Tumgik
#Oruç Tutma
dmddayanisma · 2 months
Text
5 notes · View notes
huzunluyol · 1 month
Text
Herif asta helle çorba yapiya
Dedim herif ateşin var oruç tutma
Yok olmaz
Yahu hasta hasta oruç tutulurmu
Ben sana güzel hasta için helle çorbası yapayım
Tamam olur.
Yaptım,
helle çorbası portakal suyu, bir dilim su boregi , sirkeli biber turşu.
Şifa olsun inşallah. 🤲
22 notes · View notes
mesut-sems · 1 year
Text
Tumblr media
Īmα̂m Gazα̂lī üç tür oruç vardır diyor:
1. Avα̂mın Orucu: Yeme içme ve nefsânī duygulardan kendini tutma.
2. Havaѕsın Orucu: Göz kulak dil el ve ayak gibi organlarını da haram işlemekten tutma.
3. Hassυ̂'ℓ Orucu: Kalbini dahῑ kötü düşüncelerden tutma.
Bereketli ve Nurlu İftarlar 🌱
94 notes · View notes
birguzelllincirkini · 1 month
Text
Dedemlerde kaldığım zaman zarfından oruç tutma konusunda gayet iyiydim.
Mütedeyyin bile sayılırdım.
Ama ünüversite sürecinde Alevi bir arkadaşım oruç tutmadiği için baskiya maruz kalınca.
O gün herkesin gözü önünde orucumu bozdum sigaramı yurdun bahçesinde yaktım.
Sözü olan gelsin bana desin dedim.
Uzun zamanda tutmadim..
Aclikla ne sınanmaya nede harama bakma konusunda kendimi sınamaya ihtiyacim yok.
Irademinde ahlakımında farkındayım.
Özgürlüklerimide sonuna kadar kullandım.
Iş hayatına girdiğimde tekrar tutmaya başladım.
Sonra yine.
Tefeci olduğunu bildiğim,hak yediğini bildiğim,kul hakkina girdiğini bildiğim insanların başkalarina
Oruç tutuyor musun ?
Orucun faziletleri cart curt.
Nasıl bir ay ise herkes iyi bir müslüman herkeste namuslu insan havalari.
Bu iki yüzlülüğe daha fazla dayanamadim.
Uzun zamandırda tutmuyorum.
Başkalarının özgürlük alanına ve değerlerine bir saldırı aracı olarak kullanilan hiç bir dini kaide ve kurala ben teşne tutmam o topada girmem.
Bence bu ülkede bir kaç sene hiç kimse oruç tutmamalı oruç tutanlarıda ayıplamalı belki o zaman empati kurulur ve belki o zaman başkalarının özgürlük alanlarına müdahalenin ne kadar kötü olduğunu toplumca öğrenebiliriz..
Bunu neden yazdım sabah sabah yavşak olduğunu bildiğim biri bana "oruç tutuyor musun" diye sorunca az daha annskcektim.
8 notes · View notes
didoretrosu · 1 month
Text
bizim ülkemizdeki en büyük sıkıntı saygı. cidden saygı yok. ya yahudilr bile ramazan ayında çocuklarına sokakta yemek yedirmiyor, müslümanların oruç ayı saygı duy diye. bizde inadına gözünün önünde yiyorlar yemek canın çekmez zaten diye. ya bu koyuyor arkadaşlar. evet zor geliyorsa tutmayız/tutmak için tutmuyoruz vs. bunlar sizi hiç ilgilendirmez ve ramazan ayında dışarıda yemek yemeyin bir şey içmeyin ya da gözükmeyen bir yerde yiyin. bu bir saygıdır. sen tutarsın tutmazsın inanırsın inanmazsın bu beni ilgilendirmez. ama ben zaten bir sınavın içindeyim sen iyice sınavımı zorlaştırıyorsun. yanımda şu an mc donalds yiyor ve kokuyu bırakın yanımda. sormadı bile. ve benimle yaşıt. yaşıt hadi küçük diceksiniz hocalar da öyle. yanımda çay içiyor. 0 saygı. bir tanesi sabah gelip kahvaltı yapıyor küçük dershanede. ya karşımda yemek yiyorsun bir de canın çeker mi diyorsun? sence çeker mi, senin çekmiş ki yiyorsun benimki can değil mi? ama yok bunu diyimce tutma diyor. sen git ötede ye ya abi cidden saygı yok bu çok üzüyor
9 notes · View notes
mnsrykt · 7 months
Text
Abdullah bin Amr radıyallahu anhümayı dinleyelim:
"Babam beni Kureyş'ten bir kadınla evlendirmişti. Kadın yanıma geldiğinde ben namaz ve oruç gibi ibadetlere kendimi verecek güçte idim, onunla illgilenmnedim. Babam, gelinini ziyarete geldi; onunla oturdu. Ona: Eşini nasıl buldun? diye sordu. Kadın: 'Erkeklerin en iyisi ya da koca olarak en iyi erkek! Ne bir odaya kapandık ne de bize henüz bir yatak ayarladı!' şeklinde cevap verdi. Babam beni buldu ve sözleriyle beni azarlayıp kınadı. Sonra da bana dedi ki: Ben seni Kureyş'ten soylu bir kadınla evlendirdim. Sen ise onu salmışsın. Sonra da şöyle böyle yapmışsın...' Gidip beni Peygamber aleyhisselama şikâyet etmiş. Peygamber aleyhisselam beni çağırdı.
Bana dedi ki: 'Gündüzü oruçlu mu geçiriyorsun? 'Evet dedim. 'Gece de ayaktasın değil mi?' 'Evet' dedim.
Bunun üzerine buyurdu ki:
'Ama ben oruç tutuyorum da tutmuyorum da. Gece namaz da kılıyorum, uyku da uyuyorum ve ben kadınlarla da beraber oluyorum. Sünnet'imden kopan benden değildir.' Sonra şöyle buyurdu:
'Kur'an'ı ayda bir hatim et.' 'Ben daha güçlü hissediyorum kendimi.' dedim. 'O takdirde on günde bir hatmet' buyurdu. 'Ben kendimi daha güçlü hissediyorum.' 'O takdirde üç günde bir hatmet.' buyurdu.
Ardından da buyurdu ki: 'Her ay üç gün oruç tut.' 'Ben daha güçlüyüm.' dedim. Bana nasihat ede ede sonunda: 'Bir gün tut bir gün tutma. En faziletli oruç budur, kardeşim Davud'un orucudur bu.' buyurdu.
Sonra da Peygamber aleyhisselam şöyle buyurdu bana:
'Her kulun bir heyecanlı dönemi vardır. Her heyecanın da bir duraklaması olur. Bu durum ya Sünnet'e göre gerçekleşir ya da bidate göre. Kimin duraklaması Sünnet'e uygun olursa o doğru yoldadır. Kiminki de başka şekilde gerçekleşirse o helak olur.'
Bu hadisi rivayet edenlerden Mücahid diyor ki:
'Abdullah bin Amr yaşlanıp zayıfladığında, günlerini birbirine bitiştirerek oruç tutar sonra da o günler kadar tutamazdı. Kur'an'dan da kararlaştırdığını okur, bazen artırır bazen azaltırdı ama yedi ya da üç günde bitirmeye çalışırdı ve derdi ki: 'Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin ruhsatını kabul etmem benim için bütün nimetlerden daha iyi idi de, bir kere ben ona söz vermiş bulundum, öyle devam etmeliyim.'
(Ahmed, 6188)
14 notes · View notes
onlinefirmam · 4 months
Text
Hayır Lokması Ne Zaman Dağıtılır
Tumblr media
Hayır Lokması Ne Zaman Dağıtılır
Hayır lokması, Türk kültüründe yaygın olarak uygulanan geleneksel bir yardımlaşma ve dayanışma geleneğidir. Genellikle düğün, nişan, sünnet düğünü gibi özel günlerde veya anlamlı toplumsal olaylarda, kişisel sevinç ve mutlulukları paylaşmak amacıyla düzenlenir. Hayır lokması dağıtılma süreci, toplum içinde birlik ve beraberliği pekiştirmek, fakir ailelere destek olmak, yardımlaşma kültürünü canlı tutmak amacı taşır. Bu gelenek, İslam kültüründen beslenen bir anlam taşır ve Müslüman topluluklarda sıkça uygulanır.
Hayır lokması dağıtımının zamanı genellikle özel günlerde ve toplumsal kutlamalarda belirlenir. İnsanlar, sevinçli anlarını başkalarıyla paylaşmak için bu geleneksel uygulamayı tercih ederler. Düğünler, nişanlar, sünnet düğünleri gibi aile içi mutlu olaylar, hayır lokması dağıtımı için ideal zamanlardır. Ancak sadece aile içinde değil, toplumun genelinde de çeşitli hayır lokması etkinlikleri düzenlenir. Bu etkinliklerde genellikle bir organizasyon, cemaat veya hayır kurumu aracılığıyla düzenlenen toplu hayır lokması dağıtımları gerçekleştirilir.
Hayır lokması dağıtımı, kişilerin elde ettikleri mutluluğu paylaşma ve ihtiyaç sahiplerine destek olma amacı taşır. Bu nedenle, sadece özel günlerde değil, toplum içindeki diğer anlamlı günlerde de bu gelenek devam ettirilir. Ramazan ayı gibi özel dönemlerde de hayır lokması dağıtımı sıkça yapılır, bu da Müslümanlar arasında birlik ve dayanışma duygusunu güçlendirir.
Hayır lokması dağıtımı, sadece maddi yardım anlamına gelmez. Aynı zamanda insanların bir araya gelmesini, birbirlerini tanımasını, yardımlaşma kültürünün pekişmesini sağlar. Bu gelenek, toplumda güçlü bağlar oluşturarak sosyal dayanışmayı artırır.
Hayır lokması dağıtımı özel günlerde ve toplumsal kutlamalarda yaygın olarak gerçekleştirilen bir gelenektir. Bu uygulama, sevinçli anları paylaşmanın yanı sıra toplumsal dayanışma ve yardımlaşma kültürünü canlı tutma amacını taşır. Hayır lokması, sadece maddi yardım değil, aynı zamanda toplum içinde güçlü sosyal bağların oluşmasına da katkı sağlar.
Hayır Lokması Dağıtmanın Zamanı Var Mı
Evet, hayır lokması dağıtmanın zamanı özel günler ve toplumsal kutlamalarla sıkça ilişkilendirilmiş bir gelenektir. Hayır lokması, genellikle sevinçli anlarda, özel günlerde veya toplumsal olaylarda dağıtılır. Bu uygulama, toplum içinde birlik ve beraberliği pekiştirmeyi, sevinçleri paylaşmayı ve ihtiyaç sahiplerine yardım etmeyi amaçlar. İşte hayır lokması dağıtmanın zamanına dair bazı önemli noktalar:
1. Düğünler ve Nişanlar: Hayır lokması, genellikle düğün ve nişan gibi özel günlerde dağıtılır. Bu tür mutlu olaylarda, çiftlerin sevincini paylaşmak ve davetlilere teşekkür etmek amacıyla hayır lokması dağıtımı sıkça gerçekleştirilir.
2. Sünnet Düğünleri: Çocukların sünnet düğünleri de hayır lokması dağıtımı için uygun bir zamandır. Bu özel günlerde, aileler çocuklarının sevincini komşuları, akrabaları ve arkadaşlarıyla paylaşmak adına hayır lokması dağıtır.
3. Ramazan Ayı: Ramazan ayı, Müslümanlar için önemli bir dönemdir. Bu ayda, oruç tutan insanlar iftar sofralarını paylaşırken, hayır lokması dağıtımı da sıkça gerçekleşir. Topluluklar, cami cemaatleri veya hayır kurumları aracılığıyla bu dönemde ihtiyaç sahiplerine yardımda bulunabilir.
4. Doğum Günleri ve Özel Kutlamalar: Bireylerin doğum günleri veya diğer özel kutlamalar da hayır lokması dağıtımı için uygun zamanlardır. Kişisel sevinçleri paylaşmak ve sevdikleriyle bir araya gelmek adına hayır lokması organizasyonları düzenlenebilir.
5. Toplumsal Etkinlikler ve Yardım Projeleri: Hayır lokması dağıtımı, toplumsal etkinlikler ve yardım projeleri kapsamında da gerçekleştirilebilir. Bu, toplumun genelinde yardımlaşma kültürünü pekiştirmek ve ihtiyaç sahiplerine destek olmak amacıyla yapılan organizasyonlardan biridir.
