Tumgik
#ev ziyareti
Text
Üvey Amcam Beni Bozdu! (Merve 20 Y., İstanbul)
Selam, adım Merve. 20 yaşında, üniversite öğrencisiyim. Siyah saçlı, beyaz tenli, 1.65 boyunda, beni gören tüm erkeklerin 31'lerini süsleyen, kendimi çok güzel bulan biriyim. Anlatacağım hikaye bundan 4 sene önce, yani ben 16 yaşımdayken yaşandı. O zamanlar okuldaki bütün erkekler benim peşimden koşardı. Bense Mert diye bir çocuktan hoşlanırdım. Tüm erkekler Mert'i kıskanırdı. Herkes onun yerinde olmak için neler vermezdi neler. Bense Merte'e daha fazlası için izin vermiyor, sadece bacaklarımı ellemesine ses çıkartmıyordum.
Bir cuma günü okul çıkışı eve döndüm. Şevket amcam bize ziyarete gelmişti. Şevket amcam aslında öz amcam değildi. Babamın çok uzaktan kuzeniydi, ama daha bebek iken öksüz kalınca babanem ona sahip çıkmış ve babamla birlikte büyümüşlerdi. Ama öz amcamdan farkı yoktur, zaten üvey olduğunu da çok sonradan öğrenmiştim. Biz İstanbul'da yaşıyorduk, o da Bursa'da yaşıyordu. Kendisi özel bir okulda biyoloji öğretmeniydi. Haftasonu ziyareti için bize gelmişti. Ailece hep birlikte yemek yedikten sonra konu benim derslerimden açıldı. Son yazılılarımdan kötü not almıştım. Bunu duyan amcam da babama, "Dur o zaman, iki gün buradayım, Merve'yi biraz çalıştırayım!" dedi. Ben ses çıkarmadım, hem ikinci yazılılar da yaklaşıyordu, iyi olur diye düşündüm.
Yatma vakti gelince, amcam için salondaki koltuğu açıp yatak haline getirdim, çarşafını da serip odama geçip yattım. Gece bir ara uyandım, susamıştım. Su almak için mutfağa giderken salonun kapısının yarım açık olduğunu gördüm. İçeriden ışık gelince merak edip bakmak istedim. Gözlerime inanamıyordum! Şevket amcamı elinde telefona bakarak sikiyle oynadığını gördüm. Karanlıktı, ama telefonun ışığı direk sikine yansıdığından siki belli oluyordu. Hayatımda ilk defa gerçek bir sik görüyordum. Daha önceleri meraktan birkaç kez pørnø izlemiştim, ama ilk defa gerçeğini uzaktan da olsa görüyordum. Şevket amcam 43 yaşında ama halen bekardı. 31 çekmesi normal karşılanabilirdi, ama bunu misafirlikteyken yapması, onun artık ne kadar büyük yoklukta olduğunun göstergesiydi.
Biraz daha izleyip mutfağa geçtim. Bilerek fazla ses çıkararak buzdolabından su şişesini çıkardım. Raftan bardak alacağımda, sesi duyan amcam yanıma gelmişti. Bana, "Uyuyamadın mı? Ne zamandır uyanıksın?" diye sordu. Aslında kendisini fark edip etmediğimi anlamaya çalışıyordu. Ben de, "Bir süredir!" diye cevap verdim. Şortuna rağmen halen kalkık olan sikine bakmaktan gözlerimi alamıyordum. O da bunu fark etmiş ve beni gözleriyle süzmeye (pardon sikmeye) başlamıştı. Benim altımda mini şort, üstümde göğüslerimi açıkça gösteren ince bir tişört vardı. Ben artık gözlerimi sikinden ayırıp tekrar rafa yönelince, "Dur yardım edeyim!" diyerek arkama yaslanıp götüme sürtünerek raftan bardak alıp bana verdi. İçimden amcama çok kızmıştım, ama bunu belli edemezdim. Çabucak suyu içip odama döndüm. Tabii amcama da büyük ihtimalle çekeceği 31 için güzel bir malzeme sunmuştum.
Yatağıma yattım, ama uyuyamıyor, sürekli o anı yaşıyordum. Sürekli amcamın siki gözümün önüne geliyordu. Artık amım sulanmış, külodum sırılsıklam olmuştu. Elimi amıma atıp oynamaya başladım. Dudaklarımı ısırırken, aklıma Mert'i getirmeye çalıştıkça gözümün önüne sürekli amcam gelyordu. Çok geçmeden titreyerek orgazm oldum. Külodumu değiştirip, ıslak külodumu banyoya götürüp kirli sepetine koydum. Banyo odamın karşısındaydı. Çok geçmeden banyoya birinin girdiğini duydum. Acaba amcam mıydı? Eğer oysa, 31 çekmeye devam mı edecek diye düşünmekten kafayı yemiştim. Hemen banyonun önüne gittim ve kapının deliğinden baktım. Gördüklerime inanamıyordum! Amcam az önce kirli sepetine attığım külodumu koklayarak 31 çekiyor, arada külodumu sikine sürtüyordu. Sikini tam göremesem de, yaptığı şeyi görünce deliye dönmüştüm. Sessizce odama geçip uyumaya çalıştım.
Zar zor sabah oldu. Kahvaltıdan sonra amcam, "Hadi Merve, odana geçip derse başlayalım!" deyince, babam, "Şevket dur, daha yeni uyandı kız!" dedi. Amcam, "Çok konu var, anca hızlı hızlı üstünden geçeriz!" dedi. Mutfaktan sandalye alıp odama geçtik. Odam koridorun en sonunda, salona en uzak olan yerdeydi. Amcam biyoloji kitabımı alıp masaya koydu, sandalyeyi de iyice yanıma dibime yanaştırıp oturdu. Okadar yakınıma oturmuştu ki, bacaklarımız birbirine değiyor, nefesini üstümde hissediyordum. Amcam kitaptan üreme konusunu açmıştı. Ben, "Amca bu konu geçen dönemindi, işledik!" desem de, amcam, "Olsun, sınavda soruyorlar!" dedi. Amcamın derdi başkaydı ve ben bunun farkındaydım. Amcam arada konuyla alakalı espiriler yapıp, elini bacağıma koyuyor, tepkimi ölçüyordu. Ben tepkisiz kaldıkça o daha da cesaret alıyordu.
