Tumgik
#kalbim ağrır
layezalll · 1 month
Text
Haberiniz var mı 14 şubat diye bir şey varmış
O gün yaklaştıkça karnıma ağrılar girer, hele 13 Şubat kıvranır dururum.
Çok kişiden duymuşunuzdur “Sevgi böyle bir günde ifade edilmez, özel günler alışveriş yaptırmak için bir bahanedir” diye birçoğuna bu sözler bahane gelir ama gerçekten öyledir.
Özel günlerden çok sıkılırım,sevgilim inanılmaz şeyler bekliyor gibime gelir karnım ağrır severken sevmiyor görünmekten korkarım.
Bayanlar çok hassastır doğum günü, Sevgililer günü gibi özel günlerde….
Bütün sene hiçbir neden yokken hediyeler alırsın, onu öpücüklere boğarsın, her halinle sevgini gösterirsin ama o gün öyle kalırsın, stres vardır üstünde çok şey yapmak istersin yapamazsın bir de günün sonunda sevseydin böyle olmazdı sen beni hiç sevmiyorsun gibi sözler duyarsın. Başta da söyledim korkuyorum işte böyle özel günlerde o gün hiç uyanmak istemiyorum, hasta olmak yataktan hiç kalkamamak ateşler içinde yanmak istiyorum.
En çok düşündüğümde bu günlerin takvimden tamamen silinmesi.
Bana yapmacık geliyor ben durup dururken hediye almayı televizyon izlerken hadi kalk yemek yiyelim deyip romantik geceleri seviyorum.
Durup dururken sevdiğimi öpmeyi ona, sarılmayı onla hayatı paylaşmayı seviyorum.
Böyle özel günlerde her şey yapmacık geliyor bana önce hediye alıyorsun sonra romantik olmasını istediğin ama asla olmayan bir akşam yemeği ve en son sinemada hiç keyif almadığın tıklım tıklım dolu bir salonda bir aşk filmi berbat bir gün kısaca…  
Hayatı böyle zorla yaşamak öyle olması gerekiyor diye zorla uğraşmak zorla verilen öpücük, zorla aşk sözleri bana göre değil desem de sırf karşımdaki mutlu olsun, kendini özel hissetsin diye sevmesem de kutluyoruz mecbur.
Son olarak herkese sesleniyorum sevgimizi bir güne değil bir yıla yayalım, hediyeler alalım sevdiğimize özel olduğunu hissettirelim ama böyle belli tarihlerde değil gerçekten içimizden geldiğinde seven insan için her gün Sevgililer Günü.
Son olarak sevgililer gününe yakın strese girip yazamayacağımı düşünüp önceden yazdığım mektubumu paylaşmak istiyorum sevmesem de kutluyorum çünkü seni çok seviyorum.
Bazen camı açıp bağırmak istiyorum seni seviyorum diye, içimde öyle büyük ki sevgim boğmaya başladı artık beni hiç olmayacak yerlerde dışarıya çıkmak istiyor…
Bazen serserilik yapmak istiyorum her şeyi unutmak kuralsız yaşamak karşıma çıkan her duvara her şeye senin adını yazmak ve altına kocaman bir seni seviyorum…
Bazen diyorum kalabalıklara gireyim unuturum belki özlemim diner, ama gördüğüm herkes de seni görüyorum yaklaşıyorum daha ilk kelimede buz gibi oluyorum biliyorsun bana senden başkası haram…
Bazen sen yokken diye başlayan şiirler yazıyorum ama hep gözyaşıyla bitiyor şiirlerim senden bir saniye bile ayrı kalmak o kadar zor ki benim için…
Bazen her şeyi bırakıp gitmek geliyor o kadar bıkıyorum hayata dair her şeyden, sonra sen geliyorsun aklıma filmlerde olur ya ayağına beton bağlayıp atarlar denize kurtulma şansı yoktur sende öyle beni tutuyorsun bu dünyada benim yaşama nedenimsin…
Bazen öyle özlüyorum ki seni kuş olup uçasım geliyor her şeyi bırakmak hep yanında kalmak hiçbir şey düşünmemek istiyorum, ne ekmek istiyorum ne su biliyorum bana tek sen yetersin sevginle ısınırım aşkınla doyarım…
Bazen işlerim kötü gidiyor moralim bozuk, çok yorgun oluyorum, eve gideceğim yatacağım sabaha kadar uyuyacağım diyorum, eve geliyorum senin bembeyaz gülen yüzünü düşününce enerji doluyorum birden tüm moralsizliğim gidiyor hayata dönüyorum senin gül
yüzünle…
Bazen deniz kenarlarına gidiyorum engin maviliklere bakıp rahatlıyorum.
