Tumgik
#hayalgücü
kitabinsonu · 9 months
Text
İki iple bağlanan kuklalar
Sen ben değil hepimiziz onlar
10 notes · View notes
atumai · 1 year
Text
Tumblr media
15 notes · View notes
ayazblog · 1 year
Text
Gözlerini kapattığı zaman karanlık görmemeli insan karanlık görmek kötüye işarettir bu sizin hayal gücünüzün öldüğünü gösterir kapattığınızda gözlerinizi gök yüzü onun güzel yüzü yada sizi mutlu edecek bişeyler görmezseniz bu kötüdür ben eskiden gözümü kapattığımda sadece siyah bir perde vardı önümde şimdi işte o var her kapattığımda gözümü onun güzel yüzü geliyor aklıma belki ne kadar sevdiğimi bilmiyor onu belki ben anlayamıyorum kendimi ona ama bir kere öpmek için çok şeyimi veririm onun için o benim gözlerimi kapattığımda gördüğüm şey o benim hayal gücüm
8 notes · View notes
yazmayolculugu · 11 months
Text
Çorba
Çorbanın geç gelmesi birden sinir etmişti onu. Sözde bu kadar önemli olan bir günde, bilmem kaç parçadan oluşan set menünün ilk girizgahi olan tabağın geç gelmesi her şeyi daha da absürtleştiriyordu.
Madem bu kadar önemliydi, madem bu kadar elzemdi, çorba niçin geç gelmişti? Halbuki aylar sürmüştü planlamaları. Önce bir fikir, sonra fısıldaşmalar, konuşmalar. Bir tema, yer ve gün, kimlerin katılacağı hatta bir organizasyon firması! Günler kala uykusuz kalınan geceler, panik, stres, konukların gelip gelemeyeceği, elbiselerin son anda alınan bir kaç kilodan dolayı tam olmaması ve o kilonun verilme telaşı (pul biber ve yoğurt kürü, korkulu rüya). Müziğin ayarlanması, mükemmel olma isteği, birbirinden nefret eden insanların bile sırf bu gece için bir araya gelmesi. 
Ve hepsi çorbanın geç gelmesi için miydi?
Kafasını sağa sola çevirdi. Insanlar umursamıyordu. 
Ama nasıl olur? 
Çorba nasıl geç kalır? 
Bu geceden başka kayda değer bir telaşesi olmayan bir grup insan bir araya gelmişti ve çorbanın hala masada olmaması onları rahatsız etmiyor muydu? Küfretti içinden. Tuttuğu çatalı sıktı ellerini dişlerini sıkmamak adına. Üstelik neden çatal?
Ne güzel olmalıydı onların kafalarının içi. Tertemiz, pasparlak. Halbuki boşluğu görmemişler miydi? Hep orda olan o boşluğu? Mutlaka ve mutlaka her insan hayatının en az bir anında farketmiş olmalıydı varlığını. Bir anda, belki uzaktan bir akrabasının cenazesinde ansızın çıkagelen o "Neden?" Sorusunu. 
Neden? Neden? Neden?
Bunca uğraş, bunca emek ve çorba geç kalmıştı. Hala masada değildi ve canını bu kadar sıkmamalıydı ama sıkıyordu işte. Madem bu kadar önemliydi bu gece, neden çorba hala masada değildi?
Karşıdaki teyze birden sırıttı ve midesi bulandı. Çorba gelse bile içemeyecekti belki de. Yapılabilecek onca şey ve onlar bu gece için haftalarca uğraştılar. Ve mükemmel değil. 
Kusursuz değil.
Ve umurlarında değil.
Boşluğu görmediler mi hiç? Her şeyin anlamsızlığını? Bari çorba orda olsaydı da yaratmaya çalıştıkları bu yapay anlamın bir anlamı olsaydı.
Çorba getiren garsonları görünce içinin rahatlayacağını düşunmüştü ama mutfaktan belirdiklerinde hayal kırıklığına uğradı tekrar. 
Papyon takmışlardı. 
Papyon!
Ve çorba önüne geldiğinde kaşığın oluşturduğu girdapta kaybolmak istedi. Keşke onlar gibi olabilseydi. Hiç bilmeseydi anlamsızlığı. Hepsinden nefret ediyordu.
Acaba çorbayı çatalla mı içseydi?
-Literary Gardener, 20/05/2023
Konu: Uykudan öce yakalan düşünceler üzerine.