Artık konuyu istediği yere getirmiş, "İnsanlarda üreme nasıl oluyor?" diye anlatmaya başlamıştı. İşte (Kadınlarda vajina var, erkeklerde penis var...) diye anlatıyordu. Amcamın bu hareketlerinin ve anlattıklarının üstüne dünkü yaşadığım olay da aklıma gelince donup kalmıştım. İşin ilginç yanı ise, amım ıslanmaya başlamış ve artık amcamın bacağımı sürekli okşamasını arzular olmuştum. Amcamın, "Hiç erkek penisi gördün mü?" sorusuyla irkildim ve "Efendim, anlamadım?” dedim. Amcam, "Erkek arkadaşın yok mu? Ya da olmadı mı?" diye sorular sordu. Ben heyecandan doğru dürüst cümle kuramıyordum, "Yok, oldu, ama şeyy... görmedim..." dedim. Amcam elini tekrar bacağıma koydu ve bu sefer ciddi ciddi okşayarak, "Nasıl olur, senin gibi güzel bir kızı nasıl rahat bırakmışlar, ben genç olsaydım ve senin gibi kız arkadaşım olsaydı, ohooo neler yapmazdım, neler!" dedi. Ben hafif sinirli bir şekilde, "Neler yapardın?" diye sorunca elini bacağımdan çekmiş ve ona karşı tepki verdiğimi düşünmüştü. Ama söyledikleri beni daha da azdırmış, amım sırılsıklam olmuş ve kontrolümü kaybetmiştim.
Amcamın elini tutup tekrar bacağıma götürdüm ve tekrar, "Neler yapardın amca?" dedim, ama bu sefer ona karşı arzu dolu bakışlarla söyledim! Amcam bu hareketlerim sonrası şoka girmiş gibiydi, "İşte biliyorsun... erkekle kadın birlikte oluyorlar ya..." dedi. Ben, "Ne yani, benimle yatar mıydın?" diye sorunca, amcam deliye dönmüştü. Kendisine yalan söylediğimi, aslında dün onun penisini gördüğümü, hatta sonrasında banyoda külodumu kokladığını gördüğümü söyleyince amcam bir şoka daha girmişti. Hemen odamın kapısını kilitleyip geldim. Yerime oturup, elimle şortundan belli olan kalkmış sikini işaret ederek, "Dün tam görememiştim, göstersene, hem baksana dışarı çıkmak istiyor sanki!" dedim. Amcam anlık bir kalp krizi geçirmiş olmalı ki, 1-2 dakika boyunca nefes alışverişi değişmiş, kıprkımızı olmuştu. Ben ise bu yaptıklarıma inanamıyordum!
Amcam kendini toparlayıca, "Emin misin?" diye sordu. "Evet! Hem eninde sonunda göreceğim, ilk seninkini görmüş olurum, hem zaten konumuz da üreme!" deyince amcam şortundan sikini çıkardı. Dün karanlıktan az gördüğüm siki şimdi açık seçik karşımda duruyordu. Boyu bir karış civarı ve biraz da kalındı. İzlediğim pørnølardakilerden küçüktü sanırım. "Güzelmiş!" dedim. Amcam yine bir elini bacağıma attı, eli bacağımda dolaşıyor, arada elini şortumun üzerinden amıma doğru değdiriyordu. Bana, "Bak bu yaraktır!" diyerek diğer eliyle sikini sıvazlamaya başladı. Bacağımı okşayarak resmen 31 çekiyordu. Ben gözümü sikinden alamıyor, sürekli dudağımı ısırıp, amcamın elini tutup amıma yaklaştırıyordum. Amcam bu hareketimden daha cesaret aldı ve elimi tutarak, "Oynamak ister misin? Hem bakarsın sen de bana vajinanı, yani amını gösterirsin!" diyerek elimi sikine koydu. İrkilip çektim elimi. Amcam, "Korkma, ısırmaz!" diyerek elimi tekrar aldı ve eliyle elimi tutarak sikini sıvazlatmaya başladı. Bir süre sonra elini çekti ve ben yavaş hareketlerle sikine 31 çekmeye başladım. Amcam, "Nasıl, beğendin mi? O seni çok beğendi!" dedi. Ben de, "Evet, penisin çok güzel!" deyince, "Penis değil, yarak diyeceksin!" dedi. "Peki amca, yarağın çok güzelmiş!" dedim.
Amcam bir anda elini şortumun içine sokup amımı elleyince, o an amımdan süzülen suların bacaklarıma aktığını hissetim. Sadece külodum değil, şortum bile sırılsıklam olmuştu. Amcam, "Ben de senin amını görebilir miyim?" dedi. Cevap vermeden ayağa kalktım ve şortumla külodumu indirip tekrar oturdum. Artık amcamın yarağını sıvazlamayı bırakmıştım ve utancımdan bacaklarımı kapatıp, elimle de amımı saklıyordum. Ama amcam elini araya koyup amımı okşamaya çalışıyordu. Heyecandan tir tir titriyordum, dişlerim birbirine çarpıyordu. Amcam, sürekli, "Birşey olmaz, aç bacaklarnı diyordu!" diyordu. Bir eliyle amımı zorlarken, diğer elini göğüslerime atmış, tişörtümün üzerinden sütyensiz memelerimi okşuyordu!
Az sonra, "Bunu da çıkaralım!" diyerek üstümdeki tişörtü de çıkarınca, amcamın karşısında çırıl çıplak kalmıştım. Artık bacaklarımı hafif açmıştım, amcam da amımı rahatça okşuyorken bir anda memelerimi öpüp yalamaya başlayınca, benden durduramadığım inleme sesleri gelmeye başladı. Amcam memelerimden boynuma çıkınca, elimi onun başına koydum ve baskı yaparak boynumu iyice öpemesini sağladım. Ço zevk aldığımı farkeden amcam tek bir hareketle beni sandalyeden kucağına alıp yavaşça yatağıma koydu. Kendisi de soyunup, üstüme çıktı ve dudaklarıma yapıştı. Daha önce Mert ve okuldan birkaç erkekle öpüşmüştüm, ama amcam dudaklarımı ısırır gibi emiyordu. Ben de elimden geldiğince onun öpücüklerine karşılık veriyordum. Yarağı bacaklarıma ve amıma değiyor, beni deli ediyordu. Amcam dudaklarımdan boynuma inmiş, oradan memelerime, göbeğimden bacaklarıma, ayak parmaklarıma kadar heryerimi koklayıp öpmüştü. Aldığım zevkten sürekli titriyordum. Amcamın öpücükleri amıma yaklaştıkça daha da kuduruyordum. Amıma daha dilini değdirmesiyle inleyerek orgazm olmuştum. Orgazm olduktan sonra bile halen azgınlığım geçmemişti!
