Tumgik
#Gök yüzün
kara-serkan · 7 months
Text
Umutlarım dagların ardında
Hayallerim paramparça
Bense kırık dökük
Ne ellerim ellerinde
Ne yüzün bana dönük 💔
Bedenim ruhuma agır geliyor
Ne mavi gök nede çiçekler
Mutlu ediyor ben
Ben eski ben değilim
Nede burası her şey degişti
Kendimi tanıyamaz oldum
Herkese suskun
Herkese uzagım artık🙋‍♂️
youtube
53 notes · View notes
mnsrykt · 6 months
Text
"Sözlerimle bıraktın Yusuf kuyusuna beni. Bir gök damlası yüzün, uzaklaştıkça sonsuz sesin çekildi sesimden. Ağzım kumlar avazı. Kırk ayrılıkla sevdiğim. Kumaşım tarazlı gece. Boyam gözyaşı. O hareli zamanlardan ne bir kirpik yıldız ne saçlarının sabahı. Götürdün çıkrığımı, ağzıma gelmişken dünya. Ey Züleyha masalı!Ben bir zaman yanlışıyım, sen zamandan büyük güzellik. Elinde başkalarının sözü."
52 notes · View notes
mcanylm34 · 1 year
Text
----ÖPERİM GÖZLERİNDEN---
Ey benim ömür diyenim,
Dün gece yine bana gelmişsin,
Yine merdivenleri ayak yalın çıkmışsın,
Uyanmasın diye ayakkabılarını çıkartmışsın.
Duymadım can parem,
Perdelerine dokunmuşsun pencerelerimin,
Çiçekleri sulamış sın,
Aynada parmak izlerini gördüm,
Aynaya bir şeyler yazmışsın parmağınla,
Sanki yüzün hala orada.
Bir kaç tel saç bırakmışsın yastığıma,
Bir kaç kırmızı gül.
Kokunu dolmuş odama,
Bahar gibi.
Utangaç bir mevsimin izlerini gördüm duvarlarımda,
Sanki renklere can gelmiş,
Sanki bu odanın kapısı cennete açılmış gibi.
Ey gönlüme dolan huri,
Cennetime gel dediğim kadın.
Yine güneş doğmadan gitmişsin,
Gitmeden bir buse koymuşsun yanağıma,
Toparlamış sın etrafı,
Kadın eli değmiş odama.
Giderken kapıyı yarı açık koymuşsun,
Geldiğini anlamam için,
Oysa kokun,
Odama dolan kokun,
O kokuyu hiç unuturmuyum.
Yine merdivenleri sessizce inip gitmişsin.
Gün neden güzel demiştim uyanınca,
Gök yüzü bu kadar mı güzel demiştim senden sonra,
Anladım bir tanem,
Gün seninle güzel..
Gök yüzü senin le bu kadar mavi,
Umut seninle güzel,
Öperim gözlerinden...
Tumblr media
77 notes · View notes
izahtanvareste · 1 month
Text
YOL UZUN YOK YÜZÜN
Tutulacak daldan öte
Tutacak filizin kırılışı bu
Âh ki benmişim başından geçen
Seni ikna etmem için dört satır verdiler
Sonrası beş harften denemek bir gülü
Kokusu solgun öncesi yağmurun
Ve hata payı ölçülen selâmlar nezaretinde
Bir bakış yeter dediler
Terk etmeye
Ne noksan şehir
Ne fazla hicret
Bir yakış candan
Bir soluş can-î
Bir bakış
Yeter dediler
Bir
Yeter
Uzanamadığın imtihanında elmanın
Dizelere dökmek boğazına takılan
Teksin ölüsünde heyecanın
Ve ağırlığı
Uzaklığından omzunun
Bulutu aydınlatan güneşli bir günde
Ölümü hatırlamak
Nasıl da boşa çıkarıyor dargınlıkları
Sana
Bana
Ve onlara dair
Bir dingin yürek ve bıraktığın yükün
Saklımda hep gün ve serildiği yüzün
Ümidim mağfirete
Yol uzun yok hüzün
Hatırlatsam ya ölümü tebessüm kıyısından
Erise martı vuran buzdan güzün
