Beni bu uygulamada tutan bir şey olmadığından dolayı buralardan gidiyorum. Geri döner miyim bilmiyorum belki hiç dönmem belki kafama eser gelirim hayırlısı bakalım.
Kendinize iyi bakın. Ne kendinizi ne başkasını üzmeyin.
Hayatta öyle şeyler yaşarız ki...Anlatması imkansızdır bazen.Sayfalarca yazmaya çalışsak kitaplara sığmayacak cinsten.Bir gün gelir.Hiç beklemediğin an,en olmaması gereken zamanda,senin için yanlış olan insana aşık olursun.Öyle bir aşktır ki bu...Tüm zamanları durdurur.Günleri unutturur.Mevsimleri önemsiz hale getirir.Sahi aşk;suç mahalinden gökyüzüne doğru uzanan,saklambaçları bitmeyen,bir özgürlük oyunu mu...?!Özgürlük?Sonsuz...Sınırsız...Zamansız...Melek ile Şeytanın dansı gibi.Ateş ile Suyun buluşması gibi.Gündüz ile Gecenin bütünlüğü gibi.Geçmiş ile Geleceğin karması gibi.Birbirine geçmiş günlerde,en stresli zamanında nefes almak gibi.Denizin derinliğinde ilerlerken birden karşına çıkan inci tanesi gibi.Dağların zirvesinde uçurumdan atlamak gibi.Hırçın bir kavganın sokaklara taşan gürültüsündeki o son gülüşler gibi.Özlediğin bir yüze bakmak.Sevdiğin bir yere yolculuğa çıkmak.Mutlu olduğun şarkıda durdurup,tekrar başa sardığın nakarat gibi.Kazananı olmayan bir satranç.Sıcak bir yaz akşamında yüzünü kesen rüzgardaki çiçek kokusu.Aşk;tüm medeniyetlerde çözümü bulunamamış,savaşlar çıkaran,hükümdarları dize getiren,tanımlanamayan bir olgu.Sözlük anlamlarında afilli cümleler ile anlatılırken,hayatın içinde var olmuş en güzel masal...Lal kadar kırmızı...Ateş kadar yakıcı...Okyanus kadar derin...Belki bir gün;başka bir hayatta yeniden buluşuruz...
Artık uzun uzun yazamıyorum buraya. Çok şey var içimde. Ama içimde işte, dışa vuramıyorum. Neşeli olmaya çalışıyorum. Lakin olmuyor sanırım. Bir gülsem, beş ağlıyorum sonrasında. Kelimeleri yazmaya çalışıyorum ama parmaklarım basmaya çekiniyor klavyedeki harflere. Bende bırakıyorum.
Ama son günlerde çok canım yandı. Sana veda edemeden bu şehirden gitmek canımı yakıyor. Ama, arkadaşlarıma veda etmekte acı veriyor. Her şekilde canım yanıyor işte.
Bugün belkide son kez sarıldım onlara. Çok zordu.
Okuluma son kez baktım. Yine çok zordu.
Dolu gözlerimi azarladım kendi kendime.
"Hayır." dedim. "Hayır, gözyaşı dökmeyeceksiniz."
Gitmek istemiyorum bu şehirden. Anıları unutmak istemiyorum. Bugün tekrar baktım yıllarımın geçtiği bu şehre. Ne kadar çok alışmışım...
Eski fotoğraflarıma baktıkm burada çekilmiş olan. Küçükmüşüm.
İlk geldiğim zamanlarda sürekli ağlardım.
"Gidelim burdan, burayı istemiyorum." derdim anne-babama.
Fakat şimdi gitmek istemiyorum.
Neler beni değiştirdi? Bilmiyorum. Ama her şeyim oldu bu şehir benim. İlk kez burada aşık oldum, ilk kez burada aşk acısını tattım, dostluğun farkına burada vardım... Ve daha bir çok şeyi ilk kez bu şehir gösterdi bana.
Buradaki dostluklarım çok değerli benim için. Bana önemsendiğimi hissettirdi onlar.
Kendimi bulmamı sağladı bu koca şehir.
Belki, her kaldırım taşında anılarım var.
Ve yalnızca bir ay sonra gideceğim buradan. Anıları ardımda bırakıp, taşınacağım. Sessizce veda edeceğim anılarıma. Belki gözyaşı dökeceğim, belki de sadece camdan dışarıyı izleyeceğim arabada. Söz veriyorum kendime. Unutmayacağım bu şehri, buradaki insanları ve hatıralarımı.
Sessiz vedam bu yazı şehrime. Aslında karşınızdayım şuan. Ağlıyorum. Ve son kez sarılıyorum size.
Daha sonra hatıralarıma veda edip, beni bu şehirden götürecek olan arabaya biniyorum. El sallıyorum size.
Araba çalışıyor ve ardımda kalıyorsunuz. Gidiyorum...
Bu şehri ve anıları geride bırakıp gidiyorum...