Tumgik
#SU MAYMUNU
yantekerlek · 11 months
Note
Şehitlerimize kelle diyen, bazı şehit babalarının karakteri bozuk ifadesini kullanan, binlerce şehitimizin katili osman öcalanı trtye çıkartıp abdullah öcalanın mektubunu okutan erdoğandı unutma
ben sıkıldım artık bu parmak sallamalarınızdan. buu hüdapar meseleleriyle birlikte, çözüm süreci, adına kurban olasıca a. öcalan'ın mektubu, adına kurban olasıca o. öcalan'ın trt'ye çıkarılması vesaire gibi meseleleri 1. turdan sonra yana döne gündeme getirip anonime yığılmanız biraz şüpheci yaklaşmama sebep oluyor artık anonimler kusura bakmayın. açıktan terörist, vatan düşmanı diyen hanımefendi daha mert hareket etti dümdüz yaptı ithamını. şuraya bak sanki kravatlı pekeke yeşil sol partiyi destekliyormuşum gibi tavırlar.
-
pek tabii siz de bu cümlelerle gelerek bu şüphelendiğim anonimler kervanına katılmış bulunmaktasınız anonim.
seçim öncesi gelseniz ifadeleriniz chp'nin hdp/yeşilsol ile sıkı sıkı sarıldığı bir döneme denk gelecek. eliniz çok sağlam olmaz bu açıdan. çünkü chp de hdp/yeşilsol ile el ele tepkisi gelebilir. gerçi bu tepkiyi kimse iplemiyor.
-
seçim sonrası 2. tura geçerken chp'nin hdp/yeşilsol'a 2. tura kadar kaybol, çok öyle açıklama yapma dediği ve görünmez hale getirildiği bir zamanda acaba diyorum insanları sinan oğan'a yönlendirme çırpınışları mı bunlar? ama bi dakika oğan 2. turda yok değil mi? %5 oy aldı. diyorlar ki iyi'den ve mhp'den kopanlar ve kendi tabanıyla aldı bu yüzdeyi. şimdi ona ihtiyaç duyuyor kılıçdar diyorlar. oğan'a seçim öncesi ve sonrası bizi zora soktun diye küfreden, hakaret eden millet ittifakı destekçileri de susuverdi aniden.
-
şimdi oğan'a el açıyorlar. oğan da taraftarlarımı yönlendiririm ama adaylara şartlarım var diyor sayıyor. o kırmızı arka plana basılmış beyaz metinde hüdapar ve hdp/yeşilsol/pkk ile iletişimi koparacaksınız yoksa yok diyor. dediğim gibi chp'den hdp/yeşilsol'a Allah aşkına bi sus uyarısı geldi. hatta hdp/yeşil sol mitingi vardı seçimin hemen öncesinde bütün millet ittifakı yalvarıyordu bir pot kırarlar diye. iptal edin şu mitingi. iptal edin şimdi değil diye epey yalvardılar. birkaç türk bayrağı vardı. sunucu kadın bayrakları indirtti. ama çok ses olmadı. yani görülmedi duyulmadı umursanmadı. işine gelene üç maymunu oynayamam, işine gelene üç maymun diyor bazı çok doğrucu insanlar.
-
şu an sanki chp ile hdp/yeşilsol hiç kol kola girmemişler gibi davranma, "masaya bakın, hdp oturdu mu hiç" deme gibi bir savunma mekanizması harekete geçti. ayrıca hüda-par karalama kampanyası devrede. bu iki ayaklı çabayı, bu kesilen rolleri sinan oğan tabanı + iyi'den ve mhp'den sinan oğan'a oy verenler yer mi bilemiyorum. yiyeceklere şimdiden afiyet olsun diyorum. istediğinizi destekleyin hak sizindir tabii. ama size söylüyorum anonim, zamanlamanız baya bu çabalara uyan ve amacınızın yalnızca şehit hatırlatmak olmadığını gösteren bi zamanlama. şehit hatırlatmak isteseniz bugün saatler önce şırnak'ta verdiğimiz 5 şehidimizi anardınız. vekillerini meclise sokup işini sağlama aldığı gibi silahı eline alan hdp/yeşilsol/pkk konusunda uyarırdınız beni, bizleri.
-
yoo ben herkese anonim oldum/oluyorum, seçim öncesi/sonrası diyorsanız şüphelerimi gidermek gibi bir tenezzülde bulunmak isterseniz bana url ile de gelip her fikirden insana hesap sorduğunuz anonim linklerini atabilirsiniz. hee herkese parmak sallamış derim. aksi taktirde şüphemde devam edeceğim.
-
siz kimlerdensiniz bilmem. tavrınız tarzınız duruşunuz ne bilmem. masaya oturtulmayan masa altına oturtulup ses çıkardıkça başı okşanan hdp/yeşil sol'dan mı yazdınız, baş okşayan millet ittifakından mı yazdınız bilmiyorum. sade ve sadece bir vatansever olarak yazsanız kaygılarınızı belirtmek için özelden veya açıktan profilinizle yazardınız. ben de görürdüm samimiyetinizi. acaba hdp ile iş tutan bir organizma içinde misiniz bana bunları söylerken yoksa hdp/pkk'dan uzak bir yapının içinden samimi bir şekilde mi sesleniyorsunuz bunları bilirdim. daha önceki anonime de dediğim gibi yok öyle sislerin arasından kendini her şeyden müstağni kılmak, parmak sallamak.
-
"sinan oğan'a verdim oyumu. tayyip'e muhalefet için yaptım bunu. ama yüzdesi 2. tura yetmedi ben de şu an tayyip'e muhalefet için geriye kalan kılıçdaroğlu'nu gördüm. ona oy vericem hdp ile iş tuttuğu aklımda, vicdanım rahat değil başka vicdanlar da rahat olmasın ya" mı diyorsunuz, şüphe salayım kalplere mi diyorsunuz? sinan oğan'a verdim. şimdi de kimseye vermeyeceğim. hem millete hem cumhura böyle anonimden yazıyorum ki çekimser kalsınlar oy kullanmasınlar mı? ya da şey mi gerçek bir vatansever en vatansever olan ben tarafından darlamalarla bunların kem küm ettiğini görsem keyiflenirim diyorsunuz? sadece keyif için mi diyorsunuz. yoksa kimseye oy vermedim vermem tarafsızım ben. şehitleri hatırlatmak için oy vermeye gerek yok, mu diyorsunuz? hangi saik ve kimlikle yazıyorsunuz?
-
sanırım sanılıyor ki tayyip'in ağzından çıkan her şeyi onaylayacağım, koruyup kollayacağım. seviyoruz diye de her şeyini onaylayacak değiliz yani. aşkım tayyip ama her şeyine onay veremem. ben babamın bile her söylemine onay vermiyorum çatışıyoruz deli gibi. bu haftanın teması çingeneydi mesela. birtakım tartışmalar sonucunda beni çingene vatandaşlarımıza benzetti. romen vatandaşlarımıza yanlıyorum şu an öhm. sanıyorum onlar gibi dobra dobra ve çatır çatır konuşup kendisini tuş ettiğim için bu benzetme.
-
saftirikçe kelle dediği kısmı araştırdım buldum. 23 yıl önce katıldığı bir radyo programı olmuş. o kısımda sayın öcalan da diyor bu arada. biraz daha sallayabilirsiniz parmağınızı koparcasına. bunu yayına bağlanan dinleyicinin "öcalan'ın kürtçülük politikasıyla senin şeriat politikan aynı suudi arabistan gibisin" vesaire tarzı bir iddiaya cevap verirken üste çıkmaya çalışırken yapıyor. son kısma doğru da öcalanla eşit görülmesine karşılık patlatıyor lastikleri uçuruma yuvarlanıyor.
