Tumgik
#terapi
veradansatirlar · 3 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Şu ortam>>>> tüm terapi yöntemleri
41 notes · View notes
1siirsever · 2 months
Text
Tumblr media
Beni bırakın kendi halime
Çok bitkinim ama direneceğim
Terapi ordularınızı geri çekin artık, savaşın galibi bendim
24 notes · View notes
jupiterdengelenn · 2 months
Text
Kesinlikle istek değil ihtiyaç olan o ortam buuuu son feci bisiklete aşık olduğumu daha önce söylemişmiydimm
21 notes · View notes
mecnun1cinar · 11 months
Text
Arkadaşla bütün giyim mağazalarini dolasip hepsine bu ne bok gibi kim giyer bunu diye diye hiçbir şey begenmeden dolaşmak >>>>>> butun terapiler
81 notes · View notes
yorgunherakles · 8 months
Text
beceriksiz gibi görülme eğilimindedir. yetersizlik duygularının acısını sık çeker ve bu nedenle kıskançtır. nesneden endişelenmesinin nedeni korku değildir, nesne ona olumsuz, talepkar, bunaltıcı, hatta tehditkar gibi gelir.
carl jung - psikolojide tipler
29 notes · View notes
nedemeliyim · 1 month
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
İltifat olsun diye söylemiyorum ama yüzünüzdeki pigmentler bile mutlu olduğunu, iyi hissettiğini gösteriyor dedi.
7 notes · View notes
kendinigelistir · 1 year
Photo
Tumblr media
“Takma Kafana” demek yerine şunları söyleyebilsek nasıl olur 💭 #gününsözü #kişiselgelişim #motivasyon #terapi #mutluluk #kendinigeliştir #psikoloji #takmakafana https://www.instagram.com/p/Co6YXvlokz4/?igshid=NGJjMDIxMWI=
33 notes · View notes
haziran-0 · 9 months
Text
Tumblr media
Spor için güzel bir gün,biraz terapi zamanı 🏋🏻‍♂️
15 notes · View notes
morisgray · 5 months
Text
Tumblr media
Hayır, seni daha fazla hasta etmiyorum. 
“Ediyorsunuz, buraya her geldiğimde gelmeden öncekinden çok daha kötü hissediyorum kendimi.”
Fakat amacımız bu değil biliyorsun. 
“Amaç ne olursa olsun, sonucu bu. Hatta bazen, buradan ayrıldığımda ve eve gittiğimde ateşim yükseliyor, titremelere gark oluyorum. Ağlama krizlerim hiç bitmiyor.”
Neden burada benimle ağlamıyorsun?
“Yapamam! Başkalarının yanında zayıflıklarımı gösteremem, biliyorsunuz. Babamı hayal kırıklığına uğratırım aksi takdirde.” 
Ama artık baban yok.
“Görüyor musunuz? İşte hep böyle yapıyorsunuz, bana gerçekleri hatırlatıyorsunuz.”
Gerçeklerin nesi varmış?
“Korkunçlar!”
Nasıl?
“Korkunçlar, çünkü canımızı yakıyorlar. Gerçekler hep can yakar, mesela, mesela yeni doğan bir bebeği düşünün, ilk nefesini düşünün, gerçeklikle ilk tanışma anını, nasıl da yanıyor ciğerleri, ağlıyor, çaresiz; annesinin suyunu kusuyor gece boyu. Hem gerçek dediğimiz şey ne ki? Her şeye çok pratik bakıyorsunuz; gerçek hiçbirimizin bilemeyeceği ulaşılmaz bir bilgi. Biz sadece onu kafasında yeniden inşa eden varlıklarız ama siz de biliyorsunuz ki temsil hiçbir zaman temsil ettiği şeyle bir değildir. Yani gerçek ne ki bu durumda? Bana hangi gerçeği dayatıyorsunuz şu an anlamıyorum; yalnızca kendi gerçeğinizi, kendi bildiklerinizi, okullarda, kitaplarınızda okuduklarınızı.”
