Tumgik
#yürekli kadın
50065 · 11 months
Text
Bu hayatta mutlu olmayı hak eden kadın. Nasıl dayandın bu acıya, Barış' iyi yürekli adam' bu yazdıklarım sizin için. Göz yaşlarının bedelini ağır ödedi o kadın, yeterince acı çekti be adam. Gökyüzünde yıldız yok gökyüzü bile o kadınının acısını hissetmiş gibi dingin ve sessiz. Zamanı geri almak belki mümkün değildi ama... aması yok o kadının gözlerini gördükten sonra o zaman geriye akmadığı için kendinden utanmalı. Barış yaşıyorsan bil ki bu kadın seni unutmadı. Sen ne güzel sevmişsin... Biz konuşuruz uzun uzun şimdi yüreğim kaldırmıyor.
Çok zor bunları yazmak bile benim için çok zor sen nasıl yaşadın bunca şeyi.
~Kimi aşklar hiç bitmezmiş, sizinkisi bitenlerden...
16 notes · View notes
nesrin-c · 2 months
Text
En eski hikâyedir Kadın;
Saçından iktidar,
makyajından medeniyet devşirilen.
“Erkek” ve “Erken” kelimelerinin arasında nefes
almaya çalışırken Kadın;
Boynunda cinsiyet künyesi,
alnında namus fünyesi,
dünya'nın orta yerinde, ortasından taşır kederi…
Aşık olunası, hatta aşktan öldürülesidir nazarda.
Bu yüzden yaşayan her kadına ölü bir çiçek,
ölen her kadına canlı bir çam ağacı hak görülür
başucuna.
Herkes yaşamı boyunca bir kadını öldürür hattı
zatında.
Kimi doğururken,
kimi doğurduğu tarafından.
Kimi alın terinde boğar,
kimi şehvetine adak tutar.
Bazıları çok severek,
bazıları hiç sevmeyerek öldürür.
Bazen de yok sayarak dizlerinin üzerine düştüğü
caddelerde,
Kim vurduya sarılarak gönüllü linç'in ellerinde
Ahir hakkı töredir, gelenektir, günahtır.
Altından da örse huzuru,
Kuyumcuda bozdurulur gülüşü…
Kendi yuvası açık cezaevi,
sokakta namusu saman alevi…
Yürüse suç,
ağlasa ayıp,
koşsa edepsiz
ve
ölse kadersiz…
Kadın olmak yağmuru doğurup,
Yıldırımda alev almak gibi bir zûl mevsimidir.
Bayrak diken,
zehir biçen,
ırmak ören kadınlar…
Torna yürekli,
keman saçlı,
bağlama kaşlı
köy bakışlı,
kent yorgunu
evlat vurgunu,
koca şehidi kadınlar…
Acısı sendikasız,
sözü pankartsız
düşü yasak,
yolu tutsak.
Kadınsa haykıran,
sesi uzak…
Şimdi bir bulut al kendi payına,
Bir kadının kaderini kuşan hayat namına,
Bir dakika katlanabilirsen onun yerinde
Yerinde; Onsuz huzur olmadığını anlayacaksın..
Herkes bir şeyler söyledi kendine göre;
bir kadın döktüre döktüre susuyordu.
“İnsan esasen ne erkektir ne de dişi.
Cinsiyetin farklı olmasının amacı, cinse özgü biçim farkını oluşturmak olmayıp
yalnızca üremeye yarar…”
Marie Le Jars de Gournay;
Kadınlarla Erkeklerin Eşitliği Üzerine.
178 notes · View notes
chaoticdreamfart · 4 months
Text
İbrahim Tatlıses.
Ayağinda kundura video güzel yürekli. arkadaşlarıma armağanim olsun.
Beğeniler için çok.
Teşekkür ederim🙃
🎧✌️🤘👌👍💯
Tumblr media Tumblr media
Kendini namus bekçisi ilan eden gavatlar kükremekle aslan ulumaklamada Kurt olunmaz bizi kuzu görüp avlanmaya kalkan çakallar sonuçlarina katlanacakta yüreği olsun kadındır diye hafife alirken demem o ki defalarca duşunun her önünüze düşen kadın bildiniz kaşarlardan değil o boş beyninize şarz aletini takın bir zahmet.
