Tumgik
#kemal burkay
derdiderun · 7 months
Note
Abi bu arada bu sorduğum şeyden bir korku yaşıyorum ve silah patlamıştı kalbime bir korku yerleşti. Daha sonra Balkonda sokak ışığında namaz kılarken bi ses duydum ve çok korktum namazda korku düşünceleri geldi korkuyordum ve bi anda yukardan seccademe küçük beyaz bi tüy düştü secde yerinde sağ tarafa şok oldum sokak ışığı ama düştüğünü gördüm selam verdim korkarak elime aldım ama çok korktum. Önceden spiritüel olaylarda karşımıza çıkan beyaz tüyün koruma meleği olduğunu okumuştum siz nasıl yorumlarsınız? şimdi korunmak için sureler okudum ama hala garip hissediyorum
Kardeşim, önceden sorduğunuzda da muhtemelen şu an vereceğim aynı cevabı vermişimdir. Kimsenin maneviyatını bozup, onu güzel hayırlardan mahrum etmek istemem. Bu yüzden bu sefer farklı olarak bir hocamıza sordum o da şu cevabı verdi:
-Kemal Savaş Hocamız: "Hadis, evliyanın ve işin ehli kimselerin tavsiyeleri dışında belli sayılarda belli esmayı vird edinmek, musallata sebep olabilir. Bıraksın ve bir mürşitten ders alsın. Ama şimdilik aşağıdaki bu zikirleri yapsın."
MÜRŞİDİNİ BULDURAN GÜNLÜK ZİKİRLER
Bir mürşide intisab etmemiş ama bu güzel maneviyat yollarına girmek isteyen kardeşler için, Üstazım Hasan Burkay kuddise sirruhunun tavsiye ettiği bu günlük zikirleri yapmaya devam eden kimsenin, ALLAH'ın izniyle nasibinin olduğu mürşide intisabına vesile olur.
Bu hususta İmam-ı Rabbani hazretlerinin oğlu ve nakşi meşayihinden Muhammedü'l-Farukî (Masum) kuddise sirruhu da şöyle buyurdu: "Bu yolun büyüklerinden birini buluncaya kadar ibadetleri yaparak, Kur'an-ı Kerim okuyarak ve kıymetli kitaplarda ve Hadis-i şeriflerde bildirilen duaları, tesbihleri çekerek vakitleri ma'mur etmelidir."
-----------
Bu zikirlere ilk başlanacağı zaman bir defaya mahsus gusletmek, temiz çamaşır giymek, güzel koku sürünüp iki rekat sünnet-i salat-ı vudu’ (abdest şükür) namazı kılmak ve duada bulunmak suretiyle başlanır. (Bu kısım sadece bir kere yapılır. Buradan sonrası 24 saat içinde her gün bir kere yapılır)
Bu günlük zikirlere başlarken mümkünse yeni bir abdest alıp, sessiz bir yerde kıbleye karşı, gözlerimiz kapalı, tersi teverrük oturuşu ile (ayaklarımızı sol tarafımızdan çıkarıp kalbe meyilli bir şekilde) oturulur.
BAĞIŞ KISMI:
* 1 Fatiha-i Şerife
* 11 ihlas-ı Şerif
“Sadaka-llahü’l-azim. Subhane Rabbike Rabbi’l-izzeti amma yesifun, ve selamün ale’l-mürselin, ve’l-hamdü lillahi Rabbi’l-alemin. İlâ şerefi’n-nebiyyi’l-Fatiha” denir ve bir Fatiha-i Şerife okunur. (Bağış kısmı buraya kadar)
ZİKİR KISMI:
* 100 Estağfirullah. Yüzüncüde "EI-Azîme'l-Kerîme-llezî lâ ilâhe illâ hû. El-Hayye'l-Kayyûme ve etûbü ileyh. Ve nes'elühü't-tevbete ve'l-mağfirate ve'l-hidâyete lenâ. innehû hüve't-Tevvâbü'r-Rahîm. Tevbete abdin zâlimil li-nefsihî lâ yemlikü li-nefsihî mevtev ve lâ hayâtev ve lâ nüşûrâ." denir.
