Tumgik
#kal bugün
betelgeuseisdead · 8 months
Text
''tutmayın tutmayın beni dağlar benim sizden uzun şiirlerim var yutmayın unutmayın beni bağlar benim sizden büyük aşklarım var''
9 notes · View notes
papatyalarcasen · 3 months
Text
Kal bugün canım ağrıyor ellerim tenini arıyor
82 notes · View notes
whoscemre · 3 months
Text
Bugün olsa kal demek gelir içimden.
41 notes · View notes
alexay76 · 8 days
Text
Sekste İlk Deneyimim Kızarkadaşımın Babasıyla Götten Oldu! (Belinda19 Y., Trablus
Ben Banu, 1.80 boyunda, esmer, kendince güzel sayılacak, etrafımdakilerin söylediklerine göre manken gibi bir kızım. Ben, Tekirdağ'ın deniz kenarına yakın bir sitede çalışan, 10 sene önce buraya çalışmak için gelmiş bir ailenin ortanca kızıyım. Ailem köy kökenli tutucu bir aile olduğu için, buralardaki kızlara göre daha kısıtlı gezer, giyinirdim. Babam sitenin kalorifer işi gibi teknik işleriyle ilgilenir, annem ise ev işlerine gider. Ablam 23 yaşında ve evli. Bir de bu sene Üniversiteyi kazanıp giden erkek kardeşim var. Burdaki seks hikayelerini okumaya başlamam, İstanbul'dan tatile gelen, çok iyi anlaştığım kız arkadaşım Ebru'nun tavsiyesi ve ısrarıyla oldu.
Ben liseyi bitirince okumamıştım. Evde kalıp anneme ve babama yardım ediyordum. Yazın Ebru tatile gelir, Tekirdağ'da okullar açılıncaya kadar kalıp, daha sonra İstanbul'a dönerdi. Ebru, ailesinin durumu çok iyi olduğundan ve evin biricik kızı olduğundan çok rahat davranan biriydi. Sadece yazları görüşsek te, Ebru benim çok iyi anlaştığım tek arkadaşımdı. Bu yazın da yine geldi. Ebru'yla olunca, ailem benim gezmeye ve denize gitmeme daha rahat izin verirdi. Deniz kenarında yaşamamıza rağmen pek denize girdiğim yoktu, sadece ablam bize geldiğinde ailece gidersek, yada Ebru ile babası babamdan izin aldığında gidiyordum.
Yine yazın sonuydu. Ebru, ailesinin geri döneceğini, ama kendisinin bir 10 gün daha (okullar açılıncaya kadar) kalacağını söyledi. Haftasonu bir akrabasının yazlığına Cumadan gidip Pazartesi döneceklerini, benim de gelmemi istedi. Ben de ailemin izin vermeyeceğini, sadece babasının babamdan izin alırsa gelebileceğimi söyledim. Ebru da babasından rica etti. Ebru'nun babası (Mustafa abi) 45 yaşında, atletik, uzun boylu ve karizmatik biriydi. Babamla da araları iyi olduğundan, babama ısrarı sonucu bana izin aldı. Cuma sabahı, ben, Ebru, Mustafa abi ve eşi Gülçin teyze ile, kalacağımız akrabalarının yanına gittik. Gittiğimiz yazlık Ebru'nun teyzenin yazlığıydı. Ebru'nun teyzesi, eniştesi ve oğlu Kaan bizi sıcak bir şekilde karşıladılar ve yazlığa yerleştik.
Öğle yemeğimizi yedikten sonra denize gitmeye hazırlanırken İstanbul'dan bir telefon geldi. Ebru'nun anneannesi rahatsızlanmış, hastaneye kaldırmışlar. Bu haber üzerine tüm aile tatili kesip İstanbul'a dönecekken, Ebru'nun annesi eşine, "Mustafa sen çocuklarla kal, biz eniştem ve ablamla gider gerekeni yaparız." dedi. Diğerleri de onayladı. Dolayısıyla ben, Ebru, teyzesinin oğlu Kaan ve Ebru'nun babası Mustafa abi kaldık. Onları yolcu ettikten sonra biz de zaten deniz hazırlığımızı yapmıştık, denize gittik...
Ebru, Kaan ve ben denize girerken, Mustafa abi deniz kenarında güneşleniyordu. Deniz içinde Ebru ile Kaan bir hayli birbiriyle şakalaşıp el kol harektleri yapıyorlardı. Bense biraz tutuk ve çekingendim, onların biraz uzağında yüzüyordum. Bir ara dikkatimi çeken ilginç birşey oldu, Kaan Ebru'nun göğüs ve kalçalarını elliyor, Ebru ise Kaan'a babasının görebileceğini, rahat durmasını söylüyordu. Bir hayli geçmişti ki ben sıkılmış kenara çıkmıştım. Mustafa abinin yanına selam verip uzandım. Mustafa abi mayo ileydi ve önündeki kabartı çok belli oluyordu, biran oraya gözüm takılmıştı. Mustafa abi gülerek, "Hayırdır Banu durgunsun, neden yüzmüyorsun?" dedi. Ben sadece, "Şeyy... ben denize girmeyi pek sevmem, sizin hatrınız için geldim." dedim. Mustafa abi, "Sağol, bizi kırmadığın için teşekkür ederim." dedi...
Neler yaptığımı, nasıl zaman geçirdiğimi sormaya başlamıştı ki, konu döndü dolaştı, erkek arkadaşım olup almadığına geldi. Bugüne kadar sadece Lisede bir kez olduğunu, bir de bizim sitede çalışan birinin sürekli benle arkadaş olmak istediğini, ama babamdan korktuğum için bunu kabul etmediğimi anlattım. O sırada yanımıza Ebru ve Kaan geldi, büfeye gidip birşeyler alacaklarını söyleyip izin istediler. Babası da izin verdi, bize de dondurma ve su almalarını istedi. Onlar gittiler, biz halen oturuyor, sohbet ediyorduk. Akşam üzeri olmuştu sahilde çok kimse de kalmamıştı. Bir ara ben, "Mustafa abi ben de gidip Ebru'ya bakayım." dedim. "Tabiki!" dedi...