Bazen de ormana gidiyor kuş sesleri akan dere ile huzur buluyorum…
Ama bir tanem hiçbir şey ne senin kadar mutlu edebiliyor ne de senin kadar huzur dolduruyor içimi…
Bazen öyle yakıyor ki yokluğun yaşamak istemiyorum dursun artık kalbim diyorum ama biliyorum kalbim senin kalbine bağlı, seninki durmadan durmayacak…
Bazen ne olmasa yaşayamam diye düşünüyorum aklıma birçok şey geliyor zor olsa da her şeye dayanırım diyorum ama sensizliğe sen olmadan bir hayata asla dayanamam biliyorum…
Bazen sensiz alışverişe çıkıyorum elma alıyorum güzel yanakların aklıma geliyor özlüyorum, zeytin alıyorum o güzel gözlerin geliyor aklıma özlüyorum, kiraz alıyorum o bal dudakların aklıma geliyor özlüyorum anlıyorum ki bu dünyadaki güzel olan her şey seni hatırlatıyor bana ben yine özlüyorum…
Bazen bir kelebek görüyorum sen geliyorsun hemen aklıma en çok seni kelebeğe benzetiyorum sende kelebek gibi güzel, zarif ve de onun gibi bir doğa harikasısın…
Bazen kelimeler kifayetsiz kalsa da nadirde olsa sana duygularımı anlatabiliyorum
Bazen değil HER ZAMAN içimdeki seni çok ama çok seviyorum
166 notes · View notes
gul2011 · 6 months
Text
Solumdan Geçenim
Bu gece yine tam yaralarımın üstüne oturdun. Nefes almaya çalıştıkça daha çok boğuldum. Sana geldiğim günü hatırlıyorum. Siyah saçların. Bi ah çeksem de gülsen öyle güzeldi ki yanakların. Izlerken yüzünü gözlerim dolardı. Beş dakika fazla göreyim, ömrüm kısalsın derdim, öyle razıydım. Tartıştığımızda barışacağımızı bilsem bilr yine içim acırdı. Suratım asılır, yemek boğazımda kalır, gözlerim telefondan ayrılmazdı. Fazla bekletmezdin beni arar gönlümü alırdın. Ne kadar çok kırılırsam kırılayım, ne kadar çok canım yanarsa yansın, bir "Yapma Aşkım " dediğinde affederdim. Sen benim karanlıkta tek ışığımdın. Değneğim değil bacağımdın. Üşüdüğümde ocağımdın. En kötü zamanlarımda bile bir yüzümü okşasan her şeyi unutturanımdın.
Ve geldi çattı o gün... Bitmişti..!! BITMISTI..!! anladım. Telefonum bir daha çalmayacaktı. Nefes alamıyordum sanki ayaklarım kırılmıştı. Insanın yüreği ağrır mı? Sanki bin yerinden çatlamıştı. Beni sevmediğin bu soğuklarda beni üşümeye mecbur bıraktın sen. Sıcağımı kaybettim, gecelerimi kaybettim. Gözyaşlarımı değil gözlerimi kaybettim.
Unuttum diyorum onu. Sana ait her şeyi kaldırıp çöpe atıyorum. Ama bu eller ellerini tuttu, kesip atamıyorum. Güldüğüm zamanlar oluyor. Böyle içten içe kahkaha attığım zamanlar. Böyle birden aklıma düşüyorsun. Kalbim sıkışıyor. Yüzümde istemeden sahteleşen bir gülücük. Ah ulan sen beni nasıl böyle güzel darmadağın ediyorsun?
