Tumgik
#kelime
dilhunbiri · 9 months
Text
- Neden üzgün görünüyorsun?
-Çünkü bana sözcüklerle konuşuyorsun, bense sana duygularla bakıyorum.
Tumblr media Tumblr media
89 notes · View notes
fthlc · 1 year
Text
22:56
Hem konuşmaya ne gerek vardı? İnsan her şeyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez...
-- Cengiz Aytmatov
97 notes · View notes
moonliht1903 · 1 month
Text
"Işıkları açık tutarmısın...karanlıktan korkuyorum....💌 "
'Z '💐.🌚
16 notes · View notes
dianaa70 · 9 months
Text
Kelimelerim sana ulaşamadığı için konuşasım gelmiyor.
20 notes · View notes
neysekahveyapalim · 4 months
Text
Bir konuşma içerisinde aynı kelime ve kelime gruplarını kullanmayı sevmiyorum. Karşı taraf içinde geçerli. Aynı sözcükleri kullandığını hemen fark ediyorum. Onun hakkındaki düşüncelerimi kötü etkilemiyor, sadece hoşlanmam. Bu yüzden kelime dağarcığımı hep daha fazla geliştirmek isterim.
14 notes · View notes
ilmiyyat1453 · 2 years
Text
“Asil insan, kendisine gösterilen bir lahza sevgiye bile değer veren; kendisine bir kelime öğretene dahi saygı gösterendir.”
İmam Şafii (rahmetullâhi aleyh)
98 notes · View notes
menemennpastirma · 5 months
Text
Tumblr media
aydan arı, sudan duru. Çok temiz ve berrak; çok güzel mânâsında kullanılır bir tâbirdir. Eski Türkçeden beri kullanılan arı kelimesi tertemiz ve pak mânâsındadır. Duru da hakezâ katışıksız ve pürüzsüz mânâsındadır. Aydan arı, günden duru şeklinde de kullanılmaktadır.
Kaynak: https://www.instagram.com/p/Cz0gd1HM_Ka/
8 notes · View notes
birgecebirdesen · 2 months
Text
Bazı kelimeler çok ağırdır, kaldıramayacağın yükler kadar...
4 notes · View notes
ottoman-empire · 2 years
Text
Tumblr media
Osmanlıcada “isâr” diye bir kavram var: “Benim değil onun olsun, bende var onda da olsun, bende yok ama onda olsun, onun yok bende olmasın.” demek. Kelimenin muhtevası muazzam..
100 notes · View notes
beklentiyorar · 5 months
Text
Tumblr media
Çocukluğum geçti bu sokakta. Düştüğüm kırıldığım yerden böyle geçtim. İçim yangın. Dışarda yağmur. Sen nasıl geçtin çocukluğundan anlatsana …
4 notes · View notes
askperest35 · 6 months
Text
Tumblr media
3 notes · View notes
dilhunbiri · 7 months
Text
“şiirler söyledim belki duyarsın diye çığlığıydım içinde dilsiz bir şehzadenin sana seslendim durdum bu küçücük odadan acımı duy,sensin pusulam benim ki dünya silinmiş bir harita gibi yabancı bana.”
Tumblr media Tumblr media
13 notes · View notes
fthlc · 2 years
Text
00:26
İnsan her şeyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez.
