Tumgik
#shakespeare şiirleri
Text
Tumblr media
Aşk kader midir?
4 notes · View notes
eren27akrt · 1 year
Text
İyi geceler.
Dedi Juliet,
Binlerce kez lanet olsun gecelere senin ışığın yoksa...
dedi Romeo
13 notes · View notes
yorgunherakles · 2 years
Quote
insan yalnızlığı en çok, yanındaymış gibi davrananlardan öğrenir.
t.s eliot - çorak ülke
17 notes · View notes
momentslience · 1 year
Text
"The sea hath bounds, but deep desire hath none."
—Denizin sınırı belli, arzunun dibi yok.
Aşk ve Anlatı Şiirleri, William Shakespeare
7 notes · View notes
haytaogluyunus · 4 months
Text
Tumblr media
ANMA:
BUGÜN 12 ARALIK (1950)
KIRGIZ TÜRKLERİNDEN, TÜRK MİLLİYETÇİSİ
ALİKUL OSMANOV’UN
ÖLÜMÜN YIL DÖNÜMÜ. RAHMETLE ANIYORUM.
Alıkul Osmonov (21 Mart, 1915 - 12 Aralık, 1950) - Kırgızistan'da şiir modernleştiren yazarlardan biri olan Kırgız şair, oyun yazarı ve çevirmen. Başlıca başarıları, içsel duygu, günlük yaşam ve milliyetçiliğe vurgu yaparak laik temalara odaklanarak sözlü halk şiirinin kaydedilmesidir. William Shakespeare, Sándor Petőfi ve Alexander Pushkin çalışmaları dahil olmak üzere birçok Avrupalı ​​yazarını Kırgız diline çeviriyor.
Alıkul Osmonov, Kırgızistan'ın Panfilov kentindeki Kappl-Arık'ta, Bişkek'in yaklaşık 75 km batısında doğdu. Erken yaşta bir yetim kalmış ve Bişkek yetimhanesinde ve daha sonra Tokomak yetimhanesinde büyüdü. 1929'dan beri Osmonov, Bişkek Pedagoji Okulu'nda okudu, ancak tüberküloz hastalığı nedeniyle onu terk etti. Gazetecilik kariyerine başladı ve Shabul, Leninchil Pash, ve Kyzil Kırgızistan gibi erken Sovyet döneminden bu yana birçok Çin gazetesinde çalıştı. Bugün "Kırgız Tuusu" başlığı altında yer almaktadır. 1939'dan 1940'a kadar Kırgızistan'da Ulusal Yazarlar Birliği Genel Sekreteri olarak çalıştı. Bir yıl önce Sovyet Yazarlar Birliği üyesi oldu.
İlk şiiri "Kijil jook" 1930'da yayınlandı ve ilk şiirleri "Şafaktaki Şarkılar" - 1935'te, ünlü Mahabat dahil olmak üzere yaklaşık 500 şiir yazdı ve yayınladı. Vityaz'ı kaplan derisi, Shakespeare Othello ve On İkinci Gece ile Pushkin'den Evgeni Onegin'e çevirir. Şiirlerinden bazıları kendi deneyimlerinden ilham alıyor - ilk aşkı, ebeveynlerinin ve kızının 1943'te ölümü.
0 notes
sonmuzik · 11 months
Text
Necip Fazıl Kısakürek’in Vefatının 40. Yılı
Tumblr media
Necip Fazıl Kısakürek’in Vefatının 40. Yılı
Kaldırımlar, Çile, Reis Bey ve Bir Adam Yaratmak… Türk edebiyatının üstadı, 100’e yakın esere imza attı. Şair, yazar ve düşünür Necip Fazıl Kısakürek'in vefatının üzerinden tam 40 yıl geçti.