Insanlar sevdiklerini gülmelere, sen beni ihanetlere alıştırdın. Ellerim dedikce el olmayı kendine nasıl yakıştırdın? Oksijensiz kaldığımda tek solunumum... varım deyip ilk kaybolanım oldun . Benim canım.... Ben senin belki bir gün lazım olur deyip kenara attığın eşyan mı oldum? Beynimin içinde gezen, benim olmayan Sen! Git artık evimden.! Evimden, ocağımdan, beni ağlattığın şarkılardan. Git başımdan beni yine aldattığın yalanlardan. !! Sabahımdan, boynu bükük bıraktığın hayalimdeki yuvamdan.! Baktığın yerlerde olmamdan! Ama hiç bir zaman olmamamdan. Üzülüyorum can parçam üzülüyorum. Üzecekler Seni, yakacaklar canını. Sevemiyorum benim olmayan birini anlatışımı. Bu defa 'geldim' dedin. Güvenemedim giydim can yeleğimi. Acımadın ulan yedin son emeğimi. Yenilemedim bu defa gerçeklere, yanlışsın yanlış!!! Öyle bir yanlışsın ki senin bütün doğruların bile yanlış.
Herkes sessiz olsun! Bugün bende anılarımız konuk! Yansın ulan bu dünya, sevdiğimin kanı bozuk. Nasıl bir sevda bu Kalbim? Biz neye konduk?
ÖLÜM OLUR AYRILIĞIMIZ DERDİK! ŞIMDI YOLDAN GEÇEN OLDUK..
15 notes · View notes
29137 · 5 months
Text
Kendimi bildim bileli hep böyle kalbim ağrır.
11 notes · View notes
Text
Sekiz Martı
Bilinçaltımın damarlarından kesiyorum onu; görüyorum, rüyamda bile başkasına ait ve rüyamda bile bir başkasıyla mutlu... Hasretimin sosyal demokrat sancısındayım; hükumete imdat, hükumete inat kalbim; deli gibi seviyor hâlâ...
Bir seçim olsa kalbimde, en önce o kazanır beni unutmakla ve ben damgasında yanlış sevmelerin olduğu bir çınara evrilirken kendi dallarımdan kopuk şarkılar bestelerim ona...
Bugün de onsuzum. Onsuzluğum, tırnaklıyor beni; unutamamakla, gövdemde bile yokluğunun perileri uçuşuyor. Rüyamda bile başka bir kadınla...
Aşk yanlışı bir paratoner gibi çekiyor; ateşimin ona hep kırk, sevilmemeye kırk iki buçuk olduğu yangınlardayım. Alev alev çağırıyor unutulmak beni...
Rüyamda bile mutlu, rüyamda bile o kadınla. Bilinçaltımın bodrumundan taşıyor acılarım ona; görmüyor, bir hak edişin türküsünde bağlamanın telleri gibi kopup kendimi keserken ben...
Soydaşım; memleketimin en derin ve kuyulardan bir türlü çıkmayı bilemeyen sevda harım; Dünya kadınlar gününün acıya programlı siyah çiçeklerinden kokuyorum ben bugün sensiz... Kadını, kadın yapan sevmek; bir erkeği Adam etmeye yetmiyor çünkü.
Budaklanıyorum, yine hastayım acılarıma. Yatağımın ateş tarafından dumana biçare imdat tarafından uyandırılıyorum, kader yine, sensiz kere sensiz ile çarpıp beni; bölüyor sensiz uykularıma...
Gülüşü güzel; varlığı başkasına dua adam; bilinçaltımın damarlarından kesiyorum seni... Sonsuz saadetinin şükür alfabesinde a'dan başlayıp aşka uzanan mutluluksun bir başkasının kollarında.
'Gel' kelimesi, yayın yasağı getirilen kanalların şikayet bültenlerinde şimdi. Çok fazla sen demişim; Gel demişim, RTÜK kabul eder mi hiç? Sevgiye çok tok; aşkına namus belasıyım. Vuruluyorum, köhne imdat hançerlerle; bugün de nevresimler sensizlik, yastıklar ayrılık kokuyor bende.
Sekiz martım, 8 Marta uçuyor göz bebeklerimden. Sekizini de sana, seninle olamayan mutluluk gerçekliğimi ise kadınının kol kanatlarına teslim ediyorum. Ben, ortada, düzenbaz bir seyirci...