Yine kafamda deli sorular zır deli yaa.
👍🙃🤘😁✌️😂👌
Tumblr media Tumblr media
İyi ki vicdan merhamet sahibiyim kın. gutmek yerine ödeşmekten yanayım. aksı olsaydı aklımdan geçenlere şeytan. demem o ki besmele çekip nemaza. dururdu benimle konuşurken on düşün bir yaz o kadar.
Ben tanrı değilim ki kulum bağişla deyince affedeyim usta kan küsüp kızılcık şerbeti. içerken yapılan her kahbeliğe eyvallah. diyecek kadar da merhamet yüklü değilim bütün iyi niyetimi somurdunuz demem o ki şimdi tam size göre bir delikanlıyım.
İntikam bende dikkat dikkat.
😂👍😁👍🤣👌😄
Tumblr media
👆👆 Tatli
Hem deli hem prenses.
🌿👑🌿
👌
85 notes · View notes
nurten61kanik · 2 months
Text
Ben hep güçlü olmaktan yanayım.
Dimdik duracaksın şu hayatta.
Dimdik bir çınar gibi başına ne gelirse gelsin yıkılmayacaksın. İnsanlar seni üzgün görüp sevinmeyecekler. Her gün sabah uyanınca diyeceksin kendine; “Bugün daha güzel olacak.”
Bak göreceksin, her şey nasıl düzeliyor, nasıl yoluna giriyor. Eğer bir şeyi gerçekten istiyorsan yapacaksın onu. Elinden geleni ardına koymayacaksın. Ulaşacaksın o hayallerine.
İmrenecek herkes sana. “Ne güçlü kadın, hiçbir şekilde yılmadı hayallerine kavuştu” diyecekler.
Ne olursa olsun yıkılma, üzülme, korkma.
Kendine güven daima. Sen kocaman yürekli annenin kocaman yürekli kızısın.
Tumblr media
26 notes · View notes
mormezarlik · 5 months
Text
Bugün cumartesi ama ff veriyorkeeğ;
@narumi-ka :İşsiz ama güzel yürekli gıcık abim💖
@sevilmeyibilmeyenhatunn :Naru abimle shiplediğim güzel ablam💖
@aftab-i :Güzel ve sexy karım💋❤
@isikliruyalarr :hakkını asla ödeyemeceğim öz ablam gibi sevdiğim güzel yürekli kadın❤
Belki unuttuğum kişiler vardır.Alınmasın kimse ama en çok etkileşimde bulunduğum insanlar bunlar
15 notes · View notes
insanzee · 7 months
Text
Biri aşk mı dedi?!🤔 ben aşk diye buna derim işte🤗❤️
Bizimki de inancımı bitirdim diye 27 yıllık evliliği bitirdi💔
Tumblr media
Bu amca ve teyze gündüzleri İzmir Üçyolda parkta duruyorlar, akşamları ise yakınlarda bir cafe sahip çıkmış buyur etmiş onları, cafe de kalıyorlar. Üstelik teyze rahatsız sondayla geziyor..
Bugün akşam biraz yemek, ceket, battaniye, yastık gibi birkaç parça bir şeyler götürmek için dışarı çıktık, yanlarına gittik cafe de bir masada oturmuş makarna ve zeytin yiyorlardı muhtemelen dışarıdaki insanlar getirmişler.
Biz de götürdüğümüz şeyleri verdik, çok mutlu oldular bizi masalarına oturttular yemeklerini bizimle paylaşmak istediler, ısrarla ne içersiniz diye sordular çay söylemek istediler gönülleri o kadar zengindi ki anlatamam..
Biraz muhabbet ettik devlet sığınma yerlerine falan gidemiyor musunuz diye sordum, amca şöyle cevap verdi, devlet bize yer imkanı sağlıyor fakat ayrı ayrı yerler veriyor aynı yerde kalamıyoruz, 27 yıldır evliyiz biz, ben onu görmeyince arıyorum o da beni görmeyince arıyor.
