Tumgik
#arapça edebiyat
ilmiyyat1453 · 9 months
Text
Tumblr media
Evzâî (rahimehullâh) şöyle demiştir: “Konuşmada edebiyat başlayınca, kalpten huşû gider."
Gazali, Kitabu'l-İlm
67 notes · View notes
reh-numa · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
#kafayıarapçaylabozduk
Azıcıkta arapçaya yatırım yapalım 👏🥳
15 notes · View notes
bendeniz-hic-kimse · 1 year
Text
Kelimeler
Allah'ın taktir ettiği şu güzelliği yada onca malını mülkünü kariyerini, bir kenara bıraktığında elinde avucunda kendi insanlığından bir şeyler kalıyorsa ne mutlu lakin görüyoruz ki çoğunda duygu bereketi kalmıyor çünkü mutlulukta tıpkı alkol gibi fazlası insanda sarhoşluk veriyor ve insanlar sarhoş ağzı ile kime ne söylediğini kime ne yaşattığını bilmeden kafası güzel kalbi çirkin yaşıyor ve İbn Arabi’ye göre kelime Arapça “yara izi” demektir. Ağzımızdan çıkan kelimeler muhatabınızda iz bırakır yara açar.
anlamak ümidiyle.
Tumblr media
Kelimeler
Allah'ın taktir ettiği şu güzelliği yada onca malını mülkünü kariyerini, bir kenara bıraktığında elinde avucunda kendi insanlığından bir şeyler kalıyorsa ne mutlu lakin görüyoruz ki çoğunda duygu bereketi kalmıyor çünkü mutlulukta tıpkı alkol gibi fazlası insanda sarhoşluk veriyor ve insanlar sarhoş ağzı ile kime ne söylediğini kime ne yaşattığını bilmeden kafası güzel kalbi çirkin yaşıyor ve İbn Arabi’ye göre kelime Arapça “yara izi” demektir. Ağzımızdan çıkan kelimeler muhatabınızda iz bırakır yara açar.
anlamak ümidiyle.
5 notes · View notes
emektarbircadillac · 7 months
Text
Türban değil, tesettür!
Mefhumlar kimsenin üzerine düşünmediği kadar ciddiyet kesbeder. Zira mefhumların yanlış kullanımı, anlamak, anlatmak ve anlaşılmak gerekliliklerini daha da zorlaştırır; aynı zamanda içlerinin boşalmasına ve farklı anlamlarla dolmasına sebep olur. Anlamsızlaşan ve/veya anlamı değişen kavramlar ideolojilerin elinde oyuncak olur ve tehlikeli hâle gelir. Buna en temel ve anlaşılır örnekler "özgürlük" ve "saygı" kelimeleri olabilir.
Bu çerçevede günümüzde inandığını ve dahi önemsediğini iddia eden insanların dahi sıkça düştüğü bir kavram yanılgısı var; tesettür yerine türban kelimesini kullanmak. Öncelikle kelimelerin sözlük anlamına bakmak, ardından daha derine inmek gerek¹:
Tumblr media Tumblr media
Tesettür kelimesinde derine inmeden evvel daha taze bir kelime olan türbana bakalım: Türban Türk kaynaklarında ilk kez 1930'da "Batıda 1920'li yıllarda moda olan sarık şeklinde kadın başlığı" şeklinde kullanılmıştır. Burada ve sözlük anlamında dikkat çeken en önemli detay ise örtünün sadece başa ve hatta sadece saça indirgenmesidir. Keza 28 Şubat sürecinde İhsan Doğramacı tarafından Kenan Evren'in söylediği iddia edilen sözlere ve kendi düşüncelerine bakarsak:
Evren bana bir gün, "Kabine üyelerinin birisinin hanımı (Mehmet Keçeciler'in eşi) ne güzel, gayet çağdaş şapka gibi bir şey giyiyor, ne kadar medenice, bari başını örtmek isteyen başını bu şekilde örtse ne iyi olur" dedi. Lügat kitaplarına baktık. Fransa'da 'türban' diyorlar. Bone gibi bir şey. Başını kapatmak isteyenler için bu önerildi. Şu an başörtüsü unutuldu, türban gündeme geldi. Birisi saçının görünmemesini istiyorsa ve bunu medeni olarak yapıyorsa bence ona yasak yok. İkinci gerçekse, yürürlükte olan bir kanun varsa, beğenmeyebilirsiniz, değiştirilmesi için çalışırsınız ama beğenmediniz diye karşı da çıkamazsanız. Böyle bir kanun varsa düzenlenmeli³.
türbanı "saçının görünmesini istemeyen kişinin şapkavarî taktığı, başın şeklini ortaya koyacak kadar dar olan medeni sargı" olarak özetleyebiliriz.