-
"Siz köpeklerin çektiği kızakların üstünde, hamile kadınların taşındığı bir Doğu’da, Güneydoğu’da o insanları inandıramazsınız. Kaldı ki, ben şunu da söyleyeyim, arkadaşımız, Suudi Arabistan’dan şuradan buradan ifadeler kullanıyor. Benim 4.5 yıllık 5 yıllık yönetimimi takip etmiş olsaydı böyle bir korkunun izlerinin bile olmadığını görürdü. Bir diğeri de Sayın Öcalan düşüncelerinin değil, şu anda almış olduğu kellelerin hesabını veriyor. Bense düşüncemden dolayı 4 ay hapis yattım, aramızdaki fark çok büyük.”
artık kinaye yapayım büyük büyük konuşayım derken teröristlerin şehitlere bakış açısını mı karikatürize etti ne halt etti bilmiyorum. tayyipçim napıyosun yani. desene ooçe öcalan diye. birkaç saniye önce ne güzel şeyler söylemişsin. idam kararının referanduma götürülmesini, böylelikle meclise avrupa insan haklarının müdahale edemeyeceğini, idamın halkın kararı olduğunu böyle bir yol kullanılabileceğini söylemişsin. ne güzel mantıklı, akıllı akıllı konuşmuşsun. sövsene ooçe öcalan desene kim ne diyecek. büyük büyük laflar edeceğim diye zaman zaman tuhaf, haddini aşan, ya sus artık be diyebileceğimiz cümleler çıkabiliyor ağzından. fakat bu aşkım tayyip bandanasını alnımdan indirmeme sebep değil. karadan havadan teröristlerin leşlerini yere serme eylemleri, bunun için savunma sanayiinde attığı adımlar, operasyonlar, bir bir dolan sarı poşetler, hdp/yeşil sol'un köpek gibi hırlaması, dağdakilerin vurmayın artık diye yalvarmaları, benim o sözleri kastını aşan salakça açıklamalar olarak işaretleyip tükürerek geçmemi sağlıyor.
tayyip'in sayın diye sallllakça gafladığı öcalan'ın dağ kadrosunun yıllardır "tayyip'i bitireceğiz, bunun için şuna oy verin, bununla ittifak yapın" diyerek türkiye'deki kürt siyasetini tekellerine almaları, yine bu kadronun alternatif kürt siyaseti hareketi olan hüdapar için "bunlar bizim kürdistan'ın batmandaki yapılanmanın önündeki en büyük engel. bir yara gibi 70'lerden beri böyle" diye açıklamalar yapmaları, temiz kürt siyasetinin tayyip eşliğinde meclise girebilmesi, tayyip'in 2000 yılındaki gafının önüne geçiyor. tam bugün şehit kanını döken terörist olan hüdapar değil hdp/yeşilsol/pkk çünkü.
tık 1
tık 2
tık 3
tık 4
tık 5
-
şehit babalarına karakteri bozuk demiş mi bakayım yayın şuymuş. sene 2015:
tık
08.04- 08.46 aralığında ilgili kısıma gelecek sandım burada konuyu devam ettirmedi.
26.32 - 29.10 bu dakikalardaki soruyu cevaplarken 8. dakikaya atıfla açtı meseleyi. bahsettiğiniz kısımda ne dediğini anlamak için insan gibi dinlemek gerekiyor.
bu babalar da var karakteri bozuk olanlar da var dedi. karakteri bozuk olanlardan kastı sizin anladığınız, anlamak istediğiniz gibi diğer şehit babaları değil. bir görüşmesi sırasında evladı şehit olan bir kürt babanın 5 evladım var 5'i de benimle beraber feda olsun demesi örneğini sunarak bu babalar diyor, askere polise "sarayın askeri, sarayın polisi" diyenlere işaretle de karakteri bozuk olanlar diyor. soruyu ve en başından cevaplayışını dinlemeniz gerek. ama sizin için önemli olan tayyip'i düşürecek, ona destek verenleri köşeye sıkıştıracak argüman bulmak olduğu için, deyim yerindeyse gözünüzü tayyip düşmanlığı kör ettiği için videoda, cümledeki ögelerin nereye gittiğini göstermeyecek videonun 30 saniyelik parçası üzerinden gidip kendinize malzeme olarak kullanıyorsunuz.
youtubeta da sadece bu kısım var. sadece bi tanesi tarih vermiş yayını öyle buldum. siz kullandığınız küçücük kısımdaki cümleleri bile değiştirip çarpıtmışsınız yani. yine başkalarına bir şey anlatacak olursanız siyasi tebliğinizdeki bu argümanı eleyin. mektup, öcalan kardeşinin trt kürdîye çıkarılması filan tertemiz salakça hamleler. buradan yürüyün tavsiyemdir.
-
ek olarak bu ooçe (ya aslında direkt söylerim bu küfrü de burada bazı hanımefendiler okur da acayip tiksinir diye onları üzmemek için direkt yazmıyorum) öcalan'ın mektubunu taşıyan adama beyanatlar verdirilmesi olayı da dünyanın en saçma siyasi hamlesi. öcalan hdp'nin siyasi ve silahlı terör hareketini desteklemiyormuş ve "selahattin demirtaş dağ kadrosuyla kendi kafasına göre bir şeyler yapıyor, bu kürt hareketine zarar veriyor" şeklinde düşünüyormuş. o dönem yerel seçimlerde hdp yine chp ile kol kola olduğu için bakııııın terörist öcalan bile silahsızlanmadan yana ve hdp'nin seçimlerde kendi adaylarını çıkarmasını istiyor chp ile hareket etmesini istemiyor. ama terörist selahattin demirtaş kendi borusunu örttürüyor. terör bile terörü istemiyorken siz teröristleri mi destekleyeceksiniz mesajı verip chp hdp ittifakını bozmak için öcalan mektubundan pisliğe bulaşmış inciler saçtırıyor. bundan mı medet umuyorsun? bu tam bir salaklık.
-
sana ne kardeşim öcalan'ın hdp ile ilgili fikrinden. hepsi aynı b*kun laciverti işte bölücü şerefsizler. yapman gereken hepsini taramak aslında. fakat işte öyle yürümüyor işler. asalım keselim desen önce bizim insanseverler (!) onların beraberinde amerika çöker tepene, siz bizim bebişlerimize napıyorsunuz ya diye. asamıyorsan sözcülüğünü de yapma lafını da taşıma o zaman. offf ben mi öğreticem siyaseti ya. amaan tayyip ya. bunu okuyan bir siyaset bilimci varsa aramızda siyasi anelizlerimi okumaya sabredebilen, elbette görüşmeler birtakım uzlaşmalar olur devlet yönetiliyor neticede diyebilir ama bence gereksiz hamleler bunlar. teörist belli, teröristin altını çizeceğim herkes gerçeği görsün diye yerel seçimlerde karşı taraftaki ittifakı bozma çabası olarak bu büyük hatayı yapmaması gerekirdi. terörist kim kabak gibi ortada. ne tepiniyorsun ispat edicem diye.
-
ooçe öcalan'ın terörist kardeşi adına kurban olası osman öcalan'ı da pkk'dan ayrılmış olması sebebiyle itirafçı olarak, hdp'ye selahattin demirtaş'a muhalefet ediyor diye aynı saikle trt kürdî'ye çıkarmışlar. ama o yayını bulamadım. öcalan'dan gelen mektup olayını anlatan bazı röportajlar var ama trt kürdî kaydını bulamadım.
hdp'nin terörist olduğunu kanıtlamak insanların gözüne sokmak için bu aptalca çabalara ihtiyaç var mı lan adamlar bas bas bağırıyor zaten özerklik diyor, pkk leşlerine şehit diyor, heykelini dikeceyiz heykeliniiii diyor, türk bayrağı indirtiyor mitinginde, şehir ortasında bomba patlatıyor, öğretmenleri görevleri başında şehit ediyor, bebeğiyle asker eşini görmeye giden kadını şehit ediyor, adliyeye girip savcı şehit ediyor, bunların arkasında duruyor. hiçbir şekilde üstünü örtme gayreti yok. gurur duyuyor bundan.
