Tumgik
#kadına yönelik şiddet
Text
Ne diyordunuz? Hah adalet. Yere göğe sığdıramadığınız adaletiniz işinize yaradı mı? Kaç yıl yatacak o katil? Kaç yıl bakacaklar güzelce ona? Yemeğini, suyunu verecekler. Sıcak bir yerde uyuyacaklar. Sonra çıkacaklar. Varile koyup üstüne beton döktüğü o kadın geri gelecek mi? Gelmeyecek. Adaletti değil mi? Namustu değil mi? Yere göğe sığdıramadığınız namusunuz var ya hani. Hepiniz namus bekçisisiniz zaten. Hepiniz namusunuzu koruyorsunuz değil mi? Neden? Namus 'kadın'da. Namus kadında değil. Namussuz kadın değil. Sevgilisiyim, kocasıyım, babasıyım, abisiyim diyerek kadını öldüren siz namussuzsunuz. Hepiniz zaten sözde 'namuslusunuz'. Ben bir kadını vahşice öldürene namuslu demem. Sevgilisi, karısı, kızı, kardeşi akşam dışarıda diye ona 'Namusumuzu iki paralık ettin.' diyerek öldürene namuslu demem. Namus iğrenç zihniyetinizle ağzınıza sakız edebileceğiniz bir şey değil. Namus, kadına değer verende. Namus, can dediğini sevende. Namus, anlamını bilende. 
12 notes · View notes
lavieenmerr · 1 year
Text
Tumblr media
4 notes · View notes
anonimgenclik · 2 years
Text
Biz kadınları artık ayırmayın ya biz hepimiz biriz hepimiz aynıyız yetmedimi güzel-çirkin kapalı-açık namuslu-namussuz...... Ve daha nicesi biz artık bıktık bizi ayırmayın biz eşitiz biz aynıyız açıkta olsa kapalıda olsa o benim hemcinsim ve biz ayrım yapmanızı İSTEMİYORUZ.
Tumblr media
3 notes · View notes
bulancakajans-blog · 1 year
Text
Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Paneli Düzenlendi
Giresun Ticaret ve Sanayi Odası Kadın Girişimciler Kurulu organizasyonunda Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele paneli düzenlendi. Giresun Ticaret ve Sanayi Odası toplantı salonunda kadın girişimciler başta olmak üzere, sivil toplum örgütü temsilcisi kadınlara yönelik düzenlenen panelde Giresun Üniversitesi Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (GÜKAM) yetkilisi Prof. Dr. Reyhan…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
nurgulece · 2 years
Text
“COVID-19 VE SONRASINDA ŞİDDET ORTAMININA DÖNÜŞ ARTTI”
Tumblr media Tumblr media
Nurgül Ece
Kuzey Kıbrıs Türk Cunhuriyeti'nde (KKTC) tek olan ve 25 Kasım 2016 tarihinden bu yana hizmet veren Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) Kadın Sığınma Evi, yaptığı çalışmalar ile ilgili AYNA'ya konuştu.
AYNA'ya konuşan LTB Toplum Çalışmaları Şube Sorumlusu Sibel Taçay Demirpençe ve LTB Kadın Sığınma Evi’nde görev alan Avukat Çise Atlas, yılda ortalama 30 kadının barınma desteğinden faydalandığını, 100 civarında kadının ise ‘dış destek’ aldığını belirtti. COVID-19'a bağlı ekonomik krizin etkilerine de işaret eden Demirpençe ve Atlas, COVID-19 sürecinde daha fazla başvurunun yapıldığını ve her geçen gün başvuruların giderek arttığını belirtti.
“COVID-19 ve sonrasında şiddet ortamınına dönüş arttı”
COVID-19'a bağlı ekonomik krizin etkilerine de işaret eden Demirpençe ve Atlas, COVID-19 ve sonrasında şiddet ortamına dönüşün arttığını belirtti. Son bir iki senedir hizmet sundukları kadınların üçüncü dünya ülkesi, Türkiye Cumhuriyeti (TC) vatandaşı, insan ticareti mağduru kadınların ve Kıbrıslı Türk kadınların olduğuna dikkat çekerek, bu kadınların çok ciddi ikilem yaşadığını anlatıyor.
LTB Toplum Çalışmaları Şube Sorumlusu Sibel Taçay Demirpençe, Kadın Sığınma Evi’nde yaşama talebinin 2 farklı yolla olabildiğini belirterek, 7/24 direkt açık hatlardan kendilerine ulaşılabildiğini veya Sosyal Hizmetler Dairesi ve polis aracılığıyla bunun gerçekleştiğini kaydetti. Demirpençe, polise yansıyan bir vaka olduğunda, polisin kendilerini aradığını, yaptıkları değerlendirme sonucunda sığınma talebini karşıladıklarını söyledi.