Amcam, "Sıra sende!" deyip beni dizimin üstüne yere oturttu ve altıma yastık koydu. Yarağını yüzüme getirdi ve dudaklarıma sürterek, "Sana nasıl yapılacağını öğreteceğim!" dediyse de, ben hemen yarağını elimle tutup, önce başından köküne küçük küçük öpücükler kondurdum. Amcam müthiş bir zevk alıyor, sürekli, "Mervem! Birtanem!" diyordu. Bir süre sonra dondurma yalar gibi yalamaya başladım. Pek tadı yoktu, sadece hafif ekşiydi ve üstündeki ıslaklık yüzünden dilimin üstünde yapışkanlık hissediyordum. Amcam ağzımı iyice açmamı ve dişlerimi saklamamı söyledi. Dediğini yaptım ve yarağını o şekilde ağzıma aldım. O da kafamı tutmuş hafifçe git-gel yapıyordu. Fakat çok dayanamadı ve ağzımdan çıkartıp bir anda boşaldı. Döllerinin çok azı çeneme geldi, çoğu da yere döküldü. "Kağıt mendil gibi bir şey var mı?" diye sorunca, çekmecemde ıslak mendil olduğunu söyledim. Islak mendillerle yüzümü, yarağını ve yeri sildi.
Beni kaldırıp tekrar yatağa koydu ve memelerimi okşayarak, beni öpüp koklamaya başladı. Bana, "Seni sikmemi ister misin?" diye sorunca, ben aldığım zevkten sadece, "Hı hı!" deyip başımla onayladım. Tam o sırada koridorun diğer ucundan babamın, "Hadi ara verin artık, Şevket, yorma kızımı!" demesiyle kendimize geldik. Kapının kilidini sessizce açıp, kapıdan sadece kafamı uzatıp, "Geliyoruz baba, ders bitmek üzere!" diye seslendim. Hemen toparlandık. Ben çekmeceden yeni şort alıp giydim, ıslanmış şortu da yatağın altına attım. Ama halen yatakta amımdan akan zevk sularımın ıslaklığı vardı. Amcam, "Kurur birazdan, olmadı su döküldü dersin!" dedi.
Saçımızı başımız da düzeltip salona geçtik. Amcam babama, "Merak etme ona gerekli herşeyi öğretiyorum!" derken, bense halen azgın bir halde amcamın yarağını kesiyordum. Amcam babama, "Akşama bir ders daha yaparız, yarım kaldı herşey!" deyince içim bir hoş olmuştu. Babam da, "Akşam hep birlikte yemeğe çıkarız diye düşünmüştük!" dedi. Amcam hemen, "Siz yengemle gidin, Merve çok geri kalmış, yemeğe her zaman gideriz, ders daha önemli, ben yiğenime pizza ısmarlarım!" deyince, ben de, "Eevet baba! Hem annemle uzun süredir birlikte çıkmıyorsunuz!" dedim. Babam anneme, "Ne dersin? diye sorunca, annem de, "Olur peki!" dedi. Artık zaman geçmek bilmiyor, bir türlü akşam olmuyordu. Nihayet akşam saat 7 çivarı bizimkiler hazırlandı. Kapıda onları uğurlarken, babam, "Kızım, amcamdan öğreneceklerini öğren, böyle bir fırsat ele geçmez!" diye nasihat etti. Ben de, "Haklısın!" dedim.
Kapıyı kapatır kapatmaz amcam arkama yapışmış, bir yandan eliyle tişörtümün içinden memelerimi okşuyor, bir yandan yüzümü kendine çevirmiş, dudaklarımı, yüzümü, boynumu, boğazımı öpüyordu. Beni kucağına aldı ve odama geçtik. Ne olur ne olmaz diye odamın kapısını kilitledik ve soyunduk. Hiç konuşmuyorduk. Amcam beni kendine çekti ve dudaklarıma yumuldu. Okadar güçlü şekilde yapıyordu ki, ben öpücüklerine karşılık verebilmek için ayak parmak uçlarımda duruyordum. Beni bir anda kaldırdı ve yatağa yatırıp üstüme çıktı. Deliler gibi öpüyordu beni. Sonra meme uçlarımı hafifçe ısırmaya, yalayıp, öpmeye ve emmeye başladı. Ben de ellerimi sırtına koymuş, amcamın altında kıvranarak o anın zevkini çıkarıyordum. Amcam yine, "Seni sikmemi ister misin?" diye sorunca, kararlı bir tonla, "Evet!" dedim. Ve sikini tutup amıma sürtmeye başladım. O an bakire olmam önemli değildi!
Bana, "Bakiresin değil mi? İstersen başka yolu da var, götünden sikebilirim!" dedi. Ben de, "Önemli değil amca, Mert bozacağına sen boz, yabancı değilsin, hem daha sonra istersen götümden de sikebilirsin!" dedim. O bu sözlerim üzerine beni daha büyük aşkla öpmeye başlamıştı. Ben ise dayanamaz halde, "Hadi amca sik beni, boz beni, karın yap!" diye yalvarıyordum. O da, "Hayatım, aşkım, seni çok pis sikeceğim, karım yapacağım!" diyordu. Amcam dayanamadı ve sikini amıma yavaş yavaş sokmaya başladı. Bana, "Biraz acıyacak, sonra rahatlayacaksın!" deyip birden hepsini soktu. O an beynimde şimşekler çakmış ve çığlık atmıştım. Amcama, "Çıkarrr!" diye bağırdım. Amcam üstü kanlı yarağını amımdan çıkardı ve ıslak mendille temizledi. Amımın üstü, bacak aram ve çarşaf kan olmuştu. Amımın üzerini ve bacak aramı iyice sildi. Sonra amıma yarağını bu sefer yavaş yavaş soktu...
Artık amcam beni tam anlamıyla sikmeye başlamıştı. Bir yandan da boynumu emiyor, arada dudaklarımı öpüyordu. Bense amcamın altında zevkten inliyordum. Bir ara durdu ve "Şu anda sana ne yapıyorum?" diye sordu. Ben de, "Sikiyorsun!" diye cevap verdim. Amcam, "Durayım mı?" diye sorunca, "Durmaaa!" diye bağırdım. İçimden çıkmasını hiç istemiyordum. Bir süre o pozisyonda siktikten sonra beni domalttı ve arkadan tekrar amıma girdi. Arada götüme tokat atıyordu. Amıma okadar seri giriyordu ki, yatağın çıkardığı ses ile, beni sikmesinden çıkan 'Şak, şak, şak!' sesleri ve benim inlemelerim duvarlarda yankılanıyordu. Amcam tekrar beni sırt üstü yatırdı ve ayaklarımı tutup göğsüne yerleştirip o pozisyonda sikmeye devam etti. Ben de amcama, "Hergün sik beni, gitme Bursa'ya lütfen!" deyip, orgazm üstüne orgazm oluyordum. Amcam bacaklarımı indirip ayırdı, ben de bacaklarımı beline doladım ve seri şekilde amımı sikmeye devam etti. Sonra ayağa kalktı ve kucağında beni hoplatmaya başladı. Bir süre sonra da amımdan çıktı ve hırıldayarak boşaldı!
