Tumgik
#popülizm
bernamegeh · 2 days
Text
Popülizm nedir?
Popülizm, genellikle politikacıların veya siyasi liderlerin, toplumun geniş kesimlerine yönelik olarak basit ve çoğunlukla duygusal mesajlarla, karmaşık sorunlara ve çözümlere bir çerçeve sunmasıdır. Bu, genellikle siyasi veya toplumsal memnuniyetsizliklerin olduğu bir ortamda ortaya çıkar. Popülist liderler, genellikle halkın kızgınlığını veya endişesini manipüle ederek, “elitlere” karşı…
View On WordPress
0 notes
dipnotski · 7 months
Text
Kolektif – Popülizm ve Medya (2023)
  Dünyada ve Türkiye’de otoriterleşme konusu uzun zamandır tartışılıyor. Otoriterleşen popülist liderler medyayı etkili biçimde kullanırlar, halk adına konuşurlar ve onlar için en iyisini yaptıklarını iddia ederler. Faşizm ve popülizmin ayrıştığı nokta seçimlerdir. Faşizm ve popülizmin en çok kesiştiği nokta muhalefete alan bırakmamalarıdır. Medyanın özgür olmadığı ülkelerde toplumun bilgi almak…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
endergelisenataklar · 11 months
Text
ana sayfamda altın dişli, kolyeli zenciler, dövmeli kadınlar, tango yapan çiftler, asla sahip olamayacağımız impalalarla fink atan egzotik ve bir o kadar da marjinal insanlar var. fiyonklu masa örtüleriyle dizayn edilmiş, eskit dekore edilmiş, boyası badanası şık, iç ve dış mimarisi mükemmel evler var. 32. gün’de hizbullah gaffar okkan’ı nasıl öldürdü diye izlerken tuhaf geliyor bütün bunlar. sahilleriniz, denizleriniz, faize sevimden dayatılan moda anlayışınız, kadraja almak için didindiğiniz banklarınız, altın saatleriniz, revulation rujlarınız, binbir türlü çeşit kahveleriniz sizlere kalsın birader. osman konuk oluyor böyle şeyler salaklık endüstrisinde diyor da, kim yönetiyor bu endüstriyi olum? akşama kadar çalış et, ertesi gün yine aynı şekilde devam et, her gün aynı ülkeye uyan, emeğin şımarık dar paçalı nargile kafe çocuklarının günlük masrafı etmesin. sonra eve dön. ismet özel’in of not being a jew’deki eve dön çağrısı değil ama bu. kalbine veya kalbinden değil, işten dön. aç ünlülerin janjanlı hayatlarını izle, şeyma nereleri gezmiş, beğen instagramdan. aleyna’nın pembe ayıcıklı kliplerini izle. demet akalın konserde beğenmediği şampanyayı yanındakinin kafasına dökmüş, izle. irem derici estetik yaptırmış göğüslerine bilmem kaç bin euro’ya, izle, imren. çalışma masandaki vogue dergisini aç, dış görünüşünden rahatsız olman on saniyeni almasın henüz on yedi yaşında. her şeyiyle garip lan. içgüdüsel olarak yoldan geçen mercedes’i görünce dudağımızı büzerek ince bir ıslık çalıp imrenmemiz gereken bir dayatma. etmeyin oğlum heves. yani sikeyim romantizmi, rb’lediğimiz o ihtişamlı hayatları yaşayanlardan olmayacağız hiçbirimiz. dayatılan popülizm imrenmemiz için var, her kesimden insanın yaşaması için değil. burada gördüğünüz o sexi kadınlar sizin hayatınızda değil. hepimiz arjantin’e aşık olup almanya ile evleneceğiz, bunu biliyoruz. bakın mesela eski topraklara. su böreği yaparken babaannenizi mac rujlar kandırabilir mi? realizme inanın. algınız ihtişama kapalı olsun. öyle veya böyle yine de her şeyiyle bizim gerçeklik algımızı sikeyim.
85 notes · View notes
veganlogicdinamo · 2 months
Text
RÜZGÂRGÜLÜ SİYASETİNE DİRENİN!
31 Mart seçimi, bugünkü koşullarda yalnızca bir yerel seçim değildir artık. Bu seçim, sınırları kevgire çevrilerek can güvenliği riske atılanların; kentleri ranta yağmalanarak ölüme terk edilenlerin; tenceresinde çorba kaynatamayan, evine, toprağına, aşına ve işine el konulanların; çadırlarda yaşamaya mahkûm edilenlerin; adaletten yoksun bırakılanların; yaşam tarzları dinci gericilikle zorla değiştirilenlerin bu ahlaksız sömürü düzenine vereceği karşılıktır.