-- Cengiz Aytmatov
89 notes · View notes
yurekbali · 1 year
Text
Tumblr media
Sessizlik Alfabesi - Haydar Ergülen Ah!: Didem’in (Madak) Ah’ı çığlık çığlığa değil, yaprak yaprak usulca yayılıyor ormanda, Ah’lar Ağacı oluyor sonra. Füruğ’un (Ferruhzad) Ah’ı ayet olup, gökten yere değil, yerden göğe çıkıyor. Gülten’in (Akın) Ah’ı kimsesiz hâlâ, “kimselerin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya”. “Bah hele”: “haydar bah hele!” Bunu en güzel kim söyler, olsa olsa bir kara çocuk söyler-di, Karaların Ahmet. Erhan. Ah. Bah hele Ahmet bah! Ali İsmail Korkmaz daha 19’unda ölmüş, Ahmet ilk şiirlerine bakıp gülmüş, ama Gezi’yi de görmüş, “ölmem gam yemem gayrı” da demiştir, sonra da Ali İsmail’in ardından göğe yürümüş: “Haydar bah hele bah” diyor, “bu haziran / sevinçten ölmeyip de ne yapardı insan?” Ca: Yok, bildiğim kadarıyla bir şey demek değil, Neşet Ertaş’ın “Cahildim dünyanın rengine kandım” dizesini tekrarlamak istedim, ondan. Bu kadar sessiz çığlık da az bulunur, “hayale aldandım boş yere yandım...” İyidir, böylece hiçbirimiz hiçbir şeyin ‘ilelebet’ kalmayacağını, bizim hiç olmayacağını, olmaması gerektiğini de öğrenmiş oluruz. İnsan bile ne kadar kendinde olursa olsun, kendisinin olmayan bir varlıkken hem de! Öyleyse bir daha ca!!! Çıt: “O ruhunu dışarda bırakmayan çıt-kanat / yoktu ki şehirde konacak yeri, duydum / kanatlandı içine, başkasının gövdesine / sığınan bir ruh gibi kırıldı, duydum: /... / Meğer ateşli bir hastalıkmış meğer!” Canım Nilgün Marmara, benim güzel arkadaşımız! Dom: “Biz bir şairi şiir yazsın için ölümle korkuturuz dom!” (“Mektup Nadajlıdır Dom” şiirinden, Ece Ayhan.) Korktum. Dom. Yazdım. Dom. Selam Ece. Dom. Dom. Dom. Ey: “Ey yağmur sonraları loş bahçeler akşam sefaları / söyleşin benimle biraz bir kere gelmiş bulundum” (“Gelmiş Bulundum” şiirinden, Edip Cansever.) ‘Ey!’, çok şiirdir. ‘Ey!’de çok şiir bulunur. ‘Ey!’ şiirindir. Ece Ayhan’ın bir de “anlaşılmayacaksın ey kanatsızlık” dediğidir, “Ey Kanatsızlık” şiirinde. Fır: “Seni düşünürüm / anamın kokusu gelir burnuma / dünya güzeli anamın. / ... / Binmişim atlıkarıncasına içimdeki bayramın / fır dönersin eteklerinle saçların uçuşur / bir yitirip bir bulurum al al olmuş yüzünü.” Nâzım Hikmet’in 7 Ağustos 1959 tarihli şiiridir. Aşkın fır döndüğü yer de şiir adlı lunaparktır. Çocukluk nerdeyse aşk oradadır, gökyüzü de! Git: “Heeeeey! / Ne duruyorsun be, at kendini denize; / Geride bekleyenin varmış, aldırma; / Görmüyor musun, her yanda hürriyet; / Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol; / Git gidebildiğin yere.” Şiir Orhan Veli’nindir ama adı “Hürriyete Doğru”dur. Öyleyse Timur Selçuk da son dizeyi “giiiiiiit git git gidi git gidebildiğin yereeeeee!” diye, neredeyse hürriyete kadar devam ettirecektir. Şiiri ayrı, şarkısını apayrı severim ya da şiiri başka, şarkısını bambaşka... Ğ: Söylenemeyen ‘r’lere de, ‘yumuşak g’den mülhem niye ‘yumuşak r’ demiyoruz? “Hişt Hişt”: “Nereden gelirse gelsin; dağlardan, kuşlardan, denizden, insandan, hayvandan, ottan, böcekten, çiçekten... Gelsin de nereden gelirse gelsin!.. Bir ‘hişt hişt!’ sesi gelmedi mi fena. Geldikten sonra yaşasın çiçekler, böcekler, insanoğulları... - Hişt hişt! Hişt hişt! Hişt hişt!” (“Hişt Hişt!” öyküsünden, Sait Faik Abasıyanık.) I-ıh: Yani! İskender: “Bak! Gece geliyor! Sakın üstüme basma!” dedi “Karaltı” şiirinde, kitabın adıysa Papağana Silah Çekme! (1998) idi. küçük İskender hem sessizlik hem de kaos alfabesinin adı ve soyadı idi. İdi. J: (Kirtim Kirt) J yerini ödünç olarak Enver