Yanyana yatağa uzandık. Eli halen bacaklarımda ve götümde dolanıyor, ben de onun dudaklarına öpücükler konduruyordum. Amcam sürekli bana teşekkür ediyordu. Tabi 43 yaşında adam bulmuş 16'lık çıtırı, herkes bu kadar şanslı değil. Hemen çarşafı değiştirdim ve kanlı çarşafı kanlı mendillerle birlikte çöp poşetine kodum, sonra dışarıdaki çöpe atacaktım. Yatağa da eskisiyle aynı renk çarşaf serdiğimden annem durumu fark etmeyecekti. Sonra birlikte duşa girdik ve tekrar yarağını ağzıma verdi. Bu sefer daha büyük bir iştahla yalıyordum. Bana, "Hadi domal bakalım, bu sefer götünü sikeceğim!" dedi. Duşa kabinden çıktık ve banyodaki peluş halının üzerinde dörtayak domaldım. Amcam da biraz sabun yardımıyla götüme girmeye çalışıyordu, ama canım çok acıyor, sürekli götümü çekiyordum. Amcama, "Götümü sonra sikersin artık!" dedim ve sikini tutup amıma götürdüm. Beni o şekilde bir posta daha sikti.
Pazar günü yine kahvaltı sonrası ders çalışmak için odama geçtik. Çok ses çıkarmamaya çalışarak (amcam sürekli ağzımı eliyle kapatarak) iki posta daha sikti beni. Pazar akşam amcam Bursa'ya dönmek üzere evden ayrılmış, ama bizimkilerden habersiz bir otele geçmişti. Bizimkiler beni etütde diye biliyorken, amcam beni okuldan alıp otelde sikmeye devam etti. Otelde götümü de sikti. Ve bu yüzden 3 gün götümün üzerine oturamaz olmuştum. Otelde beni liseli kıyafetlerimle görünce daha çok azıyordu. Otelde iki gün kalıp döndü Bursa'ya.
Aradan 4 yıl geçti ve ben şuan Bursa'da üniversite 2. sınıf öğrencisiyim. Yani amcamla sikişmelerimiz 4 yıldır hızını kesmeden devam ediyor!
[Merve]
236 notes · View notes
by-hulusi · 4 months
Text
ADAB-I MUAŞERET NEDİR ? (GÖRGÜ KURALLARI)
1960'lı Yıllarda "ADAB-I MUAŞERET"
diye bir ders okutulurdu ilkokullarda !..
• Ayakta bir şeyler yiyip içilmez.
• Elleri pantolon cebine sokulmaz.
• Başkasının kusuruyla alay edilmez.
• Emanet eşyalar fazla geçiktirilmez.
• Pazarlık yapılırken mal kötülenmez.
• Telefon eden ilk önce kendisini tanıtır.
• Kalabalık yerde ciklet çiğnenmez.
• Hiç bir yere ağızda sigara ile girilmez.
• Sokak ortasında durarak konuşulmaz.
• Kusur yüze karşı açık açık söylenmez.
• Alay ve kötüleme, ima ile bile yapılmaz.
• Yerlere tükürülmez ve çevre kirletilmez.
• Bencillik, ancak çocuklarda ayıplanmaz.
• Aksırırken el veya mendille ağız kapatılır.
• Toplu yerlerde yüksek sesle konuşulmaz.
• Uzun zaman kalan misafirlere bir oda ayrılır.
• Yemek davetinde, yemekler geciktirilmez.
• Sıra olan yerlerde sıraya geçilir, sıra bozulmaz.
• Başkasının yanında ayaklarını uzatarak oturulmaz.
• Bir konu reddederken ciddi ve terbiyeli olunur.
• Başkasının lafı kesilmez, devamlıda konuşulmaz.
• Erkeği olmayan eve, erkeğin ziyareti hoş karşılanmaz...
Tumblr media
11 notes · View notes
bilgeyim · 7 months
Text
Tumblr media
2 hafta yeğen ziyareti 1 hafta bel ağrısı derken sonunda koşuyorum. Eve dönüş yolunda 1 km daha koştum tin tin. 2 tane okulun yanından geçiyorum akın akın liseli öğrenciyle karşılaştım bu sabah. Yapılmış saçlar, renkli dudaklar, şekerli parfüm kokuları. Wish of love favoriydi bizim zamanımızda onu hatırlattı kızların kokuları.
11 notes · View notes
Text
olan biten
memuriyetimin 10. yılında 1/1'ine kadar ilerledim. Müdürlük çok keyifli.
Oscar adaylarına devam ediyorum. Çok çok iyi filmler var yine. Geçen yıllara göre korsan film izleme oranım azaldı, dijital platformlar sağolsunlar.
Bülent Ortaçgil'in Ankara Ulus'ta evi varmış, tahmin ettiğim ev mi merak ediyorum, 12 Ocak'ta Erkan Oğur'dan öğreneceğim.
Jehan Barbur'un Baba Öyküler kitabı güzel kitap.
Arkadaşımın yazdığı Gri Şehir adlı tiyatro oyununun kitabında fotoğraflarımla yer aldım.
Anne ve babam umreye gidiyorlar, hac kurası çıkmayınca, yaşları da ilerleyince mecbur kaldık. ailemden uzun yıllar sonra ilk defa bu kadar ayrı kalacağım, evin tek bekar oğlu olmak kolay değil. 21 gün ne yapacağım merak ediyorum. öğrenci evindeyken yemek işi bendeydi, evin yemeklerini ben yapıyordum, askerdeyken aşçıydım. aç kalacağımı düşünmüyorum. çamaşır ve ütüde kolay. iki güne bir de akraba ziyareti planladım.
Demirkubuz'un hayat filmi de listede bekliyor. Büyülü Fener yolu gözüküyor.
Ferdi Özbeğen'in "Gurbette Sevgilim" şarkısı çok güzel.
Dronumu yeniledim. Ama vakit yok, belediyecilik zor iş.
bu hafta 10.000 adet Türkiye 10.000 adet Filistin bayrağı aldım, Ankara yürüyüşünde kullanıldı.
çok kilo aldım, yemek yemeyi seviyorum, ne yapacağım bilmiyorum.
çift ekran çalışma büyük kolaylık, iki kat iş yapmış gibi oluyorsun.
