Tumgik
#işkence
acz1kul · 13 days
Text
Dünyanın en pahalı yemeklerinden biri ıstakoz...
Yakalanması, pişirilmesi ayrı bir vahşet.
Istakozlar, en savunmasız ve kaçma yeteneği en zayıf olan canlılardan biridir.
Bu yüzden, yakalanırken hiç karşı koymazlar.
Her canlının kendini savunma hakkı vardır.
Ama ıstakozların yok sayılır.
Öldürülüp pişirilirse, zehirli kanı etine bulaşır.
Bu yüzden canlı canlı haşlanarak kanındaki zehir yok edilir.
Normalde ses çıkaramayan ıstakozlar, kaynarken canları o kadar yanar ki kıskaçlarını şiddetle birbirine vurur.
Bu yüzden kıskaçları bağlanır veya arasına kumaş konulur...
Aslında bu dünyada hiçbirşeyden emin olamazsınız ancak ben şundan eminim ki karun kadar param olsa, hanlarım & hamamlarım, plazalarım olsa, yine de bir restorana gidip özgür irademle ve ağız tadıyla bir ıstakoz yiyemeyeceğime eminim, birazcık empati kurabilen herkesin aynı şekilde düşünmesini beklemek ise sanırım iyimserliğin en saf hali olsa gerek.
"İnsanoğlu en vahşi yaratıktır" sözü, bazı durumlarda gerçekliğin en yalın haline karşılık gelebiliyor ... ALINTI
Tumblr media
22 notes · View notes
soysuzprenses · 7 months
Text
Uzun zamandır seni seviyordum,
Dokunamıyor olsam bile.
Her gün bir işkence,
Her gün bir film gibi.
35 notes · View notes
birmeczupbeyefendi · 2 years
Text
"Herkesin kafasının içinde kendine göre bir işkence odası var."
114 notes · View notes
kukulela · 2 years
Text
Kaçmak isteyip kurtulamamak, ne büyük işkence.
7 notes · View notes
livinginthedark-e · 2 years
Text
Aşk, kendi kendimize yaptığımız bir işkence mi acaba?
7 notes · View notes
Az önce WhatsApp gruplarında paylaşılan, hayatımda gördüğüm en korkunç en vahşet videolarından birini açıp izleme gafletinde bulundum, izlemez olaydım!!! Siz sakın ha açmayın sakın ha izlemeyin, paylaşmayın da! Minicik bir yavru kedinin kolları pense ile kırılarak işkence yapılıyor kedi acıdan kıvranıp feryat ederken bıçakla kafası kesiliyor!!! Kedi can çekişirken çırpınışları ile alay edip kahkaha atıyorlar!!! Bunu yapan da 15-19 yaşında ergen çocuklar!!! Bu dünya, bu ülke nereye gidiyor böyle?! Tehlikenin farkında mısınız a dostlar?! Şimdi ülkede tek sorun hayvanlar mı kaldı ey insanlar?!