Sana
Sana ve
Onlara ait
Yol uzun
Yol uzun yok yüzüm
Cevapsız kaç mektup
Bir susuz şiir eder
Müsvedde yarım kâlp
Cılız bir ümit üzerinde
Kaçırılırken gözler ânda
Yamasız harflerim kandadır
Her üzenin
Üzeri akşam
Tutulacak daldan öte
Tutacak filizin kırılışı bu
Âh ki benmişim başımdan geçen
Tükenerek biriken siyâhlık ben
Vefayı yorgunluktan öğrenen
Düşememek yakasından hüznün
Üzülerek biten mavilik birazmış
Biz kadarmış bağrı bozgunun
Tüm soğukların avucunda
Ne ettinse açamadın kendini
Sevdin
Yazdın
Kaçtın
Bir ömürlük hata yanı
Kenarı can
Âh ki benmişim yaşımdan geçen
Gözümde bir yaş
Yol boyu
-Manzarayı değil-
Köşeleri izliyor camdan
Hüzündür bu
Keskin sözler aradım
Yarım kalan dalgın bir bakışla hep
Tortuları hizaya çektiler güya
Geceydi soğuk
Bir çocuk gülüşüne sabah kalaydı
Çırpılardan bendim sol yanımda
Tutmak ne mümkün selini çağın
Hangi bahçenin sahibiydik söyle
Öyle harap, öyle bîtap, öyle yorgun
Hangi toprakta
Böyle
Sürgün
Âh ki bendim yanımda kalan
Gök
gördüğün kadar gök
Su
geçtiğin kadar aziz
Mavi
ezdiğin kadar gül
Gözümde bir yaş
Yol boyu
Hazanlara dalıyor candan
Yüzümdür bu
Mirza Şâmil.
16Mart’24
Yine böyle çoktandır
Niye söyle hüzün
7 notes · View notes
hisboslugu · 8 months
Text
boğuk bir bakışın oluyor senin, bir girdap derinliğinde kayboluyor gibiyim. yok gibi yaşamak bu, kalkıp kurtulmak gibi kalabalıktan. durma; bana türkü söyle. anadolu olsun, susuz dudak gibi çatlak olsun, karanfil gibi olsun, kara çiçek gibi solgun yüzün... durmadan akıyor kalbim ayaklarına. bana karanlık bakma. ağlıyorum bir karanlık karayel saçlarına, çekme ülkemden nar yangını gözlerini. beni bu kentten kurtar, beni yalnız ko- git beni. arıyorum arıyorum, o ilk çağ ırmaklarında sedef ellerini. susmam seni ürkütmesin, içimde çağlar var bilmelisin. katı bir yalnızlık bu bilmelisin. açmam kendimi, bulmam ben, senden yoksunum iyi bilmelisin. şu yalnızlık çıkmazında önümde niye sen varsın, niye her şey bir anda kayıyor, sen kayıyorsun? kalbim niçin bu kadar yabancı, sen niye yoksun? bir sam yüklü geceleri içimden atamıyorum, niye bunları bir anda unutamıyorum? hadi tut elimden. gök gibi, ölü kadar yalnızım.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
15 notes · View notes
kirmizi-gunes · 2 years
Text
Hiçbir şey yapmayacağım. Seninle savaşmaya gücüm yok artık. Senin yanında savaşmaya sevgim yok, ellerinle yok ettin, sana sevgim yok artık. Seninle barışmaya gururum izin vermez artık. Aklıma geldiğinde diye başlayamayacağım cümleye zaten hiç çıkmıyorsun, yaptığım yapabileceğim tek şey bir sigara yakıp gökyüzünü izlemek. İzlerken gök yüzün gelir gözlerimin önüne. Önce iki damla yaş süzülür gözümden sonra hıçkırarak ağlarım. Sonra kendime kızarım. Önce ağladığım için kızarım sonra seni hala bu kadar sevdiğim için. Sahi, sen hiç mi sevmedin?