5 notes · View notes
fersude · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media
şimdi bunlarla eve nasıl gireceğim.......
demek isterdim tabiki ama kardeşime iş ziyareti için aldım. ablalıque🌿
18 notes · View notes
Text
Yat, kalk, işe git, siyaset konuş, işten gel, markete uğra, ihtiyaçları al, eve gel, yemek ye, sosyal medyaya bak, haberleri izle, yat, kalk... Rutine bağlanmış hayatlar. Robotlaşmış, ideal yoksunluğu olan, hedefi olmayan, nefes alıp verilen ama yaşanılmayan hayatlar...
Kurallar bütünü halinde yaşanan, metroya bile hep aynı kapıdan binilen, çıkarılan eşofmanların aynı şekilde katlanıp hep aynı yere konulan, yemekte hep aynı yere oturulan, camide hep aynı yerde safa durulan rutine bağlanmış yaşam ritmi... Rutin iyidir ama rutin bazen boğar.
Değişmeyen, değiştirilmesi dahi düşünülmeyen, değiştirilmesi teklif edildiğinde tepki verilen yaşam modelleri. Amaçsız, gayesiz, hedefsiz, donuk, ruhtan yoksun bir hayat. Ne için yaşıyorsun sorusunun cevabı “ölmediğimiz için yaşıyoruz” olan hayatlar. Rutin iyidir ama bazen boğar.
Nefes alıp vermekten, yemek içmekten, konuşuyor olmaktan daha fazla yaşam belirtisi göstermek zorundayız. Kendi ölümümüzü yaşamak istiyorsak başkalarının bize biçtiği hayatını yaşamaktan vazgeçmeliyiz. Bu bir isyan çağrısı değildir ama değişimi yönetme çağrısıdır.
Uçurtmayı yükselten rüzgara karşı durmasıdır. Hayatın bize dayattığı bu rutini doğru yönetenler hem madden hem manen yükselirler. Rutinini bozma ama rutinini seni boğmayacak şekle getir. Yoksa moralsiz olacaksın, hayat anlamını yitirecek ve sen yine yat, kalk moduna bağlayacaksın.
1. Yeni insanlarla tanışmaktan korkma, tanımaya çalış, muhabbet et, anla, dinle, yorumla. Ara ara tanımadığın kişilere tanışmak için laf at ama mümkünse karşı cins olmasın. Yaşlılarla otur kalk. Tecrübeden faydalan. Burun kıvırma, üniversite diplomana güvenme. Rutin boğmasın.
2. Doğayla barışık ol. Bağırabileceğin bir yerin her zaman olsun. Yolculuk yaparken dur ve bağır. Ama mümkünse “Seni yeneceğim hayat” şeklinde olmasın. Çünkü hayat hasmımız değil, hısımımız. Hayatla barışık olalım ama ara arada rutini bozalım ve bağıralım.
3. Telefon rehberimizde bulunan ama uzun süredir aramadığımız kişileri arayalım. Bu da rutini bozmak için önemlidir. Nefes alıp vermekten daha fazlasını hatırlatır bize. Akraba ziyareti yapalım. Rutini bozup bayram haricinde de ziyaret edelim. Buluşunca halı saha maçı iyi gider.
Ailece görüştüğümüz insan sayısını artıralım. Sabah namazında camiye gidelim. Dinlediğimiz hocayı belli süre değiştirelim. Başka hocayı dinleyince onu aldatmış olmayız. Hiç gitmediğimiz camilere gidip telefonu kapatıp iki namaz arası bekleyelim. Beklerken Kuran okumayı unutmayalım.
Saydırtmayın işte her şeyi :) arada böyle atar yaparak da rutini bozabilirsiniz. Allah bir ideal uğruna yaşamayı, O’nun seveceği rutini yakalamayı nasip etsin. O’nun sevmediği ne kadar rutin varsa onlardan kurtulmayı ihsan etsin. Rutin çoğu zaman iyidir ama çoğu zaman da boğar.
Tumblr media
8 notes · View notes
teneres · 2 years
Text
Tumblr media
Ebû Mûsâ el-Eş’arî (radıyallâhu anh)’tan rivâyete göre Rasulullah ﷺ şöyle buyurmuştur:
“Herhangi bir kadın güzel koku sürünür de bir topluluğun yanından geçerse ve onun kokusunu duyarlarsa, o kadın zinakardır.”
İmam Ahmed, Musned, c. 4, syf. 414;
Ebû Dâvûd, no: 4173;
İmam Tirmizî, no: 2786;
İmam Nesâî, c. 8, s. 153
Zeyneb es-Sekafiyye (radıyallâhu anhâ) Rasulullah ﷺ şöyle buyurduğunu rivâyet etmektedir:
“Siz kadınlardan biri yatsı namazına (bir rivâyette mescide) katıldığında o gece koku sürünmesin!"
Sahih-i Muslim, Kitabus Salât, no: 443
Ebû Hureyre (radıyallâhu anh) şöyle nakletmiştir:
Rasulullah ﷺ şöyle buyurdu:
“Üzerine buhur isabet etmiş olan herhangi bir kadın bizimle birlikte yatsı namazına katılmasın!
Sahih-i Muslim, Kitabus Salât, no: 444
"Kokulanarak mescide çıkan bir kadının namazı, evine dönüp gusül için yıkandığı gibi yıkanmadıkça kabul olmaz."
Ebû Dâvûd, Teraccul 7
"Kadın mescide gitmek istediğinde, kokusundan cünüplükten yıkandığı gibi yıkansın."
Rahmetullah el-Hindi, 6/415
Koku bedeninin her tarafına sürülmüşse her yerini yıkamalı, değilse, sürülen yerleri yıkar, demek lâzım, ya da -Allahu a`lem- bunda bir mübâlaga vardır. Yani üstünü başını o kadar iyi yıkamalı ki, âdetâ gusül yapmış gibi olmalı,
Molla Aliyyul Kari el-Hanefi
UYARI: Şunu da belirtmek gerekir ki, Ahzab Suresi 59.ayette geçtiği üzere "bir ihtiyaç için dışarı çıktıklarında" ifadesinden anlayacağımız o dönemde kadınlar sokakta boş boş oturup zaman geçirmek için değil, komsu/akraba ziyareti, pazardan alışveriş, kuyudan su getirmek ve namaz için mescide gitmek gibi işler için dışarı çıkıyordu. Haliyle hadislerde "mescide/namaza çıktığında koku sürmesin" ifadeleri geçiyor. Bunun zahirine bakıp, ben mescide gitmiyorum haliyle sokakta parfüm sıkabilirim gibi garip bir anlayışa girilmesin. Zira sürme çekmenin tavsiye edilmesi üzerinden, kadının ziynetini/makyajını başkasına gösterme haramlığını es geçerek, bu sünnettir diye kendini savunan "muvahhideler"(?!) mevcuttu bir ara. Bunun gibi fehmi/fıkhı hikmetli(!) allameler çıkmasın diye uyarma ihtiyacı hissettim. Hasılı, ya güzel kokusunu hissettirecek herhangi birşeyi ev dışında kullanmayın ya da koku hissettirmeyecek kadar kalın kumaş giyin, vesselam.
