Tumgik
#sonra dört
Text
iyi ki..
sevgilim iyi ki hayatıma girmiş. gerçekten o dipsiz kuyudan beni elleriyle çekip çıkarmış 4 yıl bana dayanmış. o dört yılda ben kaç kere dipsiz kuyulara koştum yarıladım da o beni her seferinde çekti kurtardı bağrına bastı. saf sevgisine layık olurum umarım. gerçekten sevmek bu olsa gerek. öyle emek ede ede bu ilişkiyi ve beni kurtardı. şükür sebebim.. her ölüme adım atacağım dediğim de bana yaşamın ne kadar güzel olduğunu gösterdi, öptü sarıp sarmaladı beni kendime sevgisi ile getirmeye çalıştı çok çabaladı. çok zor şeyler yaşadım yaşıyorum bazen nankörlük ediyorum her hayattan kopuşumda ama ısrarla eli hep üzerimde kalbi hep kalbimde oluyor. gerçekten başıma gelen tek en güzel şey ve ilk ve son şansım. sevgi her şeyi iyileştirmiyor seven emeğiyle iyileştiriyor. sevmenin en güzel hakkını veren adama sahibim. fakat her zaman karanlığı seçen biri olarak onu da yoruyorum. özür diliyorum bu hayattan bu yaşadıklarımdan bana yaşatılanlardan maruz kaldıklarımdan mahrum kaldıklarımdan. ne eksiğim varsa hep serdar koştu tamamladı yaşamak istediklerim için çabaladı. sevgi neydi sevgi emekti...
21 notes · View notes
musterih · 7 months
Text
Tumblr media
maden suyu+mandalina+limon+bir çimdik tuz= ula bombastik bir şey oldu ya buuu 🤝🏻
7 notes · View notes
hypnogaja · 2 years
Text
3 notes · View notes
ahbeazra · 3 months
Text
millet görmeyince manitasını özler ben görmeyince semayı özlüyorum(manitam olsa da bu durum değişir gibi durmuyor
1 note · View note
rottenpear · 5 months
Text
.
0 notes
lemonsherbett · 2 years
Text
Normalde arkadaşlarımla sarılmam ama bugün hem burakla hem kardelenle sarıldım
1 note · View note
turkudostu61 · 2 years
Text
Tumblr media
0 notes
benzerdurum · 1 month
Text
KARİYERBURDA - DEVASA+ (3)
Tumblr media
İstanbul'un Her Köşesinde İngilizceyi Keşfedin: Kariyer Burda İle
İngilizce, modern dünyada iletişim kurmanın anahtarıdır. İstanbul'un farklı bölgelerindeki öğrencilere hizmet veren Kariyer Burda, İngilizce öğrenmek isteyen herkes için ideal bir seçenek sunar. Sancaktepe İngilizce yabancı dil kursu, Sultanbeyli İngilizce yabancı dil kursu, Tuzla ve Ümraniye gibi İstanbul'un dört bir yanındaki merkezlerimizde, öğrencilere sunduğumuz avantajlar:
Uzman Eğitmenler: Kariyer Burda, uzman ve deneyimli eğitmenlerden oluşan bir kadroya sahiptir. Her bir eğitmen, öğrencilere etkili bir şekilde İngilizce öğretmek için en son yöntemleri ve pedagojik yaklaşımları kullanır.
Kişiye Özel Programlar: Kariyer Burda, her öğrencinin ihtiyaçlarına ve seviyesine uygun kişiselleştirilmiş İngilizce programları sunar. Başlangıç seviyesinden ileri seviyelere kadar çeşitli kurslar ve programlar mevcuttur.
Modern Öğrenme Ortamları: Kariyer Burda, öğrencilere modern ve konforlu öğrenme ortamları sunar. Interaktif sınıflar, çağdaş öğretim materyalleri ve teknolojik destekle, öğrencilerin İngilizce becerilerini hızla geliştirmesine olanak tanır.
Esnek Program Seçenekleri: Kariyer Burda, öğrencilerin yoğun iş ve sosyal yaşamlarına uygun esnek program seçenekleri sunar. Sabah, öğleden sonra ve akşam dersleri ile hafta içi ve hafta sonu dersleri gibi çeşitli seçenekler mevcuttur.
Sınav Hazırlık Kursları: Kariyer Burda, öğrencilerin uluslararası sınavlara hazırlanmalarına yardımcı olan etkili sınav hazırlık kursları sunar. IELTS, TOEFL ve Cambridge gibi sınavlara yönelik yoğun ve etkili programlar mevcuttur.
Kariyer Burda, İstanbul'un farklı bölgelerindeki İngilizce yabancı dil kursları ile öğrencilere en iyi eğitimi sunmaya devam ediyor. Sancaktepe, Sultanbeyli, Tuzla İngilizce yabancı dil kursu ve Ümraniye İngilizce yabancı dil kursu merkezlerimizde, İngilizce öğrenme yolculuğunuzda size eşlik etmek için sabırsızlanıyoruz. Şimdi bize katılın ve yeni bir dilin kapılarını aralayın!
