü korkmadan kapatıp güvendim. Çünkü bazen bilirsiniz, telefonun içindeki o insanlar yüzyüze olduğunuz insanlardan daha samimidir.
21 notes · View notes
sadecedoruk · 1 month
Text
Yüzyüze konuştuğunuz halde anlaşamıyorsanız, bir de göt göte konuşmayı deneyin.
Belli ki lafı götünden anlıyor…
🤬
23 notes · View notes
yakazakalb · 2 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Üzgünüm diyen sağlık görevlisini teselli ediyor. Ve o daha çocuk. Biz büyüklerin bile yüzyüze gelse kalbi dayanamayacak bir hadise için 'korkak biri değilim ' diyor...
Allah onların kalplerini nasıl da pekiştiriyor. Biz de hala 'ama'ların içinde boğulup gidiyoruz...
.
21 notes · View notes
seyyahe-iavare · 2 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Kendi içime kendime döndüğüm günlerden geçiyorum Mus'ab... Psikoloğumu değiştirdim. O kadar şey anlattıktan sonra yeni biri ile aynı yolu bir daha yürümek zor gelmişti ama kendime bu iyiliği yapmak zorundaydım. Yüz yüze terapi çok daha başka bir huzur hissettiriyormuş birinin seni gerçekten anladığını hissetmek. Ya da kendimi kıymet veriliyor hissetmek... Aynı yaraları yeniden kanatıyorum aralarında iyileşenler var izlerini sıvazlıyorum ama en azından bu kez karşımdaki bana bir tepki veriyor. Beni anladığını hissediyorum. Bugün anneme çok takıldım arayıp neden diye sormak istiyorum gerçekten o insanlar bu kadar mı önemli senin hayatında mükemmel komşuluk mu gördük onlardan ki hâlâ görüşme ihtiyacı duyuyorsun... İstesen numarayı silersin istesen aramalara çıkmazsın diyorum. Sonra içimden başka bir ses elleme kadını olan olmuş geçen geçmiş biten bitmiş kimle konuşursa konuşsun diyor. Ama diyorum neden? Kızına, canının parçasına ömrünün travmasını yaşatan onu yıllarca bir belirsizlikle yaşamak, zorunda bırakan ve hayatının her zerresine etkisi olmuş bir kötülüğü yapan insan müsveddesinin ailesiyle neden görüşüyorsun? Neden zamanında çıkamadığın arkayı bugün çıkmıyorsun. Kimsenin hiçbir şeyden haberi olmasa dahi sen, ben bilmiyor muyuz ne olup bittiğini. Sen bilmiyor musun kalbimin orta yerinde senle ilgili açılan yarayı... Kırıldım ama dile getiremedim Mus'ab. Ben senin içinde böyle yaralara vesile olmayayım inşallah... Zeymep, zor zamanlardan geçiyor biraz halleştik bir zaman önce ona kendine benim için bir nergis almasını rica etmiştim bugün almış, ikimize de o İstanbul'da ben bu bozkırın ortasında... O kokusuyla ben fotoğrafıyla şifalanıyoruz Elhamdülillah... Yıllar oldu yüzyüze gelmeyeli ama zaman zaman birbirimizin kapısını tıklatıp sen bunu severdin Zeynep, sen de bununla mutlu olurdun Seyyahe demek iyi geliyor hamd olsun...Psikologum dün bu kitabı önerdi, ilk kez bu şehirdeki tek kitapçıya gittim dün bir miktar farkla oradan aldım kitapçı görmeyi kokusunu özlemişim. İstanbul'daki Ağaç'ı özlemişim .. İstanbul'u da özlemiş olabilirim ... Artık kendime ait bir çalışma odam var. İşimi bitirip 10 dkk bile olsa odaklanıp kitap okuyabildim bu da şükür sebebi değil mi gözümün nuru? Düşüncelerim çok birbirine geçmiş halde ama hiçbir doğum kolay olmaz kendini kendinden doğurman gerek artık Seyyahe. ..
İstanbul-Yozgat/8 Şubat 2024
23 notes · View notes
gelincik-gelincik · 9 months
Text
“Seninle ilgili güzel güzel düşünceler geçiyor durmadan. söylüyorum bak. yanaştın bana doğru yavaş yavaş. birden çarpıştık biz yüzyüze dudak dudağa.. sarıldık sımsıkıca. Sımcıcak Kalbin.
132 notes · View notes
direnenadamm · 7 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
İyi insanlarla iki gün geçirdim. Sadece bir üni grubundan adminleriydim... Bir gün geliyorum aldım biletimi dediğimde hiç telaşlanmadılar.
Sağlıklı iletişim ve karşılıklı güven... yüzyüze hiç görüşmemiş de olsak, uzun süreli sağlıklı bir ilişkinin gururlu sonlarından biriydi. 2023 de 'DANGER" yazısı beliriyor tüm insanların üzerinde elbette. Güven mi? 'Danger'. Güven artık tehlikeli kelimeler arasında.
Bilmediğim bir şehri, Görüşmediğim bir kaç insanı görüp, Tanımadığınım bir çok iyi insanla karşılaştım.
Bu arada Ankara'da sevdiğim insanların hiç biri de Ankaralı değillerdi. Bu da ilginç bir not.
Az düşünüp çok yaptığım, sadece kendim olduğum, eğlenceli bir tecrübeydi...
Ankara'da şaşırdığım şeyleri söylemeden edemeyeceğim; 1-Taksi butonları. 2-Teleferik, 3-Sakinlik, 4-Büyüklüğü.
Saygılar...
34 notes · View notes
bedrierdem · 7 months
Text
Kalmadı
Kurtlara kalınca tüm ülfetimiz;
Başa üşüşmeyen çakal kalmadı!
Sürüye sedadır her külfetimiz;
Çobana çalacak kaval kalmadı!
Fakir fukaranın büktü belini;
Çıkartmaz olanlar cepten elini.
Düşse de takkesi gizler kelini;
Arsıza soracak sual kalmadı!
Belli oldu şimdi asıl gayesi,
Haksızı kayırır yüce sayesi!
Tilkiye verildi aslan payesi,
Bize anlatacak masal kalmadı!
Haramla mekruhla yiyen yemini;
Din iman diyerek sürer demini.
Ayağı havada eder yemini;
Boynuna alacak vebal kalmadı!
Bal şerbet içerken ağılı tastan;
Kimin umurunda ölürse hastan?
Lafa bakılırsa güllük gülistan;
Daha okunacak maval kalmadı!
Bir beze sarıldı kadın hakları,
Karalar içinde bütün akları!
Gün gibi ortada tüm pasakları,
Buna inanacak aval kalmadı!
Borçlar yüklense de yeni doğana,
Şimdi rağbet yalan ile dolana!
Halkı çevirdiler soyup soğana;
Haram dolduracak çuval kalmadı!
Türbanlı istenir yüksek öğretim,
Mevla'ya emanet dul ile yetim.
Gaflet uykusunda 'Aziz Milletim! '
Sanki görülecek zeval kalmadı!
Erki teslim ettik kötü emele,
Çağdaşlık adına gittik evvele.
Rezil rüsva olduk yedi düvele;
Önderlik edecek kemal kalmadı!
Feyzi'yim kaygımız işin sonundan;
Öğüt alındıkça para fonundan!
Yoksulluk çıkardı insan donundan;
Yüzyüze bakacak cemal kalmadı!
Feyzullah SEÇKİN / (Ozan Feyzi)
Tumblr media
41 notes · View notes