Tumgik
#fransız edebiyatı
saireyn · 1 year
Text
"Öyle hassas insanlar vardır ki kendi tuttuğu yaşları başkasının gözlerinde görünce çıldırır."
Kıskançlık, Marcel Proust
106 notes · View notes
atesbocegimmisin · 4 months
Text
İnsanların hepsi belirsiz bir süre için ertelenen ölüm cezasına mahkûmdur.
Victor Hugo // Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Tumblr media
17 notes · View notes
eskidimihayaller · 2 years
Text
Bir şey öğrendiysem eğer
Karşılığı yokmuş meğer
Her aşk gibi bu da bir gün biter...
67 notes · View notes
fleurlilas · 9 months
Text
Anlaşılmayı beklerken alevlerle kucaklaşan dar kafeste, demir parmaklıkların arasından bir iğne ve bir iplik uzatıldı ellerime. Şaşkın bakışlarıma karşılık bir de bıçak. İstersen yaşa dediler bana yaralarını dikerek, ama acısını hissederek. İstersen öl dediler, bir bıçak kesiği ile, damarlarını yırtan. Öl ama hissetme o derin kesiğin yangınını kan kaybı ile birlikte elveda de nefesine.
Uzatılan bıçağı tutan el, bir yardım eliydi. Lakin iğne iplik bir düşman bana. Kulaklarıma dolan ses dedi ki; “Çünkü yaşamak, hissetmektir.”
Ben ise yüreğimden yükselen alevleri bekledim. Kendi yangınımla derimi eritmeyi, nefesimi kesmeyi. Dedim ki ona; “Çünkü ölüm, gözyaşı dökülmeyen tek vedadır. Çünkü hissederek ölen her insan bu dünyada acımasızlığı filizler.”
Benimki nankör bir veda.
2 notes · View notes
niltheguitarist · 2 years
Text
Şu kafada tasarlanan kitap okuma listesinin sonu yok. "Geçenlerde Otomatik Portakal'ı merak ediyordum, ona başlayayım. Daha sonra Türk edebiyatına bakayım; Halid Ziya, Orhan Pamuk... belki de şiir okurum Nazım Hikmet iyidir. Aaa, şiir demişken Fransız edebiyatı da okumalı. Bi' ara İnce Memed'e başlamak lazım. O değil de Garcia çok iyidi. Ha bir de bu ayın edebiyat dergileri var. Sonra da... Sonra... "
Kütüphane duvarlarına baktıkça insan ömrünün ne kadar kısa ve yetersiz olduğunu hatırlarım arada. Her şeyi bilmek isimlendirmek istiyor insan -bunu yaparsa kendi ayağına sıkmış olur, ayrı konu- ama ömürü kısacık. Anlam arayışına karşı hep toprak kaybetmiş.
Tumblr media
5 notes · View notes
haytaogluyunus · 10 days
Text
Tumblr media Tumblr media
ANMA:
TATAR TÜRKLERİNDEN EDEBİYATÇI ŞAİR ABDULLAH TUKAY'IN
ÖLÜM YIL DÖNÜMÜ DOLAYISIYLA
DUALARIMLA VE SAYGILARIMLA ANIYORUM.
Mehmet Arif oğlu Abdullah Tukay veya bilenen adıyla Abdullah (26 Nisan 1886 - 15 Nisan 1913), Tatar halk şairi, yazar ve yayımcı.
Modern İdil Tatar edebiyatı ve dilinin kurucularındandır. Şiirleri birçok dile çevrilmiştir. İki ciltte toplann şiirlerinin yanını sıra siyasi makale ve fıkralar kaleme almış; çocuk edebiyatı alanında da önemli eserler vermiştir.