264 notes · View notes
Text
Annemin Sikicisi Ablamın Kayınpederiymiş! (Cansu 18 Y., Frankfurt / Almanya)
Selam ben Frankfurt'tan Cansu. Şu anda 18 yaşındayım, 1.65 boyunda, 60 kiloda ve esmerim. Ablam geçen sene evlendi. Ablamın kayınpederi Kaya amca, 53 yaşında olmasına rağmen, yaşından çok genç gösteriyor, çok yakışıklı ve çok da karizmatik biridir, vücudu çok kaslı. Anlayacağınız herşeyiyle dört dörtlük bir erkek. Kaya amcayı gören her kadının amının suyunun akacağından eminim. Kaya amcayı ilk gördüğümde ona aşık oldum, ama bu aşkımı hiç söyleyemedim kendisine.
Geçen sene, bir akşam, annem mutfakta fısıldaşarak telefonla konuşurken kulak misafiri oldum. Baktım canımlı hayatımlı aşkımlı konuşuyor, gizlice dinlemeye başladım. Telefonda konuştuğu kişi babam olamazdı, çünkü babam salonda oturuyordu. Ayrıca annem babama canım hayatım aşkım falan demez, çünkü babamı sevmez orospu. İyice kulak verdim, konuştuğu kişi artık kimse, onu eve davet ediyordu, "Sabah saat 7:30'da herkes gidiyor, evde tek ben kalıyorum, yarın gel, hem kahvaltı yaparız, hemde pezevenk kocamın yatağında sikersin beni!" diyordu. Çok sinir olmuştum, ama sesimi çıkarmadan dinledim. Karşıdakinin ne dediğini bilmiyorum, ama annem, "Tamam canım, tamam aşkım, tamam sikicim, yarın sabah bekliyorum!" dedi, telefonu kapattı.
Ertesi gün okula gider gibi evden çıktım, bir apartman ilerde beklemeye başladım. Yarım saat falan sonra Kaya amcayı bizim evin ilerisindeki fırına girerken gördüm. Önce anlam veremedim, niye ta buraya fırına geliyor ki diye düşünürken, Kaya amca elinde birşeylerle çıktı fırından. Ama arabasını orada bıraktı, bizim eve doğru yürümeye başladı. Olamaz dedim, annemin sikicisi Kaya amca olamazdı! Ama maalesef ta kendisiymiş, gitti bizim binaya girdi. O an dünyam yıkıldı. Arkasından yürüdüm, eve gidip onları rezil edecektim. Binaya girdim, evimizin kapısına kadar vardım, sonra vazgeçtim. Çünkü onları rezil etmekle elime birşey geçmezdi. Hatta annemin canına bile minnet olurdu, babamdan boşanmak için bahane arıyordu zaten orospu. Olan bana olurdu, Kaya amcayı kaybederdim. Onu kaybetmek istemiyordum, onu gerçekten çok seviyordum ve aşıktım ona.
Tekrar binadan çıktım, ne yapacağımı düşünmeye başladım ve biraz daha bekleyip, tam onlar sikişmeye başlayınca girmeye karar verdim. Yarım saat kadar dışarda dolaştım ve sessizce eve girdim. Annemgilin odasının kapısı yarım açıktı ve acayip inleme sesleri geliyordu. Sessizce kapıya iyice yaklaştım. Kaya amca sırtüstü yatmış, annem yarağının üstüne oturmuş, üstünde deli gibi zıplıyordu, acayip sesler çıkarıyordu. Bir ara annem, "Aşkım orospunu altına al da sik!" dedi. Kaya amca, "Tamam!" deyince annem üstünden indi. Aman Tanrım o da neydi öyle? Kaya amcada öyle bir yarrak varmış ki, bana küçük dilimi yutturdu. Annemin o kocaman yarrağı içine aldığına inanamadım, çünkü annem minyon tipli, ufak tefek bir kadın. Kaya amca annemi altına aldı, o kacaman yarrağını annemin amına dayadı ve öyle bir girdi ki, annem derin bir, "Oohhhh!" çekti. Annem bu arada Kaya amcanın altında kayboldu gitti.
Kaya amca annemin amına öyle bir pompalıyordu ki, o pompaladıkça benim de amımdan sular yürüdü. Pantolonumun içine elimi soktum, külotum su gibi olmuştu. Başladım amımla oynamaya. Fazla dayanamadım, elektrik çarpmış gibi oldum, orgazm oldum, kendimden geçtim. Annemin çığlıklarıyla kendime geldim. Annem, "Aşkım çıkma, içimi döllerinle doldur sikicim!" diye bağırıyordu. Kaya amca da acayip sesler çıkararaktan annemin içine boşalmaya başladı. Boşaldıktan sonra annemin üstüne hareketsizce yığıldı kaldı. Tabii ben de hemen kendi odama girdim. Kapıyı hafif açık bıraktım ki odamdan onları gözetleyecektim.
Birkaç dakika sonra Kaya amca annemi kucağına almış, yarrağı halen annemin amının içinde banyoya girdiler. Banyonun kapısını kapatmışlardı. Biraz sonra su sesi geldi, ben de odamdan çıkıp, banyonun anahtar deliğinden baktım. Annem Kaya amcanın yarrağını yıkıyordu. Yarağı inmişti, ama inik haliyle bile çok büyüktü. Anlayacağınız gözüm baya korktu. Yıkanmaları bitip te kurulanmaya başladıklarında, ben tekrar odama geçtim, beklemeye başladım.