-
bir sürü örneğin var. evladı dağa kaçırılan anneleri bul, dağda tecavüze uğrayan kullanılan istismar edilen kızları bul, örgüt içi infazları göster, doğudaki şehirlerin halini göster, şehit ailelerine işaret et. seçme hakkı elinden alınam tehdit edilen kürtlerle konuş, tertemiz anlatsınlar. mal mısın? elinde bilgin mi yok belgen mi yok. çok kızıyorum. ama işte bilirsiniz adamın malca söylemleri, gafları, siyasi hamleleri, terörle mücadele operasyonları sayesinde üzerine tükürülerek geçilecek hatalar olarak kalıyor.
ha bunlar muhalefetiniz için epey elverişli malzemeler anlıyorum. sadece söylemlere bakan eylemleri görmezden gelen kafası karışık çiçekleri de cezbedebilir.
millet ittifakı: hdp mi o ne ya
çiçek: aa ilginiz yok mu
m.i: ne ilgisi ya duymadım
çiçek: hmmmm tmm
benim alnımda aşkım tayyip bandanası en az sizin kalbinizde olduğu kadar kalbimde vatan sevgisi var. karşı tarafta da apaçık teröristler var. o yüzden ne hüda-parla ilgili söylenenler ne de tayyip'in geçmişte yaptığı saçma salak açıklamalar ve siyasi görüşmeler beni sıkıştıran şeyler değil.
-
ben bi bildiği vardır diyip geçiştirmiyorum. sonuç iyi olacak diye düşündü belki yaptı balım ne var Allah Allah da demiyorum. isteyen bunları eleştirebilir topa tutabilir, teröristlere yaptıklarını görmezden gelebilir sorun değil devam edebilirler ama vazgeçmiyorum ondan. kör değilim çünkü.
-
söylemekten yoruldum. bana birinin bahsettiğiniz konularda parmak sallayabilmesi, zaten unutmadığım şeyler için hğğğm şunu unutma, bunu unutma diyebilmesi için tayyip'ten daha vatansever, daha temiz, daha müslüman, daha akıllı, daha kendini ne yaptığını bilen, daha cesur, daha eğilip bükülmeyen, daha alaveresiz dalaveresiz, daha çok terörist leşi yere seren birini desteklemesi ve tarafını bana göstermesi gerekiyor. o zaman helal lan sana doğru çok çok salla o parmağı ne güzel sallıyorsun derim. yook ben tarafsızım derse de şu dünyada tarafsız hiçkimse yok derim. bana kimse "taraf tutamam yalnızca whatsapp" demesin. eylemsizlik bile bir eylemdir neticede. bir kavga varken öylece duruyorsan kavga sonucunda senin de bir miktar payın vardır. ben bi şey yapmadım demek de bir şey yapmaktır.
-
bütün anonimlere sesleniyorum daha da bana vatan, millet, şehitlerimiz, hüda-par üzerinden gelmeyin. siz bunları yutturabileceğiniz insanlara anlatın. beni bi salın artık. yok işte yapıştım tayyip'e. bitti buğadar. bi tane daha anonim gelmiş bu sırada ona da yazdığımdan sonra sallanan parmakları sahiplerine iade ediyorum. sizlere yeteri kadar özen gösterdiğimi düşünüyorum.
8 notes · View notes
polemik · 2 years
Note
evrim altı üstü bir teoridir diyenler var buna ne dersin
Evrim bir teoridir evet ama bunu söyleyenler onu karalamak için böyle söylüyor ve teorinin ne olduğuna, bilimsel yöntemde nerede olduğuna dair hiçbir fikirleri yok.
Teori bilimsel yöntemin kanundan önceki son basamağıdır (aralarında her ne kadar hiyerarşik bir ilişki bulunmasa da) ve bir hipotez ancak pek çok kez sınanıp onandıktan sonra TEORİ olur. Aksi ispat edilene kadar olguyu açıklamakta kullanılır.
Mesela bunu diyen arkadaşlar aşağıdaki sorulara yanıt verebilirler mi?
Örneğin 20'lik dişlerin geç çıkıp çabuk çürümesi ile apandisin körelmesi arasındaki ilişkiyi açıklayabilirler mi? 20'lik dişler geviş getirmeye yarar tıpkı sığırlar, inekler, bizonlar gibi ve hepçil beslenmeye başladığımızdan beri selüloz sindirimini bıraktık ve apandisit köreldi. Tıpkı 20'lik dişler gibi.
Ya da örneğin kediler korkunca kabarırlar, olası düşmanı korkutmak için büyük görünmeye çalışırlar. İnsanlar? Korktuklarında "tüylerim diken diken oldu" derler. Boşuna söylenmiyor bunlar.
Örneğin memelerimiz. Kadınların memesi var da erkeklerin yok mu? Erkeklerin de var. Yeterli miktarda hormon verildiğinde kadınların klitorisi penise benzer şekilde büyür, erkeklerin de memeleri.
İnsanların kuyruk sokumu örneğin. Körelmiştir. Bazı durumlarda kuyrukla doğan bebekler görülüyor örneğin.
Ya da bazı araştırmacılar gece uykuda sıçrama sebebimizi atalarımızın ağaçta yaşamasına bağlamaktadır, uyurken aşağı düşme tehlikesine karşılık bir mekanizma olarak.
Ya da neden siyahi insanların ("zenci") penisleri uzundur? Hadi buna Allah vergisi dediler, ya Araplar? Onların da uzundur. Bunun yanıtını yalnızca evrimde bulabilirsin. Ve genelde siyahi renktedirler. Çünkü aşırı sıcak bölgelerde çok fazla güneş ışığına maruz kaldıkları için evrimsel süreçte melanin pigmenti miktarı fazlalaşmıştır. Melanin koyu rengiyle güneş ışınlarını soğurarak deri altındaki dokuların hasar görmesini engeller. Ve aşırı sıcak kuraklığı getirir. Su yoksa hijyen yoktur. Hijyen olmayışı kadınlarda vajinanın mikrop kapması kolay olduğundan yukarı çekilmesine neden olmuştur. Yukarı çekilen vajina da diyalektik etkileşim olarak erkeklerde penis boyunun uzamasına sebep olmuştur. (Seçilime bağlı olması da öne sürülüyor. Erkeklerin büyük memeli kadınları tercih etmesi, kadınların kıllı erkekleri tercih etmesi hormonların dışarı vurumu olmasının bir göstergesidir).
Yani diyeceğim o ki, evrim böylesine gündelik yaşantımızın içindedir. Hatta Bajaular, suda yaşayan bir kabiledir, suyun altında tüpsüz beş dakika boyunca avlanmak için kalabiliyorlar. Yapılan araştırmalar bu kabilelerdeki bireylerin akciğer ve dalak kapasitesinin %50 büyük olduğunu ortaya koyuyor. Yaşarken evrimleşmek budur. Atalarımız akciğerli balıklardan mirastır. 400 milyon yıl önceki atalarımız balıktı! O zamanlar karaya kaçıp nefes alabilenler daha fazla hayatta kaldılar.
Daha maymunu kabul ettiremedik gerçi, balığı bitkiyi nasıl kabul edecekler :))
Sevgiyle.
Not: İnsan yaşamının 1940'larda ortalama 45 yıl olduğunu unutmayın, bugün 80'lere dayandıysa bunda temiz suyun önemi yadsınamaz.