100 yıl önce kurulan laik Cumhuriyetin geleceği de halkın seçimde vereceği bu karşılıkla doğrudan ilintilidir. Mücadele elbette tek bir seçimle sınırlı değildir ama 31 Mart seçimleri önemli bir yanıt olacaktır.
Liberalizm, etnikçilik, dincilik, mezhepçilik, yağmacılık, sağcılık ve kaypaklık karışımı bu pespaye popülizm ortamında, rüzgâr nereden eserse oraya dönenlere karşı ilkeli davranmak; sandıkta akl-ı selimi devreye sokarak gericiye, sağcıya, hırsıza geçit vermemek, yurtsever solcuların, laik Cumhuriyetçilerin en acil görevidir artık!
9 notes · View notes
epifizz · 5 months
Note
Celal Şengör yine bir şekilde gündeme gelmeyi başardı. Bu defa da Fransız ihtilali insanlık için bir felaket, aklı öldürmüştür ve iktidarı ayak takımına verirsen dünya böyle olur dedi. Senin bu konudaki görüşün ne?
Şengör'ün bunu gündeme gelmek için söylediğini sanmıyorum, elitist bakışını hiç gizlemediği için bu düşüncelerinde samimi olduğu kanaatindeyim. Genelde bu ihtilal burjuva devrimi olarak adlandırıldığı için sağ kanattan yana bir sempati yaratacağı düşünülürken aslında devrimin karakteri ve solun tarihsel bakışı içerisinde solcularca daha çok sahiplenilen bir olay olduğu reddedilmez bir gerçektir. Çünkü burjuvazi bence yükseliş ivmesine dair çok önemli bir ivme kazanmamış ama taban kesim gerçek bir politik güç kazanmıştır.
Şengör'ün dünya görüşünü anlıyorum ancak bu benim hiç katılmadığım bir bakış. Özellikle akademinin elit ve ayrıksı bir grup olarak kalması belki bir boyutta akademinin maddi kaygılarla kaybedebileceği yolların ortadan kalkmasını sağlar, bu bir gerçek. Ama aynı oranda akademiyi gerçeklikten, hayattan koparan bir boyut da getirir. Şengör'ün toplumdan soyutlanmış ve artık döneminin geçmiş biri olduğunu söylemek bu noktada aleni olan bir gözlemi yenilemek olacaktır bence. Bu bakış Fransız ihtilalini değil, Britanyanın reformlarını bir başarı sayar genellikle. Bu bakış açısını sergileyen kaynakların Şengör'ün okumalarında daha merkezi olması da normal çünkü daha pozitivist ve ampirik bir dip dalganın politik konumlanması bu esasında. Benim kendi görüşümün, bireysel tarihlerimiz göz önüne alındığında Celal Şengör ile yan yana gelmesi olanaksızdır. Kendisi halihazırda yüksek ekonomik bir çevreden geliyor bense kendisinin deyimi ile o ayak takımının kazandığı başarımların açtığı yol sayesinde kendisini eğitmiş bir insanım ve bu çoğunluğun eğitimsiz, barbar ya da irrasyonel olduğu yorumunu tamamen reddediyorum.
Kitlelerin daha itkisel ve duygusal kararlar vermeye meyilli olması sonucu popülizmi partlattığını da düşünmüyorum. Daha doğrusu buradaki problemin kökeninin halktan başladığını düşünmüyorum. Çünkü halka dönük bir "eğitim" değil öğretim çabası olsaydı, tüketimin fordist damızlığı olarak değil üretimin değerli bileşenleri olarak teşvik edilselerdi ya da politik güçler yönetme değil hizmet gayesi içerisinde olsaydı kitlelerin irrasyonel bir yığın olarak kalmaya devam edeceğine emin değilim. Elbette Kant gibi herkesin ulaşabileceği tek bir üst rasyonalite bulunduğunu düşünmüyorum ancak Şengör gibi eğitim ve düşünme olanaksızlığı olduğunu da sanmıyorum.
