Tumgik
#sinüsler
sifaliyasam · 2 years
Text
Çocuklarda Sinüzite Ne İyi Gelir?
Çocuklarda Sinüzite Ne İyi Gelir?
Çocuklarda sinüzite ne iyi gelir? Sorusu özellikle ebeveynlerin oldukça önemsediği bir konuya işaret etmektedir. Her anne ve baba çocukların sağlıklı olmasını istemektedir. Bunun için önlemler almak, uygun tedavi yöntemlerinden faydalanmak gerekli olabilmektedir. Çocuklarda akut sinüzit olması durumunda doktorun önerdiği ilaçları düzenli olarak kullanmak önemlidir. Sağlıklı ve mutlu çocukların…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
xnedir · 2 months
Text
Sinüzit Nedir, Belirtileri ve Tedavisi
Sinüzit Nedir ve Ne Tür Belirtiler Gösterir? Sinüzit, nezle gibi bir solunum yolu enfeksiyonundan kaynaklanan burun tıkanıklığı, burun akıntısı, yüz ağrısı ve baş ağrısı ile karakterize bir durumdur. Burun delikleri öncelikle havayı ısıtmak, nemlendirmek ve temizlemek için kullanılır. Bu süreç sırasında burun mukozası havayı filtreleyen ince bir tabaka oluşturur. Genellikle, sinüsler olarak…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
iahaber · 6 months
Text
Baş ağrınızın yeri ne anlama geliyor? Uzman doktor açıkladı…
Baş ağrınızın yerinin, yaşadığınız sorunun nedenini ortaya çıkarabileceğini biliyor muydunuz? Baş ağrısı zaman zaman önemsiz görünen ve ihmal edilen ufak tefek sorunlar sonunda ortaya çıkabileceği gibi son derece hayati problemlere de işaret edebilir. Doktor Ann Nainan da baş ağrısının yerinin ne anlama geldiğini ve onu tedavi etmenin en iyi yolunu açıklıyor.ALINDA HİSSEDİLEN AĞRI Dr Nainan’a göre ekrana bakmak veya düşük ışıkta kitap okumak gözleri yorabilir ve alında ağrıya neden olabilir. Ekran molası vererek telefonu veya dizüstü bilgisayarı bir kenara bırakmak iyi gelebilir. Dr Nainan, “Eğer göz yorgunluğundan kaynaklanan bir baş ağrısıysa, ekrana bakmak durumu daha da kötüleştirebilir ve bazı kişilerin düzenli aralıklarla mola vermesi gerekebilir” diyor. Dr Nainan, parasetamol veya ibuprofen gibi karanlık bir odada mola vermenin de yardımcı olabileceğini söylüyor. Ayrıca uzman isim alında hissedilen ağrının stres ve kaygı nedeniyle de yaşanabileceğine dikkat çekiyor.AĞRI ŞAKAKLARDA İSE… Dr Nainan’a göre şakak ağrılarının diş ağrısından migrene çok fazla nedeni olabilir. Dr Nainan, “O bölgedeki damarların veya sinirlerin iltihabı olan yoğun baş ağrıları normalde başın yalnızca bir tarafını etkiler” diyor. Soğuk kompres, dinlenme ve parasetamolün yardımcı olabileceğini belirtiyor. Ancak aynı zamanda bu ağrının, o bölgede kan damarı veya sinir iltihabına da işaret edebileceğine dikkat çekiyor. Sinir iltihabı genellikle ateş ve görmede değişiklikler gibi diğer semptomları da tetikler. Bu durumlarda da mutlaka tıbbi yardım alınmalı.BAŞIN ARKASINDAYSA Tıpkı alında olduğu gibi başın arka kısmında hissedilen bir şeyin baskı yaptığını veya etrafının sıkıldığını hissediyorsanız bunun nedeni stres ve kaygının yanı sıra uyku sorunları ve kafein de olabilir. Dr Nainan, boyun gerginliğinin de bu bölgede ağrıya neden olabileceğini söylüyor. Ancak bazı durumlarda başın arkasındaki ağrı, kan damarı sızıntısı gibi daha kötü bir sorunun işareti olabilir. Dr Nainan, bu ağrıya ateş, ışığa duyarlılık, görme veya denge sorunları eşlik ettiğinde profesyonel bir yardım alınması gerektiğine dikkat çekiyor.SAĞ VEYA SOL TARAFTAYSA Dr Nainan, yalnızca tek tarafı etkileyen bir baş ağrısının migren olabileceğini söylüyor. Bu ağrıya genellikle ışığa ve sese karşı duyarlılığın yanı sıra mide bulantısının da eşlik ettiğini söylüyor. NHS’ye göre, migren ataklarından önce sıklıkla ortaya çıkan diğer semptomlar arasında çok esneme, belirli yiyeceklere aşırı istek duyma ve daha fazla idrara çıkma yer alıyor. Migren ağrıları iki saatten üç güne kadar sürebilir. Dr Nainan, çok nadiren, kafatasının bir tarafında yoğunlaşan baş ağrısının beyin tümörünün işareti olabileceğini de söylüyor. Ancak Cancer Research UK’e göre bu duruma genellikle başka semptomlar da eşlik ediyor.AĞRI GÖZLERİN ARKASINDAYSA Dr Nainan, ağrı gözlerin arkasından geliyormuş gibi hissediliyorsa sinüzit belirtisi olabileceğini öne sürüyor. Bu ağrı özellikle sonbahar ve kış aylarında çok daha yaygın görülüyor. Sinüsler elmacık kemiklerinin ve alnın hemen arkasında yer alan küçük, hava dolu boşluklardır. NHS’ye göre sinüzit belirtileri arasında baş ağrısı, burun tıkanıklığı, gözlerde ve alında ağrı ve yüksek ateş yer alıyor. Ancak Dr Nainan, bu baş ağrısına görmede bazı sorunlar, çift görme veya gözünüzü hareket ettirdiğinizde ağrı da eşlik ediyorsa bunun bir göz hastalığının habercisi olabileceği konusunda uyarıyor. Tüm bunların yanında baş ağrısı vücudun diğer bölgelerindeki gerginliklerden de kaynaklanabilir. Dr Nainan şunları söyledi: “Birçok insanda gerginlik oluyor, bazen baş ağrıları ve yüz ağrıları vücudun diğer bölgelerinden de yansıyabiliyor. Örneğin boyun… Ayrıca Nainan, baş ağrısının altı saat içinde geçmeye başlaması gerektiğini ve ağrının geçmemesi veya kötüleşmesi halinde tıbbi yardım almanın gerektiğini ekliyor.
0 notes
saglikevreni · 9 months
Text
Sinüzit Nedir?
Sinüzit, burun ve yüz kemiklerindeki sinüs adı verilen boşlukların iltihaplanması durumudur. Sinüsler, burun boşluğunda bulunan hava dolu yapılardır ve normalde mukus sıvısıyla doldurulmuştur. Ancak sinüzit geliştiğinde, sinüslerin içindeki mukus sıvısı bakteri veya virüslerin neden olduğu enfeksiyon sonucu iltihaplanır. Sinüzitin belirtileri arasında genellikle burun tıkanıklığı, burun akıntısı, yüz ağrısı, baş ağrısı, yüzde basınç hissi, yorgunluk, öksürük ve hatta kötü tat veya koku alma duyusunda azalma yer alır. Bu belirtiler, sinüslerin iltihaplandığını ve mukus sıvısının normal şekilde boşalamadığını gösterir. Sinüzitin çeşitli nedenleri vardır. En yaygın olanı, üst solunum yolu enfeksiyonlarıdır. Soğuk algınlığı veya grip gibi viral enfeksiyonlar, sinüslerin enfekte olmasına yol açabilir. Ayrıca alerjiler, polipler, burun septumu eğriliği gibi burun ve sinüs anatomisindeki anormallikler de sinüzit gelişimine katkıda bulunabilir. Sinüzitin tedavisi, semptomları hafifletmeyi ve iltihabı azaltmayı amaçlar. Tedavi seçenekleri arasında dinlenme, sıvı alımını artırma, burun tıkanıklığına yönelik spreyler veya damlalar kullanma, antibiyotik veya kortikosteroid ilaçlar alma bulunur. Şiddetli veya tekrarlayan sinüzit vakalarında ise cerrahi müdahale gerekebilir. Sinüzit, sinüslerin enfeksiyon veya enflamasyon sonucu iltihaplanmasıyla ortaya çıkan bir durumdur. Belirtileri rahatsız edici olabilir, ancak uygun tedavi ile semptomların hafifletilmesi mümkündür. Sinüzit şüphesi olan kişiler, bir sağlık uzmanına danışarak doğru tanı ve tedaviyi almalıdır.
Tumblr media
Akut Sinüzit ve Kronik Sinüzit Arasındaki Fark
Sinüsler, yüz kemiklerinin içinde yer alan havayla dolu boşluklardır. Sinüslerin iltihaplanması durumunda ise sinüzit meydana gelir. Sinüzit iki farklı şekilde ortaya çıkabilir: akut sinüzit ve kronik sinüzit. Bu iki durum arasında önemli farklılıklar vardır. Akut sinüzit genellikle bir enfeksiyon sonucu meydana gelir. Soğuk algınlığı, grip veya bakteriyel enfeksiyonlar, burun tıkanıklığına neden olarak sinüslerin iltihaplanmasına yol açabilir. Akut sinüzitin belirtileri şunları içerebilir: şiddetli yüz ağrısı, baş ağrısı, burun tıkanıklığı, burun akıntısı, öksürük, yorgunluk ve ateş. Genellikle semptomlar 12 haftadan kısa sürede iyileşir ve tedavi edilebilir. Kronik sinüzit ise daha uzun süreli ve tekrarlayan bir durumdur. Sinüslerdeki iltihaplanma en az 12 hafta boyunca devam eder. Kronik burun tıkanıklığı, kötü kokulu burun akıntısı, baş ağrısı, yorgunluk ve öksürük gibi belirtiler kronik sinüzitin tipik semptomlarıdır. Bu durum genellikle alerjik reaksiyonlar, burun polipleri veya sinüs anatomisindeki yapısal bozukluklar gibi faktörlerden kaynaklanabilir. Akut sinüzit genellikle tedavi edilebilir ve semptomlar birkaç hafta içinde hafiflerken, kronik sinüzit daha uzun süreli bir tedavi gerektirebilir. Tedavi seçenekleri arasında antibiyotikler, burun spreyleri, antihistaminikler ve sinüs lavajı bulunabilir. Bazı durumlarda cerrahi müdahale de gerekebilir. Akut sinüzit ve kronik sinüzit arasında belirgin farklılıklar vardır. Akut sinüzit genellikle enfeksiyon sonucu ortaya çıkar ve kısa sürede iyileşirken, kronik sinüzit daha uzun süreli ve tekrarlayan bir durumdur. Doğru teşhis ve tedavi için bir sağlık uzmanına danışmak önemlidir.