❗️🔞😨😱😫😩🥺😢😭😠😡🤬🚨🔥
1 note · View note
iahaber · 3 months
Text
Tumblr media
İA HABER AJANSI Esat Oktay Yıldıran’ın adı İzmir’de bir ilkokula verildi: ‘AKP’nin geldiği hazin son’ https://bbcturk.com/esat-oktay-yildiranin-adi-izmirde-bir-ilkokula-verildi-akpnin-geldigi-hazin-son/3956/?utm_source=dlvr.it&utm_medium=tumblr https://iahaber.com
0 notes
seslimeram · 4 months
Text
İnsaniyet
Tumblr media
Öyle bir devinim hasıl oluyor ki insaniyet mefhumu topyekun yerle yeksan edilmenin eşiğine taşınıyor. Sözün kıymeti harbiyesi bırakılmadı. Eylemin, eyleme hakkının tam karşılığı teslimiyet dışında her şekilde suç kılındı, bizatihi böyle bilindi. Kural, nizam sadece boyunduruğu var edenlerin sığına geldiği bir liman oldu. Hürriyet afaki bir hal, bitimsiz bir arzuyla delik deşik edilirken esareti yepyeni özgürlük anlayışı diye anlata duran, bildiren bir aklın yolunda yürünmeye devam olunuyor. Demokrasi pratikleri bir biçimde zayi edilirken / elimizden çalınırken bir muz cumhuriyetinin ta kendisine kısa, kestirmeden evrim gerçek kılınıyor. Ne kimse kimselerin yarasının farkında, ne kimse olup biten cürmü fark ediyor. Öyle afaki bir sarmal içinde debelenip duruluyor ki yeni ülke faciaları birer kurtuluş reçetesi diye takdim edenlerin oyun sahnesi kılınıyor. Tek bir satır, tek bir gün olsun itiraz var edilemiyor. Var edilmiş katran karanlığının sınırları daim güncelleniyor. Erk, muktedir, iktidar tahayyülünde sunulagelen her eylem, hamle alenen, doğrudan bir mahvetme retoriğinin istikametini belirginleştiriyor. Ne hazindir ki yüzüncü yılında olunduğu zikredilirken cumhuriyetin, halkın egemenliği değil belirli / seçilmiş ola gelen zümrelerin / sermaye gruplarının / çetelerin eline rehin bir ülke var ediliyor.
İnsanlık meseli tarumar edilirken, gücü elinde tutanların zorbalıklarının aralıksız bir halde var edildiği zemin gerçekliği ile baş başa bırakılıyoruz. Sermaye gruplarının çıkar savaşı ile var edilmiş ihtilaflar arasında bir ülke denklemi tarumar ediliyor. Kendini elit addeden, bu toprakların sıradan insanlarının üstünde konumlandırıp, sırça köşkleri makamları kılan / bilen aklın eylediği saçmalık ötesi kazan / kazan oyunlarında dönen milyonlarca dolarlık o rantiye çukuru mesela bir örnektir. Kupon fonlar, hisse alımları, kişiye özel diye etiketle paylaşılan özerk saadet zincirleri vesaire ile gündelik yaşamını kerhen var edebilen insan toplamının karşısında yağmacılık / hırsızlık oyunları sergilenir. Düzenin oyun kurucuları, kenar tutucuları, dün gibi bugün de haramzadelerin ta kendilerinin tereyağından kıl çeker gibi kendilerini akladıkları pakladıkları bir zeminde bir banka müdiresinin var etti sarmal aralıksız mesel olunur. İyi de bugüne kadar nerelerdeydi o savcılık makamı, şu kolluk ol meşum üç kuruş alan asgari ücretlinin gırtlağına çökeceğiz diye bildiren maliye bakanlığı vesair devlet kurumları. Gelip geçici birkaç satırlık gümbürtü ile olayın çoktan unutuşa getirildiği bir zeminde ta ki yepyeni bir zenginin malı züğürdün çenesini yoracak kavga, dövüş, rant kavgasına kadar sürünceme taşımayan bir retorikle günler geçirilir. Kamunun gündelik dertlerinden uzakta, varsılların ayak oyunlarından bize sahiden hukuk önünde tek satır hesap verilmemiş ülkede nedir ki, yani?
