Beynim , kalbim, hislerim her bir organım utanıyor. Sadece üzülüp dua edebilen ve oturduğu yerden kaosun tüm bu faicanin son bulmasını dilemekten başka yol bulamayan varlıklarız. Teknolojinin bu kadar geliştiği bu çağda hemde??
Bu çok acı! Allah'ım!
Müslüman müslümanın kardeşidir, hani nerde?
Dipnot; begeni istemiyorum ricamdır. Beğeni yapılacak bir yanı yok bu katliamın ve paylaşımın.
Speaking to euronews, East Turkestan National Assembly Chairman Seyit Tümtürk said, "Thousands of people, mostly Uyghur intellectuals and students, were massacred in the Urumqi Massacre.
“I told you Yahia would die! His birth certificate wasn’t even printed! Oh, God! And now I have to print a death certificate!
Here he is! Look at Yahia! Look at Yahia!.. the Arabian tv-channels, Al Jazeera! All the leaders of the Arab nations!
He didn’t even survive for a full 48 hours! What did Yahia do to them? Yahia’s name wasn’t even recorded in the civil records! No birth certificate! But now I have to print a death certificate!
He wasn’t issued a clearance to leave Gaza (with other neonatal children)! He wasn’t allowed to leave Gaza and now he’s dead!”
Naci en Palestina (Filistin'de Doğdum) | Amel Mathlouthi (Emel Meslusi)
Rachel Aliene Corrie (d. 10 Nisan 1979 - ö. 16 Mart 2003)
ISM (International Solidarity Movement - Uluslararası Dayanışma Hareketi) gönüllüsü ABD'li bir barış aktivistidir. Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta İsrail Savunma Kuvvetlerine bağlı zırhlı bir buldozer altında ezilerek öldürülmüştür
İnsan Gazze'de olanları görünce düşünmeden edemiyor: Acaba Mâide sûresinin verdiği derste böyle bir sır da mı var? Hani 32. ayetinde kısa bir mealiyle buyruluyor: "İşte bundan dolayı İsrailoğullarına şöyle yazmıştık: 'Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında, kim bir kimseyi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.' Şüphesiz peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler. Ama bundan sonra da onların çoğu yeryüzünde taşkınlık göstermektedirler." Belki de onlarda bütün insanlığı öldürmeye yetecek azgınlık var. Bir canı alabilecek eşiği geçtikten sonra birmiş, binmiş, yüzbinmiş, milyonmuş... umurlarında değil. İnsanlar onlar için 'insan' değil. İnsan istatistik. İnsan hesap. İnsan rakam. Paralarını saydıkları gibi sayıyorlar canı. "Tohumuna para mı saydık?" diyorlar belki de. Zaten teknoloji de gelişti. Günahlarımızı azaltan fıtrî sınırlar kalktı. Yalın kılıçla kaç kişiyi katledebilirdin? Hiç olmazsa yorulurdun. Fakat şimdi F-35'lerden yağdırdığın bombalar var. Dilediğince cür'et edebilirsin. Mevzu düğmeye basmaktan ibaret kalınca namlunun ucunda kaç kişinin oturduğu önemli değil.
Ahirzaman harikalarıyla her zaman iyilik etmiyor bizlere. Sözgelimi: Görünebilmenin sınırlarını da epeyce örseledi. Halbuki görünme çoğu zaman bir imtihana dönüşüyordu. Varın imtihanı da vardı. Yokun imtihanı yoktu. Sosyalmedyanın ettiklerinden henüz tam haberdar değiliz. Kısadır gözümüz. Dünyadan ötesini seçemiyoruz. Fakat uhrevî âlemlerde izlerimiz devam ediyor. Fiillerimiz suya atılan taş oluyor. Dalgalar biteviye genişliyor. Öldükten sonra bile büyüyoruz. Bir günahı işlerken eskiden tutabileceğin şahit sayısı sınırlıydı. Kem ameller daha kolay setrolunuyordu. Mesafeler üzerlerini örterdi. Şimdi istersen milyonlara çıkarabilirsin. Hatta sen unuttuğunda-unutulduğunda dahi o günah internette yayılmaya devam eder. Şahitlerini çağırır. "Ben varım!" diye bağırır ha bağırır. İradenden bağımsız olarak kayıtlarını çoğaltır. Defterler kirlenir ha kirlenir. Her şahitlik bir kayıttır. Her kayıt vücuda dair bir çoğalmadır. Yani şahit tuttuğun herşeyi çoğaltabiliyorsun. Ne zor birşey. Ne imtihanlı birşey. Ne albenili birşey. Bediüzzaman'ın "Bazı ehl-i cehennemin bir dişi dağ kadar olması cinayetinin büyüklüğüne bir mikyas olarak haber verilmiş..." demesinde hak var. Hem bu bahse şöyle bir ekleme de yapıyor:
