Tumgik
#ormandaki ev
antidepresann · 2 years
Note
Bu seferde ben atayım dedim çok çok içimden gelerek
Berk Baysal - Sonsuz Olsun
Umarım beğenirsin:)
Çook teşekkür ederiimmm
Ormandaki Ev - Çığlık
Berk Baysal'ı beğenmeme şansım yok diyebilirim
11 notes · View notes
fadimesstuff · 29 days
Text
Ormandaki ıssız kulübeden asılı olan  Hortler, sadece yıpranmış ve lanetlileri gösterdiği için gözüme uyku gitmedi. Ancak doğru düzgün uyuyamıyorum.  Çünkü uyandığımızda Hortseler yoktu.Yerinde sadece pencereler vardı. 
Seni aptal! Diye bağırdım beni raylara bağlarken, bu hattın yıllardır kullanılmadığını bilmiyor musun? Tabi ki biliyorum dedi. Sırıtarak uzaklaşırken, buraya kimse gelmez.
Kız kardeşim onu annemin öldürdüğünü söylüyor. Annemse bir kız kardeşim olmadığını.
Ailem, hayali bir arkadaşımın olması için yaşımın biraz geçtiğini iddia ediyor. Bende ondan ayrılmaya karar verdim. Onun cansız bedenini bu sabah buldular.
Ölmeden önceki geçen sefer de annem sendin, diyor kızım. Tiz bir sesle elindeki yapboz parçalarını yerine koyarken bir dakika sonra gözündeki ışık sönüyor ve fısıldıyor. Bu sefer daha çok acıyacak. 
Bebek monitöründen gelen ağlama sesi bir türlü durmuyordu. Problemi ise, kızın bu hafta sonu annesi ile beraber anneannesine gitmişti. İki yüz kilometre uzaktalardı.
Erkek arkadaşım bana bu gece neden bu kadar derin nefes alıp verdiğimi sordu. Derin nefes almıyordum.
Kocam dün akşam eve çok geç geldi ve beni yanağımdan öperek uyandırdı. Sabah telefonu kontrol ettiğimde, eşimden bir mesaj vardı. Bu akşam bir arkadaşımda kalacağım, beni bekleme.
Bu dünyada bir bebeğin gülüşünden daha tatlı bir şey yoktur. Ancak gece birisi, ve evde yalnızsanız aynı düşüncelerde olmayabilirsiniz.
1 note · View note
reecuerdoss · 2 months
Text
Tumblr media
-"Kurtmuş, ayıymış, çakalmış..."
-"Bu ormandaki asıl tehlike benim Karaca. Ve tebrik ederim, sen de doğrudan elime düşmeyi başardın."
"Hangi yol eve gidiyor," diye sordu ceylan; kurt inini gösterdi.
~Siyam
0 notes
caprazataclar · 3 months
Text
Yangın ve Karınca
İçimde bir yangın var ve ben her gece gözyaşlarımla o yangını söndürmeyi umuyorum. Bir karıncanın ormandaki yangını söndürmek için avuçlarında su taşıması gibi bir şey bu..
Peki o karıncanın ümidi ve savaşı ne olacak? “Sen küçücüksün senin gücün yetmez bu yangını söndürmeye” desek ona bize ne derdi? “En azından evimin uğruna ölürüm” derdi sanırım..
Benim evim neredeydi? Ev neydi? Evim kimdi?
Bana kalırsa ev dediğimiz sadece bizi dış etkenlerden koruyan bir yapıt olmanın yanında, bir kişi, bir his, bir duygu da olabilir.
Mesela sürekli dönüp dolaşıp gözünü hep bir kişide açıyorsan eğer o kişi senin evindir..
Mesela çok tanıdık bir hisle içini huzur kaplıyorsa o his senin evindir..
Hepimizin fiziken kaldığı, yemek yediği, uyuduğu, yaşamsal faaliyetlerini yerine getirdiği bir evi vardır (Umarım herkesin ev diyebileceği bir yeri vardır).
Peki duygusal olarak bulduk mu evlerimizi?
Bir kişiyi ev belledik mi mesela? Ya da bir duyguya evimize sığınır gibi sığındık mı?
Umarım herkesin fiziken yada ruhen bir evi vardır ve yine umarım herkes bir gün evine döner..
0 notes
inside-studies · 10 months
Photo
Tumblr media Tumblr media
AHŞAP EV VİLLALARI NEDEN SAĞLIKLIDIR?