"Vakalar bekletilmiyor"
Kadın Sığınma Evi’ne yerleşmek isteyen kadınların öncelikli olarak başvuru öykülerinin alındığına, bu durumun LTB Danışma Kurulu’na iletilip, Danışma Kurulu’nun onayıyla kadınların sığınma evine yerleştirildiği hatırlatılan Atlas, bu işlemin çok kısa sürdüğünü vurgulayarak, vakaların bekletilmediğini kaydetti.
Yerleştirilme işleminden önce, Danışma Kurulu tarafından Kadın Sığınma Evi’ne kabul edilen kadının okuyup imzalaması gereken tutanaklar bulunmaktadır. Kadın Sığınma Evi’nin adres ve telefonları gizli tutulur. Kadın ve çocuklarla ilgili bilgi ve belgeler açıklanmaz. Dosyalar, gizlilik ilkesine göre düzenlenir ve saklanır, sığınma evi dışına çıkarılmadığını belirtti.
Av. Atlas, kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddet için oluşturulan Alo 183 ihbar hattına dikkat çekerek, bu hatta başvuru yapıldığında, işleyen bir mekanizma olduğunu belirtti. Atlas, iş birliği çerçevesinde haberin hemen kendilerine ulaştığını ifade etti.
Sığınma Evi'ne başvuru süreci
Av.Atlas, Kadın Sığınma Evi’nde yaşama talebinin 2 farklı yolla olabildiğini belirterek, 7/24 direkt açık hatlardan kendilerine ulaşılabildiğini veya Sosyal Hizmetler Dairesi ve polis aracılığıyla bunun gerçekleştiğini kaydetti. Atlas, polise yansıyan bir vaka olduğunda, polisin kendilerini aradığını, yaptıkları değerlendirme sonucunda sığınma talebini karşıladıklarını söyledi.
"Dış destek sağlanıyor"
LTB Toplum Çalışmaları Şube Sorumlusu Demirpençe, sığınma evine yerleşen bir kadının, hukuki, eğitim, iş bulma, ev bulma gibi desteklerden faydalandığını ifade ederek, bir de 'dış destek' verilen bir grup olduğunu belirtti ve konuşmasına şu şekilde devam etti:
"LTB Kadın Sığınma Evi, şiddet direnişçileri yanı sıra insan ticareti mağduru kadınlara da güvenli barınak oluyor. Barınma talebi olmayan ancak ekonomik, ev ve iş bulma gibi konularda destek talebinde bulunan, yılda ortalama yaklaşık 130 kadına da Kadın Sığınma Evi tarafından 'dış destek' hizmeti veriliyor" dedi.
AYNA'ya konuşan Demirpençe, Kadın Sığınma Evi’nde şiddet direnişçilerine en üst düzeyde hizmet vermeye çalıştıklarını belirterek, Kasım ayında, Kadın Sığınma Evi’nin yeni binasının hizmete girmesiyle çok daha uygun fiziki şartlarda hizmet verebildiklerini söyledi.
12 özel oda, 1'i engelli erişimine uygun
Yeni sığınma evinde banyosu tuvaleti içerisinde olan 12 tane özel oda bulunduğunu, odaların 5 kişiyi barındıracak şekilde tasarlandığını söyleyen Demirpençe, 1 odanın ise ortopedik engele özel hazırlandığını ifade etti ve tekerlekli sandalye kullanan bir bireyin odayı rahatlıkla kullanabileceğini kaydetti.
Demirpençe, yeni sığınma evinde 2 tane mutfak, 1 büyük yemek salonu, 2 tane oturma odası, 1 tane çocuk çalışma ve oyun odası bulunduğunu belirtti. Demirpençe, engelli erişimine uygun 2 katlı ve asansörlü olan bina içerisinde personele ait ofis alanları bulunduğunu da ifade etti.
Kapasitenin geliştirilmesiyle birlikte yeni sığınma evinde ailelere özel oda verme imkanına sahip olacaklarını dile getiren Demirpençe, mevcut sığınma evinde paylaşılan 4 yatak odası varken, yeni sığınma evinde 12 özel oda olduğunu söyledi.
