Tumgik
#küçük muazzam şeyler
ata-1966 · 9 months
Text
Tumblr media
Dünyada üç grup insan vardır:
1.Bir şeyi ortaya çıkaran veya yapan ve bir şeyler için savaşan küçük seçilmiş bir grup.
2.Bir şeyin yapılmasını seyreden ve sadece konuşup yerinde sayan büyükçe başka bir grup.
3.Ve neyin olup bittiğini bilmeden yaşayan muazzam bir kalabalık.
✒️Nicolas Murray Butler
27 notes · View notes
napayim · 6 months
Text
arkadaş dedi ki küçükken bu yaşlarımı merak ediyordum ve asla istediğim yerde değilim, ben de bi düşündüm aslında tam olarak istediğim yerdeyim şu an ve bu muazzam bir his. hayalleri küçük tutmakla mı alakalı bilmiyorum ama diğer insanlar için kolaylıkla ulaşılabilen şeyler benim için imkansıza yakındı ve çok uzak hayallerdi. hâlâ garip bir şekilde önüme farklı kapılar açılıp duruyor ve ben ailemi bile o kadar değiştirdim ki onlara ters gelen şeylerin olabilmesi için dua eder oldular. artık şükretmekten başka diyecek hiçbir şey bulamıyorum ya bazı şeyleri çok gönülden istemişim sanırım
17 notes · View notes
imkanlardahilinde · 3 months
Text
Günlerin Ardı – 13.01.24
Haftasonu Türkiye’den gelen yakın arkadaşlarımla birlikte geçirdiğim güzel vakitlerin ardından haftanın ilk iki günü işe odaklanmak çok zor oldu. Bu iki gün içerisinde işe gidip gelmek dışında kayda değer bir şey yapmadım. Kendimi sürekli elimde telefon sosyal medyada başkalarının yaşamlarının pasif bir seyircisi olarak sonsuz bir akışta önüme serilen ve asla ihtiyacım olmayan bir yığın dijital içeriğin karşısında boş bakışlarla koltuğun üzerinde uzanırken buldum. Kendime göre bahanelerim vardı. Zaten uzun çalışma saatleri sonunda yorgun argın ancak atabiliyordum kendimi eve; tembellik yapmak hakkımdı. Ancak mecbur bırakıldığımız çalışma hayatı ne kadar zor ve yorucu olsa da en azından ondan arta kalan zamanın kontrolünün bizde olması gerekirdi ve bu değerli zamanı ben elimde bir telefonla fütursuzca heba etmeye başlamıştım. Bu noktada, hiçbir zaman geç değildir deyip telefonu bir kenara attım ve kendi gündemimi nasıl belirleyebilirim diye düşünmeye başladım (İşin gerçeği böylesi aydınlanma anlarının çok da orijinal bir tarafı yok. Önceleri çok kez kararlar alıp bozmuş biri olarak içimdeki şüphe kurtlarını uyandırdım. Bakalım bu seferki nereye varacak.).
Gözüme masanın üzerinde duran film dergisi ilişti. Eskiden sıkı bir sinema takipçisiydim. Yeniden eski külleri alevlendirebilir miyim diyerek dergiyi satın almıştım. Şimdi bu boyalı dergiyi elime aldığımda görüyorum ki sosyal medyanın o sınırsız akışı bir şekilde bu derginin sınırlı sayıdaki sayfalarına da yerleşmişti. En fazla yüz sayfalık derginin içinde en az iki yüz filmin veya dizinin adının geçmesi beni dehşete düşürüyor. Bu kadar verili şey içerisinde hangisine odaklanabilirim.
Daha sonra uzun süredir kitaplığımda bulunan Byung-Chul Han’ın Palyatif Toplum adlı kitabını elime aldım. Kitap zaten kısa olduğu için bir oturuşta bitirdim. İlginç ve zihin açıcı bir kitap olmasına rağmen ne yazık ki dikkatimi okuma sürecinin büyük kısmında yeterince yoğunlaştıramadım. Uygun bir vakitte tekrar okuyup üzerinde düşünmek ve belki başarabilirsem hakkında bir iki cümle yazabilmek istiyorum. Yine de haftanın en anlamlı eylemi bu kitabı okumak oldu benim için. Hayatımızın kontrolünü elimize almakta atacağımız ilk adımın gerçekten sevdiğimiz şeyler üzerinde düşünmek ve bunlara zaman ayırabilmek olduğunu düşünüyorum. Kitap okumaya tekrardan küçük bir başlangıç yaparak bu adımı attım.
Son olarak da bu hafta öğünlerimdeki sebze miktarını muazzam ölçüde artırdım. Akşamları koca bir kase dolusu salata dışında bir şey yememeye karar verdim. Hayatımda ne gibi bir etkisi oldu veya olacak, bunun kısa vadede farkına varmak muhtemelen imkansız ancak yine de iyi hissettiğimi söyleyebilirim.
Bu küçük adımlarımı kutlamak için bu akşam bir bira açıyorum ve en kötü korku filmlerinden birini bulup izlemek için ekran karşısındaki koltuğuma kuruluyorum.
Esenlikle dolu günler dilerim.
4 notes · View notes
uyumadan · 5 months
Text
Şikayetvar adlı sitede muazzam vakalar var, bayılıyorum okumaya. Favorilerimin başında da kendini çok zeki sanan, kurnazlık yapmaya çalışırken avlanan kerizlerin şikayetleri geliyor.
Tumblr media
Hıyarın Amazon kategorisine girip "Amazon diye bir uygulama var" diye başlaması ayrı mükemmel ama bu en önemsizi. Koyduğu resimlere bak, ismi küçük harfle başlayan çakma Amazon uygulaması ve yasa dışı görev.
Tumblr media Tumblr media
Amazon kendi ürününü sahte bir şekilde aldıracakmış da yorum yaptıracakmış. Ulan ürün eline geçmeyecekse bunu sana yaptırmasına bile gerek yok. Bir de para ödeyip diyor klsdjgsdk Bunun için para ödeyip mağdur oluvermiş. Yalnız bu konudaki tek embesil bu değil
Tumblr media
elrkwjgerkgjerklgj Kambriyen gibi patladım. Bir de dünyanın en büyük firmalarından biri olan Amazon'un müşteri hizmeti diye sikko bir Gmail adresine mail atması, sonu üç haneli sayı olan telegram melegram hesabı sayıklaması... Her şey harika. Git savcılığa başvur hadi.
