Tumgik
#içimdeki ölü
Text
Çoğu anne baba çocuğunu yıllar önce kaybettiğini anlamaz...
16 notes · View notes
yildizlarkirlenmis · 11 months
Text
Kolay gelir bırakıp gitmek hiç sevmemiş insanın işidir bu seven kişi çabalar dener korku salmaz sevdiğinin kalbine ağlatamaz onu saatlerce kıyamaz belki aşka inanmazdım ben sende çıktım bu yola şimdi tek bırakmak kolay olan hiç sevmemişin işidir bu cabalamadan kaçmak gitmek başka ellere başkalarında aramak sevgiyi kolaya kaçan yapar bunu
Düşündürür sadece kalbine söz geçiremeyen insanı bir sozle mühürler en dibe burası çok güzel en dipten çok güzel gökyüzü dinlemeyi çok gördüğü sevdiğim diye yalanladığı kişiyi bırakmak kolay olan sevmeyenin işidir bu
2 notes · View notes
amourdelapluie · 6 months
Text
Gözlerini kapattığın da ne görüyorsun?
Belki aileni belki sevdiğini belki de arkadaşlarını belki umutlarını belki de hayallerini...
Sen bunları görenlerden misin? Yoksa gözlerini kapattığında tek gördüğün zifiri karanlık mı?
O zaman sen de hoşgeldin. Ya sen niye bir şey görmüyorsun, göremiyorsun? Nedir sebebi? Yalnızlık mı yoksa yaşam sevincini mi kaybettin belki de yoktur belki de hiçbir zaman olmamıştır.
Belki de tek istediğin bu dünyadan göçmektir, kim bilir...
Belki değer verdiğin biriyle tartışın, onu kaybettin... Onsuz hayat eksik belki de gereksiz geliyordur sana. Bir yerde okumuştum şöyle diyordu " Sadece o gitti ama ben herkes gitmiş gibi hissediyorum. "
Sahi hissetmek demişken belki de yetersiz hissediyorsun eksik, yarım...
Belki de her şeyden sıkıldın. Her şey senin üstüne geliyor, ağır geliyor, kaldıramıyorsun. Hatta sana yardım edecek kimse de yok öyle değil mi? Yükünü biraz da olsun hafifletecek, belki kamburunun biraz da olsa düzelmesini sağlayacak, dik durmana yardım edecek...
Peki sen anlatmadan iyi olmadığını gören var mı, seni gören? Bakan demiyorum. Seni gerçekten görebilen. Dudaklarından şen kahkahalar da dökülse gözlerindeki acıyı gören...
Yanında ağlayabildiğin birileri var mı peki? Yoksa sen de mı yalnızken ağlarsın. Belki sen de sesini duymasınlar diye elinle ağzını kapatıp sessizce ağlayanlardansın. Kimse görmeden, duymadan, fark etmeden... Kendi sesini susturabilsen de zihnindeki sesleri susturabiliyor musun en azından?
Ama hayat değil mi, kimseyi beklemiyor. Akıp gidiyor. Sahi ne ki hayat? Nereye gidiyor, neden gidiyor, anlamı ne ki...
1 note · View note
ozgurkedi · 1 year
Text
Keşke... Bir şeyler için çabalamaktan ve hiçbir noktada öteye gidememekten yoruldum. Belki de hiç kalmamalıydım. Yalandan nefret ediyorum, nefret ediyorum çünkü benim kimseye inancım kalmıyor. Benim kimseye bir kapım açık kalmıyor, ben kendi içimde hapsolmak zorunda kalıyorum. Nefret bile edemiyorum bu günleri yaşamama sebep olanlardan. Duygusuz, umursamaz, kendi dünyasında yaşayan biri olabilirim. Ama hissiz değilim, beni yaşatan tek şey hislerim. Onların da yok olmaması için uğraşıyorum. Hep bir şeyler için çabaladım, çünkü ruhumu ayakta tutmam gerek. Ben yaşamaya çalışıyorum, yaşayamayanlar için. Ayakta duruyorum, duramayanlar için. Nefes almayı deniyorum, bir daha nefes alamayacaklar için. Hiçbir zaman bahanelerim olmadı, çünkü hayat bana bahanelerin yarın için geçerli olmadığını öğretti. Ben her şeyin farkında olan ama hiçbir şey bilmiyor gibi davranan o kişiyim. Çünkü yaşamak zorundayım, benim amacım bu. Acılarımı yok etmek. Ellerim acısa bile kemanıma tutunmak, içimdeki acının sesini duyurmaya çalışmak. Ben Eylül, biraz ölü, biraz gerçek. En fazla da ne biliyor musunuz? Bir daha canlanması mümkün olmayan bir... Neyse çok konuştum;)
179 notes · View notes
no-463 · 11 months
Text
"İçimde bir mezarlık taşıyordum, herkes gibi. Parça parça öldüm. Parça parça gömüldüm içimdeki ölü çukurlarına. Her bir mezarı ellerimle kazdım. Ölen parçalarımın ardından gözyaşı dökerken yapayalnızdım. Mezarlıklar ağlar mıydı topraklarına gömülen ölülerin ardından? Ağlıyormuş. Kendi yasımı tuttuğumda anladım."