Yeni sığınma evinde mevcutta olduğu gibi kadınların kolayca ulaşabileceği panik düğmesi bulunduğunu dile getiren Demirpençe, bir tehlike durumunda panik düğmesine basıldığı anda 5 dakikadan az bir sürede zabıta ve polisin sığınma evine ulaştığını anlattı. Sığınma evinde 7/24 güvenlik kameralarının çalıştığını ifade eden Demirpençe, telefonlarındaki uygulamayla bunu kendilerinin de takip edebildiğini söyledi ve yeni binada da aynı uygulamanın olacağına dikkat çekti
Kadın için en kritik yardımın adli yardım olduğuna dikkat çeken Av. Çise Atlas konuşmasının devamında şunları söyledi:
Av. Atlas, Lefkoşa Türk Belediyesi’nin (LTB) Avrupa Birliği (AB) finansmanı ile hayata geçirdiği “Şiddete Karşı Yan Yana” projesinin 2020 yılında sonladığını belirterek, 832 bin Euro yatırım yapılan “Şiddete Karşı Yan Yana” projesinin, proje süresince hem aile içi şiddete yönelik farkındalık yaratılması, hem kurumlar arası koordinasyon mekanizmasının kurulması hem de şiddet mağdurlarına fiziksel kapasitesi daha yüksek bir sığınma evi sunmak amacıyla yürütüldüğü proje olduğunu belirtti.
Kadın için en kritik yardımın hukuki yardım olduğunu belirten Atlas, LTB'nin ve AB finansmanı ile hayata geçirdiği “Şiddete Karşı Yan Yana” projesi kapsamında kadınlara adli yardım sağladığını belirterek, projenin tamamlanmasından dolayı kurumun adli yardımı sağlayamadığını belirtti. Sosyal Hizmetler Dairesi tarafından belirli koşullar çerçevesinde adli destek sağlandığını ve gönüllü avukatların da bulunduğunu ve bu süreçte kadının mağdur olmaması için hukuki destek sağlandığını söyleyen Atlas, "Anne ve çocuğun sığınma evine geldiklerinden itibaren hayatlarının normal düzene dönmesi için gereken her türlü sağlık, eğitim, iş olanakları konularında destek sağlandığını ve ilerleyen süreçlerde de anne ekonomik özgürlüğünü kazandıktan sonra sığınma evinden çıkmak istediği zaman ev bulma, annenin kendi ayaklarının üzerinde durması için gereken tüm koşulları sağlıyoruz" dedi.
Kadına şiddetin dini, milliyeti, ırkı yok...
Her kesimden başvuru yapıldığını belirten Demirpençe, “Kadınlar, Sığınma Evi'ne kabul edilirken ayrım yapılmadan alınıyor. Kadına şiddetin dini, milliyeti, ırkı yok. Şiddet gören kadınlar, yalnız olmadıklarını ve destek alabileceklerini bilmeleri önemli. Kadın, şiddet ortamında ise; Alo 155 veya Alo 183 ihbar hatlarını arayabilir. Sığınma Evi ihtiyacı varsa, kurum ile iletişime geçebilir" dedi.
Haberin devamını okuyabilmek için http://www.kibrisayna.com/ facebook sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
0 notes
perihann · 5 months
Text
Tumblr media
25 Kasım kadına yönelik şiddete Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü 🖤🩶🤍💐🌹🥀🌺🌷🪻
Tumblr media
92 notes · View notes
hepeksikk · 5 months
Text
Tumblr media
Bugün 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Mücadele Günü.
Sadece anma günü olmaktan öteye gidemiyor. Siyasetçiler atlamamış olmak için sosyal medyada paylaşım yapıp yeter sanıyor; belediyeler kanuni zorunlulukları olan sığınma evlerini açmıyor, yapabileceklerinin çok azını yapıyor. Bu arada Türkiye’de, kadına şiddet her geçen gün artıyor, kadınlar toplumun gözü önünde yok oluyor. 10 yılda 3000’den fazla kadın erkekler tarafından öldürüldü. “Ama erkekler de öldürülüyor” diyerek kadına şiddeti önemsizleştirenlerin ağzına terlikle vurabilirim. Çünkü erkekleri kadınlar değil, yine erkekler öldürüyor. Unutmamalı ki, kadına yönelik şiddet toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve güç dengesizliğinden kaynaklanıyor.
Kadına şiddet ülkemizde politik bir çürümeyi ifade ediyor. Bu şiddetin kökleri toplumun temelinden besleniyor. Kadınların ekonomik, sosyal, politik alanda maruz kaldığı ayrımcılık şiddetin yayılmasına zemin hazırlıyor. Bu sadece bireysel sapkınlıkların sonucu değil, sistematik bir sorun. Bunu kabul etmekte zorlanan bir topluma ve idareye sahibiz. Kadına şiddet, toplumun her katmanını etkiler; sadece bireysel trajedi değil, aynı zamanda toplumsal bir krizdir.