Öpüşüyorsun; faili meçhul damgası yiyorum, salonunuzun perdesinde. Kanlarım, vücudunuzun kimyasal zehirlenmesine yol açarak beni sizde öldürüyor. Cehennemdeyim şimdi, oradan yazıyorum bu gönül mektubumu.
Yangınlar, yankılar dururken seni; hâlâ öpüşüyorsun, onunla. Ülkem değişiyor, huzursuzluğumda. Dilinin şifacı Edebiyatı yazar yapıyor beni, kaç bin kere kaç sensizsem; o kadar çok okunuyorum.
Damarlarından kesiyorum, biber aşkı... Acısından mütemadiyen sen çıkıyor; ateşliyim sensiz buçuk yaşımda, dokunamam, yakarım biberin öz acısını...
Bugün de sevdim. Tuvaller yetişti ressamların bağrına; beni çizdiler, Tanrı'nın sensizlik sonsuzluğunda. Kucağına düşüp Tanrı'nın, takdiri ilahide bile sen koktum.
Şükür; bugün de sevdim, yalnızca... Çiçekler ayrılırken kalbimden; kadına, emekçi dediler. En yazık emeği ben verirken sana...
Bunca emek kutlu olsun sevdiğim. Emekliyim, emeklerim; yurda kuş uçurur, sana biat etmeyen can damarıma sensizliğin köprüsünü çizerim. Ressam da benim şimdi.
Bilinçaltımın duvarlarından izliyorum seni. Kahkaha krizlerinin bensiz etiket fiyatı belli oluyor. Milyon kere milyon, milyara rakip de üstelik. O kadar zengin değil şu kaderim; hiç satın alınmaz, gönülsüz kahkahalar...
Hoşça kal kere hoşça kal, yıldızları çalıyor şimdi. Hapşırıp, kaderime; yorganımın döşek kısmından, sana uzanıyorum her seferinde. Yataklar düşürüyor beni. İkinci kadın olmak, hiç kadın olmaktan daha kötü; söz ediyor dedikodu pimi çekilmiş namus düşkünleri.
Gidiyorum'un cinayetini ben işledim. Artık gidemem. Ölüm perdeleri çekilir kıyafet gibi üstüme; yaşamak isterim, hakkım bu benim...
Tavanlar küf kokar, yokluğunun gözünaydınlığında. Hiç de aymaz; gözüm, sensiz... Başım ağrır, bedenim; çukurun kara şovalyesini sen zanneder, halüsinasyon civanperliğinde. Yetişme, ölümüme. Bak! Hâlâ öpüşüyorsun, yalanların çıplaklığında. Kapadım gözümü; nasıl görürsem ve görünürsem aşkta; o kadar bir gidişle yok olursun hayatımda.
İnanmadın. Ben de olsam; ben de çok sevilsem, kadın gibi kadınca; inanmam unutulmaya. Haklısın, izmaritin kökünde saklı adam; içmem hiç, yedirmem de zaferleri unutmaya...
Dilara AKSOY
25 notes · View notes
ziyanolanzilam · 1 month
Text
Kalbim ağrır
3 notes · View notes
minikkelebek · 7 months
Text
Acıya acıya, acıta acıta sevdik birbirimizi. Acılar bizi tükettiğinde biz olmayı da bıraktık. Ne sen eski sen, ne ben eski ben, ne de biz eski biziz artık. Gelsen bile nasıl kabul edeyim seni gözünden sevdiğim? Edemem ki artık. Kalbim ağrır, yine içim acır, belki ağrıdan da acıdan da ölürüm ama artık seni kabul edemem. Özür dilerim acılarını sevdiğim. Özür dilerim kalbinden öptüğüm. Belki başka bir evrende, başka bedenlerde, başka isimlerde, başka acılarda ve başka aşklarda buluşuruz. Ama bu evrende, bu hayatta bizden geçti sevdiğim. Kendine iyi bak. Elveda.
2 notes · View notes
50065 · 2 years
Text
Bu gün, çok hevesli yatağa girmiştim bilseydim sonunun böyle olacağını o kadar mutlu olmazdım. Tam olarak dört gün rüyalarımda seni gördüm ama bu gün... Sadece kabus gördüm değil mi? Buda geçecek değil mi? Hem hep bu kadar ağrıyamazki bir insan kalbi.