Tumblr media
"Gideriz nur yolu izde gideriz Taş bağırda, sular dizde gideriz Bir gün akşam olur bizde gideriz Kalır dudaklarda şarkımız bizim” Bu dizeler, “Şairlerin Sultanı” olarak anılan Necip Fazıl Kısakürek’e ait. Okumayı dedesinden öğrendi Necip Fazıl Kısakürek, 26 Mayıs 1904'te dünyaya geldi. Babası hukukçu Abdülbaki Fazıl Bey, annesi Girit muhaciri bir ailenin kızı olan Mediha Hanım’dır. Çocukluğunu ise dönemin hakimlerinden büyükbabası Mehmet Hilmi Bey'in konağında geçirdi. Okumayı 5-6 yaşlarındayken dedesinden öğrendi. Büyükannesi Zafer Hanım'ın da etkisiyle okuma aşkıyla tanıştı. Necip Fazıl Kısakürek’in Vefatının 40. Yılı Haftalık dergi çıkarmaya başladı Mahalle Mektebinde başladığı öğrenimine, Fransız Papaz, Amerikan Koleji ve Rehber-i İttihad okullarında devam etti. İlkokulu ise Heybeliada Numune Mektebinde tamamladı. 1916 yılında Yahya Kemal ve Hamdullah Suphi Tanrıöver'in de öğretmenlik yaptığı Mekteb-i Fünun-u Bahriye-i Şahane'ye (Deniz Harp Okulu) girdi. Öğrencilik yıllarında şiirle ilgilenmeye başlayan Kısakürek, "Nihal" adında haftalık bir dergi çıkarmaya başladı. Batılı yazarların eserlerini orijinal dilinde okudu Kısakürek, şair Nazım Hikmet Ran ile aynı okulda eğitim gördü. Lord Byron, Oscar Wilde, Shakespeare gibi önemli batılı yazarların eserlerini orijinal dilinde okudu. 1921’de, Ahmet Haşim, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Faruk Nafiz, Ahmed Kudsi gibi edebiyatçılarla tanıştığı Darülfünun Edebiyat Medresesi Felsefe Bölümüne girdi. Kısakürek’in ilk şiirleri, Ziya Gökalp'in kurduğu, Yakup Kadri ve arkadaşlarının çıkardığı Yeni Mecmua dergisinde yayımlandı. 1924’te Maarif Vekaletinin açtığı sınavı kazandı, Milli Eğitim Bakanlığı bursuyla 20 yaşında Paris'e gitme imkanı buldu. Kaldırımları 1928’de yayımladı İstanbul'a döndüğü 1925'te, ilk şiir kitabı "Örümcek Ağı"nı, 1928'de ise "Kaldırımlar"ı yayımladı. Kaldırımlar şiiri, okurların hayranlığını kazandı. Abdülhakim Arvasi ile 1934'te tanışan usta edebiyatçı, bu tarihi kendisi için bir milat kabul etti. Bu tarihten sonra da eserlerinde tasavvufi düşüncenin izleri görülmeye başlandı. "Benim efendim Ben sana bendim Bir üfledin de Yıkıldı bendim." Tohum ve Bir Adam Yaratmak sahneyle buluştu 1935'te yazdığı "Tohum" ile "Bir Adam Yaratmak" eserleri, Muhsin Ertuğrul tarafından İstanbul Şehir Tiyatroları'nda sahneyle buluşturuldu. İslamcılık ve Türklük vurgusunun ön planda olduğu Tohum, sanat çevrelerinden büyük ilgi gördü. Bir Adam Yaratmak ise 1937 yılında sahnelendi. Usta edebiyatçının 1936'da Celal Bayar’ın temin ettiği ilanlar yardımıyla çıkardığı ve 16 sayı sürdürdüğü "Ağaç" Mecmuası, dönemin önde gelen entelektüellerini çatısı altında topladı. “Çile" okuyucuyla buluştu Kısakürek, 1938'de yeni bir milli marş yazılması için Ulus gazetesinin açtığı yarışmada kendisine yapılan teklifi kabul etti, yarışmadan vazgeçilmesi şartını öne