İyi günde kötü günde hastalıkta sağlıkta hep beraber olacağız diye söz verdik o yüzden dışarıda kalıyoruz ama beraber kalıyoruz dedi.
Yapabileceğimiz bir şey varsa bir şey lazımsa söyleyin dedik, bize şey lazım amca dedi merakla ne lazım acaba diye dinledik maydanoz dedi maydanoz suyu içmesi gerekiyor eşimin dedi o an içim burkuldu bizim her şeyimiz olduğu halde isteklerimiz hiç bitmezken o amca ve teyze sadece maydanoz suyu istiyorlardı. Onların zengin gönülleri ve birbirlerine olan sevgileri çok duygulandırdı bizi..
~İnternetten alıntıdır~
İZMİR - Bir an olsun birbirlerinden ayrı düşmemek için farklı bakım evlerinde kalmayı reddedip 2 yıldır park ve kafelerde yaşayan çiftin hikayesi, sosyal medyada paylaşım rekoru kırdı. Çifti kaldıkları bir kafede gece yarısı bulan yürekli bir kadın onlar için dayalı döşeli bir ev tutarak aynı yastığa baş koymalarını sağladı. 🥹
26 notes · View notes
zuleyha · 2 years
Text
Adam gibi sevmek varda kadın gibi sevmek yok mu?
Her ikisini de sevmedim zaten
Ne adam gibi sevmek ne de kadın gibi sevmek
Asil olan sevginin ruhundaki sevda gibi sevmek
Adı SEVGİ işte
Tumblr media
Bu
Adamı kadını şusu busu mu var
Neyi seversen sev
Bir kitabı bir Aşkı sevdayı
Türküyü ya da bir şiiri bir mucizeyi yada karanlığı ne farkeder
Neyi seversen sev ama yürekli sev
Adam gibi sevmektense
YÜREKTEN SEV
Tumblr media
90 notes · View notes
kelamhanee · 9 months
Text
#Srebrenica 'ya ithafen...
SUS SUZAN
/Zaman ki facia satan bir bezirgân
Onun bir küfesinde hüzün
Bir küfesinde ölüm satılır Suzan/
Barış kokulu bir coğrafyada doğmuştun Suzan
Gül yetişmezdi belki bahçende ama
Doğuda biten güllerin kokusu
Güneşle birlikte gelirdi Neretva’nın kıyılarına
Yeşilin her tonu barış kokar
Sen kardeşlik kokardın Suzan
Katolik evlerde kahvaltılar yapılır
Köşede birbirine komşu cami ile kilisenin
ortasındaki sokakta yapılırdı minyatür kale maçlar
Komşu Nega ablanın yaptığı minik sandviçleri yerken
Sana hep peynirli olanları verilirdi
diğerlerinde domuz eti var diye
Öyle ya Suzan
O zamanlar Mostar’ın aşağısındaki
hristiyan kasap amca bile
Aynı dolaba koymazdı
haram olanla helal olan etleri
Bir zaman geldi ki
Taş taşa yapmadı
insanın insana yaptığını
Kuzgun kuzgunluğundan utandı
Lahitinde Voyvoda,
Kalesinde İzabella utandı yapılanlardan
Zaman ki facia satan bir bezirgân
Onun bir küfesinde hüzün
Bir küfesinde ölüm satılır Suzan
Alçaklığın örtüsü örterken yalnızlığı
kalın bir gece gibi
Çaresizlik uçurumuna yuvarlandı kuşlar
ululuğun doruğundan
Muhammedi ezgilerle meyve veren
ağaçlar da yok artık
Önce rüzgâr kırdı dallarını
Sonra top sesleri döktü yapraklarını
Batıdan doğan batıl bir kin
Getirip silkti siyah bulutlarını başının üstüne
Sırtından bıçaklandın sen Suzan
Asırlardır birlikte yaşadığın
sırp denen vicdansızdan
Ah! Göz değdi inan dostluğun ormanlarına
Kan damladı Suzan
Neretva’nın soğuk sularına
Toprağa saçıldı gözlerinden
Elem bulutlarının getirdiği damlalar
Sonsuzlukları yardı rüzgârda çığlıkların Suzan
Anneni sürükleyerek götürürlerken ayaklarından
Yıktılar hayallerini bir anda
kızıl süngülerini takıp da minicik bedenine
Yaprak yaprak oldu ümitlerin Suzan
Istırap rüzgârının tarumar ettiği Dinar dağlarında
Ve küçük çocukları da
büyük kurşunlarla vurdular Srebrenica’da Suzan
Evladı can verirken kucağında
babalar da vuruldu alınlarından
Şimdi tecavüzlerle kirlenmiş
kaç anne tanır evladını parmaklarından
Gökyüzü yürekli kaç kadın teşhis eder efendisini sakalından, saçından
Sus Suzan ağlama daha sus!