Hayır lokması dağıtmanın zamanı, genellikle sevinçli ve paylaşılan anlara odaklanır. Bu uygulama, toplum içindeki dayanışma ve yardımlaşma duygularını canlı tutarak insanların birbirlerine destek olmalarını sağlar. Geleneksel bir uygulama olarak hayır lokması dağıtımı, sosyal bağları güçlendiren ve toplumun birbirine daha yakın hissetmesine katkı sağlayan anlamlı bir etkinliktir.
Sizde Hayır Lokması Döktürmek İstiyorsanız Bizi Şimdi Arayın: 0532 547 89 23
#hayırlokması #hayırlokmacı #lokmacı #lokmadöktürme #lokmadağıtma #hayırlokma #istanbullokmacı #lokma #lokmatatlisi #lokmacı #istanbulhayırlokması #mobilhayılokması
2 notes · View notes
yalnzardc · 1 year
Text
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذ۪ٓي اُنْزِلَ ف۪يهِ الْقُرْاٰنُ هُدًى لِلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدٰى وَالْفُرْقَانِۚ فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُۜ وَمَنْ كَانَ مَر۪يضًا اَوْ عَلٰى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِنْ اَيَّامٍ اُخَرَۜ يُر۪يدُ اللّٰهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلَا يُر۪يدُ بِكُمُ الْعُسْرَۘ وَلِتُكْمِلُوا الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُوا اللّٰهَ عَلٰى مَا هَدٰيكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Bakara sr. 185. Ayet
Safvetüt Tefasir : Yüce Allah daha sonra orucun vaktini açıklayarak şöyle buyurur:
Ey mü'minler Orucu, size farz kıldığım o sayılı günler Ramazan ayından ibarettir. İnsanlar için bir hidayet vesilesi olan Kur'an, bu ayda inmeye başlamıştır. Onda hak ile batılı birbirinden ayıran açık ayetler vardır. O insanları irşad eder, karşı çıkanları da aciz bırakır. Sizden kim bu aya ulaşırsa, oruç tutsun. Her kim hasta olur veya sefere çıkar da orucunu bozarsa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde oruç tutmas gerekir "Sizden kim o aya ulaşırsa oruç tutsun" ifadesi umumi olması sebebiyle hasta ve yolcularla ilgili önceki hükmü neshettiği zannını vermemesi için ayetin bu bölümü tekrar edilmiştir. Allah bu ruhsatı vermekle size kolaylık murat ader, güçlük murat etmez. Allah tutamadığınızı, kaza ederek Ramazan günlerinin sayısını tamamlamanızı size dinin alametleri olan doğru yolu gösterdiği için O'na tazim etmenizi, O'nun lütuf ve ihsanına karşı şükretmenizi ister.
Celaleyn T. : Ramazan ayı öyle bir aydır ki o ayda insanlar için sapıklıktan hidayet olarak -Hüden" lafzı haldir. Yani "hidayet" edici olarak ve hükümlerden hak olana hidayet etmesi sebebiyle hidayet ve furkandan hakla batılın arasını ayıran beyyineler açık ayetler olduğu halde o aydan kadir gecesinde levhi mahfuzdan dünya semasına Kur'an indirildi.
Artık sizden kim Ramazan ayına hazır olursa o ayın orucunu tutsun. Ve kim hasta veya sefer halinde bulunursa diğer günlerde o miktar oruç tutsun. Bunun benzeri geride geçti. Bu ayet "Men şehide" ayetinin umumiliği ifade etmesi sebebiyle nesh olunduğu tevehhum edilmesin diye bir daha tekrar edildi. Allah Teâlâ sizin için kolaylık ister, sizin için güçlük istemez. Bundan dolayı hastalıkta ve seferde size iftar etmeyi mübah kıldı. -Ve bu ayet oruçla olan emrin illeti manasında olduğu için şu ayet onun üzerine atfedildi.- Ve adedi Ramazan'ın oruç adedini tamam edesiniz. Tahfifle ve şeddelemekle okundu- Ve size hidayet buyurmuş sizi dininin malumatlarına irşat etmiş olduğundan Allah'a tekbirde bulunasınız ve bunun üzerine Allah'a şükredesiniz.
Taberi T. : Ramazan ayı ki, insanlara yol gösterici olarak hidayet doğruyu ve yanlışı birbirinden ayırdedip açıklayıcı olarak Kur'an o ayda indirilmiştir: Sayılı günler ki; o günler ramazan ayının günleridir. O günlerde insanları hak yola erdirici, hidayeti, helali, haramı açıklayıcı, hak ile batılı birbirinden ayırdedici olarak Kur'an o ayda inmeye başlamıştır.
Sizden kim o ayı idrak ederse, onda oruç tutsun: Mukim olarak bir kimse ramazan ayına girerse, o ayı tamamını oruçlu geçirmesi gerekir.
Kim hasta olur, yahut seferde bulunursa ve oruç tutmazsa: tutamadığı günler sayısınca başka günlerde oruç tutsun: Ramazan ayında tutmadığı günler sayısınca, ramazan dışında başka günlerde orucunu kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, güçlük istemez: Allah teşri kıldığı hükümlerle yükünüzü hafifletmek ve işinizi kolaylaştırmak ister. Zorlanmanızı ve meşakkat görmenizi istemez. Sayıyı tamamlamanızı; sefer veya hastalık halinde tutamadığınız günler sayısınca tam olarak oruç tutmanızı ve size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah'ı tekbir etmenizi ister. Size hidayet ve muvaffakiyet gibi nimetleri verdiginden dolayı bayram gününde Allah'ı ululayıp tekbir getirmenizi ister. Umulur ki bu nimetlerden dolayı kendisine şükredesiniz diye Allah size bu kolaylığı gösterir.
Beydavi T. : "Şehrü ramadane" müptedadır, haberi arkadan gelendir, yahut mahzuf müptedanın haberidir, takdiri, zaliküm şehrü ramadane'dir. Ya da muzafın hazfı ile sıyam'dan bedeldir, yani kütibe aleykümüs siyamu sıyamü şehri ramadane demektir. Sumu izmar ederek yahut veen tesumu'nun mefulü olarak nasb ile (şehre) de okunmuştur. Bu da zayıftır. Ya da eyyamen madudat'tan bedeldir. Şehr şöhretten gelir. Ramadan ramida'nın mastarıdır ki yanmak manasınadır. Şehr ona muzaf olmuş ve özel isim yapılmıştır. Alem ve elif nun'dan dolayı da gayri munsarif olmuştur, tıpkı karganın özel ismi olan ibn de'ye'deki de'ye gibi, alem ve müennes olduğu için gayri munsarif olmuştur. Efendimizin: Men same ramadane demesi ise muzafin hazfine göredir, çünkü karışıklık endişesi yoktur. Ona bu ismin verilmesi onda açlık ve susuzluktan yanmalarındandır yahut onda günahların yanmasındandır yahut ayların adlarını eski dilden çevirirken sıcak günlere rastlamasındandır.
"Kur'an onda indirildi" yani indirilmesi onda başladı, o da Kadir gecesi idi. Yahut onda toptan dünya göğüne indirildi, sonra parça parça yere indirildi. Yahut onun hakkında Kur'an indirildi demektir, o da oruç size yazıldı ayetidir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den de şöyle dediği rivayet edilmiştir: İbrahim'in suhufu Ramazan'ın ilk gecesinde indirildi, Tevrat altısında, İncil on üçünde. Kur'an da yirmi dördünde indirildi. Mevsul sılasıyla beraber (ellezi ünzile) müptedanın haberidir yahut sıfatıdır, haber de femen şehide'dir, fe de müptedanın şart manasını içermesindendir. Bunda şunu bildirme vardır ki onda indirilme orucun özellikle onda tutulmasına sebep olmuştur. "Hü den linnasi ve beyyinatin minel hüda velfurkan" ikisi de Kur'an'dan haldir, yani indirildi, o mucize olmasıyla insanlar için hidayettir, açık ayetlerdir, insanları hakka götürür, içindeki hikmetler ve hükümlerle hakla batılı ayırır.
"Femen şehide minkümüş şehre felyesumhu" kim onda hazır olur da yolcu olmazsa onda oruç tutsun. Ash femen şehide fihi'dir ancak tazim için zahir isim (şehr) zamirin yerine konulmuştur. Nasbi da zarfiyet ve harfi cerin hazfi iledir. İkinci zamir de mecazen mansup olmuştur. Şöyle de denilmiştir: Sizden kim ayın hilaline şahit olursa onu oruç tutsun. O zaman mefulunbih olur, şehittül cum'ate'de oldugu gibi ki salateha demektir. "Kim de hasta olur veya seferde bulunursa, diğer günlerde sayısınca oruç tutar" geçen hükmü tahsis etmektedir, çünkü yolcu da hasta da ayı görenlerdendir. Belki de tekrar edilmesi bunun içindir ya da neshedilmiş olması akla gelmemesi içindir, nitekim az önceki ayet (ve alel lezine yutiykunehu) neshedilmiştir. "Allah size kolaylık istiyor, size zorluk istemiyor" yani size kolaylaştırmak is tiyor, zorlaştırmak istemiyor. Bunun içindir ki yolculukta ve hastalıkta oruç tutmamayı mubah kılmıştır.
"Veli tükmilül iddete ve litükebbirullahe (sayıyı tamamlamanız ve sizi ilettiği şeye karşı Allah'ı ululamanız içindir. Umulur ki şükredersiniz)". Bunlar mahzuf fiilin illetleridir, makabli de onu göstermektedir yani bu anlatılanların hepsi sizin için meşru kılınmıştır, onlar da şunlardır: Şahit olanın ayı oruç tutması, kaza yapmasına izin verilenler, tutmadığı günler sayısınca oruç tutmak ve zorluk çekenlere kolaylık sağlanması, bütün bunlar sayıyı tamamlamanız içindir, bu da sırasıyla anlatılmıştır. Çünkü tamamlamak ifadesi sayı nedeniyledir, Allah'ı ululamak kaza emrinin ve nasıl yapılacağının illetidir. Umulur ki şükredersiniz de müsaadenin ve kolaylaştırmanın illetidir. Ya da bunlar çeşitli fiillerin illetleridir, bunlardan her biri de kendi fiilinin illetidir. Ya da bunlar mukadder bir illete matuftur, mesela size kolaylık sağlaması yani yaptığınızı bilmeniz ve sayıyı tamam etmeniz gibi. Yüsr'ün üzerine atfi da caizdir ki yüridü büküm litükmilu demek olur, tıpkı "yüridune liyutfiu" (Saf: 8) ayetinde olduğu gibi. Mana da şöyledir: Allah'ı tekbir ederek onu hamdü sena ile ululamanızı istiyor. Bunun ramazan bayramı günündeki tekbir olduğu da söylenmiştir. Şöyle de denilmiştir: Bu, hilal görüldüğü zaman getirilen tekbirdir. Ma edatının da mastar ya da mevsul olma ihtimali de vardır, yani sizi hidayet ettiği şeye uymanız için demek olur. Ebu Bekir rivayetinde Asım'dan şedde ile velitükemmilu okuduğu da rivayet edilmiştir.
Ömer Nasuhi Bilmen T. : Bu ayeti kerime Ramazan ayının şerefini ve orucun ehemmiyetini şöylece göstermektedir: (Ramazan ayı öyle bir aydır ki) yahut o sayılı günler Ramazan ayıdır ki (o ayda insanlara hidayet olan) onlara dini vazifelerini bildirip kendilerini selamet sahasına sevk eden (ve açık delilleri kapsayıp hak ile bâtılın arasını ayıran Kur'ân-ı Kerîm) levhi mahfuzdan dünya semasina Kadir gecesinde toptan (nazil olmuştur.) Sonra âyet ayet, sûre sûre hikmet ve ihtiyaca göre 23 sene zarfında yüce Peygamberimize Cibrili Emin vâsıtasiyle indirilmiştir. Diğer bir tefsire göre de Ramazanı Şerif öyle bir mübarek aydır ki onun şan ve şerefi hakkında Kur'ân-ı Kerim nazil olmuştur. (İmdi sizden) mükellef ve arızalardan beri olarak (Ramazanı şerife kavuşan o ayın orucunu tutsun.) Bu kendisi için bir farizadır. (Ve) sizden (kim hasta veya sefer halinde bulunur) da oruc tutmaz (ise diğer) oruç tutulmasında bir mahzûr bulunmayan (günlerde o miktar) o oruç tutmamış olduğu günler adedince (oruç tutsun) Bu oruç borcunu kaza etsin. (Allah Teâlâ sizin için kolaylık ister.) Bunun içindir ki bu iki mazeretten dolayı orucu tehire bırakmanızı caiz kılmıştır. (sizin için güçlük istemez.) Size takatinizin üstünde bir şey ile emretmez. Artık Cenab-ı Hakkın bu lütuf ve keremini düşününüz. (Umulur ki) o kazaya kalan (oruç adedini ikmal edersiniz.) İlk fırsatta gününe gün oruç tutarsanız. (Ve size hidayet buyurmuş olduğundan dolayı Allah'a tekbirde bulunursunuz.) Nail olduğunuz İslamiyetten, hak ve hakikati idrake kudretten dolayı bunları size ihsan buyurmuş olan Yüce Yaratıcıya saygı, tesbih ve tehlilde bulunmaya devam edersiniz. (Ve) o kerem sahibi nimet verene (sükredersiniz.) Üzerinize düşen kulluk vazifelerini yerine getirmeğe çalışırsınız. Artık böyle güzel bir hareket sayesinde manen Allah'a ne kadar yakın olacağınızı düşününüz.