Ben büfeye giderken elbise değişim kabinlerinin arkasında öpüşen kişileri fark ettim. Biraz daha yaklaşınca bunların Ebru ile Kaan olduğunu gördüm, adeta kendilerinden geçmişlerdi, birbirlerini yiyecekmiş gibi dudakları yapışmış, Kaan Ebru'nun kalçalarını okşuyordu. Şok olmuştum. Gerçi Ebru'yu erkeklerle bu şekilde ilk görüşüm değildi. Ebru çok rahat bir kızdı ve onun için böyle işler normaldi. Ama bu başkaydı, Kaan teyzesinin oğluydu. Bir süre onları izledim, onlar beni farketmemişti. Biraz daha yiyişip toparlandılar, yola çıkıp büfeye gideceklerken, ben arkalarından seslendim. Bana bir arkadaşlarını gördüklerini, biraz onunla sohbet ettiklerini, daha büfeye yeni gideceklerini söylediler. Ebru, istersem benim de büfeye gelebileceğimi söyledi. Ama ben babasının yanına döneceğimi söyleyip, geri döndüm. Onlara maydonoz olmak istemiyordum...
Ben tam babasının yanına vardığımda, babası yazlığa dönüp şirket ile bir işi olduğunu, onu internetten halledeceğini, istersem benim Ebru'ları bekleyip onlarla dönebileceğimi söyledi. Ben de yazlığa dönmek istediğimi, sıkıldığımı söyledim. "Tabi, gel!" dedi. Ebru'yu da arayıp, bizim yazlığa döneceğimizi, kendilerinin de işleri bitince yazlığa gelmelerini söyledi...
Yazlığa gittik. Mustafa abi bilgisayarın başına geçti. Ben de banyoya girip bir duş almayı geçiriyordum aklımdam. Odama girip havlumu bırakıp, duştan sonra üzerime giyeceğim elbiselerimi hazırladıktan sonra üzerimdeki mayo ile banyonun yolunu tuttum. Mustafa abiyi bilgisayarın başında zannederek üzerimdeki mayonun askılarını indirip banyoya girdiğimde şok olmuştum. Mustafa abi çırılçıplak banyodaydı ve duşa girmek üzereydi. Plajda mayosuyla gördüğüm kabarık önü, bu defa herşeyiyle karşımdaydı. Ben şaşkınlıkla kocaman yarağına bakarken, o da elimle kapatmaya çalıştığım göğüslerime bakıyordu. Şaşkınlığım geçtikten sonra, "Şeyy, ben sizi bilgisayarın başında sanmıştım, özür dilerim..." derken, Mustafa abi yanıma yaklaştı ve çok güzel olduğumu, gelmemi istedi. Donup kalmıştım adeta. İlk kez böyle birşeyle karşı karşıyaydım. Daha önce çevremde sadece Ebru'yu erkeklerle ve bir kez de ablamı eniştemle sevişirken gören ben, ilkkez canlı yarak görüyordum...
Ellerim halen göğüslerimdeydi. Mustafa abi istersem dokunabileceğimi söyledi. Ben ise halen kendime gelememiştim ve o şaşkınlıkla, "Şeyy, ilk ilk kez görüyorum..." dedim. Mustafa abi dudaklarıma yapıştı ve öpmeye başladı. Bugün gördüklerimin tesiriyle karşılık bile veremedim. Üstelik çok hoşuma gitmişti, ilk kez bir erkek tarafından öpülüyordum. Mustafa abi beni kendine çekti, rahat olmamı, beni çok güzel bulduğunu, beni istediğini söylerken, halen beni öpüyor, elleri ile göğüslerimi kalçalarımı sıkıyordu. Ben ise birşey yapamıyor, karşılık dahi vermiyordum, ama hoşuma gidiyordu. Beni iyice saran Mustafa abi üzerimdeki mayoyu aşağı çekerek beni çıplak bıraktı, elimden tutarak elimi yarağına götürdü. Yarağı büyük ve kalındı. Nedense o an aklıma seks hikayelerinde okuduğum kalın yaraklar geldi...
Yarağı elimdeydi, okşamamı istedi, ben ise sadece avuçladım. O ileri geri yapıp, kalçalarımı ve amımı okşuyor, göğüslerimi sıkıp, dudaklarımı öpüyor, beni iyice zevk sarhoşu yapıyordu. Okadar zevk almaya başladım ki, amımın sulandığını hissettim. Ben de karşılık vererek, elimdeki yarağını sıkıp, dudaklarına yapıştım. Acemice öpüşmem onun daha hoşuna gitmişti. Beni tekrar sarıp, boynumu yalıyor, göğüslerimi ısırıyordu. Beni omuzlarımdan aşağı ittirerek önünde diz çökmemi sağladı, "Yala!" dedi. Ben ise daha önnce hiç yapmadığımı, nasıl olduğunu bilmediğimi söyledim. Yarağını ağzıma götürmek istedi, ama ben ağzımı kaçırınca, beni ayağa kaldırdı, kendisi önümde diz çökerek amıma yumuldu. Amımı çok hızlı yalıyor, adeta beni çıldırtıyordu. Bu arada parmakları ile de götümün deliğini zorluyordu...
