Tumgik
#Gazeteler
kemalsunalarsivi · 6 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
2 notes · View notes
istanbulinanc-blog · 5 months
Photo
Tumblr media
ABDÜLHAMİD II. DEVRİNDE GAZETELER VE SANSÜR
Tabut, Babüssaadeden Ortakapıya kadar, serviler arasından, yavaş yavaş ilerledi. Orta kapıdan vekar ve ihtişam ile çıkarken hazin bir titreme ruha huşu ve tevekkül veren tatlı bir şâdâ, Orta kapının taş duvarlarına, bir zamanlar vezirlere mahbes teşkil eden kapı arasına aksetti, önde dedeğânın fasıladan, hazin nevâları işleniyordu. Şazeli dergâhı şeyhlerinin hüzünlü bir ârap lâhni ile okudukları Kelime-i Tevhid; tekbirler ve naatlar arasında, âhaste bir nakarat gibi yükseliyordu. Ortakapı ile Babı Hümayun lirası Atman zabitlerinin otomobilleri, mükellef konak arabalarıyla dolmuştu, iki zarif hanım, arabada, ayağa kalkmışlar, yüzlerinde ince peçeler, alayı seyrediyorlardı. Biraz ötede, Bizans’ın İrini kilisesi ve son devrin askeri müzesi önünde, Mehterhane takımı, cesim kavukları, kırmızı şalvarları, sırma cepkenleri, sarılı ve kırmızılı bayraklarıyla durmuşlardı. Canlı bir tarih, hürmet ve tebrik ile tabutu selâmlıyordu.
Cenaze Babı Hümayundan çıktı. Sokaklar insandan görülmüyordu. Ayasofya önünden Sultan Mahmud Türbesine kadar caddeye sıra sıra asker dizilmişti. Ağaçlar, evler, pencereler, damlar kadınlarla, çocuklarla dolmuştu. Tramvaylar durmuştu. Tabut acıklı ve etkileyici dualarla, tekbirler ve tehlillerle ilerliyordu. Cenazeyi görenler, etkileniyorlardı. Evlerin pencereleri kadınlarla doluydu. Bir hanım, hıçkırıklarını zaptedemiyor, mendili gözlerinde, başını duvara dayamış, ağlıyordu. Cenazeyi lakaydane seyredenler de vardı. Fakat hassas kalpler, bu hüzünlü merasime, bu etkileyici feryatlara, bu dini ihtişama karşı gözlerinin yaşardığını hissediyordu. Otuz dört sene Hilâfet makamını işgal eden Osmanlı Padişahının son merasimi hürmetle ifa ediliyordu.
Son şehâdı andıran “Allah! Allah!” nida lariyle tabut türbe kapısından içeri girdi. Sultan Abdülhamid hürmet ve tekrim ile kabre indirildi. Osmanlı tarihinin otuz dört senelik safhası hüzünlü bir şekilde sona erdi. (Ahmed Refik, Abdülhamid Saniye dair).
ABDÜLHAMİD II. DEVRİNDE GAZETELER VE SANSÜR
İkinci Abdülhamid devrinde hükümetin matbuattan istediği, Hükümdara mutlak “sadakat” ve “ubudiyet” idi; bu sadakat ve ubudiyetin de her vesile ile ve sık sık arz ve beyanı beklenirdi: matbuata ve muhaberata konulmuş olan sansür, Hükümdarın vehmile denk bir hassasiyet gösterirdi, hükümete muhalefet ve tenkid yollu yazılar caniyane bir teşebbüs olarak, sansürün iptal etmesiyle kalmaz, eklenen bir jurnal ile muharririnin sebebi felâketi olurdu; sansür, o zamanın tabiriyle, “zülfü yare dokunan” ya de bir mukaddemeden sonra konulurdu. Cumartesi günleri gazetelerin başında bir “Selâmlık resmi âlisi” serlevhası bulunurdu; bu bende, Padişahın Cuma namazını imamlık merasimi ile kıldığı haber verilirdi. İkinci Abdülhamid, halka sıhhatte olduğunu bildirmek bakımından bu yazılara çok önem verirdi. Her gazetede gayet dikkatlice kaleme alınmış beş altı türlü selâmlık resmi âlisi bende bulunurdu. Örnekler beş altı hafta süren bir devir ile değiştirilerek kullanılırdı Visit Bulgaria.
Günlük gazetelerin önemli benderinden biri de “Tevcihat ve Nişan-ı Hümayun” idi; burada, her gün, sadakat ve ubudiyeti görülen kimselere ihsan olunan rütbeler, memuriyetler ve nişanlar yazılırdı.