Gökçe’ye veriyor, o da halı tezgâhlarının çalışırken çıkardığı sesle “Kirtim Kirt” şiirini yazıyor, Dost Dost İlle Kavga’da (1973): “Evvel madde / ahir fikir / Dolan göğümdeki hava / Salın yanımdaki fakir / Salın proletarya / Geber başımdaki bit / Kirtim kirt / Kirtim de kirt / Kirtim de kirtim / Kirtim kirt”. Ko: “Ko, yarın sabah da ortalık ışımayıversin; / Ko, buluşmayalım şu kuytu haziranda;” (Metin Eloğlu’nun Odun (1959) kitabındaki “Hadisene” şiirinden.) Bay Metin, azıcık da İstanbul iste, der ve ekler: “Kosunlar o denizi bi çanağa.” ‘Yitikçi’ şiirinde yazar bunu da ve yollar, şimdi yok bir İstanbul’a ya da eskisi yok bir şehir nasıl oluyorsa ona! Leylim: “Leylim leylim dünyamızın yarısı / al-yeşil bahar / yarısı kar olanda” (“Leylim Leylim” şiirinden, Ahmed Arif.) Şairin çığlığı, şarkısı, selamı, sevdası hepsi bunun içindedir. Makiniiiist! Yine film mi koptu! Yoook nerede o günler, internet bağlantısı koptu, eh öyleyse küçük kıyamet de koptu sayılır! Sayılmaz mı yoksa, iyi siz bilirsiniz! Seyhan Erözçelik, nam-ı değer Sansar’ımızın en şahane kitaplarından Kır Ağı’ndaki (1991) ‘bir Karadeniz havası’ olan “Aynayşe”deyse şiir kopacaktır: “Gong! / Ay vurduğunda ayşe oynuyordur yanarak / bıraktığında kendini denize fütursuz /... / Seyirciler Açç! Açç! Açç! / ... / Makiniiiist! Açç’şe”. Ne: “Ne doğan güne hükmüm geçer / ne hâlden anlayan bulunur” der, sonra araya bahçeler, kuşlar gibi doğal dizeler ya da doğanın dizeleri girer, bitirirken de “her mihnete kabulüm / yeter ki gün eksilmesin penceremden” diyecektir Tarancı. Mutlu olmak için deliler gibi çırpınan güz şairi. Asıl ‘Garip’ şair! Oyy: “Sen içerde / ben dışarda / oyy mapusluk mapusluk!” Arkadaş Z. Özger “Göğü kucaklayıp getirdim sana / kokla / açılırsın” dizeleriyle başladığı “Sevdadır” şiirini ‘mapusluk’la bitirir, arada da unutulmaz bir şey daha der: “Kadere inansaydım / sana inanırdım”. Öylece: “Öylece bırakılmış gün bitiyor / Öylece bırakılmış akşamlardan geçerek / Öylece bırakılmış bir güne başlıyoruz.” Afşar Timuçin’in aynı adlı kitabında yer alan, 1984 tarihli şiiri “Ey Benim Güzel Sevdalım” bu dizelerle bitiyor, ama ‘öylece’ diye biten şeylerin güzelliğini duyurarak. Öylece güzeldir. Pes! “Pes! Ben de cumhuriyetçiyim!” (Ece Ayhan) Biz de hâlâ, ama arayarak cumhuriyeti! Ayyaşın “akşamdaaaan akşama” deyişi gibi, bizimki de “bayramdaaaan bayrama” cumhuriyet mi oldu yoksa! Rahaaaat! Komut serttir ama rahatlığa davet eder, ne ironik mi demeli yoksa neme lazım mı? Akif Kurtuluş, hadi komiklik olsun, top da gelmişken yollayalım da çocuklar yorulmasın diye, hem bu top mop işlerini de sever, bkz. Gümüşlükspor, “neme lazım” demeyenlerden, diyelim! 1989’da Tören Provası’nda, “Kalbi Kanamalı Tek Ben miyim” şiirinde: “rahatda dinleyin arkadaşlar / ... / şart mıdır bir çocuğu sevmek için yetim bırakmak” demiştir, güzel de demiştir. Tamam da yahu Akif, arkadaşlar biraz rahat etseydi! Şair işte, rahat batar, gider sözcüklere çatar! Sus! “Sus, kimseler duymasın / Duymasın, ölürüm ha. / Aymışam yarı gecede / Seni bulmuşam sonra. / Seni, kaburgamın altın parçası / Seni, dişlerinde elma kokusu.” Ahmed Arif'ten başka kim böyle söyleyebilir ki? “Suskun” şiirinden. Tek, uzun bir şiir yazmış gibidir ya Ahmed Arif, mektuplar gibi, belki de arzuhal gibidir onun şiiri, sessizliğin dilekçesini yazan arzuhalci. Şehrazat: “Sen gündüzün gecenin dışında / sen kalbin atışında kanın akışında / Sen Şehrazat bir lamba bir hükümdar bakışında / Bir ölüm kuşunun feryadını duyarsın / ... / Sen öyle ki sen diye diye