127 notes · View notes
bot-tret · 11 days
Text
Dağlı Direk
Bir deri doğrayıcı, ayaz habercisi
Bir cehennemin en bağırışlı kesimi
Bir gün parmaklarının arasında güçsüz ateş böceği
Bir ömür beynimdeki uslanmayan başkişi
Böylece çok sen, bir ben varız burada
Hep merak ettiğim denizden çıkıp gökyüzüne karışıyor bütün bu savaş çığlıkları
Evine dönen birkaç ölü, yerde para bulan sokaksızlar, yanlarında dolanan, birse benim gördüğüm ense kılları
Arka bahçesinde karınca dövüştüren çocuk, karşısına dikilmiş kim varsa kılıcından geçirmiş savaşçı
Hepsinin bu alçak soluk fısıldaşmalar, esintilerin kokusu bu suçluların
Duyan, kaç bucak dolaşan kim varsa son durağında kalmış
Etraf ise aklımın en usta yeri kadar kuytu bir köşenin Ay'ı konuk edişiyle sessizleşiyor
Çıkıyorsun yokluğun en olmadık yüreğinden
Önceleri bir baston ucu, sonraları bilinmezliğin kulu, soruların tanrısı
Sonra bir baston ucu, sonra evrenin en güzel beyni, sonra bir baston ucu
Sonra bir baston ucu
Gezegenlerin etrafında döndüğü, yıldızların burunlarından fark edemedikleri, gök adaların olanca hızla gürledikleri
Bir soğuk dudaklar, bir tutulan omuzlar
Tutunca bırakmayan bozucu toplar, ellerinden düşmüş gibi yayılmış kumlar
İlerisi, göremediğimiz, henüz keşfetmediğimiz
Yüzü, gözleri ve saçları
Hangisini saysan borca bulaşık, hepsi için, bilinmeyen, hatta olmayanlar daha
Aklına ne gelirse söyle, onu da istiyorum
Tutuşmuş toprak birikintilerinin içindeyim bak
Suyun yükselişi akıl yitirten; vardiyanın dalgalarından geliyor
Burası bir, karın kıştan farkı yok, dağın çukurdan
Kanımın anasından uzanıyor
Bakarsın ki kurtulmuş kaçıp, devletin yüz binlerce sakini
Ben elimde çekicim, kulak arkamda birer kalemle yarım bir sarma
En ortasına yürüyorum
Hiç dünyalar gezmediğine inanıp, güneşin her saniyesiyle değişen ışıktan
Mevsim geçişi, farklı renklerden
Neyi bilirsem onun içinden, düşlerimde dolaşsın, koyacak yanlar bulup
Rezil bir caddenin sandalyesinde, bu dersi kutbun hakimine kim öğretti sanıla
Gözlerinin akı akmış, yüz elli adım ötesinde ciğerlerim ondan tıkalı
Seni görüyorum
Ne dil döksem küçümsenme meraklısı
En basiti tutunduğum su
Varlığıma tanıklığın onunla olsun diye
Öylece dururken ve izlerken sen, önce elin yükseldi yavaş yavaş, birkaç ömür sürdü her hareketi
Sonra yüzün eğildi biraz öne biraz yana,
Vücudun ileri yöneldi, hepsi birbiriyle buluştu
Mum tokatlarmış gibi sallandım o hareketiyle
Her an durulup yeniden coşmak, bir an duyup sağır kesilmek evrenin tüm gürültüsüne
Şiddetin doruğu kadar soğukken tüm dünya, bir anlığına sonsuza dek orada,
Mavinin isyanı kadar ferahlatıcı
Bilmem kaç avcının bıçaklarını çiğnedim de bitti duyulmayanlar
Üstüne ne söz edesim var karaca boynundan
Yalnız bu da yalnızca ilk baktığım andan
Ne de yüce görevlerden görev, ne büyük işlem
Ki bir saniye üçer çağ onları söylerken
Her açıdan bilmem gerek, dönmen ve dönmen
Orada her şey yitik, yol anlarının izi
Tükenmez bir yokluk başlıyor sırlı örekten
Sanı unutulmaz her kesit kesitten
Durağın ve balyozun en büyük kanıtı bu
Olmadıklarının, bilmediğimin
Ve bu yüzsüz cevelan hakkımdan geldi
Çırpınışları kanatsızlığından serçeler gibi
Fikri durmayan serin otlakların günlük örümcek yuvaları anlar
Usun nereden başlayıp neye yöneldiğini
Nitekim doğrulduğunda, kalkmaya başlayınca sen
İşte o, bambaşka bir ömrün hikayesi, saatimden gider yılları
Peşkirimin içinden çıkıp dökülür çatlaklara
Yayılımın toy bir kıyamet, bir tırnaklarımı söken, bir yüreğime saplanan
3 notes · View notes
fener-bekcisi · 4 months
Text
Tumblr media
dal kırık
bahçe talan
sularda yüzün
hangi âh, hangi melâl
yok şimdi
hayal
sabahları boyayan kuşlar mıydı
sonsuz suskunluktan gayrı yıllar
yıllar savrulmuş sanki sonbahar
düştü yok şimdi hüzün ve aşk
ben bu duvarı ördüm yıktım ördüm
dur gece dur akşam dur sabah
tak tak tak bu poyraz bu telâş
yağmurla örtüşür gibiyiz akşam
yüzün gök
yüzün yıldızlar
yüzün leylim
birlikteyiz işte hiç bitmiyor akşam
...