İbni Kesîr T. : Allah (Celle Celalühü) aylar içinden oruç ayı olan Ramazan ayını övmekte ve Kur'ân-ı Azimuşşanı indirmek için bu ayı seçtiğini ifade etmektedir. Zira bu ay bütün ilahi kitaplanın peygamlere indirilmiş olduğu aydır. İmam Ahmed b. Hanbel, Vasile b. Eska'dan şöyle rivayet etmiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: İbrahim (as)'in sahifeleri Ramazan ayının ilk gecesi indirilmiştir. Tevrat Ramazan ayından altı gün geçtikten sonraki gecede indirildi. İncil Ramazan ayından on üç gece geçtikten sonraki gece indirilmiştir. Kur'ân-ı Kerim'i ise Ramazan ayından yirmi dört gece geçtikten sonra indirmiştir.
Sahifeler, Tevrat, Zebúr ve Incil peygamberlere  bir defada bütün olarak nazil olmuştur. Kur'ân-ı Kerim ise bir defada dünya semasında Beytul Izze denen yere indirilmiştir. Bu indiriliş de Ramazan ayındaki kadir gecesinde olmuştur. Nitekim Allah (Celle Celalühü) şöyle buyurmuştur: "Biz onu (Kur'an't) Kadir gecesinde indirdik", "Biz onu (Kur'an's) mübarek bir gecede indirdik. Daha sonra Kur'ân-ı Kerim olaylara göre Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve sellem)'e ayrı ayrı indirilmiştir. İbn Abbas'tan gelen başka bir senette de şöyle rivayet edilmiştir: Atiyye b. el-Esved İbn Abbas'a şöyle dedi: Şu ayetler hakkında kalbime bir şüphe düştü: "Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır", "Biz onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde indirdik" "Biz onu (Kur'an'ı) mübarek bir gecede indirdik. Zira Kur'ân-ı Kerim Şevval ayında, Zilkade , Zilhicce, Muharrem, Safer ve Rebi' aylarında da nazil olmuştur. İbn Abbas bu söze karşılık şöyle dedi: Şüphesiz Kur'ân- Kerim Ramazan ayında, Kadir gecesinde nazil olmuştur. Bu mübarek gecede bir defada indirilmiştir. Daha sonra gerçekleşen hadiselere binaen farklı gün ve aylarda peyder pey nazil olmuştur.
"İnsanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak." Bu Allah'in kendisine iman eden, onu tasdik eden ve ona tabi olan kullanın kalplerine hidayet rehberi olarak indirmiş olduğu Kur'ân-ı Kerim'e bir övgüdür. "Açık deliller" yani o Kur'ân'ı düşünen, tefekkür edenler için açık ve net deliller ve alametler vardır. Bunlar da onun getirmiş olduğu dalalate karşı hidayetin, yoldan çıkmaya karşı doğru yolun(rüşdün), hak ile batılı helal ile haramı açıklamasının doğruluğuna delalet etmektedir.
Bazı selef âlimleri bu ay için sadece "Ramazan" denmesini hoş karşılamamışlardur. İbn Abbas ve Zeyd b. Sabit ise buna ruhsat vermiştir. Buhari de bu görüşü desteklemiş ve kitabında "Ramazan ayı demek hakkında bir bab açarak burada konuyla ilgili hadisleri sıralamıştır. Bu hadislerden biri de şu dur: "Her kim iman ederek ve karşılığını yalnızca Allah'tan bekleyerek Ramazan ayını oruç tutarak geçirirse bütün geçmiş günahları bağışlanır. "Bunun gibi başka hadisler de vardır.
"Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun." Bu oruç ramazan hilalinin gören herkes için kesin bir farzdır. Yani kişi bir beldede mukim iken ramazan ayı gelse ve o kimse de oruç tutacak bedeni kuvvete haiz ise mutlaka oruç tutmalıdır. Bu âyet yukarda geçmiş olan hem mukim hem de sağlığı yerinde olan kimselerin diledikleri takdirde oruç tutmayıp bunun yerine tutamadıkları her güne karşılık bir fakiri doyurmalarını mübah kılan ayeti neshetmiştir. Bunun açıklaması yukarda geçmişti. Allah (Celle Celalühü) orucu kesin bir şekilde emrettikten sonra hasta ve yolcular için kaza etmeleri şartıyla oruç tutmama ruhsatını tekrar zikretmiş ve şöyle buyurmuştur: "Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin." Ayetin anlamı şudur: Kimin bedeni oruç tutmakta zorlanacak şekilde hasta ise veya oruç tuttuğu takdirde sağlığı bozulacaksa veya her kim seferi ise veya yolculuk halinde ise bu kişi için oruç tutmama ruhsatı vardır. Eğer bu ruhsatı kullanıp oruç tutmaz ise diğer günlerde seferi iken tutmadığı günlerin kazası onun üzerine vaciptir. İşte bundan dolayı Allah (Celle Celalühü) şöyle buyurmuştur. "Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez." Yani Allah (Celle Celalühü) mukim ve sağlıklı kimselere kesin bir şekilde oruç tutmayı farz kılmış iken size hastalık ve yolculuk halinde oruç tutmama ruhsatı vermiştir. Bu ruhsatı size kolaylık olması için ve size olan merhameti sebebiyle vermiştir.
Burada bu ayetle ilgili olarak bir takım meseleler vardır.
Birinci mesele: "Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun" ayetinden hareketle seleften bazı alimler ramazan ayının başında mükim iken daha sonra sefere çıkan bir kimsenin seferilik mazeretinden istifade ederek oruç tutmama ruhsatının olmadığını söylemişlerdir. Bu âlimlere göre oruç tutmamak sadece ramazan ayına seferi iken başlayanlar için mübahtır. Bu İbn Hazm'in "Muhalla" isimli eserinde bir gurp sahabe ve tabiinden nakletmiş olduğu garib bir görüştür. İbn Hazm'm onlardan nakletmiş olduğu bu görüş problemlidir. Zira Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in Ramazan ayında Mekke'nin fethi için sefere çıkıp da Kedid denen bölgeye gelince orucunu bozduğu ve sahabeye de bozmalarını emrettiği sünnette sabittir
İkinci Mesele: "başka günlerde kaza etsin" lafzı sebebiyle sahabeden ve tabiinden bazılan da seferi iken onuç tutmamanın vacip olduğunu söylemişlerdir. Bu konuda doğru olan cumhurun görüşüne göre ise seferi iken oruç tutup tutmama konusunda kişinin muhayyer olmasıdır. Burada bir kesinlik yoktur. Çünkü sahabe-i kiram ramazan ayında Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birlikte sefere çıkarlardı. Onlardan bir kısmı oruç tutarken bir kısmı da tutmazdı. Oruç tutanlar tutmayanları, tutmayanlar da tutanlan kınamazdı. Şayet oruç tutmamak vacip olsaydı oruç tutanlara karşı çıkarlardı. Aksine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve sellem)'den sabit olan fiili sünnette seferi iken oruç tuttuğu sabittir. Ebü'd Derda'dan Buhari ve Muslim'in rivayet ettiğine göre o şöyle demiştir: Biz Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birlikte Ramazan ayının çok sıcak bir gününde sefere çıktık. O kadar sıcaktı ki Sıcaktan korunmak için herkes elini kafasının üzerine koyuyordu. Aramızda Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve Abdullah b. Revaha'dan başka oruç tutan kimse yoktu.
Üçüncü mesele: Şafiîlerin oluşturduğu bir grup da şöyle demiştir. Sefer halinde oruç tutmak, tutmamaktan daha faziletlidir. Çünkü Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve sellem)'in biraz önce geçen fiili sünneti söz konusudur. Bir grup da şöyle demiştir: Ruhsatla amel ederek oruç tutmamak daha faziletlidir. Başka bir grup da Hz. Aişe'nin Hamza b. Amr el-Eslemi'den rivayet etmiş olduğu şu hadis sebebi ile her ikisi de eşittir. Hadis şudur: Hamza b. Amr el-Eslemi şöyle dedi: Ey Allah'ın Resulü! Ben çok oruç tutarım. Seferi iken oruç tutayım mı? Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve sellem) ona şöyle cevap verdi: "İstersen tut, istersen de tutma. Bu konuda şöyle denmiştir. Eğer oruç tutmak meşakkatli ise Hz. Câbir'den rivayet edilen şu hadis sebebi ile tutmamak daha faziletlidir: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve sellem) bir adam gördü ki üzerine gölgelik yapılıyor. Bu nedir? diye sordu. «Oruçlu oldugunu söylediler. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Seferde iken oruç tutmak çok faziletli bir iş değildir. Buhari ve Müs lim bu hadisi rivayet etmiştir.
Dördüncü mesele: Ruhsatı kullanıp oruç tutmayan bir kimse tutmadığı günlerin kazasını peşpeşe mi tutacak yoksa ayrı ayrı tutması caiz midir? Bu konuda iki görüş vardır: (1). Peşpeşe tutması gerekir. Çünkü kaza oruçları eda yerine geçecektir. (2), Peşpeşe tutması gerekmez. Dilerse peşpeşe tutar dilerse de ayn ayn. Selef ve müteahhir dönem âlimlerinin çoğunluğu bu kanaattadır. Deliller de bu görüşü desteklemektedir. Çünkü peşpeşe oruç tutmak ay içinde oruçlan eda etmek zaruretinden dolayı ramazan ayında vaciptir. Ramazan ayı bittikten sonra önemli olan tutulmayan günlerin kaza edilmesidir. Bundan dolayı Allah (Celle Celalühü) şöyle buyurmuştur: "Başka günlerde kaza etsin" devamında da şöyle buyurmuştur: "Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez."
Buhari ve Müslim'de sabit olduğuna göre Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Muaz ve Ebú Müsa'ya onları Yemen'e gönderdiği zaman şöyle demiştir: "Müjdeleyin, nefret ettirmeyin! Kolaylaştırın, zorlaştırmayın! Uyumlu olun ayrılığa düşmeyin! Sünenlerde ve müsned kitaplarında sabit olduğuna göre de Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Ben hoşgörülü hanif dini üzere gönderildim."
"Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez." Yani hastalık, sefer gibi durumlarda sizin için kolaylık dilediği için Allah (Celle Celalühü) size oruç tutmama ruhsatı vermiştir. Tutmanız gereken bir aylık orucu tamamlamanız için de tutamadığınız oruçları kaza etmenizi emretmiştir.
"Doğru yolu göstermesine karşılık, Allah'ı tazim etmeniz içindir" yani ibadetlerinizi yerine getirirken Allah'ı anmanız içindir. Nitekim Allah (Celle Celalühü) şöyle buyurmuştur: "Hac ibadetlerinizi bitirince, babalarınızı andığınız gibi, hatta ondan daha kuvvetli bir şekilde Allah'ı anın. "Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah'm lütfundan isteyin. Allah'ı çok zikredin; umulur ki kurtuluşa erersiniz. Bu ayetler sebebi ile farz namazlardan sonra "sübhanallah". "elhamdulillah", "Allahu ekber" diyerek tesbih çekmenin müstehap olduğunu sünnet haber vermiştir.
İbn Abbas şöyle demiştir: Biz Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve sellem)'in bir namaz kılıpta peşinden "Allahu Ekber" demediğini görmedik. Bundan dolayı alimlerin birçoğu ramazan bayramı namazında tekbir getirmenin meşru olduğunu bu ayeti delil getirerek söylemişlerdir: "Sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah'ı tazim etmeniz içindir."
