Tumgik
#pişmanlıkların
vena-amoris-darkness · 10 months
Text
Tumblr media
3 notes · View notes
aytactanerbayramoglu · 4 months
Text
Tumblr media
Sen de haklısın kendince ama,
Biz hesabımızı hep kendimiz ödedik.
Zaferlerin de, pişmanlıkların da.
Susuyorsak hayata bir borcumuz kalmadığı içindir..
a.t.bayramoğlu
7 notes · View notes
hacegah · 5 months
Text
Tumblr media
Kitabı okuyup çok beğenenlerdenim. Pişmanlıkların arasına daldığında çıkmak için kullandığı motto çok enteresan.
Her kararımızın tüm hayatımızı değiştirebileceği ve paralel evrenlerde milyonlarca farklı hayatımız olabileceğini anlatan bir eser
Psikolojik vurgu, parelel evren gibi merak edilen konuları işleyerek Sylvia Plath’in bana çok dokunan bu sözleriyle başlıyor kitap. Konusu oldukça ilginç. Kelebek etkisi misali
"Edinemediğimiz arkadaşlara, yapamadığımız işlere, evlenemediğimiz insanlara, yapmadığımız çocuklara özlem duymak an meselesi. Kendimizi başkalarının gözünden görmek ve olmamızı istedikleri bin bir kişiye dönüşmüş olmayı dilemek için en ufak bir çaba gerekmiyor. Pişmanlık duymak ve sonsuza, zamanımız doluncaya kadar duymaya devam etmek çok kolay.
Ama esas sorun yaşamadığımız için pişmanlık duyduğumuz hayatlar değil. Sorun pişmanlığın kendisi. Gözlerimizi kapayıp önümüzdeki içeceğin tadını çıkarmak ve çalan müziği dinlemek yeterli. Olmamız gereken tek bir kişi var. Hissetmemiz gereken tek bir varoluş var."
13 notes · View notes
barbeduperenoel · 5 months
Text
Sebep olabileceğin yaralar asla değişmeyecek. Lüzumsuz laflar, tartılmadan seslendirildikçe, derin duvarlarla bahçelerin süslenecek. Çiçek sandıklarının dikenleri sana grileri verecek. Senden alınanlar da koskoca duvarların arasında, yenilikten uzak, düşmekten korkan bir çocuk bırakacak. Yıpranan ruhun içindekilere sırtını dönecek. En derinlerde kaybettiğini düşündüğün şeyler, sende var olabilmek adına çelme takacak. Onlar çelme taktıkça da suçlanan yine hayat olacak. Yaşayıp da yaşamadıklarından sorumlu tutulacak. Sende kalanlar onun olacak, vazgeçtiklerin de onun tarafından gözüne sokulacak. Pişmanlıkların, yakanı bırakmadığından adımladığın yolun çıkmazında, toslayıp kaldığın duvarda, kurumuş kanların yabani otlara karışacak. Arkandan gelen fısıltılar kabusun olacak; dönmeye cesaretin olmadığından, seni sana bıraktığın sonsuzlukta kıvranan zihnin olacak. Öylece var olmayı bekleyecek. Birilerinden medet ummaya devam ettikçe silikleşecek. Acını diğerleri ile kıyaslamaya başladığında da anlamını yitireceksin. Yaşamak umduğun gibi olmasa da, sandığın kadar da gaddar olmadığından başına gelen gelecek; başına gelecekler de senden bilinecek.
19 notes · View notes
aynodndr · 2 months
Text
Tumblr media
ÖZLEYECEKSİN !!
-Aceleye getirip peşin hüküm verme
-Elin bahçesine girip yasak gül derme
-Sorun değil beni istersen hiç sevme
-Ama öyle bir an gelecek ki özleyeceksin.
-Yeni yüzler göreceksin yeni yeni simalar
-Ne pişmanlıkların olacak üzdükçe insanlar
-Aklına geldikçe benli tatlı dargınlıklar
-Ne adammış be deyip özleyeceksin.