139 notes · View notes
yasamsallik · 10 months
Text
Tumblr media
Ne yangınlar var hanemde Ey Aşk!
Bana ateşle dost olan bir İBRAHİM gerek.
Arıyorum Ey Aşk:
Yakınlaştıracak bir yol,
Yaklaşacak,
Yakına... Daha yakına ulaştıracak bir BURAK,
Belki bir çıkış..Belki bir yükseliş..
Belki bir umut..Belki bir söyleyiş..
Belki bir iksir arıyorum.
Arıyorum Ey Aşk,
NUH’un selamete ulaştıran gemisini. Kaf Dağın’da arıyorum;
Hüsünle ve gayretle bütün dağları, ateşten denizleri geçtim, bir sahil-i selamete ermek için Nuh’u arıyorum...
Ellerimi belki yanıma salıverdim, orada burada dolaşıyorum, sanki bir serseriyim.
Fakat yüreğim içime açık içimdeki semâya.
Anka’yla hem demim, halleşiyorum, dertleşiyorum,
YUNUS'ça konuşuyorum.
Bir dost arıyorum Ey Aşk, Bir Dost;
Kurbanla yakınlaşan dost… Kurbanla yakınlaştıran dost!
Dost bir nefestir, dirilten ölü ruhları.
Dost HALİL’dir,
Dost İSA’dır,
Dost Kâinatın övüncü,
Alemin rahmeti ve bereketi Hakk’ın HABİB'idir.
......Dost arıyorum Ey Aşk.... DOST!!!....
Şems-i Tebrizi
37 notes · View notes
oylesinebiriistee0 · 8 months
Text
Zihnimin içerisinde bir mezarlık var gibi hissediyordum. Bıraktığım her anı orada ölüyor, gömülüyor ve yeniden doğuyordu. İçimdeki yalnızlık hissi beni sarmaladığında ölü anılara sığınıyordum.
23 notes · View notes
ay-da-benim-gece-de · 15 days
Text
"Aynaya bak harabe gibisin,oysa sen çok güzel bir çocuktun"
14 notes · View notes
arrestedlewis · 1 year
Text
bu içimdeki ruh yedi tüm ölü kralları
41 notes · View notes
otopsicireisso7 · 27 days
Text
İlk defa bu kadar sağlam yazıyorum.
Haç şeklinde 128 dikişle.Galiba ahbap artık sana ulaşacağım.Yeteneğim geri geldi,
göreceksin artık kutsal dizeler yazacağım.
Hiç yapmadığım şeyler yapıyorum ahbap
Maç seyrediyor ve devamlı topa bakıyorum
Telepati yapıyorum.
Hey ahbap ben arada bir fikir buluyorum.
Kuşlar için küçük şemsiyeler yapabiliriz
Böylece yağmurda ıslanmazlar
Ve içimdeki ağır sözler için de şemsiyeler
Böylece paraşütle iner gibi hafiflerler
Şiirin içine girerken
Bana bazı şarkılar lazım ahbap
hafif şarkılar, acı olmayan şarkılar
çok şarkıya ihtiyacım var
Tutam tutam saçlarımı savuracak şarkılar
Saçlarımla ne yapacağını bilemeyenler
Bir gün onları kaybederler
Böyle bir şey yani ahbap
Çok acıyor. Saçlar zaman zaman
Bana neşeli şarkılar
B harfine notalardan sütyen yapan şarkılarBir mutfak cadısıyım şu sıralarÇeşitli şeyleri çeşitli şeylere karıştırmak
Ve seni düşünmek, mırıldanmak
Bazı büyülü yemekler yapmak
Bazı şifalı yemekler yapmak
Ve kalmak istemek ahbap...Füsunun yeşil ela gözleri varVe pembe plastik fincanı ile kahve getirişi var
Ve bana anne deyişi var
Benim pembe fincandan pembe kahve içişim var
Bu kahveleri seviyorum ahbap
İçimi pembe bulutlar kaplıyor
Şekerli ve tatlı bir biçimde havalanıyorum.Sonra ağrılar, sonra hastaneler ve sonra doktorlar...Şeker donup yapışıp kalıyor bir kağıdaAcı bazen öyle yoğun, çok yoğunPatlak gözlü bir kurbağatarifsiz çirkin ve kel.
Edibin kurbağası yakup benimki seyfettin
Neden bilmem işte
Nereden çıktı şimdi seyfettinAcı dindi diyorum bazen yağmur dindi der gibiÖyle kendiliğinden ya da tanrı istediğinden
Yüzüklerim yok takmıyorum
kolyelerim yok istemiyorumÖyle çok şimşek çaktı geceBen sonu Z harfi olarak düşündüm
Son harf olarak
Ben Zeni düşündüm ahbap.Doğdum, doğurdumBir insan nasıl büyüyor gördüm
Hayatta kalmak için
Ve hayatta kalmanın yanında
İnandım şiir bir gevezelikti
Şimdi 128 harfli bir şiir var karnımda
Satırlar artık bomboş
Karnımda hissiz bir şiir var
İçimde durmadan bölünen şiirler
Birlikte yok olacağımız şiirler
Birlikte unutulacağımız şiirler
Hiç borcu olmamış şiirler
Ve bu yüzden çok acıyan şiirlerAcı aniden diner yağmurun dindiği gibiBazen sadece tanrı öyle istediğinden
Sadece bir mağarada resim çizerim belki
Rüyaların büyük harfle başladığı bir ülkede
Üstümden kaldırılmış bir ölü var
Ahbap senin istediğin o mu?
