Tumgik
#orucaruoba
mesutbahtiyarolacak · 2 years
Text
Tumblr media
42 notes · View notes
ppurpledrankk · 2 years
Text
“Seni bütünüyle kendime istiyorum; ama senin özgür olmanı, bağımsız olmanı da istiyorum. Bana bağlı olmanı; ama benden bağımsız olmanı.”
Oruç Aruoba
11 notes · View notes
icimdekimelodii · 2 years
Text
Yaşamın, sana, bilmediğin, anlamadığın bir dilde; yabancı, tanımadığın bir üslupta, şarkı söyleyen biri gibi gelecek: Söylenen şarkı seninle ilgiliymiş, senden söz ediyormuş, sana söyleniyormuş gibi bir duygu duyacaksın hep; ama, hep de, bilmediğin, anlayamadığın bir dilde, sana yabancı, tanımadığın bir üslupta olacak duyduğun..
4 notes · View notes
1-mecruh · 2 years
Text
Senden haber alamamak
Hem seni merak etmem açısından,
Hem de senin bana haber vermeyi
Önemsememen açısından,
Acı veriyordu..
Tumblr media
2 notes · View notes
1-deli-hatun · 2 years
Text
Tumblr media
6 notes · View notes
takeasadsongg · 1 year
Text
Tumblr media
0 notes
beyazzgul · 3 years
Text
Tumblr media
Yaşam,
geçiştirdiğin bir şey olacak...
İçinden geçtiğin,
geçip gitmesine izin verdiğin,
sonra da,
geçtikçe geciktirdiğin,
bir şey..
246 notes · View notes
erdnckaplan · 2 years
Text
“Yaşadıklarımız öldürdüklerimizdir.”
Tumblr media
Bir şeyleri yaşamışsan, gerçekten yaşamışsan, onları yitiremezsin artık -istesen bile: istemesen bile; yaşar artık onlar… Yaşadıklarınsın.
Yaşamın, sürekli yapacağın hatalardan -ve, sürekli, bu hataları düzeltme çabalarından oluşacak.
Yaşamı düğümlemeden çözemezsin.
- Oruç Aruoba "de ki işte"
İnsan, ölmemeğe çalışan hayvandır.
İnsanların en anlamlı oldukları yer, mezarlıktır -ölülerin de, yaşayanların da.
Ölüm yitmekse, yaşam da yitirmektir. Ölüm bitmekse, yaşam tükenmektir.
Her yaşanan geçicidir; her yaşayan, ölümlü… Ölüm de öyleyse, yaşayanın geçiciliğidir. -Ama demek ki, ancak yaşamış olan ölebilir: Öyleyse, ölen, yaşamış olandır -yaşayan da, ölecek olan; yani, yaşayan –öyleyse işte, ölüm yaşamdır. Yaşam ne denli ölümse, ölüm de o denli yaşamdır. Ölen, çünkü, ancak yaşamışsa ölebilir -ancak yaşamış olan ölebilir; ve tersi -ancak ölmüş olan yaşayabilir… Öyleyse, öldüklerimiz de, hep yaşadıklarımızdır -nasıl, yaşadıklarımız, hep, öldürdüklerimizse… Neyi ki yaşarız, onu ölürüz -öldüğümüz de, hep, yaşadığımızdır.
Yaşamın ‘çıkmaz sokak’lara çıkmakla geçecek -hem de, bunlardan değil çıkmak, giremeyeceksin bile onlara!
Yaşarken, sürekli, düştüğünü göreceksin -çeşitli yüksekliklerden çeşitli derinliklere… Yaşamın, düşüşün olacak. Yaşarken düşeceksin. Yaşamın, yüksekliklerin ile derinliklerin arasında gidip gelecek. Yaşamın, yüksek ve derin olacak.
Ne beklediğini bilerek -ama, beklemeden- yaşayacaksın: en çok beklediğinin de, gelse bile birgün, hiçbir zaman beklediğin anlamda gelmeyeceğini bilerek… Yaşamın bir bekleme olacak -ama, beklemeden yaşayacaksın.
Yaşamın, beklediğinin gelmemesi -ki, işte: senin de, gelmeyeceğini bildiğini beklemen olacak.