Tesettüre gelecek olursak:
Kelimenin kökünü oluşturan setr, “örtmek, gizlemek, perdelemek, engel olmak” gibi mânalara gelir. Aynı kökten sitr gizlenmeye yarayan engel, perde vb. şeyler için ve mecazen “çekinme, korku, hayâ” anlamında kullanılır. Yine bu kökten türeyen seter “kalkan” mânasındadır; setîr ve mestûr mecazen “iffetli” demektir⁴.
açıklamasından da anlaşılacağı üzere sadece saçı/başı değil, tüm bedeni ve ahlâkı kapsayan bir kelimedir. Tesettürün aslî görevi ilgi çekmemek ve gizlemektir. Bu çerçevede tesettürlü bir kişinin zengin mi, fakir mi; güzel mi, çirkin mi; kusuru var mı, yok mu; ziynetli mi, değil mi gibi akla gelen diğer tüm bilgilerin gizleneceği/örtüleceği şekilde olması gerekir.
Hulâsa-i kelam, türban kelimesi tesettür kelimesi yerine kullanılabilecek bir kelime değildir. Kapsamları, alanları ve ifa ediliş şekilleri birbirinden farklıdır. Her şeyden evvel kaynakları farklıdır ve bir Müslümanın kaynağı bellidir, ona uymalıdır.
Not: Yazı okunurken akla gelebilecek başka bir düşünceye evvelden reddiye olarak belirtmek isterim ki, kavramlara karşı bu derece önem verme ve açıklama yapma ihtiyacı boş ve/veya kuru bir edebiyat değildir. Zemini boş ya da işe yaramaz bir eylem hiç değildir. Kavramların menbaını ve amacını bilmeyen daha kolay savrulur.
Dürüst bir insan, inansa da inanmasa da mefhumları yerli yerinde kullanmak borcundadır.
Necip Fazıl Kısakürek
Vesselam.
———
¹ Tesettür, Arapça bir kelime olmasına binaen Türkçe sözlükten daha iyi açıklayacağı düşüncesiyle TDV İslâm Ansiklopedisi'nden alındı. Türban, Fransızca² bir kelime olup Oxford Languages sağlayıcısından alındı. ² Kelimenin aslen Türkçe olup Batı dillerinden anlamı değiştirilerek geri alındığı da söylenir. ³ Dönemin Hürriyet Gazetesi ve Evren'in Habertürk'teki açıklamaları bu sözleri destekliyor. ⁴ TDV İslam Ansiklopedisi (birinci maddedeki linkten ulaşılabilir.)
40 notes · View notes
lalgibi · 2 years
Photo
Tumblr media
"Güzellik için sevilmez, sevdiğin güzeldir." 💙 . . . . . . . . @lalgibii 🌾 . . . . . . . . . #tolstoy #levtolstoy #amrdiab #edebiyat #kitap #şiir #istanbul #şiirsokakta #sevgi #söz #sözler #güzelsözler #instagram #huzur #siirsokakta#love #mutluluk #şiirheryerde#şairler #tbt #iyigeceler #keşfet #dua#türkiye#sözlerköşkü#arapçamüzik #arabic#tevekkül#egypt #arapça (Istanbul, Turkey) https://www.instagram.com/p/ChDPnBjjy2d/?igshid=NGJjMDIxMWI=
81 notes · View notes
ahmet-34 · 1 year
Text
Karamanoğlu Mehmet Bey, o dönemde edebiyat dili olarak Farsça, ilim dili olarak Arapçayı kullanan Selçuklulara karşı halkı etrafında toplayarak baş kaldırmış ve Türkçeyi devlet dili ilan etmişti.
“Bu günden sonra divanda, dergahta ve bargahta, mecliste ve meydanda Türkçe’den başka dil kullanılmayacaktır. Defterler dahi Türkçe yazılacaktır".
Arapça isteyen Urban'a gitsin
Farisi isteyen İran'a gitsin
Firengiler Firengistan'a gitsin
Bizki Türk'üz bize Türk gerekir...
Tumblr media
4 notes · View notes
aynodndr · 1 month
Text
Tumblr media
🌴🕋🌴
Arap bir gazetecinin sözleri:
"Siz Osmanlı’nın 400 yıl bizi yönettiğini söylüyorsunuz, ama biz sizi çocuklarınıza verdiğiniz isimlerden, cenazenizi nasıl defnedeceğinize, düğünlerinize ve selamlaşmanıza kadar 1400 yıllık masallarımızla yönetiyoruz zaten.."
Arap alfabesini kutsal alfabe, Arapçayı Allah kelamı, sahabe isimlerini kutsal adlar, Arap milletini "kavmi necip" görenler…
* Günde beş kere minarelerden ezan okunur Arapça...
* Nereye baksan minare, cami. İki kelime de bir Arapça...
* Konuştuğu dilde 7 bine yakın kelime Arapça...
* Arapça kelime kullanmadan 10 tane cümle kuramaz.
* Arapça kökenli isim oranı yüzde 60, Türkçe kökenli isim oranı sadece yüzde 19.
* Selam verir Arapça, selam alır Arapça.
* Selamünaleyküm, aleyküm selaaam Arapça...
*Tanrıya ibadet eder Arapça.
Bütün ömür çalışır, emekli olur, ömründe bir kere yurtdışına çıkma imkânı vardır, onda da gider Arapların dedelerinden kalma, Beytullah'ı ziyaret eder.