Devlet ve toplumsal normlar kadına yönelik şiddeti engellemekte yetersiz kalıyor. Cezasızlık kültürü ve mağdurların korunmasızlığı, kadına şiddeti teşvik ederek sorunu derinleştiriyor. Devletin, toplumun her kesimine eşit şekilde hizmet etme sorumluluğu, kadına yönelik şiddetle mücadelede daha etkin rol üstlenmesini gerektirir. Bizde olmuyor.
Bu mücadelede sadece kadınların değil, toplumun tüm kesimlerinin bir araya gelip ortak çözüm bulması önemli. Toplumsal bilinçlenme, eğitim, adalet sisteminde reformlar ve kadın haklarına saygı, politikacılardan, liderlerden ve toplumun her bireyinden talep ettiğimiz adımlar. Kadına şiddetle mücadele, sadece bir gün değil, her gün süren çabayı gerektirir.
Kadına şiddeti politik bir mesele olarak ele almak, toplumsal değişim için ilk adımdır. Unutmayalım ki, eşitlik ve adalet için mücadele etmek, sadece kadınlar için değil, tüm insanlık için bir gereklilik. Umudum, bu gerçekleri görerek ve değişim talep ederek bir araya gelmiş, güçlü bir toplumda yatıyor. Dilerim bir gün…
52 notes · View notes
bazenmahir · 1 month
Text
Öncelikli olarak eşim ve tüm dünya emekçi kadınların gününü kutlarım.
Bugün, dünya üzerindeki emekçi kadınlar için ayrılmış özel bir günü kutluyoruz. Ancak biz sosyalistler ve kadınlar için , bu gün sadece bir kutlama değil, mücadele ve dayanışmanın bir ifadesidir.
Dünya Emekçi Kadınlar Günü,sadece çiçeklerle, hediyelerle geçiştirilecek bir gün değildir. Bu gün, kadınların emeğini, mücadelesini ve haklarını hatırlatan bir gündür. Kapitalist düzen içinde kadınlar, sürekli olarak sömürülmekte ve ezilmektedir. Ücret eşitsizliği, cinsiyet ayrımcılığı, ev işlerinin görünmez kılınması ve kadına yönelik şiddet gibi sorunlar, günlük yaşamın acı gerçekleridir.
Ancak kadınlar, bu zorluklarla başa çıkmak için bir araya gelmelidir. Dünya Emekçi Kadınlar Günü, sadece sorunları hatırlatmakla kalmaz, aynı zamanda birlik olma ve mücadele etme günüdür. Biz sosyalistler emekçi kadınların sadece bir gün değil, her gün hak ettikleri saygıyı, eşitliği ve adaleti talep etmek için mücadele etmeliyiz.
Bugünü kutlarken, geçmişteki kadınların mücadelesini hatırlamak ve gelecek nesillere ilham olmak da önemlidir. Rosa Luxemburg, Clara Zetkin, Emma Goldman ve diğer birçok sosyalist kadın, kadınların emek ve özgürlük mücadelesine öncülük etti ve sosyalist kadınlarda onların mirasını sürdürmek için mücadele etmelidir.
Dünya Emekçi Kadınlar Günü, sadece kadınların değil, tüm insanların özgürlüğü ve adaleti için bir çağrıdır. Biz sosyalistlerin ve sosyalist kadınların bu çağrıya yanıt vermek için mücadele etmeye devam edeceğine inanıyorum. Gelecek, eşitlik ve adalet için birlikte mücadele edenlerindir.
18 notes · View notes
bursatravestiiii · 9 months
Text
Bursa travestileri
Türkiye’nin en büyük 4. şehri olan Bursa, zengin tarihi ve farklı kültürüyle tanınır. Bununla birlikte, canlı bir travesti topluluğuna da ev sahipliği yapmaktadır. Bu kişiler, ayrımcılık ve yasal engeller de dahil olmak üzere birçok zorlukla karşı karşıyadır. Bu zorluklara rağmen, Bursa’nın travesti topluluğu gelişmeye ve kabul ve görünürlük sağlamaya devam ediyor. Bu yazıda, Bursa'nın travesti topluluğunun benzersiz deneyimlerini ve zorluklarını üç üzerinden keşfedeceğiz.
Bursa travesti, canlı bir travesti topluluğuna ev sahipliği yapıyor. Bu bireyler, LGBTQ+ topluluğunun bir parçasıdır ve genellikle kendilerini transgender veya cross-dresser olarak tanımlarlar. Bursa’daki travesti topluluğu, kendini erkek olarak tanımlayanlardan kadına, erkeğe ve ikili olmayanlara kadar uzanan çeşitli bir gruptur. Birçok travestinin sosyalleşmek ve kendilerini ifade etmek için bir araya geldiği Kent Meydanı da dahil olmak üzere şehrin çeşitli yerlerinde bulunabilirler.