11 notes · View notes
cathely-chan · 2 years
Text
BSD Manga 101. Bölüm
Su altında sürüklenirken 1. kısım - Türkçe çeviri
Bu özet yazısını İngilizce olarak @popopretty yazmış, İngilizceden Türkçeye ise benim tarafımdan çevrilmiştir. Orijinal yazı için tıklayın.
Mangada güncel olmayanlar için,
⬇️ SPOİLER ⬇️
Sigma, Dazai'ye Chuuya gibi güçlü bir rakibe karşı ne yapmayı planladığını sorar, ve Dazai de ona sorun olmadığını, çünkü son yedi yıl boyunca her gün Chuuya'yı öldürmenin yollarını düşündüğünü ve ayrıca "melek"ten yardım aldığını söyler. Sigma, Dazai'nin dışarıdan aldığı yardımdan bahsettiğini anlar ve Dazai de üç yaşındaki birine göre oldukça zeki olduğunu söyler.
Tumblr media
“Üç yaşındaki birine göre oldukça zekisin.”
Sonra Dazai Sigma'ya, Ango'yla iletişim kurmak için kalp atışlarını nasıl kullandığını açıklar. Sigma Dazai'ye bir yalancı olduğunu ve anlattıklarının sadece gerçeğin bir parçası olduğunu söyler, çünkü eğer öyle olsaydı, bu tek yönlü bir iletişim olurdu. Dazai Sigma'dan ne yaptığını tahmin etmesini ister, ve eğer doğru tahmin ederse, bu Sigma'nın Fyodor'dan daha iyi olduğu anlamına gelir. Ardından Sigma çok ciddi bir şekilde düşünmeye başlar ve Dazai de kendi kendine Sigma'nı tıpkı Atsushi gibi ne kadar dürüst olduğunu düşünür.
Sigma birdenbire içinde bulundukları durumu hatırlar ve Dazai'ye, Fyodor'dan önce hapishaneden çıkmaları gerektiğini hatırlatır. Dazai buna gerek olmadığını, çünkü Fyodor'u oyun esnasında öldüreceğini söyler.
Tumblr media
“Hapishaneden kaçmayacağız.
Çünkü bu oyun süresince,
Dostoyevski'yi öldüreceğim.”
Bu sırada, Fyodor bir kapıyı açmak için şifreyi girerken, sistem bir hata gösterir ve alarm çalar, onun ve Chuuya'nın etrafındaki tüm kapılar kilitlenir (her ne kadar önceki kapıları hızlıca açmış gibi görünse de). Odaya su döülmeye başlar. Bütün kapılar özel yeteneklere karşı inşa edilmiş olduğu için Chuuya bile onları kolayca yok edemez, ve operasyon bir kez başladığında iptal edilemezdi.
Dazai ve Sigma sonunda merkezi kontrol odasına ulaşır ve Dazai gelişigüzel bir şekilde kapıyı açar, bu da Sigma'yı korkutur çünkü içeride bir grup gardiyan görmeyi bekliyordur. Ama kapı açıldığında, Sigma'nın gördüğü şey bir grup cesetti ve herkes yerdeydi. Dazai'ye ne yaptığını sorar çünkü kapı daha yeni açılmıştır. ve Dazai ona "zamanı durdurduğunu" söyler, bu da Sigma'nın kafasını daha da karıştırır çünkü bu Dazai'nin yeteneği bile değildir. Daha sonra Dazai devam eder ve bu hapishanenin birçok yetenek kullanıcısı topladığını ve bunlardan birinin dünyanın en tehlikeli haydutu olduğunu açıklar. Yeteneği, etrafındaki birkaç kilometre içinde, kendisi dışında herkes için zamanı durdurmasına izin veriyor. Ango, cezasını azaltmak karşılığında, her sabah Ango'nun önceden kararlaştırdığı bir süre boyunca hapishanedeki süreyi durdurması için onunla pazarlık etmiş.
Sigma, Dazai'nin söylediklerinin mantıklı olmadığını düşünüyor çünkü o mahkum zamanı durdursa bile kaçamaz ve zamanı durdurulan insanlar bunun farkına bile varmayacaklar. Sonra Dazai'nin geçersiz kılma yeteneğine sahip olduğunu fark eder, bu da hapishanedeki herkes için zaman durduğunda özgürce hareket edebilen tek kişinin o olduğu anlamına gelir. Yani, gelip zamanları durduğu için hareket edemeyen gardiyanları yere sermiş. Dazai Sigma'ya, bunun uyuyan bir maymunu yere sermekten daha kolay olduğunu belirtiyor. Bu aynı zamanda Sigma'nın sorusunun da yanıtı, Ango'nun Dazai ile iletişim kurmak için kullandığı yöntem. Dazai'nin kodu çözmesi için bir sinyal olarak kullanılan, her gün durdurulan süredir. Bunu yaparak, Dazai'den başka o mesajı alabilecek kimse yoktur.
Dazai radyoyu açar ve odanın içinde Fyodor ile konuşur. Fyodor'un ölmeye hazır olup olmadığını sorar ve Fyodor onu öldüremeyeceğini söyler. Dazai bunu ilginç buluyor çünkü Chuuya'nın yeteneğinin bu duruma karşı faydasız olduğunu biliyor. Yani geriye sadece bu durumda bir şey yapamayacağını varsaydığı Fyodor'un yeteneği kalıyor (bu yüzden bu tuzağı seçmiş). Fyodor buna tepki vermiyor ama çok ciddi bir yüz ifadesi takınıyor.
Tumblr media
Dazai bir an sessiz kalır ve Chuuya'ya ayrılma zamanının geldiğini söyler. Ve işlerin bu hale gelmesi çok yazık. Tanışalı 7 yıl olduğunu ve sürekli kavga etseler de gönülden bağlandıkları anlar olduğunu söylüyor, mesela... (Burada bize bir sürü geçmiş soukoku flashbacki gösteriliyor). Dazai orada durur ve bir sonraki sayfada kayıtsızca gülümser ve aslında böyle bir anın olmadığını söyler ve Chuuya'nın suyun altında kaybolmasını izler.
Tumblr media
"Chuuya, sana da elveda."
Bölüm burada bitiyor. Bir sonraki bölüm 3 Haziran'da çıkacak. Sonuna kadar okuduğunuz için teşekkürler.
12 notes · View notes
nnnebula · 3 months
Text
Beş Maymun Hikayesi
Kafese beş maymunu koyarlar, ortaya da bir merdiven ve tepesine de iple muzları asarlar. Her bir maymun merdivenleri çıkarak muzlara ulaşmak istediğinde dışarıdan üzerine soğuk su sıkarlar. Her bir maymun aynı denemeye giriştiğinde çok soğuk suyla ıslatılır, bütün maymunlar bu denemeler sonunda sırılsıklam ıslanırlar.
Bir süre sonra muzlara hareketlenen maymunlar diğerleri tarafından engellenmeye başlanır. Su kapatılıp, maymunlardan biri dışarı alınıp ve yerine yeni bir maymun konulur, ilk yaptığı iş muzlara ulaşmak için merdivene tırmanmak olur. Fakat diğer dört maymun buna izin vermez ve yeni maymunu döverler. Daha sonra ıslanmış maymunlardan biri daha yeni bir maymunla değiştirilir ve merdivene ilk yaptığı atakta dayak yer, bu ikinci yeni maymunu en şiddetli ve istekli döven ilk yeni maymundur. Islak maymunlardan üçüncüsü de değiştirilir. En yeni gelen maymun da ilk atağında cezalandırılır.
Diğer dört maymundan yeni gelen ikisinin, en yeni gelen maymunu niye dövdükleri konusunda hiçbir fikirleri yoktur. Son olarak en baştaki ıslanan maymunların dördüncüsü ve beşincisi de yenileriyle değiştirilir. Tepelerinde bir salkım muz asılı olduğu halde artık hiçbiri merdivene yaklaşmamaktadır.