İstanbul’da, Abdülhamid’in doğumu ve cülûsu münasebetiyle yapılan donanmalar da büyük şehir gazetelerinde günlerce süren “şebrâyin” benderleriyle anlatılırdı. Gazetelerin şehrâyin muhabirleri, kandillerle donatılan ve “Padişahım çok yaşa”, ya da “Sultan Abdülhamid Hanı Sâni” yazılan veya “Tuğrayı Hümayun” ile süslenen yalı, konak ve evleri sahiplerinin isim ve memuriyetleriyle birer birer yazarlar; sadakat ve ubudiyetlerini gazete sütunlarına geçirdiklerinden ötürü de kendilerinden hakettikleri “rüşveti tahrir’i alırlardı.
Gazetelerde Padişahı medih yollu yazılar yazmada büyük hüner sahibi olarak tanınmış muharrirlerden biri de “Meşâhiri Islâm” sahibi Hamid Vehbi Bey, diğeri de “Serseri Yahudi” mütercimi Selanikli Tevfik Bey idi. Ahmet Rasim de, edebi hatıraları arasında “Ben bu yolda ilerliyordum. Hatta cülûs veya velâdeti hümayundan birkaç gün evvel eve kapanır, o günlerde neşredilmek üzere iki üç tane makale-i mahsusa yazar, hazırlardım. Çünkü gazetesinde en parlak cülûsiye, velâdetiye bulundurmak imtiyaz sahiplerinin birinci meşguliyetleri idi. Makalâtı mütenevvîaya ikişer üçer mecidiyeden fazla veremiydi ve ekseriya desti fakiri muharrirden bedava almak kurnazlıklarını hiçbir dakika gözden düşürmeyen ve düşürmemiş olan bu vatanda bu nevi makaleler için iki, üç, hatta dört-beş lira verirlerdi. Ben bu hâni yağmâ’ı etrafiyie bildiğim için makaleleri der eebeyb ederek Babıâli Caddesi’nde bunların güçlü ihlâlinde durur, kollardım. Biri geçtiği mi, Kalpakçılarbaşı çığırtganları gibi:
Ne âlâ cülûsiyelerim, velâdetiyelorim var!
der, nazan dikkatlerini celbeylerdim. Gün olurdu ki bütün cerâidi münteşire benim makalelerle Hâkima-yı Padişahiye arzı tebrî kât ve tes’idât ederlerdi” (Muharrir, şair, edip).
Gazetelerde basma kalıp manzumeler de yayımlanırdı; bunlar muharrirler tarafından hazırlanan muhtelif türlerdeki yazılar arasına eklenirdi. Bu manzumeler genellikle muharririn halka hitap etme amacı güttüğü, bir takım kandil ve bayramlarda, özellikle de Ramazan aylarında basılırdı.
Son olarak, Hırka-i Saadet ziyaretleri ve cami ziyaretleri üzerine yazılmış makaleler de gazetelerin sıkça rastlanan konularındandı. Bu yazılarda, devlet erkanının ve halkın cami ve dergah ziyaretlerine dair detaylı bilgiler ve övgüler bulunurdu. Tabutun geçişinden, cenaze merasiminden ve kabre definden ayrıntılı bir şekilde bahsedilirken, halkın ve devlet erkanının bu olaylara gösterdiği ilgi ve saygı vurgulanırdı.
0 notes
shamelest · 4 months
Text
ZONGULDAKHABER - MEGA+ (2)
Tumblr media
Zonguldak ve Çevresindeki Yerel Gazetelerin Tek Adresi!
ZonguldakHaber.net, Zonguldak, Kdz Ereğli, Çaycuma, Alaplı, ve Devrek gibi önemli şehirlerin yerel gazetelerinin son dakika haberleri ve güncel gelişmeleri ile ilgili kapsamlı bir platformdur. Şehirlerinizdeki haberleri anında öğrenmek için bu platformu takip edebilirsiniz.
Zonguldak Yerel Gazeteler: Şehrinizin Nabzını Tutun!
ZonguldakHaber.net, Zonguldak yerel gazeteler güncel haberlerini bir araya getirir. Şehrinizin nabzını tutarken, farklı perspektiflerden olayları değerlendirebilir ve çok yönlü bir bilgi kaynağına sahip olabilirsiniz.
Kdz Ereğli Son Dakika Haberleri: Anlık Bilgi Akışı!
ZonguldakHaber.net üzerinden Son dakika Kdz Ereğli haberleri ile anında ulaşabilirsiniz. Bölgede meydana gelen önemli olaylar, etkinlikler ve güncel gelişmeleri takip ederek şehrinizin dinamiklerini yakından keşfedin.