Yine felsefe yapmaya başladın. 
“Düşünme eylemi suç mu?”
Elbette değil, fakat bazen kavramsallaştırma çabası olguları gözden kaçırmamıza sebep olabilir.
“Katılmıyorum. Sizin de burada tek yaptığınız şey beni kavramsallaştırmaya çalışmak, beni gözden mi kaçırıyorsunuz?”
Peki, gerçekler can yakıyor ve korkunçlar. Ondan kaçamıyoruz da ama değil mi? Kaçabiliyor muyuz yoksa, gidecek başka neresi var?
“Dün gece rüyamda koca bir deniz gördüm, simsiyah ve sonsuz. Sonu yok gibiydi yani, ufku falan göremiyordum. Ama pırıl pırıldı su bir yandan da. Bana yakın kısımda, yani sığ olan yerde, dipteki kumları ve çakılları görebiliyordum. Uzun zamandır, gerçekten çok uzun zamandır gördüğüm ilk rüyaydı; biliyorsunuz çünkü ben hep kabus görüyorum.”
Biliyorum; sence bu rüyayı kabus yapmayan şey neydi? 
“Aslına bakarsanız, tam bir rüyaydı da diyemem. Çünkü içimde anlam veremediğim bir korku vardı yine her zaman olduğu gibi. Evet, kabuslarımdaki kaçma kovalama türünden bir şey yoktu ama nasıl anlatsam… dalgalar vardı, düzensiz dalgalar. Sıralı değiller. Kimisi hırçın, kimisi yavaşça kıyının yüzünü yıkayan. Bir yumruk ve bir tokat gibi.”
Başka?
“Bana yakın taraf sığ gibi dedim değil mi? Aslında tam olarak öyle de değildi. Ayaklarım sarkıyordu oturduğum yerden; dibini görüyordum suyun, altın rengi gibiydi kum. Ama zemin aslında görünenden çok daha uzaktı. Su daha derindi göründüğünden. Bunu hissediyordum. Hani rüyalarda bazı şeylerin bilgisi yalnızca hissedilir ya; aslında bilmezsiniz, o bilgiyi edinmezsiniz, ama o size verilidir bir şekilde evvelden.” 
Bu duyguyu biliyorum evet.
“Bir sürü bilgi vardı bu şekilde zihnimde. Mesela annem oralarda bir yerdeydi; hayır hayır denizde değil arkada bir yerde tüm topraklara yayılmış bir varlık gibi. Fiziki bir form gibi değil de, nasıl desem bir fikir gibiydi.”
Bu sana nasıl hissettirdi?
“Kaygılı.”
Var mı bir sebebi bunun bildiğin kadarıyla?
“Dalgaların bana dokunmasından korkuyordum, ama dokunmamaları fikri de beni korkutuyordu bir yandan. Sanki, sanki çok önemli bir şeyi kaçırıyormuşum gibi. O tuhaf geç kalmışlık hissini bilirsiniz değil mi? Doğru anda doğru yerde olamama, hayatının en önemli noktasını saniye farkıyla kaybetme…”
Peki annen? Annenin varlığı…
“O arkamdaydı.”
Nasıl arkanda? 
“Bir destek gibi değil, sanki daha çok… daha çok geride bıraktığım bir şey. Ama hala orada, tam olarak kopamadığım, buna cesaret edemediğim, denize düşersem ve de… yani demek istediğim o ki, dalgalar beni bulursa…”
Ne olur dalgalar seni bulursa?
“Her şey ama her şey değişirmiş gibi.”
Bu kötü bir şey mi, değişim yani?
“Bilmiyorum; değişmesini istemediğim şeyler var”
Mesela?
“Mesela, ben… kendim.”
Neler değişmesin isterdin kendinle ilgili?
“Özüm… karanlık parçam.”
Ona niye bu kadar tutunuyorsun?
“Beni ben yapan şey bu. Üretmemi sağlayan, devam etmem için beni ittiren.”
Ama geçen görüşmemizde bu duyguların seni tükettiğini söylemiştin. Hatırlıyor musun?
