Tumgik
#kulaktan kulağa savaşlar
Levent odaklanmış bir adamdır.Yarı Türk, yarı Alman asıllı, koyu bir Amerikan düşmanı, Şangay'da doğmuş, bir Japon generali tarafından büyütülmüş; bir Japon bilgesinden de "Go" oyunu öğrenmiş; Baskça dahil 18 dili ana dili gibi konuşan; plastik kartla ya da kurşun kalemle bir insanı rahatlıkla öldürebilecek ustalıkları edinmiş; bir odadaki tüm eşyaları bir silaha çevirebilecek donanıma sahip; üstün düzeydeki "yakın algılama " yeteneği yüzünden fotoğrafı bile çekilemeyen, profesyonel anarşist, terörist avcısı,korkusuz mağaracı, yenilmez savaşçı ve gerçek feylosofdur. Emperyal dünya düzencileri tarafından baş düşman ilan edilmiş ve tüm dünyada aranan birisiydi. Kimse, Levent ile direkt olarak çalışan, onu tanıyan ya da gören birini bilmezdi. Herhangi biri Levent için çalışabilirdi.Bilemezdiniz. Bu da onun gücüydü.Levent'in yaptığı en büyük kurnazlık tüm dünyayı yaşamadığına inandırmaktı.Bir süre sonra, kimse Levent'in gerçek olduğuna inanmamaya başlandı ve söylentiler çıkmaya başladı. Kendisinin iyiliğini ve yeteneklerini kullanarak, sosyalizmi getireceğini iddiaa eden bir grup anarşistin, kapitalist olması üzerine, o gruptaki herkesi, sonrasında ailelerini ve tüm akrabalarının tamamını hatta onlara en ufak borcu olanları bile en köklü komünist olmasını sağlayıp, ortadan kaybolmuştu. Bu, tüm anarşitlerin ve koministlerin arasında efsane olarak anlatıldığı, kapitalistlerin ise çocuklarını korkutmak için anlattıkları bir hikayeye dönüşmüştü. Hatta bir rivayete göre Lenin ve Stalin bir gün konuşurken, Lenin “Tanrı’ya inanmam ama ondan korkarım” demişti, Stalin ise ise Tanrı’ya inanıyorum ve beni korkutan tek şey Levent" demişti. Tarihler ilerlemişti, büyük buhranlar geçmiş, sanayi devrimi olmuş, savaşlar yapılmıştı. Tarihin ortanca çocuklarının bir amacı ya da yeri yoktu. Lanet olsun, bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor ya da beyaz yakalı köle olmuştu. Bizim büyük savaşımız kendi ruhlarımızlaydı. Büyük ruhlarımız ise hayatlarımız olmuştu.Bütün umutlar yok olmuş, her şeyimizi kaybetmiş ve özgür kılınmıştık. Tekrar kulaktan kulağa laflar dolaşmaya başlamıştı. Levent ismi geçiyordu tüm fısıldamalarda. Levent'in görevi dünya demokrasisini korumaktı, uygulamak değildi deniyordu. Herkes beşinci günün şafağını beklemeye başlamıştı...   --o esnada havada derin bir sessizlik vardır, iki adam birbirlerine bakarlar, ilk sessizliği bozan Volkan olur-- Volkan - Sonunu bir türlü getiremiyorum. Çarpıcı bir son olması için siyah atıyla tepeden aşağıya mı inse ya da arabasıyla spinler ata ata meydana falan mı inse? yoksa bir fucking pencil ile mi çıksa? Levent : Bu ne Volkan anlamadım, kitap arka kapağı mı, film fragmanı mı, ne bu? V:Kitap diye düşüdüm ama film de olur bak, seri bile olur. Levent1, Levent2, gider dört, beşe kadar. L:Baya baya beni Nicholai Hel'e, John Wick'e, Tyler Durden'a, Kayser Soze'ye, Gandalf'a çevirmişsin Volkan. V:Ben olamıyorum kahraman, bari seni yapayım dedim. L:Bari derken övünsem mi üzülsem mi bilemedim? V:Hayır, hayır sevin tabii ki. Ben beceremiyorum işte, hep hüsran , hep bir sıkıntı. L:Neymiş sıkıntı? V:Ne yapsam olmuyor. L:Ne olmuyor? V:Birileri için bir şeyler yapmıyor oluyorum. Benim için ne yaptınlarlarla