Tumgik
#turkuazsubat
turkuazsubat · 3 years
Photo
Tumblr media
158 notes · View notes
mahallenizinbonusu · 3 years
Note
ff
@moryildizlar
@turkuazsubat
@pariacoma
@ceres-thanatos
@buseyy
@bekledigimedegmisgibi
@gecelerdesorunvar
@aylarca
@7elysium
@gokyuzucokguzelgelsene
@gokyuzununellittonu
@uzaklardanbiyerden
@burayagelkedicik
@burayagelkedicikk
@tanrininsevmedigikulu
@keenangelkid
@ruhusarhoskiz
@bensafdeliyim
@benihepsevsen
@duygusalbiseyler
@me-ia
@saturnunhulahopu
@koncuytr
@nedenbuhalimboyle
@yavnealaka
@bombosvagonlar
@hyszkz
@kediicinn
@dusmanoldumerosla
@balsymxoxo
@ll-aurora-ll
@minderbobbbb
@caniminyanginyeri
@listenmyownadvice
@likerotten
@levoysa
@are-you-unforgiven-too
@sahipsisblog
@blacksuitinparadise
@huzursuzhayaller37
@huzursuzbirask
@buzlumavihayaller
@bulutundenizi
@imnotafraidd
@legenwaitforitdaryyy
@alyeskada
@blessedwithworstfeelings
@karanlikvebiz
@karanlikvesen
@where-is-heaven
@gibisiolmayankadin
@serinderinkalem
@meteerpeginhutamesi
@biriyimbenbiri
@worldgiveway
@tuzlukremsanti
@dogustandeliii
@b4rbi3s
@gozlerimbayikbakiyo
@loveissbullshit
@pandapipisi
@papatyadanumutlar
@denizinmaviligineasikolan
@shed-my-skin
@birgaripmuggle
@neptundesallanankedi
@zorsevgileer
@birelmaihtimali
@afroditsverlustochter
@buz-laciverti
@severedetectivewolf
@kurkmantoluhayaller
@ruhunadokunanisev
@sputniksweethearrtt
@camfanusundankurtulankelebek
@sad-eyesss
@gokyuzu-papatyasi
@helloftheplanet
@fotobilog
@dilimdekipiercing
@sacmabisiyler
@vanilyakokulumarlbora
@dikotur
@golldenshott
@spesifik
@beniopersen
@yipranmisyuzler
@jileklipudiiiiing
@zamanlayolculukzararlasonbulur
@ulubionapani
@kimbilebilirdiki
@fecixox
@meecnuunsuzleylaa
@sufeyza
@yoklugunvarliginbir
@asetilenasitinasetilmeyeniii
@bayanmorkalem
@cemadriantutkunu
@cemadriankedisi
@herkeesgidermiii
122 notes · View notes
donnarossa · 4 years
Text
Kıymet bilen insanlara zaafım var.Onlara incili kaftan, gerisine yamalı fistan...Diğer türlü; “Yalnız hissedip,özlemle bekliyorsun.Garip olan şu ki,ne o özlemin sonunu getirecek gün geliyor,ne de o günün uzak olmasından korkuyorsun.Bir insan hep bekleyip hem beklemez mi? Oluyor işte... Çünkü ne yalnızlığın yorucu tavrı bitiyor.Ne de başka bir yara almanın tedirginliği susuyor yüreklerimizde...”