Tumblr media
Neden mi? Çünkü burada işler böyle gelmiş ve böyle gitmektedir…’
0 notes
dolunayinterlude · 7 months
Note
askim sence iliskide maddi durumu iki kisinin cok farkliysa yurur mu? mesela birine luks olan mekanlar markalar birine normalse vs yururse de nasil? Ya da daha cok erkegin mi durumu onemli die mi dusunuosun mesela yt da thewizardliz kanali var. Princess treatment vs uzerine contenti hep ve erkegin maddi durumu onemlidir sadece diyen biri her zaman hesabi erkek odemeli kadina ödetmemeli vs vs izliyosan biliyosundur zaten. senin dusuncelerjnj seviyorum ve merak ediyorumm
thewizardliz falan bazi konularda hakli olabilir ama biraz abartili bence. yani mesela erkek centilmenlik olarak ilk hesabini oduyor olabilir ama bu senin hesabini odemek zorunda oldugu icin degil. bazi seyleri jest olarak yapiyor olabilir ki jest bazen oldugu surece jesttir. princess treatment sadece maddiyat uzerine degildir ya sen yorulma diye cantani o tasiyorsa yine bu princess treatmentdir. ayrica bi erkek neden iki kisi icin harcama yapsin ki sacmalik dusunsene adamin aylik gidaya ayirdigi 3k parasi var baskasini da besledigi(!) icin 6k ayiriyor. bunun su an bu kanallar yuzunden bu kadar yayginlasmasi insancil gelmiyor. iliski iki kisiliktir buna gore davranilmali bence. o sana yemegi ismarliyorsa sen de kahve ismarla mesela? sevgilimin parasini catur cutur yemek acikcasi bana iyi hissettirmez kendimi yardima muhtac birisi olarak gormuyorum cunku. maddi durumu cok iyiyse ismarlamak istiyorsa ismarlasin ama bu bir zorunluluk olarak yansitilmamali. maddi durumu icin bir maymunu sececegime nezaketli egitimli bir beyefendiyi tercih ederim adima. maddi durumu cok cok kotu biriyle de birlikte olamam ama orasi ayri cunku istedigim yerlere onunla birlikte gidemeyebilirim bu iliski yurumez. bi de yani maddi durum isleri icin kucuk oldugumu dusunuyorum partnerimin de hayatta ne yaptigi tam belli olmaz zaten o yuzden erkenden bu fakir bu zengin diye bi ayrim yapmaya gerek yok baba parasi bir maddi durum ya da is degildir. insanin ilerde ne olacagi belli olmaz komik olmasinlar
guya bunlari soyleyenler de feminist lol sarkasstiiikkk
0 notes
tarimormanhaber · 1 year
Text
Türkiye Kara ve İç Sularındaki 6 İstilacı Türle Mücadele İçin Eylem Planı Hazırlandı
Türkiye genelinde biyolojik çeşitliliği olumsuz etkileyen su maymunu, itdolanbacı, gümüşi havuz balığı, doğu sivrisinek balığı, yeşil papağan ve kırmızı yanaklı su kaplumbağası gibi istilacı yabancı türlerle mücadele için eylem planı oluşturuldu. Biyolojik Çeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Konulu Hükümetler Arası Bilim-Politika Platformunun (IPBES) raporunda, küresel ölçekte doğanın son 50…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
uffaciktefecik · 2 years
Text
cocuklar bugün kantinden su maymunu almislar bakim dedim aldim örtmenim sakin yutmayin diyolar dhabdhhwhdhs deli miyim ben diyemedim ..
Tumblr media Tumblr media
3 notes · View notes
erhannnerginnn · 3 years
Text
Günlerden cumartesi, Moda'da oturan bir kaç arkadaşla akşamdan kalmayız. Binanın çelik kapısını çekip çıktım. Yağmur çiselemeye başlamıştı. Üzerimde bir t-shirt'ten başka bir şey yoktu. Daha önce de belirttiğim gibi benim gibi adamlar yağmur durduğunda nasıl taşıyacaklarını bilmedikleri için şemsiye taşımazlar, Islanmayı yeğlerler.otobüs durağında 15-BK'yı beklerken daha vakit olduğunu görüp yolun karşısındaki seyhan müzik isimli kitapçıdan bozma, zamanla züccaciyeye evrilmiş dükkana giriyorum. Rafların arasında Kazım Baran Yılmaz'ın kırık bej'ini bulamayıp kapıya yöneldiğim sırada şık giyimli dükkan sahibesinin oturduğu kasanın hemen önünde duran limon yeşili postitler dikkatimi çekiyor. Bir kaç tane de renkli kalem alıp hızla yolun karşısındaki durağa geçiyorum.
Orta kapının arkasındaki ikili koltuğun koridar tarafında dizlerimi neredeyse birleştirmiş oturuyorum. Yanımda oturan kırklı yaşların başındaki adamın hacmi ortalama bir kutup ayısı ile aynı. Adamın indiği Acıbadem durağında hikayenin koridor tarafına güneş açmaya başlıyor. Ben hala ıslağım.
Adama inmesi için izin verdikten hemen sonra cam kenarına geçtim, biri gelip koridor tarafına oturdu. Hikaye yüzümü çevirdiğim anda başladı.
Üzerinde, diz ve muhtelif bir kaç noktasından daha yırtık kot. Nar çiçeği renginde ince yazlık bir bluz. Saçları siyah ve uzun ve ayakkabısı. Tam olarak ne zamandır kadınların ayakkabısına göre karakter analizi yapıyordum bilmiyordum ama ayağına converse giyse bile yine de çekici görünürdü.
Sekizinci harika hemen yanımda oturuyprdu, virajlarda birbirine değen omuzlarımızdan başka bir iletişimimiz yoktu.
Olması gerektiğinde akla gelmeyen her fikir, gerçekleşmesi gerektiğinde asla olmayan herhangi bir mucize gibi onunla konuşmam mümkün değildi.
Bir erkek elinde küçük bir poşetle otobüste son derece komik durumdadır. Bunu iyi bilirsiniz, poşeti saklayarak "taşıyıcı" görünümünden çıkmak istersiniz. Ben dizlerimin ortasında birleştirdiğim ellerimin arasına aldığım poşetin avuç içlerimi terletmesine hayretle tanık oluyor, plastik malzeme ile aramda olası bir etkileşim olduğunu düşünmeye başlamıştım.
Bir şey denemeye karar verdim, sadece denemek. Delice ama en azından denemiş olacaktım.
Poşetin içindeki postiti sol elime aldım, en üsttekü sayfaya.
-Bu Beykoz otobüsü, değil mi yazdım ve sekizinci harikaya gösterdim. Harika ne tür bir şeye bulaştığının farkında olmadan, başını yukarı aşağı sallayarak "evet"dedi.
Evet yapmıştım, harika ile tanışabilmek için sağır dilsiz numarası yapıyordum ve iyi bir başlangıç yaptığmda net bir şekilde görülüyordu.
İkinci postit'e.
- Peki, Ne kadar sürer yazdım.
harika bir adım daha atarak postiti ve kalemi elimden alarak kağıda "45 dk" yazdı.
sekizinci harika ile ilişkimizin sese dayalı olduğu söylenemezdi ama bilirsiniz, ilişkinin başlarında çiftler pek konuşmaz. Açıkçası onunla sürekli omuz teması halinde kalabilmek için sonsuza kadar dilsiz takliti yapabilirdim. abarttığımı düşünebilirsiniz ama ben piyasadaki çok adamın harika ile yan yana durabilmek için evcil hayvan numarasına girişebileceğinden de emindim.
postit 3.
-Beykoz Merkezde ineceğim, geldiğimizde haberdar edebilir misiniz?
sekizinci harika her postitte biraz daha fazla harf kullanmaya başlamıştı. Ben, aynı kalemin git gel yapmaması için poşetten bir kalem daha alıp ona verdim.İlişkimiz git gide olgunlaşıyordu ben her gecen dakika daha da dilsiz sağır oluyordum.