Ahşap, duvar ve döşeme aksesuarlarında kullanılan doğal bir malzemedir. Doğal malzemeden kaynaklanan üstün ısı ve nem tutma özelliği sağlığın korunmasını sağlar. Betonarme yapılarda olduğu gibi radon gazı emisyonu tercih nedenidir.
Ahşap toz çekmez, görev sizsiniz mekandaki nemi emerek ve serbest bırakarak aradığımız bir çeşit nemdir. Ahşabın ısı transferini sağlayan hava dolu hücreler sayesinde alternatif koruyucu daha yüksek ısı yalıtımı sağlar. Ahşabın ısı iletkenliği 0,13 W/mK gibi çok düşük değerlerdedir. Bu nedenle ahşap, kibrit tutmak, mekanik ekipmanların kulpları, tavan ve duvar süslemelerinde kullanılmaktadır. Ahşabın görünen sıcaklığı oldukça yüksektir. Bu, bir kilogram ahşabın ısısını kullanmak ve azaltmak için çok fazla enerjiye ihtiyaç duyulduğu anlamına gelir. Odun, taş ve betondan neredeyse iki kat daha fazla ısı enerjisine sahiptir; Benzer şekilde, çeliği ısıtmak ve soğutmak için kullanılan üç geçişli ısı enerjisine ihtiyaç duyar.
Ahşabın insan psikolojisi ile rakipsiz ve doğal bir uyumu vardır. Ahşaba dokunmak, hatta aynı dünyada olmak, ahşabın elektrostatik yükü ve doğal ısısı nedeniyle olumlu duygular uyandırır. Elektrostatik yük taşıyan, yakıldığında insana ve doğaya maliyeti yüksek gazlar çıkaran PVC ve MDF gibi sentetik esaslı malzemelerde bu etkileşim genellikle negatiftir. Ahşap pencereler ve pencereler evin rahat ve huzurlu hissetmesini sağlar.
Ormanda öne çıkan unsur temiz ve sağlıklı olmasıdır. Ormandaki ağaçlar sayesinde nefes alma, rahatlama, stresten uzaklaşma, mutlu olma gibi etkileri ile iç huzuru bulmak mümkündür. Bu sadece bir kuşkonmaz olasılığı değildir. Ahşap evler en sağlıklı malzemelerden birini oluşturur. Ağaçların, kütüklerin ve ahşap evlerin yuvaları, ortamı birincisi üzerine düzenleyerek rahat nefes almayı, ortamdaki nemi emmeyi ve uzaklaştırmayı sağlar. Nemi belirli bir oranda tutar, gözlemlerdeki havayı filtreler ve temizler, solunum yolları, romatizma ve benzeri ağrılardan kurtulmanıza yardımcı olur.
Ağaçlar, kütükler, ahşap evler, evdeki kullanıcıların stresinden vücut sakinliğini koruyan birer evdir. Kişinin doğrudan ihtiyaç olarak gördüğü organik ihtiyacı ahşap evler sayesinde karşılanmaktadır.
Ağaç, kütük, ahşap ev grupları soğuk havalara karşı koruyucu, parlak bir görünüme sahiptir ve oldukça dayanıklı bir yapıya sahiptir. Modern malzemelerin yansıtmadığı zaman kavramının deposunda siz de var olacaksınız.
AHŞAP YAPILAR NE KADAR ÖMRÜNÜZE SAHİPTİR?
Ahşap yapıların ömrü diğer tüm yapı malzemelerine göre çok daha uzundur. Ahşap yapılar gerekli bakımları yapılmasa bile 200 yıl ayakta kalan yapılardır. Dünyanın en eski ve en dayanıklı yapı malzemesi olan ahşaptan yapılan yapılar günümüzden 800 yıl öncesine kadar ayakta kalmıştır. Norveç, Almanya, Finlandiya ve Türkiye'de 800 yaşın üzerinde yapılar var.
AHŞAP NEDEN EKOLOJİKTİR?
Dünyada enerji tasarrufunun bu kadar önemli hale geldiği şu günlerde ahşap evlerin üstünlüğü tek hükümdür. Ahşap yapıların hem yapım aşamasında hem de kullanım sürecinde enerji dostudur.