26 Nisan 1886'da Kazan bölgesi Kışlavıç adlı kentinde doğdu. Babası iyi bir medrese öğrenimi görmüş olan köy imamı Muhammet Arif, annesi Üçili kasabasından Ziynetullah Bey'in kızı Memdude Hanım'dır. Babasını henüz bebekken, annesini ise 4 yaşında iken kaybetti. Akrabaları tarafından büyütüldü ve çok zor bir çocukluk geçirdi. Farklı köylerdeki ailelerin yanına evlatlık verildi. Öğrenimine Kırlay'daki mahalle mektebinde başladı. 1895 yılında Cayık'taki halasının yanına geldi ve Buhara usulü eğitim veren Mutiullah medresesinde ve medresenin hemen yanındaki Rus sınıfında eğitimine devam etti.
Eniştesi Ali Asgar Osmanoğlu'nun ölümünden sonra medresede kalmaya, küçük çocuklara ders vererek, matbaalarda mürettiplik yaparak hayatını kazanmaya başladı. Medresedeki öğrenimi sırasında Tatar edebiyatı ile halk edebiyatını incelikleriyle öğrendi, Arapça, Farsça, Rusça, Başkurtça, Türkçe gibi ve diğer halkların edebiyatları, Şark felsefesi ile aruz teorisini hocasının oğlu olan ve o dönemde medresede ders veren Kamil Muti'den öğrendi. Kamil Mutii hayatını doğrudan etkiledi; köye onun getirdiği Türkçe ve Arapça gazete ve yayınları takip etti. İstanbul'dan gelerek medreseye devam eden Türk ceditçisi Abdülveli onu Türkçe ve Fransız edebiyatları ile tanıştırdı.[2]
Tukay daha sonra Kamil Muti'nin çıkardığı Fikir, El Asrü Cedit gazetelerinde, Uklar dergisinde faal olarak çalıştı. Bu organların hem mürettibi, hem musahhihi, hem yazarlarından birisi, hem de redaktörü idi. 1905 yılının başında Sosyal Demokratlar organı olan Uralets gazetesine mürettip (dizgici) olarak girdi. Medreseden ayrılarak eski hayat tarzına fikren tavır aldı.
0 notes
eserozetlerim · 1 year
Text
Namık Kemal Şiirleri
New Post has been published on https://eserozetleri.com/namik-kemal-siirleri/
Namık Kemal Şiirleri
Namık Kemal şiirleri genel olarak Türk milliyetçiliğini içerir ve şiirlerindeki temel konularda milliyetçiliği aşılamayı amaçlar daha çok beyitler halinde yazmayı tercih eden Namık Kemal adlı şairimiz Divan edebiyatından son derece büyük ölçüde etkilenmiştir. Ancak Fransız edebiyatını da örnek almıştır.
youtube
Namık Kemal şiirlerinde en çok göze çarpan şey şiirlerinin içerik ve konu bakımından birbirine ters düşmesidir. Yani Namık Kemal şiirleri için söyleyebileceğimiz en önemli şey şiirlerinin biçim açısından eski tür olması ancak buna rağmen şiirlerinin konularının dönemine göre yeni olmasıdır.
Namık Kemal hangi dönem diye de soracak olursanız Namık Kemal Tanzimat Döneminde eserler vermiş olan bir edebiyatçıdır. Tanzimat Döneminde olmasına rağmen Divan edebiyatını şiirlerinde son derece büyük bir etki olarak hissetmek mümkün olacaktır.
 Namık Kemal Şiirleri Hangileridir?
 Namık Kemal şiirleri hangileridir konusu ile ilgili olarak Hürriyet Kasidesi adlı şiirini örnek verebiliriz. Namık Kemal’in Hürriyet Kasidesi adlı şiirinde sözünü etmiş olduğumuz Divan Edebiyatı biçimi zaten şiirin başlığında da göze çarpıyor. Çünkü Kaside Divan Edebiyatı biçimi olarak geçer ve divan edebiyatında bir şiir türüdür. Ancak konu bakımından kaside olarak değil daha yeni tarzda bir şiir anlayışından söz etmek mümkün olacaktır.