* 100 Salavat-ı Şerife “Allahümme salli alâ Muhammedin ve ala ali Muhammedin ve sellim”
* 100 İhlas-ı Şerif (Kul huvallahu ahad suresi)
* 500 Kelime-i Tevhid “La ilahe illallah”
* 1000 Lafza-i Celal (yani) “ALLAH” İsm-i Şerif’i kendi kulağı duyacak kadar sesli olarak söylenir.
* 500 Lafza-i Celal, yukarıdakinin aynısı olup hafiyyen (gizli, kalpten) yani dil üst damağa yapışık, ağız kapalı, ses çıkarmadan söylenir.
“Subhane Rabbike Rabbi’l-izzeti amma yesıfun, ve selamün ale’l-mürselin, ve’l-hamdü lillahi Rabbi’l-âlemin. İlâ şerefi’n-nebiyyi’l-Fatiha” denir ve bir Fatiha-i Şerife okunur.
İZAH: Bu günlük zikirlerin hepsi bir oturuşta yapılabileceği gibi ayrı ayrı vakitlerde ve imkanın müsaadesi derecesinde kısım kısım olarak da yapılabilir. Hatta zamanın çok dar olduğu günlerde bağış kısmı seccadede yapılır, sonraki kısım yolda veya meşru bir işle meşgul iken de yapılabilir.
.....
Acizane bizim tavsiyemizde aynı yöndedir.
Selametle kalın.
2 notes · View notes
lokmanpolat · 2 years
Photo
Tumblr media
Niha ez pirtûka bîranînên birêz Bedirxan Epozdemîr dixwînim. Di pirtûkê de mijarên balkêş û girîng hene. Li ser bîranînên Kemal Burkay jî rexne hene. Ez ê derbarê pirtûkê de gotareke binivîsim û pêşkêşê xwendevanan bikim. Dest xweş birêz Bedirxan, te pîroz dikim ku te pirtûkek weha nivîsî û gelek rastiyan anî zimên. https://www.instagram.com/p/ChShhXGNW-B77wlXdWK5fix-ZVnSEpOP87kHFc0/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
malummedya · 2 years
Text
Mehmet Atlı’dan ilk single çalışması: Diçim Ji Vir
Mehmet Atlı’dan ilk single ��alışması: Diçim Ji Vir
DİYARBAKIR- Sanatçı Mehmet Atlı ilk single çalışması olan “Diçim Ji Vir” i müzikseverlerle buluşturdu.   Sanatçı Mehmet Atlı yeni şarkısı ve ilk single çalışması olan “Diçim Ji Vir”ı müzikseverlerle buluşturdu. Önceki albümlerinde de başta Arjen Arî olmak üzere, Kamuran Elî Bedirxan,  Evdila Pêşew, Cegerxwîn, Kemal Burkay, Mazhar Kara, Lorin Doğan gibi şair ve yazarların eserlerinden beste…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
simurguvercinka · 2 years
Text
Kemal Burkay
I. DERSİM Bir eski öyküdür bileceksiniz Masallardan kalmıştır Dersim Ülkemin ortasında gizli Yanık bir türküdür Dersim Yıl otuz sekizdi dağlarda İri ceviz ağaçları ve atım vardı Belki bir gökyüzü savaşçısıydım Bir arpa ekmeği kadar sıcaktı Toprağım, karım ve çocuklarım Oysa soğuk bir kuştur Parıldar süngü Bana niçin uzaksın düşündün mü Kurda kuşa dostluğumu düşündün mü? Bu sularda ölüm bile güzel Sen hiç kurşunların anlamını düşündün mü Yıl otuz sekizdi dağlarda İri ceviz ağaçları ve atım vardı Güneş ve sular ülkesinde orda Orda ki eski bir öyküdür Dersim II. HIZIR PAŞA "Hızır Paşa bizi berdar etmeden Açılın kapılar şaha gidelim." O ki Hızır Paşadır Berdar edecektir Berdar edecektir güneşleri Pir Sultansız bir evrendir onun evreni O ki Hızır Paşadır Hayatı yasaklar denizi bellemiştir Gayri özsu yürümesin dağlara Ve türkülere zincir vurulsun Bir kez yasak mıdır gülümsemeler Elin ele, dostun dosta varışı Bir kez yasak mıdır tohumun yarınlara varışı Umutlar, uykular, düşünceler