Kullanılan ürünlerin üretim örneklerine bakıldığında ahşap evlerin üretiminden yerinde montajına kadar farklı yapı malzemelerinin kullanım oranlarında daha az enerji tüketilmektedir. Ahşap evlerin kullanımı sırasında iklimlendirme maliyetlerinin farklı tasarlanmış yapılara göre daha düşük olduğu birçok araştırma ile kanıtlanmıştır. Ahşap tutucu doğal bir ürün olduğu için zaten çevre dostu bir malzemedir.
AHŞAP EV VİLLA BAKIMI NASIL YAPILIR? BAKIM MALİYETİ NE KADARDIR?
Tüm ahşap yapılarında ahşabın doğal görüntüsünü koruyan, Finlandiyalı, İngiliz ve Hollandalı boya sahipleri tarafından ahşap evler için özel olarak üretilmiş su bazlı Vernik ve Boyaları kullananlar.
Bakım için kabinin bulunduğu iklim şartlarına göre 5-8 yılda bir dış cephe boyası yapılması yeterlidir. Bu süreçte rahatlıkla kullanabilirsiniz.
DEPREMDE EN DAYANIKLI BİNA NEDEN AHŞAP EVLERDİR?
Depremde büyük olan kale hafiftir. Deprem anında yapıda oluşan kuvvetlere ek olarak; Bir çarpışma durumunda can kaybı minimuma indirilir.
Depremde duvarların yıkılma sebebi, betonarme yapıların deprem dalgaları deprem dalgalarının son hareketi olduğu için deprem dalgalarına dayanamama sonucu taşıyıcı kolon ve kirişlerin kırılmasıdır. , uzama için çabuk kırılırlar,
Ahşap plastik bir malzemedir, deprem dalgaları ile aynı yönde hareket edebilir bu nedenle ahşap duvarlar depremlerde en dayanıklı duvar türüdür ayrıca kütük evlerin duvar sistemi birbirine geçmeli olması gereken yığma sistemdir, 9 son olarak depreme dayanıklı yapılardır.
kütük ev yapımında kullanılan ağaç ve tomruk çeşitleri
Beyaz Çam Ağacından Kütük Ev Villaları
White Pine, genellikle Kuzey Amerika çıkışında inşa edilen kütük evlerin seyrinde kullanılır. Beyaz çam kütüklerinin ağırlığı büyük ölçüde azaltılmıştır. Beyazçam kütüğünün enine kesitinin hareket etmesine, çekmesine ve yamulmasına karşı oldukça dayanıklı bir yapıya sahiptir. Ve maliyet oldukça ucuz bir miktardan oluşmaktadır. Ayrıca en çok tercih edilen logdur. Termal özelliğinin sağladığı bozulmalara karşı dayanıklıdır. Beyaz çam kütükleri zamanla turuncu renk içerir. Bu sebeplerden dolayı insanlar tercih edilmektedir.
Kırmızı Sedir İle Yapılan Kütük Ev Villaları
Kırmızı sedir, yumuşak ve aromatik kokulu bir ağaçtır. Bu nedenle kırmızı sedir ağacından yapılan kütük evlerin ömrü daha kısadır. Ancak bir kütük ev inşa etmenin pratik bir yolu. Kötü hava koşullarına ve zararlılara karşı oldukça dayanıklı bir kütüktür. Reçineli bir yapı olmadığı için nemli iklimlerde tercih edilebilecek en iyi kütüktür. İyi koruma sağlar ancak diğer kütüklerden daha pahalıdır.
Sarı Çam Ağacından Kütük Ev Villaları
Sarıçam oldukça sert bir yapıya sahip bir ağaç türüdür. Soluk sarı renk görüşü ile kütük ev görünümü oldukça yaygın olarak kullanılmaktadır. Sarıçam, beyazçamdan çok daha serttir ve daha fazla koruyucu içerir. Diğer çamlar gibi dayanıklı olmasına rağmen sedir kadar plastik değildir. Sarıçam oldukça düşük seviyededir. Kullanılan kütük evlerde kat, kapı ve mobilya seslerinden yararlanılır.
Meşe Ağacından Yapılan Kütük Ev Villaları
Kütük ev yapımında genellikle meşe kullanılmasa da dış etkenlere ve eskimeye karşı oldukça dayanıklı, ağır, dayanıklı bir yapıya sahiptir. Kütük ev yapımında en iyi seçeneklerden biridir, ancak çok hızlı gerçekleşir. Meşe üzerindeki işlemler oldukça zordur. Bu yüzden kısıtlamaları olan kirişlerle çalışmalısınız. Meşe kütük evler çok büyük yapılara sahiptir.