Bursa’daki escort travestiler ayrımcılık ve yasal zorluklarla karşı karşıya. Türkiye’de travestilere yönelik ayrımcılık çok yaygın ve sıklıkla sözlü ve fiziksel tacize uğruyorlar. Hükümet ayrıca, resmi belgelerde cinsiyet kimliğini değiştirme yasağı gibi yasal engeller de getirmektedir. Sonuç olarak, travestiler sağlık, eğitim ve istihdam olanaklarına erişimde zorluklarla karşılaşmaktadır. Pek çok travesti Görülkle de seks işçiliğine zorlanıyor, bu da onları daha fazla şiddete ve sömürüye maruz bırakıyor.
Bu zorluklara rağmen, Bursa’nın escort travesti topluluğu gelişmeye ve kabul ve görünürlüğü artırmaya devam ediyor. Görükle’deki travesti topluluğunun güçlü bir destek sistemi var ve haklarını savunmak için birlikte çalışıyorlar. Bursa Altıparmak LGBTİ+ Derneği gibi birçok kuruluş travestilere kaynak ve destek sağlıyor. Bu organizasyonlar ayrıca farkındalığı artırmak ve LGBTQ+ topluluğunun kabulünü desteklemek için İstanbul Onur Yürüyüşü gibi etkinlikler de düzenliyor. Bu çabalar sayesinde, Bursa’nın Osmangazi Altıparmak ve Nilüfer'in Görükle semtlerindeki travesti topluluğu daha fazla kabul görme ve görünürlük yolunda ilerliyor.
Sonuç olarak, Bursa, ayrımcılık ve yasal zorluklarla karşı karşıya olan canlı bir travesti topluluğuna ev sahipliği yapıyor. Bu engellere rağmen, gelişmeye ve kabul ve görünürlüğü teşvik etmeye devam ediyorlar. Bursa travestileri topluluğunun benzersiz deneyimlerini ve zorluklarını tanımak ve desteklemek esastır. Daha fazla farkındalık ve savunuculuk yoluyla, cinsiyet kimlikleri veya ifadeleri ne olursa olsun tüm bireyler için daha kapsayıcı ve kabul gören bir toplum yaratmaya çalışabiliriz.
21 notes · View notes
veganlogicdinamo · 5 months
Text
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan adına yarın da yine sosyal medya hesaplarından kadına şiddeti kınayan birtakım cümleler paylaşılacak.
Hatta güne uygun olarak bir etkinliğe de katılabilir ama sonra yine özüne dönecek...
“Sürtük” diyerek, doğum makinesi gibi görerek, doğurmayanları “eksik, yarım” diye niteleyerek, erkeklerle eşit olmadıklarını iddia ederek, kullandığı dille şiddeti beslediği için, kendine saygısı olan kadınlar ona hiçbir zaman inanmayacak.
Ekonomik, psikolojik ve fiziksel şiddete uğradıkları için haklarını aramak amacıyla yürümek isteyen kadınlar, onun iktidarında “güvenlik adına” şiddet uygulanarak yerlerde sürüklendiklerini hiç unutmayacak.
AKP döneminde kadına yönelik şiddet 14 kat artarken onun cinayetlere “münferit” dediğini de unutmayacak.
Ne kadınlara yönelik hakaretleri...
Ne kadınları aşağılayan tarikat şeyhleri ile muhabbeti...
Ne Yeniden Refah Partisi ve HÜDA PAR gibi laik Cumhuriyet ve kadın düşmanlarını TBMM’ye doldurduğu...
Ne laikliği tasfiye ederken hemen her alanda kadın düşmanı uygulamaların önünü açtığı...
Ne de şiddete karşı en etkili mücadele araçlarından biri olan İstanbul Sözleşmesi’nden, tarikatların baskısıyla, Türkiye’yi geri çektiği unutulacak.
21 yıllık AKP iktidarı, tarihte emekçilerin hakları açısından olduğu gibi kadın hakları açısından da piyasacılıkla el ele veren gericiliğin şahlandığı bir utanç dönemi olarak anılacak.
Ve gerçek sürekli haykırılacak: AKP’nin kendisi, Türkiye’de kadına yönelik şiddeti artıran bir nedendir!
9 notes · View notes
naif-cumleler · 1 year
Text
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü biliyormuydunuz.