Namık Kemal’in diğer şiirlerine baktığımız zaman beyitler adlı şiirinde de aynı şekilde Divan Edebiyatı tarzında bir şiir anlayışı olduğunu söylemek mümkün olacaktır. Vaveyla, Vatan Şarkısı ve Hırraname adlı şiirleri de mevcuttur. Bütün bunların yanı sıra Aşk konusunda da kaleme almış olduğu pek çok şiirleri vardır.
 Namık Kemal Kimdir?
 Namık Kemal kimdir? 21 Aralık 1840 yılında Tekirdağ’da doğmuş olan Namık Kemal, Tanzimat Döneminde eserler vermiş olan bir şair, yazar, gazeteci ve devlet adamı olarak bilinir. Abdüllatif Paşa’nın oğlu olan Namık Kemal babasının görevi Dolayısıyla çeşitli illerde bulunmuştur ve bu sebeple de eğitimine kesintili olarak devam ettiği için daha çok özel dersler almıştır. Arapça ve Farsça dillerine son derece hâkim olan Namık Kemal 9 ay Valide Mektebi’nde okumuştur.
1857 yılında İstanbul’a dönmüş ve Tercüme Odası’nda görev almıştır. Daha sonra gazetelerde de yazmaya başlamış ve bir süre siyasetle ilgilenmiştir. Siyasi sebeplerden dolayı sürgüne giden Namık Kemal Sürgün sırasında pek çok eser vermiştir.
Namık Kemal Şiirleri
 Namık Kemal Şiirleri Neden Önemli?
 Namık Kemal şiirleri neden önemli diye de pek çok soru sorulmaktadır ve bu şairin özelliği merak edilmektedir. Namık Kemal’in dönemini inceleyecek olursak bu şairin Tanzimat Döneminde vermiş olduğu eserlerin genelinde daha çok vatan ve millet sevgisi olduğunu görmekteyiz. Bu sebepten dolayı da milliyetçi bir duygu ile yazılmış olan şiirlerin Türkçülük esasına dayalı olması nedeniyle Türk edebiyatında son derece büyük bir yer aldığını görmekteyiz. Ayrıca Vatan Yahut Silistre adlı eseri de bu konuda son derece ünlüdür.
0 notes
Text
Oktay Akbal / Ben bir İstanbul yazarıyım
Tumblr media
Oktay Akbal, İstinye Suları, Tarzan Öldü, Karşı Kıyılar ve Yalnızlık Bana Yasak adlı öykü kitaplarının yeni baskıları nedeni ile altmış küsur yıllık birikimine ilişkin soruları yanıtlıyor.
Son Osmanlılardan olduğunuz doğru mu? - Son Osmanlı değilim. 'Hele, hiç Osmanlı değilim.' Üstelik Osmanlılık anlayışına öteden beri karşı bir yazar olarak bilinirim. Konaklarda yetişmedim. İstanbul'da Şehzadebaşı'nda doğup büyüdüm. İlkokulu ve takip eden iki yılı Fransız okullarında okudum. Babam avukattı. Öldüğünde annemle beş parasız kaldık. Fransız Lisesi'ni parasızlık yüzüden yarıda bıraktım. İstiklâl Lisesi'nde okudum. Özel bir okuldu ama babam okul sahibinin avukatıydı, benden para almadılar. Büyükbabam emekli bir valiydi. Çocukluğum yoksulluk içinde geçti. Daha lise sıralarında yazılarımla para kazadım. Yani zorluk içinde... Servet-i Fünun Dergisi'nde çalıştığınız dönemi nasıl hatırlarsınız? Derginin dönem edebiyatı için önemi neydi? - 1943-44 arasında Servet-i Fünun-Uyanış Dergisi'nde yöneticilik yaptım. Yirmi yaşındaydım. Elli