Ben artık iyice kendimden geçmiştim. Hayatımda ilk kez, üstelik babam yaşında biri ile sevişiyordum. Mustafa abi çok iyi sevişiyordu, fakat götüme soktuğu parmağı canımı acıtıyordu. Biran, "Ayyy!" diyerek irkildim. "Ne oldu, canın mı yandı aşkım?" diyerek kibarca sordu. "Mustafa abi ben ilk kez böyle birşey yaşıyorum, bence bu yaptığımız çok yanlış!" diye itiraz etmek istedim. Ama o, "Bana abi deme, aşkım de! Herşeyin bir ilki vardır, merak etme güzel olacak!" diyerek yine beni önünde diz çökertti. Yarağını ağzıma vermek istiyordu, ama ben alamıyordum, kalındı ağzıma girmiyordu. "Öp onu, yala!" dedi. Tam öperek yalamaya başlamıştım ki, saçlarımı çekti. Can acısıyla ağzımı açmam ve o kalın yarağın ağzıma girmesi bir oldu. Ağzım yırtılacak gibi, kusacak gibi oluyordum. Ama Mustafa abi çıkarmama izin vermiyor, başımdan tutarak adeta ağzımdan sikiyordu beni. Ben bu arada birkez daha ıslanmıştım. Mustafa abi de fazla dayanamayıp ağzıma boşalmaya başladı. Çok kötü bir tadı vardı, hemde çok geliyordu. Boğulacak gibi oldum. Zorla çıkarmıştım ki ağzımdan, çıkarmamla lavaboya kusmaya başlamam bir oldu...
Ben lavobaya dönmüş kusarken, Mustafa abi arkadan kalçalarımı ve amımı yalıyor, parmağını amıma sokuyordu. Ben halen kendime gelememiştim, fakat o anda tek düşündüğüm şey kızlığımdı. Ona bakire olduğumu, kızlığıma zarar vermemesini istedim. Mustafa abi de bunun üzerine amımı parmaklamayı bırakıp, parmağını götüme sokmaya başladı. Canım acıyordu, ama Mustafa abi çok iyi biliyordu işini, bana zevk te veriyordu. Ben önünde domalmış durur halde lavaboda ağzımı yıkarken, o ise parmağını götümde ileri geri yaparak sırtımı yalıyordu. İyice çıldırmıştım ve kendimi daha da ona teslim etmiştim. O da bunu anlayınca yarağını götüme sokmaya çalıştı. Yarağını götümün deliğinde iyice hissettim, fakat kalındı ve girmiyordu. Aslında korkuyordum da, istiyordum da...
Bana, "Böyle kal!" diyerek, banyo dolabından losyon aldı, bolca yarağına ve götüme sürdü. Ben olacakları beklerken yine yarağını götüme zorladı. Yine girmiyordu. "Kendini rahat bırak, sıkma!" diyerek, lavobayo doğru dahada domalmamı istedi. Dediklerini yaptım, yeniden zorladı. Birden içimde tarif edilemeyecek acı hissetim, beynimde şimşekler çakıyordu. "Çıkarrr!" diye bağırıyordum, fakat kaçamıyordum çünkü kafam lavabonun altındaki duvara dayanmış, Mustafa abi de beni sıkıca kavramıştı. O kocaman yarak götümde yavaş yavaş ilerlerken, ben ise artık acıya dayanamıyordum ve ağlıyordum. Elim ayağım kesilmişti. O ise hala götüme sokmaya devam edip, "Geçti aşkım, girdi, az kaldı!" diyordu. Kasıklarını kalçalarımda hissetiğimde acıdan kendimden geçmiş ve bayılmışım...
Ayılıp kendime geldiğimde yatak odasındaydık, yüzüstü yatıyordum. Mustafa abi kasıklarımın altına yastık koyup beni domaltmış, arkamda götümü sikiyordu. Bende hal kalmamıştı, o ise sürekli abanıyor, sırtımı ensemi öpüyor, götümü sikmeye devam ediyordu. 15-20 dakikadır sikmesine rağmen boşalmamıştı. Garip tarafı, bu iş bana acının yanında zevk te veriyordu. O zevkle ben de kalçalarımı ona itiyor karşılık veriyordum. Mustafa abi müthiş bir tecrübeyle sikiyordu götümü. O kalın büyük yarağın içimde olduğuna ve götüme nasıl alabildiğime halen inanamıyordum. Her tarafım uyuşmuş ve götümün deliğini hissetmiyordum. Artık bende hal kalmamıştı, "Mustafa abi boşalll!" diye yalvarmaya başladım. İyice hızlanmıştı. Ben zevk ve acıdan yatağı dişliyordum. Sonunda acaip bir hırıltı ile götüme boşaldı...
Yarağını götümden çıkarıp, yarağını çarşafa sildi. Bana iltifatlar ediyor, "Seni çok seviyorum aşkım, karıcığım!" diyor, omuzlarımı, sırtımı, belimi, götümün yanaklarını öpüyordu. Ben halen o acı ve şaşkınlıkla, şok bir halde yatakta yüzüstü yatıyordum, sesim çıkmıyordu. Derken alt kattan sesler duyuldu, kesin Ebru ile Kaan gelmişlerdi. Mustafa abi mayosunu giyip bilgisayarın başına giderken, ben de dölden sırılsıklam olmuş çarşafı alıp banyoya koştum
34 notes · View notes
vuslataozlem27 · 6 days
Text
Ah yarr...
Gitme burda kal
İçimde açmayan çiçekler
Koca bir bahar var
Sensiz garip ve muzdarip
Mevsimler ötesi bir kara Kış var
Ey yarrr...
Gitme kal
Sensiz hayat hazan
Ama
Senle ebedi bir alem var
Vuslata sevdalı can
Senle firdevsi arzular
Dön ve kal
Al'i alem ile
Ebede bir yolculuk var
Mevsim sonbahar
Esen rüzgârla savrulan
Yaprak misali bir ömrüm var
Ah yarr...