sürdü. İsteği kabul gören Kısakürek, "Büyük Doğu Marşı" şiirini yazdı. Şiire verdiği "Büyük Doğu" adı, daha sonra çıkaracağı derginin de adı oldu. 1934'te yaşadığı buhranlı dönemini anlattığı "Çile" şiiri ise 1939 yılında okuyucuyla buluştu. Dergide takma isimlerle yazıları yayımlandı Şair, 1941’de Fatma Neslihan Baban ile evlendi. Mehmed, Ömer, Ayşe, Osman ve Zeynep isimli çocukları dünyaya geldi. Büyük Doğu dergisinin ilk sayısı ise 17 Eylül 1943’te yayımlandı. Dergi, İslami değerleri öne çıkarmasıyla dikkat çekti. Başlangıçta dönemin ünlü isimlerinin yazılarına yer verilen dergide, Necip Fazıl'ın takma isimlerle de yazıları yayımlandı. O takma isimler ise şöyleydi: “Adıdeğmez, İstanbul Çocuğu, BÜYÜK DOĞU, Fa, Tenkitçi, N.F.K., Ne-Mu, Ahmet Abdülbaki, Abdinin Kölesi, Bankacı, Be-De, Dilci, İstanbullu, Muhbir.” Bir ay 3 gün tutuklu kaldı Bakanlar Kurulu kararıyla 1944'te kapatılan dergi, 1945'te yeniden yayımlanmaya başlarken, 1 yıl sonra yine kapatıldı. Dergi, 1947'de yeniden okuyucuyla buluştu fakat kısa süre sonra mahkeme kararıyla kapatıldı ve Necip Fazıl Kısakürek tutuklandı. Derginin sahibi görünen eşi Neslihan Hanım ile "Padişahlık propagandası yapmak-Türklüğe ve Türk milletine hakaret" etmekten yargılanan şair, bir ay 3 gün tutuklu kaldı. Büyük Doğu Cemiyeti'ni kurdu Kısakürek, 1949'da başkanı olduğu Büyük Doğu Cemiyeti'ni kurdu. Eşi ile 1950'de hapse giren şair, aynı yıl yapılan genel seçimlerden sonra, seçimi kazanan Demokrat Parti'nin çıkardığı Af Kanunu ile serbest bırakıldı. Daha sonra, Büyük Doğu'yu yeniden çıkarmaya başladı. Dergide Adnan Menderes'e açık mektuplar yayımlayarak, partiyi İslam ekseninde geliştirmesini önerdi. Derginin çıkarılmadığı zamanlarda, Yeni İstanbul, Son Posta, Babıalide Sabah, Bugün, Milli Gazete, Her Gün ve Tercüman gazetelerinde günlük fıkra ve yazıları yayımlandı. Oğlu Mehmed'e, 1973'te Büyük Doğu Yayınevi'ni kurduran Kısakürek, "Esselam" isimli manzum eserinden başlayarak daha önce çeşitli yayınevleri tarafından basılmış eserlerinin düzenli yayınına başladı. “Sultanu'ş Şuara" unvanını aldı Milli Türk Talebe Birliği tarafından 1975'te mücadelesinin 40. yılı dolayısıyla jübile düzenlenen Kısakürek, 1976'dan 1980'e kadar 13 sayı "Rapor", 1978'de de "Son Devre Büyük Doğu" dergisini çıkardı. Türk Edebiyatı Vakfı tarafından, 1980'de Sultanu'ş Şuara (Şairler Sultanı) unvanını alarak şair Baki'den sonra, Sultanu'ş Şuara unvanına sahip ikinci şair olarak tarihe geçti. 1981'de Milli Kültür Vakfı Armağanı'nı alan Kısakürek'e, 1982 yılında Türkiye Yazarlar Birliği tarafından Üstün Hizmet Ödülü takdim edildi. 