“Tükenmek…evet…”
Hıhımm.
“Üretmenin bir yan ürünü değil mi bu? Hatta ileri gideceğim, bir ön koşulu?”
Öyle mi dersin?
“Sanırım. Bir şeyi, bir şeyleri yapabilmek için önce bir şeyleri bozmamız gerekiyor gibi geliyor bana. Yıkıcı yapıcılık diyordu buna bi’ filozof. Unuttum şimdi adını.”
Bana biraz daha rüyanı anlatır mısın?
“Biliyor musunuz, artık babamı pek özlemiyorum. Eskisi gibi her gün bir şekilde aklıma da gelmediğini fark ettim geçen gün. Telaşlarım arasında ‘gerçek’ olan her şeyi unutuyorum. Sanki o telaşlar hayattaki tek gerçekler gibi. Ama içimde bir yer bunun da doğru olmadığını biliyor. Telaşlar uyuşturucuya benziyor. İnsanı oyalıyor, hayatta hissettiriyor, zamanı akışkan hale getiriyor, ufak doyumlar sağlıyor, bir işe yaradığın yanılgısına ikna ediyor adeta. Bunu küçümsemek için söylemiyorum; herkesin buna ihtiyacı var galiba.”
Olabilir, fakat şunu merak ediyorum: Niçin hayatı böyle kutuplara ayırma eğilimindesin sence? Yüzeyler ve derinler, gerçekler ve hayaller, iyiler ve kötüler… 
“Çünkü insan diyalektik bir hayvandır.”
Peki sentezin nerede?
“Burada, karşınızda oturuyor.” 
Bir noktada düşüncelerinin çarpıldığını düşünüyorum. Yaşamı hayaller ve gerçekler diye ikiye ayırıyorsun ancak bahsettiklerin gerçekler ve yine gerçekler. Daha gerçek diye bir şey yok. Telaşların en az babanın ölümü kadar gerçek. Yasın kadar iyi hislerin de gerçek. Neden zihnin hep kötüye daha fazla inanmaya meyilli sence bu durumda?
“Merak ediyorum, acaba annem rüyada varlıklaşmasaydı deniz yine beni o kadar korkutur muydu?”
Sence?
“Emin olamıyorum.”
Korktuğun şeyin deniz olduğuna emin misin?
“Emin olamıyorum.”
Şimdiye, buraya dönelim mi? Sana sorduklarıma yanıt vermekten çekiniyor gibisin?
“Emin olamıyorum.”
Neyden?
“Hiçbir şeyden.”
Emin olduğun hiçbir şey yok mu?
“Sıkışmışlık hissi, sıkışmışlık ve çaresizlik. Bu duyguları hissettiğimden eminim yalnızca. Ve yalnız kalmak istiyorum. Sadece yalnız kalmak; bütün dünyadan soyutlayıp kendimi, bir kanepenin üzerinde uyumak ve uyanmayacağımı bilmek istiyorum.”
Bu sana ne hissettiriyor? Uyanmayacağını bilmek yani?
“Müthiş bir huzur.”
Bu huzuru başka yerlerde hiç bulamıyor musun?
“Bazen… rüyamda görünüşte deniz kenarında yalnızım ama aslında değildim de. Kalabalık bir ortam gibi hissediyordum. Kalabalıktan kastım üç beş kişi; annem hariç tabi… Yetmez mi? Bazen bir kişi bile çok kalabalık gelir insana. En azından bana öyle oluyor. Konuşmuyorlardı ama onları duyuyordum bir şekilde, sıralanmışız gibi kıyıda. Biri denizin içinde dizlerine kadar. Diğeri arkamda, elleri sırtıma değiyor. Beni itecek gibi.” 
Peki ya denizdeki?
“Beni bekliyor, kucak açmış ama şefkatli bir kucak değil bu. Karşı koyamadığım bir çağrı gibi. Beni çekiyor.”
Sen ne yapıyorsun o sırada?