Ki bence Şengör'ün şu anki konumu bu noktada bana baya ironik geliyor. Kendi alanında akademik başarısından bağımsız, bu medyada sahip olduğu her şeyi bilen aydın imajını eleştirdiği o popülizme borçlu. Şu anki kitlenin irrasyonel ve duygusal olduğu kesin zaten bu yüzden bu kaba adam, bu rasyonel akıl yürütmeler yapmak yerine duygusal saldırılar yaparak birkaç bilgi ile bilir gözükmediği konularda üste çıkan adam, bu her konuda ahkam kesip üstten bakan adam tam da bu kitlenin irrasyonel ve duygusal hassasiyetlerine dokunduğu için bu popülist dalgayı arkasına almış medyatik yaşamını sürdürmektedir. Yani üst tabakadan gelen bu adam bu ayak takımının bir eseridir yine de. Dünyanın geldiği bu ölü aklın, felaketin ifadesidir. Ve bu akıl yine bu bakış ile kitleleri bir hayvanı evcilleştirir gibi eğitmek, yönetmek ve onu işe yaradığı oranda fazlası olmayacak şekilde kullanmak isteyerek avamın vehametini imtina ile daim kılar. Ne çark ama!
15 notes · View notes
venusunruhu · 9 months
Text
Hümanizm kanserdir. Bir insan, sırf insan olduğu için sevilmeye ve saygı duyulmaya layık değildir, sevgi ve saygı hak edilen şeylerdir. Cehaletin kaynağı olan halka yaranma çabası olan popülizm ise düpedüz ölümdür.
(Böyle Buyurdu Zerdüşt)
10 notes · View notes
ecemsu · 5 months
Text
Devlet Dilan Polat seviyesinde ucuz popülizm oluşturuyor ucu kendilerine dokunana kadar Ooo daha var
4 notes · View notes
defolu · 2 years
Text
"kapitalizmin beni manipüle edip bok gibi bir insana çevirmesine izin vermeyeceğim. ne yani herkesin yiyecek, barınak, içme suyu ve sağlık hizmeti hak ettiğini düşünmüyor musunuz?? çok üzücü amınakoyim, kendi değerinizi bir gözden geçirseniz iyi olur gibi." diye bir post gördüm ve kıçımla güldüm. gerçek kapitalizm ile vahşi/ahbap-çavuş kapitalizminin farkını bilmeden yorum yapmanız inanılmaz komik ajsbwlxmemclelfmelclek kapitalizm olarak gördüğünüz şey de muhtemelen emperyalizm + enternasyonalizm zaten :D hayır herkesin iphone istemesinin sebebi kapitalizm değil. marka olduğu için, göstermelik olarak iphone isteyen kişilerin isteme sebebi popülizm. kalitesi yüzünden istiyorsanız evet bunun sebebi kapitalizm çünkü kapitalizm REKABET ORTAMI yaratıp şirketlerin satış yapabilmeleri, ayakta kalabilmeleri için onları sürekli gelişim hâlinde olmaya zorluyor. kapitalizm olduğu için samsung, iphone gibi kaliteli dev markalar var. "zenginden alalım fakire verelim" "herkes eşit olsun" "herkese yardım edelim" görüşlerinizin çıkış noktası olan komünist/sosyalist ülkelere, örneğin çine bakalım, ürünleri kalitesizlikle nam salmış. evet ucuz, evet herkes erişebiliyor ama kısa ömürlü, dandik. hayır kapitalizm "herkesten alalım zengine verelim fakirler ölsün" demiyor, "balık tutmayı bilmeyene balık yok" "balığını satamayana para yok" diyor, çalışmazsan batarsın diyor. istediğiniz gibi yapalım, zenginlerin elinden parayı alıp fakirlere ve orta gelirlilere verelim, herkesin sermayesi eşitlensin bir anda. örneğin herkesin 1 milyon lirası olsun, herkes o noktadan başlasın hayatına. nolacak biliyor musunuz? önceden fakir olan kısa süre içinde yeniden fakirleşecek ve yeni zenginler eskileriyle aynı kişiler olacak. herkes başladığı noktaya dönecek. savunduğunuz eşitlik imkansız, gelir adaletsizliğinin ortadan kalkması gibi bir ütopya hiçbir zaman gerçek olmayacak, hatta maalesef ki o uçurum gün geçtikçe büyüyecek. kapitalizm size o fakirliğin içinden sıyrılma şansı veriyor ve kapitalizme karşı olanlar tam da bu yüzden sinirleniyor. çünkü artık suçlu taraf sistem değil lazy as fuck götleri. yazılscak birçok şey var ama daha fazla konuşasım yok yoruldum. lütfen araştırın, nolur, sandığınız gibi bir şey değil. hiç değil hem de.