Özgürlüğe zincir vurulsun III. ORDA VARDIR PİR SULTAN Bileğin nerde kelepçeli Orda vardır Pir Sultan Başlarsa yeni bir zindan Orda vardır Pir Sultan Eşkıyalar tutmuşsa su başlarını Ve bebeler açsa Orda vardır Pir Sultan İnsan duyarsa "Topraksız insanın "Ve insansız toprağın feryadını" Orda vardır Pir Sultan IV. TÜRKÜLER AŞIP GEÇER TAŞLARDAN "Kalenin kapısı taştan çıkılmaz" Amma Türküler aşıp geçer taşlardan Ve bir kerre daha Ölüp dirilir Pir Sultan Özgürlüğün şavkı vurur karanlığa bir kez Munzur çıkmıştır yatağından Sesi dağlarda taşlarda Ulu bir çağlayan Bu yolumuzdur yürüyeceğiz Tanyeri al olana dek Bu işimizdir öreceğiz Toprak elimizde güzelleşecek Kaçan kaçar Varan varır Bizim yüreğimiz pek V. NEO GESTAPO ADAM Neo Gestapo Adam Durup dinledi karanlıkta Durup dinledi ses çağlayanını Ses ormanını Ses katarını Adamın yüzü kindi Hayatında sevememişti hiç Karanlıkta bir sesin Bir şiirin Bir türkünün güzelliğini Adamın bakışları kindi Hiç dostça açılmamıştı bu gözler Bir meşe yaprağına bile Neo Gestapo Adam Yani aklı birtakım Dedektif Nik hikâyelerinde Yani kavgalıydı Şiirle Türküyle Ve gülümseyen herhangi bir yüzle VI. VE OL HİKÂYAT Koltuğunda asık yüzlü bir puttur o Tedirgindir Mutsuzdur Şaşkındır Penceresinde alev alev tutuşan Munzur vurur Öfkelidir Çılgındır Budaladır o Buyruk gelmiştir efendilerinden Bir aferin almak için Ol makamda kalmak için Köledir o Ve böylece dirilen Pir Sultan Alınıp tekrar zindana konacaktır Maksat Ve ol hikâyat budur VII. ÖZGÜRLÜĞÜ BİR SELVİ GİBİ DİKMEK İÇİN Gençtiler Ya da deli bir rüzgârda gencelmiştiler Dudaklarında bağımsızlık türküsü Sokaklardan bir kan gibi geçtiler Kimi on yaşında bebe Kimi yaşlı "Bı zone ğa gısekene"* Liseli, üniversiteli, mektepsiz İşçi, öğretmen, mühendis Terzi, berber, işsiz Tiyatro oyuncusu Ve köylü idiler Yürüdüler tanyeri al olsun diye Soğuk putların yerini güneşler alsın diye Yürüdüler Ak kağıt üstünden hayata geçirmek için Özgürlüğü bir selvi gibi dikmek için Yürüdüler binlercesi bircesine Bir barış imecesine Dudaklarında bağımsızlık türküsü Sokaklardan bir kan gibi geçtiler VIII. İLK KURŞUN Karakol önünde Neo Gestapo Adam Ve özgürlük ormanı göz göze geldiler bir an Birinin gözlerinde kin, ötekilerde inanç Bağımsızlık marşını okudular Sesleri bir ulu koroydu dağlarda yansıyan Ve uzun bir süre beklediler İçerde onlardan biri vardı Onu istediler Bir ölümü paylaşmaya gelmişlerdi Belki de Cevap ilk kurşundu Bir cam gibi parçalandı gece Böylece barış ormanı kurşunla taranacaktır Yüreği pek adamların bağrı kanlanacaktır Öyle ki beklenen güneş kanlarımız da kızarsın Özgürlük gülü Kanımızla beslenip büyüsün Kaçan kaçar Varan varır Bizim yüreğimiz pek IX. İNSAN KANI BİTEKTİR İnsan kanı bitektir Tohumdur bir nice yaşamaya Şiire, aşka, öyküye İnsan kanı bitektir Emzirir toprağı annece Selviler, çamlar, çimenler Ve yediveren güller bitsin diye İnsan kanı bitektir Özüdür güneşin, denizin, yaprağın İnsandır o açar her yerde Umutta, hüzünde, özgürlükte Biz geleceğe kan verenleriz Onun için yaşarız gelecekte Gestapo adamsız ve putsuz Suyla, otla, böcekle kardeşçe