Meşum mafya takımının, kendisini bu ülkenin yegane sahibi addeden tiplemelerin çetesi, hareketi, partisi şusu busu ile ortaya çıkan para aklama trafiklerinin yanında insan ticareti, seks pazarları, köle tacirliği, her köşede imkanları kadar bulunabilen çeşit çeşit tenzilatlı, ayağınız alışsın abicim uyuşturucuları vesaire ile bir ülkenin kökten çürütülmesi mefhumu var edilirken insaniyetin yıkımının farkına nasıl varılacaktır, sahi ne zaman? Ol muteber addedilen insanların kaçak / gizli olmadan var ettikleri sömürü düzenin ortasında kim nasıl fark edecektir ki yaşam ihtimalleri kuşa döndürülüyor. Eksiksiz bir yıldırı halinin ortasına bir menzil terk ediliyor. Geçer akçe işlerinin yanında bu yukarıdaki gibi dönem dönem devletlinin kullanışlı addettiği tiplemelerin / mafya bozuntularının / vatan sevdalısıyız biz derken çıkagelen türetilmiş / atanmış yobaz tiplerin / kümelerin var ettiği yıkıcılık mesela dert değil midir? İnsaniyet mefhumu, gündelik yaşam istem / direnci tam ve eksiksiz olarak yerle bir edilmeye çabalanırken böyle bir toplamda, hiçbir biçimde hayata dair umut söz konusu edilebilir mi? Onca yıkım, çürüme, tehdit, tahakküm süreğen kılınırken sahiden umut, tek satır ümit var olmak mümkün müdür? Giderek bir tımarhane halinin en ucube suretine dönüştürülen yerdeki sıradan insanların hayat haklarını, tümüyle gasp edilmiş haklarını kim nasıl telafi edecektir? Bunca harami, dört koldan, içten dıştan pek çok mafya tiplemesi, çete, devletin içinden dışına taşa duran polatgiller, tayyargiller bilmem kimler daha neler neler ile eski bakanların da cirit attığı, birbirini kolladığı, pastalar kesip paylaştığı bir zeminde hak nedir, hukuk ne işe yarar?
Artı Gerçek’ten aktaralım: “Hakkari'de bir zincir market çalışanları 'çikolata çaldığı' gerekçesiyle bir çocuğu depoya kapattı. Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan yapılan açıklamada, zincir marketin ismi verilmedi, "Soruşturma titizlikle ve tüm yönleriyle sürdürülmektedir" denildi.
Hakkari'de, 'bir zincir markette çocuğun çikolata için depoya kapatılması' üzerine soruşturma başlatıldı. Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan yapılan açıklamada, zincir marketin ismi verilmedi, "Soruşturma titizlikle ve tüm yönleriyle sürdürülmektedir" denildi.
Hakkari Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (HESOB) Başkanı Muharrem Tekin, sosyal medya hesabı üzerinden 'bir çocuğun bir çikolata yüzünden market deposuna kilitlendiği' görüntüleri paylaştı.
Çocuğun depoya kapatılmasına tepki gösteren Tekin, çocuğun depodaki halini ve masanın üstünde çaldığı iddia edilen 2 adet çikolatanın göründüğü fotoğrafı paylaştı.
Başkan Tekin sosyal medya hesabından konuya ilişkin şu paylaşımı yaptı:
“Hakkari’de 3 harfli zincir marketlerden biri bu çocuğu bir çikolata için 2 saat boyunca depoya kapatmış. Sonra babasına haber veriyorlar. Babası markete gelince çocuğunun depoya kapatıldığını görüyor.
Sizin o milyon dolarlarınızı o çocuğun tek bir tırnağına kurban ederiz. Bu zincir marketin yetkilileri babadan ve bu çocuktan özür dileyip, yaptıkları bu utanç davranışın farkına varmazlarsa, ismini açıklar, oradan alışveriş yapılmaması yönünde protesto kampanyaları başlatacağız.”
Hakkari Barosu Çocuk Hakları Merkezi de sosyal medya hesabından konuya dair şu açıklamayı yaptı:
“Kamuoyuna yansıyan ve Hakkari’de bulunan zincir marketlerden birinde,bir çocuğu 2 saat boyunca depoya kapatmak suretiyle ve üstelik ağırlaştırıcı sebeplerle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işleyen şahısların bu onur kırıcı eylemi; çocuğun toplumsal yaşamdaki fiziksel ve psikolojik sömürüsünü içeren bir tehdit niteliĝindedir. Çocuğun üstün yararı gereĝince ilgili fotoğrafın yayınlanmaması gerektiğini belirtmekle sürecin takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz.”
İnsan Hakları Derneği (İHD) Hakkari Şubesi de “BM Çocuk Hakları Sözleşmesi Madde 37: Çocuklar hiçbir şekilde insanlık dışı yöntemlerle ya da aşağılanarak cezalandırılamaz. Söz konusu insanlık dışı muameleye karşı bütün hukuki sürecin takipçisi olacağız” açıklamasında bulundu.