bitiyor cümleler, toksik oluyormuşum sonunda. L:Ee beni kahraman yapmışsın, benim için bir şey yaptın diyebiliriz. V:Güzel bir çıkarım ama beni sakinleştirme çaban da mesleki deformasyon.Zaten süre dolunca kovarsın beni buradan. L:Sonuçta işimi yaptığımı gösteriyor sanıyorum, kovulma noktasında da haklılığımı dile getirmeme gerek yok diye düşünüyorum. V:Şuan kim kime terapi yapıyor? Kahraman yaptım, seri filmler çektim, kitaplar bastım adına, sonuç, Volkan benim için ne yaptın? L:Lan dümbük, sana dedik ya beni kahraman yapmışsın işte, daha ne diyeyim, bak yine nabzımı yükselttin durduk yere. V:Dur bir hemen celallenme, işte sıkıntı burada iyi bir şey yaparken bile sinirleniyor karşı taraf, onu anlamadım. L:Bana mı yürüyorsun sen? V:Eee pes vallahi, nerelere geldi olay. L:Benim için ne yaptın Volkan? V:Bak küfür edeceğim bu sefer. L:Tamam lan tamam, şaka. Şaka maka derken geldik mi yine bir seansın sonuna. V:Sezon finali gibi seans sonlarımız, kocaman bir soru işareti ile kalıyor, acaba ne olacak? L:Merak ilgili uyandırır. V:Bana ilgi değil de maddi durumlarımı uyandırıyor.Yine zam geldi değil mi? L:Haliyle Volkan'ım, bunlar hep kurdan. V:Lan psikolojide mi yurt dışından ithal ediliyor? L:Ne sandın! V:Kitabın sonu şöle olacak; herkes beşinci günün şafağını beklemeye başlamıştı ama bi sike yaramadı. L:Kırıldım biraz ama neyseki çıkışta parayı verdiğin an unutacağım. V:Kahrolası federaller, toksikçiler. L:O zaman senin üç hayırla uğurluyoruz. V:Diğer seansa daha iyi hazırlanıp geleceğim. L:Selametle canım. V:Bir mukalele bebişim. L:Bilmukabele diye düzeltmeye kıyamadım. V:Işınlanarak gidiyorum o zaman. L:Uzay zaman büküntün pek olsun yiğidim.
1 note · View note
trsohbetnet · 1 year
Text
Bolu Sohbet
New Post has been published on https://www.trsohbet.net/bolu-sohbet/
Bolu Sohbet
Bolu sohbet odaları
Merhaba Sevgili Trsohbet sohbet platformu’nun çok kıymetli üyeleri, Bu gün sizlere Bolu sohbet üzerine tanıtım yapmak istedik.
Daha önce sizler için Canlı sohbet makalemizi paylaşmıştık ve Canlı sohbet odalarında neler yapılacağını anlatmıştık.
Uzun süredir biliyorsunuz ki Trsohbet sohbet ailesi adına Türkiye’mizin 81 ili ile ilgili teker teker makale yazmaktayım.
bolu sohbet
Ülkemizi oluşturan bu illerimizden biri de Bolu şehrimizdir.
Bolu şehrimizin ebetteki birçok güzelliği vardır.
Zaten birazdan makalemin devamında Bolu şehrimizden tutun da, halkından, İnsanlarından, kültüründen, coğrafi konumu ikliminden, nüfusundan, tarihinden, yemeklerinden ve Bir çok özelliğinden bildiğim kadarıyla bahsedeceğim.
Eğer ki, eksik bildiğim noktalar varsa lütfen sizlerde, sitemize ve makaleme yapacağınız yorumlarla eksikleri tamamlayabilirsiniz.
Bolu ilimiz adından da anlayabileceğiniz üzere bölük ve bereketten geldiği kulaktan kulağa söylense de tarihimiz de nereden geldiği bazı söylemlere göre belirsiz olarak adlandırılmıştır.
Gelin Bolu’nun tarihini incelerken, nasılmış görelim. Bolu ilimizin ilk sakinleri Hititler’dir.
Lâkin belli bir süre sonra bütün Hitit toprakları gibi Bolu da Frigyalıların eline geçmiştir. Asırlar önce çıkan bir savaş İle Lidyalılara yenilen Frigya halkı mecburen Lidyalılar’ın yönetimine dahil olmak zorunda kalarak Bolu Lidya halkının topraklarına katılmıştır.