Harika, 3.postite daha da özverili ve beni benimsemiş biçimde "evet" yazdı.Harika bu seferki evet'i daha bi içten yazmıştı sanki. Ben pek yüz vermiyordum, ilk defa bir kadın bana otobüste asılıyordu ve ağırdan almalıydım.
Yol boyunca onsekiz postit kullandık.
4-5-6-7.postitlerde neredeyse tanışmıştık. Bir ara neredeyse sesli yanıt vererek her şeyi batıracaktım.
sekiz ve dokuzuncu postitlerde Yalıköyde oturduğunu, Kadıköyde bir hukuk bürosunda çalıştığını ve kadıköy -beykoz otobüsünde yolcu olmak konusunda master yaptığını öğrendim.
onbeşinci postit'e kadar her şey yolundaydı. İlişkimiz anlam kazanmaya başladığı sırada otobüse kavacıktan binen yaşlı bir kadın orta kapıya doğru ilerlemeye başlamıştı, sekizinci harikanın kendisine doğru adım adım yaklaşan tehlikeye yer vereceğinden hiç şüphem yoktu. Ben ilişkimizin böyle yarıda kalacağı endişesi ile dilsiz sağır bir gerginlik yaşıyor, içimden "Hay amına koyayım, ne işi var bu yaşta kadının belediye otobüsünde diyordum, otursana evinde torunlarını sevsene, fındık yesene, çorap örsene" diyordum.
O anda bir mucize gerçekleşti ve kendisiyle hemen hemen aynı yaşlarda bir amca kalkarak yaşlı teyzeye yer verdi. Belli ki amca teyzeye iş atıyordu, heyecan doruktaydı. Yaşkı teyzenin memesinin altına kadar çektiği fistan eteği amcanın gözünü alıyor, yaşlı teyze de bu durumu kayıtsız kalmayarak yaşlı amcaya başını sallayarak teşekkür ediyordu.
16. postit..
-Adın ne?
-Sekizinci harika: Ece..
17.postit;
- Biliyor musun, adım naile deseydin bile çok güzel bir adın olduğunu düşünecektim. Çünkü isimleri güzel yapan onları taşıyan kişilerdir. Ama ece gerçekten güzel.
- Sekizinci harikanın adı "Ece"idi.
Ece, 15 Bk'da başlayan ilişkimizi bir adım daha ileri götürerek Kavacık -Tokatköt dolmuşunda da sürdürelim diye sormak geçti içimden, daha sonra eceyle ilişkimiziniz sonraki adımının Kadıköy-Eminönü vapurunun kıç tarafı olması gerektiğini düşündüm .Bu yüzden sorumu erteledim.
Anadolu kavağında yaşadığımız dönemlerde annemin sürekli kazak ören Naile isminde bir arkadaşı vardi. Kadın tek seferde omuzunda 20 litrelik su bidonunu yaşıyabiliyordu. O yaşıma kadar hayatımda onun kadar çirkin bir kadın görmemiştim. ( Bir defa babaannemi köydeki evde duş alırken görmüştüm, ondan bile daha çirkindi.) Naile teyze muhtemelen ölmüştür,ölünce naile teyzenin kişisel tarihi güzellik kazanmıştır belki.
15 yaşında öğrenmiştim. Bir cenazenin kalabalığı kişinin yaşarken ne kadar sevildiğinin göstergesidir.Sonra bir şey daha öğrendim, cenaze pazar günleri ve yağmurlu havada olunca ilk öğrendiğim anlamını yitiriyordu.
18 postit.
İneceğim yere daha çok var mı ?
Bunu sormamın bir amacı yoktu İneceğim yere sadece iki durak kaldığını biliyordum. Onunla olayımıza bir kaç kelime daha eklemek için yazılmış öylesine bir soru sadece..
( Seni aşağılık piç kurusu, orospu çocuğu, yavşağın önde gideni lan kızla konuşabilmek için sağır-dilsiz takliti mi yaptın lan sen,
-evet.
( arkamda melih gökçek var, o kadar öndeyim yani), parantez içinde parantez açılır mı bilmiyorum o yüzden bu parantezi işler daha da karışmadan kapatıyorum )
Sekizinci harika Postiti aldı..
* Bu durakta ineceksin, yazdı ve bana gösterdi.
Sahi sekizinci harikanın nasıl bir sesi vardı, ince?, kalın, Nutellanın ilk, sigaranın son nefesi gibi?
Hiç bir fikrim yoktu..
Otobüs durağa yanaşırken ayağa kalktım ve harikanın geçmem için sola kıvırdığı sizlerinin önünden koridora ayak bastım.
Şoförün kapıyı açmasını bekledim, kapı açılır açılmaz ona döndüm..
ve,
sesimle, "Yardımın için teşekkür ederim" dedim..
Harikanın kahverengi gözleri ağaca kuyruğundan asılmış habeş maymunu gibi ters döndü. Bir anlık kapalı algı kanunlarına esasen..
-Rica ederim dedi..
Gülümsedim..
Hızlıca "Son postit'in arkasına bak" dedim..
5 dakika sonra, otobüsten iner inmez aradı.
Ciddiyetle "efendim" dedim, gülerek..
Muhteşemsin, dedi..
Bir de, nişanlıymış, konuşmanın sonlarına doğru söyledi.
ö.s.ö
2 notes · View notes
hicranizm · 4 years
Text
Tumblr media
YÜREĞİ GÜZEL KUASİMODO
Hemşire Gudule 16 yıl önce bir kız çocuğu dünya’ya getirir. Çingeneler bu çocuğu beşiğinden çalarlar ve yerine de bir başka bebek bırakırlar. Bıraktıkları bebek anlatılamayacak derecede çirkin ve de kambur bir bebek olan Kuasimodo’ dur. Hemşire Gudule onu Nötre Dame Kilisesi’nin Kapısına bırakır. O günden sonra Kuasimodo’yu baş Rahip Frollo büyütür. Kuasimodo, Frollo’ya bir köpeğin sahibine sadık olduğu kadar sadıktır, insandan çok bir maymunu andıran uzun kolları; eğri, girintili çıkıntılı burnu, kambur bir sırtı vardır. Ayrıca gözlerinden biri iri bir yumrunun altında kaybolmuş gibidir.
Kuasimodo bugün 20 yaşındadır.
1482 yılındaki “Aptallar Festivali” Fransa kralı II. Louis’in oğlunun düğün hazırlıklarıyla aynı zamana rastlar. Bu festivalde yılın en çirkin adamı seçilecektir. Kuasimodo en çirkin adam seçilir. Görevi kilise çanlarını çalmak olan Kuasimodo’ nun kulakları çanların gürültüsünden sağır olmuştur. Halk yılın çirkin adamını omuzlarında taşımaya başlar. Paris sokaklarında dolaşırlarken geçimini dans ederek, eğittiği keçisiyle oyunlar yaparak sağlayan Esmeralda ile karşılaşırlar. Herkes Esmeralda’nın ince, kıvrak vücuduna, güzel dansına hayran olur. Herkes büyülenmiş gibidir.
Çirkin olduğu kadar ince hassas, duygusal bir insan olan Kuasimodo bu kızı, Esmeralda’yı görünce ona aşık olur.
Esmeralda vaktiyle hemşire Gudule’den çalınan kızdır. Esmeralda geçmişi hakkında herhangi bir bilgiye sahip değildir. Geçmişiyle olan tek bağı, boynuna astığı bir bebek patiğidir. Onun yardımıyla annesini bir gün bulabileceğini umut etmektedir.