21 notes · View notes
harfzen · 11 months
Text
dalga 45
Politik olmak zorunda değilim. Apolitik hakeza. Taraf olmak zorunda değilim. Bitaraf olmak hakeza. Bitaraf olanın bertaraf olacağını söylerdin eskiden. Bazen, belki de çok defa erkenden bertaraf olmak, savaşı sürdürmeye çalışıp, sonunda yine kaybetmekten, yanlış tarafta bulunup sürünmekten evla olabilir. Bu seçim sürecinde en çok rahatsız olduğum muhalefetin ajitasyondan başka bir şey söylemiyor olmasıydı. İktidar şu kötülükleri yaptı, vah ne kadar kötülük yaptı, tüh ne kadar kötülük yaptı. Etkili bir propaganda aracı olduğu aşikar. Hepimizde etkili oluyor. Bununla beraber ajitasyona başvurmak zorunda kalmak aslında dünya hakkında, ülke hakkında söyleyecek bir şeyiniz olmadığını gösteriyor. KHK'lılara kötülükler yapıldı diyor mesela. Doğrudur, benim etrafımda Fetö iltisakından dolayı keşke daha çok kötülük yapılsaydı dediğim bir iki kişi dışında zarar gören olmadı ama bu memleketin adalet mekanizmalarının nasıl çalıştığına şahit olmuş biri olarak kurunun yanında yaşın da çokça ateşe atıldığını kabul edebilirim. Yine de bunu seçim meselesi haline getirdiğinde, söyleyeceğin şey KHK'lılara af olamaz mesela. Falanca kişi zarar gördü, filanca yanlışlıkla hapse atıldı, o halde oylar Kılıçdaroğlu'na diye propaganda yapıldığında bütün Fetö gerçeğini görmezden geldiğiniz, bu yolla kazanılacak üç beş oy uğruna bunlara yeniden örgütlenme gücü kazandıracağınız düşünülür. Ben öyle düşünürüm. Fetö'den hala nefret eden milyonlar da öyle düşünür. Herhangi bir tekil hikaye okuduğumda, Soma işçileri veya maktul kadınlar veya bebeğiyle hapse atılan KHK'lı gibi hikayeler okuduğumda, bunların etrafındaki, gelmiş geçmiş hikayeyi, dosyanın tamamını görmediğimi düşünüyorum. Hikayenin yarısını dinleyerek neden gaza geleyim? Daha kötüsü de bu insan beni neden bu hikayelerle gaza getirmek istiyor? Yargıyı bağımsızlaştıracak mısın? Bunu partini bir Alevi partisi haline getirdiğin gibi mi yapacaksın mesela? O düzenin bugünkü kimsenin güvenmediği yargı düzeninden ne farkı olacak? Hakimler karar verirken, suça değil, sanıkların kim olduğuna bakmayı bırakacaklar mı? Bu ajitasyon yaparak oy toplamaktan daha zor. Bugünkü politik sistemde neredeyse imkansız. Yargıç dediğin adam da ailesi, çevresi, statüsü olan, aynı ekonomik düzende yaşadığın bir adam. Yargı dünyanın hiçbir yerinde bağımsız değil. Çünkü bağımsızlık ancak güçle mümkün. Güç dediğimiz de dünyanın her yerinde yürütme erkinin elinde. Arada trafik cezası yazılan bakan haberi okuduğumuz ülkelerde de asıl mesele o başbakanın sınıfsal güveni. Yargıya güveniyoruz, çünkü o da bizden. Yargı erkini bürokratik lüzumsuzluktan kurtarıp, gerçekten adalet dağıtan, iyiyi kötüyü birbirinden ayıran bir yere götürmek sadece kanun çıkarmakla, parlamenter sisteme dönmekle veya şu olaydan sonra atanan hakimleri derdest etmekle mümkün değil. Burada erkin tabiatına dair bir mesele var. Türkiye'nin rüşvet düzenini nasıl değiştireceksin mesela? Bunun en temel sebebi devletin ekonomideki yeri ve gücü. Bu gücün kırılması için devletin hemen her konuda en büyük müşteri olmadığı bir düzen kurman gerek. Bunu kurmak da popülizmin tam tersine yapmanı ve birden fazla ekonomik güç odağına izin vermeni gerektirir. Giderek korporatizme evrilen ekonomik sistemimizde, popülizm dozunu azaltarak nasıl seçim kazanacaksın? Bunlar fukaralık ajitasyonu yaparak çözülemeyecek meseleler. Muhalefetin bunları düşünecek zamanı da yok değil ama maksatları yeni bir şey söylemek veya olan düzeni daha iyisiyle değiştirmek olmadığı, sadece bu düzenden daha fazla pay kapmak için muhalefet ettikleri için konuşmak istemeyecekleri şeyler. Zamansız Mektuplar https://ift.tt/ebiyA9m
2 notes · View notes
zeynepbal · 1 year
Text
Oyle mi?