Bolu tarihte bir çok uygarlığa ev sahipliği yaparken, O uygarlığın yönetimi etkisiyle de yaşam sürmek zorunda kalmıştır.
İlerleyen zamanlarda bu uygarlıklara yapılan bazı savaşlar sonucu Bolu ilimiz, Makedonya Kralı Büyük İskender, Persleri yenerek Anadolu’nun birçok yeri gibi Bolu’yu da ele geçirdi.
Makedonya kralı ölünce yabancılar tarafın başka başka devleti yıkma politikaları İle çökertilmiştir.
Tam olarak İşte bu yüzden, Bugün bazı Afrika ülkelerinin resmi dili İngilizce ve Fransızcadır. Fakat bu ülkenin İngiliz ve Fransız milletiyle ilgisi yoktur.
Bolu destanları İle de çok nam salmıştır. Bolu ilimizin gelenekleri de çok meşhurdur, Düğün gelenekleri, evlenme gelenekleri, Nevruz gelenekleri, doğum ve ölüm gelenekleri, Hıdırellez gelenekleri, bayramlar ve törenler, Kutlamalar itina İle yapılmaktadır.
Bolu ilimiz nüfus ölçümü zamanla artış gösterip, 320.014 olmuştur. Bu nüfus’un 158.580 ‘ i beyefendiler, 161.434’ü de hanımefendilerden oluşur.
Bolu ilinin nüfusunu yüzde olarak hesaplarsak % 49.55 beyefendi, %50.45 hanımefendi vardır. Bolu’nun güzel hanımları beyefendilerine ağır basmaktadır.
İnsanları görünüşüyle de etkisi atlına alıp hayran bırakan Bolu ilimiz, Karadeniz Bölgesi’nin batısında yer almaktadır.
coğrafi açıdan çok önemli yerde olan ilimiz Bolu’ya Her yıl binlerce insan hem tatil yapmak, hem de İş için seyahat etmektedir.
Bolu sohbet siteleri
Ve İstanbul ile Anadolu’yu birbirine bağlayan transit geçiş yolu üzerinde ki güzergâh il tarihi ve kültürel turizmiyle de çok büyük ölçüde katkı sağlamaktadır.
ayrıca bolu ilimiz Batı Karadeniz’in incisi olarak da ön plana çıkmıştır. Bolu’nun Geçim kaynağı, tarım, ormancılık ve sanayidir. topraklarının birçoğu neredeyse ormanlarla kaplıdır.
Bolu da ormanlarda var olan ağaçlar çok verimli ve kalitelidir. Bolu da Bir çok mobilya fabrikası da yer almaktadır.
Bu şehirde hayvancılık da yavaş yavaş gelişip keçi koyun gibi hayvanların yanı sıra kanatlı hayvancılığa da el uzatmışlardır.
buralarda görülen ve İşlenerek yetiştirilip satılan ürünler arasında nohut, arpa, pirinç, patates, mısır bulunmaktadır. Özellikle ise ; patates bolu şehrimiz açısından önemli bir besin kaynağıdır.
En meşhur ürünlerinden iki tanesi ise çam balı ve arı sütüdür.Elma armut üzüm gibi ürünlerde yer alırken Bolu’dan çoğunlukla aşçılar çıkmaktadır.
Bolu mutfağı ve yöresel yemekleri Ovmaç Çorbası, Kızılcık Tarhana Çorbası, Çiğ Börek, Kabaklı Gözleme, Acı Su Bazlamacı, Etli Mantı, Ekmek Aşı, Patatesli Köy Ekmeği, Kedi Batmaz, coş hoşafıdır.
Gezilip görülmesi gereken yerler olarak da ; Abant, örörci yaylası, sinekli yaylası, Abant köy pazarı, güzel dere Şelalesi’dir.
Bolu Kesinlikle gezilip, görülmesi gereken, lezzetlerine bakılması gereken efsane yerlerden biridir.
Bolu’nun sizler için birçok özelliğinden bahşettik, önerilerimiz de bulunduk, can alıcı kısmına geldik.
Şimdi Bolu Sohbet Odaları halkında da kısa bir Bilgi vereyim.