Tumblr media
@naif-cumleler 🙄
67 notes · View notes
dunyayikesfet · 1 year
Photo
Tumblr media
Ülkemizin kanayan yaralarından biri ne yazık ki kadına yönelik şiddet. Bu konuda herkesin, özellikle de kadınların elini taşın altına koyması gerek. 26-31 Ocak 2023 tarihleri arasında DNAK (Doğubeyazıt Nuhun Gemisi Arama Kurtarma Derneği) organizasyonu ile #KadınaŞiddeteHayır demek için Antalya’dan Mersin’e İzmir’den Kocaeli’ye ve İstanbul’a kadar pek çok ilden gelmiş olan 104 kadın Ağrı’da bir araya geldik. Sırasıyla rotamızda; - Diyadin Kaplıcaları - Diyadin Kanyonu - Doğubeyazıt İshakpaşa Sarayı - Iğdır Tuz Mağaraları - Doğubeyazıt ilçe merkezi bulunuyordu. Turuncu yeleklerimizi giyerek kimi zaman kanyonları kimi zaman dereleri aşarken “Kadına Şiddete Hayır” dedik, “Sadece kadınlar değil, çocuklara, hayvanlara, tüm canlılara şiddete hayır” diyerek devam ettik. Bu etkinliğin Ağrı’da düzenlenmesi boşuna değildir. Türk mitolojisine göre dağlar kadındır, bütün nimetlerin yaratıcısı, koruyucusu, besleyecisi kabul edilir. Türkiye’nin zirvesi olan Ağrı Dağı, bütün heybeti, bütün güzelliği, bütün toprakları ve taşları, bütün kadınları ve erkekleri, bütün kuşları ve çiçekleri ile ülkemizde şiddet gören tüm kadınların koruyucusu ve sesi olmaya en çok yakışan yerdir!!! Bu etkinlikler devam edecek, duyuruları @parasut_2001 hesabından takip edebilirsiniz. (Ağrı) https://www.instagram.com/p/CoFXn4UI8S9/?igshid=NGJjMDIxMWI=
8 notes · View notes
selcuksofta · 1 year
Text
Kadınlar şiddete karşı tek ses
7 notes · View notes
nurgulece · 2 years
Text
“GİKAD Yanınızda” tırı Yenierenköy, Dipkarpaz ve Büyükkonuk’ta 100’den fazla kadının yüreğine dokundu
0 notes
dramatik-buluntular · 2 years
Photo
Tumblr media
“Terzi Fikri Gerçeği”
1979 yılında yapılan belediye seçimlerinde, diğer tüm partilerin aldığı toplam oydan fazlasını alarak bağımsız belediye başkanı seçildi. Halkla beraber Fatsa'yı yaşanır bir yer haline getirmeye çalıştı. Halkın yönetime katılımı egemenleri dehşete düşürdü.
Demirel, 50'den fazla insanın öldüğü Çorum olaylarında bile, "siz asıl Fatsa'ya bakın" diyordu.
 Yeni başkan ilçede lakabıyla tanınıyordu:
“Fatsalı Terzi Fikri!”
Fatsa uzun yıllar Terzi Fikri ile birlikte anıldı.
 1938 yılında Fatsa'nın Kabakdağ köyünde doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra ailesinin geçimine katkıda bulunmak için bir terzinin yanında çıraklığa başladı. Yaşamının sonraki bölümünde geçimini terzilik yaparak sağladı.
 12 Mart döneminde bütün devrimciler gibi Fikri Sönmez de cezaevine konulacaktı. Çıktığında yine kaldığı yerden devam eden Sönmez, Fatsa’da yediden yetmişe herkesi çevresine topluyordu. Öncelikle çok iyi bir terzi olduğu için şehrin önde gelenleri onun müşterisiydi.
Terzi Fikri ve çevresinde halkalanan arkadaşları belediye seçimlerini kazanmaya giden yolda halkın pek çok sorununa el atmışlar ve çözüm de bulmuşlardı.
Tumblr media
Bölgenin temel geçim kaynağı olan fındık için 1960’lardan başlayan görkemli mitingler yapıyorlardı. Taban fiyatlarının yükselmesini sağlıyorlardı. Terzi Fikri önderliğinde Fatsa halkı örgütlü olmanın bütün avantajlarını yaşayarak öğreniyordu.
Tumblr media
1979’un 14 Ekim, Terzi Fikri, Devrimci Yol’un bağımsız adayı olarak seçimlere girdi. Sönmez 3096, CHP adayı Zeki Muslu 1133, AP adayı Rıza Özmaden 859 oy aldılar.
O tarihten itibaren adı efsaneye dönüşmeye başladı. Fatsa’nın şehir içi yolları onunla birlikte açıldı.
Tumblr media
Bataklıkları onunla kapatıldı. Kamulaştırmaya parası yetmezse, sözlü olarak borçlanıyor, belediyeye para gelince de ödüyordu. Terzi Fikri’nin sözü bütün kağıt senetlerin üzerinde bir itibara sahipti. Ne diyorsa onu yapıyordu.