Geçmeyecek . Ağrır. Öğren bunları zavallı kalbim alış bunlara...
17 notes · View notes
noktavecizirti · 22 days
Text
Zombi'nin klibinde belli bir yer var, orada Sungjin'e bakınca hep kalbim ağrır. Bu klipte sakin ve odaklanmış halde işini yapışını görmek güzel bir his.
youtube
0 notes
kalbinikirmis · 9 months
Text
sevseydin beni, olmaz mıydı?
düşünüyorum, düşünmekten uyuyamıyorum.
sevseydin beni, şimdi, şu anda, kalbim bu kadar ağrır mıydı? canım bu kadar yanar mıydı? gönlümün kırıkları nefesimi bu kadar keser miydi? sarılsaydın şimdi yine de bu kadar üşür müydüm? ellimden tutsaydın yine de bu dipsiz kuyuya düşer miydim?
ah be anne, keşke sevseydin beni.
0 notes
henagel · 10 months
Text
-Kalbime Dair-
Çok korkutur beni. Özellikle kendini gerçeklere hızla çarptığında. Kötü bir koku yayılır beynimde, sanki savaş veririm bir toz bulutuna karşı. Yürek hoplatan ne varsa orada kalbim de vardır. Kalbim ağrır ve bundan bir şiir yazılır:
Kaliteli şiirmiş. Çok derindi. Kendi kendini yok etti.
0 notes
leylands · 1 year
Text
Hatırlıyorum barmen. İlk geldiğin günü, o gün dizlerinde ne kadar ağladığımı hatırlıyorum. O gün ve ondan sonra gelen her gün sadece sana sığındığımı hatırlıyorum. En mutlu olduğum anda ya da en ağladığım. En kızdığım anda ya da en korktuğum. Kapının diğer tarafında beni beklediğini hatırlıyorum. Bunları sana anlatamıyorum. Ne kadar sevdiğimi söyleyemiyorum. Çünkü seni sevmek bi aptallıktan fazlası gibi gelmiyor. Kulağıma eğilip "Seni seviyorum..." diye fısıldadığın gecelerde, elimden tutup benimle eve yürüdüğün akşamlarda ya da beni her öptüğünde kalbimin ne kadar hızlı attığını söylemek bi aptallık gibi geliyor. Benim en büyük aptallığım yalnızlıktı barmen. Şimdi bi de seni sevmek eklendi üstüne. Alışkanlığımı silmeye çalışmak, seninle güldüğümüz geceleri unutmaya çalışmak. Bir çok adamı sildi bu aklım, kalbim onlarca yara aldı da unuttu. Ama kimse benim zor günümde yanımda olmamıştı ki barmen. Kimsenin göz yaşıma dayanamadığını görmemiştim ben. Kimse ben bağırınca boğazın ağrır dememişti ki bana. Öperek ateşime bakmamıştı. Arkamı dönmeyim diye sarılmamıştı. Ben sana bunları anlatamıyorum. Sadece arayıp "Gel" diyorum. Bu kadar. Ama o tek kelimede sana bunların hepsini anlatıyorum. Bana kendimi hatırlatıyorsun. Sonra benden seni unutmamı istiyorsun. Hemde hiç istemeyerek istiyorsun. Kaybetmekten korkarken beni, ki ilk kez biri beni kaybetmekten korkuyor. Kaybetmek için elinden geleni yapıyorsun. Ben, insanları tek kalemde silip atmakta en çok zorlanan ben sana, belki beş yüzüncü kez ikinci şansı verirken buluyorum kendimi. Ne bi gülüşe tutuldum bu kez, ne bi bakışa. Sadece sana. Sen olduğun için sana tutuldum. Biri bana "neden o?" dediğinde verecek tek bi cevabım olmayacak kadar sana tutuldum. İster öyle güzel gül, ister öyle güzel bak, her an yanımda olduğun sürece en güzel gülüşler senin, en güzel bakışlar benim olur. Ama böyle yapma barmen. Başkalarının gülüşüne, öyle bakma barmen. Sen hep benim; o barda saatlerce oturup ağladığım, Bi bardak viski için bi derdimi daha açtığım, Bi çikolata için gözünün içine baktığım, Uykusuna ayrı, uyanıklığına ayrı alıştığım, seviştiğimiz için geç kahvaltı yapmaya, Saatlerce ordan burdan konuşurken işe geç kalmana, her an çalan telefonuna sinirlenmeye bile alıştığım o barmen olacaksın. Ne olursa olsun, kaç barmen gelirse gelsin. Sen hep benim barmenim olacaksın. Bi gece kulağına da söylediğim gibi. Sen benim hayatımı romantize ederken başıma gelen en güzel şeysin. Belki herkes gibisin ama lütfen herkes kadar olma.