Onca şehit anlatamamışsa müphem ölüm sebeplerini
Onca masum çocuk, onca tecavüz edilmiş kadın
Onca kayıp teşhis edilememişse hâlâ toplu mezarlarda
Ve onca evsiz terk ederken vatanını anlatamamışsa yaşadıklarını
Sen de anlatma ve ağlama, sus!
Yürekli, utanan, senin yaşadıklarını yaşamaktan korkmayan
Bir tek Kâhtan kalmadıysa yeryüzünde İbrahim soyundan
Anla artık Suzan bekle ve sus…
Herkes zamana bırakırken öfkesini
Zaman kendine bırakılanı kusuyor
Kayan yıldızlar değil, şehirlerse
Yıkılan düşmanlık değil köprülerse
Sus Suzan ağlama artık
Benim ağlamama izin ver ve sus!
| Şener İşleyen
14 notes · View notes
aynodndr · 8 months
Text
Can Yücel'in 1973 yılında evliliğe bakışı...
Evlilik, inanmadığım halde içerisinde
17 seneyi bitirdiğim bir kurum benim için.
17 senede (abartmıyorum) 40 çift arkadaşımın son verdiği kurum aynı zamanda da…
Evliliğimin bu kadar uzun sürmesinin gizi
belki de kuruma inanmamaktan geçiyor.
Evliliği toplumun dayattığı şekilde yaşamamaktan…
Nedir bu dayatmalar?
Erkeğin muhakkak kadından yaşça büyük olması, eğitim seviyesinin erkeğin lehine ya da en azından eşit olması bunların sadece ikisi. Olmaz, yürümez diyor toplum…
Erkek yaşça büyük olmalı ki, kadına ‘höt’ dediğinde oturmalı kadın…
Ya da yumuşatıyorlar; efendim kadın erkekten önce çöktüğü için (hani doğum falan) küçük olmalıymış yaşı…
Eğitimde de böyle…
Kadının çok okumuşu bilmiş olurmuş, evde kalmakmış layığı!
Eşim benden 2 yaş büyük; ne ‘höt’ dememe gerek kaldı 17 senede, ne de benden önce çöktü…
Yıllar içinde ben yaşlandıkça o gençleşti.
‘Ooo Can Bey kapmışsınız çıtırı’ esprilerine muhatap dahi oldum.
Eşim 3 üniversite bitirdi; ben bi taneyi
9 senede bitirdim…
Ne o bana bilmişlik tasladı, ne ben ona ezik baktım…
Üç harf yanyana kaç şekilde gelir bilir misin?
Aşk dersin..
Sen dersin..
Ben dersin..
Sen, ben biter;
biz dersin.
Gün gelir git dersin..
Peki dur kelimesinden haberdar değil misin?
Dur demeyi bilmez misin?
Git demek kolay,
dur diyebilecek kadar yürekli misin?