2 notes · View notes
bayancerrahi · 1 year
Text
" Do you see them? "
Elini attığın gibi bulduramadığın elektrik anahtarı; ki 18 senedir bu evdesin sen, avucunun içindeymiş gibi bilmelisin o ışık düğmesinin yerini; karanlıkta fısıldıyor: “Buraya ait değilsin artık.”
Ama öyle bir evresinden geçiyorsun ki hayatının, başka bir yere de ait değilsin.
Yurt odana girdiğinde de ya yeni nesil anahtarınız olan güç kartını duvara takman gerektiğini unutuyorsun ya da yuvasının yerini bulduramıyorsun. Üzerinde yurdunun logosunun olduğu ve oda numaranın yazdığı o manyetik kart gibi sen de; yuvan neresi, bilemiyorsun.
18 senedir her gece, gözlerin beyninle mükemmel bir uyum içinde çalışıp ayın ve sokak lambalarının pencerenden içeri süzülen zayıf ışığında bile görebilmeni sağladığında odanın o her santimini ezbere bildiğin duvarlarını incelemeye koyulurdun. En sevdiğin renk olduğuna karar verdiğin için mavi boyadığınız duvarların çatlaklarını, badana katmanlarının zamanla oluşturduğu minimal tümsek ve çukurları izlerdin. O kadar çok izlerdin ki sonunda bir şeylere benzerlerdi; ruh hâline göre şekillenir, her gece farklı karakterlere öykünürlerdi.
Bir de, ne zaman baksan göz göze geldiğiniz bir prenses vardı mavi duvarında, hatırlıyorsun değil mi? Şık elbisesinin kabarık eteği yüzünden üzerine oturduğu hayvan bir at mı yoksa ejderha mı, söylemek zordu ama kızın duruşundaki asalet ve uzun saçlarını süsleyen tacı, çok net seçiliyordu. Gerçi duvardaki arkadaşlarını annenle tanıştırmaya karar verdiğinde annen onları göremediğini söylemişti ya, neyse.
Dün gece, nispeten yabancı olduğun bir odadaydın. Yine bir kız vardı karşında. Bir prenses değildi, tacı yoktu. Yatağında mışıl mışıl uyuyordu. Oda arkadaşın. Aranız, tanıştığınız ve birbirinize en zorlama gülümsemelerinizi gösterdiğiniz o günden beri aklında tekrar tekrar kurduğun senaryolardakinden, hayal edebildiğinden daha da iyi. Yine de günün her saati birlikte olunca, amfide yan yana oturup geceleri yan yana yataklarda uyuyunca yalnız kalmayı özlemen çok normal. Arada kendini dışarı atıp tek başına dolaşmaya çıkman, etrafına bakına bakına gezinmek istemen de bundan belki.
Bir hafta sonu yine, gezinmeye çıkmıştın. Kısa sürede sevmiştin burayı, insanlarını; turist dolu olmasına rağmen Trakyalı kalabilmiş samimi çarşısını... Hiç geçmediğin yollardan geçtin o gün ve daha önce görmediğin bir duvar gördün. Badana ve beton katmanlarının, içindeki karakterleri ortaya çıkarmak istercesine, yer yer döküldüğü kırmızı bir duvar. Odandaki gibi. Ancak yeterince bakarsan içindeki karakterleri görebileceğin bir duvar. Anonim bir sanatçı; annesinin hayali arkadaşlarını garipsediği o küçük kızın elini tutarcasına “Bak, onları ben de görüyorum.” der gibi, o beton katmanlarının, duvar çatlaklarının sınırlarını belirtmişti. Gördüğü karakterleri sprey boyasıyla çizmişti.
08/05/2018
...
Aklıma gelen bir Bridge to Terabithia kesitiyle bitireyim yazımı, siz de izlemediyseniz gidip izleyin pls. Gözleriniz kapalı ve zihniniz açıkken.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
6 notes · View notes
mormanolyasblog · 2 years
Text
Hayatta başarmak istiyorsanız çabalayın , kendinize inanın ve güvenin . Hayal kurun , olmasını istediğiniz , inandığınız hayaller kurun . Belki şuanda başaramıyorsunuz ama bu sizin yeteneksiz olduğunuz anlamına gelmez sadece yanlış yoldasın veya henüz gelişmediniz ama şuna inanın ki siz istediğiniz sürece başaramayacağınız hiç bir şey yok . Bekleyin , sabredin ve çabalayın sonucu siz de göreceksiniz .