"Âhirzamanda bir şahsın hatiât ve günahlarının gayet dehşetli bir yekûn teşkil ettiğine dair rivayetler vardır. Eskide, 'Acaba âdi bir adam binler adam kadar günah işleyebilir mi? Ve o âhirzamanda bildiğimiz günahlardan başka hangi günahlardır ki, kâinatın heyet-i mecmuasına dokunur, kıyametin kopmasına ve dünyaları başlarına harap olmasına sebebiyet verir?' diye düşünürdüm. Şimdi bu zamanda müteaddit esbabını gördük. Ezcümle: Müteaddit vücuhundan radyomla anlaşıldı ki, o birtek adam, birtek kelimeyle bir milyon kebairi birden işler. Ve milyonlarla insanı dinlettirmekle günahlara sokar. Evet, küre-i havanın yüz binler kelimeleri birden söyleyen ve bir dili olan radyo unsuru, nev-i beşere öyle bir nimet-i İlâhiyyedir ki, küre-i havayı bütün zerratıyla şükür ve hamd ü senâyla doldurmak lâzım gelirken, dalâletten tevellüd eden sefahet-i beşeriye o azîm nimeti şükrün aksine istimal ettiğinden, elbette tokat yiyecek."
Bir Gazzeliyi kurtarmak bir kişiyi kurtarmaktan ibaret değil artık. Herkes masada duranın bütün bir insanlık olduğunu biliyor. Amerika'nın, Avrupa'nın vazgeçtiği de o zaten. Vazgeçtikleri vazgeçebileceklerinin teminatıdır. Gazze'yle savaşırken ortaya döktüler. Bütün bir insanlığı öldürebilirler. Bebekler dahi problem değil. Belki birgün yapacaklar da bunu. Kıyametin kopuşu için uzaydan taş gelmesini beklemeye gerek yok. Yerdeki şeytanların yıkmaya gücü var. Müslümanın da buna karşı bir duruş ortaya koyması lazım. İsrailoğullarının alternatifi biziz. Kur'an bizi onların karşısına koydu. Karşı gelelim diye koydu. Biz de diriltileceklere bakmalıyız. Sayısına bakmadan bakmalıyız. Çünkü insanın her tanesinde bütününün sırrı mevcuttur. Peki senin dirilişin nereden anlaşılır? Dirinin söyleyecek sözü vardır. Yapacak işi vardır. Alacak nefesi vardır. Diri birşey için yaşarsa ancak diridir. Birşey için yaşayan insanların sayısını arttırırsak İsrailoğullarına karşı koymak ihtimalimiz var.
İnsan istatistik değildir. Aritmetik değildir. Matematik değildir. İnsana dair şeyler rakamlarla çözülmez. İnsan kimi zaman tek başına bir ümmet olur. Ümmet hangimizdir bilmiyoruz. Kurtulacak Gazzeli dünyayı değiştirecek Gazzeli olabilir. Kurtulacak nefis bütün dünyayı kurtaracak nefis olabilir. Dirilecekler varsa öldürenler yenilebilir. Kimse bize rakam vaadetmiyor. Ben de birşey vaadetmiyorum. 'Bütün insanlığı kurtarabileceğini' insanların anlayabilmesinden bahsediyorum. İslam bu ümidi doğurmak için gelmiştir. Allah Resulü aleyhissalatuvesselam her sahabisinde bu ümidi doğurmuştur. Hem Risale-i Nur da böylesi bir ümidi sende doğurmamış mıydı? O seni içindeki uçurumlardan kurtardığında bütün insanlığın da kurtulabileceğine dair neşeyi kapmamış mıydın? Bize şimdi hiçbirimizin kurtulamayacağını kabul ettirmeye çalışıyorlar. Amerika'nın, Avrupa'nın, İsrail'in yaymak istediği etki bu. Dirilterek direnmek zorundayız. Kurtararak kırmak zorundayız. Yeis bizi içimizden öldürüyor. Belki bu ay Gazze de ölecek. Ama Gazzelilerin duruşu ölmemeli. Onlar sabaha Kudüs müslümanların olacak gibi savaşıyorlar. Ne mübarek bir delilikleri var. Gazzelilik ölmezse Filistin de düşmez.