-İstersen arayıp sorma ve hiç de yazma
-Vallahi sitemim arzum değil bunlar kızma
-Öyle kaşlarının altından beni süzme
-İnkar etsen de benli günlerini özleyeceksin.
-Belki bir şiir bir şarkı olacağım dilinde
-En son çektirdiğimiz sararmış resim elinde
-Böyle yağmurlu hüzünlü bir gününde
-Sende beni ben kadar özleyeceksin.
-Gözün yollarda olacak kulağın seste
-Yürüyeceksin kaldırımlar da aheste aheste
-Şimdi olmasa bile en son nefeste
-Yine ben düşeceğim aklına özleyeceksin.
~Cengiz Yavuz~✍🏻
#AyrılıklarınŞairi
3 notes · View notes
Text
Tumblr media
"ÖYLESİNE BİR YAZI"
İnsan kendi içinde yaşadığı birkaç mağlubiyetten sonra yenilmezlik belgesini alabilirmiş.
Öyle ya tecrübe denen şey pahalı bir öğretmendir.
Bebekken başlıyor aslında.
Doğar doğmaz annenin göğsüne tutunup emmeyi öğreniyorsun. Sonra el yordamıyla tutmayı bir oyuncağı ve düşe kalka yürümeyi öğreniyorsun.
Önce tutunarak bi yerlere, bir insana, sonra vakti gelince öyle yalnız tek başına.
Büyüyorsun zamanla, acılara tutunuyor sevinçlere giden yolları arıyorsun.
Güvendiğin dağların üzerine yağan karları temizliyor,
kanayan yüreğine kendi elerinle pansuman yapıyorsun.
İmtihanın bazen ağır geliyor tam pes edecekken içindeki o bilinmez güç her seferinde yolundaki taşları temizleyip devam etmeni tembihliyor.
Pişmanlıkların keşkelerin bazen iyikilerinden fazla görünüyor gözüne.
Ancak yine de yaşadıklarına teşekkür ediyor,
herkesi ve en çok da kendini affetmeyi öğreniyorsun.
Mutluluğun birkaç bedel ödemeden gelmeyecegini, insanın hamdım piştim yandım mertebesine ulaşmasının öyle kolay birşey olmadığını anlıyorsun.
I. Ersöz
6 notes · View notes
sesisiz · 1 year
Text
Koy yorgun başını göğsüme dökülsün dilinden içindeki tüm kırgınlıkların, pişmanlıkların geriye kalan huzur sana kokunda bana kalsın.
8 notes · View notes
gokyuzununyasi · 1 year
Text
Yorgunluk, şiddetli bir yıkımın olduğu tsunami gibi geldi. Beklenmedik. Aniden. Birdenbire oluşan bir depremin hemen ardından. Gözümle göremedim çünkü fiziksel değildi. Kafamın içi mahşer yeri. Zaman beni 2 parçaya böldü. Bir parçamı rutin işlerimin arasında unuttu. Diğerini aldı, götürdü dilime süremediğim pişmanlıkların toprağına ekti. İki kan kokan filiz yeşerdi. Birinin üstünde tek çiçek yok. Sıradan bir ot. Diğeri çiçek bahçesi vaat etti. Tek tek kopardılar. Yeniden yeşillendirdi. Birini aldım karşıma. Ağzımı açmadım ama saatlerce konuştum onunla. İçten bir anlayışla dolmam işten değildi. Diğeriyle kavgalar ettim ama kavganın sebebini bile duymadım. Kendimle savaşımı bitirdim. İki filizi de bahçeme ektim. Bahçem öyle kuraktı ki bir tsunami bile yetmedi. Olsun zaten derin yarıklar oluşmuştu depremde. Çürütmediler bahçemi. Savaşı bitirdim. Ne kazandım ne de kaybettim. Ne yapacağını şaşırmış bir ev inşa ettim. Deprem diyorum ya kızım. Başıma yıkıldı. Enkazda kaldım. Bahçemi kurtardım. Betondan filizlendirdim. Mezarlıktaki çiçekten mi çaldım da kulun vicdanını es geçtim? İki tohum verdiler. Mezarıma ektim. Sonunda fark ettim. Başından beri iki aynı bitkiye sahibim. İkisi de benim toprağımda ekili benim çiçeğim.