Arabın içtiği suyu kutsal diye bidon bidon doldurur getirir, törenle içirir konuklarına...
Orucunu hurmayla açar. Neden armutla açmaz misalen?
* İşe başlar Bismillah...
* İşini bitirir "Çok sükür..."
* Vukuunu dilediği işler, olur inşaallah, beğenir maşaallah, istemediği durum varsa maazallah...
* Tanrı dersin kızar, ille de Allah diyeceksin der, Arapça...
* Çocuğu doğar, kulağına ezan okur, Arapça...
* Pipisini keser sünnet, yemeği sıyırır sünnet, yerde yemek yer sünnet, başına sarık sarar sünnet..
* Ölür cenaze namazı kılınır Arapça...
* Mezar taşına yazılır huvelbaki, o da Arapça...
* Sonra da der ki: Biz Araplaşmadık, Müslüman olduk.. Fesubhanallah..
* Müslüman olmak demek Araplaşmaktır.
* İtiraz eden önce adının bir Arap adı mı, Türk adı mı olduğuna baksın...
* Bir Türk Arabistan'da 20 yılda araplaşır, dilini unutur..
* Arabı getirin Türkiye'ye 500 yıl geçse de Türkleşmez Türkü araplaştırır..
* Nedeni; Arap dini ve din diye pompalanan Arap kültürüdür..
Araplar dünyanın en katı ırkçılarıdırlar..
* Bilim yok, sanat yok, edebiyat yok, felsefe yok, üretim yok.
* 80 yıldır "vatan, millet, ezan, bayrak" diyerek ülke yönetiyor..
* Şeyh çok, türbe çok, cami çok, imam çok..
* Lâkin din yok, iman yok..
* Çünkü vicdan yok..
* Vicdansızca yönetebilir. Bunu din kisvesiyle yaparlar ruhun duymaz..
Şu an bunların tamamı kendilerine Arap derler..
Öküzün öküzlüğü doğallığından geliyor. Beyin vardır, ama zeka yoktur.
Öküz olmak ve öküz gibi yaşamak zorundadır.
İnsanın ise, insanlığı her ne kadar doğal yapısından geliyor ise de, beyni ve işleyen, işletilen bir zekaya sahiptir.
Ancak beyni hurafelerle doldurulmuş ise, üstümüzü, başımızı yırtsak doğruları anlatamayız, karanlıktan aydınlığa çıkaramayız.
CEHALET İNTİKAM MI ALIYOR?
Büyük Friedrich, Aydınlanma Çağı'nın önde gelen hükümdarından biri. İlham kaynağı Voltaire...
Neler yapmıştı:
1. Orduyu kuvvetlendirdi.
2. Prusya’yı adil bir devlet yaptı.
3. Okul sayısını artırdı. Aklı ve bilimi rehber edindi.
III. Mustafa…
Cahil bir adamdı. Ülkeyi müneccimlere danışarak yönetirdi.
Prusya girdiği bütün savaşları kazanınca, ”Her halde onun müneccimleri, benimkilerden daha iyi," diye düşünerek, Friedrich’ten üç müneccim rica etti. Kral, müneccim yerine akıl gönderdi
- “Benim üç müneccimim:
1. Güçlü bir ordu,
2. Güçlü bir ekonomi ve dolu bir hazine,
3. Tarih okuyarak günü anlayıp, geleceği öngörmek,” dedi.
Bizimki anlamadı tabi Kral’ın ne demek istediğini;
- “Kefere yardım etmek istememiş,” dedi. Hatta, “Batı bizi kıskanıyor” diye aklından geçirmiş bile olabilir.
O sırada, Fransa’nın İstanbul Büyükelçisi olan amcasını ziyaret için İstanbul’a gelen Baron de Tott ile tanıştı. Baron kurmay subaydı. Fırsatı kaçırmak istemedi bizimki ve Osmanlı ordusunu inceleyerek kendisine bir rapor vermesini rica etti.
İnceledi Baron ve dedi ki:
- “Silahlarınız çok eski, subaylarınız bilgisiz. Okula ihtiyacınız var.”
Yutmadı tabi Sultan;
-“Medreselerimiz ve orada çok bilgili büyük alimlerimiz var” diye karşılık verdi
Ve karar verdiler, beraberce medreselerimizdeki alimleri sınamaya. Sultan,
- “İstediğin adama istediğin soruyu sor” dedi.
Adam göklerden değil, yerden bir soru sordu.
- “Bir üçgenin iç açılarının toplamı kaç derecedir?”
Kimsede cevap yok. Sonunda Medrese Emini bir cevap vermek zorunda olduğunu hissederek,
-“Üçgenine göre değişir, Sultanım,” dedi.
Baron bunu Avrupa’da ilkokul öğrencilerinin bildiğini söyleyince, Sultan yeni okullar açılmasını kabul etti.
Bu arada, Çeşme Deniz Savaşı çıktı ve cahil subayların kumandasındaki Donanmada bir gemi dışında tümü Ruslar tarafından yakıldı. Kurtulan gemi Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın gemisiydi.