"Şükretmeniz içindir" yani Allah'ın size farz kılmış olduğu ibadetleri eda ederek, haramlarını terk ederek, sınırlarını muhafaza ederek onun size emretmiş olduğu kulluğu yerine getirirseniz umulur ki şükredenlerden olabilirsiniz.
Ruhul Beyan T. : «O sayılı günler, Ramazan ayıdır ki, Ramazan ayının faziletine ve derecesine dikkat çeken bu cümlenin zikredilmesinden maksat, diğer aylar içerisinde özellikle bu ayda orucun farz kılınmasının sebebine işarettir. Sonra da: "Sizden kim o aya erişirse, onu oruçla geçirsin" buyruğuyla farziyeti gösterilmiştir. Burada aya, Arapça ifadesiyle "sehr" denmesi, şöhret bulması sebebiyledir. Ramazan kelimesi, Ramaza kelimesinin mastarıdır. Bu da yanmak anlamınadır. Bu adı alması, ciğerlerin açlık ve susuzluktan tutuşup yanmasından dolayı olabileceği gibi, bu ayda oruç tutulması nedeniyle günahların yanıp yok olması nedeniyle de olabilir.
«İnsanlara doğru yolu gösteren, hidayeti ve hakkı batildan ayırma- yı açıklayan Kur'an, bu ayda indirildi.» Kur'an bu ayda toptan dünya se- masındaki Beytü'l-İzze denilen yere indirildi. Daha sonra Cebrail bunu yirmi üç yıl içinde, Rabbani meşiet gereği parça parça olarak indirdi. Kur'an keli- mesi, Kar', kelimesinden alınmadır, bu da toplamak demektir. Çünkü Kur'an-1 Kerîm öncekilerin ve sonrakilerin tüm ilimlerini toplayan bir kitaptır. Yine bu Kur'an, insanlara sırat-ı müstakim denilen dosdoğru yolu gösterir. Çünkü bunda her türlü icaz yer almaktadır. Hakka sevkettiği için de âyetleri apaçık ve kesindir. Yine Kur'an, hak ile bâtılın arasını da ayırdeder. Kur'an'da sayısız hikmetler ve hükümler bulunmaktadır.
«Sizden kim o aya erişirse, onu oruçla geçirsin.» Sizden, şehirde olsun, köyde olsun, mukim olarak bu aya erişen herkes, bu ayda oruç tutsun. Kuşkusuz buradaki "erişenler"den amaç, akıllı ve erginlik çağına ulaşmış sağlıklı kimselerdir. Buna göre "oruçla geçirsin" ifadesi, bu nitelikleri taşıyan kimselerin, ister oruç tutma, isterse tutmayarak fidye verme arasında muhayyer bırakmayı neshediyor. «Kim hasta veya yolculukta olur da oruç tutamazsa başka günlerde kaza eder.» Kim mukim ve hazır olduğu halde bu aya hasta olarak erişirse, sağlıklı bile olsa yolculukta bulunursa, bu kimseler tutamadıkları oruçlarını başka günlerde kaza ederler. Hasta ile yolcunun iftar konusundaki muhayyerlikleri ve ruhsatları burada yine tekrar edilmiştir. Çünkü Allah, ilk âyette gücü yeten mukim kimsenin, yolcunun ve hastanın on tutmalarını veya iftar etmelerini muhayyer bırakmıştı. Bu ikinci âyette ise. mukim olan kimsenin muhayyerliği, "onu oruçla geçirsin" kavliyle neshedilmiştir. Eğer, sadece bir âyetle yetinilseydi, bu takdirde muhayyerliğin hepst için neshedildiği ihtimali ortaya çıkardı. Allah, yolcu ile hastaya ruhsat verir. ken, neshin bir kısmını tekrar etmiştir ki, meselenin olduğu şekliyle kaldığı bilinmiş olsun.
«Allah size kolaylık diler, size zorluk dilemez.» Allah, size yolculukta ve hastalıkta iftarı, yani oruç tutmamayı mübah kılarak kolaylık diler. Yoksa yolculuk ve hastalık hallerinde oruç tutmanızı isteyerek zorluk istemez. Çünkü Allah, çok şefkatlidir ve rahmeti de boldur.
Muhammed Tirmizî, "Âyette kolaylık anlamında olan "yüsr" kelimesi cennetin adıdır. Çünkü her türlü kolaylık oradadır. Zorluk anlamındaki "Usr" de Cehennemin ismidir. Çünkü her türlü zorluk oradadır" diyor.
Necmüddin de şöyle söylüyor: "Allah, size kolaylık diliyor ki, aslında bundan zorluk vardır. Emri tutmak bakımından zora bakma, ancak beraberinde zorluk olan kolaylığa bak. Çünkü akıllı kimse, doktor kendisine acı bir ilaç verdiği zaman, içilecek ilacın acılığına değil, bunun getireceği sağlığın tatlılı- ğına bakar. Dolayısıyla o, ilacın acılığına hiç bakmadan onu himmet gücüyle hemen içiverir."
«Ki böylece sayıyı tamamlayasınız.» Ramazan orucu farz kılındıktan sonra hastalık ve yolculuk sebebiyle tutamadığınız oruçları kaza ederek ayın günlerinin sayısını tamamlamanız için size sayıya dikkat etmenizi emrettik. «Sizi doğru yola ilettiği için Allah'ı» hamdederek «yüceltesiniz.» Çünkü O, sorumluluktan kurtulmanız için size doğru yolu göstermiştir. «Ve şükredesiniz.» Allah'ın vermiş olduğu bu nimetlere karşılık olarak dil, beden ve kalb ile şükredesiniz.
Şüphesiz tüm amellerde, özellikle oruçta niyet şarttır. Niyet kişinin, kalbiyle de oruç tutuğunu bilmesidir. Müslüman kimse, Ramazan gecelerinde zaten niyetsiz yapamaz. İmsak, bazan âdet gereği bazan iştahsızlıktan olabildiği gibi, hastalık ve riyazet, yani perhiz maksadıyla da olabilir. Bir de ibadet için imsak vardır. İbadet ise niyetsiz gerçekleşemez. Oruç için niyet, her gün şarttır. Çünkü her günün orucu, başlı başına bir ibadettir. Meselâ, insan, bir günkü orucunu ifsad ederse, yalnızca o gün için gerekeni yapacaktır. Yoksa o yüzden bütün bir ayın orucu geçersiz kılınmıyor. Ancak teravih böyle değildir. Teravih namazının her iki rekâtı için ayrı ayrı niyete gerek yoktur. Çünkü teravih namazının tamamı bir tek namazdır. Sahih olanı da budur. Oruç için niyet, zorluğu ortadan kaldırmak için gündüzün ortasına kadar da caizdir. Ayrıca hadislerde, oruca niyetin ancak geceden olabileceği konusunda gelen rivayetler, faziletinin azalacağına yorumlanmıştır. Yoksa oruç sahih olmaz anlamına değildir.
Ancak kaza oruçları, keffaret oruçları ve mutlak anlamdaki adak oruçları böyle değildir. Çünkü bunlar için belirlenmiş herhangi bir zaman yoktur. Dolayısıyla karışıklığı ortadan kaldırmak için, bu oruçlara geceden niyet gerekir. Yukarıda sözü edilen gündüzün ortası meselesi, ikinci fecirden büyük kuşluk vaktine kadar devam eden süredir. Dolayısıyla bu vakitten erken niyet edilirse, günün büyük çoğunluğu niyetli geçirilmiş sayılır. Ancak kişi bu vaktin geçmesinden sonra niyet ederse, zamanının çoğunun niyetsiz geçmesi sebebiyle, caiz olmaz. Çünkü itibar çokluğadır.
Teravih namazı müekked sünnettir. Raşit halifeler de buna devam etmişlerdir. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Allah, size orucu farz kıldı ben de kıyamını (teravih namazını) sünnet kıldım." Hz. Ömer, Ramazan ayın da kılınan teravihe işaret ederek: "Bu, ne güzel bir bid'attır." derken şunu söylemek istemiştir: Hz. Peygamber (s.a.v.) gerçi teravih namazını kılmıştır. fakat bunu devamlı kılmamıştır. Terkettiği de olmuştur. Ayrıca insanlan bunun için bir araya getirmemiştir. Dolayısıyla, teravih namazını muhafaza etmek, insanlarla cemaat halinde toplanmak ve buna davet etmek bir bid'at, yani yeniliktir. Kurtubî'nin de tefsirinde geçtiği gibi, bu, övgüye değer bir bid'attır.
Hz. Peygamber (s.a.v.), ashabını Ramazanın gelişiyle müjdeleyerek şöyle buyurmuştur. "Size Ramazan ayı, Mübarek bir ay gelmiştir. Allah size bu ayın orucunu farz kıldı. Bu ayda göğün kapıları açılır, cehennemin kapıları kilitlenir, şeytanlar da zincire vurulur. Bu ayda öyle bir gece var ki, bin aydan daha hayırlıdır. Kim bunun hayrından mahrum kalırsa, o her şeyden mahrum kalmıştır." Bazı âlimler Ramazan ayında insanların birbirlerini tebrik etmelerinin buna dayandığını söylüyorlar. Sehâvî de "el-Makasidu'l- Hasene" adlı kitapta şöyle der: Bayramlarda ve bazı aylarda insanlar tebrikleşmeyi adet haline getirmişlerdir. İbn Abbas'tan şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Kim, Cuma'dan ayrıldığında, kardeşiyle karşılaşırsa, ona "Allah bizden ve sizden kabul etsin" desin" Yine rivâyete göre -komşuluk haklarından olarak- gelen merfu bir ifadede şöyle denilmektedir: "Eğer komşusuna bir iyilik isabet ederse, tebrik eder, bir kötülük isabet ederse, taziyede bulunur veya hastalanırsa, ziyaret eder."
Orucun adabından birisi de, dış organları korumak ve içten geçecek kötü düşüncelere de engel olmaktır. Allah'a yaklaşmak, ancak haramları terketmekle sağlanır. Sünnet olan, iftarda acele etmek, sahuru da geciktirmektir. Çünkü gece orucu, yani iftar etmeksizin oruca devam etmek bid'attır. Şöyle rivâyet olunur: "Kim bir açı doyurursa veya bir çıplağı giydirirse veya bir yolcuya barınak temin ederse, Allah onu kıyamet zorluklarından korur." Abdullah b. Mübarek, her yıl fakirlere ve talebeye bin dirhem infakta bulunur ve Fudayl b. İyad'a derdi ki: "Eğer sen ve arkadaşların olmasaydı, benim ticaretim de olmazdı, ticaret yapmazdım." Yine o, Fudayl b. İyad ve arkadaşlarına şöyle derdi: "Siz dünyalıkla uğraşmayın, ilimle uğraşın. Ben sizin ihtiyacınızı karşılarım." Yahya el-Bermekî, Süfyan Sevrî'ye her ay bin dirhem gönderirdi. Sufyan da, secdesinde onun için şöyle duâ ederdi: "Allah'ım! Doğrusu Yahya benim dünyalığımı karşılıyor, sen de onun âhiretini karşıla." Yahya ölünce, bazı arkadaşları kendisini rüyada görürler ve: Allah sana nasıl bir muamelede bulundu diye sorarlar. O da, Allah, beni Sufyan'ın duasıyla bağışladı, der.