13 notes · View notes
aygibisadecetek · 1 year
Text
Yaş değil hayat seni olgun yapar. Hayat yaşına bakmaz istediği zaman olgunlaştırır hayat insanı
2 notes · View notes
tusemgece · 1 year
Text
İnsanlar bazen herşeyden herkesten uzaklaşmak ister, sadece ve sadece kendi inşa ettiği krallığı tercih ederler ve bu krallık onlara herşeyden daha mutlu eder.
2 notes · View notes
kasatiaan · 1 year
Text
Demir parmaklıkları sökünce evimizin manzarası olduğunu fark ettim.
4 notes · View notes
Evet, bugün herhangi bir rüyayla başlıyorum yazmaya. Her gece nasıl yatıyorsam o gece yine aynı şekilde yattım. Uykuya daldım sonra sabah oldu uyandım sandım. Yataktan kalktım, salona doğru yürüdüm. Daha sonra etrafıma baktığımda bir doğum günü partisi olduğunu gördüm. Annem, arkadaşlarım herkes vardı. Sonra yüzünü göremediğim biri - sanırım erkekti çünkü tam olarak göremedim - elimi tuttu. Binadan çıkıp yan sokaktaki aslında bomboş olan bir binanın önünde durduk. O sıra garip gelen tek şey çok mutlu olmamdı. Sonra aynı anda kapının eşiğine ellerimizi koyduk ve bir anda içerisi aydınlandı az da olsa. Merdivenler vardı. Biri aşağı, biri yukarı, biri sağa, biri sola, biri yamuk gidiyordu. Aynı anda içeri adım attık ve duvarlarda arapça yazılar belirdi bir anda. Korkmuştum. Tam karşımızda bir oda vardı ve yatakta bir nine vardı. O sıra merdivenlerden bir baba kız - kızını okula götürüyordu - iniyordu. Onu o anda boşverdim ve elimi tutan kişiyle teyzenin yanına yürüdüm. Teyze "Bundan sonra hiç ayrılmayacaksınız, hep birlikte kalacaksınız, hep mutlu olacaksınız." dedi. O sıra içim ürpermişti. Sonra çıktık oradan ve eve doğru yürüyorduk. Daha da mutlu olmuştum sebepsizce. Her neyse eve girdim annemin yanına gittim. Görünmez yazıları gösteren mor ışıkla oynuyorlardı. Alnıma tuttu ve arapça bir yazı vardı ve annem "Bundan sonra kötü hissedeceksin , miden bulanacak , hasta olacaksın." dedi. Sonra sıçrayarak uyandım. Beni etkileyen bir rüyaydı.
3 notes · View notes
uzunburakefendi · 2 years
Photo
Tumblr media
. "her âşık kalben bir deli, zihnen bir ozandır." syf.74 . "Garip bir yer Hayal Gücü. Güven verici, tanıdık yerlerde, etrafta insanların olduğu gündüz vakti çok eğlenceli. Fakat geceleri korkunç ve soğuk, gün ışığında çok iyi tanıdığınız yerler güneş battıktan sonra aynı değil. Orada kolayca kaybolabilirsiniz ve bazı insanlar geri dönüş yolunu asla bulamazlar. Hayalet ay parlarken rüzgâr doğru yönde estiğinde bazılarını duyabilirsiniz. Bir süre çığlık atar, sonra dururlar. Ve sessizlikte başka bir şey duyarsınız: Belli belirsiz beslenmeye başlayan, büyük ve durgun bir şeyin sesini... Hayal gücü neticede tehlikeli bir yerdir ve bölgeye girerken bir kılavuz her zaman işinize yarayabilir. Büyüdüğünüzde asla bir kurtadam olamasanız bile." syf.232 #neilgaiman #yıldıztozu #çeviri #aydasungur #ithakiyayınları #kitap #neokuyorum #okumakiptiladır #okumahalleri #hayalgücü #mitler #masallar #mitoloji https://www.instagram.com/p/CgIFt6FNLmP/?igshid=NGJjMDIxMWI=
2 notes · View notes
kitabinsonu · 2 years
Text
Söylemek isteyip söylemediklerim dönüyor kafamın içinde eski bir kaset misali
Döndürdüğümde beliriyor anılarımın puslu eskizleri
21 notes · View notes
haftalik-gunluk · 4 months
Text
Bir cisim yaklaşıyor!
0 notes
strawberriess-28 · 8 months
Text
HAYAL GÜCÜ TEK GERÇEKLİKTİR!