@turkuazsubat
42 notes · View notes
Note
Ff
Yakın zamanda açıklamalı uzun bir ff yapıcam ama şimdilik kısa bir ff yapıyorum
@neo-bir@kitapkafi@paranoyaa@krawhat@deveboyu@turkuazsubat@kasvetlibulutlar
7 notes · View notes
olubirruhmisali · 7 years
Note
Ff
@olmasa-da-olurmu@birmeczuphatunn@optalijkumus@yagmurluyazgecesi@kokoinlilatte@cumlemafyasi@akrepzehri@gizemlikusmuk@yildizsizgecelerinadami@sickmannxx@benigormuyorsunki@ejderiyamiverx@sigaraverlabidal@senli-hayaller@evinizinhemsiresiii@olubirruhmisali@elektronorofizyolojici@hayallerleyasiyorummm@baymrx@herseydeisimolmaz@turkuazsubat@basarangenccAklıma gelen bunlar telefondan anca bu kadar :) unuttuğum vardır elbet kusura bakmasınlar :) hepsi sevdiğim beğendiğim bloglar (Sıralamanın bi önemi yok :) )
36 notes · View notes
turkuazsubat · 3 years
Photo
Tumblr media
89 notes · View notes
turkuazsubat · 3 years
Text
Günlük Saçmalamalar XIX
   Hatırladın mı? Beni hatırladın mı? Sanırım bir zaman boşluğuna girdim istemsizce. Zaman zaman burada geçen dakikalar, orada günler, hatta yıllar sürebiliyor. Ne mi yapıyordum? Nehir kıyısında ölüleri yıkıyordum. Zaman zaman nehrin yukarısından buraya ölü bedenler sürüklenir. İlk başlarda toprağa gömmek zahmetli olur diye yakıyordum. Hatta yanan ölü bedenlerin olduğu kıyılarda çamaşırlar daha temiz oluyordu. Daha sonra son yolculuğuna uğrayan günahkar bedenlerin biraz temizliğe ihtiyacı olduğunu düşündüm ve onları burada yıkayıp yakmaya karar verdim. Aslında hala üşengecim. Zaman zaman bu işi akşama doğru yapıyorum. Karanlık çöktüğünde yanan ölüler, su üstünde olan devasa mumlar gibi gözüküyor ve bu hoşuma gidiyor.
   Ölenler kim diye soracaksındır şimdi. Elbette onlar, başka paralel evrenlerde ölen gencin bedenleri. Kimi bir kazada ölmüş, kimi toplum baskısında, kimi intihar etmiş, kimine tecavüz dahi etmişler, kimi de açlıktan veya acılardan ölmüş. Yüreği karanlık dolu olanın ben olduğunu sanırdım. Nehrin yukarısında ne çirkin dünyalar var kim bilir. Peki ben nasıl hala hayattayım? 
18 notes · View notes
turkuazsubat · 3 years
Photo
Tumblr media
Frida Kahlo - Birkaç Küçük Kesik
“Hayatımda iki büyük kaza geçirdim; biri Diego’ydu ve diğerinde ise bir tren az daha beni öldürüyordu. Diego kesinlikle çok daha yıkıcıydı” der Frida ..
Elinde bir bıçakla yatağın başında duran kişi, yatakda kanlar içinde bir kadın ve resmin ortasında yazan “Birkaç Küçük Kesik” yazısı. Aslında bu resim o donemdeki bir cinayet haberine dayanır. Karısını öldüren adam savunmasında ben sadece “birkaç küçük kesik yaptım” der
Bu resim sonraları kadın şiddeti için çok sık kullanılan bir resim haline gelir. Frida ise resimde kanlar içinde yatan kadını kendisi ve başında bekleyen katili Diego olarak göstermiş.
27 notes · View notes
turkuazsubat · 3 years
Photo
Tumblr media
30 notes · View notes
turkuazsubat · 3 years
Photo
Tumblr media
Leonardo Da Vinci - Hand Anatomical Sketches
31 notes · View notes
turkuazsubat · 3 years
Photo
Tumblr media
23 notes · View notes
turkuazsubat · 3 years
Text
Günlük Saçmalamalar IX
   İnsan her şeyden önce kendine bakmalı. Kendi benliğinden memnun olan insanlar eleştirir çünkü bir başkasını. Kimi düşünürler ve şairler kendilerini eleştirmekle geçmiştir ömrü. Kimileri oturduğu yerden konuştu tüm kimseleri. Ancak her ne kadar beğenmesek dahi çevremizdeki insanları, ortak olduğumuz tek bir nokta var ki oda insan olmak. Evet her birimiz bir insanız ama buradan çıkaracağımız ders her insanın hatası olabileceği ve her insanın affedilmeye değer bir şansı olduğu değil elbette. Kast ettiğim şey daha ziyade beğenilmeyen insanların yaptığı eylemler ve davranışlar yine insanın özünden geliyor yani, puşt olan bir kimsenin yoldan geçerken karşıdan gelen birinden yediğin omuzun yakıtı olan nefret ve şiddet, aynı zamanda o darbeden sonra başını öne eğip devam eden şahsın hissettiği korku ve kin aynı yerden gelir. 