Biraz sonra banyodan çırılçıplak çıktılar, tekrar yatak odasına geçtiler. Ben de ne yapacağımı düşünmeye başladım. Aklıma bir cinlik geldi, onlar tekrar sikişmeye başlayınca, sessizce kapılarına gidip, bir şekilde kendimi Kaya amcaya gösterecektim. Bir süre odamda bekledim ve annemgilin odadan tekrar inleme sesleri gelmeye başlayınca hemen kapılarının kenarına yanaştım, baktım. 69 pozisyonuna geçmişler, Kaya amca alttan annemin amına yumulmuş, iştahla yalıyordu. Annem de Kaya amcanın o kocaman yarrağını iki eliyle tutmuş, aynı iştahla yalıyordu, ama ağzı yırtılacak gibiydi. O koca yarrak annemin ağzına zor giriyordu, yine de annem byük bir zevkle yalıyordu.
Tabii bu ara ben de boş durmuyordum, kendimi annemin yerinde hayal ederekten elim amımda deli gibi mastürbasyon yapıyordum. Onlar halen birbirlerini yalıyorlardı, ama ben bu arada yine orgazm oldum. Ama ne orgazm, hiç bu kadar zevkli orgazm olmamıştım, kalbim duracak gibiydi. Annemlerin ahlamaları ohlamaları yine birbirine karışmış vaziyetdeydi. Annem, "İçime gir aşkım, dayanamıyorum!" diyordu. Kaya amca da, "Gireceğim orospu, daha senin götüne de gireceğim!" diyordu. Annem, "Gir ekeğim gir, istediğin yerden gir, deliklerimin hepsi sana feda olsun!" diyordu. Ama ben annemin o kocaman yarrağı götten albileceğini hiç tahmin etmiyordum, çünkü amına ve ağzına alırken okadar zorlanan biri, ufacık götüne nasıl alacak diye düşünüyordum.
Bu arada annem yine Kaya amcanın o koca yarrağının üstüne oturdu ve zorlana zorlana köküne kadar içine aldı, biraz bekledikten sonra kalkıp oturmaya başladı. O koca yarrak annemin amında bir görünüyor bir kayboluyordu. 10 dakika kadar böyle sikiştiler, sonra Kaya amca anneme, "Domal da sikeyim!" dedi. Annem Kaya amca ne derse yapıyordu, yatağın kenarına köpek gibi dörtayak domaldı. Kaya amca tam yataktan doğrulduğunda, benimle göz göze geldi ve dondu kaldı. Ben hemen kenara çekildim. Ne yapacak diye beklerken, Kaya amca anneme, "Bekle, ben bir tuvalete gidip geliyorum!" dedi ve yanıma geldi. Bir eliyle ağzımı kapattı ve kolumdan tuttuğu gibi beni de banyoya götürdü, "Eve ne zaman geldin?" dedi. "Hep burdaydım!" dedim. "Sessizce çık git, kimseye birşey söyleme, ne istersen vereceğim!" dedi. Ben de, "Seni istiyorum!" deyince, çok şaşırdı. "Şimdi git, bu meseleyi sonra dışarda konuşuruz!" dedi.
Yarrağı halen kalkıktı, "O zaman bir kere yalayım!" deyip elime aldım, ama elime sığmıyordu. Önüne çömelip ağzıma almaya çalıştım, başı ağzıma zor sığdı. Başını emmeye başladım. Okadar güzeldi ki, saatlerce emebilirdim. Fakat Kaya amca, "Yeter bu kadar, hadi git şimdi!" deyip kaldırdı. "Hayır, kalıp annemin götünü siktiğini görmek istiyorum!" dedim. Yarrağı halen elimdeydi, "Klozete doğru tut şunu da işeyim bari, annen şüpehelenmesin!" dedi. Yarrağını klozete doğru nişan aldırdım ve Kaya amca işemeye başladı. İşemesi bitince, "Peki izle, ama annene yakalanma, sonra hemen çık git!" dedi ve sifonu çekip banyodan çıktık. Kaya amca annemin yanına gitti, peşinden ben de gittim, kapının yakınında bekledim...
Annem bu arada herhalde pozisyonunu bozmuştu ki, Kaya amca yeniden domalmasını söyledi. Annemin beni görmemesi için uygun pozisyon ayarlıyordu. Anneme, "Kafanı yastığa göm iyice... Hah, işte böyle!" dedi. Bu aynı zamanda benim izlemem için işaretti. Kapıya yanaştım iyice. Kaya amca annemin arkasına geçti, yarrağını annemin amına aşağı yukarı sürtmeye başladı, sonra amına girdi. Önce yavaş yavaş, sonra hızlı hızlı sikmeye başladı. 5 dakika kadar amını siktikten sonra yarrağını annemin amından çıkardı, bana doğru göstererek yarrağının kafasını tükürükleyip sıvazladı. Benim elim yine amımdaydı. Kaya amca sonra annemin göt deliğine de bolca tükürük bırakıp, o kocaman yarrağını annemin götüne dayadı. Annem, "Yavaş gir aşkım, canımı acıtma! Götümü ne zaman siksen, bir hafta götümün üstüne oturamıyorum!" dedi. O da, "Tamam acıtmam, kendini sıkma yeter!" diyordu.