Tumblr media
Sinüzitin Nedenleri Nelerdir?
Sinüzit, sinüs adı verilen boşlukların enfeksiyonu veya iltihabıdır. Genellikle burun tıkanıklığı, yüz ağrısı ve baş ağrısı gibi belirtilerle kendini gösterir. Sinüzitin birden fazla nedeni vardır ve bu nedenlerin anlaşılması tedavi sürecinde önemlidir. Birincil nedenlerden biri olan viral enfeksiyonlar, soğuk algınlığı veya grip gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarından kaynaklanabilir. Bu virüsler, sinüs boşluklarının iltihaplanmasına neden olabilecek burun geçişlerinin tıkanmasına yol açar. Bakteriyel enfeksiyonlar da sinüzitin ortaya çıkmasına katkıda bulunur. Burun içindeki bakterilerin artması ve sinüs boşluklarında enfeksiyon oluşması durumunda, sinüzit gelişebilir. Özellikle bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde bu tür enfeksiyonlar daha sık görülür. Alerjiler de sinüzit nedenleri arasında yer alır. Polen, toz akarı veya evcil hayvan tüyleri gibi alerjen maddelere maruz kalmak, burun ve sinüs iltihabına yol açabilir. Alerjik reaksiyonlar sinüslerin şişmesine ve tıkanmasına neden olarak sinüzitin oluşmasına katkıda bulunur. Sinüs anatomisindeki anormallikler de sinüzitin ortaya çıkmasına yol açabilir. Burun septumu eğrilikleri, polipler veya daralmış sinüs çıkışları gibi yapısal sorunlar, sinüslerin doğru drenajını engeller ve enfeksiyon riskini artırır. Sigara içmek de sinüzit riskini artıran bir faktördür. Sigara dumanı ve toksik maddeler, burun ve sinüs dokularında tahrişe ve enfeksiyona neden olabilir. Bu da sinüzit gelişme olasılığını artırır. Son olarak, yüz travması veya diş enfeksiyonları gibi altta yatan sağlık sorunları da sinüzit nedenleri arasında yer alır. Burun ve sinüs bölgesine yapılan ciddi darbeler veya diş enfeksiyonları, sinüslerin enfekte olmasına ve iltihaplanmasına yol açabilir. Sinüzitin nedenleri genellikle karmaşık bir etkileşimin sonucunda ortaya çıkar. Viral veya bakteriyel enfeksiyonlar, alerjiler, anatomik sorunlar ve diğer sağlık sorunları birlikte sinüzit oluşumuna katkıda bulunabilir. Sinüzitin nedenlerinin tam olarak belirlenmesi, uygun tedavi planının oluşturulmasında önemlidir.
Sinüzit Tanısı Nasıl Konulur?
Sinüzit, sinüs adı verilen yüz kemiklerinin içindeki hava dolu boşlukların iltihaplanmasıdır. Bu durum çeşitli semptomlara neden olabilir ve doğru tanının konulması önemlidir. Sinüzit tanısı koymak için aşağıdaki adımlar izlenir: 1. Semptomların Değerlendirilmesi: Sinüzit semptomları arasında burun tıkanıklığı, burun akıntısı, yüz ağrısı veya basınç hissi, baş ağrısı, öksürük ve yorgunluk sayılabilir. Bir hastanın bu semptomları yaşaması durumunda, doktor sinüzit açısından şüphelenebilir. 2. Fizik Muayene: Bir doktor, sinüslerin durumunu değerlendirmek için burun, yüz ve boğazın fiziksel muayenesini yapar. Doktor, burun içine bakmak için endoskop adı verilen bir cihaz kullanabilir. Bu muayenede, burun içindeki şişlik, kızarıklık veya salgılar gözlemlenebilir. 3. Röntgen veya Görüntüleme Testleri: Sinüziti teşhis etmek için röntgen veya görüntüleme testleri istenebilir. Bunlar, sinüslerdeki iltihabı veya tıkanıklığı göstermek için kullanılır. Bilgisayarlı tomografi (BT) taraması, sinüslerin daha ayrıntılı bir görüntüsünü sağlayabilir. 4. Alerji Testleri: Sinüzit semptomları bazen alerjik reaksiyonlardan kaynaklanabilir. Doktor, hastanın alerjik olup olmadığını belirlemek için alerji testleri yapabilir. Bu testler, alerjenlere karşı vücudun tepkisini değerlendirmek için cilt testleri veya kan testleri içerebilir. 5. Diğer Testler: Nadiren de olsa, sinüzit tanısını doğrulamak veya diğer potansiyel nedenleri elemek için ek testlere ihtiyaç duyulabilir. Bunlar arasında sinüslerden örnek alınması için sinüs ponksiyonu veya sinüs biyopsisi gibi prosedürler bulunabilir. Sinüzit tanısı koymak için birden fazla yöntem kullanılabilir ve doktorunuz en uygun değerlendirme sürecini belirleyecektir. Erken tanı, uygun tedavinin başlaması için önemlidir çünkü tedavi edilmeyen sinüzit kronik hale gelebilir ve ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Şüphelenilen sinüzit semptomlarıyla doktora başvurmak, doğru tanı ve etkili tedaviye yardımcı olacaktır.
Tumblr media
Sinüzit Tedavisi ve İlaçları
Sinüzit, sinüslerin (burun boşluğunda yer alan hava dolu boşluklar) iltihaplanmasıyla ortaya çıkan bir sağlık sorunudur. Sinüzit genellikle enfeksiyon veya alerjik reaksiyon sonucunda oluşur ve yaygın olarak burun tıkanıklığı, yüz ağrısı, baş ağrısı ve burun akıntısı gibi belirtilerle kendini gösterir. Ancak, sinüzit tedavi edilebilir bir durumdur ve farklı seçenekler sunulmaktadır. Sinüzit tedavisinde kullanılan ilaçlar, semptomları hafifletmek, enfeksiyonu kontrol altına almak ve iltihabı azaltmak için kullanılır. Antibiyotikler, bakteriyel sinüzit vakalarında sıklıkla reçete edilen ilaçlardır. Doktorunuz, enfeksiyonun türüne ve şiddetine bağlı olarak uygun bir antibiyotik seçecektir. Ayrıca, burun içine uygulanan kortikosteroid spreyler, burun tıkanıklığını ve iltihabı azaltarak sinüslerin açılmasına yardımcı olabilir. Bu spreyler, genellikle uzun süreli tedavi için kullanılır. Ağrı ve rahatsızlık hissiyle başa çıkmak için ağrı kesiciler de kullanılabilir. Bunlar, sinüzit nedeniyle oluşan baş ağrıları ve yüz ağrısını hafifletmek için etkili olabilir. Ayrıca, burun tıkanıklığını hafifletmek ve sinüslerin temizlenmesine yardımcı olmak için tuzlu su çözeltileri de kullanılabilir. Bu çözeltiler, burun içindeki mukusu inceltir ve sinüslere daha iyi bir drenaj sağlar. Sinüzit tedavisinde ilaçların yanı sıra, bazı evde uygulanabilecek yöntemler de bulunmaktadır. Bunlar arasında burun irrigasyonu, buhar inhalasyonu ve sıcak kompres uygulama gibi yöntemler yer alır. Bu yöntemler, semptomların hafiflemesine ve sinus boşluklarının açılmasına yardımcı olabilir. Sinüzit tedavisi çeşitli ilaçlar ve evde uygulanabilecek yöntemlerle yapılabilir. Ancak, her bireyin durumu farklı olabileceğinden, doktorunuzun tavsiyelerini takip etmek önemlidir. Sinüzit belirtileri yaşıyorsanız, bir sağlık uzmanına başvurarak doğru tanı ve tedavi planı almanız önemlidir.
Sinüzit Önleme Yöntemleri
Sinüzit, sinüs adı verilen yüz kemiklerinin içindeki hava boşluklarının iltihaplanmasıyla ortaya çıkan bir sağlık sorunudur. Sinüzit, burun tıkanıklığı, baş ağrısı, yüz ağrısı, öksürük ve genel bir rahatsızlık hissi gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Bu nedenle, sinüzitten korunmanın önemli olduğunu söylemek mümkündür. İşte sinüzit önleme yöntemleri: 1. Hijyen ve el temizliği: Ellerimiz günlük olarak birçok yüzeyle temas eder ve mikroplarla kolayca kontamine olabilir. Sinüzitten korunmak için elleri düzenli olarak sabun ve suyla yıkamak, hijyen kurallarına dikkat etmek önemlidir. 2. Nemlendirme: Kuruyan ve havasız kalan burun boşluğu, sinüzitin gelişimini kolaylaştırabilir. Bu nedenle, nemlendirici sprey veya burun damlaları kullanarak burun içini nemli tutmak faydalı olabilir. 3. Burun temizliği: Düzenli olarak burun temizliği yapmak, sinüslerin tıkanmasını engeller ve mikropların birikmesini önler. Bunun için tuzlu su çözeltisi veya burun spreyleri kullanabilirsiniz. 4. Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi: Bağışıklık sistemi, vücudu enfeksiyonlara karşı korur. Sinüzit riskini azaltmak için sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek, dengeli beslenmek, yeterli uyku almak ve düzenli egzersiz yapmak önemlidir. 5. Sigara ve alkol kullanımının azaltılması: Sigara ve alkol, sinüslerin tahriş olmasına ve iltihaplanmaya neden olabilir. Bu nedenle, sinüzitten korunmak için sigara ve alkol tüketimini sınırlamak veya tamamen bırakmak gerekmektedir. 6. Alerjenlerden uzak durma: Polen, ev tozu akarları, hayvan tüyleri gibi alerjenler, sinüslerin iltihaplanmasına neden olabilir. Bu nedenle, mümkün olduğunca alerjenlere maruz kalmaktan kaçınmak önemlidir. Sinüzitten korunmak için bu yöntemleri uygulayarak burun ve sinüs sağlığınızı destekleyebilirsiniz. Eğer sinüzit belirtileri yaşıyorsanız veya şiddetleniyorsa, bir doktora danışmanız önemlidir. Doktorunuz size uygun tedavi yöntemlerini önerecektir. Unutmayın, erken teşhis ve tedavi, sinüzitin etkilerini hafifletebilir ve komplikasyonları önleyebilir. Sağlıklı bir yaşam sürdürerek sinüzitten uzak kalmanız dileğiyle!