1 note · View note
sigarami-yakarmisin · 3 years
Text
Ölmek istiyorum defalarca...
60 notes · View notes
wehuzunngeldi · 2 years
Text
Tumblr media
kalbim gittiğinde ilk ayaklarım ağrır.
ve dünya hiç kurtulmaz.
ben kendimle kalırım,
kalpsiz bir bedenle
ve bu beni hiçbir zaman şair yapmaz...
10 notes · View notes
yeryuzugokyuzu · 3 years
Text
kendime "sabahki hâline bak, bir de şimdiki hâline..." dedim. ne oldu şimdi? hiç... hiçbir şey... sadece uyuyamam, biraz başım ağrır biraz da kalbim... alışmış olman lazım artık. o şimdi uyuyacak, ben uyuyamayacağım. hepsi bu... sonra sabah olacak her zamanki gibi. herşey yine olduğu gibi kalacak... sen yine böyle...
...
00:19 02/08/2021
8 notes · View notes
Text
benim kalbim kırılmaz midem ağrır
58 notes · View notes
scrnkr · 3 years
Text
364 gün gelmesini beklemişsin de, tam doğum gününde dünyan başına yıkılmış gibi. Gibi fazla, onu at.
Ne hayaller kurdum doğum günüm için, ne planlar yaptım. Sevdiklerimle. Yer, zaman, mekan fark etmez. Küçük hayal dünyamda varlığına inandığım ne varsa, kim varsa.
Doğum günüm gelmiş, ben hiç bu kadar yanlız olduğumu hissetmemiştim koca yıl. Dedim ya, varlığına inanmışım herkesin. Günün sonunda yine yapayalnız. Yine ayaklarım üşüyerek bir başıma uyudum soğuk yatakta. Üstelik bu kez fiziksel olarak yanlız değildim. Tanıdığımı sandığım, O olduğuna inandığım bir yabancıyla, tek başıma. Sevgilime değil yanlızlığıma sarılarak, mutluluktan değil acıdan ağlayarak, kesik kesik nefeslerle. İçkiden değil üzüntüden bayılarak. Diyetimi bozacağım istediğimi yiyeceğim derken böyle büyük bir darbe yiyeceğimi düşünmemiştim koca gün sadece.
Acıların en kötüsü, yıkılmaların en büyüğü bu sanırım. Doğum gününde nefesinin kesilmesi. Doğum gününde bitirmek içindeki herkesi, her şeyi. Umut da dahil buna, yaşamak hevesi de, hayaller de içinde, içimdeki sevgiye dair bütün hücreler de.
Sanki hayatımdaki her şey yanılsamaymış gibi. Şizofren miyim acaba? Ben mi kuruyorum insanları kafamda. Ama öyle olsa en azından kafamın içindekilerle yetinmem gerekmez mi? Onların beni mutlu etmesi? Yok yok bu başka bi şey. Bunu kendime yapan ben olamam. Bu kadar acı, bu kadar kırık... Ben kıyamam ki kendime. Annemin küçük sarı civcivi... Prensesi. Kendimi geçtim anneme kıyamam. Çünkü belli etmesem de hissediyor, bir şekilde görüyor yaralarımı. Biliyorum, onun da içi acıyor.
Herkesten uzaklaştım son zamanlarda yine. İçime kapandım diyeceğim ama, tam olarak öyle de değil. Vladik gibi, yıkıntıların arasındayım, hiç tanımadığım yabancıların eski yıkık evinin tavan arasındayım da, gizlice duvardaki oyuklardan dışarıyı izliyorum. Hani bi tarafım hala meraklı, minicik bir umut işte, bir gün gelecek, bitecek herşey. Ve ben çıkacağım koşarak saklandığım bu rezil köhne yerden gibi. Evet, içimden bahsediyorum. İğrenç, rezil, soğuk, yıkık, yanık, kırık dökük, rutubetli, ıssız... O kimsenin bilmediği, kimseye göstermediğim tarafım. Oysa kalbime aldıklarıma burayı göstermemiştim ki hiç. Onlar hep renkli çiçekli bahçelerimi gördüler. Ve ne kadar güzel olursa o kadar koparmaktan çekinmediler çiçeklerimi.