Çaycuma Haber: Bölgesel Gelişmelerden Haberdar Olun!
Çaycuma bölgesindeki güncel haberleri v kategorisinden kolayca bulabilirsiniz. ZonguldakHaber.net, bölgesel gelişmeleri yakından takip ederek sizlere anında aktarır.
Alaplı ve Devrek Haberleri: Yerel Yaşamın İzinde!
Alaplı ve Devrek'ten haberleri kaçırmamak için Alaplı Haber ve Devrek Haber kategorilerini ziyaret edin. Bölgelerin yerel yaşamına dair en güncel bilgileri burada bulabilirsiniz.
Neden ZonguldakHaber.net?
Kapsamlı İçerik: Zonguldak ve çevresindeki tüm şehirlerin yerel haberleri.
Anında Güncellemeler: Son dakika haberleri anında takip edin.
Farklı Perspektifler: Birden fazla yerel gazetenin haberlerini bir arada bulun.
Bölgesel Kategoriler: Her şehir için ayrı kategorilerde yerel haber içeriği.
Kolay Kullanım: Hızlı ve kullanıcı dostu arayüzle haberlere rahatça erişim.
ZonguldakHaber.net ile şehirlerinizdeki güncel olaylardan ve yerel yaşamdan haberdar olun. Daha fazla bilgi ve güncel haberlere ulaşmak için ZonguldakHaber.net adresini ziyaret edin.
617 notes · View notes
anlayanla · 1 year
Text
Haberbilgim - Gold
Hava durumu, yol durumu, canlı TV, nöbetçi eczaneler, son dakika haberleri, canlı borsa, namaz vakitleri, örnek burç yorumu, altınlar, dövizler, hisseler, kripto paralar, pariteler, gazeteler, sıcak haber gibi birçok kategorinin bulunduğu haberbilgim.com  internet sitesi haberler konusunda oldukça popüler bir internet sitesidir. Türkiye ve dünyadaki olay ve gelişmeleri ofis ve ekipleri aracılığıyla takip ediyor ve sizlere sunuyor. Siteler ile ilgili haberleri okuyabilirsiniz. Ziyaretçilere son 10 günün tüm haber konularını arama seçeneği sunar. Bu arama, kelimeler ve ilgili kelimeler üzerinde yapay zekaya dayalı gerçek bir haber arama sitesidir. %100 yasal bir web sitesidir. Site, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre yayınlanmaktadır. Sitede yayınlanan her türlü haber, resim, bilgi ve yazılar. Telif hakkı sahibinin yazılı izni ile yayınlanmıştır.
584 notes · View notes
hisboslugu · 3 months
Text
ben hiç böylesini görmemiştim. vurdun, kanıma girdin. itirâzım var. sımsıcak bir merhaba diyecektim, başımı usulca dizine koyacaktım. dört gün, dört gece susacaktım. yağmur sönecekti, yanacaktı. sameland seferden dönecekti, duvardaki saat duracaktı, kalbim kendiliğinden duracaktı. ben hiç böylesini görmemiştim. vurdun, kanıma girdin. itirâzım var. emperyal oteli'nde bu sonbahar, bu camların nokta nokta hüznü, bu bizim berhava olmuşluğumuz, bir nokta, bir hat kalmışlığımız, bu rezil, bu çarsamba günü intihar etmiş kötümser yapraklar, öksürüklü, aksırıklı bu takvim. ben hiç böylesini görmemiştim. vurdun, kanıma girdin. itirâzım var. sesleri liman sislerinde boğulur, gemiler yorgun ve uykuludur. sabahtır, saat beş buçuktur. sen kollarımın arasındasın, onlar gibi değilsin, sen başkasın. bu senin gözlerin gibisi yoktur, adamın rüyasına rüyasına sokulur. aklının içinde siyah bir vapur kıvranır, insaf nedir bilmez. otelin penceresinde duracaktın, şehri karanlıkta görecektin, karanlıkta yağmuru görecektin, saçların ıslanacak ıslanacaktı, kış geceleri gibi uzun uzun, tek damla gözyaşı dökmeksizin maria dolores ağlayacaktı. istanbul'u yağmur tutacaktı. bütün bir gün iş arayacaktım, sana bir türkü getirecektim, kulaklarımız çınlayacaktı. emperyal oteli'nin resmini çektim, akşam saçaklarından damlıyordu. kapısında durmanı söylemiştim, yüzün zambaklara benziyordu, cumhuriyet bahçesi'nde insanlar geziyordu, tepebaşı'ndaki küçük yahudiler, asmalımescit'teki rum kemancı, böyle rüzgarsız kalmışlığımız, bu bizim çektiğimiz sancı el ele tutuşmuş geziyordu. gazeteler cinayeti yazıyordu, haliç'e bir avuç kan dökülmüştü. emperyal oteli'nde üç gece kaldık, fazlasına paramız yetmiyordu. gözlerin, gözlerimden gitmiyordu. dördüncü gece sokakta kaldık, karanlık bir türlü bitmiyordu, sirkeci garı'nda sabahladık. bilen, bilmeyen bizi ayıpladı. halbuki kimlere kimlere başvurmadık, hiçbiri yüzümüze bakmıyordu, hiç kimse elimizden tutmuyordu. ben hiç böylesini görmemiştim. vurdun, kanıma girdin. kabulümsün.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
24 notes · View notes
aradiginhizmet · 2 years
Text
Haberyerel - Silver
İzmir’in son dakika haberlerini yakından takip edebilmek amacıyla haberyerel.com internet sitesini tarayıcınızda sık kullanılanlar arasına dahil edebilirsiniz. İzmir haberleri için anlık ve güncel bilgileri sizlere aktaran haberyerel.com internet sitesi 2006 yılında faaliyete geçmiştir ve günümüz 2022’sinde de aktif bir şekilde haberciliğini sürdürmektedir.