Bu facia üzerine, öncelikle bahriyeli subayların eğitilmesi için okul açıldı: Mühendishane-i Bahri Hümayun; yıl 1773. Bu tarih mühendis eğitiminin başlangıcı olduğu için İstanbul Teknik Üniversitesi’nin de kuruluş tarihi olarak kabul edilir.
Bugün ülkemizde Prusya Kralının bahsettiği üç müneccimle kastettiği olgu, ne yazık ki yok.
Hala depremin bizim sınanmamız için gerçekleştiğini sananların çoğunlukta olduğu bir toplumda yaşıyoruz.
Yıl 2024...
81 ilin Valisi İmam Hatip mezunu.
250 sene sonra müneccim devrine döndük hamdolsun.
BAKALIM, CEHALET BİZDEN DAHA NE KADAR İNTİKAM ALACAK?
1 note · View note
haytaogluyunus · 1 month
Text
Tumblr media
ANMA:
BUGÜN; 18 MART (1929)
CEDİTCİ HAREKETİN ÖNEMLİ İSİMLERİNDEN
ÖZBEK TÜRK’Ü; EDEBİYATÇI, EĞİTİMCİ
HAMZA HEKİMZADE NİYAZİ’NİN
ÖLÜM YIL DÖNÜMÜ.
RAHMETLE ANIYORUM.
Hamza Hekimzade Niyazi, şiirlerinde "Nihanî”nin dışında "Niyazi", hicvî eserlerinde ise "Tavanteşer" mahlasını kullanmıştır. 6 Mart 1889 tarihinde Hokand’da dünyaya gelmiştir. Babası zamanının nüfuzlu aydınlarından Doktor İbn Yemin Niyaz oğlu, annesi ise okuryazar bir kadın olan Rabbibay kızı Cehanbibi’dir. Eski usulde eğitim gördükten sonra Rusça öğrenmiştir. 1911-1914 yılları arasında dış ülkelere seyahat ederek, Vakit ve Tercüman gazetelerinin de etkisiyle eski usuldeki medreseleri ıslah etme ve aydınlatma hareketiyle, halkın yaşamındaki değişmelerle, medeniyet, istiklal meseleleriyle ilgilenmeye başlamıştır. Ülkesine geri döndüğünde ise Fergana vadisindeki ilk usul-i cedit okullarını başlatmış, “Yardım Cemiyeti” kurmuş ve “Darü’l-Eytam”ı açmıştır. Yaşça büyük kişiler için de 2-4 aylık gece mektebi açmış, Hamza’nın teşebbüsü ile Hokand’da “Gayret” kütüphanesi oluşturulmuştur. Kengeş ve Hürriyet adında iki dergi çıkaran Hamza, bay ve ulemaları rahatsız ettiği için dergiden uzaklaştırılmıştır. Yazar, şair, tiyatro yazarı, pedagog, bestekâr, rejisör olarak bilinen Hamza, Şah-ı Merdan’da dinsizliği yaydığı gerekçesiyle halk tarafından taşlanarak öldürülmüştür.
Geleneksel divan anlayışına uygun şiirlerinin yanında, millî duyguları yansıtan metinler de kaleme almıştır. “Milli Aşuleler Üçün Milli Şiirler Mecmuası” serisindeki şiirler, Özbek edebiyatına yeni şekil, yeni fikirler getirmiş ayrıca cedit edebiyatının gelişmesini sağlamıştır. 1914-1915 yılları arasında diğer ceditçi şair ve yazarlar gibi mektepler için ders kitapları yazmıştır: Yengil Edebiyat, Okış Kitabı ve Kıraat Kitabı. 1914'ten sonra nesir türünde eserler vermeye başlayan Hamza, 1915'te modern Özbek nesrinin ilk örneklerinden biri olan Yengi Saadet Yahud Milli Roman'ı yazmıştır. Hamza, asıl şöhretini yazmış olduğu tiyatro eserleriyle kazanmıştır. Onun bu alandaki ilk çalışması, Zeherli Hayat Yahud Işk Kurbanları piyesidir. 1915'ten itibaren yazdığı tiyatro eserlerinden bazıları şunlardır: Laşman Faciası, Bay ile Hizmetçi, Kim Togrı, Molla Narmuhammed Damlanın Küfr Hatası, Burungı Saylavlar, Fergana Faciası, İşçiler Hayatıdan, Töhmetçiler Cezası, Burungı Kazılar Yaki Meyserening İşi, Perenci Sırlarıdan Bir Levha Yaki Yallaçılar İşi. Bazı eserlerinin müziklerini de kendisi hazırlayan Hamza'nın en meşhur olan tiyatro eseri ise Bay ile Hizmetçi'dir.
Niyazi, 1920'lerde, eski Çağatay Türkçesi'nin yerine edebî bir Özbek dilini yaratan tartışmalı Özbek dil reformlarına da katıldı. Niyazi, Özbekçe'ye ek olarak Arapça, Farsça, Rusça ve Türkçe de dahil olmak üzere birçok dil biliyordu. Eserlerinde genellikle kadın hakları, toplumsal eşitsizlik ve batıl inanç yaygınlığı gibi toplumsal sorunlar dile getirilirdi.
