Tumgik
#hidayet
ilmiyyat1453 · 9 months
Text
Şükretmemiz gereken ne çok nimete sâhibiz halbuki..
34 notes · View notes
hatiragulzaman · 1 year
Text
Tumblr media
Hakiki duâ günahları terk etmektir. Her kim günahları terkederse, dile getirmese de istediklerini Allah Teâlâ ona ihsan eder..
Süfyân-ı Sevrî Hz..
53 notes · View notes
belkidebirharfimben · 10 months
Text
Değişmek istemeyenin hidayeti yoktur
Tumblr media
Elbette biliyorum arkadaşım. Hidayet Allah'ın hediyesidir. O yakmadıktan sonra hiçbir kalpte nur yoktur. Fakat, 'Allahu a'lem!' kaydıyla diyeyim, tutuşmak için biriktirilecek bir sermayenin varlığını sezinliyorum ben. Nedir? 'Bedel'dir. Yani, hidayet, 'bedel ödemeye hazırlara' teşrif eden bir kıvılcımdır. Bilgiyle ancak 'bedelini ödemek üzere' muhatap olursanız hidayet eylemeye başlar. Bedeli göze alınmamışın hidayeti de yoktur. Malumat bedelsiz hayata dönüşmez. Yapılmak üzere dinlenmemiş nasihat tesir etmez. Bu yüzden, belki birçok müslümandan çok İslam'ı bildikleri halde, oryantalistlerin ekseri müslüman olmamıştır. Yine, Aleyhissalatuvesselam Efendimizi evlatlarından daha iyi tanıdıkları halde, pekçok müşrik hidayet pınarını yudumlayamamıştır. Evet. Hidayet silbaştan yeni bir varlık telakkisini yüklenmeyi gerektirir. O güne kadar sürmüş bozuk düzenin, içten dışa, değişmesi anlamına gelir. Belki bu değişim sırasında menfaatler yitirilecektir. Belki içimizdeki koca koca iddialar yıkılacaktır. Belki dostlar bile hasımlaşacaktır. (Allah razı olsun hepsinden: Sahabe, en ateşli şekillerde, ödenmesi gerekeni ödedikleri için başkadır.) Muannidlerse 'değişmek için' muhatap olmamışlardır zaten bilgiyle. Neşterin sızısını yüklenmemişlerdir. Nehir de ıslanmayı sevmeyen bu talihsizlerin yanından akıp gitmiştir. Gözlerine görünmüştür, hoş sesini duyurmuştur, ama parmaklarının ucunu dahi ıslatmamıştır.
Kibrin mübarek metinlerde böylesine kötülenmesinin hikmetini de buradan oku arkadaşım. Kibir zımnında 'değişimin reddini' de saklıyor. Kim ki kibirleniyor, özünü merkezleştiriyor, ‘olmazsa olmaz’ görüyor, ötesini detaylaştırıyor. Ayken dünyalık taslıyor. Dünyayken güneşlik kasıyor. Güneşken kendini samanyolu yerine koyuyor. Hatta, ayı dünyaya, dünyayı güneşe, güneşi samanyoluna, âlemi âleme peyk yapan Zât-ı Kudreti bile zerrecik cirminin uydusu zannediyor da, hevasından geçeni dinine ekliyor, geçmeyeni çıkarmaya teşebbüs ediyor. (Daha da beğenmedi mi inkâra gidiyor.) Şeriatı tenkid de buradan başlıyor, tahrif de, tahkir de. Her yanlışın başında 'değişmek için' değil 'değiştirmek için' muhatap olmak var. Kendini merkezden çekemeyiş var. Aslolanı karıştırmak var. Aynanın gösterdiği yerine oynaması var.
Yani, hâşâ, Allah'ın karşısında ‘Allahlık taslamak’ var. Halbuki İslam bidayette bir eksen değişimidir. Kul, kulluğunu kabul ettiği andan itibaren, bir daha kendini Allah sanmayacağını da kabul eder. Sandığı her yerden de tevbe eder. Kur'an, hangi şifalı hitabında mü'min kelimesini buyurur, hatırlattığı artık diğerleri gibi olmayacak yanlarımızdır. Elhamdülillah. Yine Allah’ın lütf u keremiyle bedel ödemeye ikna olduğumuz için hidayet bize hediye edildi. Tedavi için gereken işlemleri göze aldığımız için şifa nasip oldu. Evet, biz, artık odak algımızda diğerleri gibi değiliz. Değişiciyiz. Detaylaşıcıyız. Şeriatın buyruğu üzere başkalaşmaya yatkınız. Kurtarıldık kendimizden. Merkeziyet sanrımızdan. ‘Bana göre’nin köleliğinden. Hakiki yörüngemizi çözdük çünkü. Bizim için yalnız Allah Allah'tır. Bizse her sanrımıza rağmen kuluz. Hüda yörüngeye alınmaz. O, dilediğini, dilediği şekilde yörüngelere alır. Kullar Rabbine hesap soramaz. Ancak hikmetini öğrenmeyi dileyebilirler. Ve yanıldığını kabul etmeyene doğrunun nimetinden bahşedilmez.
