Tumgik
#başkomutan
Text
❤️
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
158 notes · View notes
sade1-adam · 2 years
Text
Tumblr media
38 notes · View notes
vegako-834 · 5 months
Text
Tumblr media
Ne Mutlu Türk'üm diyene
2 notes · View notes
ladysahs · 6 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
2 notes · View notes
rabyamiss34 · 6 months
Text
Tumblr media
Seni çok seviyorum🩵
4 notes · View notes
Text
44 notes · View notes
newsfindy · 2 years
Link
19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nın Tarihi
5 notes · View notes
hantentlombre · 5 months
Text
Tumblr media
1905'te Kurmay Yüzbaşı,
1908'de Meşrutiyet Kahramanı,
1909'da Sürgün subay,
1915'te Çanakkale Kahramanı,
1917'de Şehzade yaveri,
1919'da Rütbesi alınmış sivil,
1921'de Mareşal,
1922'de Kurtarıcı Başkomutan,
1923'te Cumhurbaşkanı,
ve #10Kasim1938 de ise;
ÖLÜMSÜZ.
Kasımda aşk başkadır.Çünkü bize ölümsüz bir aşkı hatırlatır.
Saygı, sevgi ve minnetle.
#AtamIzindeyiz #10kasım1938 #MustafaKemalAtaturk
1 note · View note
turkudostu61 · 2 years
Text
Tumblr media
0 notes
orbey · 7 months
Text
Tumblr media
MEVLİD KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN GÜZEL İNSANLAR. 😊😊
TEK ÖNDER,BAŞKOMUTAN BAŞÖĞRETMEN SENSİN YA RASULALLAH. ☝
100 notes · View notes
sezginer35 · 8 months
Text
Tumblr media
ÇOK DEĞERLİ ARKADAŞLARIM ;
Sayfamdaki Bir
AKP'li,
CHP’li,
HDP’li,
İYİ PARTİ’li,
TKP’li
MHP’li Olabilirsin...!
Veyahut Hangi Partiden Olursan Ol...
Hatta, kime oy vermişsin umrum dışı...
Kimi Baş Tacı Yaparsan Yap..!
Din'in ya da İnancın...;
Müslümanlık...
Hıristiyanlık...
Musevilik Olabilir...
Buda'ya Tapabilirsin...
Ateşe,
Ya Da Öküze...
Agnostik,
Deist,
Ateist Olman da Hiç umurumda olmaz...
Önemli de değil.
İster Siyahi Ol...
İster Eskimo...
İstersen Albino...
Laz,
Ermeni,
Çerkez,
Rum,
Kürt fark etmez...
Ya da Alevî, Sünni, Ortodoks, Katolik, Protestan...
Neye İnanıyorsan Ona İnan..!
Saygı duyarım...
Ama...!!!
* Eğer EBEDİ BAŞKOMUTAN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'e ve Silah Arkadaşlarına...
* LAİK TÜRKİYE CUMHURİYETİNE Dil Uzatıyorsan...
* Teröristi, Haini Savunuyorsan...
* Bu Vatana İhanet Edenlerle Birlikte Saf Tutuyorsan...
* Çalıp Çırpıp Yetim Hakkı Yiyenlere "Eyvallah" Diyorsan...
* İnsanların İnancını Sorguluyorsan...
* Din, Dil, Irk ve Mezhep Ayrımı Yapıyorsan...
* Demokrasiye, Özgürlüklere ve İnsan Haklarına Düşmansan…
* El alemin Yaşam Tarzına Ayar Çekiyorsan...
* Hayvanlara Eziyet Çektiriyorsan...
*Kadına şiddete sessiz kalıyorsan...
*Çoluğa çocuğa kem gözle bakıyorsan...
* İspiyoncu ve Yalakaysan...
* Kula Kulluk Ediyorsan...
Beni engelle, sil ve kendin git.. (gördum okudum beğendim ve kopyaladım)
youtube
94 notes · View notes
1worldiklim · 8 months
Text
Tumblr media
BİR FOTOGRAFIN HİKAYESİ
Büyük Taarruz'da düşman yenilmişti fakat hala tam olarak kaybetmiş değildi. Yunan ordu komutanı Trikupis ordusunun başındaydı ve geriye çekilip yeni bir savunma hattı kurmanın peşindeydi. Başarması halinde düşmanı Anadolu'dan atma fırsatı kaçacaktı.
Atatürk bu nedenle Yunan ordusunun kalanını imha etmek istiyordu. Böylece düşman tamamen dağılacak ve denize dökülecekti.
29/30 Ağustos gecesi saat 2 sularında Atatürk'ün kapısı çaldı.
3* Kapıyı çalan Tevfik Bey'in elinde bazı raporlar vardı. Atatürk uyanır uyanmaz Tevfik Bey'i içeri aldı. Raporlara göz attı. Rapordaki haritayı görür görmez yataktan fırladı.
Derhal üniformasını giydi ve İsmet Paşa ile Fevzi Paşa'yı çağırdı. Karargah karışmıştı.