Tumblr media
Sinüzit Komplikasyonları ve Riskleri
Sinüzit, sinüslerin iltihaplanması sonucu oluşan bir durumdur. İltihaba neden olan enfeksiyonlar veya alerjik reaksiyonlar sinüslerde tıkanıklığa yol açar ve bakteri üremesi için uygun bir ortam oluşturur. Sinüzit genellikle tedavi edildiğinde sorunsuz bir şekilde geçer, ancak bazı durumlarda komplikasyonlar ortaya çıkabilir ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Sinüzitin en yaygın komplikasyonlarından biri sinüslerin şişmesi ve tıkanması sonucu oluşan sinüzit baş ağrısıdır. Baş ağrısı şiddetli olabilir ve günlük aktiviteleri etkileyebilir. Ayrıca sinüzit, yüzde şişlik, burun tıkanıklığı, burun akıntısı, göz çevresinde ağrı ve basınç gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Sinüzit, yanlış veya geç tedavi edildiğinde daha ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Örneğin, sinüs iltihabının sinüs boşluklarına yayılması durumunda sinüzit apsesi oluşabilir. Sinüzit apsesi, şişlik, ateş, yüzde şişlik ve şiddetli ağrı gibi belirtilerle kendini gösterir ve acil tıbbi müdahale gerektirir. Diğer bir sinüzit komplikasyonu ise sinüslerin enfeksiyonun beyne veya diğer yakındaki bölgelere yayılmasıdır. Bu durum, menenjit, beyin absesi veya göz çevresindeki dokularda enfeksiyon gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle, sinüzitin belirtilerinin uzun süre devam etmesi veya şiddetlenmesi durumunda mutlaka bir doktora başvurulmalıdır. Sinüzitin bazı risk faktörleri vardır. Örneğin, kronik burun tıkanıklığı, alerjik rinit veya astım gibi solunum yolu hastalıkları olan kişiler sinüzit geliştirme riski daha yüksektir. Ayrıca bağışıklık sistemi zayıf olan veya sinüslerde anatomik bozukluğu olan bireyler de sinüzit riski altındadır. Sinüzit tedavi edilmezse veya yanlış tedavi edilirse komplikasyonlara yol açabilir. Sinüzitin erken teşhis edilmesi ve uygun şekilde tedavi edilmesi önemlidir. Belirtilerinizin kötüleşmesi durumunda veya ciddi komplikasyonlardan şüpheleniyorsanız bir uzmana başvurmanız önemlidir. Sağlıklı sinüsler, sağlıklı bir yaşamın temelidir. Sinüzit sorunuyla karşı karşıya kalmanız halinde Sağlık Bakanlığı üzerinden doktorunuza başvurabilirsiniz. Hastalıklar ile ilgili diğer yazılarımıza Hastalıklar bölümünden göz atabilirsiniz. Read the full article
0 notes
sagliklicomtr · 1 year
Text
Geniz Yanmasına dediğimiz rahatsızlık, birçok adı ile anılan bir hastalıktır. En yaygın olarak "sinüzit" veya "geniz akıntısı" olarak adlandırılır. Bu hastalık, burun ve sinüsler arasındaki ilişkiyi etkileyerek geniz akıntısının oluşmasına neden olur. Geniz akıntısı, burun ve sinüsler arasındaki ilişkiyi etkileyerek nefes almada zorluklar, ağrı ve geniz akıntısına neden olur. Geniz yanması, çeşitli sebeplerle ortaya çıkabilir. En yaygın nedenler arasında alerjik reaksiyonlar, enfeksiyonlar veya anatomik bozukluklar yer alır. Bu hastalık tedavi edilebilir ancak önleyici tedbirler alınması önerilir. Önleyici tedbirler arasında alerjik reaksiyonları önlemek, sinüsleri temiz tutmak ve enfeksiyonları önlemek gibi yollar yer alır. Bu hastalıkta geniz akıntısının oluşmasını önlemek için, burun ve sinüsler arasındaki ilişkiyi etkileyen faktörleri ortadan kaldırmak gerekir.   Geniz Yanması Neden Olur Geniz yanması, birçok faktör nedeniyle ortaya çıkabilir. Aşağıda geniz yanmasının en yaygın nedenleri maddeler halinde verilmiştir: Alerjik reaksiyonlar: Polen, toz, hayvan tüyleri veya evde bulunan bazı kimyasallar gibi alerjenlere maruz kalmak geniz yanmasına neden olabilir. Alerjik reaksiyonlar, burun ve sinüslerdeki doku hassasiyetini arttırarak geniz akıntısına neden olur. Enfeksiyonlar: Bakteri veya virüsler nedeniyle oluşan enfeksiyonlar geniz yanmasına neden olabilir. Bu enfeksiyonlar, burun ve sinüsler arasındaki ilişkiyi etkileyerek geniz akıntısına neden olur. [caption id="attachment_894" align="aligncenter" width="697"] Geniz Yanması Neden Olur[/caption] Anatomik bozukluklar: Burun ve sinüsler arasındaki ilişkiyi etkileyen anatomik bozukluklar geniz yanmasına neden olabilir. Örneğin, burun septumunun eğrilikleri veya sinüsler arasındaki ilişkilerin bozuklukları geniz yanmasına neden olabilir. Polipozis: Burun ve sinüslerde büyüyen polipler geniz yanmasına neden olabilir. Polipler, burun ve sinüsler arasındaki ilişkiyi etkileyerek geniz akıntısına neden olur. Kötü huylu tümörler: Burun ve sinüslerdeki kötü huylu tümörler geniz yanmasına neden olabilir. Bu tümörler, burun ve sinüsler arasındaki ilişkiyi etkileyerek geniz akıntısına neden olur. Klima değişiklikleri: Hava sıcaklığı ve nem oranının değişmesi geniz yanmasına neden olabilir. Bu değişimler, burun ve sinüsler arasındaki ilişkiyi etkileyerek geniz akıntısına neden olur. Bu nedenler arasında geniz yanmasının oluşmasına neden olabilecek diğer faktörler de vardır. Geniz yanması belirtileri gösteren kişilerin hekimleri ile konsultasyon yapması önerilir. Geniz Yanmasına Ne İyi Gelir Geniz yanmasına ne iyi gelir, kişinin geniz yanmasının sebebine göre değişebilir. Ancak geniz yanmasına yönelik genel öneriler şunlar olabilir: Burun temizliği: Geniz yanmasına neden olabilecek mikroorganizmaların veya alerjik nedenlerin neden olduğu geniz akıntısını temizlemek için burun temizliği yapmak önemlidir. Burun temizliği için burun suyu, burun spreyleri veya burun aspiratörleri kullanabilirsiniz. Sinüs temizliği: Geniz yanmasına neden olabilecek enfeksiyonlar veya anatomik bozukluklar nedeniyle oluşan geniz akıntısını temizlemek için sinüs temizliği yapmak önemlidir. Sinüs temizliği için sinüs spreyleri, sinüs suyu veya sinüs aspiratörleri kullanabilirsiniz. Alerjik nedenler için antihistaminikler: Geniz yanmasına neden olan alerjik reaksiyonlar için antihistaminikler kullanabilirsiniz. Bu ilaçlar, vücudun histamin adlı bir maddeyi salgılamasını engelleyerek geniz yanması belirtilerini azaltır. Enfeksiyonlar için antibiyotikler: Geniz yanmasına neden olan enfeksiyonlar için antibiyotikler kullanabilirsiniz. Bu ilaçlar, bakteriyel enfeksiyonları öldürerek geniz yanması belirtilerini azaltır. Polipozis için cerrahi müdahale: Geniz yanmasına neden olan polipozis için cerrahi müdahale gerekebilir. Bu müdahale, polipleri çıkarmak suretiyle geniz yanması belirtilerini azaltır. Kötü huylu tümörler için cerrahi müdahale: Geniz yanmasına neden olan kötü huylu tümörler için cerrahi müdahale gerekeb
ilir. Bu müdahale, tümörleri çıkarmak suretiyle geniz yanması belirtilerini azaltır. Geniz yanmasına neden olabilecek klima değişikliklerine karşı önlem almak önemlidir. Bu nedenle, ortamın nem oranını düzenlemek için nemlendiriciler kullanabilirsiniz. Ayrıca, ortam havalandırmasını sağlamak için pencereleri açabilirsiniz. Ayrıca, geniz yanmasına neden olabilecek toz, duman veya diğer kirleticilerden korunmak için maskeler kullanabilirsiniz. [caption id="attachment_896" align="aligncenter" width="733"] Geniz Yanmasına Ne İyi Gelir?