Şehadet mevsiminde bir dem,
Alaca kuşların bir çarpınışı var
Süzülüp uçtukları cennete
Senle bir adım var
Rahmetiyle ıslandı simam
Ey çehresi gülümseyen sevdam
Şehadetle bugün yolculuk var...
35 notes · View notes
ulakan · 2 months
Text
bugün bir sonmuş gibi benimle kal
28 notes · View notes
unpourlaroute · 1 year
Text
bugün son günümüz gibi benimle kal
243 notes · View notes
kotukarma · 2 months
Text
Tumblr media
Kendime kim olduğumuzu soruyorum.
İnsan ne tür bir yaratık?
Yüz yıl boyunca susabilecek insanlar ile dolu yeryüzü..
Hoşça Kal Ülkesi’nden geliyorum.
Valizim hiçlik dolu aklım su içmeye giderken bombalanan çocuk…
Umutla başladığım bütün masalların yolları, sonu ünlemle biten bir soluğun ah’ı oldu.
Adamı kurşuna dizerler, hatta çocuk cesedini sektirirler ayaklarında, hayat zamansız bir ölümdür Ortadoğu'da...
Tanıklık ederim ki - kendimin katili, soğuktan ağaç kenarında kitlenmiş çocuğun maktulüyüm ben!
Yanlış yer hep yanlış zamana mı denk gelir?
Kanatsızdım hiçe saydım kendimi..
Öz yurdumda mülteci sayılırken,
sokakların yasaklısı ilan edildim.
Ayın, güneşin, yıldızların Toprağın ve rüzgarın…
Anladım ki yaşamak bir mucizedir…
Dile getiremediğim şeyler beni telef etti…
Yeryüzü tamamen çürümüş ve şiddet dolu.
İnsanların neden hayvanca davrandığını nasıl anlayacaktık?
Bu soruya bugüne dek bir yanıt bulamadım.
Dünyadasın işte bunun tedavisi yok..
47 notes · View notes
velovis · 2 months
Text
her yük olduğu gibi sırtlanmamalı, yani böyle demiştir illaki birileri bir yerlerde. sen niçin hiç demiyorsun böyle? niçin senin yükün olmayan her şeyi bir anda sırtlamaya kalkışıyorsun, biraz düşün. bu defa ne kendinden ne de cevaplardan kaç. bunun altından zorlukla çıkıp omurganı eğmek değildir ki senin amacın, umuyorum ki değildir, omurgana iyi bak. ama şunu da unutma, hiçbir dağ bir tarafı eğri diye dağ olmaktan vazgeçmemiştir. seni bugün her zamankinden biraz az seviyorum ve yalan söylüyorum, hoşça kal.
30 notes · View notes
ciceksiz · 9 months
Text
bugün çocukluğumun omuzlarından, gözlerinden öptüm. sonra kendi ellerimle diri diri mezara gömdüm. güçlü kalan tek yanımı toprağa verdim. bu hayattaki yaşama sebebimi kaybettim. penceremi. evimi. kendimi kaybettim. mutlu bir çocuk değildim. hiç özlenilecek bir çocukluk da yaşamadım. ama içimde bir yerlerde o kız çocuğunun başını okşadım ve ben bunu çok sevdim. dedim ki ben bu kız çocuğunu mutlu etmeliyim. kötü anılarını unutturmalıyım. başaramadım. başaramadık. daha kötü anılar biriktirdik birlikte. artık benden o da nefret ediyor. fazlasıyla haklı. özür dilerim. ben tüm savaşlarımı kaybettim. seni de kaybettim. bu evin enkazıyla seni de kaybettim. hoşça kal. ben sana bakamadım.
119 notes · View notes
Text
Tumblr media Tumblr media
02.01.23
Rüya gibi geliyor biliyorum ama, bugün beraber ilk yemeğimizi yaptık evimizin mutfağında.Makarnayı o yaptı, salatayı ben. İkimiz de bayılıyoruz salataya. Bir de söylemeden geçmeyeyim, hayatımda yediğim en lezzetli makarnaydı, tadın geçmiş galiba. Masamız yok henüz. Koltuk eşlik ediyor yemeklerimize. Bir de ben biraz sakarım bilirsin, içeceği dökeceğim diye geriliyoruz her hareketimde. Ama biliyorum döksem de kızmazsın sen, kıyamazsın bana. Evimiz demek bile huzurla dolduruyor içimi. Çocukken çok taşındığımız için bir eve bağlılık hissedip yuva demek hep garip gelirdi. Ev benim için sadece dört duvardan ibaretti. Şimdi seninle anlıyorum yuva ne demekmiş. Tanrım ayırmasın bizi. Küçükken ailemden biri ölecekse, bir arabanın içinde kaza yapıp hep beraber ölelim isterdim. Düşünmeye bile dayanamazdım ailemden birini kaybetmeyi. İşte o arabanın içine koydum seni. Ya biriz, ya hiçiz. Seni çok seviyorum İyi ki'm. Benimle kal, söz🖤.
D.
175 notes · View notes
sadecedoruk · 8 months
Text
İlginç bir ayrılık hikayesi.
Kadın terk ettiği kocasına şu mektubu bırakıp kapıyı çekip gider. Sevgili Eşim! 7 senelik evliliğimizde sana iyi bir eş olmaya çalıştım ve zannedersem oldum da, ama hiçbir zaman senden bunun karşılığını görmedim. Hele şu son iki hafta benim için bir cehennemden farksızdı. Bugün Patronun beni arayıp senin bugün işten ayrıldığını söylediğinde bu artık bardağı taşıran son damla olmuştu. Geçen hafta eve geldiğinde, ne saçlarımdaki değişikliğin ne de senin en sevdiğin yemeği pişirdiğimin farkına bile varmadın, hatta senin için kendime yeni aldığım geceliği bile giydiğimi fark etmedin. Ama sen ne yaptın? Eve geldin, iki dakika içinde yemeği midene indirdin, televizyonda maçını seyrettin ve gidip yattın. Artık ne bana beni sevdiğini söylüyorsun ne de bana dokunuyorsun, hiç ama hiçbir şey yapmıyorsun. Sen ya beni aldatıyorsun ya da beni eskisi gibi sevmiyorsun. İşte bu yüzden seni terk ediyorum. NOT: Lütfen beni aramaya kalkma, erkek kardeşinle beraberim ve sana hayatında mutluluklar dilerim.
