Tumgik
#kurmanc
learnkurmanjikurdish · 6 months
Text
Tumblr media
Literally means “bitter seed” in Kurdish.
The word has been derived to be used for coffee drink or coffee bean.
Both the first and the second t represents a sound in Kurmanji whick can be be found in English.
Coffee
Kaffee
Καφές
5 notes · View notes
begkejan · 4 months
Text
Wey Dıl .
11 notes · View notes
kurdishrecognition · 2 years
Text
introduction to kurdish: the latin alphabet
this is a brief introduction to the latin alphabet used to write in kurdish. the latin alphabet, consisting of 31 letters, was first introduced by celadet alî bedirxan in 1932 and is primarily used to write in the kurmancî dialect of kurdish. 
Tumblr media
celadet alî bedirxan
kurmancî is widely spoken in northern and western kurdistan and in smaller numbers in eastern and southern kurdistan. soranî, a dialect of the kurdish language spoken in eastern and southern kurdistan, uses a modified perso-arabic script for writing instead.
below is the full alphabet, along with a pronunciation guide and a kurdish word that starts with/contains that letter. 
the alphabet to hear how each letter is pronounced, click here. 
Tumblr media
Aa - long A, pronounced like the A in father | agir - fire Bb - pronounced like the B in boss | bihar - spring Cc - pronounced like the J in job | ciwan - young, beautiful Çç - ch sound, pronounced like the CH in chair | çav - eye Dd - pronounced like the D in dog | delal - dear, beloved Ee - short E, pronounced like the A in apple | evîn - love Êê - long E, pronounced like the A in ape | êvar - evening Ff - pronounced like the F in fox | fîstan - dress Gg - pronounced like the G in grape | gul - flower (specifically rose) Hh - pronounced like the H in happy | hêv - moon Ii - short I, pronounced like the I in insect | insan - human being Îî - long I, pronounced like the Y in funny | îşev - tonight Jj - pronounced like the S in pleasure (or like J in french, ex. je) | jîyan - life Kk - pronounced like the C in cat | kanî - spring (of water), source Ll - pronounced like the L in love | lêv - lip Mm - pronounced like the M in money | masî - fish Nn - pronounced like the N in new | nerm - soft Oo - long o sound, pronounced like the O in open | olan - echo Pp - pronounced like the P in paper | pel - leaf Qq - no english equivalent to this letter but it is pronounced similarly to the arabic letter ﻕ. you can hear an example of how this letter is pronounced here | qehwe - coffee Rr - R’s are rolled in kurdish. hear an example of this here | ronahî - light, brightness Ss - pronounced like the S in snake | spêda - dawn Şş - sh sound, pronounced like the SH in shadow | şervan - fighter, warrior Tt - pronounced like the T in toy | tarî - dark Uu - short U, pronounced like the U in pure | unce - clover  Ûû - long U, pronounced like the double O sound in boot | ûtî - iron Vv - pronounced like the V in van | havîn - summer Ww - pronounced like the W in wood | welat - country Xx - no english equivalent but it is pronounced similarly to the arabic letter خ. you can hear an example of how this letter is pronounced here | xezal - gazelle Yy - pronounced like the Y in yes | yek - one Zz - pronounced like the Z in zoo | ziman - language, tongue
113 notes · View notes
tolhildan72 · 2 years
Text
Daketine meydanê gerilayê dilawêr. Jibona Kurdistanê wek baz û piling û şêr.🇹🇯🇧🇴
Tumblr media
37 notes · View notes
mavitoz · 1 year
Text
youtube
20 notes · View notes
tavuskussu · 1 year
Text
Bir Kürt atasözü der ki;
Aqlê sivik barê girane ☘️
(Hafif akıl ağır yüktür)
10 notes · View notes
indigostudies · 5 months
Note
4 & 7 for the ask game?
4: how many/which languages would you like to know in the future?
answered here!