25 Mayıs’ta vefat etti Necip Fazıl Kısakürek, "üstat" olarak anıldı. Künye, Sabır Taşı, Namık Kemal, Çerçeve, Para, Vatan Şairi Namık Kemal, İdeolocya Örgüsü, Son Devrin Din Mazlumları, Halkadan Pırıltılar, Çöle İnen Nur, Maskenizi Yırtıyorum, Ulu Hakan II. Abdülhamid Han, Kanlı Sarık, Sonsuzluk Kervanı, At'a Senfoni, Sahte Kahramanlar, Her Cephesiyle Komünizm, Babıali, Ahşap Konak ve Reis Bey'in de aralarında bulunduğu çok sayıda esere imza attı. Türk Savunma Sanayii LIMA 2023’te Boy Gösterecek! Usta edebiyatçının "Bir Adam Yaratmak" eseri, 1977'de Yücel Çakmaklı tarafından televizyona, "Reis Bey" adlı eseri ise Mesut Uçakan tarafından sinemaya uyarlandı. Oyun, 2002'de de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları tarafından sahneye konuldu. Kısakürek'in Reis Bey oyunu, 2012'de Devlet Tiyatroları, 2017'de ise Şehir Tiyatroları tarafından sahnelendi. Erenköy'deki evinde 25 Mayıs 1983'te vefat eden Kısakürek'in cenazesi, Eyüp Sultan Mezarlığı'nda toprağa verildi. Kaynak:trthaber Read the full article
0 notes
cinaraslan · 2 years
Text
Boris Leonidoviç Pasternak (10 Şubat, 1890 - 30 Mayıs, 1960), Rus şair, oyun yazarı, romancı, çevirmen.
Çağımızın en büyük şairlerinden biri sayılmaktadır. 1920'lerde Rus edebiyat çevrelerinde "şairlerin şairi" unvanını alan sanatçı, SSCB'nin kültür politikasını yönetenlerle ters düşmüş ve şiirleri 1936'dan itibaren ülkesinde yasaklanmıştır.
Goethe, Rilke, Shakespeare ve Paul Verlaine’in eserlerini Rusça’ya kazandırmış çok başarılı bir çevirmendir.
1957’de ilk defa İtalya’da yayımlanan Doktor Jivago adlı romanı ile tüm dünyada tanınan sanatçı 1958 Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülmüş fakat ödülü reddetmiştir.
👇🏻YAŞAMI 👇🏻
Çocukluğu ve eğitimi
1890’da Moskova’da dünyaya geldi. Rus Ortodoks Kilisesi’ne kabul edilmiş aslen Yahudi olan varlıklı bir sanatçı ailenin en büyük çocuğu idi. Babası Leonid Pasternak, tanınmış bir ressam; annesi Rosa Kaufman bir konser piyanisti idi.
1901’de liseye başlayıncaya kadar evde anne-babası ve özel öğretmenlerden ders alarak yetişti.Devrin önemli sanatçılarından Sergei Rachmaninoff, Alexander Scriabin, Rainer Maria Rilke ve Lev Tolstoy gibi kimselerin konuk olduğu bir evde büyüdü;genç yaşta tanıştığı tüm bu sanatçılar onda iz bıraktı. Scriabin’in etkisiyle Moskova Konservatuvarı’na girip altı yıl müzik eğitimi gördü. O yıllarda bestelediği eserlerden üç piyano parçası günümüze gelmiştir.
1909'da müzik eğitimini yarım bırakarak Moskova Üniversitesi'ne kaydoldu. Önce Hukuk Fakültesi’ne yazıldıysa da öğrenimine felsefe bölümünde devam etti. 1912'de Almanya'ya giderek Marburg Üniversitesi'nde bir süre felsefe derslerini izledi. Burada Heokont Felsefe Okulunun bir üyesi olan filozof Hermann Cohende’den etkilendi.Edebî hayatı Almanya’dayken yazdığı şiirlerle başladı. İtalya’ya yaptığı kısa bir ziyaretin ardından 1913 kışında Moskova'ya döndü ve Moskova Üniversitesi'ndeki öğrenimini tamamladı. Gördüğü müzik ve felsefe öğrenimi yazarın kaleme aldığı eserlerde izlerini hep gösterdi. 1914’te ilk eseri olan “Bulutlarda İkiz” (Bliznets v tuchakh) yayımlandı. Bu eserde simgecilik etkisi taşıyan şiirleri yer alıyordu.