Tumblr media
Fatsa’da “Mahalle Komiteleri” kurdu. Yedişer kişilik komiteler sorunları saptıyor, Komite Başkanı Başkan’a iletiyordu. Çok kısa süre sonra sorun çözülüyordu. İşçilik gereken işlerde devrimci gençler öne düşüyorlar, halk da onlara katılıyor, müteahhit elinde aylarca sürecek hafriyatlar, bina yıkımları, yol yapımları sadece bir hafta sonu çalışmasıyla bitiriliyordu. Başkan Terzi Fikri de, bu “iş alaylarının” önünde yer alıyor, onlarla birlikte sabah alacasından gece karanlığına kadar çalışıyordu.
Tumblr media
Fatsa, sorunları, nüfusu ve toplanabilme özellikleri bakımından 11 birime ayrıldı. Fatsa'da yol, su, kanalizasyon gibi sorunların halkın katılımı sağlanarak çözülmesi doğrultusunda adımlar atıldı. Geniş köylü kitlesinin katıldığı fındık mitingleri düzenlendi.
Tumblr media
Arazi anlaşmazlıklarından kan davalarına, köy kavgalarından aile içi sorunlara kadar her türden sorunları halkla birlikte çözmeye çalıştı.
Komitelerin üzerinde durduğu tek konu belediye faaliyetleri değildi elbette. İçki ve kumar sorunları, kadına yönelik şiddet gibi konular da bu komitelerde ele alınan konulardı. Rüşvetin ve karaborsa malın üstüne gidilir. Zabıtalar, iş yerinde karaborsa mal bulduğu belediye meclis üyesinin bile gözünün yaşına bakmaz. Paralarını alamayan belediye çalışanlarına borçlar ödenir ve herkes düzenli bir şekilde maaşını almaya başlar. Ve tüm bunları -ilk zamanlar aldığı 8 milyon lira hariç- merkezden para almadan yapar, hem de 8 ay gibi kısa bir sürede.
Tumblr media Tumblr media
“Çamura Son Kampanyası”nın ardından “Fatsa Halk Kültür Şenliği” düzenlendi.
Tumblr media
Şenlik boyunca her türden sanatsal ya da kültürel etkinlikte doğrudan halkın katılımı gözetildi Büyük kentlerde yaşayan aydınların, demokratların, sosyalistlerin; sanatçıların da katıldığı şenlik, aynı zamanda bu insanların Fatsa’da olup bitenlere tanıklık etmelerine vesile oldu.
Tumblr media
İlçe buna benzer faaliyet ve kampanyalardan dolayı sol’un simgesi oldu. Tabii sağcı gerici zihniyet de boş durmadı. Gerek politikacısıyla, gerekse de basın yayın organlarıyla saldırıya geçti. Halkın desteği her zaman Fikri'nin yanındaydı.
Fatsa'da olup bitenden yoğun rahatsız duyan sağ, Fatsa'da gerçekleştirilen kampanyaları engellemek için ellerinden geleni yapmaya başlamıştı. Araçlara benzin bile yollamayan iktidara en sert cevap aslında halktan gelmişti: Her şeyi ortaklaşa kullanıyorlardı, önce benzini.
Fatsa'da komün düzeni kurulmuşken o esnada Çorum'da Alevilere yönelik bir katliam yaşanmıştır. Ülkücülerin saldırısına uğrayan Alevi mahallelerinden sonra Türkiye, kutuplaşmanın en yüksek olduğu dönemlerden birine girmekteydi.
Tumblr media
Bu esnada o dönemin başbakanı Süleyman Demirel, toplumsal gerilimi yükseltecek bir cümle kurmuştu: "Çorum'u bırakın, Fatsa'ya bakın." Süleyman Demirel için Fatsa’da yönetime halkın da dahil edilmesiyle yapılan güzel işler daha önemliydi.
Tumblr media
Mazallah, halk sosyalizmin iyi bir şey olduğunu sanabilirdi.
“Fatsa’yı vatan topraklarına katmaya geldim” Bu iğrenç söylem de dönemin niyeti belli Ordu valisi Reşat Akkaya’ya ait. Ordunun tankıyla, topuyla düzenlediği nokta operasyonuna da büyük “katkıları” olur (!) valinin.
  Bu hedef göstermelerin bir sonucu olarak 11 Temmuz 1980’de ilçeye bir askeri operasyon düzenlenir. Operasyon bizzat Kenan Evren tarafından yönetilir. Bu “mini darbe”, asıl darbenin bir nevi provasıdır. Hürriyet, operasyondan 2 gün önce “Fatsa’ya nokta harekatı duyurdu. TSK, ilçeye hücumbotlarla denizden baskın gerçekleştirdi. Harekata bir mekanize piyade taburu, üç jandarma komando birliği, il alay komutanlığı takviye birlikler, polis ve Vali Akkaya’nın kontrolündeki ülkücü militanlar katıldı.