7: How do you call your favorite animal in your target languages?
my favourite animals are cats! 猫 in chinese, Katze in german, 고양이 in korean, pisîk in kurmanci, and мысық in kazakh
1 note · View note
nuviolebianche · 9 months
Text
"hurdî hurdî berbena
wez vacî zerrîya xo çîn a
guna na fadîkê le min
rocê ma ra pers bena"
fadîkê | kardeş türküler
1 note · View note
wenesazi · 1 year
Text
Tumblr media
0 notes
dontletthemknoww · 2 years
Text
Ez hevala te me, sed malbat û hezar evindar im 🖤
Tumblr media
0 notes
learnkurmanjikurdish · 6 months
Text
Tumblr media
In Kurdish it literally means “land of Gaels”.
The word is feminine since it is a country name and all country names are feminine in Kurmanji Kurdish
Ireland
Irland
Ιρλανδία
16 notes · View notes
begkejan · 3 months
Text
Le em ne başîn.
9 notes · View notes
seslimeram · 2 years
Text
Bozuk
Tumblr media
Bir zamanların televizyon gösterisi, sirklerinden birisinde yayınlanmış bir skeçte anıldığı gibi her şey bozuldu. Bozdu, bozdu, bozdu öyle bir bozdu ki biz daha fazla bozamaz artık dediğimiz yerde daha da bozdu diye süre giden bir tekerleme bugünün hakikati oldu, iyice sabitlendi. Bozulmanın çürümeyle alakalı yüzeyi var edildi. Hiçbir biçimde iyileşeme yok bu yeni ülke düzleminde. Her günü öncesinden ağır sınav kılınması da söz konusu olundu işte. Yerleşik kural / nizam / kaide, hürriyet tanımlarının çürütülmesinin de çıkageldiği bir zemini sundu bozulma. Hakkaniyet kavramı zehirlenirken, tüm bu ahval bir biçimde nihai bozulmanın deney sahnesi kılınırken madun siyasetin aktörleri ülke denileni çukur kılmaktan geri adım atmaz. Laf ola demokrasisi çok anılınca var olmayan ifade özgürlüğü dahası her yurttaş eşittir / hakları tamdır gibi boş çene karşılığı kalmamış söylemlerin açık refakatinde çürüme evreleri aşılır. Memleketin ehven ile olan yolunun kesintisiz bir biçim ile tarumar edilmesi gerçeğimizdir. Bozulan şey hayat mefhumunun savunulmasının artık imkansız konulmasıdır. Yıkıma, çürüme, aralıksız her günün sınav kılındığı bir menzilde normalin yitimi ile çıkagelen her şey bu bozulmayı işaret eder, doğrudan.
Bir biçimde hayatın ehveninden çekilip çıkartılması, anormalin normatif ilan edilmesinin o katran karası yolunu bildirendir bozulma. Bozuk kılınmış düzende sağlam çark olmazın kesintisiz hakikate taşınmasının evreleri son yirmi yılda var edilenlerle beraber her günün her anın biraz daha denetim, gözetim ve tahakkümle ilintili kılınmasıyla var edilendir işte. İçinde kalakaldığımız güncellik dahilinde muktedirin ekonomik çökertmesinin yanında bir biçimde pandemiye dönüşmüş olan nefret siyasetinin / ırkçılık pratiklerinin de önünün açılmasıyla o bozulma kesintisiz kılınır. Mütemadiyen erkanın var ettiği pragmatik sözler, eylemler ve kanun görünümlü ön almalar / hiza çekmeler / kırmızı çizgi bina etmelerin ol ortak istikametinde bir de bu kesintisiz nefretle birlikte sunulanlar sayesinde hayatın bariz ehven olandan ayrıştırılması söz konusu edilir. Normalini epeydir kaybetmiş bir sahnede, hayat hakkının hiçe sayılması, her günün biraz daha azaba dönüşümü, nihayetinde insani olanın erdeminin zayi edilmesiyle mümkün kılınır. Başkaları konuşurken ak parti yapar mefhumunun doğrudan karşılığı bu yaşatılanlardadır.