7 notes · View notes
Text
BAŞKAN BAHÇETEPE’DEN PAZAR YERİ ZİYARETİ
Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe, Bağlarbaşı Mahallesi Çarşamba Pazarı’nı ziyaret etti. Eşi Gözde Bahçetepe ile birlikte hem ev alışverişini yapan hem de esnafların taleplerini dinleyen Başkan Bahçetepe’ye vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Her fırsatta Gaziosmanpaşalı vatandaşlarla iç içe olan ve bire bir iletişim kuran Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe, Bağlarbaşı…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
26.03.2024
Muhammed Salah ile konuştum. Filistinli. Siber Güvenlik üzerine doktora yapıyor, aynı araştırma merkezindeydik Malezyada. Kuveytte iki senedir. Orada iş arıyor. Ailesi Batı Şeriada. Durumun ne kadar kötü olduğunu anlattı. Savaşın bitmesini istediğini söyledi. Medyanın olanların çok küçük bir kısmını anlattığını söyledi. Bu savaşın şeytan ve masumlar arasında devam ettiğini söyledi. Gazzelilerin birçoğunun ekmeğe suya dahi ulaşmalarının mümkün olmadığını, bunları parayla dahi satın alamayacaklarını anlattı. Elimizden dua etmekten başka hiçbir şey gelmez Bedir dedi.
İbrahim Saidle konuştum. Ramazan nasıl geçiyor diye sordum. Ezan yok, teravih yok, iftara davet edecek kimse yok, nefret ediyorum buradan dedi. Stephen King`in memleketinde bir Nijeryalı ne kadar mutlu olabilirse o kadar mutlu yani. Ama yakışıklı oğulları hallerinden gayet memnunmuş. Resimlerini gönderdi, ikisinin de yüzünde güller açıyordu. Hiçbir arkadaşlarının hayal edemeyeceği şeyler tecrübe ettiler ne de olsa, adam boyu kar mesela.
İş yerinden çıktım ve Safa`yı karşılamaya gittim. Merkez tren garinda, altı nolu peronda buluştuk. Evvelden kruvasan ve tuzlu badem almıştım yolda yeşin diye. Seferi adamdır sonuçta. Bir de dünyanın en güzel suyuyla bir teneke redbull aldım. Trenden indi geldi beni buldu peronda, hemen biletini sordum. Ziyareti bittiğinde yoluna kaldığı yerden devam etmesi gerekiyordu çünkü. Bileti alamadım dedi tuhaf davranıyor app. Önceki seferle ilgili bir sorun çıkmış mıydı dedim. Biliyordum çünkü bazen böyle durumlarda bir sonraki sefer için ücret ödemek gerekmiyordu.
Baktık ki uygulama yalnızca başka seferlerden koltuklar satıyor. Garın duvarınının yakınında bekleyen demiryolu görevlilerinin yanına gittik. Durumu anlattık. Yaşlı bir alman kadın bizimle muhataptı ve bekleneceği üzere NEİNNEİNNEİNNEİN dedi. Arkadaşım durumu biraz daha izah etmeye çalışırken araya onun yanındaki kadın girdi. Bıkkın ve yorgun bir bakışla siz Türksunuz değil mi diye sordu, evet dedik. Seyahat Merkezine gidin dedi orada durumu anlatın, bir sonraki sefer için para ödemenize gerek kalmayabilir. Araya da bir şeyler katarak anlatın, ikna olurlar dedi. Alman kadın onun söylediklerini anlamış gibi, NEİN NEİN YENİ BİR BİLET ALMALARI GEREKİYOR deyip durdu, ayrıldık oradan.
Ben bu kadar karmaşık konuyu anlatamam dedi Safa, iyi dedim ben anlatırım raadol, beceremezsek de kaybedeceğimiz bir şey yok, sen yeni bileti her türlü oradan alırsın. Gittik konuştum. Herşeyi olduğu gibi anlattım. Tamam dedi kadın, bu kağıdı alın ve istediğiniz trene binin o istikametteki. Önceki tren geciktiği için hakkınız var. Bileti alıp ayrıldık.
Schlossgarten'e gittik oturduk. Mustafa'yı aradık. Safa hem bizi burada ağırladı hem de cebimize biletimizi koydu dedi benden Mustafa'ya bahsederken. Sevindim. Görüşmeyeli olan bitenden, hayatın bizi getirdiği yerden konuştuk. Sonra konuşurken fark ettim ki gidip Seyahat Merkeziyle konuşmasak cebindeki son parayı eve gitmek için trene verecekti. Redbull'u içmedi, sonra içerim dedi. Tahmin etmiştim öyle yapacağını. Bir ecnebi kadın bizden ateş istedi, sonra teşekkür dedi. Bir çift bahçe satrancı oynuyordu bir metrelik taşlarla, onları izledik. Biz de oynayacaktık, vakit olmadı. Bir sonraki sefere sözleştik. Dualarla uğurladım.
Eve gittim. İftar ettik. Ayşe de oruçmuş bugün. Uzun uzun sohbet etmedik bugün. Herkes yorgundu. Kitap bile okumadım. Uyudular öyle. Telefona baktım. Bir dolu bildirim.
Kıdem Tazminatım yatmış. İşsizlik maaşım da. Eski işyerimle ilişiğim temelli kesilmiş oldu. Bir de iş teklifi almışım. İstediğim maaşı teklif etmemişler ama olsun. Bütün bunların bir gecede gerçekleşmesi az buz iş değil. Şükürler olsun.
İki üç arkadaşı aradım. Nasıl maaş pazarlığı yapılır, ne istenir ne alınır onları sordum anlattılar. Yapacağız bir şeyler. Yarın ola hayrola.
1 note · View note
meadam · 30 days
Text
Köpek Sahiplendirme ve Sahiplenme: Sadık Bağların Kurulduğu Yol
Köpek sahiplendirme, insanoğlunun en eski dostlarından biri olan köpeklerle olan ilişkisini güçlendiren ve onlara yeni bir yuva sağlayan anlamlı bir süreçtir. Bu süreç, sadece bir evcil hayvan edinme eylemi değil, aynı zamanda bir dostluk ve sorumluluk yüklenme serüvenidir. Sahiplendirme, hem insanların hem de köpeklerin yaşamlarını zenginleştiren bir deneyim olabilir.