Tumblr media Tumblr media
O yılların bir başka yasa dışı kavramı olan “Devletin Güvenlik Kuvvetlerine Yardımcı Güçler”adı altında ülkücü hareketin militanları Vali Akkaya tarafından Fatsa’ya salındılar. Vali, İçişleri Bakanı yerine düzenli olarak MHP Genel Başkanı Alpaslan Türkeş’e bilgi veriyor, ondan silahlı militan desteği istiyordu.
Tumblr media
Nokta Operasyonu ile Fatsa Yerel Yönetim deneyimi sonlandırıldı. Terzi Fikri tutuklandı. Ardından gelen 12 Eylül Darbesi ile ağır işkencelere maruz kaldı. Avukatı Haluk Türkmen “o işkenceler sonucu kalp krizi geçirerek öldü” diyor.
Tumblr media
Fatsa’nın efsanesi Terzi Fikri, 5 Mayıs 1985 günü Amasya Cezaevinde tutuklu olarak hayata veda etti.
Tumblr media
Kenan Evren; Orada Terzi Fikri diye biri çıkmış Devlet benim diyor Komite kurmuş. Fatsa'yı o komite yönetiyor. Ne yapılıp, yapılmayacağının kararını halk veriyor. Veya halk adına o komite. Yani kararı devlet vermiyor. Devlet otoritesi sıfır. Devletin kanunları Fatsa'da işlemiyor.
Tumblr media
Dönemin muktedirleri ağız birliği ederek onun Müslüman olmadığına karar verir ve selasını bile okutmazlar. Bu kısacık başkanlığı döneminde öyle bir etki bırakır ki, gerçeğe döktüğü bu sosyalist yerel yönetim deneyimi, daha sonra birçok araştırmaya konu olur.
Kendisini “vatan haini” ilan edenlere şu yanıtı verir Terzi Fikri: “Beton duvarlara, demir parmaklıklara mecbur edildiğim için hiç ama hiç üzüntü duymuyorum. Vatansever olduğumu bugün söylediğim gibi, yirmi beş seneden bu yana her yerde söyledim.
Tumblr media
Bunun için kavgalara girdim, işkence gördüm, zindanlara atıldım. Eğer bir ülkede vatan, İsviçre bankalarında gizli hesap defterleri ve Amerikan doları olarak görülüyor ve bu insanlar da yönetimi ellerinde bulunduruyorlarsa vatan için darağaçlarını omuzlayanları elbette ‘vatan haini’ ilan edeceklerdir.”
Fikri Sönmez anlatıyor:
“Belediye’nin aldığı tüm kararlar halkla tartışılmıştır; halkın onayı olmayan hiçbir iş belediye tarafından yapılmamıştır.
Tek cümleyle halk belediyede söz ve karar sahibi kılınmıştır. Demokrasinin gereği budur.” “Eskiden halk belediyeye ödediği parayı sormazdı. Memurların para karşılığı makbuz kesmediğine bile bakmazdı. Çünkü para belediyenin eline geçse de geçmese de kendisine bir yararı olacağına inanmazdı. Benim dönemimde halk belediyeye giden parayı takip etmeye başladı. Çünkü belediyeye giden her kuruşun dönüp ertesi gün hizmet olarak önüne dikildiğini görmüştü. Artık halk belediye gelirlerinin artması için belediye yöneticilerinden daha aktif görev içine girmişti.”
 “Anlatmak isterim ki, ben otuz yıla yakın geçimimi terzilik mesleğinden sağladım. bana ‘terzi’ olarak hitap edilmesi beni küçültmez, aksine yüceltir. ben adı geçen gazetenin yöneticileri gibi amerikan emperyalizminin borazanlığını yapıp da onlara kiralanmadım.”
 Mahmut Tali Öngören anlatıyor -Mayıs 1980/Demokrat "içkisini, kumarını bırakıp, işine dönen erkekleri görünce, faşizmin tehlikesini anlatan yaşlı kadınları dinleyince, halkın kendi kasabasının en ağır işlerini çoluk-çocuk birlikte yaptığını öğrenince, bütün bu uğraşlara faşist olmamak koşuluyla her partiye ve her görüşe sahip kimselerin katılabileceğini anlayınca, din adamlarının Fatsa’daki çabanın yararlarını halka anlattığını duyunca, bu eylemlerden korkacakların ve kıskanacakların sayısı elbette bir hayli yüksek olur.”
(Kaynak:https://twitter.com/sigaramcamel/status/1225865300089896962)
(Twitter: Kapheros)
14 notes · View notes