19.03.23 01.27
12 notes · View notes
Text
02/03/2023    23.33 Bir insani yanlışlarıyla birlikte içten sonuna kadar sevmek  saçma gelir ilk bakışta çünkü neden onun yanlışlarını da sevesin ki? Birinin neden yanlışlarına hayran kalırsın? Pişmanlıkların söylediğinde bir insana hayran kalabilir miyiz gerçekten? Evet. Pişmanlıklarının olduğunu söyledi. Onu pişmanlıklarıyla beraber en içten sevdim. Hatalarını söyledi. Onu hatalarıyla beraber sevdim. Normalde neden bir insanın yanlışını seversin ki? Saçmalık, delilik. Fakat en güzeli de buna engel olamamak ve öylece akıp, dünyaya bakış acının değişmesi.
17 notes · View notes
Text
Bir düşün lütfen...
Senden bir isteğim var... Yalnız başına karanlık bir odada gözlerini kapatmanı, sadece bir an olsun ölmüş olduğunu hayal etmeni istiyorum senden.
Biliyorum, en yakınlarımızın cenazelerinde burun buruna geldiğimiz ölümü hatırlamak, var hızıyla akmaya devam eden yaşamın tam ortasındayken, büyük şehirlerin gürültüsü unuttururken her şeyi ve dünyalık bu kadar dert bir an bile çıkmazken aklımızdan ölümü hatırlamak hiç kolay bir şey olmayacaktır.
Ama bir dene lütfen...
Bir an öldüğünü ve sevdiklerinin bu haberi alır almaz evinizde toplandığını, yanı başında ağladıklarını, onları uzaktan izlediğini hayal etmeni istiyorum senden.
Düşünsene ağlıyorlar başında ve sen ne geriye dönebiliyorsun ne de elinden bir şey geliyor. Sadece olanı biteni izlemekle meşgulsün.
Sen, onları görüyorsun ama onlar senin yalnızca uzanmış bedenini görüp gidişine, seni bir daha hiç göremeyeceklerine ağlıyorlar.
Bu dakikadan sonra ne olacağını bilmiyor sadece izliyorsun. Seni hastanenin soğuk odasına kaldıracaklar ve cenaze vaktine dek belki öğle, belki ikindiye kadar da bekletecekler orada.
Pişmanlıkların olacak, çok pişmanlıkların olacak ama hiçbiri fayda getirmeyecek sana.
Kalabalık gittikçe artıyor ve malum gittikçe sona yaklaşılıyor.
Şimdi gözlerini aç ve ölmeden hemen öncesine dön. Aklından geçenleri, geceni gündüzüne katıp uğrunda kendini yıprattığın dünyalık düşünceleri, yersiz gururunu, kırgınlıklarını, kızgınlıklarını, her şeyi ama her şeyi düşün.
Hangisi kaç Allah rızası eder?
Hiçbir gayeyi Allah rızası için yaşamamışlarımız, annesine, babasına veya dostlarına bir kez olsun sarılmamış, hakkını helal et, seni çok seviyorum diyememişlerimiz var.
Şimdi, önce gözlerini, ardından odanın lambasını aç. Pencerenin perdesini arala ve bak lütfen.
O yoldan günde kaç tane araba geçiyor, kaç tanesi bu sokak bu yol benim deyip de oradan ayrılmazlık yapıyor?
Hiçbiri.
Şimdi elini kalbine koy, hayatta olduğunu hisset ve hâlâ bir imkânının daha var olduğunu, elini üzerine koyduğun ve atmaya devam eden kalbinle hisset.