X. BİR MEHMET KILAN'DI O, Dersim toprağının büyütmesi Bir Mehmet Kılan'dı Bıyıkları gibi yüreği kocamandı Eğilmeye alışamadı nedense Alçak sesle konuşmaya o Gözleri ışıl ışıl sevgi Ve zaman zaman öfke Saçları canlı bir isyandı Bundandı onun dağlara tutkusu Bundandı onun şaraplara tutkusu Basbariton bir Mehmet Kılan'dı Bıyıkları gibi yüreği koskocamandı Kurşunlardan da baskın Ordaydı, orda olacaktı, eylem içinde vardı Ve nice hileye, zulme, kalleşliğe Yumruğunu koyardı O bir Mehmet Kılan'dı Nice kahpe faklarından geçip gelmişti Ortaya bütün insanlığını koymuştu Bütün sevgisini yiğitliğini Ama aldandı Bir kin kıvılcımı sarstı onun Kıvırcık saçları altındaki başını Çevresine bir kan gölü yayıldı XI. VURMA KENDİ ELLERİNE Kiminin tabanı nasırlı Vur Mehmetçik vur Kiminin kağıt gibi Vur Mehmetçik vur Ama aynı yolun yolcularıyız Vur Mehmetçik vur Tezkerene altmış gün var öyle mi Biz komünistiz demek Kızılbaşız, Pis Kürdüz, n'apalım Vur Mehmetçik Vur Senin de bir köyün var değil mi Anan çapacı el işinde Nişanlının adı Fatma Vur Mehmetçik vur Saçlarım zaten dökülüyordu Bıyıklarım büyür yine Ben inançlıyım ağlamam Vur Mehmetçik vur Sen benim elimsin Mehmetçik Vurma kendi ellerine Sen benim gözümsün Mehmetçik Vurma kendi gözlerine XII. YÜZLER Kimi on yaşında bebe Kimi yaşlı, "bı zone ğa qısekene" Liseli, üniversiteli, mektepsiz İşçi, öğretmen, mühendis Terzi, berber, işsiz Tiyatro oyuncusu Ve köylü idiler Betonların üstüne boylu boyunca uzanmıştılar Gözlerinde kan gülleri Tenleri bir kez daha çelik Bir ateş çemberinden geçmiştiler Paraları, saatleri, bel kayışları alınmıştı Kimi ayakkabısız Kiminin gömleği kana bulanmıştı Ekmeklerini kardeşçe bölüşmüştüler Camlardan meraklı gözler süzüyordu onları Kafese konmuş azgın hayvanları Gökyüzü yaratıklarını, eşkıyaları Seyreder gibi... Küfürlerinde alabildiğine cömert Ve sanki sevgi denen şeyi hiç bilmemiş Seyircilerdi bunlar "Onları düşünmeye alıştırmamışlardı" Yüzler onurlu ve sakindiler Geçmişe karşı anlayışlı Geleceğe kararlıydılar Daha çok ateş çemberi bekliyordu onları Bir şeyler bitmemişti daha Anlıyorlardı Garnizon nezarethanesinde Yüzler Betonlara boylu boyunca uzanmıştılar Ekmeklerini kardeşçe bölüşmüştüler *bı zone ğa qısekene: kendi diliyle konuşuyordu. Dost, Ağustos 1970
5 notes · View notes
keremkalkan · 3 years
Text
Tumblr media
5 notes · View notes
pastelmalen · 3 years
Quote
o doğduğu gün ben dağ köylerindeydim o altı aylıkken hapisteydim döndüğümde unutmuştu beni üç yaşındayken süngüler arasında buluştuk bana ve jandarma amcalara bisküvi vermek istedi o altı yaşındayken sıkıyönetim çaldı kapımızı bir yıl Ankara, İstanbul, Diyarbakır arasında dolaştım mapushaneye görmeye gelişinde eve dönmüyorum diye küstü benden ve o yedi yaşındayken kaçtım ondan ve ülkemden o şimdi sekiz yaşındadır nedenini bilemez ayrılıkların , acısını bilir ve onun için bütün bu olup bitenler bir oyuncağın kırılışına benzer..
5 notes · View notes
koynumdaumutlar · 4 years
Text
Tumblr media
“Belki şehre bir film gelir, bir güzel orman olur yazılarda. İklim değişir, Akdeniz olur. Gülümse...”