Eminim bu konuda dahası vardır ama şimdi başka bir taneye geçelim. Çok sevdiğim ve zaman zaman açıp okuduğum bir türü var. Hani Google'da arama yapınca virüs bulaşmış, reklamlara boğulmuş ve reklamların sitenin kontrolünü ele geçirdiği türlü sitelerden "Tebrikler, Google'da 5 milyarıncı aramayı yaptınız, ayfor kazandınız" cart curt diye konfeti yağan bir sayfa çıkar ya. Şu sayfa:
Tumblr media
İşte bu sayfayı gerçek sanıp, iPhone'una cartına curtuna kavuşmak isteyen lavuklar sözde hediyelerini seçip sonraki adıma geçmişler. Sonraki adımda da "size hediyenizi gönderebilmemiz için öncelikle bize şu kadar para göndermeniz gerek" diyerek bir sayfaya yönlendiriyormuş. Burada da örneğin 25 TL yazarken ödeme esnasında bu 25 Euro'ya dönüyormuş vesaire. Şimdi örneklere bakalım:
Tumblr media
Ne hikmetse birebir aynı metne sahip birden fazla şikayet oluyor. Herhalde dil özürlü oldukları için kendi cümlelerini kurmaya korkup birbirlerinden kopyalıyorlar. Bir de "siz uyanmadan karttan parayı çekebilsinler" yazmış kljsdgds Ulan o aşamaya kadar gelen birinin bunu söyleyebilmesi çok komik değil mi? Bir başkasına bakalım:
Tumblr media
Google'dan tabii ki şikayetçiyim dslkgs Google amblemi vardı sdkgjsd Başta çaktım mevzuyu dskjgwedgksj Bu tür şikayetlerde mevzu çakmak gibi tabirler kullanırız elbette. E-posta istedi, tabii vermedim dlskgmsd ama merak ettiğimde devam ettim ve adresimle telefon numaramı girdim KLAJDGOIEWJGKWEJGKL enfes, masterpiece
Şimdi atacağım örnek Şikayetvar'dan değil fakat sabah karşılaştım ve kesinlikle koymam gerek:
Tumblr media
Yok, bir şey demiyorum dslkgjwejgew Peki hocam.
Zamanında bir sahte diploma vakası vardı, belki görmüşsünüzdür sosyal medyadan. Bazı tipler sahte diploma hazırlama sitesinden kendilerine sahte diploma hazırlatmaya çalışmışlardı ve dolandırıldıklarında utanmadan sikayetvar.com'a şikayet açmışlardı "sahtediplomacartcurt.net sahte diplomamı göndermedi" vesaire diye. Bunun direkt Google aramasını koyayım, bilinen bir vaka olduğu için:
Tumblr media
Bunun dışında, "ava giden avlanır" konsepti dışında da Şikayetvar'dan muazzam içerikler çıkıyor. Ben paylaşmıştım sanırım bir tanesini, Papağan antep fıstığının içindeki çoğu antep fıstığı kapalı diye yasal işlem başlatacağını yazan bir tip vardı. Tekrar paylaşayım dedim de bulamadım lan, şansa bak. O elemanın profili muazzamdı. Televizyondaki her dizi için "yayından kaldırılsın derhal, aile yapımızı bozuyor" cart curt yazıp sonra "hala yayından kaldırılmadı" diye başka bir şikayet falan açmıştı. Neyse artık. RTÜK'e bakarken şunları gördüm:
Tumblr media
RTÜK ülkenin şeriattan sorumlu kurumu herhalde.
Tumblr media
Şiştim. Neyse benim sinirim tepeme çıkıyor bunlara bakınca. Yarrak kürek programları savunduğumdan değil, onların hepsi yok olsun da, aile yapısı ne amk, aile içi saygı ve sevgiyi öldürmeye yönelik ne amk
Instagram, Facebook, Google vesaire, bu kategorilerin altında da eğlenceli şeyler çıkabiliyor. Tumblr'ınkine baktım da orası sıkıcı. Fakat dünya çapındaki şirketleri çok bireysel dertlerden şikayet ediyorlar, enteresan enteresan işler.
2 notes · View notes
yavruceyln · 5 months
Text
günaydın. şöyle bi aynaya baktığımda her şey muazzam dört dörtlük. bı tane daha ağzım olduğunu düşünün ya da iki tane göz değil de bı tane gözümüz olduğunu nasıl dengeler bozulur mesela tek bacağımiz ya da tek kolumuz düşünebiliyor musunuz o şekilde yaratılsaydik. kolaylıkla keşke burnum daha küçük olsa daha uzun olsam ya da daha güzel olsam vs. şeyler söylüyoruz ama her şeyimiz muazzam derinden inceleyip baktığımızda. şu yüzümdeki benler bile ergenlik döneminde biraz takmıştım onlara ama şuan onların bana renk kattığını düşünüyorum onlar benim bı parçam. Velhasıl kelam bu şekilde yaratılışımıza şükretelim ki bedenimizin hakkını verelim..
2 notes · View notes
simgearc · 1 year
Text
Sana mucizeler vaadedemem ama, mucize aratmayacak kadar çok sevebilirim seni…Sana dair ilk cümlem -çok garip birşey bu, nesin sen, korkuyorum senden-di… O anki gülüşün hala aklımda… Anlayamayan, hoşuna gitmiş, kafası karışmış bir gülüş… sonra da küçük bir kıza masal okur gibi girdin hayatıma, masal tadında… Masalları severdim, severim, evet… Ama bunu sana söyleyemedim. Korkuyordum senden… Şimdiyse, seni kaybetmekten… Konuşamıyordum, anlatamıyordum, dinleyemiyordum, dizginleyemiyordum duygularımı, içimde deli bir nehir gibi çağlayan aşkı tutamıyordum… Yapamadığım çok şey vardı… Ama sevdim seni… Sana mucizeler vaadetmedim… Ama sen, mucizenin ta kendisiydin… Ben de seni, mucize aratmayacak kadar sevdim…Bir mucize arar gibiydin seni tanıdığımda… Gözlerin nereye baksa, aynı soruları soruyordu bana… “Gerçekten aşk var mı?” “Gerçekten sevebilir mi insan?” “Gerçekten bir masal yazılabilir mi bir yaşamdan?” Öyle çok kırılmıştık ki; korkuyordun, korkuyordum… Hayatım boyunca, yapmaktan korktuğum tek şeyi yaptım ve aşık oldum sana… Ama hiç pişman olmadım sonrasında, olmayacağım da…Ve ben sana, mavi bir masal yazdım… İnanıp inanmayacağını düşünmeden masallara… Masalımı maviyle donattım. Bunlar mucize değildi, hayır… Sana mucize vaadetmedim… Ama seni, mucize aratmayacak kadar çok sevdim…Sana dair anlatılacak o kadar çok şey var ki aslında… Dedim ya, yaşarken anlatamıyor insan… Ne zaman yazmaya kalksam, içimden geçen cümleler hep aynı yerde takılıp kalıyor… Ne zaman seni yazmak istesem, ne zaman sana yazmak istesem, kelimelerim düğümlü…Artık senli zamanlarıma gün değil, günler diyebilmenin mutluluğu da eklendi senli mutluluklarıma… Seni tanıdığım için, seni sevdiğim için, benim olduğun için mutluydum zaten… Ve artık sana “seni çok sevdim” derken, çok geniş bir zamanı anlatıyor geçmiş zamanım… Ve şimdiki zamanım da, çok büyük bir sevdayı…Yazıldığında göreceksin, ne çok sevildin…
Yazıldığında göreceksin, ben seni ne çok sevdim…
Seni Seviyorum, Çünkü, Gözlerinin içinde binlerce yıldız, gecenin karanlığını delip geçiyor.