4 notes · View notes
doriangray1789 · 1 year
Text
İLE - ORUÇ ARUOBA "Bitirmek istemiyorum; ama, belki, sürdürdüğüm, bitmiş birşeydir" diye düşünmüştüm. Oruç Aruoba - İle... Bu portalda De Ki İşte, Hani ve tümcelerden sonra sıra ''ile'' adlı eseri dile getirmekte... Töze ait ne varsa, verip katmış, kendisine ise, belirgin bir bireysellik olarak, bu eserinde hiçbir gerçeklik vermemiş ve eserinin bütünlenmesini de ancak şu yolla sağlayabilmiştir ki, kendini özelliğinden uzaklaştırıp dışlaştırarak, saf eylemenin bedensizleştirilmiş ve yükseltilmiş soyutlaması haline getirmiştir, kendisini.... ''Sevgi, iki insanın biribirlerinin yüzlerine bakmaları değil, birlikte aynı yöne bakmalarıdır.'' Sevdiğiniz kişi için, sadece sizin cümlelerinizden oluşan bir defter tuttunuz mu hiç? Sevdiğiniz kişiye defter tutmadıysanız size bir sorum yok; fakat defter tutan arkadaşlar, siz tuttuğunuz o defteri sevdiğiniz kişiye verebildiniz mi? Ya da asla okutmayacağınızı bile bile bir kişiye ruhunuzu gösteren mektuplar yazdınız mı? Ben yaptım.... Ancak yazdıklarım ağızdan çıkanlar olarak algılandı ve kulağı bile aşmadı halbuki yürekten çıktığı bilinseydi yüreğe kadar inerdi, yazdıklarım benden ona ulaşan güzel sözler olarak görüldü bense her bir kelimesine ruh oldum...Sesi yok ne yapsam da, susmuş çaldığım ıslıklar. Kirlendi hepsi zamanla, ne bir ses ne de hatıra, hey gidi günler.. bunları yazarken Hayyam'ın şu sözünü hatırladım: ''Şafağa ulaşmak için binlerce yıldızı feda etmelisin'' Oruç Aruoba da sevdiği kişiye bir takım "mektup"lar yazarak bir defter tutmaya başlıyor. Kitap, bu defterden ve diğer devam defterinin birleştirilmesinden oluşan üç bölümlük bir eser. İlk bölüm, "Önce" isimli, sevgiliden önce yazılan yazılardan oluşan bölüm. İkinci bölüm asıl bölüm olan “İlişki Defteri.” Bu bölümde ilişkilere dair ne ararsanız içerisinde bulabilirsiniz. Üçüncü ve son bölüm ise, "Sonra" isimli sevgiliden ayrıldıktan sonra yazılan yazılardan oluşan bölüm... Aruoba, defter tutma eylemini kitabın daha ilk paragrafında şu şekilde mantıklı bir zemine oturtuyor ve dolayısıyla gerekçelendiriyor: "Her içtenlik çabası, gidiyor, dolambaçlı ilişkilerimizde kurduğumuz sahteliklere çarpıyor - sana bunun için yazmağa çalışıyorum (konuşmalar herzaman sahteliğe, yapmacıklığa, çünkü geçiciliğe açıktır; oysa yazı kalır). Daha önce başlamıştım; farklı bir anlamda sürdürüyorum bu 'mektup'u." konusu her ne kadar Oruç Aruoba'nın sevgilisi ile ilgili yazdığı 'mektup'larmış gibi görünse de yazar, yaşamış olduğu ilişkiden yola çıkarak tüm ilişkilere yönelik etkileyici ve yerinde tespitler yapıyor. Bunu yaparken şairane bir üslup kullanarak her sayfasında sizi düşünmeye sevk ediyor..Bu kitabı her şeyin üst üste geldiği bir zaman diliminde tesadüf eseri kütüphaneme saniyelik bir bakışla elime aldım. Bir şey cidden çekmişti bilmiyorum nasıl anlatılır? Şu an bu yazıyı yazıyor gibi bir tesadüf eseri işte oldu her şey! ''saçlarıma bin küsür yalnızlığı takıp girdiğim şehre insan varlığımızdan tuhaf tohumlar bıraksam'' diyesim geldi..
4 notes · View notes
hopsivava · 1 year
Text
Ayrıca annem bu sene oruç tutacak mısın diye bile sormadı. Hatta anne sende tutma istersen dediğimde. Dur bir iki gün deneyeyim olmazsa tutmam dedi.
Büyük gelişme.
4 notes · View notes
elazigsurmanset · 1 month
Text
Emziren Anneler Oruç Tutmadan Önce Doktora Danışmalı
Tumblr media
Emziren annelerin oruç tutması, anne sağlığı ve bebeğin beslenmesi açısından dikkat edilmesi gereken bir konudur. Uzmanlar, oruç tutmaya karar vermeden önce doktora danışmanın önemini vurguluyor. Op. Dr. Zeynep Banu Erdoğdu'nun açıklamasına göre: Uzun süreli açlığın anne sütüne etkisi: Oruç tutmak, anne sütündeki besinlerin ve vitaminlerin miktarını etkileyebilir. Bebeğin beslenme düzeni: Bebeğin ne kadar sıklıkla emzirildiği ve ek gıda alıp almadığı da oruç tutma kararını etkileyen bir faktördür. Annenin beslenme ihtiyaçları: Emziren annelerin, hem kendi sağlıklarını hem de bebeğin besin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde beslenmeleri gerekir. Oruç tutmadan önce doktora danışmak önemlidir. Doktor, anne ve bebeğin durumunu değerlendirerek oruç tutmanın uygun olup olmadığını belirleyebilir. Doktor ayrıca, oruç tutarken dikkat edilmesi gerekenler ve beslenmeyle ilgili tavsiyelerde bulunabilir. Emziren annelerin oruç tutarken dikkat etmesi gerekenler: Yeterli sıvı tüketmek: Susuz kalmamak için iftar ve sahurda bol su ve sıvı içeren besinler tüketmek önemlidir. Sağlıklı ve dengeli beslenmek: Protein, lif, vitamin ve mineral açısından zengin gıdalar tüketmek önemlidir. Bebeği düzenli olarak emzirmek: Bebeğin besin ihtiyaçlarını karşılamak için düzenli olarak emzirilmesi gerekir. Kendi sağlık durumunu gözlemlemek: Baş dönmesi, halsizlik, yorgunluk gibi belirtiler yaşanırsa oruç kesilmeli ve doktora başvurulmalıdır. Emziren annelerin oruç tutması, her anne ve bebek için uygun olmayabilir. Oruç tutmadan önce doktora danışmak ve doktorun tavsiyelerine uymak önemlidir. Emziren annelerin oruç tutarken ek besin takviyesi almaları gerekebilir. Doktorunuz bu konuda size bilgi verebilir. Oruç tutmak, bazı sağlık problemleri olan anneler için riskli olabilir. Diyabet, tansiyon, kalp hastalığı gibi kronik hastalıkları olan annelerin oruç tutmadan önce doktora danışması gerekir. Emziren annelerin oruç tutarken dikkat etmesi gerekenler hakkında daha fazla bilgi için doktorunuza veya bir sağlık uzmanına danışabilirsiniz. Read the full article
0 notes
bilaldemirkr · 1 month
Text
Oruçluyken Neden Uyku Gelir
New Post has been published on https://bilaldemirkr.com.tr/orucluyken-neden-uyku-gelir/
Oruçluyken Neden Uyku Gelir
youtube
Ramazan ayının manevi atmosferinde oruç tutmak, birçok inanan için hem ruhsal hem de bedensel bir yolculuktur. Ancak oruçluyken birçok kişinin yaşadığı ortak bir durum var: sürekli bir uyku hali. Peki, oruçluyken neden bazen gözlerimiz kapanır ve gün içinde o tatlı şekerlemeye karşı koyamayız? Bu durumu anlamanın anahtarı vücudumuzda yaşanan metabolik ve hormonal değişikliklerde yatmaktadır. Bu blog postunda, “Oruçluyken Vücuttaki Değişiklikler” ve “Sindirim Sistemi Nasıl Etkilenir” gibi konulara derinlemesine dalıp, “Hormon Seviyelerindeki Değişimler” ile “Uykuya Etki Eden Psikolojik Faktörler”e bakacağız. Ayrıca “Oruç Tutmanın Enerji Seviyesi Üzerindeki Etkisi” ve “Uyku Kalitesini Artırmak İçin Öneriler” gibi başlıklarla, oruç süresince karşılaşılan bu uyku haliyle nasıl başa çıkabileceğimizi inceleyeceğiz. İşte, oruçluyken bazen neden kendimizi yorgun hissettiğimizi ve enerji düşüklüğü yaşadığımızı açıklayacak bilgiler…Oruçluyken vücutta ne değişir? Sindirim, hormonlar, uykuya etkili psikolojik faktörler ve enerji düzeyi ile uyku kalitesini artırma önerileri.
Oruçluyken Vücuttaki Değişiklikler
Oruç tutmanın fizyolojik etkileri arasında, vücuttaki değişiklikler önemli bir yer tutar. Bu süre zarfında, normal düzenimize göre alışık olmadığımız bir beslenme düzenine geçiş yaparız. Dolayısıyla, metabolizma ve sindirim sistemi bu yeni düzene adapte olmaya çalışırken, bazı temel değişimler meydana gelir.
Bir oruçluyken neden uyku gelir sorusuna cevap verirken, vücuttaki su ve glikojen depolarının azalmasının yanı sıra, sindirim sistemimiz üzerindeki etkilerini de düşünmemiz gerekir. Sindirimin yavaşlaması ve gıda alımının kısıtlanması vücut enerjisinde dalgalanmalara sebep olabilir. Enerji seviyesindeki bu düşüşler, gün içinde uykulu hissetmemize yol açabilir.
Oruç esnasında hormonal değişimler de gözlemlenmektedir. Örneğin, ghrelin ve leptin gibi iştahı düzenleyen hormonların seviyelerindeki değişiklikler, hem açlık hissimizi hem de enerji metabolizmamızı etkileyebilir. Bu uyku düzenimizi doğrudan etkileyebilecek bir faktördür.
Ramazan ayı boyunca oruç tutarken, psikolojik faktörler de uykuya olan etkisini göz ardı etmemeliyiz. Gündüz saatlerindeki uyanıklığın ve gece uyku düzeninin değişmesi, oruç tutan kişilerde gün içerisinde fazladan bir yorgunluk ve uykusuzluk hissi yaratabilir. Bu da, gün içinde oruçluyken neden uyku gelir sorusunun altını dolduran önemli etkenlerden biridir.
Durum Açıklama Metabolik Değişiklikler Su ve glikojen depolarının azalması, enerji dengesini etkiler. Sindirim Sistemi Sindirim sisteminin yavaşlaması, gün içinde yorgunluk hissi yaratır. Hormonal Düzen Ghrelin ve leptin seviyelerindeki dalgalanmalar, açlık ve enerjiyi etkiler. Psikolojik Etkiler Uyanıklık-faaliyet döngüsündeki değişiklikler, uyku kalitesini düşürebilir.
Oruçluyken neden uyku gelir: Metabolik yavaşlama ve enerji dengesizliğinin yol açtığı fizyolojik tepkiler.
Su ve besin depolarının azalması dolayısıyla vücut enerji tasarruf moduna geçebilir.
Hormonal seviyelerdeki değişiklikler ve psikolojik faktörler, uykunun kalitesini ve miktarını etkileyebilir.
Oruç tutma sürecinde uyku düzeninde yaşanan değişimler, gün içi uyanıklık seviyesine doğrudan etki eder.
Sindirim Sistemi Nasıl Etkilenir
Oruç süresince, vücudumuzda birçok farklı değişiklik gözlemlenir ve bu değişikliklerden biri de Sindirim Sistemi‘nin etkilenmesidir. Oruç, özellikle uzun saatler boyunca hiçbir gıda ve sıvı alınmadığı için sindirim sistemimizin dinlenme sürecine girmesine neden olur. Bu durum, midede asit üretiminin azalmasına yol açarak sindirim sisteminin normal aktivitesinin altında çalışmasına neden olabilir. Uzun süren açlık dönemlerinde, sindirim için gerekli enzimlerin salgılanması da yavaşlar, bu da yemek yenildiğinde mide ve bağırsakların gıdaları işlemesi sürecini etkileyebilir.
Oruçluyken neden uyku gelir sorusu da sıklıkla gündeme gelir. Bu durumun başlıca sebeplerinden biri, sindirim sisteminin yavaşlaması ve enerji üretiminin düşmesidir. Oruç tutan bireyler genellikle iftar ve sahur zamanlarında normalden daha fazla kalorili ve ağır yiyecekler tüketir. Bu da kan şekerinin hızla yükselip düşmesine ve dolayısıyla uyku gelir hissinin artmasına neden olabilir. Uyku gelme durumu bir yandan sindirim sistemiyle direkt olarak ilişkiliyken, diğer yandan gündüz saatlerinde düşük enerji seviyesi nedeniyle de ortaya çıkabilir.
Hormon seviyelerindeki değişimler de oruç tutarken sindirim sisteminin performansına etki eder. Örneğin, ghrelin hormonu, açlık hissimizi artırırken, leptin hormonu ise tokluk hissimizi kontrol eder. Uzun süreli oruç dönemlerinde bu hormonların dengesi bozulabilir, bu da açlık ve tokluk hissi üzerinde birtakım değişikliklere yol açarak normal yeme düzenimizi etkileyebilir.