Kurumsal habercilik anlayışı ve yerel habercilik konusunda profesyonel bir ekibe sahip olan haberyerel.com sadece izmir haberleri değil son dakika, döviz kurları, kripto paralar, hava durumu, maç merkezi, puan durumu, gazeteler, canlı tv ve emtia konularında da profesyonel bir şekilde ziyaretçilerine en güncel bilgileri aktarmaktan yanadır. İzmir’de son dakika ne yaşandığını, ne bittiğini ve güncel olayları takip edebilmek amacıyla kullanabileceğiniz haberyerel.com internet sitesini mutlaka takip almanızı önermekteyiz.
240 notes · View notes
nevzatboyraz44 · 7 months
Text
Reichelt was focused on developing a wearable parachute suit for aviators that would help them survive if they had to jump out of a plane.
Tumblr media
Reichelt, havacılar için uçaktan atlamak zorunda kaldıklarında hayatta kalmalarını sağlayacak giyilebilir bir paraşüt takımı geliştirmeye odaklanmıştı.
Believing that an experiment from a platform of a suitable height would prove this new invention, Reichelt petitioned the Paris District Police Department several times to be able to jump from the first platform of the Eiffel Tower closest to the ground.
He finally managed to get permission in 1912, and on February 4, he made it clear that he intended to perform the jump himself rather than using a dummy.
Despite all efforts to dissuade him, Reichelt made the jump and died after falling from approximately 57 meters as his parachute did not open.
The next day, newspapers reported the news of Reichelt's death under the headline "daring inventor".
In addition, images taken during his jump were published in the press.
......
Uygun yükseklikteki bir platformdan yapacağı deneyin bu yeni buluşunu kanıtlayacağına inanan Reichelt, Eyfel Kulesi'nin yere en yakın ilk platformundan atlayış yapabilmek için Paris Bölgesi Emniyet Müdürlüğü'ne defalarca dilekçe verdi.
Sonunda 1912'de izin almayı başardı ve 4 Şubat günü manken kullanmak yerine bizzat kendisinin atlayışı gerçekleştirmeyi düşündüğünü açıkça belirtti.
Tüm vazgeçirme çabalarına rağmen Reichelt atlayışı gerçekleştirdi ve paraşütün açılmaması sonucu yaklaşık 57 metreden düşerek hayatını kaybetti.
Ertesi gün gazeteler "gözükara mucit" başlığıyla Reichelt'in ölüm haberini verdi.
Ayrıca atlayışı esnasında çekilen görüntüler basında yer aldı.
Tumblr media
At the beginning of February 1912, Reichelt announced to the press that he had finally received permission to jump from the Eiffel Tower.
On Sunday morning, February 4, he came to the tower with his two friends.
The parachute suit he was wearing did not restrict the user's movements.
The opening method of the parachute was by the jumper opening his arms in the form of a cross.
Members of the press following the jump described the outfit as "a large kind of hooded silk cloak".
......
Reichelt, Şubat 1912 başında basına Eyfel Kulesi atlayışı için sonunda izin aldığını duyurdu.
4 Şubat Pazar sabahı, iki arkadaşıyla birlikte kuleye geldi.
Giymiş olduğu paraşüt takımı, kullanıcısının hareketlerini kısıtlamamaktaydı.
Paraşütün açılma yöntemi ise, atlayan kişinin haç biçiminde kollarını açmasıyla gerçekleşiyordu.