Annemi belinden tuttu ve yüklenmeye başladı. Herhalde başı girdi ki, annem bastı feryadı. Kaya amca bana bakaraktan, "Tamam aşkım kafası girdi, zor kısmı geçti!" dedi. Kaya amca yine yüklendi. Annemden boğuk boğuk sesler çıkmaya başladı, ama bu arada Kaya amca yarrağının yarısından fazlasını sokmuştu annemin götüne. Sokarken de habire bana bakıyordu. Derken kalanını da birden kökledi. Annem, "Biraz bekle aşkım, çok acıdı!" diye inledi. Kaya amca biraz bekledi, bu arada da elinin birini annemin amına attı ve oynamaya başladı. Annem bu sefer zevkten inliyordu. Kaya amcanın yarrağı annemin götüne girip çıkmaya başladığında, annem, "Sik götümü aşkım, dağıt!" diyordu. Kaya amca 20-25 dakika anneme götten pompaladı, sonra böğürerek içine boşaldı. Ama bu arada ben de bittim. Kaya amca eliyle bana git işareti yaptı. Sessizce evden çıktım, yine az ilerdeki apartmanın orada oyalanmaya başladım.
Ben evden çıktıktan yarım saat kadar sonra Kaya amca da çıktı. Ben biraz yürüdüm, arkamdan arabayla geldi, yanıma durdu, "Bin hadi!" dedi. Arabaya bindim, hareket ettik, mahalleden uzaklaştık. Epeyce bir süre ikimizden de çıt çıkmadı. Bu arada şehir dışına çıkmıştık, otobanda yol alıyorduk. Sessizliği ben bozdum, "Nereye gidiyoruz?" dedim. "Bilmiyorum, gidiyoruz işte..." dedi. "Gidiyoruz işte olmaz, çek bir yere, konuşacağız!" dedim. Otobandan ayrılıp bir orman yoluna saptı ve parkedecek yer aramaya başladı. "Annemi yatakta sikiyorsun, beni ormanda mı sikeceksin?" dedim. "Ne sikmesi, sadece konuşacağız! Hem sen benimle böyle konuşmaya utanmıyor musun?" dedi. "Sen annemi sikmeye utanmıyorsun da, ben böyle konuşmaya niye utanayım? Konuşacak birşey yok, annemi siktiğin gibi beni de sikeceksin, ben de sikilmek istiyorum!" dedim.
Kaya amca arabayı kuytu bir yere çekip, kontağı kapattı ve "Saçmalama! Olmaz öyle şey!" dedi. "Ama ben istiyorum!" deyip dudaklarına yumuldum. İlk başta tepkisiz kaldı, ama sonradan o da karşılık verdi ve dudaklarıma öyle bir yapıştı ki, heyecandan her yerim zangır zangır titriyordu. Deli gibi öpüşmeye başladık, dillerimiz birbirine dolanıyordu. Elleri de boş durmuyordu, tişörtümü yukarı sıyırmış, memelerimi birer birer okşuyordu. Ordan elinin biriyle pantolonumun düğmesini çözdü. Sonra elini içeri soktu ve ıslanmış külotumun üstünden amımı okşamaya başladı. Ben tamamen kendimden geçtim, bulutların üstündeydim sanki. Ben de Kaya amcanın fermuarını açtım, elimi içeri soktum ki, yarrağı demir gibi olmuştu, sıvazlamaya başladım. Ama bu arada ben kendimi daha fazla tutamadım, titreye titreye orgazm oldum, nefesim kesildi, Kaya amcanın kucağına yığıldım kaldım. 5 dakikada ancak kendime geldim, nefes alışverişim düzeldi.
Kaya amca, "Mutlu oldun mu şimdi?" diye sordu. "Hemde çok! Ne zamandır hayalini kurduğum yarrak şuan elimde, bundan daha büyük mutluluk olamaz!" dedim. Kaya amca çenemden tutup başımı kaldırdı ve "Hadi sen de beni mutlu et! Elindekini ağzına al da, ben de mutlu olayım!" dedi. Hemen yarrağını pantolondan çıkardım, ama yarrağı öyle olmuştu ki, kafası şişmiş mosmor olmuş, tüm damarları belli oluyordu. Yarrağını biraz sıvazladım, sonra bir elimle orta yerinden tuttum, eğildim kafasına öpcükler kondurdum. Sonra dondurma yalar gibi kafasını yalamaya başladım. Ağzıma almak istiyordum, ama kafası şişkin olduğu için ağzıma sığmıyordu. Biraz uğraştım, zorlana zorlana ağzıma aldım. Sırf kafası ağzımı doldurdu, o şekilde kafasını emmeye başladım. Ama tadı güzeldi, 20-25 dakika kadar yaladım, emdim...
Kaya amca başıma bastırmaya başladı. Boğulacak gibi oluyordum. Bu arada kasılmaya başladı, meğer boşalacakmış. Ağzıma öyle tazzikli boşalıyordu ki, döllerinin çoğu direk boğazımdan mideme indi. Ağzım da doluydu, yarrak ağzımdan çıkınca tükürürüm diye düşünürken, kafamı bastırıp, "Yut hepsini, yut!" dedi, mecburen yuttum. Yarrağını ağzımdan çıkardığında kafasında halen döl vardı, "Yarrağımın kafasını yala, temizle!" dedi, güzelce yaladım, temizledim...