I. Dünya Savaşı yılları
Çocuklukta geçirdiği bir kazadan sonra bir bacağı diğerinden kısa kalmış olan Pasternak, I. Dünya Savaşı yıllarında askere alınmadı; Ural Dağları’nda bir kimya fabrikasında memur olarak çalıştı.Çok verimli geçen bu dönemde iki cilt şiir yazdı. Bu ciltlerden birisi 1915’te bir yangında yok olmuş, diğeri 1917’de Bariyerlerin Üstünde adıyla yayımlanmış ve büyük ilgi görmüştür. Şiirlerinin yanı sıra ileride yazacağı Doktor Jivago dahil pek çok düzyazı eseri onun Ural Dağları’ndaki deneyimlerine dayanır.
1917’de Moskova’ya giden Pasternak, Moskova’ya varışı ile Ekim Devrimi’nin gerçekleşmesine kadar geçen sürede iki kitap yazdı: Kızkardeşimin Yaşamı ile Temalar ve Varyasyonlar. Ne var ki savaş koşulları nedeniyle beş yıl boyunca kitapları yayımlama fırsatı bulamamıştır.
Bolşevik Devrimi’nden sonra
Devrimden sonra Rusya’da kurulan yeni hükümetin acımasızlığını ürkütücü bulan Pasternak, her şeye rağmen devrimi destekliyordu. 1921’de ülke dışına çıkmak serbest olunca anne-babası ve kızkardeşleri Almanya’ya gidip geri dönmediler ancak o, Moskova’da kalıp kütüphaneci ve çevirmen olarak çalıştı.
1922’de “Kızkardeşimin Yaşamı” adlı şiir kitabı Rusların Samizdat dedikleri bir yöntemle yurt dışına kaçırılıp geniş bir kitleye tanıtıldı.Aynı yıl Sanat Enstitüsü’nde öğrenci olan Yevgeniya Lury ile evlenen şair, eşiyle birlikte Berlin’e giderek ailesini ziyaret etti. Hayatının geri kalanında hemen hemen her sene ailesini ziyaret izni için başvuran ama izin alamayan Pasternak için bu, ailesinin son görüşü olmuştur. Oğlu Evgeny 1923’te dünyaya geldi. Pasternak o yıl lirik çalışmalarının doruğu olarak kabul edilen "Temler ve Varyasyonlar" adlı kitabını çıkardı.
1920’lerde şiirler ve kısa öyküler yazmayı sürdüren Pasternak’ın öyküleri Luvers’in Çocukluğu (1922) adlı kitapta toplandı. Şair bu dönemde Sergey Yasenin ve Vladimir Mayakovski ile dost oldu. Bu iki şairin 1925 ve 1930’da intiharlarından sonra, Rusya’nın yaşayan en büyük şairi unvanını taşıdı.
Çeviriye yönelmesi
1930’larda SSCB’de yazarlardan Sosyalist Gerçekçilik doktrini çerçevesinde eser üretmeler isteniyordu ama Pasternak’ın gerçekçilik anlayışı resmi doktrin ile uyuşmuyordu. Her ne kadar 1934’te Sovyet Yazarlar Birliği başkanı seçildiyse de 1936’dan itibaren şiirlerini yayımlaması yasaklandı. Şiirlerini yayımlayamaz olunca şiir çevirileri yapmaya yöneldi. İngiliz, Fransız, Alman, Polonyalı ve Gürcü şairlerin eserlerini Rusçaya çevirdi. Shakespeare’in en başarılı çevirmeni olarak ün yaptı.