Adam avukatıyla telefonla konuştuktan sonra hemen kalem kağıdı kapıp şu cevabı yazar:
Sevgili Eski Karım. İnan yazdığın bu mektuptan başka, hiç ama hiçbir şey beni bu kadar sevindiremezdi. Evet doğru, 7 Yıldır evliydik, ama iyi bir eş olmak dışında, bana her şeyi yaptın. Tamam çok fazla Spor programları seyrediyordum, çünkü senin dırdırlarını ancak bu şekilde biraz olsun duymazlıktan geliyordum, ama bu bile çoğu kez fayda etmiyordu. Tabi ki geçen hafta saçlarını neredeyse tamamen kestirip tam bir erkeğe benzediğinin farkına varmıştım! Tam "aynı erkeğe benzemişsin” diyecektim ki, aklıma annemin “eğer ağzını güzel bir şey söylemek için açmayacaksan, hiç açma" sözü geldi ve vazgeçtim. Hani “senin en sevdiğin yemeği yaptım" demişsin ya galiba beni kardeşimle karıştırmıştın, çünkü o yaptığın yemek benim hiç sevmediğim bir yemekti! Ben yatmaya giderken üzerinde yeni ve çok seksi bir gecelik vardı tamam ama, üzerinde hala Etiketi duruyordu ve inşallah bu bir tesadüftür ama geceliğin fiyatı 49.99£ idi ve o gün kardeşim benden tam 50£ borç almıstı. Ama biliyor musun bütün bunlara rağmen ben seni hep sevmiştim ve herşeyin bir güzel olacağını, değişeceğini ve mutlu olabileceğimizi umuyordum. İşten ayrılmamın sebebine gelince; O gün Lotto'da tam 10 Milyon £ kazandığımı öğrenmiştim. Hemen patrona çıkıp istifamı verdim ve ikimiz için Jamaika’ya iki bilet aldım, ama eve geldiğimde sen şu lanet mektubu bırakıp gitmiştin. Belki de olayların böyle gelişmesinin bir sebebi vardı ve böyle sonuçlanması gerekiyordu. Dilerim seçtiğin ve her zaman hayalini kurduğun bu hayatta mutlu olursun. Avukatıma danıştım ve onun dediğine göre; Bıraktığın bu mektuptan sonra, benden nafaka talep etmeye hakkın yokmuş. Neredeysen orda kal!
NOT: Bu seni ne kadar ilgilendirir bilmiyorum ama, adı Carl olan kardeşim bir zamanlar Carla idi…!
50 notes · View notes
cicekligokyuzu · 3 months
Text
Muallâ’ya Mektup
‘’Sana yazmak en çok sevdiğim şarkıyı dinlemek gibi, ama ben artık o şarkıyı dinlemek değil söylemek istiyorum.’’
Belki de ben de o şair gibi düşünüyorum.  Karşılıklı oturabilseydik, hiç konuşmadan bir bakışla, bir gülüşle her şeyi anlayabilir, anlatabilirdik. Çoğu zaman içinde kalanları söyleyemez insan Muallâ. Birileri kızar, birileri küser, birileri gider bakarsın ardından. Boğazında bir gemici ordusu limana yanaşır da ‘gitme kal’ diyemezsin. Birileri dalga geçer, birileri umursamaz. Sen çok nâdir seversin oysa ki. Sen belki ilk defa seversin de gözlerinin içinde ki ay çiçeklerine bakıp ‘seviyorum’ diyemezsin. Sen sözler veremezsin. Sana verilen sözler o kadar tutulmamıştır ki, hayal kırıklığını en iyi sen bilirsin. Sen hayattan hiçbir şey bekleyemezsin. Beklentilerinin altında öyle ezilmişsindir ki zamanında, öyle yaralar açılmıştır ki kollarında, bütün dünyayı kucağına serseler tutamaz düşürürsün. Birileri öyle çok düşürmüştür ki seni zamanında, başka birileri ayaklarına kapanıp kanayan dizlerini öpse dahi iyileşemezsin.
Senin gözlerinde kuşları seyredebilseydim eğer, uçabilirdim belki ayaklarım yere basarken. Gece oldu bak, ay birazdan girer camdan içeri. Yıldızlar dökülür şimdi avuçlarıma. Bak gece oldu Muallâ, gece oldu ve ben sana yazıyorum.
Yazıyorum göğsümün yükü ağır. Yazıyorum çünkü okumak ilk defa iyi gelmedi. Yazıyorum, yazmasam bir bıçak bulup beynimi deşmek isterdim. Bugün ölebilsem; on dokuzluk bir Havvakızı’nın düşlerini kırmaya, canını acıtmaya kısa geldiğini bir tebessüm ile anlatmak isterdim.