2 notes · View notes
erenist · 9 months
Text
“Ölmek nasıl bir ansa yaşamak da bir an. Gözlerini kapar ve bütün gereksiz korkuların çözülüp gitmesine izin verirsin. Sonra korkudan muaf olan bu yeni varoluş halinde kendine sorarsın: Ben kimim? Şüpheler olmadan yaşayabilseydim neler yapardım? Haksızlığa uğrama korkusu olmadan yaşayabilseydim? Acıdan korkmadan sevebilseydim? Yarın o tadı nasıl özleyeceğimi düşünmeden, bugünün tadını çıkarabilseydim? Zamanın geçmişinden ve sevdiklerimi benden çalabileceğinden korkmamış olsaydım? Evet. Ne yapardım? Kimleri umursardım? Ne için savaşırdım? Hangi yollarda yürürdüm? Nelerden haz alırdım? İçimdeki hangi gizemleri çözerdim? Kısacası, nasıl yaşardım?”
Hep bir şeyleri eksik yaşamış, tam hakkını veremeden elimizden kaçırmış olma hissiyle dolu oluyoruz. Başında “keşke” olan, “bugünkü aklım olsaydı” diye başlayan bir sürü cümle huzursuzca kıpırdayıp duruyor zihnimizde. Öyle vızıldayıp duran bir şey ki bu cümleler, yakamızı elinden kurtarıp o an yaşamakta olduklarımıza dört elle sarılmamıza imkan vermiyor. Geçmişten taşıdığımız bütün o pişmanlık ifadeleri, bugün içinde olduğumuz şeylerin büyük bir kısmının da ölü doğmasına sebep oluyor. Geride bırakamadıklarımız bugünden hayat çalıyor, bizi anı yaşamaktan alıkoyuyor.
Kaçan bir trene kahırlanmaktan sonraki bütün trenleri kaçırıyor gibiyiz yaşarken.  Zihnimizle hep başka bir yerdeyiz, şimdiki anın içine bir türlü gelemiyoruz.
7 notes · View notes
matmazel9876 · 2 months
Text
Ölü gibi içimdeki hisler
2 notes · View notes
rm1994n · 10 months
Text
Hayatım susmadı acı rüyalarım beni bırakmadın içimdeki suskunluk konuşmadı. Ruhumun omuzlarında yanan ateşler. Ben ruhumda küçük bir kız kabetim iyiliği saflığı kayboldu yerine acısına ortak acılar içinde ölü bir kız çocuğu bırakıldı. O küçücük beden öldü artık o bile kalmadı hayat elimden aldı o küçücük bedeni. Ben onu karşımda bı ayna küçük bedenin ölüsüne bakıyordum. Yerde yatıyode beyaz çicekler simsiyah oldu onunla sonra toz olup gişlerini izledim okücük bedenle çiceklerin.
18 notes · View notes
tugceozdemir · 5 months
Text
youtube
Hayal Kırıklığının Hayatta Tuttuğu...
Melikşah'ın yukarıdaki videosunu izleyince daha doğrusu dinleyince (kendisine de Melikşah diyeceğim çünkü ruh ikizim gibi bir birey) içimdeki bazı tıpalar açıldı... Periyodik olarak olur bu bana...
Hayal kırıklığından bahsetmiş ama daha çok neden bu kadar kendimi ona benzettiğimi çözdüm galiba. O kadar canlı ve ilham dolu olmasına rağmen aslında içinde bir şeyler ölü onun da. Ölü derken bir bataklık var onda da. O bataklığın bir habitatı var kendince ve ne kadar derinse kökleri o kadar yeşil toprağın üstünde.
Bataklık mı ağaç mı karar ver be ablacım... İkisi de ama hiçbiri aynı zamanda.
Kendimi o kadar canlı hissediyorum ki dışımda. İnanılmaz bir potansiyel, inanılmaz bir kudretlilik hali. Ama içimde bir o kadar derin, ne kadar kazsam da asla sonunu getiremeyeceğim bir boşluk. Yaprak, dal, taş toprak dolu ama. Ama boş işte, bomboş. Tuzak gibi çizgi filmlerdeki. Arada kendim düşüyorum o tuzağa, Alice'in kuyusundaki gibi düşe düşe bitiremiyorum. Sonra bir anda bir yaşam mantarı ve en baştan başlamışım koşturmaya. Canlıyım yine, bir sonraki tuzağa yakalanana kadar.
2 notes · View notes