Müslim'de geçen bir hadis-i şerifinde Aleyhissalatuvesselam Efendimiz buyuruyor ki: "Kalbinde zerre kadar kibir bulunan cennete giremez!" Sahabesi endişeyle soruyorlar: "Ya Resulallah, insan, elbisesinin/ayakkabısının güzel olmasından hoşlanır?" (Yani bunlar da kibir sayılır mı?) Efendimiz cevap veriyor: Allah güzeldir. Güzeli sever. Kibir ise ‘hakkı kabul etmemek’ ve ‘insanları küçümsemek’tir." Doğrusu, bu güzeller güzeli eşikten bakınca, mürşidimin 'modern medeniyet(!)' ile 'Kur'an medeniyeti' kıyaslamasını da daha zengin anlıyorum ben. Sanki orada anlatılan her olumsuz şeyin merkezinde ‘parçaların kendisini bütün yerine koyması’ var. Böyle yapılınca da yörüngeler arasında niza çıkıyor işte:
"İşte, medeniyet-i hazıra, felsefesiyle hayat-ı içtimaiye-i beşeriyede nokta-i istinadı 'kuvvet' kabul eder. Hedefi 'menfaat' bilir. Düstur-u hayatı 'cidal' tanır. Cemaatlerin rabıtasını 'unsuriyet ve menfi milliyet' bilir. Gayesi, hevesât-ı nefsaniyeyi tatmin ve hâcât-ı beşeriyeyi tezyid etmek için bazı 'lehviyattır.' Halbuki, kuvvetin şe'ni, tecavüzdür. Menfaatin şe'ni, her arzuya kâfi gelmediğinden, üstünde boğuşmaktır. Düstur-u cidâlin şe'ni, çarpışmaktır. Unsuriyetin şe'ni, başkasını yutmakla beslenmek olduğundan, tecavüzdür. İşte, şu medeniyetin şu düsturlarındandır ki, bütün mehâsiniyle beraber, beşerin yüzde ancak yirmisine bir nevi surî saadet verip seksenini rahatsızlığa, sefalete atmıştır. Amma hikmet-i Kur'âniye ise, nokta-i istinadı, kuvvet yerine 'hakkı' kabul eder. Gayede, menfaat yerine 'fazilet ve rıza-i İlâhîyi' kabul eder. Hayatta, düstur-u cidal yerine, 'düstur-u teâvünü' esas tutar. Cemaatlerin rabıtalarında, unsuriyet ve milliyet yerine, 'rabıta-i dinî ve sınıfî ve vatanî' kabul eder. Gayâtı, hevesât-ı nefsaniyenin nâmeşru tecavüzâtına sed çekip ruhu maâliyâta teşvik ve hissiyat-ı ulviyesini tatmin etmektir ve insanı kemâlât-ı insaniyeye sevk edip insan etmektir."
Sen de bana katılır mısın arkadaşım: Hak merkezdeki kuvvetin 'ne üzere olduğunu' söyler. Kuvvetse parçanın 'neyi hak olarak vehimlediğini' anlatır. (Parça, Cenab-ı Hakkın kuvvetine dayanmak isterse, bütüne uyumla hakka; yok, yalnız parçalığının haklılığına inanıyorsa, bütüne uyumsuzlukla, şahsî kuvvetine dayanır.) Fazilet (ve derûnundaki rıza-i ilahî arayışı) 'bütünün üzerine kurulduğu şey için yaşamayı' ifade eder. (Yani faziletli olan bütünün menfaatinedir.) Menfaatse parçanın 'yalnız kendi varlığına hizmet etmesinin' tezahürüdür. (Yani, menfaat, yalnız bireyin faydasını kollayan bir sahte fazilettir.) Aynı yörüngeye hizmet edenler elbette birbirleriyle yardımlaşırlar. (Uyum için teavün kaçınılmaz görünür.) Fakat parçalardan herbiri, âlemi kendi merkeziyetine çağırdığında, oluşacak şey yalnız 'cidal'dir. Yani mücadeledir. Kavgadır. Anlaşmazlıktır. Uyumsuzluktur. Büyük balık küçük balığı yutardır. Eh, evet, pes. Yoruldum arkadaşım. Benden buraya kadar. Özetle ne demek istediğimi kavramışsındır zaten. Hazinenin geri kalanını gavvaslığına havale ediyorum. Dualarında beni unutma.
7 notes · View notes
hecedarussuffah · 2 years
Text
Tumblr media
"Hidayet bizim işimiz.."