Köpek sahiplendirme kararı, iyi düşünülmüş ve sorumlulukla ele alınması gereken bir adımdır. İlk olarak, potansiyel bir köpek sahibi, yaşam tarzını, ihtiyaçlarını ve beklentilerini dikkate alarak uygun bir köpek türü ve karakterini seçmelidir. Her köpek farklı ihtiyaçlara sahip olabilir; bazıları daha fazla egzersiz gerektirirken, bazıları daha az ilgi bekleyebilir. Bu nedenle, sahiplenecek kişi, köpeğin kişiliği ve bakım gereksinimleriyle uyumlu olacak şekilde seçim yapmalıdır.
Sahiplendirme süreci, yerel hayvan barınaklarından veya köpek sahiplendirme organizasyonlarından bir köpek edinmeyle başlar. Bu kuruluşlar, terk edilmiş veya kaybolmuş köpekleri kurtarır ve onlara kalıcı bir yuva bulma çabası içindedirler. Bir köpek sahiplenmeden önce, aday sahipler genellikle bir ön mülakat ve ev ziyareti sürecinden geçerler. Bu, köpeğin yeni evinde mutlu olacağına ve sahiplerin köpek bakımı konusunda uygun olduğuna emin olmak için önemlidir.
Köpek sahiplenme, sadece bir köpeğin fiziksel ihtiyaçlarını karşılamaktan daha fazlasını içerir. Yeni bir köpeğin aileye uyum sağlaması zaman alabilir ve sabır gerektirebilir. Sahipler, köpeklerinin eğitimi, sağlığı ve refahıyla ilgilenmekle yükümlüdürler. Ancak, bu süreçte oluşturulan bağlar, sahiplerin ve köpeklerin birbirlerine olan sevgi ve sadakatinin büyümesine olanak tanır.
Köpek sahiplendirme ve sahiplenme süreci, hem insanların hem de köpeklerin yaşamlarını olumlu yönde etkileyen derin ve anlamlı bir ilişki kurma yolculuğudur. Bu süreçte, sevgi, sabır ve sorumluluk ön planda olmalıdır. Sahipler, bir köpeğin hayatını sonsuza kadar değiştirecekleri bilinciyle bu görevi üstlenmelidirler.
0 notes
darinme · 30 days
Text
Köpek Sahiplenme ve Sahiplendirme: Sadık Bir Bağın Başlangıcı
Köpek sahiplendirme, hayvanseverlerin evlat edinme ve evlerini paylaşma konusundaki en önemli adımlarından biridir. Bu süreç, bir köpeğin yaşamında dönüm noktası olabilir, çünkü bir yuva bulmak, onun hayatında kalıcı ve sevgi dolu bir değişiklik yapabilir. Köpek sahiplenme, sadece bir hayvanın yeni bir yuva bulması değil, aynı zamanda insanların da yaşamlarına anlam ve sevgi katması demektir.
Köpek sahiplenme kararı verirken, dikkat edilmesi gereken birkaç önemli faktör vardır. İlk olarak, kişinin yaşam tarzı ve ihtiyaçları, sahip olacakları köpeğin türü ve özellikleriyle uyumlu olmalıdır. Örneğin, aktif bir yaşam tarzı olan birisi için enerjik ve hareketli bir köpek tercih edilirken, daha sakin bir yaşam süren kişiler için daha dingin bir köpek daha uygun olabilir. Ayrıca, sahiplenilecek köpeğin yaşına, boyutuna, cinsine ve bakım gereksinimlerine de dikkat etmek önemlidir.
Köpek sahiplendirme süreci, hayvan barınakları veya kurtarma kuruluşları aracılığıyla gerçekleştirilebilir. Bu kuruluşlar, terkedilmiş veya kaybolmuş köpekleri barındırarak onlara geçici bir yuva sağlarlar ve uygun aileler bulunana kadar onlara bakım ve sevgi sunarlar. Köpek sahiplenme sürecinde, aday sahiplenici genellikle bir başvuru formu doldurur ve bir mülakata çağrılır. Bu mülakatta, köpeği sahiplenmek için nedenlerini ve ona nasıl bir yaşam sunacaklarını açıklarlar. Ayrıca, ev ziyareti gibi ek bir adım da bazı kuruluşlar tarafından uygulanabilir. Bu adımların amacı, köpeği gerçekten seven ve ona uygun bir yuva sunabilecek kişileri tespit etmektir.
Köpek sahiplenme, insanlar için değerli bir deneyim olabilir. Sahiplerine sonsuz sevgi ve sadakat sunan bu hayvanlar, aynı zamanda sorumluluk duygusunu da geliştirirler. Onlara uygun bir yuva sunmak, köpeğin mutluluğu ve refahı için hayati önem taşır. Bu nedenle, köpek sahiplenmeyi düşünen herkesin bu kararı dikkatlice ve sorumlulukla değerlendirmesi önemlidir. Sonuç olarak, köpek sahiplenme sadece bir evcil hayvan edinmekle kalmaz, aynı zamanda bir dostluk ve sevgi bağı kurmanın başlangıcı olabilir.
0 notes
haber71net · 1 month
Link
Kırıkkale Belediye Başkanı ve Ak Parti Belediye Başkan Adayı Mehmet Saygılı’nın ev ziyareti fotoğrafı gündem oldu. Saygılı fotoğrafları kaldırmak zorunda kaldı. EVE AYAKKABI İLE GİRDİ 3. Dönem s... ---------------------------- Haberin devamı haber71.net'te.