Bana bakarken kendimi yıldızlara tepeden bakıyor gibi hissediyorum…
Ruh altı gram derler. Bir yerde okumuştum. Ölünce oracıkta sadece altı gram gidermiş insanın bedeninden. Sadece altı gram. Bunca yaşadığımız şeyler sadece altı gram. Bence ruhun ölçü birim farklı olmalı. Ruhun ölçü birimi farklı olmalı ki, kaldıramıyorum bu anı,bunca zamanı, bunca yaşanmışlığı.. Ya da altı gramı aşıyor bu yaşananlar bilmiyorum. Benim hayatıma bu denli güzel gelen tek seynsensin biliyorsun. Ben hiç ayrılmadık kimseden, nasıl ayrılınır bilmiyorum. Saçmalarsam mazur gör beni. Baban elini tutmayı bıraktığı zaman büyürsün. Büyüdüğünü sanırsın. İlk ayağın tökezlediği zaman düşersin. Ve baban oracıktadır kaldırır. Sonra bir daha düşersin ve baban gene oradadır kaldırır. Ve bir daha düştüğünde ise kaldıracak kimsen yoktur. İşte o zaman büyümüş olursun. Sen benim elimden tutup kaldırmasaydın hala babasını kaybetmiş bir çocuk gibi yok olucaktım kalabalıkta. Kurumuş bir çiçeğe can gelmesi imkansızdır. İstediği kadar son bahar olsun daha fazla kurutamaz. Istediği kadar ilkbahar olsun yeniden açamaz. Seni ilk gördüğümde çıkmaz bir sokakta unutulmuş, ara sıra su verilen, çok az güneş gören, ilgisiz bir çiçektim. Yine de o halimle bile sokağını güzelleştirmeme izin verdin. Eğer senin olursam, çıkan bir sokak olursun, yüreğinin en çok güneş alan yerine koyarsın, emek verirsin sevgi verirsin, o güzel dallarımı açmama yardım edersin diye düşündüm, ama kendimi sana endekslerken senin sevgine kendimi kaptırırken sevgiden ötürü yaptığım bir çok hata da seni kaybettiğimin git gide sevgini yitirdiğimin ve kafanda bir sürü soru işaretleri yarattığımın farkına varamadım . Özür dilerim gülüşü güzel sevgisi muazzam cocuk. Sana denize açılan bir sokak olamadığım için. seni seviyorum sarmasık :)
8 notes · View notes
doriangray1789 · 1 year
Text
KÜÇÜKLERİN BÜYÜK DÜNYASI BÜYÜKLERİN KÜÇÜK DÜNYASI KÜÇÜK PRENS- ANTOİNE DE SAİNT-EXUPERY (BU kitabı çocuklar için sananlara...) 'Belki de gökyüzü insanlardan uzak olduğu için bu kadar güzel.' "Hoşça git," dedi tilki. "Vereceğim sır çok basit: İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez." Küçük Prens unutmamak için tekrarladı: "Gerçeğin mayası gözle görülmez." Aslında küçük ve büyük gibi sıfatlar kullanınca bile bir sayı kısıtlaması içine girmek durumunda kalıyoruz. Bu kitabı kendi hayatıma göre küçük hissettiğim bir zamanımda okuduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Kitapta küçüklerin hayal dünyasının genişliğiyle büyüklerin akıllarının salt sayısal ve statik çalışmasının savaşı var. İçinde büyüklere dair öyle güzel göndermeler ve sosyolojik eleştiriler var ki, bunların içinde büyüklerin, insanları giyim tarzlarına göre yargılamalarından her konuda olan kısıtlayıcılıklarına, her konuya dar açıdan bakıp monoton bir şekilde hayatı ele almalarına kadar bir çok eleştiri mevcut.Aslında yaşımız ne kadar artıyorsa bize gülen yıldızları da o kadar az hatırlıyoruz, dünyevi sorunlarımızı daha da büyütüyoruz, salt sayısal akıla daha da çok yaklaşıyoruz. Ne kadar bazı şeylerde sayıca artıyorsak, ruhumuz o kadar küçülüyor. Bu dünyada gözümüzün alabildiğine ne kadar gitmeyi düşünüyorsak büyükler bizim gözümüzde o kadar büyük olmaya çabalıyor. Çünkü onların kararlarını büyütüyoruz. Onları ne kadar büyütürsek hayal gücümüzden harcıyoruz. Neyse ki, Küçük Prens'in dediği gibi bu yaşımda yüz bin liralık bir ev gördüm deyip "Aman ne güzel ev!" demiyorum büyükler gibi. Ben de pencerelerindeki saksıları, içinde yaşayacağı insanları ve psikolojileri, çatısındaki kumruları düşünerek o evleri tasarlayıp güzelliği bu değerleriyle düşünmeye çalışıyorum çünkü. Sayılar üzerinden işleyen dünyamızda o kadar fazla ve o kadar gereksiz şeylerle uğraşıyoruz ki, en değerli olan şeyleri unutuyoruz bazen. Küçük Prens'in anlatmış olduğu her gezegene her gün uğruyoruz. Aynı gün içerisinde krallaşmaya çalışan insanı dinliyoruz, kendini beğenmişin biriyle konuşuyoruz ve o bizi hayranı sanıyor, alkolik ve bağımlı insanlarla konuşuyoruz, işinden ve sayılardan başka bir görmeyen insanlarla konuşuyoruz, bakış açısını geniş tutamayan, düşünemeyen ve sorgulamayan insanlarla konuşuyoruz. Fakat üzerinde yaşadığımız gezegen öyle bir gezegen ki, kendilerinin büyük yer kapladığını sanan insanlarla dolup taşan bir gezegen. Sayılara bayılanlar ve her gününü düşünmek uğruna değil de sayılara, işine ayıranlarla dolu.