Şimdi yağmur yağsa, sen yağsan gökten sicim gibi. Aksa, gitse bütün acım. Biraz da kanalizasyondaki farelerin yanakları ıslansa. Ama sen kurtulsan gözlerindeki buz gölünden Muallâ. Söndürsen şu içindeki cehennemi istersin de; onun gözünden düşen bir damla yaş için, bütün dünyayı silip atacak kadar çok seversin de, sonunda içinde yankılanan ses hep şöyle der:
‘’Taşların ortasında Muallâ’nın gözleri Muallâ köşe köşe, göz göz şiirin ortasında’’
23 notes · View notes
istekligurbetci · 8 months
Text
Sekste İlk Deneyimim Kızarkadaşımın Babasıyla Götten Oldu! (Banu 19 Y., Tekirdağ)
Ben Banu, 1.80 boyunda, esmer, kendince güzel sayılacak, etrafımdakilerin söylediklerine göre manken gibi bir kızım. Ben, Tekirdağ'ın deniz kenarına yakın bir sitede çalışan, 10 sene önce buraya çalışmak için gelmiş bir ailenin ortanca kızıyım. Ailem köy kökenli tutucu bir aile olduğu için, buralardaki kızlara göre daha kısıtlı gezer, giyinirdim. Babam sitenin kalorifer işi gibi teknik işleriyle ilgilenir, annem ise ev işlerine gider. Ablam 23 yaşında ve evli. Bir de bu sene Üniversiteyi kazanıp giden erkek kardeşim var. Burdaki seks hikayelerini okumaya başlamam, İstanbul'dan tatile gelen, çok iyi anlaştığım kız arkadaşım Ebru'nun tavsiyesi ve ısrarıyla oldu.
Ben liseyi bitirince okumamıştım. Evde kalıp anneme ve babama yardım ediyordum. Yazın Ebru tatile gelir, Tekirdağ'da okullar açılıncaya kadar kalıp, daha sonra İstanbul'a dönerdi. Ebru, ailesinin durumu çok iyi olduğundan ve evin biricik kızı olduğundan çok rahat davranan biriydi. Sadece yazları görüşsek te, Ebru benim çok iyi anlaştığım tek arkadaşımdı. Bu yazın da yine geldi. Ebru'yla olunca, ailem benim gezmeye ve denize gitmeme daha rahat izin verirdi. Deniz kenarında yaşamamıza rağmen pek denize girdiğim yoktu, sadece ablam bize geldiğinde ailece gidersek, yada Ebru ile babası babamdan izin aldığında gidiyordum.
Yine yazın sonuydu. Ebru, ailesinin geri döneceğini, ama kendisinin bir 10 gün daha (okullar açılıncaya kadar) kalacağını söyledi. Haftasonu bir akrabasının yazlığına Cumadan gidip Pazartesi döneceklerini, benim de gelmemi istedi. Ben de ailemin izin vermeyeceğini, sadece babasının babamdan izin alırsa gelebileceğimi söyledim. Ebru da babasından rica etti. Ebru'nun babası (Mustafa abi) 45 yaşında, atletik, uzun boylu ve karizmatik biriydi. Babamla da araları iyi olduğundan, babama ısrarı sonucu bana izin aldı. Cuma sabahı, ben, Ebru, Mustafa abi ve eşi Gülçin teyze ile, kalacağımız akrabalarının yanına gittik. Gittiğimiz yazlık Ebru'nun teyzenin yazlığıydı. Ebru'nun teyzesi, eniştesi ve oğlu Kaan bizi sıcak bir şekilde karşıladılar ve yazlığa yerleştik.
Öğle yemeğimizi yedikten sonra denize gitmeye hazırlanırken İstanbul'dan bir telefon geldi. Ebru'nun anneannesi rahatsızlanmış, hastaneye kaldırmışlar. Bu haber üzerine tüm aile tatili kesip İstanbul'a dönecekken, Ebru'nun annesi eşine, "Mustafa sen çocuklarla kal, biz eniştem ve ablamla gider gerekeni yaparız." dedi. Diğerleri de onayladı. Dolayısıyla ben, Ebru, teyzesinin oğlu Kaan ve Ebru'nun babası Mustafa abi kaldık. Onları yolcu ettikten sonra biz de zaten deniz hazırlığımızı yapmıştık, denize gittik...
Ebru, Kaan ve ben denize girerken, Mustafa abi deniz kenarında güneşleniyordu. Deniz içinde Ebru ile Kaan bir hayli birbiriyle şakalaşıp el kol harektleri yapıyorlardı. Bense biraz tutuk ve çekingendim, onların biraz uzağında yüzüyordum. Bir ara dikkatimi çeken ilginç birşey oldu, Kaan Ebru'nun göğüs ve kalçalarını elliyor, Ebru ise Kaan'a babasının görebileceğini, rahat durmasını söylüyordu. Bir hayli geçmişti ki ben sıkılmış kenara çıkmıştım. Mustafa abinin yanına selam verip uzandım. Mustafa abi mayo ileydi ve önündeki kabartı çok belli oluyordu, biran oraya gözüm takılmıştı. Mustafa abi gülerek, "Hayırdır Banu durgunsun, neden yüzmüyorsun?" dedi. Ben sadece, "Şeyy... ben denize girmeyi pek sevmem, sizin hatrınız için geldim." dedim. Mustafa abi, "Sağol, bizi kırmadığın için teşekkür ederim." dedi...
Neler yaptığımı, nasıl zaman geçirdiğimi sormaya başlamıştı ki, konu döndü dolaştı, erkek arkadaşım olup almadığına geldi. Bugüne kadar sadece Lisede bir kez olduğunu, bir de bizim sitede çalışan birinin sürekli benle arkadaş olmak istediğini, ama babamdan korktuğum için bunu kabul etmediğimi anlattım. O sırada yanımıza Ebru ve Kaan geldi, büfeye gidip birşeyler alacaklarını söyleyip izin istediler. Babası da izin verdi, bize de dondurma ve su almalarını istedi. Onlar gittiler, biz halen oturuyor, sohbet ediyorduk. Akşam üzeri olmuştu sahilde çok kimse de kalmamıştı. Bir ara ben, "Mustafa abi ben de gidip Ebru'ya bakayım." dedim. "Tabiki!" dedi...