   Hepimizin zihnindedir kötülük ve iyilik gibi zıt olan onlarca duygu ve düşünce. Fakat kimileri çıkar öyle bir kusursuz anlatır ki kitleler önünde, arafta kalmış kendi güvenini yakalayamamış sen ben utanırız kendimizden. Oysa kimsenin söylemeye dili varmıyor yoldan geçen karıncayı ezmenin verdiği merakı ama ayıplanmaktan korkulduğu için bu merakın perde arkasında ne şekillere vardığı. Elbette herkes düşünmez bir hayvana şiddeti, bir insanın hayatına zulüm etmeyi ve en kadim yasakları delmeyi. Az öncede dediğim gibi bu hisler hepimizin içine yerleşmiş farklı duyguların, zamanla büyüyerek meyve olmuş farklı halleri. Bir duygu nelere dönüşebilir insanın içinde hiç merak ettin mi? 
25 notes · View notes
turkuazsubat · 3 years
Photo
Tumblr media
   Claude Monet - Gezinti 
 Gezinti (Fransızca: La Promenade), Fransız ressam Claude Monet’nin 1875 tarihli tablosudur. Yürüyüş, Güneş Şemsiyeli Kadın, Madam Monet ve Oğlu gibi adlarla da bilinir.
  Bu tabloda ressam, Argenteuil'de yaşadıkları dönemde bir yaz günü eşi Camille'i ve oğlu Jean ile birlikte bir tepecik üzerindeyken resmetmiştir.
Tablo, ailenin günlük yaşantısından bir sahne yansıtır. Mavi göğün altında elinde yeşil şemsiyesi, üzerinde beyaz elbisesiyle, bir tepeciğin üzerinde izleyiciyi yukarıdan izleyen figür Madam Monet, biraz geride duran altı-yedi yaşlarındaki şapkalı çocuk ise Jean Monet’dir. Resim, yukarıya doğru güçlü bir perspektif oluşturur.
19 notes · View notes
turkuazsubat · 3 years
Text
Tumblr media
 Botticelli - İlkbahar
Yine rönesans. Venüs’ün doğuşuna nazaran bu tablo biraz daha katmanlı. En üstte portakal ağacının yetişmiş portakallarını görüyoruz. Ufacık eros okuyla yine ok atmakta. Fakat gözleri bağlı olması “Aşkın gözü kördür” mesajını veriyor. Sağ tarafta üç adet figür bulunmakta. Rüzgar tanrısı Zephyros, Chloris ve baharın gelişini müjdeleyen Flora...
   Öğrendiğime göre Botticelli burada  Ovidius’un Metamorfozis adlı eserinden etkilenmiş. Ovidius kitapta baharın başlamasının, nymphe Chloris’in Flora’ya dönüşmesiyle gerçekleştiğini söyler: ” Bir zamanlar Chloris’tim şimdi adım Flora.”. Chloris bunu söylerken ağzından çiçekler dökülmektedir ve artık bahara dönüşüyordur. Chloris, kendisini evlenmeden önce şehvete zorladığı için Zephyros’tan hep nefret eder ve sonunda Zephyros onu Flora’ya dönüştürmüştür. Bahara dönüşen Flora’nın her yerinde çiçekler belirir öyle çoktur ki bunları eliyle toplamaya çalışır ve eteğinde biriktirir. 