Hayatımda bundan daha les bir secim donemi görmedim diyeceğim de kesin görmüşümdür. 32 sene Turkiyede yasamış bir insan olarak sunu söylemem ayıp olur zira. Neler neler görmüşüzdür de iste son olan akılda daha kalici oluyor. Yaram taze gibisinden. 
Bir de tabi eskiden sosyal medya bu kadar etkin degildi. Etkin olduğu donemde de ben degildim. Beni zorla sosyal medyaya sokan herkese ettigim küfrün haddi hesabi yok zaman zaman. E bırak o zaman diyebilirsiniz tabi. Pek kolay olmuyor, bilhassa yurt disinda yaşayıp ülkenizle ilgili tek haber kaynaginiz dijital ortamsa. Illa ki kendinizi içerisinde buluveriyorsunuz. 
Biri bir açıklama yapıyor insanlar ona tepki veriyor digeri bir açıklama yapıyor buna tepki veriyor. Ortada bir takim dalyaraklar popülizm pesinde koşuyor digeri iste bok gibi bir gun geçirip gözüne ilk çarpana saldırmaya başlıyor öteki hayatındaki mutsuzluğun kaynağı olarak hayati kendisinden azıcık iyi olana saldırıyor falan. 
Kimse de dürüst degil tabi. Hani diyeceksiniz “sen dürüst musun sanki”. Vallahi ne diyeyim evet ben de degilim, sonuçta sosyal medyada gördüğünüz kadın normal yaşantımda gösterdiğim kişiliğime biraz uzak. Daha gevsek daha trol her haltla kendisi de dahil dalga gecen trol biri. Normalim Boyle degil doğru. Zaman zaman toplantılarda da trole bağlayıp herkesi soka ugrattigim ya da trolledigim ya da guldurdugum de olmuyor degil ama haliyle birisi yalaklık yapınca tutup is yerinde “vay amk sen ne salak bir insansın” diyemeyiz. Ha arkadaşlarıma derim o ayrı da onun icin de ilk once bi insanlarla buluşacak vakte sahip olmam lazım sanırım. Neyse. Ama dürüstçe söyleyim; samimi olarak benim kadar dürüst pek hesap bulamayabilirsiniz sosyal medyada o da ayrı konu. Zira benim kafam almıyor bir turlu insanların nasıl bu kadar rahat yalan söyleyip kendi reklamlarını yapabildiklerini. Yok abicim almıyor. Neyse konu bu degil
Zaman zaman hep bahsederim ama yazayım burada da dursun. Bugun bir seye sinirlenip “siz beni kendiniz gibi aptal mi saniyorsunuz lan” dedim. volki de geldi “o biraz senin de hatan, insanlar inceliği eziklik sanıyor” dedi. Hakli adama bir şey diyemeyeceğim. Eleştirdiğim seylerin en basında geliyor zaten bu. Boyle bakiyorum abi iti köpeği oldugunuz insanlara siyasiler de dahil olmak uzere, sürekli birilerini asagilayip birilerine hakaret ederek yasayan insanlar bunlar. Sürekli birilerine iftira atıp sürekli birilerini yaftalayıp ötekileştirip gomen insanlar. Komik ve daha dogrusu trajikomik olan bu siyasilerden bazıları bir de ilk baslarda düzgün insanlardi ve bizim toplumda nahifligin sadeliğin kibarligin falan tutmayacagini anlayıp liseli kavgasına ve üslubuna büründüler ve çok da hakli ciktilar. Çünkü bir anda etraflarında fedailer belirmeye başladı. 