Oruç tutarken alınan yiyeceklerin cinsi ve miktarı da sindirim sistemimizi etkiler. Sağlıklı ve dengeli bir iftar menüsü, sindirim sisteminin daha rahat çalışmasını sağlayabilirken, ağır ve yağlı yiyeceklerle yapılan bir iftar, sindirim sitemini zorlayarak uyku dönemlerinde sorunlara neden olabilir. İşte bu sebeple oruçluyken uyku gelir hissinin özellikle iftardan sonraki saatlerde daha yoğun yaşandığını gözlemleriz. Aşağıdaki tabloda sağlıklı bir iftar menüsünün öğelerini bulabilirsiniz:
Yiyecek Türü Miktar Faydası Meyve 1 Porsiyon Vitamin ve Mineraller Whole Grain Ürünler 1-2 Porsiyon Yavaş Sindirilen Karbonhidratlar Yeterli Su 7-8 Bardak Hidrasyon Protein Kaynakları 1 Porsiyon Kas Onarımı ve Tokluk Sebze 1 Porsiyon Lif
Hormon Seviyelerindeki Değişimler
Oruç süresince yaşanan Hormon Seviyelerindeki Değişimler, özellikle oruçluyken neden uyku gelir sorusunun aydınlatılmasında kritik bir rol oynamaktadır. Bu süreçte, vücudun enerji tüketimi ve ihtiyacı dengelerken hormon dengesi de yeniden şekillenir. Uzun süre besin ve su tüketilmemesi sonucunda glikoz seviyesinin düşmesi, melatonin ve kortizol gibi hormonların üretim ve salınım döngülerinde değişikliklere neden olmaktadır.
Öğünlerin zamanlamasının değişmesi ve açlık durumu, aynı zamanda uykuya etki eden psikolojik faktörler ile iç içe geçmiş hormonlar üzerinde farklılık yaratarak, kişinin uyku düzenini de etkilemektedir. İnsülin ve ghrelin gibi sindirim sistemi hormonlarının dengesinin bozulması, açlık hissiyle beraber yorgunluk ve uykuya meyilli bir durumun ortaya çıkmasına yol açabilmektedir.
Oruç tutarken deneyimlenen hormonal değişiklikler, bazen gün içinde düşen enerji seviyeleri ile açıklanabilir. Bu durum Oruç Tutmanın Enerji Seviyesi Üzerindeki Etkisi ile doğrudan ilintilidir. Özellikle metabolizmanın daha az enerji tüketimine yönelmesi ve yeme içme ritminin değişmesi, günlük enerji dengesini etkiler ve bu da direkt olarak hormonlar üzerinde bir değişim yaratmaktadır. Özellikle leptin ve ghrelin hormonlarının düzeylerinin değişmesi sırasında insanların daha hızlı yorulduğunu ve uyku ihtiyacının arttığını gözlemleyebiliriz.
Bu duruma karşı önlem olarak bazı Uyku Kalitesini Artırmak İçin Öneriler arasında, sahurda kompleks karbonhidratlar ve protein açısından zengin, yavaş sindirilen gıdalar tüketmek yer alır. Bu gıdalar, kan şekerinin daha seyrek dalgalanmasını sağlayarak hormonların daha dengeli çalışmasına yardımcı olmaktadır.
Hormon seviyelerindeki düşüşler, özellikle melatonin ve kortizol düzeylerindeki değişimler uykuyu etkileyebilir.
İnsülin ve ghrelin gibi sindirim sistemine ilişkin hormonlar, açlık hissiyle birleştiğinde uykuya meyli arttırır.
Enerji seviyesinin düşmesi, leptin ve ghrelin hormonlarındaki dalgalanmalarla ilişkili olabilir.
Hormon Fonksiyon Oruçluyken Değişim Melatonin Uyku düzenleyici Gece yeme düzeninin değişmesiyle üretimi etkilenebilir. Kortizol Stres hormonu Açlık durumu stres yaratarak salınımını arttırabilir. İnsülin Kan şekerini düzenleyici Yemek saatlerinin değişikliği insülin dengesini bozabilir. Ghrelin Açlık hormonu Açlık hissi ghrelin seviyelerini yükseltebilir ve uykuya eğilimi artırabilir. Leptin Tokluk hormonu Az yeme ve içme leptin düzeylerinin düşmesine sebebiyet verebilir.
Uykuya Etki Eden Psikolojik Faktörler
Oruçluyken neden uyku gelir sorusuna yanıt ararken, vücuttaki fizyolojik değişikliklerin yanı sıra psikolojik faktörlerin de büyük bir rol oynadığı görülür. Psikolojik durumumuz, genel enerji düzeyimizi ve uyanıklık halimizi büyük oranda etkiler. Oruç sırasında, uykunun çekici hale gelmesinin sebeplerinden biri, bireylerin günlük aktivite ritimlerinin değişmesidir. Uyum saatlerinin normalden farklı olması, ruh halimizi ve uyanıklık düzeyimizi etkileyebilir.
Oruçlu bireyler, gün boyunca yiyecek ve içecek tüketemedikleri için, genellikle daha az enerjiyle hareket ederler. Bu durum, konsantrasyonu ve motivasyonu doğrudan etkileyebilecek bir psikolojik halsizlik hissine neden olabilir. Ayrıca, gün içindeki fiziksel aktivite azaldığında, ‘dinlenme ve sindirme’ moduna geçen vücudumuz, doğal olarak uykuya meyilli olabilir.
Bir diğer psikolojik faktör ise, beynimizin ödül mekanizmasıyla ilişkilidir. Normalde yiyecek tüketimiyle aktive olan bu mekanizma, oruç sırasında duraklar. Bu durum, vücudun enerji depolamak ve dinlenmek için uykuyu bir ödül gibi algılamasına yol açabilir. Uykuya dalıp uyanmak arasındaki süreç daha cazip geldiğinde, oruç tutan kişilerin uyuma ihtiyacı artar.
Ruhsal denge ve stres yönetimi de bu süreçte kritik önem taşır. Oruç, ruhani bir ibadet olması sebebiyle bireyleri manevi olarak daha duyarlı bir hale getirebilir. Bu duyarlılık, zihinsel olarak dinlenmeye ve beden ile zihni sakinleştirmeye yönelik güçlü bir istek oluşturabilir. İşte bu yüzden oruç tutarken psikolojik olarak da bir yavaşlama ve gevşeme hissi yaşanabilir ve dolayısıyla uykuya etki eden psikolojik faktörler oruçluyken neden daha fazla uyku hissi duyduğumuzu açıklamada önemlidir.
Oruç Tutmanın Enerji Seviyesi Üzerindeki Etkisi
Oruç süresince vücudun enerji kullanımı farklı bir düzene girer. Besin tüketilmemesi ve özellikle karbonhidrat alımının sınırlanması, vücudun enerji elde etmek için yağ ve protein gibi alternatif kaynaklara yönelmesine sebep olur. Bu durum, oruç tutan bireylerde zaman zaman düşük enerji seviyesine ve dolayısıyla Oruçluyken Neden Uyku Gelir sorusunun sıkça sorulmasına neden olmaktadır.
Metabolizmanın yavaşlaması ve kan şekerinin düşük seviyelerde seyretmesi, insan vücudunda yorgunluk hissi ve uykuya meyilli bir durum yaratır. İnsanlar gıda tüketimi sonrası enerjisini geri kazanırken, oruçlu olduğumuz zamanlarda bu yenilenme süreci de ertelenmiş olur, bu da vücudumuzun genel enerji seviyesini düşürerek, bizi daha halsiz hissettirebilir.
Buna ek olarak, oruç tutarken sergilenen fiziksel aktivite düzeyi ve gün içerisindeki aktivite paterni de enerji seviyelerimiz üzerinde büyük etkilere sahiptir. Oruçlu iken yapılan ağır egzersizler veya yoğun çalışma temposu, vücudun daha da fazla enerji harcamasına neden olurken, kişinin kendini daha bitkin ve uyku ihtiyacı içinde bulmasına yol açabilir.
Orucun enerji seviyeleri üzerindeki bu etkilerini daha iyi anlamak için aşağıdaki tabloda oruç tutmanın olası etkilerini ve vücut üzerindeki değişiklikleri görebilirsiniz.
Zaman Etki Enerji Seviyesi Sabah Kan şekerinin düşmesi Düşük Öğlen Metabolizma yavaşlaması Orta Akşam Enerji depolarının tükenmesi Çok Düşük İftar Sonrası Yeniden enerji alımı Yüksek
Uyku Kalitesini Artırmak İçin Öneriler
Ramazan ayında oruç tutarken, hem fiziksel hem de psikolojik pek çok değişiklik yaşanmaktadır. Bu dönemde, uyku kalitesini artırmak büyük önem taşımaktadır. İnsan vücudu, hem sindirim hem de enerji düzenleme açısından farklı bir rütbe içerisine girer ve bu, uyku düzenimizi de doğrudan etkileyebilir. Bu yazımızda, oruçluyken uykunuzun kalitesini artırmanız için öneriler sunacağız.
Birinci olarak, Oruçluyken neden uyku gelir? Bu durumun başlıca sebebi, gün boyunca alınmayan gıda ve sıvı nedeniyle vücudun enerji seviyesinin düşmesidir. Bu düşüş, vücudun dinlenmeye daha çok ihtiyaç duymasıyla sonuçlanır. Yüksek kalitede bir uyku için iftar ve sahur arasında alınan sıvı miktarının yeterli olmasına özen gösterilmelidir.
Ayrıca, oruçluyken metabolizma hızınız değişir ve bu durum, uyku düzeninizi de etkileyebilir. Uykuya dalmadan önce ağır yemeklerden kaçınmak ve hafif, sindirimi kolay besinler tercih etmek uyku kalitesini iyileştirebilir. Aşağıda, uykunuzu iyileştirecek bazı önerileri listeledik:
Sahurda hafif bir öğün tercih edin – sindirimi kolay besinlerle dolu bu öğün, gece boyunca rahat bir uyku için temel oluşturacaktır.
İftardan sonra aşırı tatlı ve ağır yemeklerden kaçının – bu tür besinler kan şekerini hızla yükselterek, uyku düzeninizi bozabilir.
Gün içerisinde hafif egzersizler yapın – bu, gece boyunca daha derin ve rahatlatıcı bir uyku sağlayabilir.
Uyumadan önce rahatlatıcı aktiviteler yapın – örneğin, meditasyon veya hafif bir kitap okuma, zihninizi sakinleştirip daha iyi uyumanıza yardımcı olabilir.
Uyku kalitesini artırmak için aşağıdaki tabloda bazı pratik bilgiler sunulmuştur:
Saat Öneri Etkisi İftar Sonrası Ağır yemeklerden kaçınmak Gece boyunca sindirimin hafiflemesi ve rahat bir uyku Yatmadan 1 Saat Önce Rahatlatıcı aktiviteler yapmak Zihni rahatlatmak ve uyku kalitesini arttırmak Sahur Zamanı Hafif bir öğün yemek Gece boyu rahat bir midede derin uyku
Sık Sorulan Sorular
Oruçluyken neden daha fazla uykumuz geliyor?
Oruç esnasında, vücut normalde enerji için kullandığı besinleri alamadığı için, enerji seviyesinde bir düşüş yaşar ve bu da uykuya meyilli olmanıza sebep olabilir.
Oruç tutarken uyku düzenimizi nasıl koruyabiliriz?
Oruç tutarken yeterli ve kaliteli bir uyku için sahurda ağır yemeklerden kaçınmak, iftar ile sahur arasında kafein tüketimini sınırlandırmak ve düzenli uyku saatleri oluşturmak önemlidir.
Gündüz uykusuzluğunu azaltmanın yolları nelerdir?
Oruç tutarken gündüz uykusuzluğunu azaltmak için gün içinde hafif egzersizler yapmak, aktif olmaya çalışmak ve bol su tüketmek etkili yöntemler arasında yer almaktadır.
Uyku gelmesinin vücuttaki enerji seviyesiyle bir ilişkisi var mı?
Evet, vücudun enerji seviyesi düştüğünde, beyin dinlenme ve enerji toplama ihtiyacı hisseder ve bu da uyku hissini tetikleyebilir.
Sahurda hangi tür gıdalar tüketmek uykuyu daha az etkiler?
Sahurda protein, lif ve kompleks karbonhidratlar açısından zengin, sindirimi yavaş olan gıdalar tüketmek, gün içindeki uykuyu daha az etkiler ve enerji seviyesini dengede tutmaya yardımcı olur.