Ladin Ağacı İle Yapılan Kütük Ev Villaları
Bu tür kütük evler Amerika ve Kanada'nın kuzey kesiminde bulunur. Bu tür kütükler hafif, yumuşak ve yapı özelliklerine sahiptir. Ancak ladin kütükleri oldukça sağlam yapılardır. Kuru bir iklime sahip olduğu için tercih edilen ladin tomrukları oldukça ucuzdur. Ancak diğer hava koşullarının pek koruyucu olduğu söylenemez.
AHŞAP EVLERDE VE VİLLALARDA Solucan, Mantar ve Böcek BULUR MU?
Almanya, Finlandiya'dan ithal lamine edilmiş ve CE normlarında kütük evlerde üretilen ladin ve çam kereste ürünlerinin tüketicisi. Ahşap panel evlerde Rusya ve Almanya'dan ithal edilen Ladin ve Çam kereste ürünleri tüketicisi.
Ahşabı çürüten içindeki özdür ve bu özü çıkarmanın tek yolu fırınlamadır, pişmiş ağaçta kurtlanma ve mantar oluşmaz.
Orman alanına dikilen ağaçların bir kısmı, oduna zarar veren haşereler, kütükler kesildiğinde içeriye yerleşen bu haşereler içeride gizlenir ama her kerestede haşere olmaz, haşere riskini ortadan kaldırmanın tek yolu pişiyorsa, tahılın içine yerleşmiş bir haşere varsa pişerek ölür. Ancak, fırınlanmamış ahşap ev muhafazaları kullanılırsa, bu haşere içeride ürer ve yavaş yavaş diğer kerestelere yayılır ve sonunda ahşabı 15-20 yıllık bir süre içinde kullanılamaz hale getirir.
AHŞAP EV VİLLALARIN YANGIN DAYANIMI NASILDIR? HANGİ ÖNLEMLER ALINIR?
Gerekli yangın payları bırakıldıktan sonra artık ahşap yapının ne kadar süre sonra yanarak çökeceği hesaplanabilmektedir.
Ahşabın rakipsiz teknik özellikleri olduğu için: Malzemeler sıcaklık ayarlarıyla genişler.
Genleşme malzemeleri mukavemette azalmaya neden olur. Çelik inorganik ve yanmaz olduğu için yanmaya karşıdır. Ancak binada sıcaklık artışı sonucu maliyetler genişler ve çöker. Ahşap ısıya karşı neredeyse hiç genleşmez. Tam şartlar, ısının korunması, kurur ve mukavemet kazanır.
Genel kanının tersi, ahşabın yangına ve darbeye dayanıklı betona göre daha üstün olduğu yönündedir. Bugün ABD'de kapalı spor salonları gibi büyük kalabalığın bulunacağı yerler yangından korunmak için ahşap karkas olarak yapılırken, Almanya'da da aynı nedenle çelik konstrüksiyonlar ahşapla kaplanmaktadır.
Yangınlar üzerine derlenen ve derlenen istatistikler, yol gösterici olarak kullanılan ahşabın en güvenli ortamlardan biri olduğunu ortaya koymaktadır. Yangının başlama sebebi asla ahşap değildir ve ahşap karkas evin ısı geçirmezlik ve karbonizasyon özelliğinden dolayı büyük yangınlara ne kadar dayanabileceği kesin olarak hesaplanabilir. Ahşap yapılar 30–90 dakika dayanacak şekilde tasarlanabilir. Ancak açık çelik konstrüksiyon (çeliğin genleşmesinin etkisiyle) normal bir yangına ancak 10 dakika dayanabilir, inşaat uyarısı anında çöker.
Savaş Duman İnside Bodrum İç Mimar Muğla Türkiye
1 note · View note
nisage · 1 year
Text
0 notes
2019bestdiyideas · 1 year
Text
Çalışkan Uğur Böceği Nazlı
Tumblr media
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman adı Nazlı olan çok çalışkan bir uğur böceği varmış. Nazlı adeta bir kitap kurduymuş, elinden romanlar, ders kitapları hiç düşmüyormuş. Çok meraklı bir uğur böceği olan Nazlı, sürekli araştırmalar yapıyor, yeni bilgiler edinmeye ise bayılıyormuş. Ancak diğer böcekler onunla sürekli dalga geçiyor, bu kadar okuyup ne yapacağını soruyorlarmış. Nazlı ise onlara aldırış etmeden çalışmalarına ve okumalarına devam ediyormuş.