[/caption] Geniz yanmasına neden olabilecek gıdaların tüketimini azaltmak veya önlemek için diyetinizi düzenleyebilirsiniz. Geniz yanmasına neden olabilecek stresi azaltmak için meditasyon, yoga veya diğer relaksasyon teknikleri kullanabilirsiniz. Geniz yanmasının belirtilerini azaltmak için ağrı kesici veya anti-enflamatuvar ilaçlar kullanabilirsiniz. Lütfen unutmayın ki, geniz yanmasının nedeni kişiye özel olduğu için, doktorunuzla konuşarak en uygun tedaviyi belirlemeniz önemlidir. Ayrıca unutmayın ki, geniz yanmasının belirtileri ağrılı olabilir veya rahatsızlık verici olabilir, bunun için doktorunuza başvurun. Geniz Yanması İçin İlaç Geniz yanması için kullanılabilecek ilaçlar şunlar olabilir: Antihistaminler: Geniz yanmasının belirtilerini azaltmak için kullanılan ilaçlardır. Özellikle burun tıkanıklığı, gözlerde kaşıntı veya öksürük gibi belirtileri azaltabilirler. Örnekler: cetirizin, loratadin, fexofenadin. Dekonjestanlar: Burun tıkanıklığını azaltmak için kullanılan ilaçlardır. Örnekler: pseudoefedrin, oxymetazoline. [caption id="attachment_895" align="aligncenter" width="701"] Geniz Yanması İçin İlaç[/caption] Mucolytics: Balgamın inceltilmesine yardımcı olan ilaçlardır. Örnekler: carbocysteine, acetylcysteine. Steroidler: Geniz yanmasının belirtilerini azaltmak için kullanılan ilaçlardır. Özellikle burun tıkanıklığı, gözlerde şişlik veya kaşıntı gibi belirtileri azaltabilirler. Örnekler: fluticasone, mometasone. Antibiyotikler: Geniz yanmasının bakteriyel enfeksiyonlar nedeniyle oluştuğu durumlarda kullanılan ilaçlardır. Örnekler: amoxicillin, clarithromycin. Lütfen unutmayın ki, ilaçların dozajı ve kullanım süresi kişiye özel olabilir ve doktorunuz tarafından belirlenmelidir. Ayrıca, ilaçların yan etkileri de olabilir, bunun için doktorunuzla konuşun. Ayrıca daha önce yazdığımız Yoğurt Suyunun Faydaları Nelerdir? başlıklı makalemize göz atmanızı da tavsiye ederiz. Geniz Yanması Boğaz Ağrısı Geniz yanması, boğaz ağrısı gibi birçok belirtiye neden olabilir. Bu belirtiler şunlar olabilir: Burun tıkanıklığı: Geniz yanması nedeniyle oluşan burun tıkanıklığı, nefes almakta zorluk yaratabilir ve boğazda ağrı oluşmasına neden olabilir. Balgam: Geniz yanması nedeniyle oluşan balgam, boğazda ağrıya neden olabilir. Alerjik reaksiyon: Geniz yanmasının nedeni olarak alerjik reaksiyonlar da söz konusu olabilir. Bu durumda, boğazda ağrı, yanma veya kaşıntı gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Enflamasyon: Geniz yanması nedeniyle oluşan enflamasyon, boğazda ağrıya neden olabilir. Böbrekler: Geniz yanmasının nedeni olarak böbreklerdeki problemler de söz konusu olabilir. Bu durumda, boğazda ağrı, yanma veya kaşıntı gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Sinüzit: Geniz yanması ile birlikte görülen sinüzit de boğazda ağrıya neden olabilir. Laringit: Geniz yanması ile birlikte görülen laringit de boğazda ağrıya neden olabilir. Boğaz kanseri: Boğaz ağrısının nedeni olarak boğaz kanseri de söz konusu olabilir. Bu nedenle, boğaz ağrısının nedenini tespit etmek için doktorunuza başvurmanız önemlidir. Boğaz ağrısının nedeni geniz yanması olması durumunda, burun tıkanıklığını azaltmak için kullanabileceğiniz ilaçlar, burun spreyleri, balgamın inceltilmesine yardımcı olan ilaçlar veya steroidler gibi ilaçlar kullanabilirsiniz. Ayrıca, boğaz ağrısının nedeni bakteriyel enfeksiyon olması durumunda, doktorunuz tarafından reçete edilen antibiyotikleri kullanabilirs
iniz.
0 notes
treefifeniner · 1 year
Text
Pre-Pilotage Notları - Genel Gaz Yasaları
İdeal (mükemmel) bir gaz, gaz yasalarına uyar. Aslında, hiçbir gaz gerçekten ideal değildir, ancak ses hızının yaklaşık %30'unda, düşük ses altı akışta ideal oldukları düşünülür.
Gazların kinetik teorisi (Bernoulli'den sonra Maxwell'den), gazların, özelliklerinin bağlı olduğu, sürekli hareket halinde olan moleküllerden oluştuğunu belirtir. Bir gazın hacmi, moleküllerinin serbestçe hareket edebildiği alandır. Aynı sıcaklık ve basınçtaki tüm gazların eşit hacimlerinin aynı sayıda molekül içerdiğini belirten Avogadro Yasasından (sayabileceğinizi varsayarak), aynı sayıda molekülün aynı hacme sahip olması gerektiği sonucuna varabilirsiniz.
Gazların kinetik teorisine katkılar şunları içerir:
Bir Fransız olan Jacques Charles'ın Charles Yasası, basınç sabit kalırsa, hacmin (ve yoğunluğun) mutlak sıcaklıkla neredeyse orantılı olduğunu, dolayısıyla bir gaz ne kadar sıcak olursa, o kadar fazla yer kaplayacağını veya daha küçük bir alana sıkıştırırsanız, daha sıcak olacağını ve bunun tersinin de olabileceğini öne sürer. Bir gazın sıcaklığını iki katına çıkarırsanız, hacmini de iki katına çıkarırsınız. Başka bir deyişle, farklı gazların eşit hacimleri, basınç sabit tutulursa aynı sıcaklıkta eşit şekilde genleşir, hacimdeki değişiklik 0°C'deki başlangıç hacminin 1/273'ü kadardır, sıcaklıktaki her derece değişim için, yukarı veya aşağı, yani -273°C'de hacim sıfır olacaktır. Bu yasa (ki zaten sadece yaklaşık olarak doğrudur) Charles'ın bir balonla ilk meteorolojik uçuşunu yapmasına ve yüksekliğini hesaplamak için bir barometre kullanmasına dayanmaktadır.
Dolayısıyla, İspanya ve İzlanda aynı basınca sahipse, İzlanda'daki hava daha yoğun olacak.
İrlandalı bir fizikçi olan Boyle, bir fizikçi için mükemmel gazı', eğer sıcaklık sabit kalırsa (yani izotermal ise), hacmi (ve yoğunluğu) basıncı ile ters orantılı olarak değişecektir olarak açıklar, yani bir gazın basıncını iki katına çıkarırsanız, hacmini yarıya indirirsiniz. Tırmandıkça ve basınç azaldıkça, orta kulak, sinüsler, bağırsak, akciğerler ve dişler gibi çeşitli vücut boşluklarındaki gazların hacmi artar ve ağrı ve/veya rahatsızlığa neden olabilir.
'Sadece yaklaşık olarak yüksek basınçlarda. Boyle'un ve Charles'ın kanunları sadece küçük aralıklarda doğrudur.
Eğer İspanya'nın her yerinde hava 25°C ise, hava yoğunluğu dağlarda sahildekinden daha alçaktır.
Dalton, bir gaz karışımının toplam basıncının, birbirleriyle kimyasal reaksiyona girmedikleri varsayılarak, karışımdaki her bir gazın uyguladığı kısmi basınçların toplamıyla aynı olduğunu söyler ki bu oksijen için geçerlidir. Başka bir deyişle, her bir gazın basıncı, bileşen oranına göre toplamın bir kısmına katkıda bulunur veya kendi başına yapacağı basıncın aynısını uygular ve karışımın toplam basıncı bunların toplamına eşittir. Bu, meteorologların belirli bir hava parselinde ne kadar su buharı olduğunu bulmalarını sağlar, ki eğer yerdeki bir gazın yapısını bilirlerse, herhangi bir irtifa için miktarları hesaplayabilirler.
Dalton'dan sonra, belirli bir yükseklikteki basınç 986 hektopaskal olsaydı, oksijenden kaynaklanan basınç 986'nın %21'i veya 207 hPa olurdu. Ortalama bir akciğer seti oksijeni 3 psi kısmi basınçta emer, bu da kanı doyurmak için yeterlidir. Atmosferdeki gazların toplam ve kısmi basınçları irtifa arttıkça azalır.
Gay-Lussac Yasası, hacim sabit tutulduğunda, sıcaklıktaki eşit artışların basınçta eşit artışlara neden olduğunu belirtir.
Her şey bir anda değiştiğinde, sırasıyla Boyle ve Charles yasalarını kullanmalısınız. Karışıma Gay-Lussac ve Avogadro'yu ekleyerek, sıcaklığı, basıncı ve yoğunluğu şu şekilde birbirine bağlayan Genel Gaz Yasası (Hal Denklemi olarak da bilinir) adı verilen tek bir ifade elde edebilirsiniz:
p = RTρ
ρ yoğunluk, T mutlak sıcaklık ve p basınç ve R, gaza bağlı bir sabittir (2.87 için kuru hava). Sabit elbette değişmez (gazı değiştirmediğiniz sürece) ve sıcaklık aynı kalırsa, basınç yoğunlukla orantılıdır' -daha fazla molekülü daha küçük bir alana sıkıştırarak basıncı artırdığınız için yoğunluk otomatik olarak artar. Basınç aynı kalırsa, sıcaklıktaki bir artış yoğunluğu azaltır. Böylece, basıncı ve sıcaklığı biliyorsanız yoğunluğu hesaplayabilirsiniz.
'Yoğunluk sabit kalıyorsa basınç ve sıcaklık doğru orantılıdır.
Formül şu şekilde de ortaya çıkacaktır:
PV = RT
0 notes
gazetehaberi · 1 year
Text
Baş Ve Boyun Bölgesinde Ortaya Çıkan Şişliklerin Nedeni Kanser Olabilir!
0 notes
pegarose · 1 year
Text
Baş Ve Boyun Bölgesinde Ortaya Çıkan Şişliklerin Nedeni Kanser Olabilir!
https://www.pegarose.com/bas-ve-boyun-bolgesinde-ortaya-cikan-sisliklerin-nedeni-kanser-olabilir
Baş Ve Boyun Bölgesinde Ortaya Çıkan Şişliklerin Nedeni Kanser Olabilir!