''İnsanların arasında da yalnızdır insan...'' Bu dünya Küçük Prens'in de dediği gibi o kadar kuru, o kadar sivri, o kadar sert ve acımasız ki evrendeki küçüklüğüne rağmen kendisini en büyük gezegenmişçesine tanıtıyor! Ama bilmiyor ki o noktanın noktasının noktası bile değil. Hal böyle olunca, içinde yaşayan insanların büyüklenmeleri bile ne kadar önemsizmiş dedirtiyor insana. Ben de bir gün Küçük Prens'in tanımlamasıyla büyük olacağım. Hatta büyük olduğumda da bu kitabı zevkle okuyacağım ve kendimin ne kadar monoton olduğunu göreceğim. Ama artık bir yıldızın bile yaratılışının muazzam bir olay olduğunu biliyorsam, bütün yıldızların da böyle olduğunu bilerek bakacağım yıldızlara. Aslında önemli olan gözümüzle baktığımız şeylere bir de yüreğimizle bakabilmeyi öğrenmek. Mantığımızla algıladığımız şeylere duygumuzu katabilmeyi başarmak. Aşçıysak yemeğimize sevgi katabilmek, ressamsak resmimize renk katabilmek... Unutmayalım ki, bir yerde bir kuyunun saklı oluşudur çöle güzellik veren. Onun için umudunu kaybetme, hala bir yerlerde çölde açan bir çiçeğimiz olabilir. Zira, köklerimizin olmadığı bu dünyada çölde bile açabilen bir çiçeğin olduğunu düşünürsek hiçbir şey imkansız değil... Bence çocuk kitapları kategorisine konulmaması gereken bir kitap bu. Çünkü kitabımız küçük bir çocuğun ağzıyla biz büyüklerin hatalarını eleştiriyor ve dersler veriyor. Büyükler kendi çocukluklarını zamanla unutuyorlar Bir çocuğu anlamak, onun dünyasına inmek ve kaliteli zaman ayırmak ile olur. -Küçük prens ekledi: '' Ama gözler kör. Yüreğiyle bakmalı insan...'' -"Ne kadar da gizemli bir ülkeydi, şu gözyaşları ülkesi." -''“İnsan komik olmak istediğinde bazen yalan söylemek zorunda kalıyor.”
Tumblr media
14 notes · View notes
mistikyol · 11 months
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
BİLGELİK KİTAPLARINDAN BİRİNİ SEÇ VE SENİN İÇİN YAZILAN MESAJI OKU!
BİRİNCİ KİTAP: KENDİ GÜCÜNÜ TANI Zihninle birlikte duygularının da hakimi olursan ulaşamayacağın hiçbir şey yok. Farkındalığın her geçen gün artıyor ve bununla birlikte yaşamında yapman gerekenler de netlik kazanıyor. Bu dünyaya gelme misyonun hem kendi karmanı çözümlemek hem de çevrendeki insanlara ışık olmak. Karmanı çözümlerken karşına çıkan zorlukları farklı bir olgunlukla karşılamaya hazırsın. Ruhunun olgunlaştığını duygularını negatiften pozitife daha hızlı döndürerek gösteriyorsun. Senin için artık çok diplere düşüler söz konusu değil çünkü enerjini doğru kullanmayı başarıyorsun.
İKİNCİ KİTAP: GİZEMLERİ ARAŞTIR VE KENDİNİ EĞİT Sana kozmosun bilgilerinin kapısı açılmış. Bu demek oluyor ki bundan sonra farkındalığını yükseltmek için gerekli olan bir eğitimden geçeceksin. Gizemlerin sırrına ulaşabilirsin ve böylece kaderinin hakimi olmayı da öğrenebilirsin. Bu dünyaya gelme misyonun görünenin ötesindeki gerçekleri bulup ortaya çıkarmak ve insanlara bunları aktarmak. Işık işçisi olduğun için bazen yorgun düşsen de meleklerin yardımı ve desteği her zaman seninle. Hayat yolun bilgelikle parlıyor ve bu güzel yolda ruhunla ve kalbinle yürüyorsun. Senin için artık karanlık yok çünkü sen ışığı seçmiş bir varlıksın.
ÜÇÜNCÜ KİTAP: YAŞAMININ NE BÜYÜK BİR HEDİYE OLDUĞUNU GÖR Geçmişinin etkisinden sıyrılıp günün getirdiği küçük hediyeleri ve mucizeleri kucakladığından beri farklı bir enerjinin içindesin. İç huzurunun ve vicdanının yönlendirmeleriyle yürüdüğün hayat yolunda şefkati ve sevgiyi rehberin yapmışsın. Senin varlığın bir çok canlıya ve insana şifa getiriyor. Bu dünyaya gelme misyonun şifalandırılması gereken karanlık enerjileri dönüştürmek ve bunu başarıyla gerçekleştiriyorsun. Bazen hiçbir şey yapamamışsın gibi bir karamsarlığın seni sarmasına izin veriyorsun ve buna asla kapılma çünkü sen titreşiminle bile dünyada bir fark yaratıyorsun.
DÖRDÜNCÜ KİTAP: NİYETLERİNİN VE İNANÇLARININ GÜCÜNÜ FARK ET Dünyanın zıtlıklarla dolu bir okul olduğunu ve bazen en kötüsünü yaşayarak elindekilerin kıymetini anlaman gerektiğini fark ettiğinden beri yaşadıklarına farklı bir gözle bakıyorsun. Aslında kaybettiğin hiçbir şey yok; sadece ruhunun alması gereken dersler var. Sen tüm bu hayat oyununda bundan böyle yoklukla değil varlıkla ödüllendirileceksin. Bunu yaşarken de geçirdiğin her şeyin sana kattığı olgunlukla parlayacaksın. Bu dünyaya gelme misyonun bir simyacı gibi yaşamını dönüştürmek ve muhteşem bir hikaye yaratmak.
