Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Şüphesiz ki, Allah bana şarabı, kumarı, davulu ve zarı haram kıldı! Sarhoşluk verici herşey şüphesiz ki, haramdır!”
Ebu Davud 3696, Beyhaki 10/221, Ahmed Müsned 1/274, Ebu Ya’la Müsned 2729, İbni Hibban Sahih 5341, Ebu’l-Hasen et-Tusi el-Erbain 13/a, Taberani Mucemu’l-Kebir 12/101/a-b, 12598, 12599
Buradaki bahsi geçen zar, zarlı oyunlar mı? Tavla okey vb gibi.
Ayriyeten tavla okey gibi oyunların dinimizdeki yeri nedir?
Evet, hadîs-i şerîfte geçen zar, zarlı oyunlardır. Tavla, satranç gibi. Efendimiz (aleyhisselâtu vesselâm) "Tavla oynayan kimse sanki elini domuzun et ve kanı ile boyamış gibidir" diye buyurmuştur. (Müsned, Ahmed ve Ebu Davud)
Okey de zar yoksa haram denilemez, ancak karşılıklı az veya çok bir para koyma durumu söz konusu ise, haram olur. Bu tür oyunların alışkanlık haline geldiğini ve kişiyi ciddi mânâda zaman israfına sürüklediği gerçeğini gözönünde bulundurarak hiç oynamamak, bulaşmamak daha evlâdır.
Adamın bi tanesi ben hacca gidecem demiş. Öteki hacca ne gidiyon burda bi İspirli var, onu taşla aha sana hacc demiş. Dedem anlattı.
162
“Bankadan para çekicem. İşte Efkur'a ödeme yapıcam, doğalgaz zart zurt.”
163
Devati'nin türbesini gördü kadın. “Ben Fatiha okuyim sen de Süphanekeyi oku,” dedi oğluna.
Aslında öyle olmadı. Kadın Fatiha Sübhaneke deyince dedim bunlar durup dururken niye Fatiha Sübhaneke okuyor. Baktım Devati'nin yanından geçiyoruz.
164
Kadın elindeki şeyi çocuğa gösterip “Bunun fotoğrafını bi çek,” dedi. Çocuk telefonu çıkarıp açtı kamerayı. “Çiiiz” diye seslendi çocuk. Öttü kamera. “Nasıl çiziyim?” dedi kadın.
165
Dalgın dalgın yürüyordum. Adam önce çöpten çıkardığı plastik bidonu ezerken beni korkuttu. “Üç kağıtçı köpek,” dedi yerde yatan köpeğe. “Gel gel!” dedi. Köpek kıpırdamadı. “Sahtekar köpek,” dedi.
166
“Ben Mars'a gittim ama olmadı,” anladım adamın dediğini. Tavla oynuyormuş.
167
“Allah, Adem aleyhisselamı dünyaya gönderdi. Sabanla öküz de gönderdi. Adem'e dedi ki toprağı sür. Adem aleyhisselam başladı sürmeye. Durmadan sürüyor. Allah Cebrail aleyhisselamı koşturdu. Git de ki dursun. Tüm dünyayı sürecek yoksa. Cebrail koştu. Bi taş koydu. Dedi ki burdan öteye geçme. Adem aleyhisselamla tuttular bi dövüş. Cebrail'i yenebilir mi? Cebrail aldı Adem'i altına, Adem aleyhisselam alttan ayağıyla taşı itmeye çalışıyor. Ulan demek ki gözü açmış. Taşı ittiriyor ki arazisi daha çok olsun.”
Gülüyor: “Bunu bana amcam anlatmıştı. Öyle güldüm ki ilk dinlediğimde.”
Dedemin amcası Kemal Tahir olabilir.
168
Yıllarca Adile Naşit’i, Adilen Aşit diye bildim. Hamur işini, hamur içi diye. Beyaz ve yeşil fasulyeyi biliyordum. Beyaza kuru, yeşile taze dediler.
169
“Ne Müslümanı, Ermeni midir bu Esad, Yahudi midir nedir? Esad da ibnenin teki.”
Güzel şeyler olsun istiyorum, Çok güzel şeyler… Sabah kalkınca mesela Penceremize kuş konmuş olsun, Kuşun gözünde güneş parıldasın, Sesinde çocuklar cıvıldasın…
Güzel şeyler olsun istiyorum… Çok güzel şeyler... Mesela İnce ince yağsın yağmur, Toprak suyla belensin, Tarlalarda buğdaylar boy versin, Aşka ve umuda bereket gelsin…
Güzel şeyler olsun istiyorum, Çok güzel şeyler… İnsan biraz da dertsiz kemale ersin, Ötekinin berikinin de yüzü gülsün…
Cümle mahlûkatın yüreğine, Aşkın ateşi düşsün…
Güzel şeyler olsun istiyorum artık, Çok güzel şeyler İnsanız sonuçta…
Är ett konstverk som utstrålar en kraftfull och intensiv energi.