Botticelli bu tabloyu yaparken yüzden fazla çiçek kullanır aynı zamanda bunlar o dönemde var olan gerçek çiçeklerdir. Her biri farklı desen ve formdadır. Tablodaki kadın karakterlerde ortak bir yön dikkatimizi çeker. Bu kadınlar birbirlerine oldukça benzemektedir.
Flora ile Venüs’ün birbirine çok benzediği hatta Botticelli’nin önemli bir başka tablosu olan Venüs’ün Doğuşu’nda da aynı kadın yüzünün ince ve zarif çizgilerini görmekteyiz. 
Resmin diğer önemli unsuru olan sol kısımdaki “Üç Güzeller” baharın gelişini kutlamaktadır. Zeus ve Eurynome’nin kızları olan Üç Güzeller, mitolojide “Kharitler” olarak da geçer. Göze hoş olanı simgeleyen tanrıçalar olan Kharitler’in isimleri de parlaklık, ışıltı ve güzellik anlamına gelen “kharis”  ile ilgilidir.
Kharitler çiçek ve yemiş veren doğanın olduğu kadar, insan yaşantısını güzelleştiren, hoş kılan şeyin de kişileştirilmişidir. Sanat etkinliklerini esinleyen tanrıçalardır. Sayıları ve adları çağlara ve bölgelere göre değişir.
Üç Güzeller: Aglaie (parlaklık) Kharitler’in en gencidir; Euphrosyne(sevinci, neşeyi) ve Thalia (gençlik, tazelik ve güçlenme) ifade eder.
-
Botticelli - La primavera
 It's renaissance again. Compared to the birth of Venus, this picture is a little more layered. At the top we see the grown oranges of the orange tree. He is shooting arrows with his little eros arrow again. But his blindfold gives the message, "Love is blind to love." There are three figures on the right. Zephyros, the god of wind, Chloris and Flora heralding the coming of spring ... 
   As I learned, Botticelli was influenced by Ovidius' work called Metamorphosis here. Ovidius says in the book that spring begins with the transformation of nymphe Chloris into Flora: "I was once Chloris, now my name is Flora." As Chloris says this, flowers are falling from his mouth and it is turning into spring. Chloris always hates Zephyros for forcing him to lust before marriage, and eventually Zephyros transformed him into Flora. Flowers appear everywhere in Flora, which turns into spring, so many that she tries to collect them by hand and collect them on her skirt.
   Botticelli uses more than a hundred flowers while making this painting, and these are real flowers that existed at that time. Each of them has different patterns and forms. A common aspect in the female characters in the painting draws our attention. These women are very similar to each other.
   We see the fine and elegant lines of the same female face in the Birth of Venus, another important painting by Botticelli, where Flora and Venus are very similar.
 The other important element of the painting, "Three Beauties" on the left, celebrates the arrival of spring. The Three Beauties, the daughters of Zeus and Eurynome, are also referred to as "Kharits" in mythology. The names of the Kharites, the goddesses that symbolize the pleasing to the eye, are also related to the "kharis" meaning shine, sparkle and beauty.
   The Kharits are personified not only of nature that gives flowers and fruits, but also what makes human life beautiful and pleasant. It is the goddesses that inspired art events. Their numbers and names vary according to the ages and regions. Three Beauties: Aglaie (shine) is the youngest of the Kharites; Refers to Euphrosyne (joy, joy) and Thalia (youth, freshness and empowerment).
44 notes · View notes
turkuazsubat · 3 years
Text
Hatırla Yıldırım... Hatırla...
       Hatırla Yıldırım...
   O dönemler doğu görevindeyiz. Kütahyalı bir çocuk vardı. Dağlarda gece devriyesi atıyoruz. Ortalık zifir karanlık. Sert ayazın estiği dağları görüyoruz. Kütahyalı önden ilerliyor bir yandan Barış’tan, Dağlar Dağlar’ı söylüyor. Hergele öyle içten söylüyor ki havanın soğukluğu bir yana dursun yüreğimiz sızlıyor. Dinleniyoruz bir yerde ve sonra susmuş onu dinliyoruz. İnanır mısın? Çıt ses yok birlikte. 