Garip, çelişkili yönelmelerinle, kendini öyle durumlara sokacaksın ki, içinden çıkılmaz bile değil, daha, içine girilemez bile olacaklar. Yaşamdan ne istediğini bilmemekle de kalmayacaksın -bakacaksın ki, ne olduğunu bilmediğin şeyler istemişsin; istediğinin ne olduğunu bilmeden de, ne olduğunu bilmediğin şeyler yapmışsın. Yaşamı yaşayamayacaksın-ız!
Yaşamında en zor işin, kendi yolunu yürümek olacak -ve, ilişkin olan, önem ve değer verdiğin kişilere, bunu anlatmak: Yaşamının, yaşadığın kadarıyla yalnızca senin yaşamın olduğunu; aynı şeyin onlar için de geçerli olduğunu; ilişkide olmanın da, bu temel gerekliği engellemediğini, engellememesi gerektiğini… Ama anlatamayacaksın ki… -Çünkü, daha kendin bile gereğince anlamamış olacaksın bunu…
Ancak arada bir gerçekten yaşayacaksın: duygusal olarak “unutulmaz bir an” denen yaşam aralıklarından birinde, tam kendin olarak, tam kendisiyle yüzyüze geldiğin bir başka kişiyle birlikte, bir şey yaşadığında (bir sevinç, bir acı…) -o zaman gerçekten yaşarsın. Ama bu “an”ları son derece seyrek yaşarsın (kimi insanlar -çoğunluk?- bunları hiç yaşamaz belki); son derece de kısa… Gene de, bunların sağladığı anlam yoğunluğu, yaşamının bütün geriye kalan çölünü yeşertmeye yetecek.
Yaşamında öteki kişilere ulaşabildiğin anlar, bir ormandaki kuş ötüşleri gibi olacak: uzaklardan gelip geçerken kısacık bir süre yapraklarda yankılanacaklar -o kadar… Orman, bütün sessizliğiyle, yine yalnız, duracak orada.
Yaşamında, yürüyüp yürüyüp, bir an durunca, çevrene bakıp göreceksin ki, yürüyüşüne şu ya da bu noktada katılmış, bir süre seninle birlikte yürümüş kişilerden hiçbiri yok yanında: -Sen, bir an, “Burdayım” demek için durunca, onlar, artık, “orada” olacaklar -”Burdayım artık” bile demeyecekler sana, “orada”larından seslenerek… “Burada”nda kimse bulunmayacak -”orada”ndan da kimse seslenmeyecek sana…
Yaşamında iki temel değer bulacaksın: sevgi ve dostluk. Bazen, bunlardan biri ötekinden daha değerli gelecek sana; zaman olacak, öteki öbüründen; kimi zaman da ikisinden hangisini daha değerli sayman gerektiği belirsiz hale gelecek; ama, kimi zaman da, ikisi birden, eşit bir değersizlik düzeyine inecekler, gözünde. Ama, bu sevgin ile şu dostluğun o hale düştüler diye, yaşamın temel değerlerinin kendilerini yadsımayacaksın: o zamanlarda, içindeki buruk acıyla, onlara olan saygını koruyacaksın -ki, bu da, işte, üçüncü temel değerin olacak.
Yaşamında değişiklikler yapman yıllar sürecek -çünkü, yaşamında değişiklik yapman, yaşamında ilişkide olduğun, önem verdiğin, sevdiğin, saydığın kişilerde değişiklik yapmak zorunda kalman olacak: Onlara verdiğin önemde, sevgide, saygıda değişiklik yapman -sonra da, onları bırakman, onlardan ayrılman, kopman. Ama bu hep böyle sürüp gidecek: yaşamda değişiklik yaratacak ‘karar’larda, gelip ya da gidip bir kişiye dayanmayan bir gerekçe, geçerli olamaz. -Yaşam, hep, gelip, kişilere -bir kişiden gelip bir başka kişiye- bağlanandır; işte; sonra da ondan  -onlardan- ayrılıp kopup giden…
Yaşamında, genel çizgilerinde, üç tür ‘şey’le karşılaşacaksın: 1) Gelip geçmiş şeyler 2) Gelip geçmemiş şeyler 3) Gelmeyip geçmiş şeyler Bütün ‘şey’lerin, geçmiş ya da geçmemiş, ya da hiç gelmemiş olacak. (Dördüncü durumla -’mantık’ sırası içinde sonuncu olması gereken ‘şey’lerle ise, hiç karşılaşmayacaksın: 4) Gelmeyip geçmemiş şeyler…)