Rapordaki haritaya göre bir Yunan birliği farkında olmadan Türk ordusuna doğru yaklaşıyordu. Atatürk bu birliğin çevrilip imha edilmesi için bazı emirler yazdırdı. Fakat aklını kurcalayan bir durum vardı.
Emirleri yazdırdıktan sonra fikrini değiştirip bizzat cepheye gitmeye karar verdi. Kafasını kurcalayan konuyu bizzat çözecekti. Fevzi Paşa kuzeydeki birliklerin başına geçecek, İsmet Paşa da merkezde kalıp genel durumu yönetecekti.
Gece vakti yola çıkan Atatürk, sabahın ilk ışıklarıyla birinci ordu merkezine vardı. Ordu komutanına yaklaşan Yunan birliği hakkında bilgi verdi. Daha sonra esir Yunan askerlerinin getirilmesini istedi.
Başkomutan sabahın köründe cephede esir askerleri sorguluyordu.
Atatürk esirlere bazı sorular soruyor ve kafasını kurcalayan konuyla ilgili cevap arıyordu. Bir kaç esir sorgulandıktan sonra sıra bir kurmay subaya geldi. Onun verdiği bir cevap sayesinde Atatürk'ün kafasındaki taşlar yerine oturdu. Şüpheleri boşuna değildi.
Haritada tespit edilen Yunan birliğinin başında Yunan ordu komutanı Trikupis ve İkinci Kolordu Komutanı Digenis vardı. Atatürk, aklını kurcalayan sorunun cevabını almış, Yunan subay istemeyerek de olsa büyük bir sırrı ifşa etmişti.
Atatürk istediği bilgiyi alır almaz emirler vermeye başladı. Yunan ordusu çevrilecek, imha edilecek ve Trikupis ile Digenis esir alınacaktı. Böylece Yunan ordusu tamamen çökertilecek, düşman denize dökülecekti.
Yunan subay olan biteni anladığında oracıkta bayıldı.
Atatürk, bu kritik muharebeyi uzaktan takip edemezdi. Derhal savaşın yaşanacağı bölgeye doğru hareket etti. Hakim bir tepeye yerleşerek takip etmeye başladı. Yunan ordusu çembere alınıyor, imha taarruzu için şartlar oluşuyordu.
Fakat Atatürk, bulunduğu tepeden savaşı tam olarak gözlemleyemeyeceğini anladı. Ateş hattına girmeye karar verdi. Nurettin Paşa bunun riskli olacağını söyledi. Fakat Atatürk kabul etmedi. İsterse kendisinin burada kalabileceğini söyleyerek yola koyuldu.
Nurettin Paşa haksız sayılmazdı. Bir başkomutanın bu şekilde ateş hattına girmesi kolay görülecek iş değildi. Oldukça riskliydi. Öyle ki, Atatürk ateş hattında ilerlerken düşman mermileri sağa sola düşüyordu.
Atatürk o kadar ilerlemişti ki düşmanla çarpışan avcı hattının bölgesine girmişti. 11. Tümen Komutanı Derviş Bey durumu öğrenince bir askerle haber gönderdi ve geri dönmelerini istedi. Atatürk "Sen bu atı ona götür, binsin de o buraya gelsin" diye emir verdi.
Derviş Bey kısa süre sonra bölgeye geldi. Atatürk "Biz buradayken topçuların geride kalması olmaz, onları bizim önümüze geçirmek lazım" dedi.
Fakat bu durumda avcı hattı ile topçu hattı bir araya gelecekti ki bu askeri açıdan riskli bir durumdu.
Derviş Bey "Paşam, şimdi de avcı hattı ile topçu hattı bir araya geldi. Bu oldu mu?" diye sordu. Atatürk'ün yapmaya çalıştığı şeyi anladı. Emri vermesini beklemeden kendisi söyledi:
"Paşam, emrederseniz, avcı hattını da ileri sürelim".
Atatürk güldü ve "Derhal" dedi.
Avcı hattına ileri emrini verecek telefon bağlantısı yoktu. Bu nedenle Derviş Bey atına atlayıp yola koyulmak istedi. Atatürk'ün yanında bulunan yaveri Salih Bey, bunun bir komutan için tehlikeli olacağını söyledi. Derviş Bey "Baksana emri kim veriyor" diyerek yola koyuldu.
Gün boyu yapılan taarruzla düşman iyiden iyiye köşeye sıkışmıştı. Atatürk de hemen bölgede harekatı izliyordu. Öğleden sonra düşman bir tepenin önünde sıkıştı.
Yunan ordusu bulunduğu yerden neyi var neyi yoksa Türk ordusunun üzerine yağdırıyordu.
Atatürk artık yapılacak şeyin göğüs göğüse çarpışma olduğunu anlamıştı. Bunun için Türk askerinin süngü hücumuna kalkması gerekiyordu. Fakat Yunan ordusunda makineli tüfekler vardı.
Yani mehmetçik makineli tüfeklere doğru süngüyle koşmak zorundaydı.