“Seni anlatabilsem seni... Yokluğun cehennemin öbür adıdır. Üşüyorum, kapama gözlerini...”
30 notes · View notes
yurekbali · 4 years
Text
Tumblr media
I. Tutsaklar Geldiğimizde otlar yemyeşildi Ve kuzeydeydi güneş Kömür deposu boşaldı işte Mamak’a sonbahar geldi Güneş altında tutsaklar Geçen sonbahara bakıyorlar Şirin mi şirin gecekondu evleri Samsun asfaltında otomobiller Ne güzeldir yollarda olmak şimdi II. Çocuklar Kimi zaman çocuklar bir evrendir Yüzlerinde sonbahar mavisi Yağmurlar düşer, güneşler savrulur Ve çocuklar tez büyür kimi zaman Kurşunlar böler sevdamızı III. Nöbetçi Tutsaklara bakıyor nöbetçi Ben nöbetçiye bakıyorum Nereli Ne iş yapar Ne düşünür?.. Sonbaharı sevmedin mi hiç Hey, telleri bekleyen nöbetçi! IV. Her Sonbahar Yeryüzü o benim sonsuz türküm Sevgilim sonbahar Yaşamak Sular ve gün ışığınca Yaşamak Bir kara sevda gibi Bu ölümsü güzel gök altında Belki çocukluğumdur duyarım Böğürtlenlerdir mor ve buruk Ölümsü güzel İçimde süren tomurcuk Her denize açılan yelkende Her taşında yüreğim çarpar Yeryüzü o benim bitmez sevdam Ve bir yangın yenilenir içimde Her sonbahar - Kemal Burkay, Sonbahardan Çizgiler (Dersim)
17 notes · View notes
kimeneki-blog · 4 years
Text
Tumblr media
“Belki şehre bir film gelir
Bir güzel orman olur yazılarda
İklim değişir Akdeniz olur....”
Ya da belki hiçbir şey olmaz...Aynı boş umutlarla bekleriz yine de olmasını
Oysa şair söylemiş
“İyi şeyler birdenbire olur; bu kadar bekletmez insanı. Sürüncemede kalan heyecanlardan ancak kötü şeyler çıkar. Ya da hiçbir şey çıkmaz”.
10 notes · View notes
ada-mavi · 7 years
Photo
Tumblr media
Sazlarım vardı, ırmaklarım vardı çok Çakıltaşlarım vardı benim Ama sen başkasın anlıyor musun Tut ki karnım acıktı, anneme küstüm Tüm şehir bana küskün Bir kedim bile yok anlıyor musun İklim değişir, Akdeniz olur, gülümse. Kemal Burkay
33 notes · View notes
geliyorlarr · 7 years
Text
BİR KEDİM BİLE YOK ANLIYOR MUSUN?
25 notes · View notes
beethovenmj · 7 years
Photo
Tumblr media
Mj(d) #gülümse
3 notes · View notes
speresti · 2 years
Text
Yenik değiliz
Boşa gitmedi çektiğimiz acılar
İlk yaz yağmuruyla yeşeren
Tohumlara bak
Bir yangın gecesini andıran
Sesleri dinle
Savaş alanlarında çarpışanlar var
Yenik değiliz
Etselerde bizi ekmeğimizden
Çocuklarımızın buğday başağı saçlarından
Yardan ayırsalarda bizi
Yenik değiliz
Kanımızda bir pınar gibi kaynayan hayat
Yenik değiliz
Torbamız tohum dolu
Koşar adım giriyoruz kavgaya..
-
Kemal Burkay
Yenik Değiliz
Tumblr media
12 notes · View notes
derdiderun · 3 years
Text
KADIN EV İŞLERİNİ YAPMAYA MECBUR MU?
Cenâb-ı Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem, Hz. Ali'nin düğün gününde: "Ya Ali! Sen evin dışındaki işlerle meşgul olacaksın; kızım Fâtımâ da evin içindeki işlerle meşgul olacaktır" buyurmuştur. Bu misal ortada iken, "İslâm'da, kadın ev işlerinde çalışmaz" denilemez.
------------
Buradaki fark şudur: Hukuken ailesini geçindirmeye mecbur olan erkek, vazifesini yapmaz ise, hâkim onu suçlar ve işini yapmaya zorlar. Hattâ kadına nafaka vermeye mecbur eder.