Yaşamında, şunları da yaşayabileceksin: 1) Birisini, ona söyleyecek bir şey bulamadığın için, aramak… 2) Birisini, onu artık görmeyeceğini söylemek için, beklemek… 3) Birisini, onu görmemeye dayanamadığın için terk etmek… Neler yaşayacaksın ki!…
Yaşamında, sevdiklerin -ve, seni sevdiklerini söyleyenler- senin özlediğin ön-düşüncesiz, hazırlıksız, kendiliğinden, geldiği-gibi birlikteliğe hazır olsalardı, girebilselerdi, mesela olmazdı ki -ama değiller… Hiç bulamayacaksın bir sevdiğini böyle -hiçbir sevdiğin de böyle olmayacak. Hatalı olan, ya senin beklentin -ya da – çek kuyruğunu!…
Yaşarken, başkalarının yaşadıklarını gördüklerin, senin yaşamına teğet geçen şeyler olacak: senin yaşadıkların da, başkalarının yaşadıklarına dik gelen… Öyle ki, başkaları hep geçecek, sen gelirken. Gelip geçici olacak yaşamın -başkalarının yaşamları da (senin için) geçip gelici; ama, sonradan, tabii, yine, gelip geçici… Başkalarına dik gelenler senden teğet geçecek -ve tersi: başkalarına teğet gelenler, sana dik…
Yaşamında, en çok yakınlaşma isteği duyacağın kişiler, senden uzaklaşma gereksinimini en çok duyan kişiler olacaklar.
Yaşam, hep, birliktelik umutları -vermeyecek- umduracak sana -sonra, onları alacak, yalnızlık kuyusuna atıp, boğacak. -O kuyudan da nasıl çıkabilirsin -ya da, orada yaşamayı nasıl öğrenebilirsin –Allah bilir!…
Bir şeyleri yaşamışsan, gerçekten yaşamışsan, onları yitiremezsin artık -istesen bile: istemesen bile; yaşar artık onlar… Yaşadıklarınsın.
Yaşamın, sürekli yapacağın hatalardan -ve, sürekli, bu hataları düzeltme çabalarından oluşacak.
Yaşamı düğümlemeden çözemezsin.
Yaşamak, sevinçli acılar çekmek, hüzünlü neşeler yaşamaktır.
Yaşam, geçiştirdiğin bir şey olacak -içinden geçtiğin; geçtikçe geciktirdiğin sonra da, geçip gitmesine izin verdiğin bir şey…
Hep eksiklikler yaşayacaksın -ve, hep, fazlalıklar… Yaşamın bu olacak işte: eksik-fazla…
Yaşam, yazarı da, sahneye koyanı da, baş oyuncusu da sen olan; ama senin yalnızca seyircisi olduğun bir oyundur.
Dün geçtiklerinden, yarın geçeceklerine, bugün geçeceksin. Hep, geçtin; hep, geçeceksin -geçiyorsun…
Yapabileceklerini boşver - yapabildiklerini yap!
Yazabilmen, yapabileceklerinin tükenmesi; senin hiçbir şey yapamayacak duruma düşmen olacak. Hiçbir şey yapamıyorsan, yazarsın -ancak da, o zaman…
19 notes · View notes
agyarsblog · 2 years
Text
Kendi olarak, sana gelen
Sana gereksinimi olmadan, seni isteyen
Sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen
Kendi olmasını, senin ile olmaya bağlayan
O, işte...
5 notes · View notes
Text
Tumblr media
5 notes · View notes
sessizsozcuklerim · 3 years
Text
Bazen kendine bile yabancidir insan...
Tumblr media
12 notes · View notes
leylvaarii · 3 years
Text
Yeni bir söz bulsam, neye yarar ki.
Söyleyemediklerim, ince bir sızı gibi…
Oruç Aruoba
Tumblr media Tumblr media
7 notes · View notes
biran33 · 4 years
Text
iki yol vardır, sizi acıdan kurtarabilecek: hızlı ölüm ve uzun sevgi.”
Tumblr media
38 notes · View notes
ezgihoscan · 4 years
Photo
Tumblr media
ateş yakana kılavuz
https://www.instagram.com/p/CABK7O4JbOG/?igshid=1gkizyaqntw7o
25 notes · View notes
patatesizevelallah · 3 years
Text
Yorgun musun?
Yattın mı?
Uyu-
düşünme beni.
1 note · View note
postmodernkar · 3 years
Text
Tumblr media
2 notes · View notes