Tumblr media
Bireylerde baş ve boyun bölgesinde ortaya çıkan şişliklerin pek çok nedeni olabilir. Zira baş boyun bölgesinde dişler, dil, sinüsler, bademcikler, farinks, larinks, tükrük bezleri, tiroid bezi, gırtlak, yemek borusu gibi pek çok organ yer almakta ve konum itibari ile birbirleri ile de yakın ilişki halindedirler. Ayrıca hastanın yaş grubuna göre de baş boyun bölgesi şişliklerine […]
0 notes
34haber · 1 year
Text
Sinüzit şikayetleri soğuk havada artabilir
Sinüzit şikayetleri soğuk havada artabilir
Doç. Dr. Ela Araz Server, sinüslerin son şeklini 18 yaşında aldığını söyledi. Sinüsler yüz kemiklerinin içinde hava boşluğu ile kaplı olan, birer mağara gibi düşünülebilen boşluk alanlardır ve hepsinin açılış noktaları vardır. Alında, yanaklarda, gözler arasında ve yüzün arkasında 4 farklı bölgede yer alır. Bu sinüslerin hepsi burun boşluğuna açılır. İçlerindeki hava da oraya burun boşluğundan…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
curefindingmedical · 1 year
Text
Dental İmplant Antalya En İyi Fiyatlar 2022
Tumblr media
Dental İmplant tedavileri eksik olan dişleriniz için seçebileceğiniz en az başlangıç ​​maliyeti ile en uzun soluklu tedavilerdir. Bu sebepten dolayı çoğu hasta ağrı olup olmadığını söylemeden önce implantın kaç gün içinde olacağını, Dental İmplant fiyatının ne olduğunu sorar. Bütçeniz ve bütçemiz ikileminde seçim yapmak zorunda kalmanızı istemesek de satın alma gücünün bugünlerde herkes adına çok önemli bir husus olduğunu Curefinding kliniği olarak biliyoruz. 2022 yılı içindeki mevcut Dental İmplant maliyetlerine bakacak olursak, ulusal bir markanın implantı için yaklaşık olarak 5.000-9.000₺ gibi bir rakam ödemek gerekmektedir. İthal bir markadan bir Dental İmplant seçerseniz, örnek olarak vermek gerekirse Almanya'dan, İsviçre'den veya Amerika'dan dolar ve euro arasındaki döviz kuruna göre değişkenlik gösterebilecek ücretler 7.000 ila 8.000€ olabilir. Bunlara ek olarak işlem sırasında gerekebilecek. Dental İmplant zaman içinde birçok tasarım, malzeme ve teknoloji değişikliğine uğramıştır.
Tumblr media
Silindirik kemik içi Dental İmplant titanyum, zirkonyum oksit ve seramik gibi pek çok farklı malzemelerden de yapılabilir. Ancak seramik olan Dental İmplant diğerlerine göre daha pahalıdır. Zirkonyum implantlar ortalama olarak 2000 ila 3400₺ arasındadır. Damak protezi olan kişiler için tasarlanmış olan tek parça mini Diş İmplantı sistemleri de bulunmaktadır. Mini implantların çapı ortalama olarak üç milimetredir ve abutment doğrudan Dental İmplant gövdesine bağlıdır.  Mini implantlar, uygulanması çok daha kolay olduğu için çok daha az maliyetli olma eğilimindedir. İmmediat implantlar, dişin aynı gün içinde yerleştirilmesini sağlayan çok özel bir yüzeye sahip olan implantlardır. Bu implantların yüzeyinde oluşan özel yapıdaki hidroksiapatit kaplama, çenenin implant üzerinde çok daha hızlı büyümesini ve çok kısa bir sürede yerine kaynaşmasını sağlar.  Bu implantlar ile iyileşme bantlarının yerine yerleştirilmesi gibi ikincil bir cerrahi prosedür gerekli değildir. Osteoporoz sebebi ile üst çene yapısını kaybetmiş olan kişiler için ise posterior mandibula ve elmacık kemiği implantları için tasarlanmış Dental İmplant mevcuttur.
Dental İmplant Fiyatları
Curefinding kliniğimizde Dental İmplant tedavisi ve fiyatları hakkında görüşmeden önce sizler için oluşabilecek risklerin değerlendirmesini yapmaktayız. Bu risk değerlendirmesinde aşağıdaki faktörlere cevap ararız; - Tedavi olacak kişinin yaşı - Tedavi olacak kişinin genel sağlık durumu - Kişinin ağız ve diş bakımı alışkanlıkları  - Tercih edilen protezin tipi  - Hastanın mali durumu - Hastanın beklentileri  Diş İmplant tedavisinde ilk adım olarak radyolojik ve klinik muayene önde gelmektedir. Bu randevuda ise diş ve çene cerrahı ile beraber diş protezini de gerçekleştiren uzman bir diş hekimi hastanın ağzı ve çenesi arasındaki ilişkileri, var olan dişlerin ve çenenin durumunu, tüm bunlara ek olarak bir de kemik dokusunun varlığının karşılıklı olarak durumlarını incelerler.  Maksiller sinüs ve mandibular sinir gibi tedavi alanının yakınlığındaki anatomik oluşum, aynı zamanda diş etlerinin ve çevre dişlerin mevcut durumu, mevcut kuronların sağlığı ve Dental İmplantın uzun süreli kullanımın olup olmayacağı kontrol edilir. Kök uçlarında yer alan implantın uzun vadeli kullanım ölçütünü etkileyebilecek olan patolojilerin olup olmadığı, bir süre ağızda kalmasını engelleyebilecek tüm faktörler de uzun bir süre dikkatli bir şekilde incelenir.  Çenenin yeterli bir kemiğe sahip olmadığı zamanlarda ise sentetik, hayvansal veya otojen kemik tozu tercih edilerek sert bir doku nakli yapılması her zaman gerekli değildir. Tedavi edilen kısıma göre uygulamalarda tedavi zamanı 2 ile 6 ay gibi bir süreç içinde uzayabilmektedir. Maksiller sinüsler özellikle üst çenenin arka bölgesinde sarkabileceğinden, sinüs lifting de genellikle ameliyat öncesi bir klinikte gerçekleştirilmektedir.  Read the full article
0 notes
backlinkci · 2 years
Text
Sinüzit Nedir? Sinüzit Belirtileri ve Sinüzit Tedavisi
Sinüzit Nedir? Sinüzit Belirtileri ve Sinüzit Tedavisi
Sinüsler kafa içindeki kemik hava boşluklardır. Yeni doğumdan itibaren herkeste vardır ve gelişimlerini tamamlaması ergenlik dönemini bulur. Toplam sayısı 16-18`i bulabilir. Özellikle yanak ve şakaktakiler en büyükleridir. Her sinüsün toplu iğne başı kadar deliği vardır ve bunlar burna açılır. Sinüsün içini burundaki aynı örtü kaplar ve küçük tüyler vasıtasıyla üzerindeki mukusun sürekli bir hareketi vardır.
Sinüslerin ve burnun günde 600 ml’e yakın salgı (mukus) üretimi vardır. Bu salgı önce burna, oradan da geniz bölgesine doğru hareket eder ve farkında olmadan yutulur. Sinüsler kafadaki boşluğu alır,sesin şekillenmesinde rol alır, bakterleri ve toz partiküllerini temizler, alınan havanın nemlendirilmesini ve partiküllerden temizlenmesini sağlar. Bunu yapması için sağlam bir mukoza (örtü), sağlam titrek tüyler ve fonksiyonel deliğe ihtiyaç vardır.
Sinüslerin fizyolojisinde bir sorun olduğunda ise mukus sinüs içinde birikir. Eğer patoloji devam ederse mukus birikimi devam eder ve bakteriler için rezervuar görevi yapar, bu da enflamasyona ve iltihaba yol açar ki sinüzit burada başlar. https://www.youtube.com/embed/M1834DYV4cg
Sinüzit belirtileri nelerdir? Sinüzitte en önemli şikayet, burun tıkanıklığı ve dirençli geniz akıntısıdır. Bilinenin aksine sinüzitte baş ağrısı fazla yoktur. Baş ağrısı sadece akut (yeni oluşmuş) sinüzitte vardır. Özellikle şakaklarda baş ağrısı, gerginlik, doluluk hissi vardır. Göz altlarında şişlik olabilir. Tekrarlayan öksürük nöbetleri vardır.
Bu şikayetler 3 haftadan kısa sürer ve tedaviye yanıt verirse akut (basit) sinüzit olarak adlandırılır ki burun akıntısı genelde açık sarı renklidir ve baş ağrısıyla beraberdir. Şikayetler 3 haftanın üzerinde sürer, tedaviye cevap vermez ise kronik (müzmin) sinüzit olarak adlandırılır. Kronik sinüzitte baş ağrısı pek olmaz ve koyu sarı renkli burun akıntısı mevcuttur.
Tanı için doktorun muayene bulgusu ve şikayetler yeterlidir. Nazal endoskopide burun içinde yoğun ödemli mukoza,sarı veya koyu açık renkli akıntı vardır. Göz altlarında şişlik olabilir.Burun içindeki etler (konkalar) çoğunlukla şiştir. Geniz akıntısı çoğu zaman vardır. Normal KBB muayenesinde kesin tanı konulamadığında radyolojik tetkiklere (sinüs grafisi,  sinüs tomografisi gibi) ihtiyaç duyulabilir.
Sinüzit baş ağrısı yapar mı? Toplumda baş ağrısı deyince ilk akla gelen sinüzittir. Fakat yapılan çalışmalar aslında bunun böyle olmadığını söylemektedir. Sinüzit, baş ağrılarının %5-10`unu oluşturmaktadır. Ayrıca müzmin (kronik) sinüzit de baş ağrısı yok denecek kadar azdır. Sinüzite bağlı baş ağrısı yeni başlayan (akut) sinüzitte görülür.