Ben büfeye giderken elbise değişim kabinlerinin arkasında öpüşen kişileri fark ettim. Biraz daha yaklaşınca bunların Ebru ile Kaan olduğunu gördüm, adeta kendilerinden geçmişlerdi, birbirlerini yiyecekmiş gibi dudakları yapışmış, Kaan Ebru'nun kalçalarını okşuyordu. Şok olmuştum. Gerçi Ebru'yu erkeklerle bu şekilde ilk görüşüm değildi. Ebru çok rahat bir kızdı ve onun için böyle işler normaldi. Ama bu başkaydı, Kaan teyzesinin oğluydu. Bir süre onları izledim, onlar beni farketmemişti. Biraz daha yiyişip toparlandılar, yola çıkıp büfeye gideceklerken, ben arkalarından seslendim. Bana bir arkadaşlarını gördüklerini, biraz onunla sohbet ettiklerini, daha büfeye yeni gideceklerini söylediler. Ebru, istersem benim de büfeye gelebileceğimi söyledi. Ama ben babasının yanına döneceğimi söyleyip, geri döndüm. Onlara maydonoz olmak istemiyordum...
Ben tam babasının yanına vardığımda, babası yazlığa dönüp şirket ile bir işi olduğunu, onu internetten halledeceğini, istersem benim Ebru'ları bekleyip onlarla dönebileceğimi söyledi. Ben de yazlığa dönmek istediğimi, sıkıldığımı söyledim. "Tabi, gel!" dedi. Ebru'yu da arayıp, bizim yazlığa döneceğimizi, kendilerinin de işleri bitince yazlığa gelmelerini söyledi...
Yazlığa gittik. Mustafa abi bilgisayarın başına geçti. Ben de banyoya girip bir duş almayı geçiriyordum aklımdam. Odama girip havlumu bırakıp, duştan sonra üzerime giyeceğim elbiselerimi hazırladıktan sonra üzerimdeki mayo ile banyonun yolunu tuttum. Mustafa abiyi bilgisayarın başında zannederek üzerimdeki mayonun askılarını indirip banyoya girdiğimde şok olmuştum. Mustafa abi çırılçıplak banyodaydı ve duşa girmek üzereydi. Plajda mayosuyla gördüğüm kabarık önü, bu defa herşeyiyle karşımdaydı. Ben şaşkınlıkla kocaman yarağına bakarken, o da elimle kapatmaya çalıştığım göğüslerime bakıyordu. Şaşkınlığım geçtikten sonra, "Şeyy, ben sizi bilgisayarın başında sanmıştım, özür dilerim..." derken, Mustafa abi yanıma yaklaştı ve çok güzel olduğumu, gelmemi istedi. Donup kalmıştım adeta. İlk kez böyle birşeyle karşı karşıyaydım. Daha önce çevremde sadece Ebru'yu erkeklerle ve bir kez de ablamı eniştemle sevişirken gören ben, ilkkez canlı yarak görüyordum...
Ellerim halen göğüslerimdeydi. Mustafa abi istersem dokunabileceğimi söyledi. Ben ise halen kendime gelememiştim ve o şaşkınlıkla, "Şeyy, ilk ilk kez görüyorum..." dedim. Mustafa abi dudaklarıma yapıştı ve öpmeye başladı. Bugün gördüklerimin tesiriyle karşılık bile veremedim. Üstelik çok hoşuma gitmişti, ilk kez bir erkek tarafından öpülüyordum. Mustafa abi beni kendine çekti, rahat olmamı, beni çok güzel bulduğunu, beni istediğini söylerken, halen beni öpüyor, elleri ile göğüslerimi kalçalarımı sıkıyordu. Ben ise birşey yapamıyor, karşılık dahi vermiyordum, ama hoşuma gidiyordu. Beni iyice saran Mustafa abi üzerimdeki mayoyu aşağı çekerek beni çıplak bıraktı, elimden tutarak elimi yarağına götürdü. Yarağı büyük ve kalındı. Nedense o an aklıma seks hikayelerinde okuduğum kalın yaraklar geldi...
Yarağı elimdeydi, okşamamı istedi, ben ise sadece avuçladım. O ileri geri yapıp, kalçalarımı ve amımı okşuyor, göğüslerimi sıkıp, dudaklarımı öpüyor, beni iyice zevk sarhoşu yapıyordu. Okadar zevk almaya başladım ki, amımın sulandığını hissettim. Ben de karşılık vererek, elimdeki yarağını sıkıp, dudaklarına yapıştım. Acemice öpüşmem onun daha hoşuna gitmişti. Beni tekrar sarıp, boynumu yalıyor, göğüslerimi ısırıyordu. Beni omuzlarımdan aşağı ittirerek önünde diz çökmemi sağladı, "Yala!" dedi. Ben ise daha önnce hiç yapmadığımı, nasıl olduğunu bilmediğimi söyledim. Yarağını ağzıma götürmek istedi, ama ben ağzımı kaçırınca, beni ayağa kaldırdı, kendisi önümde diz çökerek amıma yumuldu. Amımı çok hızlı yalıyor, adeta beni çıldırtıyordu. Bu arada parmakları ile de götümün deliğini zorluyordu...