De röda valörerna och de djärva färgkombinationerna fyller pannån med känslor och rörelser. Likt en harmonisk dans av olika tekniker, där akryl, oljepastell och bläck förenas i en fusion.
Med sin förmåga att berika rummet med dess intensiva färgkombinationer är “Furiöst Färgspektrum” ett perfekt tillägg till hemmet.
Pris: 550:-
Bredd x höjd: 22 cm x 30 cm
av: Olivia Kristiansson
Birinci dünya savaşında çarşı karışınca, Enver paşa apar topar İstanbul’dan ayrıldı, biraz da onları eğlendirsin diye Vahdettin’in kızı Ulviye Sultan’ın sarayına verdi Ali Şamil’i… Sultan’ın eşi İsmail Hakkı bey mert adamdı, tavla arkadaşı yaptı bu küçük insanı, ezdirmedi, alay ettirmedi, kolladı. Gel zaman git zaman… Milli mücadele başladı. Yurtseverler Anadolu’ya akıyordu. Padişah’ın damadı İsmail Hakkı bey de, onlardan biriydi. Eşinden bile gizlemek zorunda olduğu niyetini Ali Şamil’e çıtlatmıştı, güya vedalaşmak için… Pişman oldu. Çünkü, kocaman yürekli küçük insan, alenen tehdit etmişti, ya beni de götürürsün, ya da niyetini Sultan’a anlatır, senin gidişini de engellerim! Kuş tüyü yataklarını, bir kuş sütü eksik mutfaklarını geride bırakıp, sahte kimlikler, köylü kıyafetleriyle maceraya atıldılar, işgal kontrollerini aşıp, Adapazarı üzerinden Ankara’ya ulaştılar. Haberi vardı Mustafa Kemal’in… Çağırdı. Gittiler. Hayatımın en unutulmaz akşamıydı dediği akşamı yaşadı Ali Şamil… Mustafa Kemal’le kadeh tokuşturdu. Sonra, üç sene, İsmail Hakkı bey nereye, Ali Şamil oraya, kah su taşıma, kah telgraf, kah boyu kadar tüfek, elinden ne geliyorsa ama, hep cephede… Kelle koltukta yaşadı, İzmir’e girenlerin hemen arkasındaydı. O göğsünde sallanan, İstiklal Madalyası.
Nedir dersen…
Günümüzün gönüllü
soytarıları kavrayamaz.
Bu ruhtur, 19 Mayıs.
Ve, Osmanlı’da “gülünen” Ali Şamil, Cumhuriyet’te “Güler” soyadını aldı. 9 Eylül’de girdiği İzmir’den ayrılmak istemedi, Basmane garında memur yaptılar onu, neticede vade doldu, rahmetli oldu, Kokluca’da yatıyor
Bir kadın arkadaşın oldu mu bilmiyorum, olmadıysa hemen edin!
Çünkü bir erkeğin en yakın dostu bir kadın da olabilir!
Belki daha da iyi olabilir!
Ön yargılarından arınırsın, kadınla sadece sevişilmediğini anlarsın!
Bir kadınla dertleşebilirsin!
Kadınla tavla oynayabilirsin!
Kadınla alışverişe gidebilirsin!
Kadınla sinemaya gidebilirsin!
Tüm bunları yaptın diye sonrasında sevişmek zorunda falan değilsin!
Bir kadın senin en yakın arkadaşın, moda tabirle, kankan olabilir!
Ve hatta kadın-erkek arkadaşlığı hemcins arkadaşlığından çok daha düzeyli olabilir bazen!
Sana öğretilen o ateşle-barut saçmalığından sıyrıl artık!
Kadınlarla sadece sevişilmez!
Bir kadın arkadaşla her şey yapılabilir!
Yürüyüşe çıkılabilir!
Bir köy kahvesinde sohbet edilebilir!
Evine davet edersin, birlikte yemek yapılabilir!
Tiyatroya gidilebilir!
Yani anlayacağın bir kadınla sevişmenin dışında da birçok şey yapılabilir!
Gelelim öteki yüzüne madalyonun...
Bir erkek de sadece sevişmek için yaratılmamıştır!
Bir erkek seni evine arkadaşça davet edebilir!
Bir erkekle kız arkadaşınla yaptığın sohbetin aynısını yapabilirsin!
Bir erkek seni sadece sevişmek için istemez!
Morali bozuk olabilir, bir arkadaşa ihtiyacı vardır, bir dost sesine muhtaçtır...
Seni, kardeşi gibi sevebilir...
Seninle zaman geçirmek istemesi senin bedenine sahip olmak istediği anlamına gelmez!
Eğer, bir kadın ve bir erkek arkadaşlığın ötesinde bir birlikteliğe sahipse onlara evde ne yaptığını sormamız sanırım bir muhabbetteki üçüncü kişinin durumuna düşmek demektir!