O güne kadar dünya arzularından uzak, tam bir dini hayat yaşamış olan rahip Frollo, genç ve güzel bir bakire olan Esmeralda’yı görünce onu arzulamaya başlar. Ona şehvet dolu gözlerle bakar.
Çirkin adam Kuasimodo, aşık olduğu güzel Esmeralda’yı kaçırmayı planlar. Rahip Frollo ona yardım edeceğini söyler. Aslında rahibin fikri başkadır. Çünkü Esmeralda’yı o da arzulamaktadır. Niyeti kızı bir odaya kapatmak ve boş vakitlerinde onunla vakit geçirmektir.
Paris’in karanlık sokaklarından birinde Kuasimoda ve rahip Frollo Esmeralda’yı kaçırmaya çalışır. O sırada muhafız bölüğü yüzbaşısı gelir ve kızı kurtarır. Kuasimodo ve Frollo kaçar. Frollo’yu tanıyamazlar ama Kuasimodo’yu tanırlar. Kuasimodo ceza olarak çarmıha gerilir, kırbaçlanır. Sırtı kan içindedir. Susuz kalır. Kendisini seyredenlerden yalvarırcasına su ister. Herkes güler ve onunla alay eder. Kuasimodo’ya suyu güzel Esmeralda verir. Kuasimodo göz yaşlarını tutamaz.
Rahip Frollo hala Esmeralda’yı arzulamaktadır, Esmeralda ise kendisini kurtaran yüzbaşıya aşıktır. Rahip Frollo yüzbaşıya sezdirmeden onu kullanır. Yüzbaşıyla Esmeralda’nın buluşmalarını sağlar. Bu sırada yüzbaşıya saldırır, onu bıçaklar. Rakibini öldürdüğünü sanan rahip oradan kaçar. Suç Esmeralda’ya kalır. Yüzbaşıyı öldürmeye kalkışmaktan idama mahkum edilir.
İdam edilmek üzere kilise önüne getirilen Esmeralda’yı Kuasimodo, balkondan sarkıttığı bir iple kaçırır ve kilisedeki bir odaya saklar. O yıllarda inanışa göre kiliseye saklanmış olan bir kişi azılı katil de olsa tevkif edilemez.
Rahip Frollo çingeneleri Esmeralda’yı kaçırmaları için kışkırtır. Çingenelerin Esmeralda’yı kurtarmak için geldiğini bilmeyen Kuasimodo tek başına onlarla çatışmaya girer. Bu kargaşayı fırsat bilen rahip Frollo arkadan dolaşıp Esmeralda’yı kaçırır. Onu idam edileceği Palace de Gröve’e götürür. Kıza, kendisine teslim olursa onu ölümden kurtaracağını söyler ama kız kabul etmez. Rahip kızı cezalandırmak için, yıllar önce çingeneler tarafından kızı kaçırılan hemşire Gudule’nin hücresine atıp, çingenelere kini olan Gudule’nin onu dövmesini sağlar. Hemşire’yle Esmeralda boğuşurken Hemşire kızın boynunda asılı patiği görür. Onun kendi kızı olduğunu anlar. Sonra onu kurtarmaya çalışır. Ne var ki iş işten geçmiştir. Esmeralda idam edilir.
Kuasimodo öfkeyle rahip Frollo’yu tuttuğu gibi kilisenin balkonundan aşağı atar. Rahip ölür. O günden sonra Kuasimodo’yu gören olmaz.
Sonraki kral 8. Charles döneminde, suçluların cesetlerinin atıldığı mahzen açılır. Mahzende bir kadına sarılmış halde kambur bir erkek cesedi vardır. Belli ki Kuasimodo burada Esmeralda’nın ölü bedenine sarılmış ve ölümü beklemiştir.
Victor Hugo / Notre Dame’ın Kamburu
11 notes · View notes
sokaktakiyazar · 5 years
Text
Günlerden cumartesi, Moda'da oturan bir kaç arkadaşla akşamdan kalmayız. Binanın çelik kapısını çekip çıktım. Yağmur çiselemeye başlamıştı. Üzerimde bir t-shirt'ten başka bir şey yoktu. Daha önce de belirttiğim gibi benim gibi adamlar yağmur durduğunda nasıl taşıyacaklarını bilmedikleri için şemsiye taşımazlar, Islanmayı yeğlerler.otobüs durağında 15-BK'yı beklerken daha vakit olduğunu görüp yolun karşısındaki seyhan müzik isimli kitapçıdan bozma, zamanla züccaciyeye evrilmiş dükkana giriyorum. Rafların arasında Kazım Baran Yılmaz'ın kırık bej'ini bulamayıp kapıya yöneldiğim sırada şık giyimli dükkan sahibesinin oturduğu kasanın hemen önünde duran limon yeşili postitler dikkatimi çekiyor. Bir kaç tane de renkli kalem alıp hızla yolun karşısındaki durağa geçiyorum.
Orta kapının arkasındaki ikili koltuğun koridar tarafında dizlerimi neredeyse birleştirmiş oturuyorum. Yanımda oturan kırklı yaşların başındaki adamın hacmi ortalama bir kutup ayısı ile aynı. Adamın indiği Acıbadem durağında hikayenin koridor tarafına güneş açmaya başlıyor. Ben hala ıslağım.
Adama inmesi için izin verdikten hemen sonra cam kenarına geçtim, biri gelip koridor tarafına oturdu. Hikaye yüzümü çevirdiğim anda başladı.
Üzerinde, diz ve muhtelif bir kaç noktasından daha yırtık kot. Nar çiçeği renginde ince yazlık bir bluz. Saçları siyah ve uzun ve ayakkabısı. Tam olarak ne zamandır kadınların ayakkabısına göre karakter analizi yapıyordum bilmiyordum ama ayağına converse giyse bile yine de çekici görünürdü.
Sekizinci harika hemen yanımda oturuyprdu, virajlarda birbirine değen omuzlarımızdan başka bir iletişimimiz yoktu.
Olması gerektiğinde akla gelmeyen her fikir, gerçekleşmesi gerektiğinde asla olmayan herhangi bir mucize gibi onunla konuşmam mümkün değildi.
Bir erkek elinde küçük bir poşetle otobüste son derece komik durumdadır. Bunu iyi bilirsiniz, poşeti saklayarak "taşıyıcı" görünümünden çıkmak istersiniz. Ben dizlerimin ortasında birleştirdiğim ellerimin arasına aldığım poşetin avuç içlerimi terletmesine hayretle tanık oluyor, plastik malzeme ile aramda olası bir etkileşim olduğunu düşünmeye başlamıştım.
Bir şey denemeye karar verdim, sadece denemek. Delice ama en azından denemiş olacaktım.
Poşetin içindeki postiti sol elime aldım, en üsttekü sayfaya.
-Bu Beykoz otobüsü, değil mi yazdım ve sekizinci harikaya gösterdim. Harika ne tür bir şeye bulaştığının farkında olmadan, başını yukarı aşağı sallayarak "evet"dedi.
Evet yapmıştım, harika ile tanışabilmek için sağır dilsiz numarası yapıyordum ve iyi bir başlangıç yaptığmda net bir şekilde görülüyordu.
İkinci postit'e.
- Peki, Ne kadar sürer yazdım.
harika bir adım daha atarak postiti ve kalemi elimden alarak kağıda "45 dk" yazdı.
sekizinci harika ile ilişkimizin sese dayalı olduğu söylenemezdi ama bilirsiniz, ilişkinin başlarında çiftler pek konuşmaz. Açıkçası onunla sürekli omuz teması halinde kalabilmek için sonsuza kadar dilsiz takliti yapabilirdim. abarttığımı düşünebilirsiniz ama ben piyasadaki çok adamın harika ile yan yana durabilmek için evcil hayvan numarasına girişebileceğinden de emindim.
postit 3.