“İkileme düşüyorum. Ama her yön aynı yön gibi. İki uç yok. Evet bir ikilem var. Ama her ikisi de aynı şeyin bir farklı versiyonu.” 
Tezat değiller yani?
“Değiller. Bunun resmini çizmeyi denedim. İki nokta arasında biri üstten biri alttan olacak şekilde iki kavisli yay. İki farklı yol. Ama aynı hedefe varıyorlar.”
Ölüm gibi.
“Evet ölüm gibi.”
Seni korkutan şeyin deniz olduğuna hala inanıyor musun?
“Denizden hiçbir zaman korkmadım. Annem çocukken korktuğumu söylüyor, beni zorla sokarmış kucağına alıp. Ben de ağlarmışım ortalığı ayağa kaldıracak şekilde. Sonra, büyüdükçe deniz en büyük tutkum oldu. Hatta öyle ki bir deniz canlısı olduğuma yürekten inanıyorum.”
Bir tür özdeşleşme dinamiği.
“Öyle, denizin etrafımı sarması, uçmaya yakın o his, bedenime ait olmayan o soğukluk, saçlarımı hissetmemek, aşağıdaki bilinmezlik…”
Anne karnındaki gibi…
“Hafızamın o kısmını yoklayamıyorum. Ama muhtemelen buna benzer bir şeydir.”
Anneni özlüyor musun?
“Annemi özlemiyorum, annemi seviyorum.”
Babanı?
“Özlüyorum, ama onu sevmiyorum.”
Farklı rotalar, başı ve sonu aynı. Yaşama benzemiyor mu?
“Yaşam gibi evet.”
Saatine bakıyorsun… daha vaktimiz var.
“Yoruldum.”
Bana rüyandan biraz daha söz etmeni isterim. 
“Herkes ne kadar güçlü olduğumu söylüyor; sırf bu yüzden insanların tümünün yalancı olduğuna inanabilirim. Kendimi hiçbir zaman güçlü hissetmedim, hep… hep yaralı hissettim. Öyle doğmuşum gibi. Bütün değil de eksik. Ama bu eksik bir boşluk değil bir yırtık. Dünya ile aramdaki sınırı yok eden bir yırtık bu; oradan her şey içime doluyor ve ben buna engel olamıyorum. Her şeyi ama her şeyi hissetmekten yoruldum.”
Hisler içsel şeyler değil midir? Dünya ile nasıl bir bağlantısı var?
“Hisler dışsal uyaranalara verdiğimiz tepkiler değil mi? Evet içeride konumlanıyorlar ama bize çarpan bir şeyin bıraktığı morluklar aslında onlar. Bir reaksiyon. Yani olan bitenlerden sonra başlayan.”
Deniz içine mi dolmak istiyordu?
“Belki, benden tam olarak ne istediğini bilemiyorum. İçime dolmak, beni yutmak, beni kendine katmak… hep daha büyük bir şeyin parçası olmak isterdim, çocukken de. Çok yalnızdım, hep çok yalnız ve farklı ve öteki.”
Diğerleri nasıldı?
“Sevilebilirlerdi. Normallerdi, bu da her ne demekse, ayakları yere değiyordu hepsinin, yürüyorlardı, koşuyorlardı, zıplıyorlardı, konuşuyorlardı…”
Peki ya sen? Sen ne yapıyordun?
“Anlatıyordum. Uçuyor ve… hayır uçmak demeyelim, derinlere dalıyor ve orada gördüklerimi anlatıyordum. Annem sevmezdi bu anlatmalarımı, o gündelik şeyleri anlatmamı beklerdi benden. Okuldaki ödevleri, günümün nasıl geçtiğini, o gün neler öğrendiğimi… Bense… Yani… Ben başkalarından öğrendiğimden çok kendimden öğrendim her şeyi. Düşünerek, kurarak, soru sorarak.”
Zeki biri olduğunu biliyorum, muhtemelen çocukken de bu sana biraz farklı hissettiriyordu.
“Zeki demezdim, belki hayalperest.” 
Benzer şeyler.