Genel geçer değil, bir düğmeye basılmış gibi mot-a-mot aynı noktalardan ses verebilmeyi var eden, perinçekgiller, özdağlar, sonuçlar (cahreyn), ki sonuncusu zaten başlı başına bir reyting şebeği olduğunu biraz daha afaki bir biçimde suna gelir o hakikatin eğilip bükülen bir mesele dönüşümünü imler. Kimliklere, sığınan insanlara, kafa kağıtsızlara, buralı da olmuş olsa öteki addedilen Kürd ve Ermenilere, illa ki bir biçimde Suriyelilere, Afgan ya da herhangi bir başka üçüncü dünya ülkesinden yolu buraya düşmüş herhangi birisine ya da birilerine doğrudan yönlendirilen nefret / ayrımcılık halleriyle o iktidarın saman altından yürüttüğü sinsi siyasetin de tamamlandığını görebilmek mümkündür. Kamusal ol alanın yeniden biçimlendirilmesi, kurucu önderin şu şerefli topraklarda Ermeni’nin bir karış hakkı yoktur bahsinden, 1921 anayasasında atfedilmiş olagelen Kürd / Kürdistan bahsilerinin bugün inkar olunmasına, konser engellemelerinden, bir siyasetçinin medz yeghern’e dair mecliste konuşulsun bahsinin lince dönüşümüne kadar pek çok katmanla o nefretin boyutunu bildirir. Niteliği en başından bu yana Türk kimliğinin ta kendisinden salt ona ait bir yerin imalinin aldığı boyut, ötekisine karşıtlığın her türlüsünün normalin ta kendisine dönüşümüyle bir kere daha bina olunurken bu bozulma değilse her nedir ki sahi ama sahiden? Bir asırdır kendi yerinde saymaya devam diyen bir cüretin kıyısında hayatın o ehvenden alıkonulmasının / önünün tıkanmasının akıbeti her neyi var edecektir büsbütün acılar dışında.
Bir menzildeki topyekun dışlamanın, ötekisi ilan edip, sınırlandırmanın, linç ettirme çaba ve uğraşının kıyısında her neresi bozulmamıştır ki sistemin. Anlatılanlar ile hakiki olanın arasındaki uçurumlar dehşet değil midir? Ezber edilmiş anlamlar, ön yargılar, ithamlar ve ya tutarsa denilerek atfedilmiş denemeler arasında kaybettirilen hayat hakkı her ne olacak, bu menzilde hayat her nereye varacaktır. Misal, ırkçılığı sahiplenmiyor görünen iktidarın o elinin altında besleyip büyüttüğü bir taşeron yapının başındaki temsilin şu bahsini her nereye koyabiliriz. “Bu vatanı Türkiye düşmanları ile işbirliği yapanlara sandıkta teslim etmeyiz.” Biteviye arz edilmiş olagelen demokrasi var bu memlekette, darbecilik ve ilgili tüm kurumlarıyla yüzleşildi, geçti gitti o günler falan denilirken, bir kere daha sistemin ta kendisinin dönüştüğü / muktedir eliyle de onandığı bir zeminde hayatın istikametine bu kadar çok müdahale bir bozgun değil midir? Sandık mefhumunun laf kılındığı, göreceliliği bir yana demokrasi deneyiminin zaten kerhen var edilebildiği bir uzamda, belli bir düzlemde bu ön almalar, o aba altından gösterilen sopalar gibi nicesinin varlığı bozulan ülkeyi anlatmıyor mudur, hala?
Süreğen kılınmış bir hedef alma, birbirinin peşi sıra savunulduğu zannedilen en kısacası ile ötekileştirme, hiçbir türlü sonlanmayan had hudut bildirimleri olması gerekenlerin bir çırpıda yalan ilan edilmesi, edilebildiği bir düzlemde bütün bu hengamede hayat her neye dönüştürülür. Bildiğimiz tüm anlamlarıyla birlikte var edilmiş olanın gerçekliği eğilip bir yandan bükülürken, madun siyasetin tüm aktörlerinin / siyasetçi titri dışında kalakalmış o atanamamış güruhların / kastların / elit kesimlerin beraberliğinde zaten kaypaklık halinin, evresinin tamamlandığı bir zeminde günce tek başına yıkıma çıkar. Birlikteliğini apaçık bir biçimde düşmanlıklar imal edip, ötekilere karşıt / nefret söylemi / hakaretamiz bir hal ve birlikteliklerle kura gelen menzilde, bozulma kaçınılmazdır. Bozulan / işlevsizleştirilen ve daimi bir biçimde çürümeye terk edildiği sürekli unutturulan sıradan insanların hakları, var olma mücadeleleridir. Kesin bilgi.
