Tumgik
#psikanaliz
okuryazarlar · 7 months
Text
Tumblr media
Psikanaliz biliminin kurucusu, modern zamanların en tartışmalı düşünürü Avusturyalı psikolog ve yazar Sigmund Freud'u aramızdan ayrılışının 84. yılında saygıyla anıyoruz.
152 notes · View notes
yorgunherakles · 17 days
Text
sevdiğini ilan etmek, eksik olduğunu, iğdiş edildiğini ilan etmektir. sevmek sahip olmadığınız bir şeyi vermektir.
bruce fink - lacan'da aşk
33 notes · View notes
felsefebilim · 6 months
Text
Irigaray ve Dişil Öznellik
Tumblr media
Kristeva ile birlikte Fransız feminist felsefesinin önemli isimlerinden birisi olan Luce Irigaray, psikanalizci olmasının da etkisiyle felsefe düşüncelerinde psikanalizden özellikle de Lacancı yaklaşımdan bir çatı oluşturmuştur.
İlgili olduğu disiplinler olan felsefe ve psikanaliz hakkındaki genel eleştirisi sahip oldukları ataerkil yapı hakkındadır. Ona göre; ataerkil yapı, erkek hegomanyasıdır ve tek cinscilikten oluşur. Bu yapıdan kurtulabilmek için kadınların yeni bir dil ve söylem gereksinimine ihtiyacı vardır. Bu dilin, kadınları erilleştirebileceğine değinir (mimesis). Irigaray mimesis kavramı ışığında; kadın, kadın gibi değil kadın olarak konuşmalıdır der. Bunun olabilmesi için de ataerkil toplum yapısından kopmuş, erillikten dönüştürülmüş özgün bir kadın formuna gerek vardır yani dişil öznelliğe...
Düşüncesinin temelinde kadının erkekleştirmeye zorlayan toplumsal, felsefi normları, düşünce ve davranış kalıplarını reddetmek, kadın bir özne yaratmak yatar. Kadın erkek eşitliğinden ziyade erkek gibi olmamak üzerine yönelir. Çünkü kadından yaratılmak istenen, eksik erkek kabul edilemezdir. Aksi takdirde ataerkil anlayış devam ettiği sürece kadın toplumdan dışlanacak ya da erkekleşmeye zorlanacaktır.
31 notes · View notes
ahmetcumhur-blog · 2 months
Text
"Kitle, uysal bir sürü gibidir; başında bir efendi olmadan yaşayamaz. İtaate karşı öylesine bir susamışlık içindedir ki, ortaya çıkıp kendisini efendi ilan edecek herkese içgüdüsel bir boyun eğişle karşılık verir."
Sigmund Freud
Kitle Psikolojisi
8 notes · View notes
kaybolan-adam1839 · 2 months
Text
"KADER DAİMA, DIŞARIDAN RUHA TEMAS ETMEDEN ÇOK ÖNCE ZİHİNDE VE BEDENDE HÜKÜM SÜRMEYE BAŞLAR."
3 notes · View notes
aryen65 · 3 months
Text
"iyi bir insan olmanız
güçlü bir kişi olmanızdan
daha iyidir:."
- Epiktetos
2 notes · View notes
whoareyouuo0x · 1 year
Text
Aile denen kavram nedir? Kan bağımı? Sevgimi? Aile, sevgi, kan bağı, davranışlara karışılmasını normal kılar mı? Bana bugün dediler ki kendini kontrol et toplum adabına uy. Toplum adabı:) ne komik ama! Ben dünyaya bir kere geliyorum başkaları önemli değil istediğin gibi tepki göster sadece başkasına zarar verme düşüncesini savunuyorum, ve onlar buna yanlış seni eğiteceğiz gerekirse döverek dedi... Aile, şiddeti normal kılar mı? İstemememe rağmen zorla biriyle tanıştırmalarını normal kılar mı...?