Ama kadın, evin içindeki vazifesini yapmaz ise, hâkim onu zorlayamaz, ceza veremez. Zira kadının evin içindeki işleri yapması, hukuken değil diyaneten mecburiyettir.
Diyaneten mecburiyetin müeyyidesi, dünyada değil, âhirettedir. Dünyada, kimse onu bu işe zorlayamaz. Hâkim, sadece nasihat eder "Beyine itaat et, hizmetini gör" diyerek, tavsiyede bulunur.
Hanım, yapmadığı bu vazifelerin hesabını, ancak âhirette verecek; kocasını darıltan kadının âhiretteki durumu perişan olacaktır.
(Hasan Burkay kuddise sirruhu)
| Kemal Savaş Hoca
43 notes · View notes
hevalenroje · 2 years
Text
PARÊZNAME:
Hala hatırlıyorum: Caminin gölgesindeydik. Anlattım. İhtiyar başını çeviriyordu. "Oğlum" diyordu, "biz kurumuş tahtalar gibiyiz.”
“Sen şimdi bunu yeşertebilecek misin?"Hatırladığım ilk anım oluyor ve hala unutamıyorum. 1994'lerde bir şair gelmişti yanıma, bir sözümü hatırlattı: "Taşta gül olmak" dedi, "senin böyle bir sözün vardı." Yani ben taşta ekilmiş bir gül gibiyim veya öyle olmayı başaracağım.
Kuru tahtayı yeşertmek, kaya parçasında gül olup bitmek.
Hırsımızı biliyorsunuz.
“Özgürlük çocuklukta başlar.” Eskiden beri hep beraber yürümek istedim. Çocuk faaliyetlerinde, çocuk oyunlarında en çok bayıldığım olaylardan birisi de, küçük çocukların toplu gösterisini, yürüyüşünü geliştirmekti. Bayağı o bildiğimiz oyunları yaratmak için, oynayalım diye bin dereden su getirirdim. Ama birlikte. Yalnız oynamak yok. Çok oyun çıkarırdım. Gece gündüz onları hareket halinde tutardım. Zaten o konuda biraz isim de yapmıştım. Hepsi çocuklarını saklardı.
"Buna teslim etmeyin" derlerdi. Çok sonradan Kemal Burkay da aynı şeyi söyledi. Ama o zamanlar da böyle diyenler çoktu. Ben, evlerin etrafında avcı gibi dolaşıyordum. "Yine geldi. Bizimkini baştan çıkaracak" diyorlardı. Çoktular ve bazıları çocuklarını memur yaptılar. Ama onları yine tutacağım. Bir gün köye gidersek eğer, o eskiden bizden sakladıkları çocukları karşıma alacağım. Tekrar "gelin" diyeceğim. Onları bir meydanda toplayıp oyun öğreteceğim.
İşte, dilediğim kadar çocuklarla bile oynayamadım. Özgürlük yok. İstediğimiz savaş da değildi, çocuklarla oyundu. Basit oyunlar: Dağa yürüyüşler yapmak, çiğdem toplamak, ot toplamak, kuş avlamak. Bunun içindi tüm çabamız.
Çok az oyuna çekebiliyorduk, şimdiyse geliyorlar.
Dedim ya, özgürlük çocuklukta başlar.
Dağlarda çok kalırdım.
Tumblr media
2 notes · View notes
bernamegeh · 3 years
Text
Têmûrê Xelîl / Bêjera kurd a ji destpêka weşanên Radyoya Kurdî: Eznîva Reşîd
Têmûrê Xelîl / Bêjera kurd a ji destpêka weşanên Radyoya Kurdî: Eznîva Reşîd
Kerem bikin fikirên  Kemal Burkay, Rohat Alakom, Nura Şane, Zerduşt Öztürk, Mehmed Salih Bedirxan û Husên Hebeş:   Kemal Burkay Radyoya Rewanê û Eznîva Reşît Wek duh îro jî, di dilê min da ji bo Kurdên Sowyêt şa û hezkirinek heye. Ev şa û hezkirin ji xortanîya min tê, ji radyoya Rewanê dest pê dike. Me radyoyek kirîbû û kêfxweşîya herî mezin ji bo me guhdarîya radyoya Rewanê bû. Gundî cara pêşîn…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note