Allah rızasını kazanabilmek adına, sevdiklerine onları sevdiğini söylemek, en başta verilmiş olan hayatın sonra sevdiklerinin kıymetlerini ölmeden önce anlayabilmek için bir imkânın var hâlâ.
Şimdi salonda oturan annene sarıl, babana onu sevdiğini söyle, uzaktaysan ara, yakınlardaysan yanlarına uğra, ahirete göç etmişlerin varsa sonsuz dualar et onlara, dualarınla telafi et zamanında yapamadıklarını o bile geç değil ama ailene, sevdiklerine ve yanındakilere sahip çık.
Kırıldıkların varsa affet, kızgınlıklarını toprağa göm. Yanında olabilme ihtimali olan sevdiklerini bu ihtimalden uzak tutma. Hiçbir şey şu an yanımızda olanlardan daha kıymetli değil çünkü.
Tumblr media
9 notes · View notes
yasinnbb · 9 months
Text
Hiçbirimiz küçük bir dünyada doğmadık...
Belki yıllar önce ya da çok başka bir zamandan, güzel duygularla geldin bu hayata. Birileri şarkılar söyledi gelişinle birlikte ve birileride sesinde doğanın tüm seslerini aynı anda duydu. Kuşlar berrak baharı söyledi, kayalar kıyıya vuran dalgaları, parlak yeşil çayırlar esen rüzgârı... Birileri de "Beklediğim sensin!" diye haykırdı tüm dünyaya. Günlerce, aylarca, belki yıllarca, varlığına, gözleri kapalı, çarpan kalpleriyle, ses dahî çıkarmadan, göz kulak oldular. Birilerine göre sen hep talihin sesiydin...
Daha dün; bebek oldun, çocuk oldun, genç oldun. Geçen günler ne tatlıydı ya da ne acı, bunu kim bilebilir senden başka... Belki neşe ve sevgi içinde, belki de sonsuza dek neşesiz ve sevgisiz yaşadın... Belki dün, büyümek için can atıyordun ya da belki  kim bilir büyümekten korkuyordun... Belki çevren çoktu, kalabalıktın, belki de kimseler yoktu yanında, yakınında; yalnızdın ve yalnız yaşadın. Yinede her koşulda büyümeye devam ettin...
Büyüdükçe yeni biri olmak, sürekli hayatımızı bir düzene sokmaya çalışmak ve etrafımızdaki dünyayı sevmeye koşullanmak... Bu kısımdan nefret etmişimdir her zaman... Ne yaparsak yapalım, kim olursak olalım, gerekli ya da gereksiz, hakkımızda her şey kararlaştırıldı ve her şey planlandı... Kader! Bir hayatı işte böyle yaşarsın ya da böyle kaybedersin...
Bir noktada değişmek istediğinde hatalarını veya eksikliklerini görmezden gelemiyorsun. Sonunda da umutsuz pişmanlıkların ve üzüntülerin arasında savrulup duruyorsun. Her şeyiyle sana komplolar kuran ve kaoslar yaratan bir hayatın sonunda, başarısız olduğunu hissediyorsun. Günlerinin bir bir solduğunu, insanların hayatından bir bir geçtiğini seyrediyorsun. Sokağında dolaşan o sessiz kalabalıkların, gölgelerinin bile sana dokunmadığı bir dünyada, yaşlanıyorsun...
Sokağın diğer tarafında mutlu olabilen insan sayısı çok az, çok nadir, çok seyrek... Biliyorum. Hepsinin perdeleri çekili, camları ve kapıları kapalı. Çünkü belkide sana her zaman sahip olduğundan çok daha fazlasını verebileceklerken, sana sırt çevirmeyi tercih ediyorlar...