Sansür yasası olarak görünen, gel gelelim dezenformasyon ile mücadele olarak zikredilip bir biçimde meclisten onama makamı, baş amire yollanmaya çalışılan yasanın suna geldiği her şey de bu bahse konu bozulmaya bir başka örnektir. Toplumsal muhalefetin, o sırça köşklerden yapılan, değerlendirme, atfetme, biçimlendirme çabalarının dışında kalan Gezi Başkaldırısı sırasında enikonu görünür kılınmış itiraz hakkının üzerinin çizilmesinin, pandemi sürecinden bu yana sürekli olarak güncellenen yok sayma, inkar etme, örtbas ve dahası yalan bunlar diye geçiştirmelere maruz bırakılan hakikatlerin artık ismen dahi var ya da yok diye bildirimini imkansız kılacak bir yönelim temellendirilir. Gazeteciliği salt, muktedir ve saray takımının onadığı kesimlere ait, propaganda faaliyeti sanmalarının ol nihai temsili bir kere daha sabitlenmek istenir. İddia, olayların akıbeti, var edilmiş bütün kötülüğe dair itiraz / sorgu mümkünatsız kılınmaya çalışılır. İktidar pratiğinin güncelliği, makamların yirmi koca yılda aldığı görünüm, hemen hemen herhangi bir konuda ortalıkta sadece biz ve onlar ayrımından başkasını bırakmayan, buna rağmen muhalif kalemlerin de sözünü / sesini kesemeyen bir iktidar için canhıraş bir uğraşa dönüşür, yeni kanun. Bu kadar afaki bozulmanın var edildiği yerde, hakikate kim nasıl ulaşacaktır, ne ara sahiden de sansürün farkına varılıp, itiraz hakkı yüksek sesle dillendirilecektir, meraktayız. Bunca her şeyin zıvanadan çıktığı, her yaranın, her itirazın, hemen her durumda hayatın bizatihi ta kendisinin maniple edildiği, hakir görüldüğü, insanların eksik kılındığı bir zeminde ne olacaktır gidişat bu ileri demokrasi dahilinde meraktayız.
Ruken Tuncel'in Bianet'teki haberidir: Tiyatro Mencel'nin 31 Mayıs'ta sahneleyeceği "Hay Lo Dîsa Tevlîhev Bû“ adlı tiyatro oyununun Tatvan Kaymakamlığı tarafından iptal edilmesi üzerine 21 dernek, kültür merkezi ve enstitü açıklama yaptı.
"Kürt dili ve kültürünün, Kürt halkının temel ortak paydası" olduğu belirtilen açıklamada, konser ve tiyatro oyunu gibi etkinliklerin iptallerine sunulan gerekçelerin "bahane" olduğu ifade edildi.
"Kürt halkı yasaklama ve saldırılarla dilinden vazgeçmeyecektir" denilen açıklama şöyle:
"Kürt diline yönelik yüzyıllardır devam eden sistematik düşmanlığın son dönemde tiyatro, konser ve etkinlik iptalleri şeklinde ivme kazandığını görmekteyiz. En son da dün, 27 Mayıs günü, Tatvan Kaymakamlığı tarafından Kürtçe bir tiyatro oyunu iptal edildi.
"İptallere yönelik öne sürülen gerekçelerin bahane olduğunun, asıl konunun Kürtlerin her yerde kendi diline ve kültürüne sahip çıkmasının yarattığı tedirginlik olduğunun farkındayız.
"Kürtçe her ne kadar resmi dil statüsünden mahrum bırakılmış olsa da ve her fırsatta doğrudan veya dolaylı olarak yasaklansa da ve insanlığın en asgari değerleri ayaklar altına alınıp sürekli saldırıya uğrasa da, her gün zenginleşmekte ve hak ettiği konuma daha fazla yaklaşmaktadır.