(Leyla, 12)
Sen bırak nazar ettiğini, sevdiğini bile hidayete muvaffak kılamazsın!..
Dersin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
👇👇👇
https://youtu.be/cHMoEO5O57M
11 notes · View notes
nergiskokusunda · 1 year
Text
Heybemde Aşk adlı romandan - Wattpad
Aynadaki yüzümü inceledim. Yaşlardan dolayı parlayan yeşil gözlerime baktım. Bir insan kendisine düşman da olabilirdi dost da. Ben daha çok dost olurdum, özellikle ağladığımda. Merhametle baktım o gözlere ve kendimce teselliler sıraladım yine. Belki kulağa anlamsız gelecek övgülerde bulundum. ‘‘Hüzünlüyken daha iyi tanıyorum seni.’ dedim yüksek sesle. ‘‘Ve inan, böyle daha güzelsin. Hüzün sana yakışıyor.’’ Belki de alışmış olduğumdandı kendimi güzel bulmam. Çok tanıdıktı bu yaşlı gözler. En az benim kadar yaşlı ve tanıdık; bu yüzden güven verici. 
İstemsizce güldüm. Neşeden uzak bir gülüştü ama samimiydi. Acılarıma gülebilirdim ben. Yıllardır gülerdim. Ama bazen elimde değildi işte, ağlıyordum. Çok güçlü olsam da bir noktada kırılıyordum. Sonra o kırığı kendi ellerimle sarıp yoluma devam ediyordum. Hayatta kalma biçimim buydu benim.
4 notes · View notes
altmisbirinciblog · 2 years
Text
“En büyük hidayet, hicabın kaldırılmasıyla hakkı hak, bâtılı bâtıl göstermektir.”
•Bediüzzaman Said Nursi
3 notes · View notes
celalyesilyurt · 3 years
Text
kalbin mühürlenmesi
Tumblr media
0 notes
kuzubeyhalil · 10 months
Text
1 note · View note
Photo
Tumblr media
I İnsan gözəllikdən, rahatlıqdan, xoşbəxtlikdən zövq alacaq şəkildə yaradılıb. Buna görə də çətinliyi tezliklə həll edərək rahatlığa qovuşmaq istəməsi normal haldır. Şübhəsiz ki, rahat olmaq, güvənmək, xoşbəxt olmaq fiziki cəhətdən sağlamlıq üçün əhəmiyyətlidir. Bu müsbət keyfiyyətlər isə Quran əxlaqını yaşamaqla əldə edilir. Məhz bu səbəbdən bəzi insanlar Quran əxlaqı ilə deyil, öz həvəslərinə, hisslərinə görə hərəkət edəndə daxilən kədər, sıxıntı, qorxuya qapılırlar. Məsələn, Quranda təsvir edilən təvəkkül, tale, Allaha təslim olma anlayışı olmayan bir insan sabah başına nə gələcəyini bilmədiyi üçün daima stressli olur. Halbuki insan Allahın bəndələri üçün seçib bəyəndiyi dinini yaşadığı, Quran əxlaqına sahib olduğu üçün belə sıxıntılar keçirməz. Allah elçilər vəsiləsi ilə bu həqiqəti belə xəbər verir: “... Məndən sizə doğru yolu göstərən rəhbər gəldiyi zaman hər kəs Mənim doğru yol göstərən bələdçimin ardınca getsə, nə yolunu azar, nə də bədbəxt olar. Kim Mənim Zikrimdən üz döndərsə, onun güzəranı sıxıntılı olacaq və Biz Qiyamət günü onu kor kimi hüzurumuza gətirdəcəyik…” (Taha surəsi, 123-124) Ayədə bildirildiyi kimi, çox insan Allahın zikrindən üz çevirdiyi üçün sıxıntılı həyat keçirir. Həmçinin hər şeyi təsadüflə əlaqələndirdikləri üçün sonu xeyir olan işləri də tərslik kimi qəbul edir və bunun sıxıntısını yaşayırlar. İşdən çıxarılmaq, pulsuz qalmaq, aldadılmaq, xəstələnmək, yaxud da təriflənməyi gözlədiyi halda lağ edilmək, sədaqət əvəzinə nankorluqla qarşılaşmaq kimi qorxular daima zehinlərini məşğul edir. Hər dəqiqə pis xəbər almaqdan, haqsızlıq edilməkdən qorxaraq mənfi ehtimallar fikirləşərək neqativ ruh halında olurlar. Bir ayədə Allah Qurandan üz çevirərək sıxıntılı həyat yaşayan insanların vəziyyətini belə açıqlayır: Allah kimi doğru yola yönəltmək istəsə, onun köksünü İslam üçün açar, kimi azdırmaq istəsə, onun köksünü, sanki o, göyə çıxırmış kimi daraldar və sıxıntılı edər. Allah iman gətirməyənləri beləcə rəzalətə salar. (Ənam surəsi, 125) (ardı rəydə) #quran #islam #dinipaylasimlar #Allah #namaz #dua #din #hidayət #hidayet https://www.instagram.com/p/CmHR-31MpvP/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