Tumblr media
7 notes · View notes
basibosgezen · 1 year
Text
İç projeksiyon
Düzenlemez benlik değerini
Kabul ve redde göre
Bozulur olursa dengesi
Korur fenomeňleriyle
Özgür
8 notes · View notes
mnrkls · 1 year
Text
Türkçe:
'Hades' arketipi ağır basan insanlar, yeraltında (derinlerde) o kadar vakit geçirirlermiş ki libaslarını giyinip yeryüzüne çıkmayı unuturlarmış. Bu libas, 'persona'. Yani bu kişilerin persona geliştirip halk arasına karışmayı öğrenmeleri gerekirmiş.
Ve daha nice detaylar linkteki yazıda...
8 notes · View notes
uzunburakefendi · 1 year
Photo
Tumblr media
. "Yazı, yazıyı her tarafından aşan bir ruhsal gerçekliğin sancılar içinde doğurduğu çocuktur; ve mesele -yazının gerek söyledikleri, gerekse de söylemedikleri arasından- o “yazılamaz” olan şeyin ne olabileceğine ilişkin belirsiz bir kavrayış edinmektir." syf.46 . "Kitaptaki bir şiir mevcut değildir, ölü bir şeydir. Şiirin hayatiyet kazanması için, birinin onu okuması ya da birinin işitmesi gerekir. Sözcükler mümkün ve hayal edilebilir tüm bileşimlere girebilir, estetik bir heyecan uyandırmıyorlarsa, hiçtirler." syf.75 . "Herkeste geçici gerilemeler olur, hiç kimse geçmişin, bilinçdışının ve çatışmaların nihai bir biçimde birer aksesuar olarak bir kenara bırakıldığı bir ilerleme çizgisi izlemez. Hayır, böyle bir şey yoktur, onlarla birlikte yaşarız ama başka türlü yaşarız. Bir şey, artık tamamen onların egemenliğinde olmamayı umut etmemize izin verir. Bir sıyrılma gerçekleşir." syf.82 . "Gerçek anlamda yazmak söz konusu olduğu zaman, yazmak bir anlamda bu eyleme geçişe karşı bir korunmadır. Yazmak, yazan özne ile yazının konusu arasında bir ayrışma gerektirir. Aynı anda bir zincir oluşturma, dikişle birleştirme, zamansal yapı olanağı olarak mevcuttur - ne yazıldığını, neden yazıldığını sonradan anlamayı ya da anladığına inanmayı sağlayan gerçek bir ayrışma içeren bir olanak olarak. Sözün söyleyene geri dönmesi gibi, yazı da yazarına geri döner." syf.84 #andregreen #yazıveölüm #söyleşi #dominiqueedde #metisdiyaloglar #metiskitap #kitap #neokuyorum #okumakiptiladır #okumahalleri #psikanaliz #edebiyat https://www.instagram.com/p/ClMKDSCt2Jf/?igshid=NGJjMDIxMWI=
2 notes · View notes
umuthalavar · 2 years
Text
Tumblr media
Baştan çıkarıcı olan güçlü yanlarımız değil eksiklerimiz.
Ötekileri eksiklerimizle baştan çıkarıyoruz!
Ötekini sahip olmadığı şey için, eksiği için seviyoruz. Karşılığında kendi eksiğimizi veriyoruz!
Sevmek, sahip olmadığımızı vermektir.