BEŞİNCİ KİTAP: HAYATINDA OLAN'I VE OLMAYAN'I EŞİT ŞEKİLDE KABUL ET En zor derslerden birini yani çok istediğin halde olmayanları veya çok beklediğin halde gerçekleşmeyeni yaşayarak büyük bir cesaret gösteriyorsun. Cesur bir ruh olduğun için tüm bunların sana kattığı bilgelikle titreşimini yükseltiyorsun. Kaderin örgüsünde bazen bazı şeylere ulaşamaman da gerekiyor. Yine de kendine duyduğun sevgiden ve saygıdan hiçbir şey kaybetmeden ayağa kalkarak yoluna devam ediyorsun. Bunu başardığın için çok önemli bir aşamayı geçmiş bulunuyorsun. Bu dünyaya gelme misyonun kaderin örgüsündeki gizemi dimdik duruşunla çözmek çünkü artık bundan sonra tüm niyetlerine ulaşacak güçtesin.
ALTINCI KİTAP: HİÇBİR ŞEYİN TESADÜFEN SANA GELMEDİĞİNİ GÖR Şu anda durduğun noktaya gelişigüzel seçimlerle gelmediğini, içsel rehberliğinin ve meleklerin seni nasıl da yönlendirdiğinin farkında varıyorsun. Tüm bu inceliklerle dolu tesadüfler senin ruhsal gücünün ortaya çıkmasına katkıda bulunuyor. Hayat düzeninde bir değişiklik olmamış olabilir ama bakış açın son dönemlerde muazzam bir değişimden geçiyor. İşte buna uyanış diyebiliriz. Bu dünyaya gelme misyonun ruhsal varlığının gücüne uyanarak diğer insanlara da rehberlik etmek. Uyanışta olan tüm diğer ruhlarla birlikte bu zaman diliminde burada bulunman tesadüf değil.
YEDİNCİ KİTAP: SAKİNCE VE İSTİKRARLA NİYETLERİNE ODAKLAN Zihnindeki gürültüden uzaklaştığından nasıl da huzurlu hissettiğini ve kendi özüne yakınlaştığını fark ediyorsun. Sakinliğin büyük bir güç ve öğrenilmesi gereken çok önemli bir beceri olduğunu anladığın için ruhsal olarak hayatın negatifliğine kapılmamayı öğrendin. Sakince kalbinden geçirdiğin niyetlerine odaklandığın zaman hepsine kolaylıkla ulaşabilirsin. Bu dünyaya kalbindeki niyetlerine ulaşabilmenin yollarını keşfetmeye geldin ve bunları başararak çevrene örnek olacaksın. Dikkatini asıl önemli olan konulara odaklayarak ruhsal olgunlaşmanı hızlandıracaksın.
SEKİZİNCİ KİTAP: SENİN İÇİN AÇILAN DEĞİŞİM KAPISINDAN KORKMADAN GEÇ Maddi ve manevi kayıplardan geçtikten sonra gelen ruhsal bilgelikle ve yükselen titreşiminle büyük değişimlerin eşiğinde duruyorsun. Hayat alma ve verme dengesinde ilerliyor ve şimdi senin alma zamanın geldi. Verdiğin güzellikler, sabırlar dayandığın zorluklardan sonra sana bolluk, bereket ve mutlu ilişkiler olarak geri dönüyor. Bu hediyeleri şükrederek kabul et ve hayatın incelikle düzenlenmiş dengesini daha da derinden fark et. Dünyaya ruhsal bilgelik kazanmaya geldin ve yaşadıkların hep buna ulaşman için gerçekleşiyor. Derin üzüntüler ve acılar senin hayatında artık etkisini yitirdi çünkü her şeyin özündeki bilgeliğin farkındasın.
#mistikyolyoutube #mistikyol #bilgelikkitapları #mistikyolkişiliktesti #mistikyoltesti #ruhsalmesaj #mistikyolruhsalmesajlar #ruhsalgelişim #kişiselgelişim #didemçiloğlu #cemçiloğlu
4 notes · View notes
hayalperestnur0 · 1 year
Text
Zorluklara Rağmen Hayat
Hayat söylemesi ne kadar kolay değil mi? Peki biz neden bu kelimeyi yaşamaktan çok korkuyoruz?
  Hayat çok muazzam bir şey. Bizi zorlayan tarafı ise olumsuzlukları .Bazen bir olayın içerisinden çıkamıyoruz bazen ise bir duygunun. Onlarca sorun çıkıyor karşımıza mücadele etmeye çalışıyoruz. Yoruluyoruz  hatta bazen o kadar yoruluyoruz ki ölmek için dua ediyoruz Tanrı'ya yalvarıyoruz.Sonra ne mi oluyor. Bazılarımız düştüğümüz dipten çıkmaya çalışıyor ve çözüm arayışına başlıyor. Bazılarımız ise yorulduklarını söyleyerek dipte kalmaya devam ediyor. Sizce gerçekten de yoruluyorlar mı?
 Benimde olayların  içerisinden çıkamadığım  zamanlar çok oldu.Bazen kendimi aşırı çaresiz hissettim. Çevremdeki insanlar senin yaşın küçük daha ne yaşadın ki dediler. Beni hiçbir zaman anlamamayı tercih ettiler.Yaşım küçük olabilir ama bu hiç zorlukla karşılaşmayacağım anlamına gelmez.Hepimizin yaşadığı ilk zorluk doğduğumuz gündü.Düşünsenize hayatınız normal bir şekilde devam ederken bir anda gözünüzü açıyorsunuz  bambaşka bir yerdesiniz etrafınızda tanımadığınız dolu insan var. Zorluğa ilk tepkiniz ise ağlamak oluyor. Zaman ilerliyor sorunlarımız  arttıkça tepkilerimiz artıyor çeşitli zorluklar görüyoruz hiç bilmediğimiz duygularımız açığa çıkıyor. Büyüyoruz  hayatın bize kazandırdığı dolu şey oluyor.Sonra bir gün daha önce hiç karşılaşmadığımız bir zorluk çıkıyor karşımıza .Ne yapacağımızı bilmiyoruz.Çözüm arayışına geçiyoruz yeni şeyler öğreniyoruz.Bize iyi gelen şeyleri yapmaya çalışıyoruz.Pes etmiyoruz.O zorluğu da atlatıyoruz.Sonra kendimizi daha güçlü hissediyoruz.Hayat o zorluklardan sonra daha güzel gelmeye başlıyor.Uğruna çabaladığımız  zorluklar yaşadığımız şeyin boşa olmadığını görüyoruz. Ya da  hiç çözüm aramıyoruz.Pes ediyoruz.Dipte yaşamaya başlıyoruz.Sorduklarında yoruldum diyoruz.Ama savaşmaktan korkuyoruz.Dipte yaşayarak aslında daha çok zorluk yaşıyoruz.