Hakkari'de, 'bir zincir markette çocuğun çikolata için depoya kapatıldığı' görüntülerinin ardından, 'çocuğu hürriyetinden yoksun bırakma' suçundan soruşturma başlatıldı.
Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan yapılan açıklamada, bazı basın organları ve sosyal medya hesaplarında "Hakkari'de zincir markette tepki çeken olay, çocuğu çikolata için market deposuna kapattılar" şeklinde paylaşımların yapıldığı belirtildi.
Bunun üzerine kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi adına basın açıklaması yapılmasına ihtiyaç duyulduğu kaydedilen açıklamada, "Market yetkilileri ve eylemde sorumluluğu bulunan kişiler hakkında 'çocuğu hürriyetinden yoksun bırakma' suçundan Cumhuriyet Başsavcılığımızca resen soruşturma başlatılmıştır. Soruşturma titizlikle ve tüm yönleriyle sürdürülmektedir" ifadelerine yer verildi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da konuyla ilgili sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Bakan Tunç, "Geleceğimizin teminatı evlatlarımıza yapılan her türlü olumsuz eyleme karşı çok hassas olduğumuz bilinmelidir. Çocuğun üstün yararını zedeleyecek hiçbir harekete izin vermeyiz. Adalet Bakanlığı olarak konuyu yakından takip ediyoruz. Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından gerekli soruşturma başlatılmıştır" dedi.”
İnsaniyet mefhumunun topyekun çöpe basıldığı örneklerden dem vururken, Hakkari’den çıkagelen tek bir örnek dahi memleketin halinin perişanlığını gözler önüne serer. Bunca açık bir biçimde bir vahametle, memlekette hamuduyla götürenler, enseyi kalınlaştıranlar, cukkayı doğrultanlar, arsızlar, uğursuzlar her yeri tüketmeye devam ederken bir iddia ile küçücük bir çocuktan hınç alınınca her şey yerli yerine oturur mu? Hakkaniyetin yitirilme sürecinin pekliği düşündürücü değil midir? Velev ki, iki tane çikolata çalınmış olsun yahu bir çocuğu depoya kapatmak neyin nesidir, ne cürettir. İnsanlık onurunun ayaklar altında enikonu çiğnendiği bir zeminde ne düzgün kalabilir ki, sahiden? Normatif bahsi cürümler ile boğulmuş, yıkımlar ve tehditlerle düzenin var edildiği bir zeminde, sermayenin ali kıran baş kesiciliğinin de yolu açılırsa gelecek ne olacaktır, karanlıktan gayri!
Mezopotamya Ajansına bağlanalım: “Felç geçirdikten sonra tahliyesine karar verilen Cemal Tanhan, 43 gün sonra hayatını kaybetti.
Bir tutsak daha ölüm döşeğinde tahliye edildikten sonra hayatını kaybetti. Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan 30 yıllık ağır hasta tutuklu Cemal Tanhan (68), 23 Ekim'de felç geçirmesi üzerine Bolu İzzet Baysal Devlet Hastanesi'ne kaldırılmış, buradan da 27 Ekim'de Eskişehir Şehir Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’ne sevk edilmişti. 6 Kasım’da tahliyesine karar verilen Tanhan, 43 gün sonra hayatını kaybetti.
Tanhan'ın ailesi ve yakınları, cenazeyi almak için Eskişehir'e doğru yola çıktı. Aile, cenazeyi İzmir'de defnedileceğini aktardı.
4 Başvuruya Rağmen Tahliye Edilmedi
Cemal Tanhan (68), Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde 30 yıllık tutukluyken, felç geçirmesi üzerine 23 Ekim'de Bolu İzzet Baysal Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Buradaki hastanenin yetersizliğinden kaynaklı 27 Ekim'de Eskişehir Şehir Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’ne sevk edildi. Yapılan başvuru üzerine 6 Kasım’da infazı ertelenen Tanhan, 13 Kasım'da entübe edildi. Burada Tanhan’a 4’üncü evre kanseri teşhisi konuldu. Tedavi sürecinde konuşma yetisini kaybeden Tanhan, ayrıca zatürre oldu ve ciğerleri su topladı.