ismailaganet · 2 years
Text
Mümin Sonradan Yoldan Çıkabilir mı? - Ömer Faruk Korkmaz Hoca Efendi
Mümin Sonradan Yoldan Çıkabilir mı? – Ömer Faruk Korkmaz Hoca Efendi
Bir mimin yoldan çıkabilir mi? Müminler daha sonradan Allah Teâlâ’nın yolundan çıkabilir mi? Mevlâ Teâlâ’nın yolunda daimi olarak kalmak için neler yapılabilir? İnsanın yoldan çıkmasına vesile olacak şeyler nelerdir? Ömer Faruk Korkmaz Hoca Efendi itikad ile alakalı suallerinizi cevaplandırıyor. İsmailağa NET tarafından hazırlanan video kesitlerini paylaşarak sohbetlerin daha geniş kitlelere…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
hatiragulzaman · 1 year
Text
Tumblr media
⚘️⚘️⚘️
İmâm Gazâlî, İhyâ-u Ulûmi'd-Dîn’de şöyle der:"Bir kimse, bilmediği konularda Allah rızası için susarsa, bilerek konuşan kimsenin alacağı sevaptan daha az almış olmaz. Çünkü bilmediğini itiraf etmek, nefse daha ağır gelir."
21 notes · View notes
belkidebirharfimben · 11 months
Text
youtube
Efendim, bir yandan da "Durmak yok, Sözler'e devam!" deyu okumalarımızı sürdürüyoruz. Hâlen 13. Söz'ün 2. Makamı'ndayız. Acelemiz yok. Ağır ağır ilerliyoruz. Tevfik, hidayet, nur Allah'tan. #RisaleiNur
3 notes · View notes
hecedarussuffah · 1 year
Text
Tumblr media
اِنَّ هٰذَا الْقُرْاٰنَ يَهْد۪ي لِلَّت۪ي هِيَ اَقْوَمُ وَيُبَشِّرُ الْمُؤْمِن۪ينَ الَّذ۪ينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ اَنَّ لَهُمْ اَجْراً كَب۪يراًۙ
Şüphesiz ki bu Kur'ân, insanları en doğru ve en sağlam yola iletir ve salih amel işleyen müminlere büyük bir ecir olduğunu müjdeler.
İsra, 9
https://youtu.be/OXZrWfGtNto
1 note · View note
nergiskokusunda · 2 years
Photo
Tumblr media
İki Ömür Bir Aşk - 1. Bölüm 
Değişen hayatlar, geçen yıllar ve bitmeyen bir aşk... Birbirlerini çok seven iki insanın alışılmış yanlışların içinde hakikati bulma, bunu yaparken birbirlerine tutunma ve her şeye rağmen doğru kalabilme çabası... İki olgun ruh, iki yaralı insan ve paylaştıkları derin bir bağ. Birlikte yürümeyi planladıkları yolda hiç beklemedikleri bir anda kayboldular. O yolda birbirlerini bulmadan önce kendilerini bulmaları gerektiği sırrına zamanla vardılar. Lisenin son senesinde Caner'in uzun zamandır sakladığı duygularını açıklamasıyla başlayan hikaye Ayla'nın karşılıksız kalmasından korktuğu için sustuğu duygularını itiraf etmesiyle devam etti. Her şey güzel giderken önce yolcular, sonra yollar değişti. Lisede başlayan hikayeleri beş yıl sonra kaldığı yerden devam ediyor. Artık kimse aynı değil. Herkes değişti. Nasıl göründükleri, nasıl düşündükleri, ne istedikleri... Bu kadar değişime rağmen aynı kalan tek bir şey vardı. 
 ''Yüreğimin baharından vazgeçtim, yarının kışından korktuğum için. Olduğum insanı terk etmek için önce ondan gittim. Aradan yıllar geçti. Gözleri hâlâ aynı şekilde işliyor içime. Varlığı hâlâ aynı çiçekleri yeşertiyor ruhumda. Gitmenin adımlarla olmadığını, insanın ancak yüreğindeki mesafeleri arttırdığında gitmiş olacağını onunla öğrendim. Bugün geri geldim. Ama ne o bıraktığım gibiydi ne de ben aynı bendim.'' 
- Ayla KUZGUN
3 notes · View notes
guilt-and-rod · 2 months
Text
Hidayet.
267 notes · View notes
intopower · 4 months
Text
Hidayet Meherremli. IG: @ hidayet_official_
249 notes · View notes