“Öyle mi dersiniz?”
Hıhım.
“Kafamın içi yanıyor, hiç bitmeyen bir tür yakıt var içeride sanki. Düşünceler birbiri ardına, sonra hepsi duygulara dönüşüyor, dalga dalga, düzensiz, ritimsiz, boğuluyor gibi hissediyorum kendimi, nefes alamıyorum, uyurken bile bu devam ediyor. Gücüm yok insanların dedikleri gibi. Zaman zaman teslim olmak istiyorum, içeride ne varsa alsın beni sürükleyip götürsün. Ne olacaksa olsun. Kalbim durur belki ve anlatıcı susar. Fakat çoğu zaman direniyorum, durdurmak istiyorum, susturmak istiyorum, hiçbir şey hissetmeden öylece durabilmek istiyorum. Bu savaş, hiç kazananı olmayan bir savaş. Yalnızca kan dökülüyor. Kan hiç bitmiyor, kalbim atmaya devam ediyor, üretmeye devam ediyor, damarlarıma yolluyor içindeki zehri. Bıktım!”
Neyden bıktın?
“Her şeyden.”
Her şeyi yoluna koymuşken, yıllardır uğraştığın tüm sorunlarını çözmeye bu kadar yaklaşmışken neden bu bıkkınlık?
“Çünkü sorun benim. Sorun benim ve kendimi bir yola koyamıyorum.”
Ama yoldasın. Yol biz ilerledikçe çizilir. 
“Bir denize yol çizemezsiniz. Belki bir akarsuya evet, ya da ormanın içinde ağaçları keserek. Bir dağı çevirerek, delerek, geçerek. Ama hayır bir denize yol çizilmez. O şekil değiştirir, gürler, dinginleşir, yükselir, alçalır, denizde yol çizemezsiniz.”
Bir rota takip edebilirim ama.
“Üzerinde gidenler evet. Ben üzerinde gitmiyorum.”
Sen neredesin?
“Ben o çukurun içinde, etrafımı saran toprak kütlelerinin arasında, altımda kayaçlarım ve fay hatlarımla, her yerdeyim. Ben her yerdeyim.”
Buradasın %&lr+!-
“Dediğim gibi, pratik bakıyorsunuz her şeye.”
Rüyadan nasıl uyandın? Hatırlıyor musun?
“Denizi gök yuttu, beni de çöl.”
Bu ne demek?
“Kapı çalıyor, sanırım diğer hastanız geldi.”
Bekle lütfen.
“Beklesem de bir şey değişmeyecek. Haftaya görüşmek üzere.”
Mutlaka. 
“Mutlaka.”
Görsel: Willem de Kooning - Couch (1943)
9 notes · View notes
oluruvar · 10 months
Text
Bana çok güzel kokteyller ya da direkt vodka gin falan lazım bi de çok güzel müzikler bi de rahatça konuşabileceğim bir şahıs
11 notes · View notes
kitaplar1liraolsa · 6 days
Text
Tumblr media Tumblr media
2 notes · View notes
ehilal · 12 days
Text
Psikoloğa uzun bir süredir devam ediyorum. Bazen istikrarı sağlamakta zorlanıyorum. Gidip geliyoruz o kadar da para veriyoruz acaba boşa mı diyen iç sesim olmuyor desem yalan olur. Fakat bugünkü seansta yine 'iyi ki' dedi. Aylardır süren, gözüme dolaşmış bir yumak gibi gözüken, konuşup konuşup hiçbir aksiyon alamayacağımı düşünüp, dibi gördüğüm, zincirleme kaza gibi gelişen duygu durumumun yine ben anlamadan çözüldüğü ile yüzleştim. Bir baktım ki taşlar yavaş yavaş yerine oturuyor. Verdiğin emekler boşa gitmiyor. Oh dedim yüzümde bir tebessümle. Kendimle bitmeyen mücadeleme sağlık. Neden psikoloğa gidiyorum sorusunun 'kendimin daha iyi versiyonları ile karşılaşmak için' cevabın bir gün daha hakkını vermiş olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Ne basit geliyor içimden çıktıktan sonra o kaoslar, çözülmez sanılan durumlar. Ben değiştikçe çevrem, ilişkilerim, dışarıya karşı algım değişiyor. Kendimi daha çok sevdikçe eşime, aileme, arkadaşlarıma, ilgi alanlarıma çok daha sıkı sarılmak geliyor içimden.