Bir gün Nazlı okuldan çıkıp evine doğru ilerlerken yolda arkadaşlarıyla karşılaşmış. Arkadaşları oyun oynuyor, Nazlı’yı da çağırıyorlarmış. Ancak Nazlı ‘Öğretmenim çok ödev verdi, onları yapmam lazım, sonra oynarız’ diyerek reddetmiş. Bu lafın üzerine arkadaşları başlamışlar Nazlı ile dalga geçmeye, ‘Yakında gözlerin bozulacak, çok okumaktan gözlüklü bir böcek olacaksın’ demişler. Nazlı ise onları duymazdan gelerek yoluna devam etmiş. Eve varınca tüm gün ödevlerini yapmış, akşam olduğunda ise başlamış kitaplarını okumaya. Yeni bilgiler edinmeyi bir hayli seven Nazlı’nın pek çok kitabı varmış, ancak o içlerinde en çok tarih kitaplarını seviyormuş. Geçmişte yaşanan olayların çok ders verici ve öğretici olduğunu düşünüyormuş. Tarih boyunca hangi ormanda hangi hayvanların neler yaşadığını öğrenen Nazlı, tarihin içinde adeta kaybolup gidiyormuş.
Günlerden bir gün tüm ormana bir panik yayılmış, haberi duyan herkes korkmaya başlamış. Çok uzaklardan başka bir ormanda yaşayan böcekler Nazlı’nın yaşadığı yere saldırıyor, geceleri tüm erzakları çalıp kaçıyorlarmış. Birkaç kez nöbet tutmayı denemişler ancak başarılı olamamışlar. Yalnızca Nazlı’nın değil, ormandaki tüm hayvanların bin bir emekle biriktirdiği tüm yemişler yiyecekler bir bir azalıp bitiyormuş. Orman halkı bir araya gelmiş, nasıl bir tuzak kurmak gerektiği konusunda konuşmaya başlamışlar ki tam o sırada Nazlı bağırmış: ‘Ben ne yapılması gerektiğini biliyorum!’
Meğer Nazlı’nın okuduğu bir tarih kitabında daha önce bire bir aynı olayın yaşandığı anlatılıyormuş. Geçmiş zamanlarda diğer ormanların bu sorunu nasıl çözdüğünü, erzakları çalanları nasıl yakaladıklarını okuyarak öğrenen Nazlı, tüm bildiklerini orada anlatmış. Ne yapılacağını bilemeyen büyükler bile bu bilgiler karşısında şaşırıp kalmış. Hepsi Nazlı’nın anlattığı bu tuzakları dinleyince ikna olmuş ve hemen işe koyulmuşlar. Akşam olunca Nazlı’nın anlattıklarını bir bir yerine getiren orman sakinleri erzaklarını kurtarmayı, hırsızları da yakalamayı başarmışlar.
Tüm uğur böcekleri başta olmak üzere ormandaki herkes Nazlı’dan tek tek özür dilemiş. Bir daha onun kitap sevgisiyle dalga geçmeyeceklerini, kitaptaki bilgilerin ne kadar önemli ve değerli olduğunu anladıklarını söylemişler. Hatta o günden sonra ormandaki herkesin elinde bir kitap bulunur hale gelmiş. Bu hikayede mutlulukla burada sona ermiş.
Çalışkan Uğur Böceği Nazlı
0 notes
kirazlisemsiye · 2 years
Text
duman, adamlar, madrigal, mavi gri, yyk, dktt, pinhani, pera, yedinci ev, kendimden hallice, perdenin ardindakiler, eskitilmis yaz, bağzıları, kaldı 8, şekersiz, pilli bebek, ormandaki ev, hemsaye, yirmi7, the half, madteen, no land, tuğkan, rei6, batuhan k, deniz t, kaan b, suzan h, yasir m, berkay a, onurcan ö, canozan, cem ç, karamel makiyato, yaşlı amca, elyas taha, uclercagri, emircan i, kahraman d, aksel, teoman, anıl emre d, emre fel, cem a, rope, sedef s, saudade, rody dünyada, görmek s. ve başkaları dinleyenler>>>>>>>>>>>>>>> all
0 notes
esmiramst · 3 years
Text
Uzun zamandı əskik qalan birşeylər daha da əskilmiş kimi hiss etdirdi dinləyərkən, dəyişik ama xoş.