Hayretler içerisinde izliyorum. isim gucum olmasa 7/24 oturur twitterdaki dinamikleri izlerim. Sosyoloji bölümlerinde yeni dersler falan olmalı artık dijital toplum diye bence. 
mesela bir prof ya da akademisyen. Bir kaç kez tv ye ciktiysa ya da dijitalde hafif populer olduysa artık o ne derse o olmaya başlıyor. Ornek vereyim. Ben matematikçi degilim baska bir konu hakkında matematikçi ve ileride umut ediyorum ki harika bir akademisyen olacak olan akademide bir arkadasla muhabbet ederken kendisine dedim ki “yalanla kandırılan insani uyandirirsin da doğruyla kandirilani kurtaramazsın”... (doğruyla kandırmak en tehlikeli taktiktir çünkü. Asla açamazsın da o kafayı). O da dedi ki “ben bu dediğinizi Celal hocada gordum. Sürekli bilir kisi gibi matematik tarihi uzerine konuşuyor. Alanım olduğu icin ne kadar yanlış bilgi verdigini goruyorum. Ama benim alanım olduğu icin ben görebiliyorum bilmeyen icin o doğrular gercek”
Boyle bir seyler yani - oturup celal hoca eleştirisi yazmıyorum burada. ornek olarak verdim - . Bakıyorum Boyle bilimle alakası olmayan insanlar bilim insanciligi oynuyor siyasetle alakalı olmayan insanlar siyaset uzmanı oluyor gazeteciliği geçtim kitap okuduğundan suphe ettiklerim gazeteciliğe soyunuyor.
Ulan bunlar Boyle ucuz herkesin elini uzatınca alabileceği sıfatlar olmamalı. Manyak misiniz siz? Bir de sapik gibi ardlarından giden bi kesim var. Hani artık takipçi falan degil onlar, eleştirdikleri koyunlardan farki kalmamış zombiler bir cogu. Bir de kendilerine koyun demiyor da “fedai” gibi kendilerince havali isimler buluyorlar. A-aaaa hayretler içerisindeyim. Ozgur bir insan nasıl olur da bile isteye birinin bir seyi olmayı kabul eder diye. 
Üstelik isinde gercekten uzman bir kisi dahi (zaten fikir belirtenlere kuduz kopekler gibi saldirmalarini falan geçtim bak artık direkt uzman kısmına atladım) bunlara “o öyle degil” dediğinde bir anda o kisiye saldırıyorlar. Ulan uğruna kopeklik yaptigin insana bir bak. O isin degil uzmanı okulunun kapısından bile geçmemiş mesela. Sen burada isin uzmanına hırlıyorsun.
Valla bakıyorum. Hakikaten bir cogunuz hak ediyorsunuz su yönetimi awk. Ozgurluk falan sizin neyinize. 
Oyle.
2 notes · View notes
34-ist-34 · 2 years
Text
Yanlış biliyorsunuz doktor bey.
Başarı, işini en iyi şekilde yapmaktır.
Mesela twitterde bunu paylaşmak yerine hastalar ile ilgilenebilirdiniz.
Bir kez olsun ülkenizle gurur duymayı öğrenin.
Ülkeniz yerli otomobil üretiyor, hatta markasını dünya çapında tanıtmak için fuardan fuara katılıyor.
Kendisine yurt dışı pazarı oluşturup, Türk markasını yaygınlaştırmaya çalışıyor.
Bununla gurur duyup destek olmanız gerekirken, popülizm uğruna "yok işçiler otomobili alsın, başarı budur" demeniz çok bayağı.
Ayrıca TOGG henüz yeni bir marka, ilerleyen zamanlarda işçilerin de alabileceği bir model geliştirecektir.
O gün geldiğinde de bir bahane bulmamanız dileğiyle.
Tumblr media
11 notes · View notes
elihandro · 1 year
Text
Dünkü Felsefe dersime göre, Hukuk "adalete yönelmiş toplumsal yaşama düzenidir", esasen bu alanda çalışmaya başladığın anda sistemde çalışmayı seçmiş olduğun varsayılır. Sistem ise mevcut düzeni korumaya yönelmişliktir.
Mevcut düzen bizimki gibi ülkelerde elitist kesimin; kendilerine özgü haklarını, yöneticilik sıfatını, iktidarını vb. konumlarını koruması, sansasyonel en ufak bir olayın dahî popülizm hastalığı ile halkı manipüle ederek iktidarın devamı için kullanılması sorunsalını karşımıza çıkarır.
İçinde bulunulan her düzenin hukuk sistemi, düzenin devamının, düzenin kaynağının destekçisidir; iktidarın destekçisidir. Anarşizmin teorisyenlerinden Mihail Bakunin der ki "Hukuk iktidarın fahişesidir".
