Bana gel ve acımı öp...
Acımı öp...
Acımı öp...
Acımı öp ve bana gel
Bu cumartesi yalnızlığı son bulsun
İntihar mavisi düşler kuralım
Nefes nefese...
7 notes
·
View notes
bugün (yani dün) cumartesi yalnızlığı kitabına başladım selim ileri'nin. bu kitap öykü kitabı. ve hangi öykü kitabını okursam okuyayım bir ali lidar veyahut tarık tufan gibi sevemiyorum maalesef ki
3 notes
·
View notes
uyarıcılar
şu sıralar gerçekten boğuk. yani bakıyorum, gerçekten sabah uyanınca hareket etmek istemiyorum. istanbulda geçirdiğim günlere katlanır buluyorum kendimi. cumartesi ankaraya döneceğim, kendi hayatıma. ama tabii ki buradaki ağırlıklar da hayatımın bir parçası. sadece birebir burada olmamak, kendi düzenimde ilerleyebilmek içimi görece daha da rahatlatacak diye hissediyorum.
bıcır hiç iyi değil, gözleri içeri çökmüş, zayıf, her an son nefesini verecek. bi gözlerine bakıyorum, bi de gövdesine nefes alıp vererek iniyor mu diye. canlılığın en yüzeysel, en belirgin iki büyük emaresi. gözleri nefesinden daha az canlı. acaba ne hatırlıyor, nasıl bir halde merak ediyorum. ona seslenip dokunuyorum sürekli, bunları algılayabilir. beni zaten tanıyor. iki gün önce ben çocukluk yatağımda yatarken, henüz elden ayaktan tamamen kesilmemişken yanıma çıkmak istedi. o zamandan beri de yatağımda yatıyor. ben ablamın yatağına geçtim artık uyumak için. dün gece uyuyamadım. sabah babamın uyanıp bıcır'a baktığını duydum, kalkıp direkt yanına yaşıyor mu diye sordum. gerçekten bu sabahı çıkaramaz diye düşünmüştüm.
yarım saat kırk dakika nefesini izlemiştim ve gerçekten o ana tanıklık edeceğime inanmıştım. gövde inecek ve bir daha kalkmayacak. iki nefes arası normalden uzun sürdüğünde birkaç kere bunun heyecanını yaşadım. oldu, bitti gerçekten. sonra göğüs yine kalkınca beklemeye devam ettim.
sonra düşündüm nasıl bir insan olmak istiyorum? nelerin yanında durmak, nelere maruz kalmak, nelerin enerjisini ruhumda taşımak istiyorum? ölümün ağırlığını ruhumda taşırsam arkadaşlarım beni anlayabilir, benimle rezone kalmaya devam edebilir mi? beni anlamaları ve rezone kalabilmeleri için çabalamalı mıyım? bu son sorunun cevabının hayır olduğuna kanaati geçtiğimiz yıllarda zaten vermiştik. ne yaşıyorsak en derinde yalnız yaşıyoruz ve herkes sadece bir yere kadar ulaşabilir. zorlamaya gerek yok.
deminki soruları düşünme nedenim de bıcır'ı uzun uzun izlememden kaynaklıydı. ne seçiyorum kendim için? ölüme tanıklık etmek mi? son nefese. neden orada durdum? bıcır için mi kendim için mi? ikisi de sanırım. hem yanında olduğumu bilsin istiyorum. hem de kendim ölümü anlamak istiyorum. olabildiğince şeyi içime çekip anlamlandırmak sanki. yine bir ölümle başa çıkma mekanizması. kaçmak da olabilirdi. madde de olabilirdi. maruz kalıyorum diye öfkeyle harlamak da olabilirdi. bunlar sırayla da olabilir.
ölüm var sonuçta. çizim yapabiliyor olsaydım türlü türlü şekillerde ölümü çizmek çok isterdim.
bıcır 21 yaşında dostlar. uzun yaşad��. o geldiğinde ben ilkokula yeni başlıyordum.
içimdeki en ilginç isteklerden birinin şu süreç biraz daha geçince ve hazır hissedince bi asit patlatmak olduğunu fark ediyorum :D ama yalnız değil kesinlikle, yalnızlığı sevmiyorum. tek başıma vakit ok ama yalnızlık no. yanımda güvendiğim birinin olmasını isterim. ölümü sindirirken ve duyguları boşaltırken yardımcı asit olabilirmiş gibi geliyor ama ağır bir kimyasal tabi, olur olmaz, gidişat gösterir.
bunu yazarken bir kahvaltı molası verdim, geri masa başı yaptığımda bıcır artık nefes almakta çok zorlanıyordu. uyuturlar belki diye veterinere giderken yolda öldü.
baybay baby
0 notes
Cumartesi Yalnızlığı
Gölge Konuşuyor:
“Kelimeler ve cümleler benim en önemli oyuncaklarım.” demişti Selim İleri son romanlarından birinde. Elli küsür yıl önce yazdığı Cumartesi Yalnızlığı’nda da böyleymiş. Onun dil sihirbazlığı sonradan öğrenilmiş bir yetenek değil, sanki bağışlanmış.. Henüz yirmi bir yaşında genç bir kalemin yazdığı bir öykü kitabı Cumartesi Yalnızlığı…
Konu, konu bütünlüğü, tutarlılık gibi…
View On WordPress
0 notes
Gitme, demiştim sana. Aldırmamıştın, çekip gitmiştin. Oysa uzun yolun ortasında durup, saçlarımı okşayıp, cebini karıştırıp, sümüklü mendilini bulup, gözüm sıra akan yaşları silecek birini bekledim ben hep. Ağlama ama, diyecek birini. O sen olasın istedim.
Selim İleri, Cumartesi Yalnızlığı
68 notes
·
View notes
23:19
Bazı zamanlar kendimi gerçekten yaşadığıma inandıramıyorum. Ciddi ciddi bir çabanın içine giriyorum. Cumartesi yalnızlığı hepten vuruyor böyle zamanlarda. Yanlış anlaşılmasın ben hep yalnızdım, severken bile!
130 notes
·
View notes
“Çok özledim Selim İleri’nin “Cumartesi Yalnızlığı”ndaki yerimi,
Tanrı aşkına biraz merhamet, biraz mavi, biraz da cumartesi!”
_Haydar Ergülen, Cumartesi
_Görsel: Michal Lukasiewicz (KooooKooooKooooKoooo)
36 notes
·
View notes
İncinme değil bu
Öfke değil
Ah ! değil .
Ötesi .... çok ötesi ...
Tam bir yürek çöküntüsü
Ruhun taşa dönmesi
Aklın büyük yalnızlığı ..
İnsana olan inancını yitirme !
Şükrü Erbaş /
#cumartesi#
70 notes
·
View notes
Azla avunmaya alıştık
Ne yapalım paramız yoksa
Şarabımız bitince yağmura çıkarız
Kim güzelleşmiyor öpüşünce.
3 notes
·
View notes