   Devriyeye çıkmadan karakolda yanıma geldi. Bana “Komutanım, dört gün sonra görevim bitiyor. Anacım haşhaşlı böreğimi hazırlamıştır şimdi. Biz çocukken ne zaman burnumuza çalınsa o koku. Yatağımızdan kalkarız abim ve bir küçük kız kardeşim. Yüzümüzü yıkamadan otururuz yemek masasına. Anam azarlar bizi “Oğlum yüzünüzü oturamayın sofranın bereketi kaçar” diye. Komutanım burnumda tütüyor o haşhaş kokusu. Şu dağlar varya hani. Aşacağım birkaç güne. Anamın soğan kokan ellerini öpüp, kardeşime sarılıp, abimin boynuna sarılacağım. Babam biz küçükken vefat etti. Abim bakar o günden beri bize. Gün saymayan ben, saatleri sayar oldum, memleketime dönebilmek için. Komutanım gideceğim günün yaklaştığı haberini aldıktan beri, koğuşta kim varsa ondan haşhaş kokusu alır oldum. Geceleri rüyamda, kapının içinden girip anamın sesini duyduğumu görüyorum.” dedi. 
    Allah’a dua etmeyen ben dua eder oldum bu gece sağ salim dönelim karakola diye. O geceden beri Dağlar Dağlar ne zaman çalsa. Naaşını teslim ettiğim evden çıkan duygu yangının hatırası, yüreğimi dağlar oldu. Salonda, masanın üstünde duran ve kurumuş bir tabak haşhaşlı börek...
8 notes · View notes
turkuazsubat · 3 years
Text
Tumblr media
Leonardo da Vinci - Adoration of the Magi (Akil Adam Hayranlığı)
Resim incilden bir kesiti anlatıyor. Biliyorsunuz, rönesans dönemlerinde sanatta dini figürler sıkça kullanılırdı. Kesitte, Hz. İsa doğduğunda doğuda ki üç kral Bethlehem Yıldızını'nın rehberliğinde Hz. Meryem'e gelerek Hz. İsa'ya hediyeler sunumu anlatılır.
Resmin sağ kısımlarında duran insanlar iskeletleri andırmakta. Önce iskeletleri çizilip sonra renklendirme yapılmış bu eserde. Bu iskeletler filozofları temsil ediyor.
Resmin altındaysa bahsi geçen krallar tasvir edilmekte bu krallara magi yani akil adam denilmekte. Yine konum olarak bir üçgeni andıran bu düzen rönesans tablolarında sıkça görülür.
Sağ üst köşede bir mücadelenin izleri ve karşı karşıya gelmiş iki at görüyoruz. Sol üst köşede de klasik dönem tarzındaki mimari bir yapı görmekteyiz. Bu yapının merdivenleri lineer bir perspektifte çizilmiş.
Hz. Meryem gözlerini oğlundan ayırmıyor. Gözleri oğlunun başına ve oradanda oğlunun kolunun uzandığı noktaya doğru bakıyor.
Resimdeki bu üçgen form, lineer çizim ve sisli görünüm bize Leonardo’nun tekniği ve çalışma tarzını ortaya koyuyor. Yüksek Rönesans; denge, istikrar, sükunet ve mükemmeliyet gibi ögeler bu dönem sanatının tipik özelliklerindendir. Bakmakta olduğumuz çizim, asıl resmin altında bulunuyor. Bu alt çizimde kullanılan önemli bir teknik var: ”sfumato” İtalyanca’da ‘sisli’ anlamını taşımaktadır. Leonardo’nun kullanmış olduğu bu teknik sayesinde figürler bir bütün olarak gözükmektedir.
23 notes · View notes