Sinüzitte baş ağrısından önce burun tıkanıklığı, sarı-yeşil renkli burun akıntısı, gözlerde ve şakakta dolgunluk, öksürük, geniz akıntısı gibi şikayetler gelir. Baş ağrısının lokalizasyonu da çok önemlidir. Şakak sinüslerinde ağrı şakaklarda hissedilir, yanak sinüslerinde ağrı göz altlarında burun kökünde ve yüzde hissedilir. En arka sinüs (sfenoid sinüs) ağrısı ise ensede hissedilir. Sinüzit neden olur? Sinüzite sebebiyet veren patolojiler şunlardır: Alerjik rinit: Alerjiye bağlı sinüs mukozası şişer ve sinüs deliklerini kapatır bu da sinüzite yol açar Sigara: Uzun süre sigara içimi sinüsü döşeyen örtüdeki titrek tüylerin fonksiyonunu bozarak, sinüslerin kendini temizleme fonksiyonunu bozar ve sinüzite yol açar. Nazal polip: Nazal polip adı verilen burun içindeki polipler mukozayı bozarak, hem titrek tüyleri bozar hem de temizleme fonksiyonunu bozarak sinüzite yol açar. Bağışıklık sistemi hastalıkları: Bazı sendromlarda, kistik fibrozis (çocuk yaş grubunda), immotil silya sendromu gibi hastalıklarda sinüs mukozasındaki silya hareketleri bozulur ve sinüzite yol açar. Mikroplar: Bazı virüs ve bakteriler sinüslerde ödemi artırıp ve sinüs deliklerini tıkayarak sinüzite yol açar. Sinüzit tedavi yöntemleri Sinüzit tedavisi başlangıçta ilaç tedavisidir. Burnun açık kalması tedavinin en önemli basamağıdır. Bunun için serum fizyolojikli yıkamalar yapılmalıdır, burun açıcı birtakım spreyler kullanılabilir. Bunun yanında burun  açıcı dekonjestan denilen haplar,kortizonlu burun spreyleri,mukus çıkarılmasını kolaylaştırıcı şurup veya haplar kullanılabilir. Sinüzitin bakteriyel olduğu düşünülüyor ise antibiyotik tedavisi verilmelidir ki ideal antibiyotik tedavisi minimum 10 günlük olmalıdır.
Hastalar 2-3 hafta antibiyotik tedavisiyle takip edilir ve şikayetler gerilemezse hastanın sinüs tomografisi çekilir. Sinüs BT de patolojinin devam ettiği gözlenirse ameliyat olasılığı doğar.
Günümüzde sinüzit ameliyatları endoskopik sinüs cerrahisi şeklinde yapılmaktadır. Endoskopik sinüs cerrahisi lokal veya genel anestezi altında tamamen burun içinden yapılan ve patolojinin olduğu yerin açılarak  fizyolojinin sağlanmaya çalışıldığı bir ameliyattır.
Özellikle alerjik rinite eşlik eden sinüzitte cerrahi yapılsa da nüks ihtimali her zaman vardır. Hastanın belli aralıklarla takip edilmesi ve gerekli medikal tedavinin ara ara yapılması gerekmektedir.
0 notes
iahaber · 6 months
Text
Baş ağrınızın yeri ne anlama geliyor? Uzman doktor açıkladı…
İA HABER AJANSI Baş ağrınızın yerinin, yaşadığınız sorunun nedenini ortaya çıkarabileceğini biliyor muydunuz? Baş ağrısı zaman zaman önemsiz görünen ve ihmal edilen ufak tefek sorunlar sonunda ortaya çıkabileceği gibi son derece hayati problemlere de işaret edebilir. Doktor Ann Nainan da baş ağrısının yerinin ne anlama geldiğini ve onu tedavi etmenin en iyi yolunu açıklıyor.ALINDA HİSSEDİLEN AĞRI Dr Nainan’a göre ekrana bakmak veya düşük ışıkta kitap okumak gözleri yorabilir ve alında ağrıya neden olabilir. Ekran molası vererek telefonu veya dizüstü bilgisayarı bir kenara bırakmak iyi gelebilir. Dr Nainan, “Eğer göz yorgunluğundan kaynaklanan bir baş ağrısıysa, ekrana bakmak durumu daha da kötüleştirebilir ve bazı kişilerin düzenli aralıklarla mola vermesi gerekebilir” diyor. Dr Nainan, parasetamol veya ibuprofen gibi karanlık bir odada mola vermenin de yardımcı olabileceğini söylüyor. Ayrıca uzman isim alında hissedilen ağrının stres ve kaygı nedeniyle de yaşanabileceğine dikkat çekiyor.AĞRI ŞAKAKLARDA İSE… Dr Nainan’a göre şakak ağrılarının diş ağrısından migrene çok fazla nedeni olabilir. Dr Nainan, “O bölgedeki damarların veya sinirlerin iltihabı olan yoğun baş ağrıları normalde başın yalnızca bir tarafını etkiler” diyor. Soğuk kompres, dinlenme ve parasetamolün yardımcı olabileceğini belirtiyor. Ancak aynı zamanda bu ağrının, o bölgede kan damarı veya sinir iltihabına da işaret edebileceğine dikkat çekiyor. Sinir iltihabı genellikle ateş ve görmede değişiklikler gibi diğer semptomları da tetikler. Bu durumlarda da mutlaka tıbbi yardım alınmalı.BAŞIN ARKASINDAYSA Tıpkı alında olduğu gibi başın arka kısmında hissedilen bir şeyin baskı yaptığını veya etrafının sıkıldığını hissediyorsanız bunun nedeni stres ve kaygının yanı sıra uyku sorunları ve kafein de olabilir. Dr Nainan, boyun gerginliğinin de bu bölgede ağrıya neden olabileceğini söylüyor. Ancak bazı durumlarda başın arkasındaki ağrı, kan damarı sızıntısı gibi daha kötü bir sorunun işareti olabilir. Dr Nainan, bu ağrıya ateş, ışığa duyarlılık, görme veya denge sorunları eşlik ettiğinde profesyonel bir yardım alınması gerektiğine dikkat çekiyor.SAĞ VEYA SOL TARAFTAYSA Dr Nainan, yalnızca tek tarafı etkileyen bir baş ağrısının migren olabileceğini söylüyor. Bu ağrıya genellikle ışığa ve sese karşı duyarlılığın yanı sıra mide bulantısının da eşlik ettiğini söylüyor. NHS’ye göre, migren ataklarından önce sıklıkla ortaya çıkan diğer semptomlar arasında çok esneme, belirli yiyeceklere aşırı istek duyma ve daha fazla idrara çıkma yer alıyor. Migren ağrıları iki saatten üç güne kadar sürebilir. Dr Nainan, çok nadiren, kafatasının bir tarafında yoğunlaşan baş ağrısının beyin tümörünün işareti olabileceğini de söylüyor. Ancak Cancer Research UK’e göre bu duruma genellikle başka semptomlar da eşlik ediyor.AĞRI GÖZLERİN ARKASINDAYSA Dr Nainan, ağrı gözlerin arkasından geliyormuş gibi hissediliyorsa sinüzit belirtisi olabileceğini öne sürüyor. Bu ağrı özellikle sonbahar ve kış aylarında çok daha yaygın görülüyor. Sinüsler elmacık kemiklerinin ve alnın hemen arkasında yer alan küçük, hava dolu boşluklardır. NHS’ye göre sinüzit belirtileri arasında baş ağrısı, burun tıkanıklığı, gözlerde ve alında ağrı ve yüksek ateş yer alıyor. Ancak Dr Nainan, bu baş ağrısına görmede bazı sorunlar, çift görme veya gözünüzü hareket ettirdiğinizde ağrı da eşlik ediyorsa bunun bir göz hastalığının habercisi olabileceği konusunda uyarıyor. Tüm bunların yanında baş ağrısı vücudun diğer bölgelerindeki gerginliklerden de kaynaklanabilir. Dr Nainan şunları söyledi: “Birçok insanda gerginlik oluyor, bazen baş ağrıları ve yüz ağrıları vücudun diğer bölgelerinden de yansıyabiliyor. Örneğin boyun… Ayrıca Nainan, baş ağrısının altı saat içinde geçmeye başlaması gerektiğini ve ağrının geçmemesi veya kötüleşmesi halinde tıbbi yardım almanın gerektiğini ekliyor. www.iahaber.com
0 notes
sagliklicomtr · 1 year
Text
Bu makalemizde sizlere, sinüzit nedir, sinüzite ne iyi gelir, sinüzit belirtileri gibi konuları bahsedeceğiz. Sinüzit, sinüslerin iltihaplanmasıdır. Sinüsler, yüzünüzün çeşitli bölgelerinde bulunan hava dolu boşluklardır. Normalde, sinüslerin içinde hava ve bir miktar mukus bulunur ve bu mukus burun boşluğunu tıkaç etmez. Ancak sinüzit oluştuğunda, sinüslerde iltihaplı sıvı birikir ve bu mukusun drenajını engelleyerek burun tıkanıklığına neden olur. Sinüzit, genellikle viral bir enfeksiyon sonucu oluşur, ancak bazen de bakteriyel bir enfeksiyon nedeniyle ortaya çıkabilir. Sinüzit sıklıkla hapşırık, burun tıkanıklığı, burun akıntısı, baş ağrısı, yüzde şişlik ve halsizlik gibi semptomlarla birlikte görülebilir. Sinüzit genellikle doğal yollarla geçer, ancak bazen de ilaçlar veya cerrahi müdahale gerektirebilir. Sinüzite ne iyi gelir konusundan önce belirtilerine bir göz atalım. Sinüzit Belirtileri [caption id="attachment_502" align="alignnone" width="744"] sinüzit belirtileri nelerdir[/caption] Sinüzit belirtileri arasında şunlar yer alabilir: Hapşırık: Sinüzit sırasında sinüslerde biriken iltihaplı sıvı nedeniyle hapşırık sıklıkla görülebilir. Burun tıkanıklığı: Sinüzit sırasında sinüslerde biriken sıvı nedeniyle burun tıkanıklığı sıklıkla görülebilir. Burun akıntısı: Sinüzit sırasında sinüslerde biriken sıvı burun boşluğunu tıkaç etmeye ve burun akıntısına neden olabilir. Baş ağrısı: Sinüzit sırasında sinüslerde biriken sıvı nedeniyle sinüslerdeki basınç artar ve bu da baş ağrısına neden olabilir. Yüzde şişlik: Sinüzit sırasında sinüslerde biriken sıvı nedeniyle yüzde şişlik görülebilir. Halsizlik: Sinüzit sırasında sinüslerde biriken sıvı nedeniyle halsizlik sıklıkla görülebilir. Ateş: Sinüzit bazen de bakteriyel bir enfeksiyon nedeniyle oluşur ve bu durumda ateş olabilir. Bu belirtilerin herhangi birini fark ederseniz, doktorunuza danışmanız önerilir. Sinüzit genellikle doğal yollarla geçer, ancak bazen de ilaçlar veya cerrahi müdahale gerektirebilir. Gelin şimdi hep beraber sinüzite ne iyi gelir göz atalım. Sinüzite Ne İyi Gelir? Sinüzit nedir, belirtileri nelerdir bunları anlattıktan sonra şimdi  ise sinüzite ne iyi gelir kısmına değinelim. Sinüzit belirtilerini azaltmak ve hızlı bir şekilde iyileşmeyi sağlamak için aşağıdaki önerileri deneyebilirsiniz: Isıtılmış nemlendiriciler: Isıtılmış nemlendiriciler, sinüslerdeki sıvının drenajını kolaylaştırarak rahatlatıcı bir etki yaratabilir. [caption id="attachment_503" align="alignnone" width="710"] sinüzite ne iyi gelir[/caption] Sıcak buhar inhalasyonu: Sıcak buhar inhalasyonu, sinüslerdeki sıvının drenajını kolaylaştırarak rahatlatıcı bir etki yaratabilir. Sıcak kompresler: Sıcak kompresler, sinüslerdeki sıvının drenajını kolaylaştırarak rahatlatıcı bir etki yaratabilir. Sinüsleri temizleme: Burun akıntısını temizlemek için burun suyunu kullanabilir veya burun suyunu yaparak kendi burun suyunuzu yapabilirsiniz. Bu, sinüslerdeki sıvının drenajını kolaylaştıracak ve rahatlatıcı bir etki yaratacaktır. Sıvı tüketimi: Sinüzit sırasında sıvı tüketimi artırılmalıdır. Bu, vücuttaki sıvı dengesini koruyarak sinüslerdeki sıvının drenajını kolaylaştıracaktır. Medetomidin: Medetomidin, sinüzit sırasında sinüslerdeki sıvının drenajını kolaylaştıran bir ilaçtır. Antibiotikler: Sinüzit sırasında bakteriyel bir enfeksiyon nedeniyle oluştuysa, doktorunuz tarafından reçete edilen antibiotikler kullanılabilir. Bu öneriler, sinüzite ne iyi gelir sorusunun cevabı olabilir ve belirtilerini azaltmaya yardımcı olabilir, ancak sinüzit sırasında doktorunuza danışmanız önerilir. Eğer sinüzit belirtileri devam ediyorsa veya ağırlaşıyorsa, doktorunuza danışmanız gerekebilir. Ayrıca daha önce yazdığımız zeytin yaprağı faydaları başlıklı makalemize göz atmanızı da tavsiye ederiz. Sinüzite İyi Gelen Bitkiler Nelerdir? [caption id="attachment_504" align="alignnone" width="750"] sinüzite iyi gelen bitkiler nelerdir[/caption] Sinüzite ne iyi gelir sorusunun bir diğer cevabı ise bitkisel çözümlerdir.
