şu göğsümün tam ortasına düşen ateşi açıkla bana, ben artık ne desem yeri değil. ağzımı açsam susmam için düğümlerler boğazımı. "bir sigara daha içeyim" diyerek çıktığım balkonda biten paketlerimi açıkla bana. ben diyecek söz bulamıyorum daha fazla. bir gün bile suyunu, güneşini eksik etmediğim çiçeklerimin her geçen gün soluşunu da anlat bana, ben nerede hata yaptım. yürüdüğüm yollarda tıkanan boğazımı, dolan gözlerimi haykır suratıma. çünkü ben artık kendime kör kaldım. sağır kaldım. ben kendimi kendimde yok ettim. yorgunluğumun evveleden geldiğine inan, ben gülüp geçeyim. ne kadar makyaj yaparsam yapayım kapanmayan göz altımdaki renkleri anlatayım sana. ardından da hiç ağlamamışım gibi, hiç ölmemişim gibi bir kahkaha atayım.
izin ver, biraz gideyim. nefesimi kesen sokakları yuva bellemek ciğerlerimi lekeledi. kara bir veba gibi, bir kâbus gibi üzerimde lânetim. titremez ellerim artık. sıkmaktan beyazlaşıyor parmak boğumlarım ama alışkanlık, anla. çakmağımın gazı az ama kendimi yakmama yetecek kadar da çok. önce parmak uçlarımdan başlar ateş, hayır. bu sefer değil. bu sefer, tam göğsümünden yayılıyor ateş. bin cam parçası gibi batırıyor küller. canımı yoruyorum. canımı soğuk sulardan alıp ateşler ortasına atıyorum. ben yapıyorum. ne yapıyorum. gülüyorum. gül.
bir sigara daha yakıyorum. tüm seslere kapatıyorum kulaklarımı. biraz daha ölüyorum. ama ağlamam artık. çıkar giderim. dönüp bakmam, bakamam. ezer geçerim. anne. acımasızım, haklıydın.
Sizi bilmiyorum ama ben artık şu görüntülerin sıradanlaşmasından elem duyuyorum... Tüm dünyada Filistin destekleniyor, herkes yapılan katliamın farkında, fakat tüm seslere rağmen öldürüyorlar. Çoluk, çocuk, hayvan demeden tüm canlıları yok ediyorlar. Duygusuz, merhametsiz, birer ölüm makinesi gibiler... Nasıl bir toplum, nasıl bir inanış hayretler içerisindeyim... Kim dur diyecek bunlara, kim hesap soracak? Kim mazluma, masuma yardım edecek? Her şey ahirete mi ertelenecek? Diyecek söz, yazacak ne kaldı bilmiyorum. Karınca edasında taraf olmaktan başka çare bulamıyorum...
yaşadığımız olaylar bize bazen "diyecek cümlem kalmadı, kelimelerin kifayetsiz kaldığı yerdeyim, söyleyecek söz bulamıyorum" dedittirir ya.. bu zamana kadar öyle bir an yaşamamışız, kelimelerimiz kifayetsiz kaldıysa da boşunaymış. kelimeler şimdi kifayetsiz, asıl şimdi şu an şu durumu anlatacak, dünya üzerinde yaratılmış bir söz yok. hangi dil anlatır bu acıyı, hangi lugat yeter, hangi deftere yüklenir bu devasa çaresizlik? ahhh filistin.. şahsım adına çok utanıyorum, elimden gelmeyen her şey için kafamı yerin dibine sokasım ve ordan çıkarmayasım geliyor. izlediğim, okuduğum ve elim kolum bağlı olan her şey için kahroluyorum. biz bitmişiz arkadaşlar bitmişiz. onlarla ahirette karşılaşma ihtimalimizi düşününce de ayrıca utanıyorum. mudahaleye, herhangi bir yaptırıma muktedir olup sadece miting düzenlemeyle, tweet atmayla yetinenler adına da utanıyorum. gözümüzün önünde sergilenen ve herkesin sessizce izlediği bu soykırımdan sonra dünya olarak iflah olmayız...
Bomba yüzünden parmağı kopmuş, annesi öldürülmüş küçük bir çocuk. İçim parçalandı. O kadar kötü ki. Çocuklar öldürülüyor. Çocukların öldürüldüğü hiçbir dava haklı olamaz. Diyecek söz bulamıyorum.
malyen iyi çocuk hoş çocuk da karanlıklar efendisinin karizması😋 diyecek söz bulamıyorum(ama kötü karakter ama alinayı her öptüğünde çok hoşuma gidiyor
Son paylaştığım sayfa hikaye paylaşmış ve kendisinin aslında depremzede olmadığını, psikolojik tedavi gördüğünü ve ilgi görmek için depremzede gibi davrandığını yazmış. İntihara meyilli olduğunu da belirtmiş. Diyecek söz bulamıyorum. Gerçekten bulamıyorum.
ben de "malum parti" yazarak post atardım ama o kadar diyecek söz bulamıyorum ve o kadar umrumda değil ki daha o iki kelimenin yan yana olduğu tek post atmadım.
Şu dönüşüm kitabını okudum. Gregorun böceğe dönüşmesi ( ki zaten önceden de öyle düşünüyordu, hissediyordu),ailesinin yavaş yavaş ondan tiksinmesi ve sonunda mutluluğa tekrar kavuşmaları fakat Gregorun yanlızlığa ilelebet mahkum kalması. Diyecek söz bulamıyorum