6 notes · View notes
yorgunherakles · 19 days
Text
kaçınma en temel nevrotik eğilimlerden birisidir.
bruce fink - lacancı özne
29 notes · View notes
mantikutayr · 2 years
Photo
Tumblr media
1900'lerin başından 1980'lere kadar psikanaliz. 
tura okurlarını uyarıyor: “kitabımın bir tavsiye, bir reçete gibi okunmamasını dilerim. ampirik değeri tartışmalı düşünce sistemleri karşısında insanlar ya bunlara tamamen biat etmeyi ya da büsbütün inkâr etmeyi seçiyorlar. bilimin gücü hata yapmamasından değil, hatada ısrar etmemesinden kaynaklanır. bilim bir seferde bütün zamanlar için geçerli mutlak doğruları dile getirmez. psikanaliz kaynaklı bilgilerimizin önemini reddedemeyiz, ama psikanaliz hakkındaki tartışmaların artarak devam ettiğinin de farkında olmalıyız”
‘‘psikoloji, freud’a gelene kadar bilinç fenomenleri ile psikolojik olguları özdeş saymıştır. bilinç fenomenlerinin tüm ruhsal (psişik) olguları içermesi anlayışını descartes’a bağlamak mümkündür. descartes ‘ruh tözünün’‘ esası olarak düşünmeyi ele alıyor ve düşünmeyi de bugünkü anlayışımızla ‘bilinç eylemi’ ile aynı şey kabul ediyordu. insanın bilincinde olmadığı düşüncesi olamazdı.’‘ 
‘‘..pierre janet de bilincin insan kişiliğinin en yüzeysel bölümü olduğunun farkındaydı.’‘ 
‘‘içgüdüler konusunda lacan’ın vurguladığı şey, doğuştan bazı biyolojik ihtiyaçlarımızın olması ve bunların özellikle anne tarafından karşılanması olgusudur.’‘ 
‘‘lacan bilinçdışını adeta mantıki bir zorunluluk ile ispat eder.’‘ 
‘‘..lacan’ı karanlıkta bırakmamızın nedeni zor yazması, anlaşılmaz olması değil; zor yazmayı seçtiği için, anlaşılmayı pek de istemediği için onu aydınlatamayacağız.’‘ 
‘‘bilinç, farkında olmak ve farkında olduğunun farkında olmak.’‘ 
‘‘sartre’ın elinde insan bir trajik kahramandır.’‘ 
‘‘dili bilinçten atamazsınız, çünkü bu durumda bir bilinç edimi, cogito mümkün olamaz. dilden arınmış bir düşünce düşünülemez.’‘ 
‘‘bilinçdışı, dil’in mantıki bir içerimidir.’‘ 
‘klasik psikanalitik yaklaşıma göre tedaviye direncin nedeni aktarımda ‘‘haset’‘ ya da ‘’şiddetli bilinçdışı suçluluk duyguları’‘ gibi negatif-agrasif bileşenlerin baskın olmasıyken, biyolojik bilgilerimize göre bu durumdan beynin hafıza sistemlerinin, özellikle ‘‘dile getirilemeyen’‘ (nondeclarative) hafıza sistemlerinin fiziksel yapılanması sorumlu olmalıdır.’‘ 
5 notes · View notes
ahmetcumhur-blog · 10 months
Text
"Sevgi yalnız belli bir insana bağlılık değildir; bir tutumdur; kişinin yalnız bir sevgi nesnesine değil, bütünüyle dünyaya bağlılığını gösteren bir kişilik yapısıdır. Kişi yalnız bir tek insanı seviyor, başka her şeye karşı ilgisiz kalıyorsa, sevgisi sevgi değil, birlikte yaşamaya bağlılık ya da yaygınlaştırılmış bir bencilliktir."
Erich Fromm | Sevme Sanatı
12 notes · View notes
futuristika · 2 years
Text
Félix Guattari ve UIQ'nun Aşkı - Ölümümüzü bize geri ver
Félix Guattari ve UIQ’nun Aşkı – Ölümümüzü bize geri ver
1987’de Félix Guattari, “Un Amour d’UIQ/UIQ’nun Aşkı” adlı filminin yapımını finanse edecekleri umuduyla Fransa’da Ulusal Sinematografi Merkezi’ne başvurdu. Film konusunda deneyimi olmayan Guattari, başvurusuna filmografiden ziyade bir CV ekledi. Kendine dair bilindik konuların yanı sıra, Cezayir Savaşı sırasında polis soruşturması altında olduğunu ve İtalya’daki 1977 radikal ayaklanmalarında yer…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note
aryen65 · 3 months
Text
ÖLÜMCÜL HASTALIĞI OLAN VAR MI ?