Atlayışı takip eden basın mensupları, kıyafet için "büyük bir çeşit kapüşonlu ipek pelerin" tabirinde bulunmuştu.
29 notes · View notes
meecnuunsuzleylaaa · 23 days
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Nostalji Mezatı 📼📚
İlk defa bir mezata katıldım. Ortam çok güzel ve samimiydi. Açık artırma yoluyla birinci basım kitaplar, nadir bulunan kasetler, plaklar, gazeteler , dergiler satıldı. Açık artırma da gaza geliyorsunuz 😂 Kendinizi tutmanızı öneririm. Levent Yüksel'in bu albümünü çok seviyorum. İçinde en sevdiğim şarkıları var. 🍀 Bu kaseti de mezattan aldım. Bugüne dair bir hatıra oldu. Başka zaman tekrar katılmak istiyorum. Bugünlük bu kadar :)
19 notes · View notes
kemalsunalarsivi · 6 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
3 notes · View notes
binevva · 26 days
Text
“Halbuki, bizde her Allah’ın günü yazan, çizen gazeteler… ‘Falan iman filân rezaleti yaptı!’ diye… Ne o imam, ne o rezalet… Dâva tektir; ve doğrudan doğruya dine hücum davasıdır!..”
11 notes · View notes
epifizz · 10 months
Note
şöyle güzel bi şiir lazım epi
Benim bir sevincim var yüzün artık akşam Bir çocuğun gülüşünü görüyorum nereye baksam
Kıyımız uzak ve kuytuda ellerimiz sanki yok Ellerimiz yok ama senin ellerini bir tutsam
Bazı çocuklar doğar bilirim bazı çocuklar doğmaz Doğmayan çocuklar için bilmem ne yapsam
Ey çavlan. bitmeyen temmuz güneşi. ey aslan Silkin. sakla harmanını. çocuğunu sakla
Ey aslan. suya kaptır kendini ellerin sanki yok Bir güzel günde mızıkalarla bir alanda dursam
Sen yoksun gazeteler yok geçmişin razı değil Bilmem ki doğmayan çocukları ben mi doğsam
-Turgut Uyar
23 notes · View notes
hisboslugu · 12 days
Text
ölmedim işte. ölemedim. demek ki yaşamam gerekliydi. bir gizli kuvvet olmalı bizi yaşatan. yaşamakla ölmek arasındaki maceramızı düzenleyen çaresizliğimizi her yerde yüzümüze tokat gibi indiren bir büyük kuvvet olmalı. şimdi seni daha çok seviyorum. meğer ölüm senin kadar güzel değilmiş. şimdi güzelliğin daha yakıcı, daha alımlı. bütün nedenler senin için yaşamayı gerektiriyor şimdi. nasıldım, nasıldım o gece, o gün, bilemezsin. eski, taş binalar üstüme yıkılıyordu, başımda parçalanıyordu vitrinlerin camları. her taşıt beni ezip geçiyordu yanımdan. insanlar alnımda yürüyordu çamurlu pis ayaklarıyla. rüzgar gırtlağıma yapışmış bir el gibiydi. kitaplar, dergiler, gazeteler gördüm boyalı dükkanlarda. hepsi ölmek diyordu. yalnız ölümdü gördüğüm kaldırımlarda. artık her şey boştu, yalandı. kirli bir çamaşırdı üzerimde yaşamak. umutlarımı yitirmiştim. arayıp bulacak gücüm kalmamıştı. öylesine yorgundum, bitkindim. ellerimi sevmiyordum, gözlerim utanç veriyordu gözlerime. damarlarımdaki kan rahatsız ediyordu beni. ölmek, gitgide bir umut haline geliyordu içimde. büyüyor, büyüyordu. boşlukta bir tel gerilmeye başladı... gerildi, gerildi. sonra kan rengi bir karanlığa düştüm. duvarlar kırmızıydı, yerler, masalar, sokaklar, insanlar hep kırmızıydı ama karanlıktı yine, korkunç bir karanlıktı. kırmızı sisler içindeydim. dört yanım denizdi, kıpkızıl. sonra rengi değişti çevremin. bulutlar dağılmaya başladı. ilk gün ışığı merhaba dedi pencereden, yeşil yapraklar el salladı. bir adam uzun uzun öksürdü. ilk ellerimi buldum vücudumda, derken ayaklarımı, gözlerimi, dudaklarımı, saçlarımı buldum. ve seni düşündüm. işte o zaman yaşadığımı anladım, utandım...
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
on ikinci m.
17 notes · View notes
doriangray1789 · 6 months
Text
HANGİ FİLİSTİN?