Sinüzit sırasında aşağıdaki bitkilerden yapılmış çaylar veya bitkisel ürünler sinüzit belirtilerini azaltmaya yardımcı olabilir: Propolis: Propolis, sinüslerdeki iltihaplı sıvının drenajını kolaylaştıran ve enfeksiyonları önleyen bir bitkidir. Propolis, sinüzit sırasında kullanılabilir, ancak propolis alerjik reaksiyonlara neden olabilir, bu yüzden dikkatli kullanılması önerilir. Papatya: Papatya, sinüslerdeki iltihaplı sıvının drenajını kolaylaştıran ve ağrıyı azaltan bir bitkidir. Papatya, sinüzit sırasında kullanılabilir, ancak papatya alerjik reaksiyonlara neden olabilir, bu yüzden dikkatli kullanılması önerilir. Limon: Limon, sinüslerdeki sıvının drenajını kolaylaştıran ve ağrıyı azaltan bir bitkidir. Limon, sinüzit sırasında kullanılabilir, ancak limon alerjik reaksiyonlara neden olabilir, bu yüzden dikkatli kullanılması önerilir. Ebegümeci: Ebegümeci, sinüslerdeki iltihaplı sıvının drenajını kolaylaştıran ve ağrıyı azaltan bir bitkidir. Ebegümeci, sinüzit sırasında kullanılabilir, ancak ebegümeci alerjik reaksiyonlara neden olabilir, bu yüzden dikkatli kullanılması önerilir. Adaçayı: Adaçayı, sinüslerdeki iltihaplı sıvının drenajını kolaylaştıran ve ağrıyı azaltan bir bitkidir. Adaçayı, sinüzit sırasında kullanılabilir, ancak adaçayı alerjik reaksiyonlara neden olabilir, bu yüzden dikkatli kullanılması önerilir. Bu bitkilerden yapılmış çaylar veya bitkisel ürünler sinüzit belirtilerini azaltmaya yardımcı olabilir, ancak sinüzit sırasında doktorunuza danışmanız önerilir. Eğer sinüzit belirtileri devam ediyorsa veya ağırlaşıyorsa, doktorunuza danışmanız gerekebilir. Ayrıca, bitkisel ürünlerin kullanımı sırasında dikkatli olunması önemlidir, çünkü bazı bitkisel ürünler alerjik reaksiyonlara neden olabilir veya diğer ilaçlarla etkileşim gösterebilir.
0 notes
obeziteyeson · 3 years
Text
JANDARMALAR CEZA KESİYORLAR DENİZ KENARINDA VE TENHADA!
Hastalara, en kritik durumlarda, yoğun bakım ve acil servislerde, hayat kurtarıcı olarak Serum Fizyolojik dediğimiz, binde 9 yani, (% 0.9) oranında tuzlu su, infüzyonları verilmektedir.  Senelerden beri, serum fizyolojik de ayrıca, buğu olarak, burun spreyi ve ağız yıkamaları için kullanılmakta ve eczanelerde halkımıza, şişelenmiş olarak satılmaktadır.
KBB ve çocuk hekimleri tarafından, burun tıkanıklığının açılması, rahat nefes alınabilmesi amacıyla üst solunum yolu infeksiyonlarında ve alerjik ve kronik rinit ve sinüzitli hastalara sıklıkla önerilmektedir. Bazı şartlarda, kronik sinüziti olan hastaların, sinüsleri operasyon ile delinerek, tuzlu su ile yıkama, önemli bir tedavi yöntemidir. Kronik burun tıkanıklığı ve kronik sinüzitİ senelerden beri süre gelen hastalarımıza, senelerden beri eczanelerimizde, şişelenmiş olarak, deniz suyu ve okyanus suyu faydalarından dolayı reçetesiz olarak satılmaktadır. 
Kristal kaya tuzu ile tedaviye tıp dilinde Haloterapi denilmektedir. Kronik maksiller sinüsit tedavisinde, sinüslere operasyon ile delik açılmaksızın, tuzlu su ile rahatlıkla yıkayarak, sinüsleri temizleme ve tedavi etmenin mümkün olduğu bir çok bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir[1] [2].
‘Saline (a sterile solution of salt) is routinely used in medicine—for inhalation via nebulizer, intravenously, in nasal washes and nasal sprays, etc. Hypertonic saline (higher concentration) nasal spray has shown some success in drawing fluid out of the tissue,’ Bowser says.
Hepimizin bildiği gibi, deniz suyu da hipertonik olan tuzlu bir sudur.  Deniz suyunun MAGNEZYUM içeriği, deniz suyunu alkali, yani pH değerini oldukça yüksek yapmaktadır. Deniz suyu da aynı zamanda İYODLU bir sudur.  Dr. Mark Sircus, SODIUM BICARBONATE. NATURE’S UNIQUE FIRST AID REMEDY adlı kitabında,  bikarbonatlı su ile İYOT karışımının,  güçlü ve geniş spektrumlu bir anti-mikrobiyal etkisi olduğunu bildirilmiştir[3].
Alkali olan iyotlu deniz suyu, geniş spektrumlu, yani geniş kapsamlı olan bir antibiyotik gibi mikropları öldürebilmektedir. Üstelik geniş spektrumlu antibiyotikler, ağız, burun boğaz, deri ve barsaklarda bulunan koruyucu dost mikrobiyomu yok ediyorken, İYOTLU olan deniz suyu, cildimizde olduğu gibi, AĞIZ BURUN BOĞAZ MUKOZASINDA VE MİDE İNCE VE KALIN BARSAK epitellerinde bulunan doğal ve dost mikrobiyomu beslemekte ve çoğaltmaktadır. Bu nedenle en başta SARS CoV-2, COVİD-19 virüsü olmak üzere, tüm virüs ve bakteri infeksiyonlarından korunmada ve alerjik reaksiyonları önlemede, son derece güçlü bir etkendir. 
Kimya mühendisi ve çevre uzmanı olan sayın Prof. Mustafa Öztürk, SARS CoV-2, COVİD-19 VİRÜSÜNÜN hidrofobik, yani suyu sevmeyen bir VİRÜS türü olduğunu açıklamıştır. Prof. MUSTAFA Öztürk, solunan havadaki tuz oranı arttıkça SARS CoV-2, COVİD-19 virüs infeksiyonundan ölüm oranının azaldığını bildirmiştir. HİDROFOBİK OLAN, (yani suyu sevmeyen sudan korkan virüs) SARS CoV-2, COVİD-19 VİRÜSÜ, hidrofobik olan bir C-terminal proteinine sahiptir. Prof. Öztürk’e göre, SARS CoV-2, COVİD-19 VİRÜSÜ, bu nedenle suyu sevmez, yani HİDROFOBİKTİR.
Prof. Mustafa Öztürk’e göre, SARS CoV-2, COVİD-19 VİRÜSÜ nedeniyle ölüm oranı yüksek olan şehirlerde havadaki tuz miktarı düşük olarak ölçülmüştür (0.196 µg/m3).  SARS CoV-2, COVİD-19 infeksiyonu nedeniyle ölüm oranı düşük olan şehirlerin havalarında, ise tuz içeriği oldukca yüksek olarak bulunmuştur (0.81 µg/m3). 
Özetleyecek olursak, Prof. Mustafa Öztürk’ün açıklamalarında; ‘’Soluduğumuz havadaki tuz oranı arttıkça COVID-19 infeksiyonuna bağlı ölüm oranı azalmaktadır. Prof. Mustafa Öztürk’ün açıklamalarına göre; solunan havada tuz oranı yüksek olursa SARS CoV-2, COVİD-19 virüsü daha az yayılıyor. Yaz aylarında sıcaklığın artması ile kıyı şehirlerimizde havadaki tuz oranı da artmaktdır’ demektedir.
Profesör Öztürk:
1.     Solunan Havasında yüksek tuz seviyesi olan, İngiltere’nin güneybatı bölgesinde, daha düşük tuzlu havası olan Londra’ya kıyasla daha az sayıda SARS CoV-2, COVİD-19 enfeksiyonu görülmektedir.