 Umarım çoğumuz zorluklara rağmen düştüğümüz o dipten çıkarız ve süresini bilmediğimiz bu hayatı en güzel şekilde yaşarız.
Uğruna savaştığım şeyin bir gün bana geri döneceğini biliyorum.
7 notes · View notes
iclitanrilarkorosu · 2 years
Photo
Tumblr media
#trustedhousesitters diye bir uygulamayı keşfetti Fatoş, rahat durmayalım hep maceramız olsun diye 🙂 Evi Airbnb’ye verdik bir kaç günlüğüne biz de kalktık bu küçük kasabadaki eve geldik. Ev sahibi ile hiç karşılaşmadık, enfes bir hoşgeldin mektubunu, iki müthiş sevgi dolu kedisini, balıklarını ve muazzam evini bırakıp gitmiş. Şimdi ben sabah uyanıp içinde büyüdüğüm kültürün bütün sorgulamalarını gözden geçirdim, ne çok yormuşuz kendimizi. Oysa ki hiç tanımadığımız insanlarla evleri, alanları daha aklıma gelemeyen nice şeyi paylaşmak ne hafif ne eşsiz bir iç ses dinginliği. Bahçede güneşleniyoruz, içerden hafif müzik geliyor, sadece rüzgarın ve yaprakların sesleri sürekli değişiyor geri kalan her şey kıpırtısız. Son bir kaç günlerdir çok öfkeliyim, geçsin diye bekliyorum bazen ama olmuyor. Dün terapiste dedim ki “onca öğrenip, sıraya koyduğum şeyi başka bir ülkede yeniden kuruyorum ama burdaki zemin öyle sağlam da değil.” Sonra aklıma çok önce okuduğum bir şiir geldi; “bazen şehirler, ülkeler değişir / bazen aşklar, özlemler / bazen de insanlar değişir/ sen en iyisi insanları boşver.” İlk okuduğumda kamyon arkası gibi gelmişti, söylenmiştim bu da şiir mi diye ama işte insanın aklı da bazen kendisini şaşırtıyor 🌿 Hafiflemek, deneyimin içinden geçmek, o deneyime saygı duymak, maceraya atılmak, o maceraya saygı duymak şu an kendime hatırlattığım şeyler. Yani ölümün olduğu yerde çok da ciddi olmamak gerek sözünü de hatırlayarak. Güzel bir gün olsun dilerim size de, bugün de yaşadığımızı anımsadığımız bir gün olsun… #yasonra (at East Grinstead) https://www.instagram.com/p/CinBWzUoune89gwB5RQboqL-nU0ig3efIsE7jQ0/?igshid=NGJjMDIxMWI=
7 notes · View notes
dikisizleriblog · 1 year
Text
Hayatın mucizelerini düşündüm bu gece. Aslında canlı ve cansız olan her şey bir mucizedir. İnsan görmeye, bakmaya, dokunmaya alışır. Zamanında inanılmaz gelen şeyler sık sık karşılaşınca klasikleşir, sıradanlaşır halbuki her şey basit geldiği kadar da muazzamdır ve asıl muazzam olan insandır. Belki bu yazıyı kimse okumaz ve yazdıklarım kimseye dokunmaz ama olsun bunlar okunmasa da bilinmese de benim doğrularım değişmeyecek. Şimdi soruyorum hiç aynanın karşısına geçip ben nasıl muazzam bir şeyim dediniz mi ? Toplumda lanet olası kalıplaşmış güzellik algıları, makyajlar, kıyafetler insanın aklına o kadar girdi ki herkes güzelliği yapılan makyaj ve fizikten ibaret sanıyor. Ben öyle düşünmüyorum ki bunun sonuna kadar arkasındayım. Belki bir tebessümü güzel gelir gözümüze belki de gökyüzüne dalıp her gün görüyormuş gibi değil de ilk defa keşfediyormuş gibi izlemesi dikkatimizi çeker bilmiyorum ve bunları insanlarda aramak yerine ilk kendimize bakmalıyız. Herkesin sevdiği bir şey elbette ki vardır küçük şeylerle mutlu olmayı bilmek bir lütuftur bence ve en çokta küçük şeylere mutlu olan insanların hayattan büyük beklentisi olur -dünya için küçük ama bizim için büyük şeyler- birinden gül almak çok küçük ama aynı zamanda çok büyük bir şeydir ve bu bile çok güzeldir. Ve gelgelelim benim mucize anlayışıma…. Ben sekizinci sınıftayken beyin kanaması geçirdim, karşımda en yakınım olan insanlar duruyordu ve ben onların isimlerini dahi o an hatırlayamıyordum gecesinde annemin ismi yerine kuzenimin ismini söylemiştim isimler bir mucize ve hatırlamak bir mucize, aynı gece doktor beyin ölümü gerçekleşiyor demiş kuzenime ve ben sabaha kadar kötü olursam ameliyat olacaktım olmadım bu benim ikinci mucizem bir ay sonra kontrole gittim yeni doktor kan geçmediyse ameliyat olmam gerektiğini söyledi ve ben o hafta stresten uyuyamadım o yaşta… ve kan azalıyordu ameliyata gerek kalmadı bu da benim mucizem ve son olarak aylar sonra başka bir doktora gittim kan kalmamıştı. Doktor ameliyat olmadan o kadar kanamaya rağmen kurtulmamın bir mucize olduğunu söyledi. Ben o gün mucizemle kurtuldum, bana o gün ikinci bir yaşama tutunma şansı doğdu. Tabi bazı sonuçları oldu, iki yıl boyunca baş dönmesi çektim ama güzel bir sonuca ulaşmak için zorluklara katlanmak gerek dünyamızın bize öğrettiği en iyi şey bu. Gelgelelim asıl mesajımaa^^ Hayatta hep bu sondu artık dayanamıyorum bir dala ihtiyacım var bir mucizeye ihtiyacım var dediğimiz zamanlar olur ve biz mucizemizi insanlarda ararız onlar da sadece dağıtıp gider. Herkes kendi dünyasının mucizesidir çünkü eğer siz olmasanız olacakların hiçbir anlamı olmaz. Her şey siz varsınız, ayaktasınız diye olur herkes kendi hayatının baş rolü ve mucizesidir. Herkes kendi hayatının en güzel insanıdır. Kalıplaşmış şeyler hep var olur ve insanoğlu bunlara özenir bir başkasının hayatına ve mucizesine ve o süre zarfında da kendi süresi biter. İnsanlar için kendinizi yormayın ve güzellikler içinde sadece kendiniz için yaşamaya odaklanın. Not: Hayattan dersler de alırız ama bir dersi defalarca almak sonucunu değiştirmez siz siz olun bir ders ile yetinin.