"Saygıdeğer Lord Rothschild, Majestelerinin Hükümeti adına kabineye sunulan ve kabul edilen Yahudi Siyonist isteklerini sempati ile karşılayan müteakip deklarasyonu iletmekten memnuniyet duyarım. Majestelerinin Hükümeti, Filistin'de Yahudiler için bir milli yurt kurulmasını uygun karşılamaktadır ve bu hedefin gerçekleştirilmesini kolaylaştırmak için elinden geleni yapacaktır. Filistin'deki mevcut Yahudi olmayan toplumların sivil ve dini haklarına ve başka ülkelerde yaşayan Yahudilerin sahip oldukları haklara ve siyasi statülerine zarar verecek hiçbir şeyin yapılmayacağı açıkça anlaşılmalıdır. Bu deklarasyonu, Siyonist Federasyonu'nun bilgisine sunmanızdan memnuniyet duyacağım." İngiliz Dışişleri Bakanı Balfour’un, Siyonist lider Rothschild’e yazdığı bu mektup, tarihe Balfour Deklarasyonu olarak geçti. Bu mektup, İngiliz hükümeti tarafından Yahudilere vaat edilmiş Ulusal yurdun tarihi bir ispatı niteliğindedir. Balfour Deklarasyonu esasında dünyanın farklı yerlerine dağılmış Yahudi nüfusunu Filistin topraklarına organize etme girişimidir. Bu noktada bir meseleyi özellikle vurgulamam gerekiyor. Dönemin Osmanlı politikaları, iltica meselesine çok katı bakan politikalar değildir. Osmanlı’nın kabusu ulusçuluktur. Yani iltica meselesinin, ulusçu bir harekete dönme potansiyeli Osmanlı’nın uykularını kaçıran hususun ta kendisidir! Bu sebeple iltica eden nüfusu farklı bölgelere dağıtma politikası sıklıkla uygulanan bir politikadır. İltica edenlerin tek noktada toplanması, topluluktan doğacak olan cemiyetleşme ve milliyetçilik Osmanlının ürktüğü sonuçlardır. Örnekse Kafkasya’dan gelen Çerkez göçlerinde, aynı hususlar üzerinde endişe duyulmuş ve aynı dağıtma politikası uygulanmıştır. ABD’de Yahudi diasporasının güçlü olduğuna yönelik inanç, Balfour Deklarasyonu ile onu etkilemeyi amaçladı. Aynı deklarasyona Osmanlı devletinin imzaladığı Sevr Antlaşmasında da yer verildi. 1922’de Milletler Cemiyeti’nde kabul edilen Filistin topraklarındaki İngiliz manda yönetiminin temeli, bu deklarasyondur. İngiliz mandası altındaki Filistin’e Yahudi göçünün hızlanması 1920-1940 tarihleri arasındandır. Şimdi meselesinin bam teline geldik! Dikkat buyurun lütfen. 1930 senesinde Eğitim Müdürlüğü tarafından ele alınan raporda, bir ibare çok dikkat çekici. O ibare şudur; “İşgalin başından bu yana yönetim, ülkede tek bir okul açmak için bile hiçbir mali kaynak sağlamamıştır” Bugün ki Filistin’in, hemen her anlamda bulunduğu durumun tohumudur bu ibare. Filistinli Arapların, okul için yer tesis edilmesine yönelik çabalarının %41’i reddedildi. Kırsal bölgelerdeki eğitim, neredeyse durdurulma safhasına kadara getirilmişti. 800 köyde kızlar için 15 okul bulunuyordu! Raporu uzun uzun okudum. Çok acı sonuçlar çıkardım. Bir memleketin eğitim damarlarının nasıl kesildiğini, teferruatıyla okudum. Fakat bu rapor ve rakamlar, kırsal bölge için doğru sonuçlar veriyor. Bu kısmı önemli. Halbuki 1904-1922 yılları arasında 50 tane Arap gazetesi yayımlanmaya başlanmış. Çünkü İngiliz işgali öncesi çok sayıda matbaa kurulmuş. 1936 büyük isyanı sırasında da tirajları yüksek 10 gazete daha kurulmuştu. Bu bilgiler arasında bir tezat var değil mi? Yani özellikle kırsalda eğitime vurulmuş darbeye rağmen, gazete okuma oranları yüksek. Satışları da yüksek ve isyan sırasında bile gazeteler çıkmaya devam ediyor.
== DEVAM EDECEK ==
8 notes · View notes
nefretim-kazand · 6 months
Text
TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR
TÜRK, ATATÜRK VE CUMHURİYET DÜŞMANLARI KAYBEDECEKLER..