Kağıt kesiği gibi batıyor nefeslerim ciğerlerime. Bir yerde okumuştum, kalp kırıklığının fiziksel hisleri diye. Sanırım masumiyet müzesindeydi. Okuduğumda anladım sanmıştım, yaşadım, biliyorum ben bunları. Yok, bilmiyormuşum, yeni yeni anlıyorum bir çok şeyi.
Kalp kırıklığının fiziksel hissi...
Önce uçurumdan aşağı düşer gibi bir hopp hissi, sanki kalbin ağzına gelip geri yerine düşüyor. Sonra çarpıntıyla eş zamanlı el ayak titremesi... Hangisi önce başlıyor bilmiyorum, ama milisaniyeler oynuyor ikisi arasında. Ki burada daha kalp tam kırılmamış, küçücük bir umut var hala ulan acaba yanılıyor olabilir miyim diye.
Sonra emin olma evresi, önceki çarpıntı ve titremeye ek göz kararması, kafandan darbe yemişsin gibi. Yavaşça dünya silikleşiyor, zaman duruyor. Sadece sen ve kalbini kıran etmen. Bazen bir sevgili, bazen bir mesaj, bazen arkadaş. Bir kaç saniye beynin aynı anda her şeyi düşünüyor, ama aslında hiçbir şeyi düşünmüyor. Peşinden enerjinin çekilmesi geliyor, sanki ruhun emilmiş gibi bir yığılma. O an deprem olsa kalkıp kaçamazsın, ki çoğu zaman deprem olsun istersin zaten. Deprem olsun da şu ev başıma yıkılsın, çünkü dünyan yıkılmış ve fiziksel bir şeylere ihtiyacın var. Ama hiçbir zaman o deprem olmaz. Sen her yer sapasağlam dururken kendi dünyanın yıkılışını izlersin gözlerinin önünde.
Dünyan yıkıldıktan sonra başlar diğer hisler. Bütün kemiklerin kırıkmış gibi ağrır, aşırı titremekten kasların kasılır, ağlayayım dersin ağlayamazsın kasılmaktan. Gözlerin yanar, burnunun içi sızlar, karnına kramplar girer. Önünü göremezsin baş dönmesinden. Gözlerin hala karanlık zaten. Beynin uyuşuk, gideyim dersin, kaçayım uzaklaşayım, öleceğim burada.
Ama ayağa kalkacak enerjin yoktur, söz geçiremezsin hiç bir hücrene. Mecbur kalırsın, mecbur, kalırsın...
Bir zaman sonra... Sesin çıkmaya başlar, belki kızar bağırırsın, ama boşa. Ne kadar haykırsan da atamazsın içindeki alevleri. Çünkü sesin, içindeki yangından dışarı çıkan korlar olur sadece. Yanardağ püskürmesi gibi, yeterince kavrulmadan atamazsın...
Ve o ilk gözyaşı... Akan ilk damla sanki jiletle yüzünü kesiyormuş gibi akar yanağından yere. Sonra diğeri, sonra bir diğeri daha. Sonsuza kadar her yaşta yüzün kesilir, nefesin sızlar, içindeki oyuklardan tuzlu hava geçiyor gibi acır için. Pes edersin, tamam öldürsün bu acı beni dersin. Öldürmez de. Ölüme 1 kala... Yaşadığın yer tam olarak burası olur artık. Uçurumdan atlamışsın da, yere 5 cm kala havada asılı kalmışsın. Düşmeden önceyi unutup düşeyim diye yalvarırsın, düşeyim de kurtulayım. Ama düşemezsin de...
Yaşamla ölüm arasında asılı kalırsın, ölüm hem daha yakın hem daha uzaktır. Araf, sonsuza kadar. Öyle bir şey işte...
5 notes · View notes