Gün sahte gülüşlerin taçlandığı an..
1 note
·
View note
Birilerinin ölmesine gerek yok sizin gerçekten doyasıya mutlu ve rahat yaşamanız için. İnsan aslında burda, başkalarını mutlu etmek için yaşadığını anlar. başkaları için kendinizi hırpalamayın, yormayın başka hayat yok ve giden yıllarında dönüşü... Kimseyi olmak istemediğiniz kişi gibi sevmeyin ve kimse sizin olmasını istemediğiniz kişi gibi olmasın seven böyle sevsin, sevilen böyle sevilsin.
1 note
·
View note
takip edenler gönderdiklerimi beğenirse sevinirim
1 note
·
View note
Buralara geri gelmek güzel
8 notes
·
View notes
Toparlanamazsak birlikte dağılırız. Ben senine paramparça olmaya bile varım ❤️🔗
39 notes
·
View notes
Çok yorgunum.
Düşüncelerim olmuş pranga.
Göz yaşlarım olmuş bataklık.
Prangalar aşağıya,
Bataklık dibe çekerken beni.
Tutamaz mısın sahiden ellerimden?
Oysa bir kere uzatsan asla bırakmam o elleri.
19 notes
·
View notes
İçime dokundu, ağlayamadım. Zoruma gitti, konuşamadım. Beni hep bilmediğim yerlerimden kırdınız, uzanamayacağım yerlerimden yaraladınız. Ben bütün düşüşleri ezberlemiştim ama siz, ezberlerimi bozdunuz.
24 notes
·
View notes
Yaşadığınız her olumsuz durumu , kafanıza takmayı bıraktığınız an daha az yorulduğunuzu , daha mutlu olduğunuzu fark edeceksiniz .
[ İmkansızın Şarkısı , Haruki Murakami]
30 notes
·
View notes
Demem o ki, oğlum Mehmet, “Aynı otobüsteyiz belki ama yan yana koltuklarda da değiliz artık seninle.” “Niye be abi?” dedi. “Bu ay çok kar yağdı, değil mi?" dedim,"Mehmet!". “Ne olmuş abi, dedi, kar yağdıysa?”. Bilal Abi de böyle çayı yeni demlemişti, kahvenin ortasındaki sobanın üstüne de astığı beyaz mendillerden sobanın kor ateşine sular damlıyordu. “Ateş ve su diyorum Mehmet, sence hangisi daha güçlüdür?” “Su abi.” dedi. “Neden?” dedim. “Ateşi söndürür, dedi, abi.” dedi. “Ya ateş çok büyükse Mehmet?” dedim. “O zaman ateş çok güçlüdür abi.” dedi. “Peki sen hangisinin Mehmet?”
Durdu böyle, kafasını çevirdi. Kahvenin, böyle buğulanmış camının önünde elleri ceplerinde toplanan işçileri izliyorduk o gün. Kamyonlar birer birer gelip hepsini alıp böyle uzaklara, böyle çok uzaklara gidiyorlardı.Ne bileyim yani, böyle sanki dönmeyecekmiş gibiydi herkes, dönmeyecekmiş gibi de terk ediyordu herkes birer birer buraları. Yani herkes gitmek istiyordu lakin, istedikleri yere vara biliyorlar mıydı acaba bu insanlar? Ne bileyim, bana gelince de nedense izliyordum sadece; kaldığım, durduğum, olduğum yerden yani. Aklım ve bilincim, böyle henüz buraları toptan terk etmek için yeterince vazgeçme sebebim olmadığını diretiyordu bana. Ne bileyim yani, böyle herkes çıkar yola da bedenini değil; önce kendini yola çıkarmayı, kalbini götürmeyi bilmeli insan. Yani şu arada bir son yazıyorum kendime, nasıl biteceğine şimdilik karar veremiyorum sadece.
4 notes
·
View notes
..Jüpiter'in yıldırımları gözünde çakıyor, sesin onun gök gürültüleri gibi,
Kızgın olmadığında uyumlu bir müzik ve tatlı bir sıcaklık yayıyor sesin.
Sen cennete layık bir varlıksın, ne olur bağışla bu hayranını sevgilim,
Cennetin övgüsünü kazanmış birine böyle dünyevi sözler ettiğim için.
William Shakespeare / Aşkın Ekmeği Boşuna
4 notes
·
View notes