Kimi içinse sokağın diğer tarafı koca bir bilinmezlik ülkesi... Günlük mutluluğu arayan insanlar tanıyorum. Günlük mutluluğa ihtiyacı olan insanlar tanıyorum. Günlük mutluluğa aç olan insanlar tanıyorum... Ama sen, önce sil şu gözyaşlarını gözlerinden. Günlük gelecek olan mutluluğa ve sevgi kırıntılarına ihtiyacın yok. Aynı hayatın içinde birileri hep gülerken, bir köşede ağlayan birilerini görmek hiç hoşuma gitmiyor. İnsanların seni önemsemediklerini artık çok iyi bilecek kadar yaş aldın hayattan. Bugün belki de tüm umutlarının ve hayallerininin gittiğini anlayabiliyorum ama hayat anılarıyla birlikte devam ediyor... Hatırlanmasan, bilinmesen ve fark edilmesen bile bu hep böyle...
Her seferinde tekrarlıyoruz, yine yeniden aynı duyguları yaşıyoruz süregelen bir yaşamın ortasında. Bu yüzden canımı sıkan geçmiş ve gelecek günler var, kimileri için bilinmezlik tarihleri, kimileri içinse dört gözle bekledikleri bir zaman dilimi. Oysa ben bazı günler, bir şeyleri özlüyorum sadece. Çocukluğumu mesela... Sonra tüm mutlulukları buluyorum orada... Yetiyor bana... Mutlu olmamı engelleyecek hiçbir yer, hiçbir durak, hiçbir mesafe yok. Hâlâ yeni bir diyar orası benim için, büyük bir dünya ve asıl büyüdüğüm yer...
Bugün hâlâ yirmili yaşlarımda yürüyorum ve öğrendim ki, her şey kadar mutlu olmalı hayatta, her şeye rağmen mutlu kalmalı... Çünkü üzerimizdeki mavi gökyüzü bir kez parçalanırsa, bütün dünyamız parçalanır...
"...ve sonunda..." dedi... "...dünyadaki yaşamımız sona erdiğinde, "herkes kadar bende mutluydum" diyebilmeli..." Umut ve sevgi dolu yeni yıllara...
3 notes · View notes
bloodymagic · 11 months
Text
21.04.2023
Dear Diary;
Bugün dünyadaki 17. yılımı kutluyorum. Bazı şeylerden çok korkuyorum. Ya istediğim gibi bir gelecek kuramazsam kendime? Ya yeterince başarılı olamazsam ve iyi bir üniversiteye gidemezsem? Peki ya yalnız kalırsam?
Bunun gibi bir sürü soru var kafamda. Daha büyük korkularım da var daha önemsiz korkularım da. Genel olarak her şeyden korkuyorum. Kendimi bulamamaktan korkuyorum.
17 aslında bana çok büyük gelen bir yaştı. 17 yaşındaki kızlar çok mutlu, güzel ve özgürdür diye düşünürdüm ben küçükken. Hayal ettiğim gibi olacak mı bilmiyorum. Umarım öyle oluyordur ve sorunsuz bir 17 geçiririm. Pek de inanmıyorum ama buna. Sonuçta ben hâlâ benim ve ben olmak demek her gün üzülecek bir şeyler bulmak demek.
16 çok korkunç bir yaştı. Mutlu da oldum bazen ama bilemiyorum. Benim için bazı ilklerin yaşandığı, ilk pişmanlıkların yapıldığı, yanlış arkadaşları hayatımdan çıkardığım garip bir seneydi. Korkunç kesinlikle doğru kelime.
14.05.23
Doğum günümde yazmaya başladığım yazıyı ancak şu an tamamlayabiliyorum. Doğum günümden beri hiç güzel bir şey olmadı. Doğum günüm kutlanmadı ve ben keşke doğmasaydım diyorum şu an. Eger kimse için iyi ki olamıyorsam belki de hiç olmamalıydım. Hayatımda korkunç olan şeyin ne olduğunu buldum. Benim. Ben korkunç bir insanım. Tek yaptığım insanları kendimden uzaklaştırmak ve bomboş bir yer israfı olmak. Ben doğmamalıydım.