Kızı Ayşe Tanhan, 27 Kasım’da babasının doktoru ile sağlığı hakkında görüştüklerini Mezopotamya Ajansı'na aktarmıştı. Ayşe Tanhan, "Babamın Doktoru, ‘Ciğerlerinde biriken suyu çektik. Aldığı ilaçları değiştireceğiz. Eğer tedavi olumlu giderse uyandırmaya çalışacağız. Bu şekilde belki sevkini gerçekleştirebiliriz’ dedi. Ama babam uzun zamandır tedavi görüyor. Her geçen gün durumu daha da kötüye gidiyor. Çünkü cezaevinde olduğu için tedavisine geç başlandı. Belki erken tedavi olsa ve dışarıda olsaydı bu hale gelmezdi” diye konuşmuştu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi, Tanhan’ın tahliye edilmesi için 2023 yılında 4 defa başvuruda bulundu. Ancak herhangi bir sonuç alınamadı. İlk başvuru 12 Ocak 2023 tarihinde Cezaevi Tevkif Evleri (CTE) ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu; ikinci başvuru 7 Nisan 2023'te CTE ve Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu; üçüncü başvuru 23 Haziran 2023' te aynı kurumlara; dördüncü başvuru ise 9 Ekim 2023'te CTE, Meclis İnsan haklarını İnceleme Komisyonu, Cezaevi Savcılığı ve Sağlık Bakanlığı’na yapıldı. Ancak buna rağmen sonuç alınamadı ve Tanhan tahliye edilmedi.”
Bile isteye bir cinai düzenin nasıl var edildiğini görmek için Tanhan’ın hayatının çalınma hali başlı başına yeterli bir örnektir. Öyle bir devinim hasıl oluyor ki insaniyet mefhumu topyekun yerle yeksan edilmenin eşiğine taşınıyor. Cemal Tanhan’ın bile isteye katledilip sonrasında tek satır hesap dahi verilmemesinin nihai anlamlarından birisi de o insaniyetin tükenişidir. İnfaz ertelemelerin çok geçe bırakıldığı, iş işten geçip hastalık bünyeyi kapsar kılındıktan sonra, yaşamsal fonksiyonların tümüyle sıfırlanmaya devam olunduğu bir araf içinde serbest konulan bir insan can verir. İnsaniyet bahsinin ufukta ufacık dahi olsa var edilen bir mesel olarak dahi bırakılmadığını gördüğümüz zeminde hayatın ehemmiyet ve özen gösterilen bir mesel kılınmamasının utancıyla baş başa konulur koca ülke. “Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Daimi Raportörü Nacho Sánchez Amor, 2 Aralık’tan bu yana Türkiye’de bulunduğu temaslara gözlemlerine ilişkin açıklamalarda bulundu. İstanbul’da düzenlediği basın toplantısında konuşan Amor, Temel görevinin Türkiye'nin Avrupa Birliğine (AB) üyelik sürecini gözlemlemek olduğuna vurgu yaparak, bu sürecin özünün "insan hakları ve hukukun üstünlüğü" olduğuna dikkati çekti. Amor, "Maalesef bunu söylemek durumundayım. Bu konuda, hukukun üstünlüğüyle ilgili bir değişimin olmadığı ya da eksiklikler olduğunu ifade etmem lazım. Bu hukukun üstünlüğü konusu, bizim temel kaygılarımızı oluşturuyor” dedi.”