Niyazi 1929'da din karşıtı propaganda yaptığı gerekçesiyle Şahimerdan'da linç edilerek öldürüldü. 1926'da Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin ulusal şairi ilan edildi. Anılarını onurlandırmak için, 1967 yılında Özbekistan Komünist Partisi Merkez Komitesi, edebiyat, sanat ve mimarlık alanındaki olağanüstü başarıyı tanımak için Devlet Hamza Ödülü'nü kurdu. Adı Taşkent metrosunda bir istasyon, üç tiyatro, çeşitli okullar ve sokaklar da dahil olmak üzere Özbekistan'daki birçok kuruma verilmiştir.
Niyazi, Gafur Gulam ile birlikte 20. yüzyılın en etkili Özbek yazarlarından biri olarak bilinir. Özbek toplumsal gerçekçiliğinin kurucusu olduğu kadar, modern Özbek müzik formlarının kurucusu ve ilk Özbek oyun yazarı olarak da kabul edilir.
0 notes
Ne demişler; Bir dil bir insan
Bunu büyük ihtimalle "bir dil öğrenince yeni bir insanla iletişime geçebilirsin" anlamında söylemişler ama bana sorarsanız "Bir dil öğrenince içindeki yeni bir kişiliği keşfediyorsun" Özellikle çok farklı kültürlerden iki dil bilen kime sorsanız aynı şeyi söylüyor. Hem insan başka dil konuşunca sesi bile değişiyor.
Şahsen benim her dilde farklı kişiliğim var. Mesela Türkçe'de hiç küfretmem ama İngilizcemin ağızı bozuk .-. Korecem ikisinin ortası. Yazarken de bazen aklıma müthiş bir şey geliyor ama ya çevirisi olmuyor ha da anlamı kayboluyor ve ben bunu Türkçe yazamıyorum ya... çok sinirimi bozuyor....
Peki drup dururke. Bu konu nereden çıktı? Az önce İşaret dili çalışırken kendim olmanın ne kadar zor bir dil olduğunu fark ettim. Çok basit bir dil. Mecazlar çok nadir ve edebiyat ise yok... Şarkı çevirilerinin çoğu bir anlam ifade etmiyor onlara. Ama başka dillerde farklı farklı da olsa bunlar hep var. Bir şekilde kendimin bir parçası olmayı başarabiliyorum.
Az önce "Acemi" kelimesini çalışıyordum. "Günlük hayatta bu kelimeye denk geldiğimde "Acemi, Arapça "Acem" yani yabancı kelimesinden geliyor. Yani "Bir işe yabancı" olma gibi bir anlamı var" diyemedikten sonra ben ben oluyorum ki" diye düşündüm .-.
Benden edebiyatı, mecazı, kinaye ve laf sokmaları, diller ve diğer şeyler hakkında bildiğim bütün saçmalıkları çıkartınca geriye ne kalıyor ki?
0 notes
languvi · 2 months
Text
Kültürleri Dolaşmak: Türkçe Çevirmenin Rolü
Küreselleşmenin mesafeleri daraltmaya ve sınırları bulanıklaştırmaya devam ettiği bir dünyada, yetenekli çevirmenlere olan ihtiyaç hiç bu kadar belirgin olmamıştı. Dünya çapında konuşulan çok sayıda dil arasında canlı ve kültürel açıdan zengin bir dil olarak öne çıkan Türkçe, tarih ve gelenekle dolu bir ülkeye açılan kapıdır. Bu nedenle Türkçe çevirmen, kültürler arasında hayati bir köprü görevi görerek giderek birbirine bağlanan bir dünyada iletişimi ve anlayışı kolaylaştırıyor.
Tumblr media
Avrupa ve Asya kıtaları arasında yer alan Türkiye, hem coğrafi hem de kültürel açıdan eşsiz bir konuma sahiptir. Dili Türkçe, Türk, Osmanlı, Fars, Arapça ve Avrupa dillerinden gelen bu zengin etki dokusunu yansıtıyor. Dolayısıyla Türkçe tercüme yapmak sadece dil yeterliliğinden fazlasını gerektirir; dili şekillendiren tarihsel, sosyal ve kültürel bağlamların derinlemesine anlaşılmasını gerektirir.
Türkçe çevirmenin temel rollerinden biri farklı dilleri konuşan kişi ve kuruluşlar arasındaki iletişimi kolaylaştırmaktır. İster yasal belgeler, iş sözleşmeleri, literatür veya teknik kılavuzların çevirisi olsun, çevirmen kültürel nüansların korunmasını sağlarken orijinal metnin anlamını ve amacını doğru bir şekilde aktarmalıdır. Bu hassas dengeleme eylemi, yalnızca dil becerisini değil, aynı zamanda kültürel hassasiyetlere ilişkin keskin bir farkındalığı da gerektirir.