"15 Mayıs Kürt Dil Bayramında da tekrar görüldüğü gibi, Kürt dili ve kültürü Kürt halkının temel ortak paydasıdır ve hangi siyasi görüşe bağlı olursa olsun her Kürt aynı kaygılarla diline ve kültürüne sahip çıkmaktadır.
"Bu nedenle demokrasi ve eşitlikten yana olan, çok dilli ve çok kültürlü bir toplumun demokrasi ve eşitliğin temel gerekliliği olduğuna inanan herkesin ve her siyasi partinin bu yasaklama ve engellere karşı tavrını net olarak ortaya koyması gerekmektedir. Kürtlerin diline ve kültürüne saldıranlara ve tekçi zihniyete karşı ses çıkarmayanlar da Kürt halkı nezdinde bu saldırılara ortaktırlar.
"Dil ve kültürünü sahiplenme, Kürt halkının temel yasası ve en geniş paydasıdır. Devlet yıkıp devlet yaratan dünya savaşları dahi bu gerçekliği yok edememişken etkinlik iptaliyle Kürtçenin önüne set koymaya çalışmak müflis bir siyasetin son çırpınışlarıdır.
"Tüm bu yasaklama ve saldırılara karşı dilimizi her yerde konuşarak, her yerde anadilimiz Kürtçeyle şarkı söyleyip sanat icra ederek gerekli cevabı vereceğiz. Kürt halkı yasaklama ve saldırılarla dilinden vazgeçmeyecektir. Kürt dili ve kültürüne karşı yapılan bu yasaklamalara karşı hayatın her alanında dilimizi savunacağız."
İmzacı Kurumlar: Kürt Dili ve Kültürü Ağı, Mezopotamya Kültür Merkezi, Mezopotamya Dilleri ve Kültürlerini Araştırma Derneği (MED-DER) İstanbul Kürt Enstitüsü (Kürt Araştırmaları Derneği), Amed Kürt Enstitüsü, ARSİSA Dil, Kültür ve Sanat Araştırmaları Merkezi Derneği, Kürt Edebiyatçıları Derneği, ARİ-DER Dil be Kültür Araştırmaları Derneği, Birca Belek Derneği, AVESTA – Dil ve Kültür Araştırmaları Derneği, Ferat Dil ve Kültür Araştırmaları Derneği (FERAT-DER), Doğu Güneydoğu Dernekleri Platformu, Muş Dernekler Federasyonu, Şirvan Dernekler Federasyonu, Wan Dernekler Federasyonu, Iğdır Dernekler Federasyonu, Batman Dernekler Federasyonu, Elazığ Karakoçan Dernekler Federasyonu, İstanbul Patnoslular Platformu, Destar Dergisi, Ekoloji Derneği"
Bu ortak seslenişin var edildiği günlerde, suç işleri bakanı şu demeci verir: “Bugün herkes kendisini çok rahat ifade ediyor. Sadece ifade etmiyor, eşit vatandaşlık kavramı içinde bunu sağlamaya çalışıyor. Bugün Türkiye'nin 81 vilayetinde hiç kimse etnik kökeni, mezhebi dolayısıyla farklılaştırılmıyor. Bunu AKP kadrolarına borçluyuz!” Zaytung metni değil, yukarıdaki koca bir paragraf boyunca süre giden hengamenin ortasında bir biçimde zorbalıkla men edilmeye çalışılan Kürd sesi / sözünün kıyısında bu bildirim var ediliyor. Gram yalan söylendiği anlaşılmasın diye üstüne serpiştirilen milyonlarca yurttaş, eşitlik gibi kavramlar, yaparsa bunu hırt parti yapar gibi saptamalar maalesef görünen sabit sansürü aşmaya kafi gelmiyor. Yapılanların lafta değil doğrudan devamlılığı sağlama alınmak istenen bir düzen / biçim / yönlendirme olduğu her defasında bambaşka numunelik yasak icat olunarak var ediliyor. Bütünüyle dilin, vardığı eşikler, açtığı sınırlar ve bu toprakların kökünde yer bulana karşıtlık için her gün bir ucubelik makamdan çıka gelen tahayyüllerle hayat kuşatılıyor. Kürd sivil toplum kuruluşlarının var ettiği meram da buna karşı bir ses veriştir.
