Uykuya dalamayışımın sebebiydi kaburgalarımı saran acıdan parmaklar.Tekrar ve tekrar geçiriyordu tenime geceyi ve özlemeyi.Sonra sıkışıyordu soluğum yükün kalktığı yerde.Omuzlarımdan attığım ağırlığım,bir kaç parça hüzün bulutundan ibaret gibi görünen yavan hayatımın koyu kırmızı bulanıklığı,herhangi bir gece yarısı dudaklarıma çöken hüznüm,göz kapaklarıma binen uykuyu aralayanım,gerçekleşmeyişi kağıt kesiği misali kanatan dileğim.
Sonra içim,hiç az önce ordan sen geçmemişsin de kalbimdeki köhne gecekondunun camı çerçevesi inmemiş kucağıma gibi,hiç rüzgarlarda saçımız dağılıp birbirine karışmamış,senin kokun benimkini bilmek için çırpınmamış ve yaratıldığımız günden beri birbirimizi beklemiyormuşuz gibi söndü.
Nankörlüğünle kana kan,dişe diş direnişim,savaştılar solukları bir akşam kesilip de parmakları birbirlerinin boğazlarından ayrılana kadar.O gece sabah hiç olmadı,kimse kazanmadı,kimse kaybetmedi ve kana en çok yakışan barut kokusu kaldı bir tek gömleğinin yakasında.
Şimdi güneşi getirsen ellerinle ve ayı batırsan dipsiz okyanusların en dibine,sabahı çıkarsan göğe yeniden ve ben sarılırdım yine göğsünde çırpınmak istercesine sana,burnumda tüter cinayetimizin kokusu,ciğerlerime dolar yıkılan şehrimizin ıslak sokaklarındaki kaldırım gölgeleri.Ve dönülmeyecek yolları görürüm başımı omzuna yasladığım an,varılmayacak bir yarın intihar eder sekizi yirmidört geçe,dört çocuğun anne rahmine düşmeden hazır mezar taşları,çiçekleri ise yabani papatya buketleri.
Sevgilim.Minik ömrüm ellerinin üzerine düşeli hiç bu kadar güzel bir yenilgi görmemişti.Yaralanan dizlerine bir şiir oku ve öp kan dolu izlerimi.Dudaklarına bir gidiş bıraktım.Öptüğün her adam bir vedaya gebe kalsın.
12 notes
·
View notes