Can YÜCEL
2 notes · View notes
ulas0606 · 2 years
Text
Kadın, üzüldüğünde sığınabileceği huzurlu bir liman ister. Başını güvenle yaslayacağı güçlü bir omuz, her ortamda ve şartta kendi arkasında duracak sağlam bir yürek, gözlerine bakıldığında ne demek istediğini anlayacak şefkatli bir bakış, ilk günkü gibi kalabilen sonsuz bir aşk, değişmeyen sevgi, eskimeyen saygı, söz ve davranışlarla övgü ister. Kadın hayatımızı anlamlı kılan en muhteşem cevher, sadece onu taşıyabilecek mangal yürekli bir adam ister..!
21 notes · View notes
ghostmansblog · 1 year
Text
Tumblr media
Şekle duyulan hayranlığınız yerin dibine batsın..ben yürekli bir kadın aradım..🐞
2 notes · View notes
50065 · 1 year
Text
Sevdiği adamın düğününü yapacağına söz veren bir kadın tanıdım ben. Düşündüm ben yapabilir miyim? sevdiğimi bir başkası ile beraber bile düşünmek bu kadar canımı acıtırken. O kadın düğününü ben yaparım dedi, para çeker yinede yaparım. Seviyorum ben onu, nasıl kelepçe takarım? özgür olsun uçsun. Bu nasıl bir sevgi?.. Bir yerde duymuştum gerçekten seven aşık olan kimse kavuşamazmış. Kavuşamayacağını biliyordu o kadın. O kadar yürekten anlattı ki. Saf sevgiydi onun ki.
14 notes · View notes
korelist · 1 year
Text
Tumblr media
THE INNOCENT MAN ( NICE GUY) // KDRAMA DİZİ YORUMU 
UYARI : Yazılar genel olarak spoiler içerebilir. İçermeyedebilir.
İmdb puanı: 7,7 Benim puanım: 5
Drama: The Innocent Man  / The Nice Guy/ Never Seen Anywhere In The World
Hangul: 세상 어디에도 없는 착한남자
Director: Kim Jin-Won
Writer: Lee Kyoung-Hee
Episodes: 20
Date: 2012
Genre: Melodrama
Language: Korean
Country: South Korea
Cast: Song Joong-Ki, Moon Chae-Won, Park Si-Yeon, Cho Seong-Ha, Jin Kyung
2012 KBS Drama Awards - December 31, 2012
Best Actor (Song Joong-Ki)
Best Actress (Moon Chae-Won)
Netizen Award (Song Joong-Ki) & (Moon Chae-Won)
Best Couple Award (Song Joong-Ki) & (Moon Chae-Won)
İzlediğim en eski kore dizisi olan bu muhteşem kötü diziyi sadece ve sadece Descendants of the sun izledikten sonra Song Joong-Ki merakımdan izledim. İzlemeyin, kimseye de bu kötülüğü yapıp izletmeyin derim. Bir de uzun uzun yazmış çekmişler, 20 bölüm. Çıktığı yıl düşünüldüğünde, belki o dönemin beğenilen dizilerinden biri olabilir. Ödül bile almış olduğunu düşünürsek, birileri beğenmiş belli ki. Ben zaman aşımından sonra izlediğimden olacak ki, güzide Türk dizilerimizi asla aratmadı. Keza bizde bu diziyi çalış Türk versiyonunu çekmişiz.
Ufaktan konusunu anlatayım, adet yerini bulsun. Kang Maru (Song Joong-Ki) dizide geçen “nice guy”’dır. Evladım tıp okumuş asistan doktorluk yapıyor. Mezun olmasına 1-2 senesi kalmış. Gerçekten dizideki tek “nice” şey bu karakterdi. Onu da o kadar “nice” yapmışlar ki, artık iyi olmaktan çıkmış, saf olmuş, aptal olmuş, fantezi olmuş. Neyse Kang Maru’nun lanet olasıca bir çocukluk arkadaşı var. Küçüklüğünden beri gözünü para hırsı bürümüş fakir bir köylü kurnazı, Jee Hee (Park Si-Yeon). Bu hanımefendi, yaşına başına bakmadan bir haltlar karıştırıyor. Gecenin bir yarısı Kang Maru’yu arıyor. Gel diyor beni kurtar. Bizim saf da, hastalıktan yerde kıvranan kardeşini orada bırakıp koşa koşa Jee Hee ye gidiyor. Şeytanın vücut bulmuş hali Jee Hee, bir otel odasında süsten püsten suratı görünmez halde, yerde de kendinden yaşça büyük bir adam ölü yatıyor. Ne oldu ne bitti derken bizim muhteşem iyi yürekli doktor adayımız “sen şimdi kaç ben yaptım derim” demesin mi!!!