Değerli Arkadaşlarımızın bazılarının yılgınlık içerisinde olmaları bizi üzüyor. Genel Duruma bakıyorlar haklı olarak ”Geç kalındı” diyorlar..
Hayır geç kalınmadı.. Hiçbir zaman geç değildir. Mücadele bitmez. Gereği şekilde yılmadan mücadele yapmaya devam etmeliyiz.
Kaldı ki şu anda da büyük mücadeleler veriliyor. Dikkatle bakarsanız bir şeylerin adım adım değiştiğini farkedeceksiniz. Ülkemizi sarmalayan ve büyük bir bölümü basına yansımayan tehdit ve tehlikeler azımsanmayacak kadar büyük. Mücadele zor çünkü bir yandan da fesat tohumları ekilmeye devam ediliyor..
Kahramanca mücadele veren tüm kardeşlerimize arkadaşlarımıza okurlarımız adına yürekten teşekkür ediyoruz.
Mücadele bitmez. Gereği şekilde yılmadan mücadele yapmaya devam etmeliyiz.
Geçmişte de bir avuç vatansever varını yoğunu hatta canını ortaya koydu bilhassa son 40 yıldır yoğun bir şekilde mücadele etti.
Bizde 50 yıldır yazıyor anlatıyoruz. Tam 40 yıl önce işin buraya varacağını bizde gördük ve gazetedeki köşemizde ve imkan bulduğumuz her zeminde Türk milletinin maruz kalacağı bu felaketi anlattık.
Bu gün Milliyetçiliğin, Türkçülüğün, Atatürkçülüğün önderi görünmeye çalışan bazı zat-ı muhteremler o günlerde muarızımız olan cemaatlere övgü düzüyorlar bizim yazdıklarımıza "Pranoya" diyorlardı!..
Yine de samimi vatanseverler gazetelerimizi dergilerimizi sosyal ve kültürel faaliyetlerimizi desteklediler.
Ulusal bazda yayın yapan yüksek tirajlı gazeteler ve dergiler çıkardık. Türkiye'nin en kıymetli bilim ve fikir adamları bu gazete ve dergilerde yazdılar anlattılar.
Tüm vatansever kesimleri Atatürk çizgisinde bir araya toplayan bir kucaklaşma ve uyanış oldu.
Hep beraber kitaplar yazdık ücretsiz on binlerce dağıttık.
Vatan yolunda mücadelenin bedeli var. Bizim de 67 yıllık hayatımızın üçte biri mahkemelerde hücrelerde geçti. Onlarca davadan beraat ettik. İki davadan 2-3 aylık bir zaman sıkıntımız kaldı.
Halen gece gündüz mücadele ediyoruz ancak düşman çok güçlü.. 1950'lerden 60'lardan dış destek almaya başladılar. Önce MTTB. ele geçirerek Milliyetçi İslamcı Ancak Komünizme karşıyız görüntüsüyle ABD'nin kucağına oturdular. 12 Eylül ile semirdiler. ABD'nin Yeşil Kuşak projesiyle daha geniş desteğe ve ideolojik çalışma zeminine kavuştular. Milli Selamet Partisi bünyesine sızarak orada palazlandılar.
Daha sonra adım adım buraya kadar getirdiler. Zaten olacaklar görünüyordu bizde olanı biteni veya olacakları dile getirdik ve "tedbir alınmadığı destek olunmaya devam edildiği taktirde Bu sahte dinciler eliyle ülkemizin yıkılmaya çalışılacağını" ayrıntılarıyla anlattık.
Her çıkan ABD projesi bunları destekleme amacını güdüyordu bizde halkımızı aydınlattık.
Bizim gibi 80'lerden 90'lardan yazan anlatan savaşanların çoğu bu gün aramızda değil. Öldürdüler cezaevlerinde çürüttüler. Üzüntüler içerisinde kanser oldular veya kahırdan öldüler..
Eğer bu gün bir Atatürkçü uyanış ve derleniş toparlanış varsa temeli 30-40 yıl önce atılmış ve o günlerden bu günlere getirilmiştir.
Geçmişten bu güne mücadele veren bir avuç Bilim ve fikir adamı tanımaktan onur duyduğumuz abilerimizin arkadaşlarımızın ve kardeşlerimizin çok büyük hizmetleri olmuştur.
Bu gün hep beraber vatan için el ele yürüttüğümüz bu faaliyetlerin, çabaların temelinde, 30-40 yıl geride kaldığı için arada bir hatırlanan büyük mücadeleler vardır. Bu mücadelelerin asıl kahramanları ise canını ve yüreğini ortaya koyan çok kıymetli arkadaşlarımızdır.