İftar ve sahurdaki yeme alışkanlıkları uykuyu nasıl etkiler?
İftar veya sahurda aşırı yemek yemek, sindirim sisteminin aşırı çalışmasına ve vücut enerjisini sindirime yönlendirmesine sebep olur, bu da uykulu hissetmenize yol açabilir.
Oruç tutarken gün içerisinde enerjik kalmanın yolları nelerdir?
Dengeli ve besleyici sahur öğünleri, gün içinde kısa ve hafif egzersizler yapmak ve iş veya aktiviteleri dengeli dağıtmak gün içinde enerjik kalmanıza yardımcı olabilir.
"@context": "https://schema.org", "@type": "FAQPage", "mainEntity": [ "@type": "Question", "name": "Oruçluyken neden daha fazla uykumuz geliyor?", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "Oruç esnasında, vücut normalde enerji için kullandığı besinleri alamadığı için, enerji seviyesinde bir düşüş yaşar ve bu da uykuya meyilli olmanıza sebep olabilir." , "@type": "Question", "name": "Oruç tutarken uyku düzenimizi nasıl koruyabiliriz?", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "Oruç tutarken yeterli ve kaliteli bir uyku için sahurda ağır yemeklerden kaçınmak, iftar ile sahur arasında kafein tüketimini sınırlandırmak ve düzenli uyku saatleri oluşturmak önemlidir." , "@type": "Question", "name": "Gündüz uykusuzluğunu azaltmanın yolları nelerdir?", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "Oruç tutarken gündüz uykusuzluğunu azaltmak için gün içinde hafif egzersizler yapmak, aktif olmaya çalışmak ve bol su tüketmek etkili yöntemler arasında yer almaktadır." , "@type": "Question", "name": "Uyku gelmesinin vücuttaki enerji seviyesiyle bir ilişkisi var mı?", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "Evet, vücudun enerji seviyesi düştüğünde, beyin dinlenme ve enerji toplama ihtiyacı hisseder ve bu da uyku hissini tetikleyebilir." , "@type": "Question", "name": "Sahurda hangi tür gıdalar tüketmek uykuyu daha az etkiler?", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "Sahurda protein, lif ve kompleks karbonhidratlar açısından zengin, sindirimi yavaş olan gıdalar tüketmek, gün içindeki uykuyu daha az etkiler ve enerji seviyesini dengede tutmaya yardımcı olur." , "@type": "Question", "name": "İftar ve sahurdaki yeme alışkanlıkları uykuyu nasıl etkiler?", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "İftar veya sahurda aşırı yemek yemek, sindirim sisteminin aşırı çalışmasına ve vücut enerjisini sindirime yönlendirmesine sebep olur, bu da uykulu hissetmenize yol açabilir." , "@type": "Question", "name": "Oruç tutarken gün içerisinde enerjik kalmanın yolları nelerdir?", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "Dengeli ve besleyici sahur öğünleri, gün içinde kısa ve hafif egzersizler yapmak ve iş veya aktiviteleri dengeli dağıtmak gün içinde enerjik kalmanıza yardımcı olabilir." ]
0 notes
if-haber · 1 month
Text
Tumblr media
 2024 Ramazan Ayında Tüketiciler Neler Yapmayı Planlıyor? Her yıl 1.8 milyar Müslüman’ın kutladığı Ramazan ayı geldi çattı. Bu sene 11 Mart-9 Nisan tarihleri arasında 30 gün devam edecek oruç tutma döneminin ardından ...
Tumblr media
0 notes
falancaportal · 1 month
Text
Ramazan İftarı: Gelenekler ve Lezzetler
New Post has been published on https://renklihobi.com/ramazan-iftari-gelenekler-ve-lezzetler/
Ramazan İftarı: Gelenekler ve Lezzetler
Tumblr media
İçindekiler
Ramazan Ayının Önemi ve İftar Gelenekleri
Ramazan Ayının İftar Gelenekleri
Ramazan Ayının Önemi
Ramazan Ayının Önemli Kelimeleri
Ramazan Sofrasında Unutulmaz Lezzetler
1. İftar İçecekleri
2. Çorba Çeşitleri
3. Tatlılar
Sağlıklı ve Dengeli Ramazan İftarı Nasıl Hazırlanır
1. Dengele Beslenme
2. Dikkatli ve Ölçülü Beslenme
3. Sağlıklı Hazırlık Yöntemleri
Ramazan Aynı Sofralarında Paylaşımın Önemi
1. Toplumun Birlik Ve Beraberliği
2. İhtiyaç Sahiplerine Yardım
3. Empati Kurma
Ramazan İftarında Et Yemekleri ve Tarifleri
Et Yemekleri
Et Yemekleri Tarifleri
Ramazan Tatlıları ve Şerbetlerin Özel Yeri
Ramazan Tatlılarının Özel Yeri ve Anlamı
Özel Şerbetlerin Lezzeti
Ramazan İftarında Su Tüketiminin Önemi ve Öneriler
Su Tüketiminin Önemi
Su Tüketimi İçin Öneriler
Sıkça Sorulan Sorular
İftar nedir?
Ramazan’da hangi saatte iftar açılır?
İftar sofrasında neler yenir?
İftar sonrası yapılması gereken ibadetler nelerdir?
İftar sofralarında sağlıklı beslenme nasıl sağlanır?
Ramazan ayı, Müslümanlar için oldukça özel ve anlamlı bir dönemdir. Bu aya özgü gelenekler ve lezzetler, iftar sofralarını renklendiren önemli unsurlardır. Ramazan iftarı, aile ve dostlarla bir araya gelinen, paylaşımın ve bereketin önem kazandığı bir öğündür. Geleneksel lezzetlerle donatılan iftar sofraları, hem dini hem de kültürel bir etkinliğin parçasıdır. Bu makalede, Ramazan iftarı etrafında oluşan gelenekleri ve bu özel sofralarda sunulan lezzetler hakkında daha detaylı bilgi bulabilirsiniz.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push();
Ramazan Ayı ve İftar
Ramazan İftarı Gelenekleri
İftar Sofralarında Sunulan Lezzetler
İftar Paylaşımı ve Bereketi
Ramazan Ayının Önemi ve İftar Gelenekleri
Ramazan ayı, İslam kültüründe büyük bir öneme sahip olan ve her yıl Müslümanlar tarafından büyük bir saygıyla karşılanan bir dini aydır. Bu ay, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) İslam peygamberi olarak ilk vahiy alışının gerçekleştiği aydır. Ramazan ayı, oruç tutma, ibadet etme, yardımlaşma ve manevi olarak arınma gibi birçok önemli ilkeyi içinde barındıran kutsal bir dönemdir.
Ramazan Ayının İftar Gelenekleri
Ramazan ayında, gün batımı ile birlikte orucun açılması ve iftar sofralarının kurulması büyük bir önem taşır. Bu özel zaman diliminde, iftar sofraları ailelerin bir araya gelmesini, yardımlaşmayı ve paylaşmayı simgeler. İftar sofralarında genellikle güveç, çorbalar, zeytinyağlılar ve tatlılar gibi geleneksel yemekler bulunur. Ayrıca Ramazan ayı boyunca birçok cami ve hayır kuruluşları tarafından halka ücretsiz iftar yemekleri dağıtılır.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push();
Ramazan ayı boyunca, Müslüman toplumlar tarafından birçok iftar geleneği de devam ettirilir. Bu gelenekler, birlik ve beraberliği pekiştirmenin yanı sıra Ramazan ayının manevi atmosferini de yansıtır.
Ramazan Ayının Önemi
Ramazan ayı, Müslümanlar için manevi anlamda derin bir bağlılık ve ibadet duygusunu temsil eder. Bu kutsal ay, oruç tutma, sadaka verme ve dua etme gibi ibadetlerin arttığı, manevi olarak arınmanın sağlandığı bir dönemdir. Ramazan ayı, birlik, beraberlik, paylaşma ve yardımlaşma gibi önemli değerleri her yıl yeniden hatırlatan ve yaşatan bir zamandır.
Ramazan Ayının Önemli Kelimeleri
Oruç, İbadet, Maneviyat
Oruç: Ramazan ayında Müslümanlar için büyük bir öneme sahip olan oruç tutma ibadeti, manevi olarak arınmayı simgeler.
İbadet: Ramazan ayı boyunca artan ibadetler, Müslüman toplumunun manevi olarak bir araya gelmesini ve dayanışmayı pekiştirir.
Maneviyat: Ramazan ayı, Müslümanlar için manevi duyguların yoğunlaştığı, iç huzurun ve derin bir bağlılığın yaşandığı bir dönemdir.
Ramazan Sofrasında Unutulmaz Lezzetler
Ramazan ayı, Müslümanlar için oldukça kutsal bir dönemdir ve bu ay boyunca oruç tutulur. Oruç tutarken iftar sofraları, özellikle de Türk mutfağında unutulmaz lezzetlerle donatılır. İşte ramazan sofralarında mutlaka yer alması gereken lezzetler:
1. İftar İçecekleri
İftarda öncelikle susuzluğun giderilmesi için çeşitli içecekler tercih edilir. Bunlar arasında en popüler olanları ise taze limonata, şerbet ve ayran gibi içeceklerdir. Bu içeceklerle iftarın ilk açılışı yapılarak oruç bozulur.
2. Çorba Çeşitleri
İftarın ardından genellikle çorba ile sofraya başlanır. Mercimek çorbası, domates çorbası, yayla çorbası gibi çeşitli çorbalar ramazan sofralarının vazgeçilmezi olarak bilinir. Sıcak bir çorba, oruç sonrası vücuda enerji verir.
3. Tatlılar
İftarın sonunda ise genellikle tatlı bir lezzet tercih edilir. Baklava, güllaç, şekerpare gibi tatlılar, ramazan sofralarının en gözde lezzetlerindendir. Tatlılar, iftar sonrası tatlı bir tat bırakarak oruç açmanın keyfini yaşatır.
İftar İçecekleri Çorba Çeşitleri Tatlılar Limonata Mercimek Çorbası Baklava Şerbet Domates Çorbası Güllaç Ayran Yayla Çorbası Şekerpare
Özetlemek gerekirse, ramazan sofralarında unutulmaz lezzetlerle donatılmış iftar menüleri, Müslümanlar için özel bir anlam taşır. Bu lezzetler, birlikte orucun açılmasının keyfini yaşatır.
Sağlıklı ve Dengeli Ramazan İftarı Nasıl Hazırlanır
Ramazan ayı geldiğinde oruç tutanlar için iftar sofraları büyük bir önem kazanır. İftar sofralarının sağlıklı ve dengeli olması, vücudun ihtiyaç duyduğu besinleri karşılamak için oldukça önemlidir. Peki, sağlıklı ve dengeli bir iftar nasıl hazırlanır? İşte size öneriler:
1. Dengele Beslenme
İftarda dengeli beslenmek oldukça önemlidir. İftar sofrasında protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineral dengesi sağlanmalıdır. Bu nedenle iftar sofralarında et, tavuk, balık gibi protein kaynakları, bulgur pilavı, kepekli ekmek gibi kompleks karbonhidratlar, zeytinyağı gibi sağlıklı yağlar ve sebze yemekleri tercih edilmelidir.
Ayrıca, iftarla sahur arasında yeterli miktarda su tüketmeye de özen göstermek gerekmektedir. Su, vücudun susuz kalmasını engeller ve sindirim sistemini düzenler, bu da sağlıklı bir iftar için oldukça önemlidir.
2. Dikkatli ve Ölçülü Beslenme
Ramazan ayında özellikle iftar sonrası aşırı yemek yemekten kaçınılmalıdır. İftar sonrası hemen tatlıya yönelmek yerine, önce hafif bir şekilde çorba ve salata gibi besinler tüketilmelidir. Ardından ana yemek ve tatlı tüketilirken ölçülü olunmalıdır. Aşırı yemek sindirim sorunlarına ve kilo alımına yol açabileceğinden dikkatli ve ölçülü beslenmek oldukça önemlidir.
Ayrıca, iftardan sonra yapılan hafif bir yürüyüş metabolizmanın hızlanmasına ve sindirim sistemini düzenlemesine yardımcı olabilir.
3. Sağlıklı Hazırlık Yöntemleri
İftar yemeklerinin hazırlanmasında sağlıklı ve hafif pişirme yöntemleri tercih edilmelidir. Kızartma yerine ızgara, haşlama veya buğulama gibi yöntemler kullanılmalıdır. Ayrıca yemeklerde kullanılan tuz ve yağ miktarına dikkat edilmeli, mümkünse tuz kullanımı azaltılmalıdır.