lira aylıkla. Türkiye Yayınevi'nin dergilerine öykü, çeviri yaparak bir o kadar daha para kazanıyordum. Altın, yedi sekiz liraydı. Yani şimdi kazandığım kadarını daha o yaşlarda alıyormuşum: Yazarlıkla... O dergi, genç yazar ve şairlerin yuvasıydı. Orhan Arıburnu, Cahit Irgat, Sabahattin Kudret, Salah Birsel, Sait Faik ve Özdemir Asaf'ı orada tanıdım. İlk öykülerim orada çıktı. Kısa öykü sizce nasıl bir biçim ve edebiyatınız nasıl bir birikimin ürünü? - Ben bir İstanbul yazarıyım. Kentin en yoksul hem de oldukça zengin semtlerinde yaşadım. Suadiye, Erenköy, Fatih, Şehzadebaşı... Bildim bileli öykü düşünür, yazarım. Öykü yazarı olmak bir rastlantı değil! İçten kopan bir istek. Neredeyse seni zorlayan bir şey; hem kendini, hem çevreni, insanları anlamaya iten! İlk kitabım "Önce Ekmekler Bozuldu" 1946'da çıktı. Birçok baskı yaptı. Altmış yıldan sonra da öykü anlayışım değişmedi: Kısa yazmak, sözü uzatmadan, okuru aldatmadan, içimden geldiği gibi. Kısa öykü, zor bir daldır. Hem şiir, hem roman yükünü taşır. Çok öykü yazan var! Ama kırk-elli yıl sonraya kaçı kalacak? Siz de kendi döneminizde yıldızı erken parlayan bir yıldız oldunuz. Günümüz 'edebiyat yıldızları yarışı'nı nasıl yorumluyorsunuz? - Edebiyat yarış yeri değildir! Herkesin kendi alanı var. Kimse kimseyle yarışamaz. Yazar ancak kendisiyle yarışır. Kendini geçmekle, kendini yenilemeye çalışmakla... Günümüzde öyküye çok heveslenen var. Gençlerden çok iyi öykücüler yetişti. Hanımı, erkeğiyle! 'Hanım yazar' derken korkuyorum. Yazarın hanımı beyi olur mu, diyorlar! Yine de kadın-erkek öykücülerimizi okurken sevinç duyuyorum. Edebiyat karın doyurur mu? - Edebiyat karın doyurmaz. Kaç kişi var roman, öykü, şiir, deneme yazarak geçinen? Hepsinin başka bir mesleği var. Babadan zengin olan var mı, bilmem! Orhan Pamuk bir tüccar ailesinden. Geçim derdi yok. Ama kitapları çok kazandırdı. Ne zaman? Ün kazadıktan sonra!.. Yaşar Kemal yıllarca gazetede çalıştı. Ben, sayısı yetmişe varan kitaplarımdan pek bir şey kazanmıyorum. On yıl önce en az beş bin basarlardı, şimdi bine indi. Genç yaşımdan bu yana gazetecilik yaptım. Sekreter, müdür olarak. 1956'dan beri köşe yazarlığı... Vatan, Barış, Cumhuriyet, Milliyet gibi gazetelerde. Okurlarım istedikçe yazmak zorundayım. Ekmek parası... Edebiyatçı gazeteci olarak temel ilkeleriniz neler oldu? - Yazar olarak ilkelerim, gazete yazarı olarak da aynı. İçtenlik, dürüstlük, insan sevgisi. Toplumda bir uyanışın, bilinçlenmenin yaşanmasına katkı... Öyküde fotoğraftakine benzer bir belirleniş anı meselesi var. - Öykü bir anın fotoğrafını çekmektir derler ama değildir. Fotoğraf yüzeysel bir görüntü verir. Öyküde bir anı anlatırsınız ama derinine inerek, bir tek anı çoğaltarak, ileriye geriye