20 notes · View notes
oyunabirazara · 2 years
Text
Tumblr media
Okuduğumuz kitaplardan derdiğimiz muazzam bilgiler vardır muhakkak. Ama okuduğumuz hayatlar kadar etkileyip izler bırakmaz zihin ve gönül dünyamızda. Evet, insan hayat okumalı ancak okuması gereken en önemli hayat kendi hayatıdır. Her günün, her haftanın, her ayın, her yılın yaşayanına özel mesajı vardır. " eee nasıl gidiyor" sorusuna "hep aynı şeyler işte bildiğin gibi" şeklinde cevap veririz çoğunlukla. Ama hayatta hiç bir şey aynı kalmıyor sadece bizim - ne yazık ki-sığ bakışımız, tefekkürsüz aklımız yerinde sayıyor. 🌾
Bugün çocuklarınla yaptığın o müzikli dansı bir daha aynı şekilde yapamayacaksın. Kızının o kendi yazıp bestelediği şarkıyı bir daha dinleyemeyeceksin. Akrabalarınla sıla-i Rahim yaptığın o gün bir daha geri gelmeyecek. Yürüdüğün, yapraklarının sararıp döküldüğü o ağaçlı yolda o günkü gibi bir daha yürüyemeceksin. Ormandaki o cırcır böceği bir daha o şarkıyı sana söylemeyecek. Yaşanan her an, o ana/kişiye özeldir ve bir daha as-la-ge-ri-gel-mez. ben bugün 30.yaşımın 72.günündeyim. Bugün bir daha geri gelmeyecek. O yüzden hiç bir günümüz sıradan değil ve her günümüzün özel mesajı var bize. 🌿
Bir gün dışarıdayım eve dönüyorum, bebek arabasında oğlum uyumuş. Apartmanımızdaki bebek arabası rampası çok dik olduğu için nerede ise hiç kullanmıyoruz. Muhammed Akif uyuduğu için mecbur rampayı kullanacağım ama idmanlı değilim. Bi kaç defa denedim çıkamadım. Komşunun 3-4 yaşındaki oğlu da merdivenlerde oynuyor, gezmeye gidecekler annesini bekliyormuş. 'yardım edeyim mi' dedi. 'araba ağır nasıl yardım edeceksin ki'. O esnada koştu arkamdan sırt çantama ittirerek destek oldu bana bi baktım, çıkmışım rampayı. 'benim adım Yavuz Selim ha' dedi akabinde. Biliyordum ismini ama o günden sonra hiç unutmayacaktım. O günün mesajını almıştım ☺️ 🌿
Seviyorum günümü okumayı, zamanımın içinde yolculuk yapmayı ve ne ders vermiş çıkarmayı. Nasıl yazıyorsun onca işinin içinde o yazıları? diye soruyorlar. Nasıl yazmayayım. Yazmazsam nasıl günlerimin mesajlarını kaydedebilir ve bir zaman sonra detaylarıyla nasıl hatırlarım. Her gün bir mektup da aslında Yazmak demek o mektubu okumak demek. 🌿
#yazmaknedemek #hergününmesajivar #anitahlil #okumak #yazmak
4 notes · View notes
neecip · 3 years
Text
Tumblr media
Hansel ile Gretel gerçek birer geri zekâlı. Sen kalk yanına çıkın almadan yollara koyul. Sonra vay efendim ormanda pastadan ev gördük, içinde bizi yemeye çalışan bir cadı yaşıyor, damından sütlaç akıyordu filan diye anlat. Kim bilir ormanda ne mantarı buldunuz da yediniz. Kimse de çıkıp “ya bunların kafası iyi” dememiş, düşmüş cadının peşine. Belli ki Hansel herifiyle Gretel karısı yemiş bir güzel mantarları, sonrasında da canları şeker çekmiş. Onlara yemeklik bir şeyler hazırlayan o ormandaki nur yüzlü teyzemizi de cadı olarak görüp onları şişmanlatıp yemeyi planlıyor diye çirkin iftiralar atmış. Şimdi ben bunu neden anlattım? Çünkü planım ölümü gösterip sıtmaya razı etmek.