1931’de ilk eşinden ayrılan Pasternak, 1934 yılında ünlü piyanist Heinrich Neuhaus’un eşi Zinaida Neuhaus ile ikinci evliliğini yaptı. 1935’te Anti Faşist Kongresi’ne katılmak için Paris’e gitme fırsatını buldu. Çok başarılı olduğu çeviri işinden iyi kazanç elde ediyordu. Moskova dışındaki yazarlar köyünde 1936’da bir ev edinebildi ve hayatının geri kalanında çoğunlukla orada yaşadı.
Olga Ivinskaya ile ilişkisi
Pasternak 22 yaş genç olan ve edebiyat dergilerinde editörlük yapan Olga Ivinskaya ile 1946’da tanışıp aşık oldu; yaşamının geri kalanında onunla evlilik dışı bir ilişki sürdürdü.Çeviri işlerinde birlikte çalıştılar ve böylece Pasternak, Doktor Jivago’yu yazmaya daha çok vakit ayırabildi. Doktor Jivago’nun Lara karakteri için ilham verdiği düşünülen Olga, 1950’de “ bir casusluğa suç ortaklığı yapmak”la suçlanıp beş yıl çalışma kampında çalışma cezası aldı. Pasternak, bu tutuklamanın kendisini tutuklamak, tehdit etmek için neden ve kanıt bulmak amacıyla yapıldığını ama Olga’nın kahramanlığı sayesinde kendisine dokunulmadığını 1958’de bir arkadaşına gönderdiği mektubunda yazmıştır. Olga İvinskaya 1953’te Stalin’in ölümünden sonra serbest bırakıldı. İlişkilerine eskisi gibi devam ettiler.
Doktor Jivago’nun yayımlanması
Yazar, 1945’te başladığı ilk romanı Doktor Jivago’yu 1954’te tamamladı. Roman,1917 devrimi sürecinde Sovyetler Birliği'nin panoramasını sunan bir eserdir; başkahramanı zihinsel bağımsızlığı her şeyin üstünde tutan bir doktordur. 1956’da Noviy Mir Dergisine gönderilen Doktor Jivago, SSCB resmî görüşüne uygun yazılmadığı gerekçesiyle reddedildi. Kitabın el yazması bir İtalyan gazeteci tarafından yurtdışına kaçırıldıktan sonra 1957’de İtalya’da yayımlandı; kısa sürede çeşitli dillere çevrilerek ünlendi. Eserin İngilizce çevirisi 26 hafta boyunca New York Times’ın En çok satanlar listesinde kaldı.
Öte yandan eser Sovyetler Birliği’nde yasaklandı ve hiçbir eleştirmen yasak kitabı okumamış olmasına rağmen Sovyet Yazarlar Birliği kapalı bir duruşma düzenleyerek Pasternak’ın birlikten atılmasına karar verdiklerini açıkladı. Ayrıca Politbüro’ya bir dilekçe göndererek yazarın vatandaşlıktan çıkarılmasını, sürgün edilmesini istediler.
Nobel Edebiyat Ödülü’nü
Moskova yakınlarındaki Pederelniko’da yaşayan yazara Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldüğü 23 Ekim 1958’de bir telgrafla bildirildi. Pasternak, o gün bu telgrafı “Memnunum, medyunum, onurlandım, şaşırdım" şeklinde yanıtladı. Ancak 29 Ekim’de ikinci bir telgraf göndererek ödülü reddettiğini açıkladı.
Kimilerine göre yazar, bu ödülün kendisine Sovyet rejimini eleştirdiği için verildiği, siyasi bir karar olduğu düşüncesiyle reddetmiş;] kimilerine göre ise Sovyetler Birliği yönetimi onu ödülü reddetmeye zorlamıştır.