seni anlayamayız / Şehrazat ah Şehrazat / Sen sevgili, sen can, sen yârsın.” (“Şehrazat” şiiri, Sezai Karakoç’un ilk kitabı Körfez’den, 1959.) Trak: “trrrum, / trrrum / trak tiki tak / makinalaşmak istiyorum!” Nâzım Hikmet ünlü şiiri “Makinalaşmak İstiyorum”u 1923 yılında yazmış. ‘Makinalaşabilsek’ doğallaşabilirdik belki. Bir süreç gibi, ilki olmadı ikincisinin hiç olacağı yok. “Ne gökte ne yerdeyim / bir garip seherdeyim” şarkısındaki gibi, yoksa ‘seferdeyim’ mi diyordu? İkisi de oluyor. Uyy: “Uyy Karadeniz'in gümüş telleri / Bir vapur geçer Boğaz’a doğru / Nâzım usullacık okşar vapuru / yanar elleri...” Nâzım Hikmet, 27 Mayıs 1957’de Varna’da yazmış “Vapur”u. Hasretin bir bıçak gibi, gövdeden ruha doğru insanın göğsünü yara yara, kanata kanata gittiği bir şiir bu. Dilsizlik öncesi son harfler, yangın öncesi son an ve ölümden önce son bir bakış gibi. Ünsüz: Şiir de ‘ünsüz harfler’e dâhildir. Ünsüzlükte şiirle ve şairle hangi ünlü yarışabilir sahiden, peh! Vay: “İnsanoğlu hiç mi idi / Öksüz sevmek suç mu idi / Biz de murada erseydik / Garip olmak suç mu idi / Vay vay dünya vay”. Neşet Ertaş da dünyaya hem sitem edip hem çok da sitem edersem ayıp olur diyenlerden, “Bektaşıyık!” deyişinden de bellidir meşrebi. Doğrusu da dinin, mezhebin ne önemi ne kıymeti var ki, aslolan meşrep. Neşet’ten de bir ‘mümin’ çıkarayazdılar az kaldı, Allah muhafaza, yaparlardı da! N’olacak garip abdal, boynunu büker, sitemini içe döker, ‘peki efendim’ derdi, derdi de, içi içini, aklı fikrini yerdi, sonra da yolunu kaybetmiş düşkün gibi bu dünyadan küser giderdi! Ne dini, ne milleti kardeşim, Tevfik Fikret, 100 yıldan da eski “benim dinim insan gibi yaşamaktır, vatanım tüm yeryüzü, milletim insanlıktır” dememiş miydi? Vay ki hâlâ din davası, kin davası, kan davası, mezhep davası, senlik-benlik davası güdüyorsunuz! Vay ki vay! Yuh Yuh: “Uzaktan yakından yuh çekme bana! / Sana senin gibi baktım ise yuh! / Efendi görünüp bütün insana / Hakkın kullarını yıktım ise yuh / Yuh yuh, yuh yuh soyanlara / soyup kaçıp doyanlara / insana kıyanlara / yuh nefsine uyanlara, yuh!” Âşık Mahzuni Şerif’e kim katılmaz? Dirileri yaktıkları yetmiyormuş gibi, ölmüşleri de mezarından çıkarıp yakmak isteyenlere, yuh yuh yuh yuuuuuh! Zırrr: Seyhan’ın (Erözçelik) olmalı bu ‘zırrr’ sessizlik de! Ona uydum ben de, “Zırrr! Şair Gitti!” diye bir şiir bile yazdım. Eski kapı zilleri, eski ev telefonları gibi çalar şair ölümü: Zırrrrrr. Büyük ‘R’leri söyleyemeyen şairler için, küçük ‘r’lerin çalması, gemilerin siren çalması gibidir. Söylenmeden kalmış aşklar gibi, söylenmeden kalmış küçük ‘r’ler de mavidir! Mavi ‘r’. - Haydar Ergülen, Sessizlik Alfabesi (Nişanlılar İçin Şarkılı Alfabe) - Görsel: Sessizlik Alfabesi’nde adı geçen isimler...
16 notes · View notes
dianaa70 · 9 months
Text
Bir bana sağır ve kördün. Keşke yine bir bana lâl olsaydın. Zehrini kelimelerinle akıtmasaydın kanıma.
10 notes · View notes
mr-bloodd · 11 months
Text
KOLAY KELİMELER
Ellerimden ellerin kayıyor.
ilk defa düşmediğim bir girdap burası.
İlk savaşım değil.
Pişmanlıklarım ağır geliyor bana bu döngüde.
Hayatı elime yüzüme bulaştırmışım sanki.
Eski ben değilim artık.
Bu grilik, tahmin edilemez oldu artık.
Birbirimizden gittik.
Gitme demedik.
Ne siyah olduk ne beyaz.
Gitme demedik.
Kolay kelimeler zordur.
Göz yaşlarının sel olduğu bir grilikte,
Başımızı sonuna kadar önüne eğdik.
Gitme demedik.
Gel demedik.
Git diyemedik.
Gitme...
                                                                       #Mr.Blood
4 notes · View notes