Başlıyorum. Ehe ehe…
Yukarıdaki ibretlik öyküde de görüldüğü üzere, uyuşturucu maddeler dostumuz değildir, bizleri yanıltır, gözümüze perdeler çeker. Tüm bunlar yetmezmiş gibi karnımızı acıktırıp obeziteye kapılar aralar. Fakat bilin bakalım ne böyle değildir? Tabi ki hepimizin en iyi dostu alkol. Alkol dostumuzdur. Hem de bizi her seferinde daha da sıkı sarıp sarmalayan, bizi anlayan ve cesaretlendiren, eski sevgililerimize mesajlar attırıp bir terapist gibi içimizden geçenleri söyletip bizi rahatlattığı yetmiyormuş gibi ertesi gün “ya canım kusura bakma, çok sarhoştum, hatırlamıyorum” bahaneleriyle bize her zaman bir açık kapı bırakıp zor durumlardan bizi kurtaran harika bir dost. Ayrıca acıktırmaz, sadece susatır ve bilin bakalım hayatın temel kaynağı nedir? Tabi ki su. Hop döndük mü yine alkol güzellemesine. Ayrıca çeşit çeşit, renk renk… Rakısı, birası, şarabı, viskisi… O minnoş rengarenk ve lezzetli kokteyllerden ve shotlardan bahsetmiyorum bile.
Alkolü bizi sarıp sarmalayan konforlu bir hırkaya benzetebilirim ve bu konuda da yalnız sayılmam. Bir çok farklı şarkıcıdan duyar gibi olduğumuz “haydar haydar” şarkısında da Haydar Bey’den bağımsız şekilde melamet hırkasıyla tasvir edilen şeyin alkol olduğuna yemin edebilirim lakin ispatlayamam. Lafı daha fazla uzatmayayım, siz de gidin dinleyin şarkıyı. E yanına da açın bir şeyler de içelim karşılıklı.
Son olarak, bir tek dileğim var. (Hayır İbrahim Tatlıses’den alıntı yapmayacağım. Ne alaka şimdi burada?)
Dileğim ektedir. Sevgiler! Öbdüm!
Tanrı bu insanlığa bir daha kahve kupasında şarap içirmesin.
22 notes · View notes
hero07 · 2 years
Text
2 notes · View notes
deniz-ce · 3 years
Text
Ormanlar var değil mi hâlâ
Uğuldayan pınarları ile elleri gökte
Akrep ve kertenkele motifli duvarları
Birkaç ev,birkaç dam ve okul
Bir artı bir,
Birkaç çocuğa yeten
Ormandaki pınarda soluklanıp gelen.
Toprak yollar var halâ
Çıplak ayaklara çivi batmayan .
Kuzu kulakları,haşhaşlar,
Küçük mavi çiçekler, mutlu gezen tavuklar
Kaç ağaç var bilen,kaç kuş var,kaç karınca
Hiç yanmamış kaç kaplumbağa
Evlerde kaç fare,kaç kedi.
Var bir bilenler,görenler,duyanlar.
Var bağışıklığımız.
-Deniz Özeri-
14 notes · View notes
uzaydakibirisstuff · 2 years
Note
57
57- En sevdiğin şiir?
Şöyle kısa bişey bırakayım
Sen misin - ama içim eyiçim
Kara başımı alıp tutul kara başımı
Şu suyun insanını güttüğüm vakit
Göğsümü asya bir edayla gerdiğim vakit
Hem barışmam nedemek kendimle
'sen yoksan mekan yok zaman belli değil' dediğim vakit
Sen ölçebilirsin ancak sesimdeki beygirimsiliği
Çün bu çamur
Şu yaşamı bulandıran su
Donyüzlü rahibe şu
Şu ki ev
Ve o karanlıkta cin
Ve ormandaki ev...
Cahit zarifoğlu
1 note · View note
olumsuzsozler · 3 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Anais Nin(1903-1977) İspanyol, Küba ve Danimarka kökenli Fransız yazar.