doğru... Sait Faik ölümsüz anları yakalamayı başarmıştır. Geçmiş bir an değildir! Artık o, yaşamın içinde yakalanmış, ama zamana meydan okumuş bir zaman parçasıdır. Can Yayınları'nın yeniden bastığı öykü kitaplarınızı birbirinden ayırabilir miyiz? - Ben ayırmam. Bu incelemecilerin işi. Onlar bakar, bulur. Zaman farkları var aralarında tabii, ama bunu teşhis etmek uzmanların işi. Şimdi ne yazıyorsunuz? - Yeni öyküler yazdım. Bazıları Öykü Dergisi'nde yayımlandı. Yarım kalmışlar var. Onları bitiriyorum. Bunlar "Son Öyküler" olacak. Zamanımız olursa "En Son Öyküler"i de yazarız! Ben bir kez yazmıştım. Benden sonra öykü, roman ve denemelerimi, güncelliğini korumuş tüm yazılarımı biraraya toplamak isterlerse, ona "Yazılar" başlığını koysunlar. Roman, öykü, anı, deneme birdir yazar için. Birbirini bütünleştirir. Kişilik sorunudur bir yazarın çağını aşması, dün de bugün de okunması, sevilmesi... Sait Faik okunur, Memduh Şevket, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Sabahattin Ali, Yakup Kadri vb. okunuyor. Sanırım yazmasını, anlatmasını bildiklerinden... (lgın Sönmez / 5 Eylül 2002 / Milliyet Kültür Sanat)
0 notes
gatabs · 1 year
Text
20. Yüzyılın En İyi 100 Kitabı | Dünya Edebiyatı Kitap Önerileri gatabs.com Kitap Önerileri 20. Yüzyılın En İyi 100 Kitabı | Dünya Edebiyatı | Kitap Önerileri Kitap Önerisi #ençokokunankitaplar Camly'yi ücretsiz denemek ve %55 indirimli olarak abonelik oluşturmak isterseniz 👉 https://bit.ly/3yIS5eE İndirim kodumuz: ...
0 notes
milesdrives · 1 year
Text
A Takımı güçleniyor
Otomotiv ve mobilite dünyasının en büyük grupları arasında yer alan Stellantis, Türkiye yapılanmasını güçlendirmeye devam ediyor. Zeynep Durusu’nun Opel Türkiye Pazarlama Direktörlüğüne atanmasının ardından Citroën Pazarlama Direktörlüğü görevine Serdar Akman getirildi. Galatasaray Lisesi’nden sonra İstanbul Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı mezunu olan Serdar Akman, Stellantis’e geçmeden…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
saireyn · 1 year
Text
"Ama zahmetsiz keyif yoktur, her mutluluk biraz çaba gerektirir."
İrade Terbiyesi, Jules Payot
154 notes · View notes
bilalante · 1 year
Text
Polonya'da Bir Kuş Var
Polonya’da Bir Kuş Var
Gölge Konuşuyor: Yer Polonya olunca oltaya ne takılacağı konusunda tahminde bulunmak zor olmasa gerek. Polonya edebiyatı demek, savaş edebiyatı demek çoğunlukla çünkü. Polonya’da geçen ya da Polonyalı birinin anlattığı, konusu savaş olmayan eser var mı, hatırlamıyorum, belki bir ya da bir kaç tane. Aslında Romain Gary nam-i diğer Emile Ajar’ın bir Fransız edebiyatçı olduğu geçer tüm kaynaklarda.…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
eskidimihayaller · 2 years
Text
Çok anlatılmış bir öykü oldu yaşamak.