Yemeklerin yanında mutlaka taze sebze ve meyve tüketilmeli, vitamin ve mineral alımı sağlanmalıdır. Ayrıca, iftardan sonra atıştırmalık olarak kuru yemişler tercih edilebilir, bu da sağlıklı bir tercih olacaktır.
Bu önemli 3 kuralı unutmadan iftar sofralarınızı sağlıklı ve dengeli bir şekilde hazırlayabilirsiniz. Sağlıklı ve dengeli beslenme, vücudunuzun ramazan ayını en iyi şekilde geçirmesini sağlayacaktır. Unutmayın, iftar sofraları sadece yemek yeme vakti değil, aynı zamanda sağlıklı beslenme ve doğru besin seçimi zamanıdır.
Ramazan Aynı Sofralarında Paylaşımın Önemi
Ramazan ayı, Müslümanlar için en kutsal aylardan biridir. Oruç ibadetiyle birlikte, bu ayda yardımlaşma, dayanışma ve paylaşım da oldukça büyük bir önem taşır. Ramazan aynı sofralarında paylaşımın önemi, toplumun birlik ve beraberliği açısından oldukça büyük bir etkiye sahiptir.
1. Toplumun Birlik Ve Beraberliği
Ramazan ayı, toplumun bir araya gelip birlik ve beraberlik içinde olmasını sağlar. Aynı sofrada bir araya gelerek oruç açmak, insanların birbirine olan saygısını ve sevgisini arttırır. Bu sayede toplumun birlik ve beraberliği güçlenir.
2. İhtiyaç Sahiplerine Yardım
Ramazan ayı, ihtiyaç sahiplerine yardım etmenin önemini vurgular. Aynı sofrada bir araya gelen insanlar, ihtiyaç sahiplerine yardım etmek için birlikte hareket edebilirler. Bu da toplum içinde yardımlaşma ve dayanışma duygusunu arttırır.
3. Empati Kurma
Ramazan ayında aynı sofrada bir araya gelen insanlar, başkalarının yaşadığı zorlukları ve acıları daha iyi anlama fırsatı bulurlar. Bu da empati kurma yeteneklerini geliştirir ve insanların birbirlerine daha fazla destek olmalarını sağlar.
Ramazan ayı boyunca, aynı sofralarda bir araya gelerek paylaşımın önemi üzerine düşünmek ve bu konuda farkındalık yaratmak, toplumun birlik ve beraberliğini güçlendirmek ad��na son derece önemlidir. Bu ayda, yardımlaşma, dayanışma ve paylaşım kavramlarına daha da fazla önem vererek, toplum olarak daha güçlü bir birlik oluşturabiliriz.
Ramazan İftarında Et Yemekleri ve Tarifleri
Ramazan ayı, Müslümanlar için önemli bir dönemdir ve iftar sofraları bu ayın en özel anlarından birini oluşturur. İftar sofralarında genellikle et yemekleri de önemli bir yer tutar. Et, protein açısından zengin olması nedeniyle iftar sofralarında tercih edilen bir besindir. Bu nedenle ramazan iftarında et yemekleri oldukça popülerdir.
Et Yemekleri
Ramazan iftarında et yemekleri çeşitlilik gösterebilir. Kırmızı et, tavuk eti, hindi eti gibi farklı türlerde etlerle birçok lezzetli yemek hazırlanabilir. Köfte, kebap, güveç, pilav üstü döner gibi geleneksel Türk yemekleri iftar sofralarının vazgeçilmezleri arasındadır.
Et Yemekleri Tarifleri
Ramazan iftarında et yemekleri hazırlarken dikkat edilmesi gereken birkaç nokta bulunmaktadır. Öncelikle etin doğru şekilde pişirilmesi ve sağlıklı bir şekilde sunulması önemlidir. Bunun yanı sıra, içerisindeki baharatları ve malzemeleri de doğru kullanmak lezzetli bir yemek elde etmek adına önemlidir. İşte, ramazan iftarında sıklıkla tercih edilen birkaç et yemeği tarifi:
1. İskender Kebap: İskender kebap, ince doğranmış döner eti ve yoğurt ile hazırlanan nefis bir yemektir. Üzerine tereyağlı sos ve domates sosuyla servis edilir.
2. Tavuklu Pilav: Tavuklu pilav, pilavın üzerine tavuk eti eklenerek hazırlanan doyurucu bir yemektir. Pilavın yanında salata ile servis edilir.
3. Etli Patlıcan Kebabı: Patlıcan ve kıyma ile hazırlanan etli patlıcan kebabı, fırında pişirilerek servis edilir. Üzerine yoğurt ve domates sosuyla lezzetlendirilir.
Bu tariflerden herhangi birini seçerek, ramazan iftarında sevdiklerinize lezzetli bir sürpriz yapabilirsiniz. Unutmayın, iftar sofraları sadece yemekleri değil, sevdiklerimizle birlikte paylaşılan mutlulukları da barındırır. Ramazan ayının manevi atmosferi içerisinde, et yemekleriyle donatılmış iftar sofraları, birlik ve beraberliğimizi daha da pekiştirecektir.
Ramazan Tatlıları ve Şerbetlerin Özel Yeri
Ramazan ayı, İslamiyet’in takviminde özel bir yere sahiptir ve bu ay boyunca oruç tutan Müslümanlar için manevi anlamı büyük bir aydır. Ramazan ayının geleneksel lezzetleri arasında ise tatlılar ve şerbetler önemli bir yer tutar. Bu lezzetler, iftar sofralarının vazgeçilmezleri arasındadır.
Ramazan tatlıları, genellikle Osmanlı mutfağından geleneksel tariflerle hazırlanır ve şeker, un, pekmez, yağ gibi malzemelerle yapılan hamur işleri ve şerbetli tatlılar olarak karşımıza çıkar. Ayrıca, hurma, ceviz, fıstık gibi kuru yemişlerle zenginleştirilen tatlılar da oldukça popülerdir. Bu tatlılar, iftar yemeğinin ardından sunulan birer lezzet şölenidir.
Ramazan Tatlılarının Özel Yeri ve Anlamı
Ramazan tatlıları, sadece birer yiyecek olarak değil, aynı zamanda manevi anlamıyla da önem taşır. Ramazan ayının kutsal atmosferine uygun olarak, bu tatlılar sevdiklerle paylaşmanın keyfini ve birlikte olmanın mutluluğunu simgeler. İftar sofralarında, tatlılar aile bireylerini bir araya getirir ve manevi değerleri besler.
“Ramazan tatlılarını hazırlamak, aslında bir geleneği yaşatmak ve sevdiklerle birlikteliği pekiştirmek demektir.” – Geleneksel Türk Mutfağı Uzmanı
Bu nedenle, ramazan tatlılarının özel bir yeri vardır ve bu lezzetler, sadece mideleri değil, kalpleri de tatlandırır. Bu geleneksel lezzetler, Ramazan ayının manevi atmosferine güzellik katar ve iftar sofralarını renklendirir.
Özel Şerbetlerin Lezzeti
Ramazan tatlılarının vazgeçilmez eşlikçisi ise özel şerbetlerdir. Limon, gül suyu, portakal gibi doğal aromalarla zenginleştirilen şerbetler, tatlıların üzerine dökülerek sunulur ve bu lezzetlerin kendine özgü bir tat verir. Ayrıca, şerbetler ağızları tatlandırıcı ve ferahlatıcı bir özellik taşır. Özellikle sıcak yaz günlerinde iftarın ardından sunulan bu serinletici içecekler, vücudu ve ruhu dinlendirir.
Tatlı Adı Kullanılan Malzemeler Baklava Yufka, ceviz, şerbet Kadayıf Tel kadayıf, fıstık, şerbet İrmik Helvası İrmik, şeker, tereyağı, şerbet
Bu özel tatlılar ve şerbetler, Ramazan ayında sofraları süsleyen ve manevi değerleri yansıtan lezzetlerdir. Geleneksel Türk mutfağının zengin mirası olan bu tatlılar, sevdiklerle birlikte paylaşıldığında anlam kazanır ve Ramazan ayının manevi atmosferine uygun bir şekilde iftar sofralarını renklendirir.
Ramazan İftarında Su Tüketiminin Önemi ve Öneriler
Ramazan ayı boyunca oruç tutanlar için iftar saati oldukça önemlidir. İftar sofralarında yeterli ve dengeli beslenmek, vücudu sürekli olarak susuz bırakmamak oldukça önemlidir. Büyük bir susuzluk ve açlıkla karşı karşıya kalan vücut, iftar saatinde özellikle dikkat edilmesi gereken bir döneme girmektedir.
Su Tüketiminin Önemi
Ramazan iftarında su tüketiminin önemi büyüktür. Su, vücudun en temel ihtiyaçlarından biridir ve özellikle iftar saatinde bu ihtiyaç daha da artar. Su tüketiminin aşağıdaki nedenlerle önemi büyüktür:
Vücut Sıvı Dengelemesi: İftar saati vücut için sıvı kaybının en fazla olduğu zamanlardan biridir. Bu nedenle yeterli miktarda su tüketmek, vücut sıvı dengesinin korunması için önemlidir.
Metabolizmanın Düzenlenmesi: İftar saati, metabolizmanın yeniden düzenlenmesi ve sindirim sürecinin başlaması için önemlidir. Bu sürecin sağlıklı bir şekilde gerçekleşebilmesi için yeterli su tüketimi gereklidir.
Yorgunluğun Azaltılması: Ramazan ayında uzun süren açlık ve susuzluk sonucu vücutta yorgunluk hissi oluşabilir. İftar saatinde yeterli su tüketimi, bu yorgunluğun azaltılmasına yardımcı olur.
Su Tüketimi İçin Öneriler
Ramazan iftarında yeterli su tüketiminin sağlanması için aşağıdaki önerilere dikkat edebilirsiniz:
Meyve Suları: İftar öncesinde taze sıkılmış meyve suları tüketebilirsiniz. Portakal, nar, elma gibi meyvelerden elde edilen sular, hem susuzluğun giderilmesine hem de vitamin ihtiyacının karşılanmasına yardımcı olur.
Dengeli Su Tüketimi: İftar saatinde aşırı miktarda su tüketmek yerine, iftar öncesinde ve sonrasında dengeli bir şekilde su içmeye özen gösterin. Ani ve fazla su tüketimi sindirim problemlerine neden olabilir.
Sahurda Su Tüketimi: Sahur öğününde de yeterli miktarda su tüketmeye özen gösterin. Bu, gün boyunca vücudun sıvı ihtiyacını karşılamak için önemlidir.
Sıkça Sorulan Sorular
İftar nedir?
İftar, Ramazan ayında gün batımıyla birlikte orucun açılmasına denir. Bu özel zaman diliminde insanlar iftar sofralarını paylaşarak oruçlarını açarlar.
Ramazan’da hangi saatte iftar açılır?
İftar vakti, güneşin batışıyla birlikte olur. Yani her gün iftar vakti güneşin batış saatine göre değişir.
İftar sofrasında neler yenir?
İftar sofralarında genellikle hurma, su, çorba gibi hafif gıdalarla oruç açılır. Daha sonra ana yemek ve tatlılarla devam edilir.
İftar sonrası yapılması gereken ibadetler nelerdir?
İftar sonrası insanlar genellikle teravih namazı kılarlar. Ayrıca dua etmek ve Kur’an okumak da iftar sonrası yapılan ibadetler arasındadır.
İftar sofralarında sağlıklı beslenme nasıl sağlanır?
İftar sofralarında sağlıklı beslenme için dengeli ve hafif gıdalar tercih edilmelidir. Aşırı yağlı ve ağır yemeklerden kaçınılmalıdır.
0 notes
lutfiyenet · 1 month
Text
En uzun ve en kısa oruç nerede tutulacak? 2024 Ramazan oruç tutma saatleri
On bir ayın sultanı mübarek Ramazan ayına kısa bir zaman kala Ramazan ayıyla ilgili araştırmalar da hız kazandı. Bu kapsamda vatandaşlar Ramazan’da kaç saat oruç tutacaklarını merak ediyor. Ramazan��n ilk günü 6 ilde 13 saat 23 dakika ile en uzun, 12 ilde ise 13 saat 20 dakika ile en kısa oruç tutulacak. Peki, en uzun ve en kısa oruç nerede tutulacak? Ramazan bayramı ne zaman? İşte detaylar… En…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
manisadasunnet · 2 months
Link
0 notes