Anais Nin Sözleri: (1903-1977)
Ben kadere inanmam. Anais Nin
İçimde kırılmış bir şey var. Anais Nin
En yüce eylem biçimi, kaçıştır! Anais Nin
Ben hep isyandan yana oldum. Anais Nin
Sevemediğimi görmezden gelirim. Anais Nin
Bir tek sarhoşlarla deliler anlamlı konuşur. Anais Nin
Derinlerde yaşayan insanlar ölümden korkmazlar. Anais Nin
Zincirleri hiçbir şey bir kahkaha kadar kolay kıramaz. Anais Nin
Hayat insanın cesareti oranında daralır ya da genişler. Anais Nin
Hayat, insanın hayal gücüne göre büyür veya küçülür. Anais Nin
Kadınların gücünden korkan erkeklerden nefret ediyorum. Anais Nin
Her şeyi olduğu gibi değil, görmeyi istediğimiz gibi görürüz. Anais Nin
Benlik kaybına uğramadan bütünleşmeyi nasıl öğrenebilirdi? Anais Nin
Kişiliğimizin, ebeveynimize gösteremeyeceğimiz ne çok yönü var. Anais Nin
Yaralı erkekler, vahşi ormandaki yaralı hayvanlar kadar tehlikelidir. Anais Nin
Çünkü'yü arama aşkta , çünkü yoktur.Mantık yoktur. Açıklama yoktur. Çözümler yoktur. Anais Nin
Bir kadın için, erkeğin hayalini ger­çekleştirmekten daha kırılgan, daha çetin bir çaba olamaz. Anais Nin
Bana sunulan hiçbir dünyada yaşamadım. Ne ailemin, ne savaşın, ne de politikanın dünyasında. Anais Nin
İnsan benliğini asla terk etmez, yalnızca eylemlerini, davranışlarını açıklamanın yeni yollarını bulur. Anais Nin
Bazı kişiler, kendi umutsuzluklarını onaylatmak için okurlar. Başkaları ise kendilerini ondan korumak için. Anais Nin
Ben oldum olası taşkın, abartılı biri oldum zaten, çünkü tek başıma, bana uyan bir iklim yaratmaya çalışıyordum. Anais Nin
Bir eve, bir bahçeye sahip olmak, içinde dolaşmak,oturmak yeterli değildir. İnsan onun içinde yaşamayı da başarmalıdır. Anais Nin
Hiçbir zaman sağlam bir ev, dayanıklı mobilyalar iste­memişti. Bütün bunlar birer tuzaktı. Onlara sonsuza kadar bağlanabilirdin. Anais Nin
Bir kadının yapabileceği en büyük hata, kendisi elde edebilecekken, hayalini kurduğu dünyayı bir erkeğin yaratmasını istemektir. Anais Nin
https://i.ibb.co/qJhzn5V/Anais-Nin-S-zleri.gif
youtube
3 notes · View notes
ardor-mohr · 4 years
Text
“Platonov mesafeleri dize getirmekte ustaydı. 1946′da, hayatından ümit kesilen bir Kızıl Ordu askerinin yıllar sonra eve dönüşünün hikâyesini yayımladı. Bu hikâyede Mesafeler ile Mahremiyet çok yakın durur birbirine:
‘İvanov karısına yaklaştı, ona sarıldı; hiç kımıldamadan, sevdiği birinin unutulmuş ama bilindik sıcaklığını duyumsayarak öylece kaldı…
O odada otururken, aile fertlerinin tümü kutlama şöleni için mutfakla oturma odası arasında mekik dokuyordu. İvanov evdeki her şeyi teker teker gözden geçirdi: Saati, sofra takımlarının durduğu dolabı, duvardaki termometreyi, iskemleleri, pencere kenarlarındaki çiçekleri, kuzineyi… Burada uzun bir süre onsuz yaşamış ve özlemişlerdi onu. Artık eve dönmüştü ve yokluğunda çaresiz ve kimsesiz kalmış akrabalarıymış gibi her birini yeniden tanımaya çalışarak bakıyordu onlara. Evin, burnunda tüten, değişmeyen kokusunu içine çekti: İçin için yanan odunlar, çocuklarının bedenlerinden yayılan sıcaklık, ocaktan gelen yanık kokusu… Bu koku dört yıl önceki kokunun aynıydı; onun yokluğunda ne dağılmış ne de değişmişti. İvanov'un başka hiçbir yerde duymadığı bir kokuydu bu; savaş boyunca çeşitli ülkelerde, yüzlerce evde bulunmuştu; ne var ki o birbirinden farklı kokular kendi evine has rayihadan yoksundu. İvanov, Maşa’nın kokusunu da hatırlıyordu, saçlarının kokusunu; bir ormandaki yaprakların kokusuydu bu; otların bürüdüğü bilinmedik bir patikada, ev kokusu değil, yerleşik olmayan bir hayatın kokusu.’” 
— John Berger, Bento’nun Eskiz Defteri (2011)
9 notes · View notes