Ben artık iyice kendimden geçmiştim. Hayatımda ilk kez, üstelik babam yaşında biri ile sevişiyordum. Mustafa abi çok iyi sevişiyordu, fakat götüme soktuğu parmağı canımı acıtıyordu. Biran, "Ayyy!" diyerek irkildim. "Ne oldu, canın mı yandı aşkım?" diyerek kibarca sordu. "Mustafa abi ben ilk kez böyle birşey yaşıyorum, bence bu yaptığımız çok yanlış!" diye itiraz etmek istedim. Ama o, "Bana abi deme, aşkım de! Herşeyin bir ilki vardır, merak etme güzel olacak!" diyerek yine beni önünde diz çökertti. Yarağını ağzıma vermek istiyordu, ama ben alamıyordum, kalındı ağzıma girmiyordu. "Öp onu, yala!" dedi. Tam öperek yalamaya başlamıştım ki, saçlarımı çekti. Can acısıyla ağzımı açmam ve o kalın yarağın ağzıma girmesi bir oldu. Ağzım yırtılacak gibi, kusacak gibi oluyordum. Ama Mustafa abi çıkarmama izin vermiyor, başımdan tutarak adeta ağzımdan sikiyordu beni. Ben bu arada birkez daha ıslanmıştım. Mustafa abi de fazla dayanamayıp ağzıma boşalmaya başladı. Çok kötü bir tadı vardı, hemde çok geliyordu. Boğulacak gibi oldum. Zorla çıkarmıştım ki ağzımdan, çıkarmamla lavaboya kusmaya başlamam bir oldu...
Ben lavobaya dönmüş kusarken, Mustafa abi arkadan kalçalarımı ve amımı yalıyor, parmağını amıma sokuyordu. Ben halen kendime gelememiştim, fakat o anda tek düşündüğüm şey kızlığımdı. Ona bakire olduğumu, kızlığıma zarar vermemesini istedim. Mustafa abi de bunun üzerine amımı parmaklamayı bırakıp, parmağını götüme sokmaya başladı. Canım acıyordu, ama Mustafa abi çok iyi biliyordu işini, bana zevk te veriyordu. Ben önünde domalmış durur halde lavaboda ağzımı yıkarken, o ise parmağını götümde ileri geri yaparak sırtımı yalıyordu. İyice çıldırmıştım ve kendimi daha da ona teslim etmiştim. O da bunu anlayınca yarağını götüme sokmaya çalıştı. Yarağını götümün deliğinde iyice hissettim, fakat kalındı ve girmiyordu. Aslında korkuyordum da, istiyordum da...
Bana, "Böyle kal!" diyerek, banyo dolabından losyon aldı, bolca yarağına ve götüme sürdü. Ben olacakları beklerken yine yarağını götüme zorladı. Yine girmiyordu. "Kendini rahat bırak, sıkma!" diyerek, lavobayo doğru dahada domalmamı istedi. Dediklerini yaptım, yeniden zorladı. Birden içimde tarif edilemeyecek acı hissetim, beynimde şimşekler çakıyordu. "Çıkarrr!" diye bağırıyordum, fakat kaçamıyordum çünkü kafam lavabonun altındaki duvara dayanmış, Mustafa abi de beni sıkıca kavramıştı. O kocaman yarak götümde yavaş yavaş ilerlerken, ben ise artık acıya dayanamıyordum ve ağlıyordum. Elim ayağım kesilmişti. O ise hala götüme sokmaya devam edip, "Geçti aşkım, girdi, az kaldı!" diyordu. Kasıklarını kalçalar��mda hissetiğimde acıdan kendimden geçmiş ve bayılmışım...
Ayılıp kendime geldiğimde yatak odasındaydık, yüzüstü yatıyordum. Mustafa abi kasıklarımın altına yastık koyup beni domaltmış, arkamda götümü sikiyordu. Bende hal kalmamıştı, o ise sürekli abanıyor, sırtımı ensemi öpüyor, götümü sikmeye devam ediyordu. 15-20 dakikadır sikmesine rağmen boşalmamıştı. Garip tarafı, bu iş bana acının yanında zevk te veriyordu. O zevkle ben de kalçalarımı ona itiyor karşılık veriyordum. Mustafa abi müthiş bir tecrübeyle sikiyordu götümü. O kalın büyük yarağın içimde olduğuna ve götüme nasıl alabildiğime halen inanamıyordum. Her tarafım uyuşmuş ve götümün deliğini hissetmiyordum. Artık bende hal kalmamıştı, "Mustafa abi boşalll!" diye yalvarmaya başladım. İyice hızlanmıştı. Ben zevk ve acıdan yatağı dişliyordum. Sonunda acaip bir hırıltı ile götüme boşaldı...
Yarağını götümden çıkarıp, yarağını çarşafa sildi. Bana iltifatlar ediyor, "Seni çok seviyorum aşkım, karıcığım!" diyor, omuzlarımı, sırtımı, belimi, götümün yanaklarını öpüyordu. Ben halen o acı ve şaşkınlıkla, şok bir halde yatakta yüzüstü yatıyordum, sesim çıkmıyordu. Derken alt kattan sesler duyuldu, kesin Ebru ile Kaan gelmişlerdi. Mustafa abi mayosunu giyip bilgisayarın başına giderken, ben de dölden sırılsıklam olmuş çarşafı alıp banyoya koştum...
[Banu]
35 notes · View notes
nefes3534 · 5 months
Text
YARIN;
Sesimi duyamayacağın kadar uzak olabilirim mesela..
Dokunamayacağın, göremeyeceğin, soramayacağın.. Kırılamayacağın; inanamayacağın..
Bir kez daha benimle gülemeyeceğin.
Bir kez daha ellerimi avuçlarının içine alamayacağın..
Sarılıp uyuyamayacağın..
Aynı sokaktan geçemeyeceğimiz..
aynı şarkıyı dinleyemeyeceğimiz..
kavga bile edemeyeceğimiz..
Kal diyemeyeceğin..
Ayrılamayacağın..
Hatta gidemeyeceğin kadar, yok olabilirim...
Seviyorsan bugün kal..!
Yarın;
Hepimizin olduğu gibi,
Benimde ölebilme ihtimalim var..
20 notes · View notes
kalbiimdentenime · 2 months
Text
bugün bi sonmuş gibi benimle kal
senden yoksunmuş gibiyim hala
#x
15 notes · View notes