Bütünüyle döngü tamamlanmaya çalışılıyor. Birkaç hafta boyunca süre giden Aynur Doğan linç ettirme gayreti, konser vermesin çıkışının dibinde Mor ve ötesinin konserinde altı koca yıl sonra fark edilen içki yasağına bir dolu argümanla hayat hakkı sıradan olanın elinden gasp ediliyor. Misal kökenleri buraya ait olan, ailesinin geçmişindeki yarayı olur a sorgular diyerekten Kültür Bakanlığının desteklediği Başkent Kültür Yolu güncesinde sahne alması planlanan dünyaca ünlü keman virtüözlerinden Ara Malikian’ın konseri şıp diye iptal ediliyor. Sıradanlaştırılmış bir argüman kılınarak yasak hemşerimcilikle birlikte bir kere daha fabrika ayarlarına geri dönüşü, en olmadık icraatlar ile var ediyor bir ülke. Bu bahisler bir bozulmayı bildirmiyorsa her ne bildirecektir. Bozulmaya devam diyenin salt mecazi bir toplam değil gündelik yaşamın ta kendisi olduğu her müdahale ile biraz daha afaki kılınır. Cerahat güncellendikçe, dört bir yanı kuşatan tahakküm veçhelerine yenileri eklendikçe muktedir kendisine yeni ihtimaller var edebildiğini düşünür. Bozuk, bozulma, bozulan oradan başlayarak güncel kılınır. Bütünüyle memleket zapturapt altına alınabildikçe iktidar pratiğinin de soluk alması söz konusu edilir. Böyle bir toplam, bu kadar yalın bir cerahat sarmalının ortasında hakkaniyet yerle bir edilirken hangi gün iyi olabilir ki? Düşündüğümüz, tasalandığımız, müşterek bir yaşam hakkının toptan imhasını var edebilecek bir iktidar kliğinin eline rehineliğimizdir. Bozulan, bozuk kılınan, ezberden değil sahiden de bozgunlarla yol alan bir menzile alışıyor musunuz, emin misiniz! Düzen her defasında, yönetim katı hemen her faciada kendini kaçıp kurtarırken, binbir numara / riyayla yola devam ederken, bir fırsat yaratırken, sıradanın hali nice olacaktır bu bozulma halinin ortasında, düşünüyor musunuz?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2022
Görsel: Modernity and the Stateless: The Kurdish Question in Iran: v. 26 (Library of Modern Middle East Studies) – Abbas VALI v / Amazon
0 notes
tolhildan72 · 2 years
Text
Tumblr media
29 notes · View notes
whatevergreen · 11 months
Text
Excerpt:
"We met with a group called Kesk û Sor – ‘rainbow’ in Kurmanci – a collective of LGBTQ+ people who offer support to the LGBTQ+ community, with a focus on Kurdish LGBTQ+ people, in a voluntary capacity for over 11 years. We have also spoken to members of the queer community and allies we have met along the way to build an understanding of the situation for the LGBTQ+ people in Kurdistan. Although on the world stage, Turkey was once perceived as a progressive country, in simple terms it is not a safe place to be LGBTQ+. The organisation Rainbow Europe ranks Tukey 48 out of 49 countries for LGBTQ+ rights, inclusion and safety. The LGBTQ+ community here operate underground – organising, loving each other, supporting one another, and fighting for their rights are all done in clandestine meetings and, at least in Kurdistan, without government or public support or funding. So few are the safe spaces in Kurdistan, that members of the community travel from all over the region to Amed to organise, hold arts events, party, and meet with friends – due to an absence of safe spaces in their own cities.
Tumblr media
Familiar barriers face the trans community specifically, the LGBTQ+ community more widely, and more acutely impact the Kurdish queer community. Access to healthcare and gender affirming care of all kinds is limited if non-existent, estrangement from family and homelessness is common, and as a result many LGBTQ+ people are forced into sex-work and have nowhere to turn. On top of this, any LGBTQ+ organisations working in Kurdistan to support their community are forced to do so in secret, without funding, and face criminalisation, so any form of support is incredibly difficult to access. They also face a double oppression – that of the Turkish state for their Kurdish identities, and that of both the Turkish state and a large majority of the Kurdish population for their genders and/or sexualities. This very shallow summary is, of course, very oversimplified, and overlooks the intersections of class, race, disability and other protected characteristics."