Uluslararası ticaret alanında Türkçe tercümanlar, Türkiye ile dünyanın geri kalanı arasındaki ticaretin geliştirilmesinde çok önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye küresel ekonomide kilit bir oyuncu olarak ortaya çıkmaya devam ederken, Türk iş kültürünün karmaşıklıklarını çözebilen çevirmenlere olan talep de arttı. Tercümanlar, sözleşme müzakerelerinden iş toplantıları sırasında tercümanlığa kadar, Türk şirketleri ile uluslararası meslektaşları arasındaki sorunsuz iletişimi kolaylaştırarak, boşlukların kapatılmasına ve kalıcı ortaklıklar kurulmasına yardımcı olur.
Türkçe çevirmenler, ticari alanın ötesinde, aynı zamanda kültürün koruyucusu olarak da hizmet ederek, Türkiye'nin zengin edebiyat mirasının dünyanın her yerindeki izleyiciler için korunmasına yardımcı oluyor. Osmanlı edebiyatının klasik eserlerinden çağdaş roman ve şiirlere kadar çevirmenler, Türk edebiyatını küresel izleyicilere tanıtmada, kültürler arası diyaloğu zenginleştirmede ve Türkiye'nin edebi geleneklerine yönelik daha derin bir anlayış geliştirmede çok önemli bir rol oynamaktadır.
Jeopolitik gerilimler ve kültürel ayrımların damgasını vurduğu bir çağda, Türkçe çevirmenin rolü yalnızca dilsel aracılığın ötesine geçiyor; diplomasi ve anlayış ruhunu bünyesinde barındırır. Türkiye ile komşuları arasında gerginlikler tırmanırken, tercümanlar paha biçilmez aracılar olarak görev yapıyor, diyaloğu kolaylaştırıyor ve siyasi ve ideolojik farklılıklar karşısında karşılıklı anlayışı teşvik ediyor.
Dijital çağ, Türkçe çevirmenler için yeni fırsatların ve zorlukların kapısını açtı. Çevrimiçi içeriğin, sosyal medya platformlarının ve e-ticaret web sitelerinin çoğalmasıyla çeviri hizmetlerine olan talep hiç bu kadar yüksek olmamıştı. Çevirmenler, web sitelerinin ve mobil uygulamaların yerelleştirilmesinden sosyal medya gönderilerinin ve pazarlama materyallerinin çevrilmesine kadar, işletmelerin Türkiye ve ötesinde yeni hedef kitlelere ulaşmasına yardımcı olmada önemli bir rol oynamaktadır.
Ancak makine çevirisinin ve yapay zekanın yükselişi, insan Çeviri Çözümleri geleceği hakkında soruları gündeme getirdi. Teknoloji şüphesiz çeviri sürecini kolaylaştırmış olsa da, dil ve kültürde makinelerin kopyalayamayacağı nüanslar var. Özgünlüğün ve kültürel duyarlılığın ön planda olduğu bir çağda, yetenekli bir Türkçe çevirmenin insani dokunuşunun yeri doldurulamaz.
0 notes
morkedisblog · 3 months
Text
Kuzey Carolinanın Chorlette adlı kasabasının üzerinde bir cisim yanarak infilâk etmiş insanlar o cismin ufo olduğunu düşünüyorlarmış yetkili ve etkililer henüz bir açıklama yapmamışlar ne olduğunu bilemem ama ben KURAN-İ KERİM dilindeki ALLAH yazısına benzettim(çoşmayın Kuran arapçası günlük konuşma dilinden farklıymış ben demiyorum bizim Erbilde 7 yıl kalmış bir akrabamız vardı o söylerdi? demek ki harf devrimi oldu atalarımızın mezar taşlarını okuyamıyoruz diyen akıllılar arap harflerini Latin harfleriyle ATATÜRK değiştirmeseydi gine okuyamayacaklardı çünkü Cumhuriyetten önce okur-yazar oranı çok düşükmüş üstelik o arapça sandıkları Osmanlı alfabesiymiş)Google team bana İngilizce bir bildirim gönderdi Türkçe çevirisi yapılınca kendi dilimden bildirim göndereceklermiş sonra ben birşey yazınca lâf oluyor gardaşım 7 yıl 4 ay 3 gündür 1 defa olsun yabancı dil bilirim prensesim düşesim iddiasında bulundum mu?Hayır!Google şirketine iş başvurusu da yapmadım eee o halde ne diye beni anlamadığım lisandan sınıyorsunuz başlarım 10/September 2024 tarihinize bir akrabamın kızı İngilizce ekonomi mi edebiyat mı unuttum 30 yıl geçmiş aradan üniversite okuması ve İngilizce bilmesiyle hep gururlanırdı bunu beğenen bir genç vardı eğitimsiz olduğundan çocuğu hep aşapılardı genç askerde astsubayıyla arkadaş olmuş o dönem bedelli askerlik sadece yurtdışındaki Türklere mahsustu tahsilli Türkler 6 mı 8 ay mı astsubaylık yaparlardı işte kıza İngilizce aşk mektubu yazmıştı astsubayın yardımıyla,güzelce dalga geçmişti Google teaminki de o hesap ulan nerede manyak varsa beni bulur😤😠😈
Tumblr media Tumblr media
instagram
0 notes
pdfsayar · 7 months
Text
Eis Ayt Edebiyat Ders Anlatım Föyü
10 sonuç Boyut Önizleme İndirme Konu Anlatımı Hazırlayan Murat Akarsu – MebAğAYT EDEBİYAT 4 í. ÜNİTE- GİRİŞ EDEBİYAT NEDİR *Arapça “edep” kelimesinden türeyen edebiyat kelimesini edebiyatımızda ilk kez bir sanat türü olarak Tanzimat dönemi sanatçısı …Kaynak: https://www.skal.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/16/10/264509/dosyalar/2021_04/09101658_AYT_-_TURK_EDEBYYATI.pdf KB Önizle İndir Ders Adı…
View On WordPress
0 notes
cihangir-uzunkaya · 10 months
Text
Tumblr media
IYI SABAHLAR IYI TATİLLER
BUGÜN BİRAZ EDEBİYAT DİYELİM..