Sevgili 18 yaşım;
Ne olur gelme ve bana bir iyilik yap. Öl ve kurtulalım. Herkes kurtulsun. Ölüm tek yol. Bir geleceğimiz olmayacak. 16 igrenç geçti, 17 de iğrenç geçiyor ve 18 de iğrenç geçecek. Hayatımız bir bok çukurunda ve biz fazla bile yaşadık.
Seni de dünyayı da sevmiyorum sevgili gelecekteki ben. Öl ve kurtul.
4 notes · View notes
gulsahgunsu · 11 months
Text
Merhaba yeni ben ✋
Geçmişine bakınca utanma, çekinme.
Belki çok sevdin , belki çok hatalar yaptın, belki çok pişmanlıkların oldu ama bırak olsun. Şu anki sen olmanı sağladığı için şükret her şeye.
Olan da olmayan da her şeye çok şükür 🤲
hayatım hala tam olarak istediğim gibi düzene girmedi ama içimde öyle bir rahatlık ve umut var ki inanıyorum ki bir daha buraya girdiğimde "hayalimden de öte güzellikte bir hayatım var!" dicem.
O gün geldiğinde teşekkür etmek istediğim biri var. Hayatında olur ya da olmaz buraya girip bu yazıyı okuduğunda ona teşekkür et.
"Beni daha iyi biri haline getirdiğin için teşekkür ederim sana. İyi ki hayatıma dokundun İ.E." 🤲
#kunfeyekun
12.05.2023
4 notes · View notes
applee--pie · 2 years
Text
havalar yavaştan soğumaya başladı o yüzden kendinize dikkat edin lütfen hasta olmanızı istemem, eylül ayında bitki çayı içmek kesinlikle en mükemmel şeylerden biri hem içinizi ısıtıp iyi gelir hem de bağışıklık sisteminize de iyi gelir ( moralim bozuk olunca yapıyorum ve iyi geliyor düşünceler arasında kaybolunca, umarım size de iyi gelir) bol bol su içmeyi de unutmayın 🐇
okul açılıyor o yüzden gerginlik var. umarım güzel anılar biriktirdiğiniz, pişmanlıkların olmadığı, huzurlu ve bol kedyli bir yıl olur. hem akademik alanda istediğiniz hedeflere ulaşmanız dileğiyle hem bunlarla uğraşırken sizi destekleyip seven birisi yanınızda olur umarım
7 notes · View notes
aynodndr · 1 year
Text
Tumblr media
ÖYLESİNE BİR YAZI
İnsan kendi içinde yaşadığı birkaç mağlubiyetten sonra yenilmezlik belgesini alabilirmiş. Öyle ya tecrübe denen şey pahalı bir öğretmendir.
Bebekken başlıyor aslında. Doğar doğmaz annenin göğsüne tutunup emmeyi öğreniyorsun. Sonra el yordamıyla tutmayı bir oyuncağı ve
düşe kalka yürümeyi öğreniyorsun.
Önce tutunarak bi yerlere, bir insana, sonra vakti gelince öyle yalnız tek başına.
Büyüyorsun zamanla, acılara tutunuyor sevinçlere giden yolları arıyorsun.
Güvendiğin dağların üzerine yağan karları temizliyor, kanayan yüreğine kendi elerinle pansuman yapıyorsun.
İmtihanın bazen ağır geliyor tam pes edecekken içindeki o bilinmez güç her seferinde yolundaki taşları temizleyip devam etmeni tembihliyor. Pişmanlıkların keşkelerin bazen iyikilerinden fazla görünüyor gözüne. Ancak yine de yaşadıklarına teşekkür ediyor, herkesi ve en çok da kendini affetmeyi öğreniyorsun.
Mutluluğun birkaç bedel ödemeden gelmeyecegini, insanın hamdım piştim yandım mertebesine ulaşmasının öyle kolay birşey olmadığını anlıyorsun.
Velhasıl ,
Bedelini ödemeden bakkaldan iki ekmek bile alamıyorsun..
8 notes · View notes
otadam · 1 year
Note
senin pişmanlıkların neler ?
Hala yaşıyor olmak..
2 notes · View notes