Yemin ediyorum anlatırken gerildim. Kız kaçıyor, adam hapse giriyor. “Nice guy”’ımız hapisteyken bu sevimsiz kız bir kere bile ziyarete gelmemesinin yanı sıra, babası yaşında zengin bir adamla evleniyor. Evlendiği adamın bizim şeytanın yaşlarında bir kızı var. Üzerinden iyilik akan başrolümüz, iyi halden hapisten çıkıp evine dönmek için uçağa bindiğinde, uçakta kriz geçiren bir kızcağıza denk geliyor. Uçakta doktora en yakın kişi kendisi olduğu için yardım etmeye karar veriyor. Kızı tedavi edeceği sırada fark ediyoruz ki, hasta olan yolcu Jee Hee’nin evlendiği adamın kızı Eun Gi (Moon Chae-Won).
Dizinin konusu bile konu gibi olmadığından anlat anlat bitiremedim. İşte bu iki karakter uçakta karşılaşmalarından sonrasında, Kang Maru intikam almak istiyor. Dizi bu aşamada intikam konusunu temel alarak, üstüne koya koya entrika ağları ile ilerliyor. Mantık yok, heyecan yok. Aşk desen asla izleyici inandıran bir sevgi bile yok. Kang Maru’nun kardeşine olan sevgisi bile inandırıcı değil, öyle söyleyeyim. Sonuna kadar o kadar zor izledim ki, kelimelerim de tükendi bende tükendim.
Song Joong-Ki oyunculuk anlamında elinden geleni yapmış, hakkını yemeyeyim. Böyle bir senaryoya fazlaydı. Moon Chae-Won ise sanırım çirkin şansından joong-ki ile oynama şerefine nail olmuş. Şeytan kadın ise bundan sonra başka dizide rol alamamış olabilir. Emin değilim. Dizi boyunca sürekli kötülük, entrika izliyoruz. Yeşilçam filmlerini aratmayan hafıza kayıpları izliyoruz. Kötünün neden kötü olduğunu anlamadan, açıklamadan izliyoruz. Adamın intikam hırsını izlerken bir anda “ben sana aşığım, gel benimle ol” buhranını izliyoruz. Sonra “ben diğerine aşık oldum” kararsızlığını izliyoruz. İzliyoruz da izliyoruz…
Vallahi zamanında izlemiş olanları zamanında bırakalım. Şuan izlemeyi düşünen varsa izlemesin. 
Raven Melus
BAŞKA NELER VAR ?