Doğan Cüceloğlu'nun eğitimdeki katılımcılarla aralarındaki konuşma:
Cüceloğlu: Arkadaşlar, aranızda ölümcül hastalığı olan var mı?
Katılımcılar: Allaha şükür, hocam, bildiğimiz kadarı ile yok.
Cüceloğlu: Ne güzel! Peki, bana, istisnasız bütün insanların, yani altı milyar insanın da başına geleceği garanti bir şey söyler misiniz?
Cevap neredeyse otomatik olarak çıkar:
Katılımcılar: Ölüm.
Cüceloğlu: Gerçekten de ölüm bütün insanların başına geleceği kaçınılmaz olan tek şeydir. Doğum da bütün insanların başına kesinlikle gelmiştir, ama bundan sonra gelmesi kesin olan tek şey ölümdür.
Cüceloğlu: Diğer hiç biri insanların hepsinin başına gelmeyecektir. Peki, madem öleceğimiz garanti, bu benim ölümcül bir hastalığım olduğunu göstermez mi?
Katılımcılar burada sessizce, başlarıyla onaylamaya başlar.Öleceğim belli ise benim ölümcül bir hastalığım olduğu da açıktır.
Şu şekilde devam eder: Peki, ne zaman öleceğimizi biliyor muyuz?
Katılımcılar: Hayır
Cüceloğlu: Şu saniye içinde olma ihtimali var mı?
Katılımcılar: Var.
Cüceloğlu: Yarın?
Katılımcılar: Evet.
Cüceloğlu: 30 yıl sonra?
Katılımcılar: Olabilir.
Cüceloğlu: Peki bunlardan hangisinin sizin başınıza geleceğini biliyor musunuz? Mesela bu akşam eve sağ salim varacağınızı nereden biliyorsunuz?
Sınıf sessizce dinlemeye devam eder. Çünkü genellikle hayata böyle hiç bakmamışlardır.
Cüceloğlu: Peki bir de tersini düşünelim, bu akşam eve döndüğünüzde, bu sabah evden çıkarken sağ salim bıraktıklarınızı sağ bulma garantiniz nedir? Var mıdır böyle bir garanti?
Katılımcılar: Yoktur hocam.
Cüceloğlu: Peki nereden biliyoruz, az sonra telefonumuzun çalmayacağını ve evdekilerden birinin az önce öldüğünün bize söylenmeyeceğini?
Katılımcılar burada rahatsız olmaya başlarlar.
Katılımcılar: Hocam konuyu değiştirsek?
Cüceloğlu: Ama açık gerçek üzerine konuşuyoruz, biraz daha devam edelim. Peki, acaba bunu dün gece bilseydiniz, yani evde akşam birlikte olduğunuz kişilerden birinin yarın öleceğinizi bilseydiniz, o zamanı aynı dün gece olduğu biçimde mi geçirirdiniz? Yoksa farklı mı yaşardınız?
Katılımcılardan Biri: Kesinlikle çok farklı geçerdi Hocam.
Cüceloğlu: Şimdi sizden rica ediyorum, lütfen bir an arkanıza yaslanın, gözlerinizi kapatın ve bu sabah evden çıkarken evde bıraktıklarınızdan birinin gerçekten öleceğini düşünün, dün akşamınızı nasıl geçirirdiniz?
Aynı iletişim mi olurdu? Onunla aynı konuları mı konuşurdunuz? Aynı konular, tartışma ya da gerginlik konusu olur mu? Yoksa önemsiz hâle mi gelirdi? Bu sabah evden çıkarken, bu son görüşünüzde ona ne derdiniz? Onun boynuna sarılmakta tereddüt eder miydiniz?
2 notes · View notes