0 notes
elazigsurmanset · 2 months
Text
Bakan Yusuf Tekin, 6. Verimlilik ve Teknoloji Fuarı’nı Ziyaret Etti
Tumblr media
Ankara'da düzenlenen 6. Verimlilik ve Teknoloji Fuarı'nı Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin de ziyaret etti. Türkiye Verimlilik Vakfı ve Ankara Bilim Üniversitesinin ev sahipliğinde ATO Congresium'da "Gelecek İçin Teknolojiler" temasıyla düzenlenen fuara katılan Bakan Tekin, ilk olarak Ankara Bilim Üniversitesinin standında incelemelerde bulundu. Teknolojik çalışmaları inceleyen Tekin, daha sonra fuar alanındaki diğer stantları da gezdi. Fuar hakkında değerlendirmelerde bulunan Tekin, fuarın genel olarak yaşanan çağın gerektirdiği biçimde kurgulandığını ve fuara katılan çocuk ve gençlerin çalışmalara son derece ilgili olduğunu görünce çok mutlu olduğunu ifade etti. Zenginliklerin doğru ve verimli kullanılması noktasında atılacak her adımın değerli olduğuna vurgu yapan Tekin, "Verimlilik dediğimiz şey, elimizdeki imkanları maksimum fayda edeceğimiz, gelecek kuşakları minimum düzeyde olumsuz etkileyecek şekilde, gelecek kuşaklara miras bırakacağımız şekilde kaynakları efektif olarak kullanmaktır." değerlendirmesini yaptı. Bakan Tekin, ziyareti esnasında Türkiye'nin en genç girişimcisi ile de karşılaştığını ve "Daha 15 yaşında, ben de şahsen kendisine destek olmuştum. Onu gördüm, heyecanla projelerini anlatıyor. Bu işte Türkiye'nin insan kaynaklarını verimli kullanması dediğimiz şeydir. Bu fuar da buna vesile oluyor." diye konuştu. Fuarda, Milli Eğitim Bakanlığı adına YEĞİTEK Genel Müdürlüğü tarafından açılan stantta, eğitim teknolojileri odaklı Ar-Ge merkezi olarak faaliyet gösteren Eğitim Teknolojileri Kuluçka ve İnovasyon Merkezi'nde (ETKİM) yürütülecek çalışmalar ile dijital eğitim ve inovasyon ekosistemi tanıtıldı. Stantta ayrıca öğrenci ve öğretmenlerin Bakanlığın teknoloji yatırımlarından en iyi şekilde istifade etmeleri için eğitimde dijitalleşme hamleleri ile kurulan Eğitim Bilişim Ağı (EBA) platformu da yer aldı. Bakan Yusuf Tekin, YEĞİTEK standını da ziyaret ederek yetkililerden bilgi aldı. Fuarın önemli noktaları: Fuar, "Gelecek İçin Teknolojiler" temasıyla düzenlendi. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin fuarı ziyaret etti. Tekin, fuarın çağın gerektirdiği biçimde kurgulandığını ve çocukların ilgisini çektiğini belirtti. Verimliliğin önemini vurgulayan Tekin, kaynakların efektif kullanılmasının altını çizdi. Fuarda, YEĞİTEK Genel Müdürlüğü tarafından açılan stantta ETKİM ve EBA platformu tanıtıldı. Fuarın Milli Eğitim Bakanlığı için önemi: Fuar, Bakanlığın eğitimde dijitalleşme hamleleri ve teknoloji yatırımlarının tanıtılması için bir platform sundu. ETKİM ve EBA platformu gibi yenilikçi çalışmaların öğrenci ve öğretmenlere tanıtılması sağlandı. Fuar, eğitimde teknolojinin kullanımının önemine dair farkındalık yaratmaya katkıda bulundu. Read the full article
0 notes
kih7un · 3 months
Text
Bir Pazar Günü: Kahvaltıdan Temizliğe, Hazırlıklardan Sürprizlere
Tumblr media
Bir Pazar günü, genellikle dinlenmeye ve aileyle bir arada olmaya ayrılan özel bir gün. Ancak, herkesin Pazar gününü farklı geçirme şekli vardır. Bu yazıda, bir YouTuber'ın günlük vlogundan alınan transkript üzerinden, bir Pazar gününün detaylı bir hikayesini inceleyeceğiz. Videoda, bir kadının günlük aktivitelerini ve yaşamını paylaşmasıyla ilginç anıları bir araya geliyor.
Kahvaltı ve Yorgunluk:
Tumblr media
Günün başlangıcı, herkes için olduğu gibi, kahvaltıyla başlıyor. Yorgun bir dönüşün ardından, gece geç saatte eve dönmüş olan kadın, eşinin işe gitmesiyle birlikte güne başlıyor. Ancak, 13 saatlik bir uçuşun yorgunluğuyla kahvaltı seçenekleri arasında kararsızlık yaşıyor. Sağlıklı bir kahvaltı ile sucuklu yumurta arasında gidip geliyor.
Köy Ziyareti ve Yatırım:
Hafta sonu, kadın ve eşi köye giderek bir şeyleri halletmiş gibi görünüyor. Ancak, ilginç bir detayla, "hayırlı bir iş" gibi sözlerle bahsettiği durumun aslında kendi için yapılan bir yatırım olduğunu öğreniyoruz. Annesinin bahçesinden topladığı taze malzemelerle yapılan sağlıklı bir kahvaltı, bu anıyı daha özel kılıyor.
Ev İşleri ve Çamaşır Yıkama:
Tumblr media
Videoda, ev işlerine geçiş yapıldığında, çamaşır yıkama süreci dikkat çekiyor. Çamaşır yıkamanın bir güne yayılmasını ve sürecin evde olunduğu günler tercih edilmesini anlatarak, günlük yaşamın bir gerçeğini paylaşıyor. Ayrıca, çamaşır suyu ve bulaşık deterjanının lekelere karşı kullanımı hakkında ilginç bir detayı da paylaşıyor.
Kahvaltıdan Temizliğe:
Tumblr media
Kahvaltı sonrasında yapılan temizlik işleri de günlük rutinin önemli bir parçası. Kahvaltı bulaşıklarının makineye yerleştirilmesi ve evin düzenlenmesi, bir Pazar gününü verimli geçirmek adına yapılan işlerden sadece birkaçı. Ayrıca, video izlerken eğlenceli bir detay olarak, televizyon kumandasının kullanımında yaşanan küçük zorluklar da paylaşılıyor.
Pratik Hazırlıklar ve Mola:
Kadının, pratik hazırlıklar yaparak gelecekteki günler için önlemler aldığı anlar da dikkat çekiyor. Misafir geldiğinde kullanmak üzere sarma dolmaları ve yemekleri buzluğa koymak, günlük yaşamı kolaylaştıran detaylardan sadece birkaçı. Video sırasında verilen mola, günlük yoğunluğun ortasında kısa bir dinlenme anının önemine vurgu yapıyor.
Ev İşleri ve Yemek Hazırlığı:
Tumblr media
Ev işleri, bir Pazar gününün önemli bir parçası olarak öne çıkıyor. Çamaşır yıkama, yemek hazırlama, temizlik gibi işlerle birlikte, kadının evi düzenli tutma çabası gözlemleniyor. Özellikle, yemek hazırlığı sırasında kıyma, salam ve baharatlarla yapılan köfte hazırlığı, günlük yaşamın keyifli anlarından biri olarak öne çıkıyor.
Sonuç ve Düşünceler:
Videonun sonunda, kadının bir Pazar günündeki yoğun aktivitelerine rağmen, izleyicilere iyi bir gün diliyor. Günlük vlog, izleyicilere sıradan bir günün detaylarına odaklanarak, günlük yaşamın içindeki güzellikleri ve zorlukları paylaşıyor. Herkesin farklı bir günlük rutini olsa da, bu vlog, bir Pazar gününün nasıl geçebileceğine dair ilginç bir bakış sunuyor.
0 notes