6 notes · View notes
dipnotski · 10 months
Text
Sema Erder – Yeni Nesil Popülizm ve Kentsel Gerilim (2023)
Pendik İslâmcı siyasetin simgesel mekânlarından biri olarak gündeme gelmemiş olsa da neden çoğunlukla AKP’ye oy veriyor? Sema Erder, bu bölgede kimi “beyaz Türklerin” AKP’nin yerel siyaset anlayışını destekleme dinamiklerini irdeliyor. ‘Yeni Nesil Popülizm ve Kentsel Gerilim’de Sema Erder, yaklaşık 25 yıl önce yaptığı Pendik araştırmasını yenileyerek, capcanlı bir kentsel değişim hikâyesi…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
judasizm1 · 1 year
Text
Popülizm bir kanserdir!..
Oraya gidip(!) üzerinde toz dahi olmayan kurtarma kıyafetinle resim çektirip, paylaşmak da nedir lan?! Çakal!
Millet neyin derdinde sen ne yapıyorsun?
Resmini görünce aklıma bir çocuğumuzun ölümüne neden olan kurtarma ekibinde olduğu söylenen sağlıkçının canlı yayın SKANDAL'ı geldi.. Sende başka bir skandalsın.. Senin o resmine beğenen, yorum yazan HERKES TAM BİR GERİ ZEKALI.. Hepiniz başka paralel evrenlerin ürünlerisiniz ve bu dünyaya ait değilsiniz.. Gerçeklerden çok uzaksınız...
Resim çektirecek kadar zamanın oldu ve bunu paylaşacak kadar da zamanın varmış(!); Nasıl bir KÜÇÜK hesaplar içindesin sen?!
Bana göre tam bir alçaksın..
Seninle aynı düynada, "insan" olarak anılmaktan çok UTANDIM!..
Kadınlar üzülmesinler, onlara haksız yere yapıştırılmış cehaletin yaftası olarak düşündüğüm bir kelime var; artık "ŞILLIK" kelimesi bağzı insan silüetindeki erkeklere daha çok yakışıyor...
Ne yazık ki en zeki sandığınız insanlar bile bu "showman"lere prim veriyor..
.. .
Benim, iş arkadaşlarımın, çalıştığım yerin ne kadar dayanışmaya katkıda bulunduğunu hiç paylaşmadım. Afet bölgesine turistmiş gibi gitmezdim. Bir film vardı adını hatırlayamadım, Bosna ile ilgili. Studyoda savaş manipulasyonu yapılıyordu (tabiki Hollywood filmi idi).. Neyse aklıma bu film geldi. Gerçekle kurguyu ayırt etmeniz açısından bir hatırlatma!.. Gitseydim üzerinde toz dahi olmayan kurtarma giysisi ile kendi resimlerimi burada paylaşmazdım, asla...
Bu acıdan kendi çıkarları ve popülizmine katkı yapsın diye çaba içinde olan İNSANIMSI yaratıkları unutmayacağım.. Küçük insanlardan küçük fikirler, davranışlar çıkar...
3 notes · View notes
veganlogicdinamo · 1 month
Text
HATAY’DA İLERİCİ BİR KADIN ADAY
Türkiye’de siyaset vıcık vıcık bir popülizm ortamında ilerliyor ama gerçek şu ki asıl hedef, geleceği belirsiz vaatlere odaklanmak yerine, belediyelerde halkın parasını çalmayacak, hamasete başvurmayacak, laiklikten ödün vermeyecek, tüccar zihniyete ve ranta son verip toplumcu belediyecilik anlayışını hayata geçirmekse, yıllardır halkı inim inim inleten AKP’ye ve onunla sağcılık yarışına girenlere değil, komünist adaylara kulak verilmeli.
3 notes · View notes
epifizz · 1 year
Text
Seçim hakkında herkesin bildiği ancak kimsenin üzerinde durmadığı ancak temel olan ve bazı unutkanlık hallerinin hakim olduğunu düşünüyorum. Öncelikle  Cumhurbaşkanlığı seçimi iki boyut taşıyan bir seçim. İlk olarak bu bir kişi seçimidir elbette ama daha önemlisi bu bir rejim seçimidir. Tarafların vaatleri arasında başkanlık sisteminin gitmesi veyahut sürmesi yönünde vaatler vardır.