Babası Türk annesi Kürt olan Ahmed Arif, çocukluğunda babasının görevlerinden dolayı şehir şehir gezmiş Zazaca, Kürtçe ve Arapça öğrenmiştir. Yazarlık dışında kâtiplik, gazetecilik ve düzeltmenlik gibi birçok farklı iş yapan Ahmed Arif, edebiyatımızın çokça sevilen şairlerinden birisidir.
Türk Edebiyatının iki usta kalemi Ahmed Arif ve Cemal Süreya iyi arkadaştırlar ve aynı meyhaneye takılıp birlikte Rakı,Şarap maddi durumları ne gerektiriyorsa beraber piyz lenip düz yazı ve şiirler yazarlar..
Ahmed Arif meyhaneye uğramaz olur bir iki,üç beş gün,bir hafta derken Cemal Süreya meraklanır piyz arkadaşı Ahmed ortada yoktur.
Garsona sorar Cemal Süreya;
-Oğlum Ahmed i gördünmü merak ediyorum der .
Garson;
-Yok Cemal Abi bir hafta oldu uğramıyor der.
Bunun üzerine Cemal Süreya telaşlanıp dostunu aramaya başlar.
Karaköy'ün arka sokaklarında 3.sınıf ispirto içilen meyhanelerinden birinde bulur Ahmed Arif 'i
-Ahmed nerelerdeydin şu zamana kadar merak ettim seni der..
+Cemal ben sana mahcubum,yüzüne bakmaya utanıyorum.Kız kardeşin Ayten'e aşık oldum.
Bunun üzerine ispirto piyzlenip dertleşirler..
Cemal Süreya;
Aşk bu dostum Ayten senden iyisini mi bulacak der ve ayrılırlar..
Cemal Süreya kız kardeşi Ayten'e,Türkiyenin en iyi şairi olmaya aday kızım Ahmed ,ondan iyisinimi bulacaksın Ahmed le bir görüş istersen deyip kız kardeşini Ayten i buluşmaya razı eder.
Zafer Çarsısı’nda buluşmak üzere sözlesirler.
Ayten randevu saatinde Ahmed Arif i beklemeye başlamıştır ama Ahmed aradan saatler geçmesine rağmen randevuya gelmemiştir,Ayten çok sinirlenmiş eve giderek öfkesini abisi Cemal Süreya ya püskürmüştür adeta.
Bunun üzerine Cemal Süreya Ahmed Arif i aramak için yola koyulmuş Karaköy'ün arka sokaklarında ki aynı meyhanede ispirto piyzlenirken bulmuştur ve sorar Ahmed Arif’e.
-Neden gitmedin lan randevuya kız seni 3 saat beklemiş.
Ahmed Arif;
-Gömleğim çok pisti,yeni gömlek alacak param yoktu onun için gidemedim.
Esen kalın lütfen
Tabiri ailelerinizle ve sevdiklerinizle
Cihangjr Uzunkaya
0 notes
eserozetlerim · 1 year
Text
Mesneviyi Kim Yazdı?
New Post has been published on https://eserozetleri.com/mesneviyi-kim-yazdi/
Mesneviyi Kim Yazdı?
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push();
Mesneviyi Kim Yazdı? – Mesnevi Nazım türleri arasında yer alan bir tür olmasına rağmen özellikle bu türde en başarılı mesnevi örneğini veren kişi Mevlana Celaleddin-i Rumi olarak kabul edildiği için doğrudan mesnevi olarak adlandırılmaktadır.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push();
Bu noktada mesneviyi kim yazdı? Sorusu kapsamında tek bir mesnevi türünün olmadığından ve birçok mesnevi türünde eser verildiğinden bahsetmek mümkündür. Ancak bu eserler içerisinde özellikle Mevlana’nın mesnevisi ve Yunus Emre mesnevisi başarısıyla ön plana çıkmaktadır.
Mesnevi Nedir?