Dünyanın her yerinden ve Türkiye’de bir çok ilden sohbet platformumuza binlerce insan katılıp radyo dinlerken sohbet ediyor. bunların arasında tabi bolu ikimizde var.
Kendinizi yalnız hissediyorsanız, kaliteli sohbet arıyorsanız, tercih etmeniz gereken tek adres bizleriz, Biz kim miyiz https://www.trsohbet.net sohbet platformuyuz.
yazılı Chat seven tüm dostlarımızı sitemize bekleriz.
0 notes
kokteylgunlukleri · 7 years
Text
Boston Tea Party Vakası ve Karayip Korsanları
1600 yüzyılın başlarından dolaylı yoldan başlayan bir hikaye anlatacağım sizlere. Karayip Korsanlarını izlemeyenimiz yoktur. Yalnış hatırlamıyorsam serinin 3. Filminde o cins surat ifadesiyle kırmızı ceketli bir adam vardı malum ticaret şirketi için çalışan. Hatırladınızmı? Dave Johns’ kalbini isteyen hani…
Tumblr media
East India Compony?
Doğu Hindistan ticaret şirketi uzun yıllar deniz yolları üzerindeki kontrolü elinde tutmuş ve hatta yetmemiş sarayları farklı konular için kontrol etmeye çalışmış, aslında film de olup bitenlerin bir kısmı ve Dogu Hindistan Ticaret şirketi gerçekten var ve uzun yıllar her işe burunlarını sokmuşlar.
Dönemin en popiler içeçeklerinden biri olan çayın bütün ticareti adamların ellerinde, hatta yıllar geçtikte bu abiler Çin’den kendi arazilerini satın alıp yetiştirip satmışlar. Tam Kayseri kafası…
Tumblr media
1700’lerin başlarına gelindiğinde ise olaylar olaylar. İnsanın ruhuna işemiş asilik tabi bir süre sonra isyanlar başlıyor. Kaçakçılık ve korsanlık iyice işleri kariştırıyor. Durumlar böyle olunca çay’a vergi üstüne vergi geliyor. Halk tabiki haddinden fazla ödemek istemiyor zaten ahali aç.
Tumblr media
Amerika zaten karişik, kolonileşmeden dolayı ve mültecilerden dolayı sistemsizlik var. Birde Britanya’ya olan bağlar ve oradan gelen ürünlerden istenilen yüksek vergilerde insanların canına tak ettirmiş. Ne yapalım ne edelim bu durumu protesto edelim diyen bir grup dönemin en işlek, hatta kilit bir liman diyebileceğimiz Boston limanını hedef alıyorlar, kimliklerinide gizlemeleri lazım yakalanma korkusuda var serde. Gömlekleri çıkarıyorlar kafalara kızılderili kasketler yüzler boyalı bir şekilde Boston Limanına 1773 Aralık ayında bir baskın yapıyolar gemilerde bekleyen nekadar malzeme varsa ki büyük bir bölümü çay herşeyi denize döküp kayboluyorlar bu hadise tarihte yerini Boston Tea Party olarak yer alıyor. Kulaktan kulağa bir çok kişiye ulaşan bu isyan ve protesto Amerikanın Bağımsızlık savaşınında başlamasına sebep olan kıvılcımlardan biri olarak kabul edilir.
Tumblr media
Tabii sonuçta alıcılar değişir şirket değişmez üretim alanı olarak hindistanıda kullanırlar fakat hala Çin çok önemlidir. Hükümetlere el altından dağıtılan rüşvetler vesayire darken çinlilerde isyan ediyor. Tabii onların derdi başka dönemin sömürgelerinden elde ettikleri (Hindistan) uyuşturucularla ödeme yapıyolar,1800’lerin başında Avrupa ve Amerikadaki olayladan sonra Çinde Opium olarak bilinen savaşlar çıkıyor. Adamlar bütün Çini keş yapmışlar vermeyinde çarşı pazar savaş alanı olmuş haliyle.
Ya altı ustu her akşam evimizde demlediğimiz çay nekadar sorun çıkarabilirki soru akıldan geçmiyor değil. Bağımsızlık savaşından, keşlere, politikacılardan, kraliyet saraylarına kadar ulaşmış çayın yakın tarihimizde farklı milletlerin kültürlerine daha ne etkileri var. Bir kıvılcımdan şimdilik bukadar….
0 notes