Bu ifade pek çok insanın kafasını karıştırabilir, 3D açıkça varken hayal gücü nasıl tek gerçeklik olabilir? 3D açıkça çok gerçek bir gerçekliktir, size her şeyin gerçek olduğuna dair söz verebilirim.
Peki insanlar Hayalgücünün tek gerçeklik olduğunu söylediğinde bu ne anlama geliyor? Hayal gücünüz (4D) 3D'nizi yaratır, 3D sadece 4D'nizin bir aynasıdır. 3B, durumlara izin vermeniz ve kabul etmeniz için size bakar.
Şimdi, tüm bunlar söylenirken, 3D'nin 4D'nizin bir aynası olması, 3D'yi görmezden gelmeniz gerektiği anlamına gelmez. 3B hala önemlidir. "3B'yi görmezden gelmek" hakkında daha önce konuşmuştum ama tekrar söyleyeceğim: 3D görmezden gelinecek bir şey değildir, sizin işiniz 4D'nin en önemli şey olduğunu ve 4D'nizin 3D'nizi yansıttığını fark etmektir. 3B'nin sizin üzerinizde hiçbir gücü yoktur.
Örneğin: eğer para tezahür ettiriyorsanız, son kuruşlarınızı istediğiniz her şeye harcamak için dışarı çıkmayın. Hayatınıza normalde nasıl devam ediyorsanız öyle devam edin ama kendinizi hayal gücünüzle gerçekleştirin ve kendinize 4D'nin gerçek olduğunu hatırlatın.
Dışarıdan onay aramayı bırakın, tatmin olana kadar kendinizi hayal gücünüzde olabildiğince canlı bir şekilde gerçekleştirin.
©®; @mrspotatoheads
0 notes
yazmayolculugu · 11 months
Text
Şahit
Limana yaklaştıkça, uzun zaman önce terk edilmiş gemilerin ana hatlarını görebiliyordum, gövdeleri sümüksü deniz yosunu ve paslı demirle kaplıydı. Ekşi salamura kokusu havada esiyor, midemi bulandırıyor ve kötü kokuyla boğulmama neden oluyordu. Kızıl yakalığımı hafifçe kaldırıp burnumu ve ağzımı kapattım. Kokuyu engellemese bile daha iyi hissetmeme sebep oldu.
Limanın kendisi paslı iskelelerden oluşan bir labirent. Tehditkar bir şekilde göğe eren terk edilmiş ambarların, tuzun, çürüme kokusunun ve gıcırdayan ahşap sesinin hakimiyet kurduğu bir yer. Etrafı yılan gibi dolanarak kavramış olan sisin biraz arkasında, Kaptan Ripley’in yuvası olan denizin olduğunu biliyorum, fakat sesini alamıyorum. Göremiyorum. Buranın havası her zaman kasvetli, ama Kaptan Ripley üç gün önce limana demir attığından beri bir farklılık seziyorum.
Çakıl taşlarını ezerek yürürken sonunda onu gördüm. Kaptanın yüzü yıpranmış, acımasız denizde savaşarak geçen bir ömürden dolayı derin çizgiler ve yarıklarla oyulmuş gibiydi. Gözleri ürkütücü bir yoğunlukla parlıyor, sisin ardından bile kendilerini belli ediyorlardı.
Ona yaklaştıkça kalbim daha da hızlı atıyordu.
“Burada olmamalısın.”
“Hoşgeldin,” dedi Kaptan Ripley beni gördüğü zaman. Sağ gözü kapalı bir şekilde sırıtıyordu. Sırtımı sıvazladıktan sonra kara paltosunun cebinden piposunu çıkardı. Birkaç saniye sessizlikle onu izledim. Yaktıktan sonra derin bir nefes aldı ve yalpalayarak rıhtıma doğru yürümeye başladı. “Gel benimle.”
Rıhtıma doğru yavaşça ilerledik. Beni neden çağırdığını bilmiyordum, fakat adı duyulan bir kaptana yapabileceğim herhangi bir yardım, bir gemide iş almamda bana destek olabilirdi. Bugün eğer doğru ilerlersem o zaman Kaptan Ripley ile bile çalışabilirdim. İşte o zaman hayat tamam olurdu. Para, içki ve tabii ki de güzel hatunların hepsi avcumun içinde, tastamam yaşayıp giderdim. Sadece bir başlangıca ihtiyacım vardı.
Yaşlı kaptan gözlerini sadece kendisinin görebildiği uzak bir ufka sabitlemişti. Arkasından suratını göremiyordum. Rıhtımda siyah bir monolit gibi duruyordu. Konuşmaya başladığında sesi alçak ve derindi.