Değerli Arkadaşlarım,
Halen zulüm ve baskı sürüyor.. Bizlerde elimizde kalan son imkanlarımızla izle vatan mücadelesine devam ediyoruz..
Bu şahsi bir kavga değil ki vaz geçelim. Vatan mücadelesi bu yılmak yok son nefesimize kadar mücadeleye devam..
TANER ÜNAL
13 notes · View notes
maho0326 · 6 months
Text
youtube
“Önce ekmekler bozuldu, sonra her şey... Çünkü yeryüzünde savaş vardı. İnsanlar sebebini bilmeden, düşünmeden ölüyor, öldürüyorlardı. Savaş kelimesi dünyanın her yerinde en çok kullanılan söz olmuştu. Radyolarda marşlar, nutuklar şaşkın insan sürülerinin üzerine savruluyor, gazeteler korkuyla okunuyordu...” 
Oktay Akbal
12 notes · View notes
dolunay66 · 1 year
Text
İstanbul Tarihinin En Absürt Vakalarından Biri
Toplu Sinek Avı ( 1959 )
1959 yazında İstanbul’da, şehrin en tuhaf olaylarından biri yaşandı. Halk, devletin talimatıyla toplu sinek avına çıktı.
17 Ağustos günü saat 13.00’da devletin talimatıyla halk ellerine raketlerini alarak sinek avına çıktı. Hem de bu organizasyona katılmak mecburiydi ve katılım göstermeyenler para cezasına çarptırılacaktı.
Sinekten göz gözü görmüyordu
1959 yazında hem yüksek seyreden sıcaklıklar hem yaşanan susuzluk hem de çöplerin bugünkü gibi konteynerlerde toplanmıyor olması, şehri sineklerin istila etmesine yol açmıştı. İlaçlama çabaları da sonuç vermiyor, şehrin içinde bulunan mandıralar ve taşımacılık için kullanılan at arabalarının da katkısıyla İstanbul’da adeta sinekten göz gözü görmüyordu. Durum öyle bir hal almıştı ki gazeteler kara sinek ile mücadele yolları hakkında geniş çaplı haberler dahi yapıyordu.
Sinek raketleri karaborsaya düşmüştü
Sinekler sebebiyle halkın yemek yiyemez, uyuyamaz hatta iş bile yapamaz hale gelmesi, sinek raketlerinin karaborsaya düşmesine sebep olmuştu. Durum o kadar çaresiz bir hal almıştı ki Dönemin İl Sağlık Müdürü, günde 40-50 sinek öldürdüğünü, aynısını halka da tavsiye ettiğini söylüyordu.
Herkes 10 sinek avlasa…
Durumun gittikçe kötüye gitmesi üzerine, İstanbul Belediye Başkanı soruna bir çözüm bulmak amacıyla çalışanlarını toplantıya çağırdı.
Herkes umutsuzdu, bir çift sineğin 40 günde ortalama 40 bin sinek ürettiği düşünülürse bunlardan kurtulmanın bir yolu yok gibiydi.
Sonra ortaya bir fikir atıldı. “Herkes kendi kapısının önünü süpürse…” fikrinden yola çıkan belediye meclisi, 1,5 milyonluk İstanbul’da herkes 10 sinek avlasa 15 milyon sinekten kurtuluruz diye düşündü ve halka bir çağrı yapmaya karar verdi.
10 milyon sinek avladığı söylendi
Gazeteler ve radyolardan duyurulan sinek avı programına göre, ilk olarak 17 Ağustos 1959 günü, saat 13.00’da halk topluca sinek öldürmeye davet ediliyordu. İstanbulluların 1 saat süren bu operasyon sonrası 10 milyon sinek avladığı açıklandı.
Valilik ve belediye bu konuyu o kadar ciddiye almıştı ki, sinek avına katılmadığı tespit edilenlere ceza bile kesildi. 10 milyon sinek öldürüldüğün açıklanmasına rağmen şehirdeki sinek nüfusunda bir değişiklik olmaması üzerine bunun her pazartesi günü, aynı satte tekrarlanması kararlaştırıldı.
Her hafta biraz daha az insanın katıldığı sinek avından İstanbul halkı olumlu bir sonuç alamadı. Kışın gelişi ile beraber sinek nüfusu kendiliğinden azaldı ve İstanbul’un sinek avı da şehrin geçmişindeki en tuhaf olaylardan biri olarak tarihteki yerini aldı.
**bu yazı çeşitli kaynaklardan derlenerek hazırlanmıştır.
Dehen Özbek
Tumblr media Tumblr media
30 notes · View notes