Atatürk doğru anın gün batımı olduğunu saptadı. Gökyüzünün karardığı bir dakikada taarruz emrini verdi ve Türk süngüleri düşman dolu sırtlara saldırmaya başladı. Batan güneşin son ışıklarının yansıdığı süngüler adeta bir alev gibi Yunan mevzilerine yağmaya başladı.
Kısa süre sonra Türk ordusu Yunan birliklerinin arasına daldı. Kanlı bir çarpışmadan sonra Yunan ordusu dağıldı. Artık bir ordu kalmamıştı. Bozgun halinde kaçışan bir sürüyü andırıyorlardı.
Artık sıra Fevzi Paşa'nın süvarilerindeydi. Kaçanlar süvarilere yem oluyordu.
Atatürk sabah olduğunda Fevzi Paşa ve İsmet Paşa ile savaşın yaşandığı yerin yakınında bir araya gelip konuştu. Yapılacak iş belliydi. Dağılan Yunan ordusu İzmir'e kadar aralıksız takip edilecekti.
"Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri" emri verildi.
Yunan ordusu tüm gücüyle kaçıyor, Türk askeri kovalıyordu. Kısa süre sonra Trikupis ve Digenis esir düştü. Yunan Başkomutan Hacıanesti, olaydan habersiz şekilde Trikupis'i başkomutan vekili tayin etmişti.
Tayin haberini Trikupis'e esir çadırında bizzat Atatürk verdi.
Atatürk'ün emri doğrultusunda düşmanı kovalayan Türk askeri, Yunan ordusuna toparlanma imkanı tanımadı. Kovalamaca 9 Eylül'e kadar sürdü. O gün, dağılan Yunan ordusu İzmir'de denize döküldü.
İşgal bitmişti. Türkler kazanmıştı.
Bu büyük zaferden iki yıl sonra, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, Dumlupınar'a gitti. Savaş alanını gezdi. Bu esnada Esat Nedim Tengizman deklanşöre basıp o anı ölümsüzleştirdi.
Atatürk'ün gözlerine, süngü taarruzuna kalkıp şehit düşen askerlerin hüznü çökmüştü.
"Birçok zaferler kazandım. Fakat, bunların en büyüğünden sonra bile her akşam, savaş alanlarında ölen bütün askerleri düşünerek içimde derin bir keder duyuyorum."
42 notes · View notes
vegako-834 · 4 months
Text
Tumblr media
0 notes
yasamsallik · 6 months
Text
Tumblr media
YAŞASIN CUMHURİYET 🇹🇷
YAŞASIN DEMOKRASİ 🇹🇷
BEYLER YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDİYORUZ.
SARI SAÇLI MAVİ GÖZLÜ BAŞKOMUTAN GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE SİLAH ARKADAŞLARINI RAHMETLE ANIYORUM.
CUMHURİYETİMİZİN 100.YILI KUTLU OLSUN.🇹🇷
27 notes · View notes
kizilelma035 · 8 months
Text
Kurtuluş Savaşında Başbuğ Atatürk , Turan İmparatorluğu kurucusu Timur Kağan'ın kılıcı belinde İzmir'e girmeye hazırlanıyor.
Tumblr media
Tumblr media
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa; barut dumanı altında ve düşman cesetleri üzerinde İzmir’e girerken otomobilinin önünde ilk kez Güneşin etrafında 16 yıldızın olduğu flama vardı. (Bu flama, Anıtkabir Müzesi’nde bulunmaktadır.)
Her şey söylenmez, bazen SEMBOLLER tüm dünyaya anlatır herşeyi..
ÇÜNKÜ BÜYÜK DEVLETLER SEMBOLLER İLE KONUŞUR..
Tarih bir bütündür..Bunu sakın unutma..!!!!
30 notes · View notes
hepeksikk · 8 months
Text
Tumblr media
"25 Ağustos 1922 gecesi. Yani Büyük Taarruz'un başlamasına saatler var. Son değerlendirmeler yapılmış ve birazdan cepheye hareket edilecek. Kurmaylarıyla tüm hazırlıklarını tamamlamış olan Mustafa Kemal Paşa, Keçiören'de bir evde, yorgun gözlerle onların yüzüne bakar ve şöyle der: “Düşmana hücum haberini aldığınız zamandan itibaren hesap ediniz. 15. gün İzmir'deyiz!” O esnada herkes şaşkın bir şekilde birbirlerine bakar. Hatta pek çok kimse galiba çok yorgun diye içinden geçirir ve 15 güne ihtimal vermez.
26 Ağustos günü Mehmetçik, BAŞKOMUTAN MUSTAFA KEMAL PAŞA'nın emriyle 6 ayda aşılamaz denilen Yunan tahkimatlarını 6 saatte aşar ve önüne kattığı Yunan ordusunu İzmir'e kadar kovalar. Sonuçta Türk ordusu 9 Eylül 1922 tarihinde yani taarruzun başlamasından 14 gün sonra İzmir'e girer.
Mustafa Kemal Paşa yanılmıştır. Hatta Keçiören'deki evde yanında bulunanlara imalı şekilde yanıldığını ifade eder ve “Sadece bir gün yanılmışım ama bu kusur bende değil düşmanda” diye söyler..."
15 notes · View notes