Bu sefer ben Kaya amcaya sordum, "Mutlu musun?" diye. "Evet, dünyanın en mutlu erkeğiyim, çünkü son bir senedir seni çok arzuluyordum!" dedi. Bunu duyunca benim mutluluğum bir kat daha arttı, önce dudağına, sonrada yarrağının kafasına güzel birer öpücük kondurdum. O da beni öptü. Sonra üstümüzü başımızı toparlayıp konuşmaya başladık. Ona, "Madem beni arzuluyordun, annemi niye siktin?" dedim. "Anneni sikmeye başladığımda sen daha küçüktün!" dedi. "Annemi ne zaman sikmeye başladın ki?" dedim. "Ablana söz kestikten 2 ay sonra anneni sikmeye başladım!" dedi. Yani hemen hemen 3 senedir annemi sikiyormuş. Haklıydı, o zaman benim yaşım çok küçüktü. "Şimdi ne olacak peki?" dedim. "Anneni bırakamam, çok üzülür! Seninle ancak annenin haberi olmadan buluşuruz!" dedi, ben de kabul ettim.
Kaya amcayı çok seviyorum, ne derse yaparım, yeter ki beni bırakmasın, onun ikinci değil üçüncü karısı olmaya bile razıyım!
[Cansu]
227 notes · View notes
f-e-r-a-y-e · 3 months
Text
Gördüğümüz üzere; Kimse kendini gizlemiyor artık.. Bunlar teori bile değil ki "komplo" olabilsin. Bunların her biri teoriden geçip, artık pratiğe dökülmüş vahşetlerdir. Her biri "kan" istiyor.
Gerek ayin, gerek büyü, gerek içmek, gerek yaşlanmamak için.. Ama "taze kan" istiyorlar. Bu nedenle bu savaşlar bitmez. Petrol savaşları artık demode oldu. Artık "taze kan, taze organ, taze çocuk" savaşları var.
Ne mi yapmalıyız? Sarılmalıyız çocuklarımıza! Bugün sen sırf yağlı eliyle perdeye dokundu diye "suyun sabunun temizleyeceği" bir iş için bile azarlarsan ve o bağı koparırsan çocukla, bakın vampirler dört bir yanda beklemekteler kendilerini sevdirip, kanlarını emmek için!
Hep başkasını suçlamak olmaz, şapkayı önümüze koyacağız artık! En çok mutlu olmamız gereken bayramları bile temizlikle, oklavayla, stresle zehir zıkkım etmişiz kendimize ve çocuklarımıza. Sonra neden çam ağacı istiyor, çocuğum neden onlara meylediyor diye yakınmak yerine bi düşünsek ya ne yaptığımızı?
Zaman eski zaman değil, nesil eski nesil değil.
Avuçlarımızda bir kelebekler... Sıkarsak ölür, bırakırsak kaçarlar... "Sevgi" dilini bu pislikler kadar iyi kullanmamız gerektiğini öğrenmemiz lazım.
Müslümanın "psikoloji" bilmesi lazım...
147 notes · View notes
layezalll · 5 months
Text
Kim ne derse desin bence tüm geçmişe pazartesi’den bakmak güzel !!!
Mesela birbirini takip eden yağmurlu ve soğuk günlerden sonra doğar ya hani güneş o güneşte ısınmak güzel.
Bir ufuk çizgisinde yüreğinin, geçmişinin ve geleceğinin ince ayarında akort değiştirmek ne heyecanlı.  
Hani sicimine ağırlığınca küfür yağdırıp, hani ebesini yeni jenerasyon dumanı üstünde fantezilerle süslediğin sevgilinin selamında iştahlanmak.
Siz ne derseniz deyiniz pazartesi başlamak için en ileri noktadır.
Bir pazartesi başımı arakaya doğru eğip, ters çevirdim dünyayı, severim ben debisi yukarı akan suları, okyanuslar başımdan aşağı dökülüverir,  bir mercan ellerimi okşayarak kayarken, bir yengeç dansa kaldırır deniz yıldızını, bir yunus içten gülümseyişiyle tenimi keşfe gezinir, tuzdan bedenim eriyene kadar devam eder bu keşif, yunus olur kaşif.
“ bakar görür beni koca yunus, görür ki aşk beni de eyler”
Dün sabah güneş doğumu, munzur dağının zirvesini gördüm bir bulutla oynaşırken, iç içe geçmişlerdi, delikten sızan ışık demeti dört bir koldan savaşırken kar taneleriyle.  
Eriyen taneler zevk kıvrımında süzülmekteydi, tam o anda deli boran bir rüzgar sarstı bedenimi, Rüzgarın saçımı savurması, tenimi serin serin kavurması güzel, rüzgar benim sevgilim.
Yürürüm tüm yaprakları yoluma serer, bir bir ezerim, rüzgar benim fahişe sevgilim.
Gezinir nice afetlerin pürüzsüz teninde, yavuz delikanlıların  meşin ceketinde, bir sarhoşun dengesinde, bir fahişenin memelerinde, nice  ölünün çiçeğinde, nice sevgilinin küfründe,  bir dertlinin tütününde.
Sonra oturmuşum istanbulda bir kumsala gözlerimi ufuklara daldırıyorum, gökyüzü bir noktadan sonra denizle birleşiyor, tüm katmanlara rağmen.
Atmosfer biliyor aşkı, insanlar gibi değil, izin veriyor aşıklara, yerle bir ediyor tüm katmanlarını, al diyor senindir gökyüzü.
deniz kızları, oğlanları halaya birleştirirken ellerini, deniz anaları yaşlarını salıyor milyar metreküp suya.
Bir deniz kızı farkediyor beni,  tutuyor ellerimden, ıslak tuzlu ellerini tutuyorum ve yürüyoruz ufka doğru, ıslanıyor önce ayaklarım, sonra dizkapaklarım. 