FOTOĞRAFLAR
4 notes · View notes
vollkan · 2 years
Text
Söyle güzel yürekli kadın gülüşlerinin sebebi olmak varken sana sırtım nasıl dönük olayım kirpiklerinin gölgesindeki gecede sabaha kavuşmak varken güneşsiz nasıl iflah olayım kadın
7 notes · View notes
1kafkaesk · 1 year
Text
açtık çok açtık çok açtık
kadın istedik tanrı istedik
ve oturup ağladık niye
ve niye hiç görmemiş gibi sanki
oturup hep birlikte ağladık ona şaşıyorum
ona aşıyorum biz sanki hiç kadın görmedik
biz galiba hiç kadın görmedik / çok doğru /
biz iş gördük güç gördük kadın görmedik
zaman mı bulamadık ne/ biz kadın görmedik
ve bir kadın aldık çarşıdan birşeyler umarak
kadın dediler soy dediler soyduk
giysilerini soyduk kadının ve şeylerini
ve salt kadın dediler salt kadındı şimdi o
salt erkek bekliyordu şimdi biz salt erkeğiz
salt erkeğiz ve çok açız dayanamadık
soymayı sürdürdük kadını gözlerimizle
ve soyduk giysilerini kadının ve şeylerini
ve soyduk saçlarını dudaklarını ve gözlerini tardıeu gibi
ve soyduk birşeyler umarak derilerini etlerini
ama hep birşeyler umarak soyduk herşeylerini
ne çıktı karşımıza biliyor musunuz sonunda
salt kadın yerine salt kemik
ve kemikler arasında kirli bir yürek
çirkin korkunç bir iskelet
oysa hep başka düşlemiştik kadını
en iyi en güzel ve sıcacık
ve de temiz yürekli / yani kadın
yani kadın /
biz çok açtık kadın istedik
yani kadın yani sevgi yani aşk
ama en iyi en güzel ve sıcacık
ve de temiz yürekli
yani kadın
Arkadaş Zekai Özger
2 notes · View notes
ata-1966 · 2 years
Text
Tumblr media
ARTIK BU SOLAN BAHÇEDE BÜLBÜLLERE
YER YOK!😔😔
Azize Hanımla evlidir şair. İki çocukları var. Mutlu, sevecen, sıcak bir yuva. Ne var ki Azize Hanım hastalanmıştır. Dostu, Alaattin Yavaşça’ya danışır. Yavaşça da yakın zamanın ünlü besteci ve ses sanatçılarından, ama aynı zamanda, kadın doğum uzmanı ve bir hastanenin baş hekimidir.
İlk muayenesinden sonra keyfi kaçar Yavaşça’nın. Bir şey söyleyemez dostuna.
-“Benim bu konularda uzman bir hocam var. Bir de o görsün, ben pek emin olamadım,” der ve alır Çamlıbel’i arkadaşına götürür.
Hocanın teşhisi, Yavaşça’nınkiyle örtüşmüştür.
Artık çok geçtir. Hoca:
- “Alâaddin kardeşim, durum fena. Göğüsten başlamış tüm koltuk altını sarmış kanser. Mutlaka vücudun başka yerlerinde de metastaz yapmıştır. Bu hastayı hiçbir şekilde ameliyat etmek istemem. Hekim olarak ilaçlar verip ömrünün son demlerini mümkün olduğunca ağrısız geçirmesini sağlamaktan başka yapacağımız bir şey yok,” der.
Yıkılır Yavaşça. Böyle bir haber nasıl söylenir ki? Aslında yüzlerce, belki de binlerce defa söylemiştir benzer şeyleri. Ya sevdiğin bir insana söylemek…
Çamlıbel eşinin üzerine titreyen, ona delice sevdalı, kırılgan, duygulu bir adam. Dünyasını Azize Hanım üzerine kurmuş onunla ve onun için yaşayan bir şair yürek. Nasıl denir, nasıl söylenir?
Bestekar, koluna girer şairin.
-“Gel biraz yürüyelim üstat", der. Başlar bin dereden su getirmeye. Bir türlü anlatamaz. Aslında anlatamadığını zanneder. Ama anlamıştır koca yürekli adam.
Susar şair, hiçbir şey söylemez. Bir susuş ki feryattan daha büyük bir çığlık, çığlıktan daha büyük bir gök gürültüsü. Yıkılır elbet.
Çok sürmez Azize Hanım’ın acıları. Teşhis doğrudur. Ölüm son verir acılarına; arkasında dayanılmaz, hiç unutulmaz acılar bırakarak.
Haftalar sonra tekrar gider Alaattin Yavaşça’ya, Çamlıbel. Omuzları düşük, avurtları çökmüş, gözleri kan çanağı gibidir.
Cebinden katlanmış bir kâğıt çıkartıp, uzatır bestekara.
“Bunu yazdım. Bestelersen sevinirim,” der ve çıkar gider.
Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok.
Bir yer ki, sevenle, sevilenlerden eser yok.
Bezminde kadeh kırdığımız sevgililer yok.
Bir yer ki, sevenle sevilenlerden eser yok.
Alıntıdır.
Görsel: Azize ve Faruk Nafiz Çamlıbel
5 notes · View notes