İnsanların unutkanlığı şurada başlıyor ki eğer başkanlık sistemi gidiyorsa kişi olarak cumhurbaşkanı esasında o kadar şahıs itibari ile önemli değildir çünkü devleti bir kurum olarak prestiji her halükarda ilgili makama tesis edilecektir. Önemli olan başbakanlıktaki şahsi alan olacaktır. İnsanların favori adaylarının zirve zamanlarında bu makamı istememe sebepleri kanımca budur, önlerinde iktidar partisi başkanlığı veyahut başbakanlık şahsi olarak çok daha kazançlıdır onlar için. Bu noktada KK tüzüğü ile uyumlu uygun bir adaydır çünkü emekliliğini üst bir makam olarak aktif siyasetten zaten uzak geçirecektir. Lider vasfı olmasına gerek yoktur çünkü değişen sistemle tekrar yönetici değil, devletin yargısının uygulayıcısını seçiyor olacağız. Ve şahsi görüşüm başkanlık sistemini gönderme konusunda en güven verici adaydır kendisi.
Başkanlık sistemini sürdürmek isteyenler adına şahıs önemlidir elbette ve aynı seçimde karşılaşmaları adayların hepsini şahıs bazında önemliymiş gibi sunmaktadır ama esasında durum böyle gözükmemektedir. Bu noktada insanların sorması gereken ne istediği sorusudur. Ben rejim değişimi istiyorum, başkanlık sistemi gibi sorunlu ve savunmasız bir sistem gittikten sonra kendi politik konumuma gönül rahatlığı ile geri dönebileceğime inanıyorum.
Diğer yandan muhtelif “oy bölücü” adaylara bakışın da yanlış olduğunu düşünüyorum. Demokraside yaşamak böyle bir şeydir, kendisine uymayan tavrı gören ayrı bir koldan ayrılır ve aynı düşüncedeki kişileri ardında sürükler. Bu nihayetinde benim isteğimi baltalıyor olsa bile demokrasinin gereği bu olduğundan, bu çok sesliliği savunmak başka bir şeydir. Bir aday olarak ilgili kişiyi eleştirmek ise başkadır. Şahsen İnce bölücülük yerine popülizm, hırs ve tutarsızlıkları açısından değerlendirilmelidir. Bu nitelikleri özellikle rejim değişikliği hususunda güvenimi kıran bir unsurdur benim için. Karşısında asla aday olmayacağını söyleyip sonrasında “O, o zamandı” diyen bir kişi başkanlığa geçince yine “o, o zamandı” diyebilir. Ancak tüm sorunların temelinde bu totaliter rejim vardır ve ben bunu riske atmak isteyen biri değilim. Bağımsız merkez bankası olmadan yatırım olmaz, liyakat olmadan kurumların prestiji düzelmez, emir komuta tek noktada birleşirse bir felakete ilk iki gün organize bir müdahale mümkün olmaz. Şu anın tek ve gerçek gündeminin bu sağlıksız sistemin sürekliliği olduğunu ve insanların adımlarını bu uğurda atması gerektiğini savunuyorum.
Bu yalnızca görünürde bir şahıs seçimidir, oluşan büyük ittifaklar da bunun nihai beyanıdır. Şahıslar üstü vaatlere ve programlara bakmak gerekmektedir. Bunu yaparken başkanlık sistemi öncesi sistemi hatırlayıp bazı kararların ona göre alındığı analizini de unutmamak gerekir. Ve başkanlığı kaldıracağını söyleyen bazı insanların bu noktada bireysel hırsını anlamak da mümkün gözükmemektedir.
Sorunumuzun da şahıslar üstü olduğunu, bu sistemle kimsenin hiçbir şeyi düzeltemeyeceğini unutmamak gerekiyor. Mevcut iktidarla da bu sistemin düzelmeyiciğini düşünmek gerekiyor. Lütfen gerçek sorunlarımızı doğru kavrayalım.
Extra: Seccade kutsal bir obje değildir, sadece bir halıdır. Nihai işlevi temiz olduğundan emin olunan bir zemin üzerinde ibadeti sağlamaktır. İşlevi İslamiyette ibadet ederken zeminin tıpkı kişinin temizliği gibi şart olmasından temel alır. Şayet temizliğinden eminseniz kendi odanızdaki halınızı da bu amaçla kullanabilirsiniz, üzerine basmak ya da kirletmek sadece namaz amaçlı işlevini bozar ve temizlediğinizde ilgili halı bu işlevi geri kazanır. Bir halıyı esas olan ibadet halinin kutsiyetine sırf siyaset için eşit kılmak, dinin kendi içinde bir nesneyi putlaştırmaktır. Bu dezenformasyonun kendisi ibadete bir halıya basılmasından daha zararlıdır.
21 notes · View notes