Hiçbir borcum yokken koca denize, dokunmazken hiçbir yâre yüreğime, borç bildim, bir yaş’da ben saldım.
Erkeklerde ağlarmı diyor olası tepkim o lafı söyleyen defolsun ! oluyor.
 
Tabanı yok hüznün dibi keşfetmek güzel,  meraksız yaşarsan şayet  ve hiç sorusuz,  yaşamak aslında o kadar da çetrefilli bir iş değil.
Derinleri keşfetmek yüzeysel yaşamının bir katman berisi, küçük bir adım koca bir boşluk, saniyeler içinde artan hız ivmeleri, derinin yüzünü yırtması, kalp atışlarının saniyede yüzleri gördüğü bir çarpıntı.
İliklerine kadar hissetmek korkuyu güzel.
Gözümü açıyorum, bir koca İstanbul çok büyük, çok ulu..
ilk gözüme çarpan koca bir çınar ağacı, bir cami kubbesi, yükselen bir ezan sesi, tılsım tılsım yayılan bir davet, bir dua, 40 yıllık bir geçmiş, bir sonbahar sabahı günlerden pazartesi.
Dünyaya gözümü açıyorum günlerden pazartesi, beni sevdiğini söylüyorsun günlerden pazartesi, beni bırakıp gidiyorsun günlerden  pazartesi.  
Seni ağırlıyorum, seni anlıyorum, seni ağlıyorum, seni anıyorum günlerden hep pazartesi. 
170 notes · View notes
kalbimdeki-maviyara · 5 months
Text
Parklar çok şey anlatır... Uçurtması ağaçta takılı kalmış çocuğun gözyaşını... Yaşarken ölmüş insanları... Mutsuz çocukları... Yaşanamamış çocukluğu... Hayaller parklarda gömülür ve orada kalır. Biz çocuklar büyürüz, ama hayallerimiz o parkta gömülü kalır. Büyümek ne acı verici, değil mi? Daha geçenlerde o parklarda değil miydik? Salıncak sırasında kaydırakta kaymak için beklerken, tahterevalliye binmek için arkadaş ararken... O salıncak sırasında beklerken edindiğimiz arkadaşlıklar. Çocuktuk, bilmezdik belki onları bir daha o günden sonra göremeyeceğimizi. Kaydırak sırasında beklerken edilen kavgaların içimizde burukluğu hâlâ duruyordur. Tahterevalliye bindiğimizde, mutluluktan attığımız çığlıklar daha dün gibi kulağında yankılanıyor benim. Şimdi mutluluktan değil, canım yandığı için çığlık atıyorum. Hayallerimi gömdüğüm o parkta kaybetmişim ben çocukluğumu. Renkli kalemlerle çizdiğim resmi siyah boyamışlar. Uçurtması ağaçtan takılı kalmış çocuklar gibiyiz. Bizim de uçurtmalarımız ağaçta takılı kaldı ve kimse almadı. Bizim de sarıya boyadığımız güneş, maviye boyadığımız bulut, dört pencereli bir kapalı bacasından duman çıkan ev, mutlu çocuklar çizdiğimiz resimler vardı. Ama zamanla siyaha boyadılar.
#kalbimdekimaviyara
152 notes · View notes
hypnogaja · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media
4 notes · View notes
sessizharfler · 5 months
Text
Tumblr media
Sonra umursamamayı öğrendim
olağan terk edilişleri ve hayal kırıklıklarını
hayat dört sıra çizik attı göz altlarıma
dört nasihat koydum heybeme, onlarla gömüleceğim
doğdum, büyüdüm, yenildim
geldim, gördüm, sıkıldım
sevdim, sevildim, yalan
duydum, dokundum
eyvallah
189 notes · View notes
no-463 · 4 months
Text
"On dokuz yaşındaydım. Şımarık büyümüştüm." Güldü, başımı kaldırıp ona baktım. Gözleri yatağının ucundaki bir boşluğu izliyordu. "Yanlış anlama, kimseye zararım yoktu ama hiçbir şey de umrumda değildi. Kendi hâlimde bir gençtim işte. Okumakla yazmakla işim olmazdı. Kısacası, serserinin tekiydim." 
Aklında canlandırdıkları yüzüne küçük tebessümler çiziyordu, bense tepkisizdim. Hâlâ anlattıklarının içerisinde annemi arıyordum.
"Bir gün yolda yürüyorum, eve dönüyorum. Bahar aylarındayız, hava çok güzel. Saat beş ya da altı. Her zaman önünden geçtiğim sıradan bir durağın önünden geçeceğim." Durup nefeslendi. "Durağın önünden geçerken onu gördüm, anneni. Üzerinde açık mavi bir elbise, saçları senin saçlarınla aynı renk, açık bırakıp mavi bir bandana takmış. Durakta oturuyor, yanında mavi çantası, elinde bir kitap, gözlerini o kitaptan hiç ayırmıyor."
Tebessümü silinmedi ama çenesi kasıldı.
"Ve ağlıyor. İç çeke çeke ağlıyor hem de, onu öyle görünce etrafıma bakındım önce. Kimse yoktu. Korkmuştum. Ne tepki vereceğimi de bilemedim. Böyle birkaç dakika bekledim, kitabın diğer sayfasına geçti. Yanına gidip gitmemekte kararsızdım. Nihayet birkaç dakika daha bekledikten sonra yavaş yavaş yanına yaklaştım fakat yine bir şey diyemedim. Orada öylece durup beni fark etmesini bekledim."