Bir vahamet sarmalı içerisinde çürümenin formları arasında dolaşıyor yeni, yepyeni diye anılan ülke. İnsaniyet mefhumunun çöpe basıldığı, ötekileştirmenin her güne içkin bir hal, mesele dönüştürüldüğü yerde hayatın berhava edilmesinden gocunulmuyor. Onca yıldır var edilmiş tüketme halinin, sonuna kadar derdest kılma çabasının, en nihayetinde adaleti bir masal, demokrasiyi bir laf, hürriyeti ötekiler için bir gözdağı meseli kılarak bütünüyle o kapkaranlık insaniyet dışı menzil gerçek kılınır. Belirgin bir cerahat halinin ortasında ilerliyor memleket. Yüksek devirli dönüşümün var ettiği yegane şey bitimsiz bir çürüme oluyor Kesintisiz bir biçimde bu tahayyüller etrafında dolaşıma çıkan menzilde yaraların farkına kim nasıl varacaktır? Hiçbir şekilde yirmi beşinci saate ulaşmayan onca kırım, kırılma, yıkım karşısında söz sahiden ne zaman fark edilecektir? İmdat, el aman, feryat u figan...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Zorunlu Kaynakça::: Amnesty International
0 notes
sihirlisuperisi · 7 months
Text
"Biz özgür göğün,geniş toprağın,mağrur dağın insanları barış,sevgi,dostluk bilirdik.Savaşı beyaz adam öğretti.Hiç hakketmedik öldürülmeyi, savaşı, köleliği...
1 note · View note
mazosisttospik · 11 months
Text
bak burada küçük bir çocuk ölmüş. ruhu büyüyüp adam olmuş.
1 note · View note
bunedycom · 1 year
Text
Çiftlik evindeki işkence ve cinsel saldırıyla ilgili yeni gelişme!
Çiftlik evindeki işkence ve cinsel saldırıyla ilgili yeni gelişme!
Balıkesir’in Edremit ilçesinde G.A. (18) isimli genç kızın, bir grup tarafından ‘muhbir’ olduğu gerekçesiyle kaçırılıp, cinsel saldırıya uğradığı ve işkence gördüğü ihbarı üzerine polis tarafından başlatılan çalışma kapsamında, esnafı haraca bağlayan, haracı ödemeyen mağdurlara ve başka kadınlara da çiftlik evinde işkence yaptığı belirlenen çete ile ilgili 9 şüphelinin tutuklandığı olayda, aranan…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
ahududuluvotka · 1 year
Text
Tumblr media
1 note · View note
Text
İRAN VE TÜRKİYE AFGAN MÜLTECİLERE ATEŞ AÇTI
İRAN VE TÜRKİYE AFGAN MÜLTECİLERE ATEŞ AÇTI
Talibanın zulmünden kaçan Afganlar son derece zorlu ve riskli bir yolculuk üzerinden İran ve Türkiyeye sığınmak istediler. Ancak sınır güvenlik güçleri ateş açarak mültecileri geri itiyor. İrandaki sınr muhafızları doğrudan ateş açarak bir çok mültecinin ölümüne neden oldu, Türkiyede de sınır muhafızları mültecilerin üzerine ateş açmaktan çekinmiyor. İşkence vakaları ise soruşturulmuyor.…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
sdkhaber · 2 years
Text
Rusya'daki cezaevinde tecavüze uğrayan mahkum: Öfkemi atabilmek için avaz avaz bağırıyorum
Rusya’daki cezaevinde tecavüze uğrayan mahkum: Öfkemi atabilmek için avaz avaz bağırıyorum
Yeni eklenen Rusya’daki cezaevinde tecavüze uğrayan mahkum: Öfkemi atabilmek için avaz avaz bağırıyorum son dakika haberini aşağıda okuyabilirsin. Rusya‘nın güneybatısındaki Saratov cezaevi hastanesi geçen yıl mahkumlara yapılan işkencelerin tüyler ürpertici görüntülerinin bir insan hakları kuruluşuna sızdırılması ve uluslararası medyada haberlerinin yer almasıyla gündeme gelmişti. Aleksey…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
ruyalardagezinen · 2 years
Text
Rüyalarda gezinirken gelen rastlantı , bir adım daha atsa çıkabilir mi ruhlarımızın tatlı hapishanesinden ... Sonsuzluğa benim güzel sevgilim .. sonsuzluğa bir adım daha ..?
1 note · View note
artmusicchannel · 2 years
Text
Tumblr media
Sevgi Yasakları: Istırap Nedir?, İşkence Nedir?, Acı Çekmek Nedir?, Ağrılar Yaşamak Nedir? Istırap, İşkence, Acılar ve Ağrıların Zararları ve Felsefi Tanımları
0 notes