“Hayatın tamam olmazdı,” dedi kaptan. Kulaklarımın dikleştiğini ve sıcak bir dalganın kalbimden başlayıp bütün bedenime yayıldığını hissettim. Ne düşündüğümü anlamış olmalıydı yaşlı denizci. Kaptan tok bir şekilde güldü. “Utanmana gerek yok. Hayatın tamam olmazdı. Hayat asla tamam olmaz.”
Hala arkası dönüktü, ama geçen birkaç saniyelik sessizlikte, vücudunun daha da dikleştiğini, sertleştiğini hissettim. Soğuk, tuzlu bir rüzgar denizden tarafımıza doğru esti.
"Haksızlık," diye tükürdü, "Hayat böyle bir şey. Zalim ve adaletsiz. Sahip olduğun her şeyi denize veriyorsun ve karşılığında sana ne veriyor? Hiçbir şey. Sadece ölüm ve sefalet. Bütün paranı biriktirerek bir gemi alabilirsin, ama ertesi gün batmayacağı anlamına gelmiyor. Bunun bir güvencesi yok, ne dersin?”
Uzaktan bir gemi kornasının sesi yankılandı. Sessizlikte aniden beliren bu ses irkilmeye sebep oldu.
Kaptan Ripley cebinden parlak bir şey çıkardı. İki eli önde bir şeyler yapıyordu, ama ne yaptığını göremiyordum.
“Ya da hayatının aşkı ile evlendiğini düşün. Düğünden sonra hemen ertesi gün birden ölebilir değil mi? Bir çocuk doğurup ona senelerce bakabilir, sevgi verebilirsin, ama saniyeler içinde bir kazadan dolayı hayatı bitebilir, öyle değil mi?”
Kaptan Ripley sağ elini yanına tuttuğu zaman bir adım geri attım. Kanla kaplı küçük bir çakı tutuyordu. Sol elini göremiyordum, hala önünde tutuyordu.
"Hayat en esasında her zaman acı ve sefalete yatkındır. Bu konuda hiç kuşkunuz olmasın. Temelinde iyi olan bir şey ona bir etki gelmese bile iyi halinde kalır. Peki hayat? Eğer hiçbir şey yapmazsan, çalışmazsan, kendini harcamazsan gitgide para kaybedersin, sağlığın azalır, sevdiklerin onlara önem vermediğin için seni terkeder. Hayat temelinde yorgunluktur. Kendi haline bırakıldığında göğe değil, yere eğilen bir ağaç dalıdır.”
“Kaptan, elin-”
“Hepsini gördüm evlat, biliyor musun? Denizin derinliklerinde pusuda bekleyen dehşeti, insanların aklını çelen çılgınlığı. Değişmeyen acıyı, ıstırabı ve sefaleti… Hiçbiri, yaşamanın verdiği yorgunluğun ve her şeyini kaybetme riskinin dolaştığı bu hayattan daha korkunç değildi.”
Yutkundum. Kaptan hafifçe bana doğru döndüğünde sol avucunda olan kesikten siyah kan damlalarının denize aktığını gördüm. Sırıtıyordu.
“Hepimiz kurbanız, delikanlı. Bir yeniliğe ihtiyacımız var. Bu gezegen hepimizden daha eski, yaşamdan bile daha eski. Kökten değişiklikler yapılması için en başına dönmemiz gerekiyor. Çok üzgünüm, ama benden Başlangıç’a bir şahit getirmemi istedi.”
Sesim titreyerek sordum. “Kim?”
Önceden duyduğumuz o gemi kornası tekrar yankılandı, çok, hem de çok daha yakından. Sis yavaşça ayrılmaya başladı ve suyun yüzeyini gördüm. Duyduğumuz sesin aslında bir gemiden gelmediğini anladığım an diz kapaklarımın üstüne düştüm. Kaptan tekrar arkasını döndü, ve Başlangıç adına denizler dalgalandı.
-Ein Sof, 04/05/2023
Konu: "Ve denizler dalgalandı."
Yolculuğumuzu ve sürecimizi takip etmek için blogumuzu takip etmeyi unutma!
2 notes · View notes
herhangibibirmerve · 9 months
Text
şimdi ne oluyor biliyor musunuz, aşık aşık uyuyorsunuz güzel hislerle güzel anılarla. Sabah kalktığınızda ise hayal kırıklığı….
0 notes