"Fark etti mi?"
Bana bakıp güldü.
"Sence?"
Sorduğum sorunun ne kadar absürt olduğunu idrak edince ben de güldüm. Önüne döndü ve anlatmaya devam etti.
"Bir süre bekledikten sonra başını kaldırıp bana baktı. Gözleri ağlamaktan kızarmış, üstelik hâlâ ağlamaya devam ediyor ve her şeye rağmen çok güzel."
Sesindeki heyecan bir an için ruhuma dokundu, hâlâ ondan bahsederken heyecanlanacak kadar çok seviyordu annemi. Belki de Aziz Bey'in hayatı boyunca en iyi yapabildiği şey annemi sevmekti.
"Onu görünce donakaldım bir an, bütün serseriliğimi unutup 'Hanımefendi,' dedim. 'İyi misiniz? Neden ağlıyorsunuz?' Tanıdıklardan biri beni öyle görse bir ömür dalga geçerdi." Gülerek başını iki yana salladı. "Annen hiçbir şey demedi, biliyor musun? Gördüğüm en değişik kadındı. Bu dediğim onu gördüğüm ilk an ve onu gördüğüm son an için de geçerli."
Meraklanmıştım, yine de bir şey sormak yerine devam etmesini bekledim.
"Elindeki kitabın son sayfasındaymış, kitabı kapatıp bana uzattı, aldım."
Susunca kaşlarım çatıldı.
"Sonra?"
"Çantasını alıp gitti."
Gülerek, "Ne?" diye sordum. Bunu beklemiyordum.
Dudaklarını sarkıtıp omuz silkti.
"Benim de hayatım boyunca tek bir roman bile okumuşluğum yok. Hiçbir şey anlamadım, kitabı da alıp eve gittim."
"Okudun mu?"
Güldü, "Hayır." diye yanıtladı. "Ertesi gün kitabı alıp aynı saatlerde o durağa gittim, anneni göremedim. Belki gelir diye oturup bekledim. Bir dakika, iki dakika, üç, dört, beş derken canım sıkıldı. Kitabı alıp arka kapağına baktım, sayfalarını karıştırdım. Sonra kitabın ilk sayfasını okurken buldum kendimi. Akşama kadar orada öylece kitaba daldım, bitiremedim tabii. Hava kararınca kalkıp eve gittim. Ertesi gün yine gittim, yine ve yine. Kitabın son sayfalarını okurken o durakta ben de ağladım."
Son cümleyi söylerken sesi titredi, neredeyse ağlayacaktı. Gülümsedim.
"O gün mü geldi annem?"
"Hayır. Ama artık bunu neden yaptığını anlamıştım. Soruma kendi yöntemleriyle cevap vermişti. Kitap bitti ama ben pes etmedim. Her gün gittim oraya, her gün orada onu bekledim. Tam bir ayın sonunda yeniden gördüm onu. Bu sefer üzerindeki sarı elbise ve saçlarındaki sarı bandanasıyla. Çanta aynı çanta, elinde farklı bir kitap."
131 notes · View notes
subliminaltecavuz · 5 months
Text
Tumblr media
C: Benim Mogrul, dört göz fani.. Bu mektubu sana çok uzak bir diyardan ve çok uzak bir zamandan yazıyorum. Gittiğinden beri çok uzun zaman geçti ve birçok şey değişti. Hanımın yavaş yavaş büyüyor ve bu güçlerini etkiliyor. Bir yandan iyi bir yandan kötü ama her şeye rağmen baş etmeye çalışıyorum. Küçükken yeterince huysuz değilmiş gibi.. Büyüdükçe çok daha fazla huysuz hale geldi ama yapacak bir şey yok. Bazen sinirleniyorum bazen de sakin kalmaya çalışıyorum. Tıpkı bana benziyor.. İstemediği bir şey olunca hemen beni tehdit ediyor ve üstünlük kurmayı deniyor. Bazen yemiş numarası yapıp haklı çıkmasını sağlıyorum ve içten içe olan mutluluğunu fark edebiliyorum. Anlayacağın bizim için her şey çok iyi gidiyor. Mektubuma güzel şeyleri anlatarak devam etmek isterdim ama özür dileyerek söylüyorum ki sana çok kızgın. Mektubu onun yazması için birçok şey yaptım ama başaramadım. Onu terk ettiğini ve arkasından bıçakladığını düşünüyor. Birçok kez konuştum ama onu çok iyi tanıyorsun ve konuşmak istemediğinde nasıl birine dönüştüğünü en iyi sen biliyorsun. Sen gittikten sonra ara ara denemeye devam ettim ama sonuçlar hep aynı. Ama hiç merak etme denemeye devam edeceğim. Aslında sana kızgın olması kötü olan ikinci konu olabilir. Yanında onu koruyan yeni bir şey var ve sanırım senin gibi değil Mogrul. Saf bir kötü o. Adı Aazighal ve sanırım hanımının yeni koruyucusu. Bunu duymak canını yakabilir ama senin kadar olmasa da iyi anlaşıyorlar ve o saçma kitabı da okuyabiliyor. Bu da hanımının çok daha güçlü olması anlamına geliyor. Her neyse, daha fazla canını sıkmak istemiyorum.