Mesnevi nedir? Sorusuna yönelik olarak aruzun kısa kalıplarıyla yazılmakta olan ve kafiyeli 2 beyitten oluşan eserler olduğunu söylemek mümkündür. Divan edebiyatı Nazım şekilleri arasında yer alan mesnevi sözlük anlamı olarak ikişer ikişerli anlamına gelmekte olup edebiyat terimleri içerisinde ise her beyti kendi arasında kafiyeli 2 beyitten binlerce beytin bulunmuş olduğu nazım şekli olarak kabul edilmektedir.
Kafiyeleniş şeması aa,bb,cc,dd… şeklinde ilerleyen bu nazım şekli her beytin kendi içerisinde farklı anlamlara ve konulara sahip olması nedeniyle oldukça uzun yazılabilmektedir.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push();
Klasik mesnevi formunda yer alan 9 unsur bulunmakta olup bu unsurlar şöyledir;
Besmele
Dibâce- ön söz
Tevhîd
Münâcât
Mi’râciye
Medh-i Çihâr-Yâr-ı Güzîn
Sebeb-i te’lîf- eserin yazılış sebebinin yer aldığı kısım,
Âgâz-ı Dâstân-konuya başlangıç kısmı,
Hâtime- sonuç kısmı
Mesneviyi Kim Yazdı
Mesnevi konuları ise birbirinden farklı olarak seçilmekte olup genel olarak mesnevi konuları ve bu konuların işlendiği mesnevi türündeki eser örnekleri şöyledir;
Aşk- Leyla ile Mecnun
Din-tasavvuf- Mevlid
Bir şehir ve güzel anlatımı- Şehrengiz
Mizah- Harname,
Tarih- Muradname
Savaş ve kahramanlık- Gazavatname
İlim- kıyafetname
Sözlük bilgisi- Tuhfe-i Vehbi
Didaktik-ahlaki- Hayriyye-i Nabi
İlk Mesnevi Kim Tarafından Yazılmıştır?
İlk mesnevi kim tarafından yazılmıştır? sorusu kapsamında ise özellikle Türk edebiyatının ilk büyük mesnevisi olarak kabul edilen Ensar 12. yüzyılda Yusuf has Hacip tarafından kaleme alınmış olan Kutadgu Bilig Mesnevi’sidir.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push();
Ardından 13. yüzyılda Mevlâna tarafından kaleme alınmış bir mesnevi ve Şeyyad Kamza tarafından kaleme alınmış mazlum aşk hikayesi olarak da bilinen Yusuf u Züleyha mesnevisi bu alanda verilmiş ilk eserler arasında yer almaktadır
Mesnevi Hangi Dilde Yazılmıştır?
Divan edebiyatı nazım şekli olarak bilinen mesnevi kapsamında özellikle mesnevi hangi dilde yazılmıştır? Sorusu bu dönemde kullanılan yazı dilinin Osmanlıca olması nedeniyle Arapça, Farsça ve Türkçe sözcükler kullanılarak oluşturulan Osmanlıca ile yazılmıştır. Ancak konuşma dili bakımından Türkçe olarak kaleme alınan eserlerdir.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push();
Özellikle 14. yüzyıl ve 19. yüzyıl arasında da çeşitli mesneviler kaleme alınmış olup özellikle Nabi tarafından yazılmış olan Hayriye, harabat ve şeyh galip tarafından kaleme alınmış olan Hüsn ü Aşk mesnevileri de önemli mesnevi türleri arasında yer almaktadır. Ancak tüm bu eserler içerisinde günümüzde en çok bilinen mesnevi türündeki eser Mevlana’nın mesnevisi olarak kabul edilmektedir.
0 notes
dipnotski · 1 year
Text
A. C. S. Peacock – Moğol Anadolu’sunda İslam, Edebiyat ve Toplum (2023)
  Tarihçi A. C. S. Peacock, ‘Moğol Anadolu’sunda İslam, Edebiyat ve Toplum’da, yaklaşık 1240 ile 1380 yılları arasında Moğol egemenliği altındaki Anadolu’yu ele alıyor. Çoğu daha önce yayımlanmamış Arapça, Farsça ve Türkçe kaynakları bir araya getirerek Osmanlı İmparatorluğu’nun ve nihayetinde modern Türkiye’nin doğuşunun temellerini oluşturacak Ortaçağ Anadolu’sunu inceliyor. Bu önemli ama göz…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
netbilge · 2 years
Text
İntibah ne demek? Osmanlıca, Edebiyat
İntibah ne demek? Osmanlıca, Edebiyat
İntibah ne demek? Osmanlıca, Edebiyat intibah / intibâh Uyanıklık, göz açıklığı. Hassasiyet. Agâh ve münebbih olmak. Hakikatı ve hakkı anlayıp yanlıştan, fenadan dönmek. Inzibat kelimesi Türkçe’de “durdurma, kontrol altına alma” anlamına gelir. Arapça ḍbṭ kökünden gelen yazılı örneği bulunmayan *inḍibāṭ إنضباط z sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça ḍabṭ ضبط z “durdurma, kontrol altına…
View On WordPress
0 notes