2 notes · View notes
egotangoo · 28 days
Note
Diğer anonime katılmıyorum sevilmek bi ihtiyaç ve muazzam bir şey nasıl sevdiğini anlatsaydın da o zaman sevgini övdün derlerdi. Günün büyük kısmında beraber olup hiç sıkılmadınız mı ben sanırım biraz kendime yalnız kalma alanı isterdim ama o 15 saatte gerçekten keyif alıyorsanız harika bir durum bu. Şimdili bu kısa süreli ayrılık zor gelir ama özlemler lazım ilişkiye. Ama seneye ciddi bir şeylere başlamak için biraz erken gibi değil mi sanki 3 ay sonuçta henüz
Şöyle söyleyeyim ben yalnızlıkla çok iç içe kalmış biriyim bazen çok sessizleşiyorum ya da o çok eğleniyor o ara ben duruluyorum noldu diyor yoruldum diyorum gülüyor izliyorum ben sen eğlen diyorum sonra o bir şeyler anlatıyor. Ya da bazen kitap okumasını istiyorum okuyor sürekli her istediğimde bazen o bana sorular soruyor bu konuyla ilgili ne düşünüyorsun şu konuyla ilgili ne düşünüyorsun ben çok fazla kitap okudum ve araştırmayı da çok seviyorum bildiğim şeyleri onunla konuşuyorum siyasi,tarih ne bileyim bazen din bazen bilim üstüne araştırma yapıyoruz beraber. Arkadaşlarla buluşuyoruz okey oynuyoruz ya da bir yerlere eğlenmeye gidiyoruz tanıdık mekanlara gidiyoruz. Tavla oynamayı çok seviyoruz yeniliyor diye sürekli kavga ediyoruz. Santraç oynamayı çok severim genelde bu ikili de asla yenilmem o yüzden onu biraz sinirlendiriyorum. Onun dışında küçük kendimizce piknikler yapıyoruz.Konser kovalıyoruz. Bazen sahile gidip sırt sırta sessizce duruyoruz yani böyle olunca zaman geçiyor. Onun dışında ki soruya da gelirsek yeni bir ilişki ama uzun bir tanışıklık var ve bazen 10 yıl 3 ay etmez de olabilir. Ama dediğim gibi 1 sene geçmesi lazım bi yine de şuan sözde bir konuşma var biliyorsun söz uçar yazı kalır. Bir şeyleri yolunda devam ettirirsek ufak ufak adımlarla devam edicez zaten direkt evlenmekten bahsetmemiştim.
0 notes
alasestrellas · 3 months
Note
Bir çocuğun babasıyla geçirceği güzel bir an sence nedir? Sen ilerde kocanla çocuğunu nasıl görmek mutlu eder aktivite olarak
İleride eşim ve bebeğimin her anı, küçük bir detay dahi içimde mükemmel bir resim çizecektir. Her anı şaheser olarak sayacağımdan eminim. Fakat şöyle bir aktiviteleri olmasını isterim. Bebeğimiz kendini bilmeye başladığından itibaren babası işe gitmeden hemen önce kahvaltı sonrasında yalnızca ikisinin pastane tarzı bir yer de oturup bir şeyler içip sonrasında güne başlamaları aşırı iyi hissettirir bana. O pastane onlar için özel bir yer olup biz dışında, ev ortamı dışında da beraber ortak bir yere sahip olup vakit geçirmelerini çok isterim açıkçası. Özellile okula başladıktan sonra (kreş, anaokul.. itibaren) hafta da bir, olabiliyorsa her gün bu şekilde gidip oturup benim dışımda da özel bir bağ kurmaları, bu görüntüye ve bağa şahit olmak muazzam hissettirir. Güzel bir an sağlar'
0 notes
topragim · 3 months
Text
yine yine yeniden. kendimi kötü hissediyorum. böyle zamanlarda neden sürekli o döngüye girdiğimi çok daha iyi anlıyorum. çıkmak için her ne kadar etimi kemiğimi parçalasam da, usulca tekrar oraya girip yutulmak istiyorum. bunu yapmamam gerekiyor değil mi? çıkmak için o kadar çok ve o kadar uzun süre uğraştım ki, neden girdiğimi, çıkınca neler hissedebileceklerimi komple unutmuşum. Hayat ilginç. Sanki bir sanat eseri resmediyorum. Hep aynı yerdeyim, hep aynı şeyleri, aynı renkleri, aynı noktalara uyguluyorum. Ama aslında öyle değil. Bir sanat eserini muazzam yapan şey o küçük detaylar. Zaman ilmek ilmek detay işlettiriyor. Resmin son halinden memnun olacak mıyım?
Şu an çok iç açıcı bir resmin yok. Ama kesinlikle bana hitap eden tarzda. İçsel döküşler gerçekten iyi geliyor. Hadi biraz bugün neye üzüldüm onu anlatalım. Sevgili iş arkadaşlarım. Bende biraz salaklık var. Ne bileyim yaşıt olunca, beraber işe başlayınca, anlaşınca arkadaşız sanmıştım. Arada "emine baksana böyle böyle yapıyorlar galiba onlar seni arkadaşı olarak görmüyorlar sadece iş arkadaşı" desem de salaklığımla yine "yok ya öyle değildir" diyordum. üzüldüm. hafta sonu biri nişanlanmış diğeri de tabii ki nişanına gitmiş. ben yine başka birinden duyuyorum. benim anlamadığım, görüştüğü biri olduğunu bile söylememişti. Tabii ki bir insanın sürekli telefonla konuşmasıyla belliydi ama insan böyle bir şeyi neden hep saklar ki? Beni arkadaşı olarak görmediklerini tamam da, bir insan sevdiği biri olduğunu neden saklar ki? Ben olsam yüz kere söylemiştim. Biraz kız için de bozuldum. İnşallah benim sevdiğim insanlardan saklamaz. Cidden çok bozulurdum. Seven niye saklar ki? Tamam anlatmayı konuşmayı sevmezsin doğru bulmazsın ama "evet sevdiğim biri var" da dersin yani, değil mi? çp ben derdim. benimki de desin lütfen.