Tam bu duygular içindeyken bir video ile karşılaştım. Videoda bir kişi psikolog diğer kişiye soruyordu '12 yıldır psikoloğa gidiyorum ne zaman bırakabilirim, ne zaman iyileşirim? ' Psikoloğun 'Hasta değilsiniz ki iyileşesiniz' ile başlayan cevabı beni gülümsetti.
Bu hikaye devam edecek. En güçlü olduğum anlarda yine kendimi sorgulayacağım. Sonra ayağım takılıp tekrar düşecek bunu anlamlandırmaya çalışacağım. Hayat da böyle değil mi? Daimi bir mutluluk ve mutsuzluk yok.
3 notes · View notes
fatos48 · 1 year
Text
Tumblr media
Huzur 🙏 Sen kendin olunca çok güzelsin . İyiki ben
12 notes · View notes
Text
Terapi
Tumblr media Tumblr media
17 notes · View notes
blogaltin · 3 months
Text
TERAPİZY - GOLD
Tumblr media
Bağlarınızı Güçlendirin, Mutlu Bir Yaşam Kurun: Terapizy.com
Günümüzde pek çok insan, yaşamın getirdiği zorluklarla baş etmekte zorlanıyor. İş, aile, kişisel ilişkiler ve daha birçok konuda karşılaşılan sorunlar insanların ruhsal sağlığını etkileyebilir. Bu noktada, Terapizy.com size destek olmak için burada.
Cinsel Terapi: Özgürleşin ve Mutluluğu Keşfedin
Cinsel sağlık, bir bireyin genel sağlığı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Terapizy.com, alanında uzman cinsel terapistleriyle size güvenilir bir destek sunar. Cinsel sorunlarınızı açıkça konuşabilir, sağlıklı bir cinsel terapi ile yaşam için gereken adımları atabilirsiniz. Unutmayın, sağlıklı bir cinsel yaşam, genel yaşam kalitenizi artırabilir.
İlişki Terapisi: Bağlarınızı Güçlendirin
Aile içinde veya romantik ilişkilerde yaşanan sorunlar, bireyleri derinden etkileyebilir. Terapizy.com, ilişki terapistleriyle birlikte, iletişim becerilerinizi güçlendirebilir, anlayışınızı derinleştirebilir ve ilişkinizi daha sağlam temellere oturtabilirsiniz. Unutulmamalıdır ki, sağlıklı ilişki terapisi ile mutlu bir yaşamın anahtarıdır.
Terapizy.com ile Yolculuğunuza Başlayın
Terapizy.com, online terapi hizmetleriyle modern yaşamın hızına ayak uyduruyor. Uzman terapistlerle video görüşmeler, güvenli bir çevrim içi platformda sağlanır. Gizliliğiniz ve konforunuz bizim önceliğimizdir. Size en uygun terapisti seçerek, rahat bir ortamda terapinizin keyfini çıkarabilirsiniz.
Hayatınızdaki değişiklik için adım atma vakti geldiğinde, Terapizy.com yanınızda olacak. Güçlü bir destek ağı ile kendinizi keşfetmeye ve daha sağlıklı bir yaşama adım atmaya hazır mısınız? Hemen Terapizy.com'a üye olun ve hayatınızı olumlu bir yönde değiştirmeye başlayın.
Siz değişime hazır mısınız? Terapizy.com sizin için burada!
280 notes · View notes
yorgunherakles · 9 months
Text
insanlar gelir ve giderler, yapmaları gerektiğine inandıkları şeyleri yaparlar. uğraşmamız gereken onlar değildir.
byron katie - olanı sevmek
25 notes · View notes