Tumblr media
32 notes · View notes
fleurlilas · 8 months
Text
Tumblr media
Bir gün bedenimi terk etmek isterse ruhum, yıldızlara teslim ederim. Ait olduğum yer, yeryüzüne ne kadar uzaksa yıldızlara bir o kadar yakındır. Özlediğim şehir ile aramdaki mesafeler, yıldızlarla benim aramda. Ben kasvet geceleri gökyüzüne baktığımda anılar başa sarar zihnimde. Sonra gözlerim kısılmadan hemen önce, denizden gelen dalga sesleri dolar kulaklarıma. Deniz çok uzak ama. Yıldızlardan çok daha uzakta…
0 notes
gadelapeto · 2 years
Text
Edebi dil nedir pdf
 EDEBI DIL NEDIR PDF >>Download vk.cc/c7jKeU
  EDEBI DIL NEDIR PDF >> Read (Leia online) bit.do/fSmfG
           5 de jul. de 2022 — To read the full-text of this research, you can request a copy directly from the author. Request full-text PDF 23 de set. de 2021 — Mehmet Goktas - İslamın Genç Davetçilerine (bilgindk) - documento [*.pdf] İSLÂM'IN G£NÇ DAVETÇİLERİNE dizgi' baskı - cilt ı Sebat Ofset BURAYA TIKLAYARAK NASIL KAYIT OLUNACAĞINI NELERİN GEREKTİĞİNİ GÖREBİLİRSİNİZ!! Merhabalar, İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunuyum. Hikyelerinde gzleme nem vermitir. Hikye kahramanlarnda psikolojik ynden bir derinlik yoktur. Ruh zmlemelerine nem vermemitir. Hikyelerinde ok sade bir dil Mehmet Emin Özcan Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Fransız Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı öğretim üyesi. Fransız Edebiyatı, genel ve kompozisyon ve edebi inandırıcılık aracılığıy la bize yazarının eşsizliğini kanıtlarlar. Artık edebiyat ile sinemayı birbirinden ayırma zamam gelmiştir. Eyl.2018 - Ek fiil nedir? Ek fiil çeşitleri, örnekleri. Ekfiilin görevleri, isim soylu Türk Dili ve Edebiyatı Materyalleri - efgan.net. Mais informações.
, , , , .
0 notes
haytaogluyunus · 3 months
Text
Tumblr media
ANMA:
B UGÜN 17 OCAK (1954)
GAZETECİ, YAZAR:
İSMAİL HABİP SEVÜK’ÜN
ÖLÜM YIL DÖNÜMÜ. RAHMETLE ANIYORUM.
İsmail Habip Sevük ya da İsmail Hakkı Sevük (d. 1892, Edremit - ö. 17 Ocak 1954, İstanbul), Türk yazar, edebiyat tarihçisi, gazeteci, siyasetçi.
Kurtuluş Savaşı boyunca Anadolu'da çıkarılan çeşitli gazetelerde Milli Mücadeleyi destekleyen yazılar kaleme aldı. Cumhuriyet döneminin ilk edebiyat tarihi kitabı olan “Türk Teceddüt Edebiyatı Tarihi” adlı eserin yazarıdır.[2] VII. TBMM’de Sinop milletvekili olarak yer almıştır (1943-1946).[1]
Yaşamı
1892'de Edremit'te dünyaya geldi. Babası Jandarma binbaşısı Mustafa Habib Bey’dir.[3] İlk öğrenimin Edremit'te, lise öğrenimini Bursa'da tamamladı. Edebiyat zevkini Bursa İdadisi'ndeki edebiyat öğretmeni Hüseyin Siret Bey'den aldı. Yükseköğrenimini İstanbul'da Darülfünun Hukuk Mektebi'nde tamamladı (1913).
Hukuk Mektebi'nden mezuniyetinin ardından öğretmenlik mesleğini seçti. 1914'te Maarif Nezareti'nin imtihanını kazanarak[3] Kastamonu'ya edebiyat ve felsefe öğretmeni olarak atandı. Kastamonu'da İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kulüp müdürlüğünü ve cemiyetin yayın organı “Köroğlu” gazetesinin başyazarlığını üstlendi.[4]
1919'da İzmir’e geçerek İzmir Sultanisi'nde edebiyat öğretmenliği yaptı. İzmir'in işgali üzerine Balıkesir'e geçti. 1919-1920 arasında Balıkesir'de Mustafa Necati ve Vasıf Bey tarafından çıkarılan “İzmir'e Doğru” dergisini yönetti. Balıkesir'in de Yunan işgaline uğraması üzerine Kastamonu’ya tekrar gitti. Hamdi (Çelen) ve Hüsnü (Açıksöz) beylerin çıkardığı “Açıksöz” gazetesinde 13 Ekim 1922 gününe kadar başyazı yazdı. Türk Kurtuluş Savaşı bittikten sonra Ankara’ya gitti.