-Beykoz Merkezde ineceğim, geldiğimizde haberdar edebilir misiniz?
sekizinci harika her postitte biraz daha fazla harf kullanmaya başlamıştı. Ben, aynı kalemin git gel yapmaması için poşetten bir kalem daha alıp ona verdim.İlişkimiz git gide olgunlaşıyordu ben her gecen dakika daha da dilsiz sağır oluyordum.
Harika, 3.postite daha da özverili ve beni benimsemiş biçimde "evet" yazdı.Harika bu seferki evet'i daha bi içten yazmıştı sanki. Ben pek yüz vermiyordum, ilk defa bir kadın bana otobüste asılıyordu ve ağırdan almalıydım.
Yol boyunca onsekiz postit kullandık.
4-5-6-7.postitlerde neredeyse tanışmıştık. Bir ara neredeyse sesli yanıt vererek her şeyi batıracaktım.
sekiz ve dokuzuncu postitlerde Yalıköyde oturduğunu, Kadıköyde bir hukuk bürosunda çalıştığını ve kadıköy -beykoz otobüsünde yolcu olmak konusunda master yaptığını öğrendim.
onbeşinci postit'e kadar her şey yolundaydı. İlişkimiz anlam kazanmaya başladığı sırada otobüse kavacıktan binen yaşlı bir kadın orta kapıya doğru ilerlemeye başlamıştı, sekizinci harikanın kendisine doğru adım adım yaklaşan tehlikeye yer vereceğinden hiç şüphem yoktu. Ben ilişkimizin böyle yarıda kalacağı endişesi ile dilsiz sağır bir gerginlik yaşıyor, içimden "Hay amına koyayım, ne işi var bu yaşta kadının belediye otobüsünde diyordum, otursana evinde torunlarını sevsene, fındık yesene, çorap örsene" diyordum.
O anda bir mucize gerçekleşti ve kendisiyle hemen hemen aynı yaşlarda bir amca kalkarak yaşlı teyzeye yer verdi. Belli ki amca teyzeye iş atıyordu, heyecan doruktaydı. Yaşkı teyzenin memesinin altına kadar çektiği fistan eteği amcanın gözünü alıyor, yaşlı teyze de bu durumu kayıtsız kalmayarak yaşlı amcaya başını sallayarak teşekkür ediyordu.
16. postit..
-Adın ne?
-Sekizinci harika: Ece..
17.postit;
- Biliyor musun, adım naile deseydin bile çok güzel bir adın olduğunu düşünecektim. Çünkü isimleri güzel yapan onları taşıyan kişilerdir. Ama ece gerçekten güzel.
- Sekizinci harikanın adı "Ece"idi.
Ece, 15 Bk'da başlayan ilişkimizi bir adım daha ileri götürerek Kavacık -Tokatköt dolmuşunda da sürdürelim diye sormak geçti içimden, daha sonra eceyle ilişkimiziniz sonraki adımının Kadıköy-Eminönü vapurunun kıç tarafı olması gerektiğini düşündüm .Bu yüzden sorumu erteledim.
Anadolu kavağında yaşadığımız dönemlerde annemin sürekli kazak ören Naile isminde bir arkadaşı vardi. Kadın tek seferde omuzunda 20 litrelik su bidonunu yaşıyabiliyordu. O yaşıma kadar hayatımda onun kadar çirkin bir kadın görmemiştim. ( Bir defa babaannemi köydeki evde duş alırken görmüştüm, ondan bile daha çirkindi.) Naile teyze muhtemelen ölmüştür,ölünce naile teyzenin kişisel tarihi güzellik kazanmıştır belki.
15 yaşında öğrenmiştim. Bir cenazenin kalabalığı kişinin yaşarken ne kadar sevildiğinin göstergesidir.Sonra bir şey daha öğrendim, cenaze pazar günleri ve yağmurlu havada olunca ilk öğrendiğim anlamını yitiriyordu.
18 postit.
İneceğim yere daha çok var mı ?
Bunu sormamın bir amacı yoktu İneceğim yere sadece iki durak kaldığını biliyordum. Onunla olayımıza bir kaç kelime daha eklemek için yazılmış öylesine bir soru sadece..
( Seni aşağılık piç kurusu, orospu çocuğu, yavşağın önde gideni lan kızla konuşabilmek için sağır-dilsiz takliti mi yaptın lan sen,
-evet.
( arkamda melih gökçek var, o kadar öndeyim yani), parantez içinde parantez açılır mı bilmiyorum o yüzden bu parantezi işler daha da karışmadan kapatıyorum )
Sekizinci harika Postiti aldı..
* Bu durakta ineceksin, yazdı ve bana gösterdi.
Sahi sekizinci harikanın nasıl bir sesi vardı, ince?, kalın, Nutellanın ilk, sigaranın son nefesi gibi?
Hiç bir fikrim yoktu..
Otobüs durağa yanaşırken ayağa kalktım ve harikanın geçmem için sola kıvırdığı sizlerinin önünden koridora ayak bastım.
Şoförün kapıyı açmasını bekledim, kapı açılır açılmaz ona döndüm..
ve,
sesimle, "Yardımın için teşekkür ederim" dedim..
Harikanın kahverengi gözleri ağaca kuyruğundan asılmış habeş maymunu gibi ters döndü. Bir anlık kapalı algı kanunlarına esasen..
-Rica ederim dedi..
Gülümsedim..
Hızlıca "Son postit'in arkasına bak" dedim..
5 dakika sonra, otobüsten iner inmez aradı.
Ciddiyetle "efendim" dedim, gülerek..
Muhteşemsin, dedi..
Bir de, nişanlıymış, konuşmanın sonlarına doğru söyledi.
128 notes · View notes
seyyah1906 · 6 years
Video
Su maymunu ve benzeri oyuncaklara yasak geliyor
0 notes
Photo
Tumblr media
Müslüman su değildir kardeşim, müslüman bulunduğu ortamın şeklini almaz. ALMAMALI.! Müslümana düşen su kabı olmaktır. Her gidilen yere şekil verin, şekil alanlardan olmayın. Aslına bakarsanız din iki şekilde yaşanır. Bunların ilki dini yaşadığını zanneden zümre iken ikincisi ise dindarlardır. Helak olan Lut kavmini her birimiz biliyoruz. Yaptıklarını elbette. Bu kavmin yalnızca %30′u bu büyük günahı işlerken %70′lik kısım buna seyirci kaldığı için Hz. Lut ile birlikte yalnız birkaç kişi helak olmaktan kurtuluyor. Bu günahı işlemedikleri halde onları helaka götüren neydi? Peki ya şimdi... Bizim halimiz ile kıyaslandığında helak olmamamız için tek bir sebep var mı? İşkenceler, tecavüzler, çocuk istismarları, namaz kılanları taşlayanlar, örtünenlere el uzatanlar, örtüyü kirletenler, açık açık zina edenler, faizi meşrulaştıranlar, din istismarcıları, parti-takım sempatizanları, parayı ilahlaştıranlar, kıyıya vuran masum bedenler, savaşlar, savaşlara göz yumanlar, sırf Allah dedi diye öldürülenler, ölümün bile güzel gelebileceği işkencelere maruz kalanlar, borç para vermedi diye anne ve babasını öldürenler. Soruyorum şimdi; bunca susan varken, ümmet üç maymunu oynarken helak olmamamız için tek bir sebep var mı? https://www.instagram.com/p/Bup9rZInFyh/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=1j03ymu0da3cx
1 note · View note
sorumsuzgunluk · 5 years
Note
sen sus amına kodumun kasarı sana mı kaldı o oçu korumak
Bana kaldı orospu çocuğu bana kaldı siktir şuradan habeş maymunu seni
3 notes · View notes
komikti-blog · 5 years
Text
Ben konuşurken araya girenlere şey diyesim geliyor"SEN SUS HABEŞ MAYMUNU"
1 note · View note