2.     Solunan Havasında, oldukca Yüksek tuz bulunan Pekin’de de vaka sayısı, Wuhan’a oranla daha düşüktür.
3.     İtalya’da solunan havanın tuz oranı az olduğu bilinen Lombardiya bölgesi COVID-19 infeksiyonundan ciddi şekilde etkilenmiştir. İtalya’nın güneyinde yüksek tuzlu bölgelerde ise virüs oranları çok düşük gözlemlenmiştir” diye açıklamalar yapmıştır.
 Yukarıda açıkladığımız nedenlerle, kıyılarımızda kalabalığa karışmadan açık havada uzun uzun yürürsek, kalabalığa karışmadan sık sık denize girersek, SARS CoV-2, COVİD-19 virüsünün bulaşması ve yayılması azalacaktır, ve SARS CoV-2, COVİD-19 VİRÜSÜ infeksiyona yakalanmamız bu şekilde uygulama sonucu kolayca önlenecektir.
NOT: Sokağa çıkma yasağının, deniz kıyılarında mesafelerini koruyarak yürüyenlere, ya da denize girenlere uygulanması kanımca doğru bir uygulama değildir, yanlıştır. Halkın fizik ve mental olarak sağlıklı olmasını, bağışıklık sisteminin güçlenmesini engelleyen anlamsız, geçersiz bilimsellten uzak bir uygulamadır.
Bu bağlamda, hipertonik olan denizlerimizin sularının tuzluluk oranlarını açıklamayı bir borç biliyorum:
1.Tuzluluk oranı, Karadeniz'de binde 18,
2. Ege denizinde binde 25, 
3. Akdeniz'de binde 36'dır.
4. Marmara denizinde Karadeniz’den gelen üst akıntılardan dolayı üst kısımlarında tuzluluk oranı binde 23 tür. Marmara denizinin güney kısımlarında tuzluluk oranı ise binde 36 civarındadır. Ege denizinin kuzeyinde tuzluluk oranı %33 güneyinde ise tuzluluk oranı binde 37 seviyesindedir[4].
 Antibakteryel olan, İYOTLU ve Hipertonik Deniz suyunda, ayrıca, Na+Cl ile birlikte, kaya tuzunda bulunan bir çok temel mineral de bulunmaktadır. Bu nedenle deniz suyu da alkalidir: Kalsiyum Ca++, Magnezyum Mg++[5], Potasyum K+, Kromiyum Cr[6], Selenyum Se, Çinko Zn, Vanadium (V) gibi bir çok minerali dengeli olarak içermektedir.
Örneğin deniz suyunun eklendiği süt ile mayalanan yoğurdun ve tüm fermente gıdaların antibakteriyel etkilerinin arttığı bir çok bilimsel çalışmada gösterilmiştir[7] [8] [9].
 Ayrıca deniz suyunda bekletilmiş olan yeşil çay yapraklarının antioksidan etkisininde çok daha fazla arttığı da gösterilmiştir[10].
 İYOTLU ve HİPERTONİK olan, deniz suyunun, başta SARS CoV-2, COVİD-19 virüsü olmak üzere, bütün vürüsleri yok ettiği, güçlü bir antibakteryel etkisinin bulunmasının dışında, bilinen bir çok sağlık sorununu da doğal olarak giderdiği gösterilmiştir. Örnek verecek olursak, yayınlanmış olan bir çok deneysel laboratuvar çalışması sonucu tansiyonu, kolesterolü ve kan yağlarını düzenlediği, obezite, diyabet, karaciğer yağlanması gibi kronik hastalıkları giderebildiği bildirilmiştir[11] [12] [13] [14] [15] [16] [17] [18] [19].
 Hipertonik ve İYOTLU olan deniz suyunun ayrıca, atopik egzema ve dermatit gibi alerjik ve kronik cilt hastalıklarına da iyi geldiği bir çok bilimsel çalışmada bildirilmiştir[20] [21].
 ÖZETLE:
GEREK HİPERTONİK OLAN KRİSTAL KAYA TUZLU SU, GEREK HİPERTONİK OLAN İYOTLU DENİZ SUYU İLE GARGARA YAPMAK, AĞIZ-BURUN BOĞAZ MUKOZALARINI TEMİZLEMEKTE VE BAŞTA SARS CoV-2, COVİD-19 virüsü OLMAK ÜZERE, 400 TİP RİNOVİRÜS VE İNFLUENZA A ve B VİRÜSLERİNİ SOLUNUM YOLLARINA İNMELERİNİ ENGELLEMEKTE ve ÇEVREYE YAYILMAYI,  BULAŞMAYI BU ŞEKİLDE ÖNLEMEKTEDİR.
Sonuç olarak, başta SARS CoV-2, COVİD-19 virüsü OLMAK ÜZERE, 400 TİP RİNOVİRÜS VE İNFLUENZA A ve B VİRÜSLERİNİN toplum içinde yayılmasının ve bulaşmasının önü kesilmektedir.
SONUÇ: 1. Denize giren, deniz kenarında oturup hava soluyan, deniz kenarında gezen vs. kişilere JANDARMA ve POLİSLERİN ceza kesmeleri kadar, büyük bir saçma, bilimsellikten uzak bir uygulama olamaz.
2. Tüm halkımızı denize girmeye ikna edersek (!) pandemi sona erer.
3. İÇİŞLERİ BAKANIMIZ SAYIN SOYLU’ya SESLENİYORUM, lütfen deniz kenarlarında, oturan, yatan, dolaşan, denizde yüzen kişilere ceza kesilmesi uygulamasını bir an önce durdurun.
KIZ BEN SANA DEMEDİM Mİ, KARŞIKİ DAĞLAR JANDARMA, JANDARMA!
:Sözcünün Haberi
JANDARMALAR
[1] Grigor'eva NV. [Halotherapy in combined non-puncture therapy of patients with acute purulent maxillary sinusitis] Vestn Otorinolaringol. 2003;(4):42-4. Russian.
[2] RabagaD., et al. Efficacy of Daily hypertonic saline nasal irrigation among patients with sinusitis: a randomized controlled trial J Fam Pract 2002,51(12): 1049-55.
[3] Dr. Mark Sircus.  SODIUM BICARBONATE. NATURE’S UNIQUE FIRST AID REMEDY. ISBN 978-0-7570-0394-3. 2014  USA .
[4] Türkiye denizlerinin tuzluluk oranı nedir? – Habererk.www.habererk.com › gundem › turkiye-denizlerinin tuzlulu oranları.
[5] Y. Ouchi, et al. “Effect of dietary magnesium on development of atherosclerosis in cholesterol-fed rabbits,” Arteriosclerosis, Thrombosis, and Vascular Biology, vol. 10, no. 5, pp. 732–737, 1990.
[6] S. Lewicki, et al., “The role of chromium III in the organism and its possible use in diabetes and obesity treatment,” Annals of Agricultural and Environmental Medicine, vol. 21, no. 2, pp. 331–335, 2014.
[7] C. M. Villanueva, et al., “Assessing exposure and health consequences of chemicals in drinking water: current state of knowledge and research needs,” Environmental Health Perspectives, vol. 122, no. 3, pp. 213–221, 2014.
[8] S. M. Kang, et al. “Effect of yogurt containing deep sea water on health-related serum parameters and intestinal microbiota in mice,” Journal of Dairy Science, vol. 98, no. 9, pp. 5967–5973, 2015.
[9] C.L. Lee, “The advantages of deep ocean water for the development of functional fermentation food,” Applied Microbiology and Biotechnology, vol. 99, no. 6, pp. 2523–2531, 2015.
 [11] M.J. Sheu, et al., “Deep sea water modulates blood pressure and exhibits hypolipidemic effects via the AMPK-ACC pathway: An in Vivo Study,” Marine Drugs, vol. 11, no. 6, pp. 2183–2202, 2013.
[12] S. He, et al. “Modulation of lipid metabolism by deep-sea water in cultured human liver (HepG2) cells,” Marine Biotechnology, vol. 16, no. 2, pp. 219–229, 2014.
[13] M.H. Chang, et al. “Effects of deep-seawater on blood lipids and pressure in high-cholesterol dietary mice,” Journal of Food Biochemistry, vol. 35, no. 1, pp. 241–259, 2011.
[14] M. Kimura, et al., “Effect cholesterol level in plasma of rats by drinking high magnesium water made from deep sea water,” in Proceedings of the MTS/IEEE Oceans (OCEANS '15), pp. 1965–1966, Honolulu, Hawaii, USA, November 2001.
[15] B. G. H, et al. “Effects of balanced deep-sea water on adipocyte hypertrophy and liver steatosis in high-fat, diet-induced obese mice,” Obesity, vol. 22, no. 7, pp. 1669–1678, 2014.
[16] J.L. Shen, et al., “Effects of deep-sea water on cardiac abnormality in high-cholesterol dietary mice,” Journal of Food Biochemistry, vol. 36, no. 1, pp. 1–11, 2012.
[17] B. G. Ha, J. “Modulation of glucose metabolism by balanced deep-sea water ameliorates hyperglycemia and pancreatic function in streptozotocin-induced diabetic mice,” PLoS ONE, vol. 9, no. 7, Article ID e102095, 2014.
[18] B. G. Ha, et al. “Anti-diabetic effect of balanced deep-sea water and its mode of action in high-fat diet induced diabetic mice,” Marine Drugs, vol. 11, no. 11, pp. 4193–4212, 2013.
[19] I.S. Chen, et al.. “Alleviative effects of deep-seawater drinking water on hepatic lipid accumulation and oxidation induced by a high-fat diet,” Journal of the Chinese Medical Association, vol. 76, no. 2, pp. 95–101, 2013.
[20] Y. Hataguchi, et al. “Drinking deep-sea water restores mineral imbalance in atopic eczema/dermatitis syndrome,” European Journal of Clinical Nutrition, vol. 59, no. 9, pp. 1093–1096, 2005.
[21] H. Kimata, H, et al.“Reduction of allergic skin responses and serum allergen-specific IgE and IgE-inducing cytokines by drinking deep-sea water in patients with allergic rhinitis,” Oto-Rhino-Laryngologia Nova, vol. 11, no. 6, pp. 302–303, 2001.
3 notes · View notes