Read the rest: https://medyanews.net/election-diaries-9-challenges-faced-by-lgbtq-community-in-turkey/
Tumblr media
6 notes · View notes
heretic-child · 1 year
Text
Alevis and Yazidis in Afrin threatened with extinction
Situation of Yazidis
Before the Turkish occupation, there were about 20,000 to 30,000 Yazidis living in Afrin. Now, there are only 1500 Yazidis left. Almost all Yazidi villages or villages with a Yazidi population in the region between Afrin and Mount Simon – such as Basufan, Baadi, Barad, Kimar, Iska, Shadere, Ghazzawiya, Burj Abdalo, and Ain Dara – were attacked by the Turkish air force at the beginning of 2018. The Yazidi village of Qestel Cindu had already been attacked by IS and other Islamist groups in 2013. Even back then, Turkey supported or tolerated Islamist fighters in Northern Syria. Many Yazidi olive groves and fruit trees were destroyed, and their livestock was killed. During the clashes between rivaling pro-Turkish Islamist groups in early June 2010, it had become known that the Arab-Sunni Hamzat militia was operating secret prisons for women in Afrin. Pictures of naked women being held there circulated in social media. Five Kurdish women, among them a Yazidi woman, were identified in videos and pictures.
Situation of Alevis
Before the Turkish occupation in March 2018, Afrin was inhabited by a tolerant Muslim population. Under the Turkish occupation regime, the situation changed fundamentally. Turkish President Erdogan uses religion – in this case Islam – as a weapon, inciting against anyone who rejects a strict interpretation of the Quran.
In March 2018, a new era in Afrin’s history began. Within two years, much of what the people had built up over centuries was destroyed. The Kurds are suffering under the Islamization and Turkification policy practiced by Turkey. For the few Alevis who stayed in Afrin, but also for the Yazidis, Erdogan's policy could lead to complete extermination.
Afrin's Alevis speak "Kurmanci" – the same Kurdish dialect that all Kurds in Afrin speak – and feel closely connected with other Kurds. Many Alevis identify themselves Muslims, but want to be recognized as an independent religion. The Alevis strictly reject the Islamic Sharia law. Also, other rituals of Islam play no role for them. While women are usually seen as inferior to the men in Islam, men and women are equal in Alevism. They pray together at the "Cem". Also, women are not required to wear a headscarf.
Even though Afrins Alevi community was only a small minority until the Turkish occupation, they played a major role in the political, cultural, and economic life of Afrin. One of the founders of the first "Kurdish Democratic Party" in Syria was the Alevi Muhammad Ali Khojah (1916 - 1965).
Many Alevis found refuge in Afrin when they were forced to flee from Turkey. Thus, one of the most famous leaders of the Kurdish freedom movement, the Alevi Dr. Nuri Dersimi (1892 - 1973), was able to find a new home in Afrin. Many of Dersimi's relatives were massacred by the Turkish military in 1937/38. Dersimi worked as a veterinarian in the northern Syrian metropolis of Aleppo for several years. According to his wish, he was buried in a cemetery not far from Afrin. His wife was buried there as well. Before his death, Dersimi made sure that a burial place was established there. The last time a member of the STP visited Dersimi's grave was in 2015. Dersimi's grave was desecrated following the Turkish occupation. The cemetery chapel was looted and partly destroyed.
Other Alevi cemeteries and sanctuaries were destroyed as well. The existence of many places with the addition "Dede" or "Baba" shows that many Alevis lived in Afrin. Gradually, the Alevi community was forced to convert to Islam in the Ottoman Empire. The recent Turkish occupation could mean an end to Alevism in Afrin – as the Turkish state is continuing its policy of Islamization inside and outside of Turkey with all its rigor. The disappearance of the Alevis, Yazidis, and Christians in Afrin will lead to an end to religious diversity there.
4 notes · View notes