Eserleri hakkında
Yapıtlarında doğa tutkusunu doğaya ilişkin imgelerle dile getirmiş, insan ve toplum sorunlarını kaynaşmış bir bütünlük içinde yansıtmıştır. İlk şiirlerinde sembolizm ve fütürizm akımının etkileri görülmüştür. Pasternak bireysel yaratıcılığın toplumsal eyleme boyun eğmek zorunda kaldığı bir dönemde yetişmiş, şiirinde bireysel ve toplumsal yaşantıları organik bir bütünlüğe kavuşturmuş, toplumsal sarsıntıları kendi benliğinde derinliğine yaşayarak çağının trajik gerçekliğini dile getirmiştir. Şiire yeni söyleyiş özellikleri kazandırmış. Özellikle aşk ve tabiat temaları üzerinde durmuştur.
İmge ve sözdizimi açısından Rus şiirine getirdiği yeniliklerle geleneksel Rus şiirinin yalın biçimlerini uzlaştırmıştır. Çağımızın en büyük şairlerinden biri sayılmaktadır.
✊🏻ESERLERİ👇🏻
Bulutlarda ikiz(1914)
Engellerin Üstünden (1917)
Kızkardeşim Hayat (1922)
Tem ve Çeşitlemeler (1923)
Hava Yolları (1924)
1905 Yılı (1927)
Teğmen Schmidt (1927)
İkinci Doğuş (1932)
Erken Trenler (1943)
Yeryüzü Enginliği (1945).
Gece (1956)
Tumblr media
1 note · View note
julietromeonundu · 2 years
Text
Tumblr media
7 notes · View notes
lisamvi · 4 years
Text
Öğret bana, nasıl unutulur düşünmek?
williamshakespeare
19 notes · View notes
Yarayla alay eder yaralanmamış olan.
6 notes · View notes
sykcafune · 3 years
Text
Tumblr media
İşittim ki aşk ölümün içindeki bir yaşamdır
Güler ve ağlar, hepsiyle bir arada nefes alır.
William Shakespeare
1 note · View note
busonsarkim · 4 years
Text
Hayatı Hissedin Ve Onu Yaşayın
Kendimi her zaman mutlu hissederim.
Neden biliyor musunuz?
Çünkü kimseden bir şey ummam, beklentiler daima yaralar.
Hayat kısadır, öyleyse hayatınızı sevin.
Mutlu olun ve gülümsemeye devam edin.
Sadece kendiniz için yaşayın ve konuşmadan önce dinleyin,
Yazmadan önce düşünün, harcamadan önce kazanın,
Dua etmeden önce bağışlayın, incitmeden önce hissedin,
Nefret etmeden önce sevin, vazgeçmeden önce çabalayın,
Ölmeden önce yaşayın.
Hayat budur, onu hissedin,
yaşayın ve ondan hoşnut olun.
~William Shakespeare~
16 notes · View notes
yorgunherakles · 3 years
Quote
dikkat edince bu büyük ve dalgın gözlerin daimi bir rüya içinde yaşadığını fark ettim.
sabahattin ali - ses
39 notes · View notes
amantdumois-blog · 4 years
Text
Şiddetle başlayan hazlar, şiddetle son bulurlar.
Ölümleri olur zaferleri.
Öpüşürken yok olan,
ateşle barut gibi.
4 notes · View notes
dlknn · 4 years
Text
Tumblr media
5 notes · View notes
okuyanbiresma · 3 years
Note
Bu aralar sevdiğin kitaplardan tavsiyeler alabilir miyiz ? 😌🌿
Cengiz Aytmatov - Selvi Boylum Al Yazmalım
Şükrü Erbaş - İnsanın Acısını İnsan Alır, Otların Uğultusu Altında, Bütün Şiirleri 1-2, Çırpınıp İçinde Döndüğüm Dünya
A.Ali Ural- Posta Kutusundaki Mızıka
Kadın Beyni Erkek Beyni - Serkan Karaismailoğlu
Aşkın Sırrı Somuncu Baba - Mahmut Ulu
Rahel Tanrıyla Hesaplaşıyor - Stefan Zweig
William Shakespeare - Romeo ve Juliet, Othello
Anthony Burgess - Otomatik Portakal
Gören arkadaşlar 1 kitap önerisi eklerse çok güzel olur 😊
25 notes · View notes