Gerçekten bozuldum ya. Asansörde C. Abi diyince şaka yapıyor sandım. Bir de H fotoğrafları gösterdikten sonra brni göstererek "şunun gönlünü almak lazım" dedi. Bir ikidir bana "şu" diyor. Rahatsız oluyorum. Artık onlarla arama mesafe koymak istiyorum. Sadece onlar da değil bazı insanlardan cidden aşırı soğudum. Buradan gitmek istiyorum. Ama tabii iş hayatı. Her yerde böyle insanlar olacak.
Bir de bu ilk değil. Bu konuda daha önce çok üzülüp ağlatılmıştım. Normal bir çağırmamanın ötesinde. Yine o şeyde de başka birinden duymuştum. Zamanında çok ağlamıştım ama hala geçmemiş. Boğazım düğümleniyor resmen. İhanet değil ama öyleymiş gibi hissediyorum. En çok o anda, zor anda
Az önce H geldi. Bana şey yapma o istemedikten sonra ben nasıl söyleyebilirdim ki dedi. Haklı. Doğru. Geçen haftalarfa o diğer şeyden dolayı ve arada "iş arkadaşı mıyız,  arkadaş mıyız?" sorgusu yaparken A' e şeyi sormuştum, beni düğününe çağırır mısın diye. Çünkü bence bu arkadaşlığın göstegesiydi. O da çok samimi bir şekilde, "çağırırım tabii ki" demişti ve hmm demek ki arkadaşız demiştim. Bak bak salaklığı burada yapıyorum. Bakınca C.le daha yakın arkadaş değil miydik? C' e ağladığım için hala çok üzülüyorum. Herkesle arama mesafe koyarken ağladığım iki insandan biriydi. Düğününü suna teyzeden duyunca takılmamıştım. Düğün telaşı yaklaşınca çağırır demiştim ve hediyemi hazırlamıştım. Suna teyzegil düğününe giderken denk gelince şok geçirdim resmen. O gün ağlamasam bu kadar üzülmezdim. Şey ya, insanlara yük olmak. Sevdiğin insanlar seni yük olarak görüyor. Vakit buldukça kaçıyor. Ama sen onlara karşı samimiydin. Falan fişman işte. Bu da böyle bir dramımızdır.
Belki küçük önemsiz şeyler ama insanın kalbine dokunuyor. İçimiz de çürümesin. Konuşalım.
Ve inşallah Allahım, bugün daha çok ihtiyacım var.
0 notes
geceminicinegel · 8 months
Text
Hayatım değişti. 9 ay içinde hayatımı değiştirdim, değiştirdin. Nelerin değiştiğinden bahsedeceğim, yazacağım ki unutmayayım. İlk önce sigaray�� bıraktım daha sonra daha pozitif bakmayı öğrendim ama bunu realistliğimi kaybetmeden yaptım. Bana bunları öğreten ilkokul arkadaşım, ilkokul aşkım ve şu anda da hayatımda varlığını sürdüren eşim dediğim kişiydi. Kendini geliştirmenin koşullar ne olursa olsun en önemli unsur olduğunun farkına tekrar vardım. Zaten gözüm karaydı ve şimdilerde daha fazla gözüm kara. Önceden korktuğum birkaç şey vardı, şimdi tek şey var. Eskisinden daha tehlikeli hissediyorum ve bu muazzam. Eskisinden daha bilgili olduğumu ve kendime bir şeyler kattığımı fark ediyorum. Mesela gülümsemenin yüzüme çok yakıştığını öğrendim artık, küçük gamzemin varlığını duyurmak istercesine gülüyorum. Çünkü gülmem gerektiğini ben gülünce hayatının güzelleştiğini söyleyen bir öğretmenim var. Ve aslında insanların bahsettiği ve asla anlamadığım sevgi kelimesinin varlığının sahiciliğini öğrendim. Bu en az acı kadar sahiciydi. Sonra büyüdüm. Çok büyüdüm o kadar çok büyüdüm ki bir evi tek başıma yönetebilecek kadar büyüdüm. Ama günün sonunda birinin bebeği olmanın güzelliğini hissettim. Bulduğum her eğitim fırsatını değerlendirmeyi, birkaç yıla ortak kullanacağımız o soyadını en güzel mevkiye getirmenin ikimizin de esas amacı olduğunu ve ne olursa olsun pes etmememiz gerektiğini… Hedefleri olan insanların asla yıkılmayacağını bu yüzden hedeflerimden vazgeçmemeyi, tuttuğunu sonuna kadar koparan birinin eşi olduğumun farkındalığına varmayı ve ona benzemenin çok özel olduğunu, sonra secdede edilen duaların huzurunu, said nursi’yi okumanın zorluğunu ama anlamanın hazzını ve bu dünyada doyulmayacak şeyleri ahirette de sürdürmek için rahman’a duaların hevesini öğrendim. Ha birde unutmadan öğrendiğim bir şeyi daha yazıp yazımı sonlandırayım. sergen yalçın ve quaresma hasretini bir nebze olsun dindirmek adına vodafone park’a gidip aboubakar’ın efsane gollerini iki kişilik dev ailemiz ile izlememizin acil gerektiğini, günün birinde sarmamız ve çok sevmemiz gereken eceyi ve denizi* ama en çok seni.
1 note · View note
Text
ayyyy Tumblr kardesssss aşırı mutluyummm lannnnn nasıl mutluyum nasilllll anlatamiommmm yaa yemin ederimmmm geçen seneden sonra en böyle saf salak duygularımla birini seviyorum yemin ederim ya hani şarkıda diyor ya
"sevgi anlaşmak değildir neden sizdee sevilir bazen küçük bir an için ömür bile verilir " yemin ederim şu hissi iliklerime kadar hissediyorum 7/24 dua ediyorum ya lütfen Allah'ım nasip et lütfen
Şimdi bugün noldu ona gelelimm....
Çiğ köfte yemeye gittim orda nostalji kısmı yapmışlar insanlar kağıtlara bir şeyler yazıp oraya yapıştırıyorlar bende onu uzak sevmenin çok zor olduğunu yazdım tam yapıştırcaktim başka bir kağıtta onun ismi ve benim isimim yazılı kalpli fln ya bu bence harikaaa muazzam ötesi bir işaret , evren beni çekiyor resmen ona valla yaaa çok mutlu şaşkın bir şekilde eve geldim instaya story attım fotoğrafımı beğenmiş , kesin aşık naz yapıyor XPŞPXÖXOÖWŞECCĞ ya beğendiğini gördüm kalbim 5X atmaya başladıı umarım tez zamanda yazar ve artık konuşmaya başlarızzz 🤲🏻
0 notes