Biraz da kendimden bahsedeyim sana. Deminde okuduğun gibi hanımın ile baş etmek bir fani için zor olabiliyor. Her şeye rağmen eğlenceli ve büyük bir tecrübe.. Bu arada gözlüklerimi aldığın için hiç sinirli değilim. Sana benden çok daha fazla yakışıyordu ve bunu kendime yediremediğim için söylemek içimden gelmiyordu ama gerçek bu. Gözlük benim için herhangi bir şey ifade etmeyecektir Mogrul. Ben çirkin bir adamım ve plastikten yapılmış bir şey bunu değiştiremez. Bu arada seninle dalga geçtiğim ve seni kırdığım içinde ayrıca özür dilerim. Hiç hak etmediğini sen gittikten çok sonra anladım. Hanımın çok zor biri ve sen buna rağmen ona yıllarca dayandın. Bir dediğini iki etmedin ve bunu büyük bir özveriyle yaptın. En çok değer vermem gereken kişi sendin ama ben yine yapmamam gereken şeyleri ilk yapmayı seçtim ve her şekilde seninle dalga geçtim. Beni biliyorsun.. Kafam biraz farklı çalışıyor ve bu diğer kişiler için sorun olabiliyor. Umarım beni affedebilecek kadar yüce gönüllüsündür Mogrul. Bu arada tahmin ya da varsayım yapmadığımı bilmeni istiyorum. Evet dostum, cennette olduğunu biliyorum. Bunu iliklerime kadar hissediyorum Mogrul. Cehennemde yaşamayı hak etmiyorsun. Seni hayatını hanımın için yaşadın ve onun için bitirdin. Cehennemden gelen birinin böyle bir şey yapamayacağını herkes bilir. Cennette umarım çok eğleniyor ve hak ettiğin değeri buluyorsundur. Oradaki hurileri nasıl becerdiğini düşünmeden de edemiyorum. Lütfen bunu yaparken gözlüklerimi işin içine karıştırma. Şaka yapıyorum kızma. Bizim tarafımızda durumlar böyle. Umarım sende çok mutlu ve huzurlusundur. Hanımına senin kadar iyi bakamayabilirim ama bir fani için ne kadar iyi bakılabilirse o kadar iyi bakacağımı bilmeni isterim. Senin hanımından bir isteğin vardı ve o isteğini yerine getirdi. Benimle konuştu ve hiç bilmediğim şeyleri bana anlattı. Benimle ilgili olan bütün görüşlerini iyisiyle kötüsüyle dinledim. Hak verdiğim oldu, bazısına da hak vermedim ama bu bir şeyleri değiştirmez. Herkesin kendi görüşleri vardır ve sana saygı duymam gerekirdi. Konu ben bile değilim Mogrul, hanımına bunca sene baktığın için bile senin kulun kölen olmalıydım. Tekrardan özür dilerim. Sen bir gölge değilsin, sen en parlak renge ve en büyük kanatlara sahip bir meleksin Mogrul. Hiçbir zaman kötü biri değildin. Tek yaptığın şey hanımına itaat etmekten başka bir şey değildi. Bunca sene ona hizmet ettiğin için sana binlerce kez teşekkür ederim ama artık senden bir şey isteme sırası bana geldi diye düşünüyorum. Hala beni sevmeye bilirsin ama hanımının hatırı için belki de isteğimi yerine getirirsin..
Anneme onu çok sevdiğimi ve çok özlediğimi söyle olur mu Mogrul? Merak etme bana yaptıklarını gördüyse senin safını tutacaktır. O bu hayatta tanıdığım en adil ve en güçlü kadınlardan birisiydi. Eminim ki sende çok seveceksindir. Ona oğlunun büyüdüğünü söylemeni istiyorum. Onu anmak canımı yaktığı için bunu çok yapmıyorum. Hem çok da dua eden birisi olmadığım için muhtemelen bana kızgındır ama elimden bir şey gelmiyor. Dua etmeyi sevmiyorum. Onun gibi bir anneye sahip olduğum için çok şanslı olduğumu bilmesini sağla Mogrul. Senden ilk ve tek isteğim budur. Ona benim yerime kocaman sarıl, bende burada hanımına sarılacağım.
Mektubumun sonuna geldim Mogrul. Veda etmeyi ya da bir şeyleri bitirmeyi hiçbir zaman beceremediğimi bilirsin. Direkt yazmayı bitirmek istiyorum ama bunu hak etmediğini de biliyorum. Çok garip bir his bu Mogrul. Oturmuş bir meleğe elveda demeye çalışıyorum. Her neyse.. Umarım bu mektup eline geçer ve bizim için ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anlayabilirsin.
Unutmadan, mektubun içindeki şeyi ilk kez görmüyorsundur muhtemelen ama o bir güneş gözlüğü ve hanımının. Gözlüğü ondan çaldım ve onu bir yerlerde bırakıp kaybettiğine inandırdım sanırım. Sana hem çok yakışacaktır, hem de hanımından bir şeye sahip olmak hoşuna gidecektir diye düşündüm. Elimden bu kadarı geldi Mogrul, keşke daha büyük bir şekilde sevindirebilseydim seni ama ben bir faniyim.. Benden çok da fazla şey beklememek lazım.
Elveda Mogrul. Bütün karanlıklarının ardındaki o bembeyaz kalbine çok iyi bak.
Tumblr media
I: Şimdi bunları mühürle ve ona götür Aazighal. Eğer ona ulaşmazsa ya da onu bulamazsan sende geri gelme.
155 notes · View notes