Ankara Erkek Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yapan İsmail Habip Bey, Aralık 1922'de Yunus Nadi'nin "Yeni Gün" gazetesinde yazarlığa başladı.[4] Yeni Gün'ün ve Anadolu Ajansı'nın muhabiri olarak 1923 yılı Mart ayında Mustafa Kemal Paşa'nın Adana, Mersin, Konya illerine yaptığı seyahate katıldı. Dönüşte izlenimlerini bir dizi halinde Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde yayımladı
Vasıf Bey'in Maarif Vekaleti sırasında Edirne Milli Eğitim Müdürü oldu. Edirne Türk Ocağı başkanlığını üstlendi. 1925 yılında liseler için ders kitabı olarak hazırladığı “Türk Teceddüt Edebiyatı Tarihi” adlı eseri yayınlandı.
1926-27 Antalya Maarif Eminliği, 1927-1931 Adana Maarif Eminliği görevlerinde bulundu. Adana'da iken “Adana Mıntıkası Maarif Mecmuası” dergisini çıkardı. Dergi, 1928-1931 arasında 40 sayı yayımlandı. Maarif eminliklerinin kaldırılması üzerine 1931'de Galatasaray Lisesi edebiyat öğretmenliğine atandı.
1939 yılının sonuna doğru Mustafa Nihat Özön'ün “Metinlerle Muasır Türk Edebiyatı Tarihi” adlı eseri hakkında kaleme aldığı yazılar basında birçok yazarın katıldığı tartışmalara yol açtı[4]
Galatasaray Lisesi edebiyat öğretmeni iken milletvekilli seçildi. TBMM VII. dönemde Sinop milletvekili olarak yer aldı. Hiç evlenmeyen İsmail Habib Sevük, 1946'da emekliye ayrılarak kendisini tamamen yazmaya verdi. 17 Ocak 1954'te gırtlak kanseri nedeniyle İstanbul'da yaşamını yitirdi. Cenazesi Merkezefendi Mezarlığı’na defnedildi.
Edebiyat çalışmaları hakkında
İsmail Habip Bey, 1925'te basılan “Türk Teceddüt Edebiyatı Tarihi” ile dikkatleri üstüne çekmiş bir yazardır. Yazar bu eserde Tanzimat’a kadar olan Türk edebiyatının sadece genel bir görünümünü vermiş, yenileşme içindeki edebiyatı ele almış ve Türk edebiyatını Fransız edebiyatı ile eş zamanlı olarak vermiştir.[5]
Yazar "Tuna'dan Batı'ya" (1935) ve "Yurttan Yazılar" (1943) kitapları ile gezi türünde güzel örnekler verdi.
Atatürk'le ilgili anılarını "O Zamanlar" (1936), Atatürk'ün kişiliğini ve devrimlerini değerlendiren yazılarını da "Atatürk için" (1939) adlı eserlerinde topladı.
Batı kültür ve sanatını oluşturan şair ve yazarların yaşamlarını ve sanatlarını, “Avrupa Edebiyatı ve Biz" adlı iki ciltlik eserinde Türk edebiyatı ile kıyaslayarak anlattı (1940-41).
Eserleri
Gezi Yazıları
Tuna'dan Batı'ya, 1935-44.
Yurttan Yazılar, 1943.
Anı
O Zamanlar, 1936.(Kurtuluş savaşı anıları)
İncelemeleri
Türk Teceddüt Edebiyatı Tarihi, 1925.
Atatürk İçin, 1939.
Edebiyat Bilgileri, 1942.
Edebi Yeniliğimiz, 1931-32. (Türk Teceddüd Edebiyatı Tarihi'nin geliştirilmiş baskısıdır)
Avrupa Edebiyatı ve Biz, 1940-41.
Tanzimattan Beri, 1940.
Türk Güreşi, 1946
Mevlana, 1954.
Yunus Emre, 1954.
0 notes