* Arif Ay
5 notes · View notes
baybaykus · 7 months
Text
▫️Araplar Puta taparken, Türkler Araplardan bin yıl önce Tanrı'yı biliyordu!
▫️Arapların putlara Perslerin ateşe taptıkları dönemden 800 sene önce, bir ve tek olan Tanrı’ya inanan Türk Hun Hükümdarları şu duayı okurlardı:
▫️Ulu Tanrı. Her şeyi yaratan Tanrı. Yenilmez, yıkılmaz, ölmez, bitmez, yitmez, yok olmaz Tanrı. Suyu donduran, buzu eriten, buzdan su yürüten, sudan ırmak coşturan, ırmaktan göl dolduran, gölde balık gezdiren Tanrı.
▫️Kuru derelere pınar koşturan, ota ağaca can yürüten, ottan ağaçtan çiçek çıkartan, çiçeklerden oğul veren, arıya bal yaptıran Tanrı.
▫️Günümüzü aydınlatan, gecemizi yıldızlarla süsleyen Tanrı.
▫️Bize yeni bir yıl veren Tanrı. Bu yıl bize bol ver, bolluk ver! Otumuz otlağımız bol ver. Kulunlarımız kuzularımız bol ver.
▫️Yapağımız yünümüz, yağımız sütümüz, peynirimiz, kımızımız bol ver.
▫️Yağmurumuz suyumuz, Avlağımız avımız bol ver.
Urısı, kızı oğulumuz bol ver.
▫️Anamızı balamızı, oğulumuzu kızımızı, gencimizi yaşlımızı, bu Kara Yer üzerinde hepimizi kara çorlardan sakla, işizlikten bizi esirge Yüce Tanrı.
▫️Yayımız yaman, okumuz şaşmaz, kılıcımız keskin kıl. Yağının başını munsuz, bileklerimizi güçsüz, yüreklerimizi umutsuz koma.
▫️Bahar geçsin yaz gelsin, yaz geçip güz gelsin,güz buduna yeğni gelsin.
▫️Kuzumuz,kulunumuz,oğulumuz çok olsun. TÜRK çoğalsın Acun üzre bey olsun.
▫️Aç, çıplak kalmasın, acun düzen dirlik bulsun.
▫️Yer ve gök ülüşü için, atalarımız tini için sunduğumuz iduklarımızı una.
Yüce Tanrı.
▫️TÜRK Budun ilsiz kılma, TÜRK Budun başsız kılma,
▫️TÜRK Budun töresiz kılma, Hun Budun yüzün yere vurma, TÜRK Budun tutsak kılma, hatun olacak kızlarımızı kun, bey olacak oğullarımızı kul kılma.
TÜRK budununu koru.”..
Ne kadar sade kalpten bir dua🙏
Tumblr media
6 notes · View notes
dianaa70 · 11 months
Text
Bir gök bir de yüzün...
2 notes · View notes
promisegrraveyard · 1 year
Text
Hiçbir şey yapmayacağım. Seninle savaşmaya gücüm yok artık. Senin yanında savaşmaya sevgim yok, ellerinle yok ettin, sana sevgim yok artık. Seninle barışmaya gururum izin vermez artık. Aklıma geldiğinde diye başlayamayacağım cümleye zaten hiç çıkmıyorsun, yaptığım yapabileceğim tek şey gökyüzünü izlemek. İzlerken gök yüzün gelir gözlerimin önüne. Önce iki damla yaş süzülür gözümden sonra hıçkırarak ağlarım. Sonra kendime kızarım. Önce ağladığım için kızarım sonra seni hala bu kadar sevdiğim için. Sahi, sen hiç mi sevmedin?
6 notes · View notes
venessaasblog · 1 year
Text
Karanfil gibi olsun kara çiçek gibi solgun yüzün. Durmadan akıyor kalbim ayaklarına bana karanlık bakma. Ağıyorum bir karanlık karayel saçlarını. çekme ülkemden nar yangını gözlerini. Hadi tut elimden gök gibi ölü kadar yalnızım. Erdem Beyazıt-yok gibi yaşamak şirinden
2 notes · View notes
1herzane · 2 years
Text
"Sözlerimle bıraktın Yusuf'un kuyusuna
Bir gök damlası yüzün uzaklaştıkca sonsuz
Sesin çekildi sesimden ağzım kumlar avazı
Kırk ayrılıkta sevdiğim..."
|Şükrü Erbaş
5 notes · View notes
rifat-4434 · 2 years
Text
Tumblr media
Güneş yüzün de güzel
Mavi gözlerin de.
Sevgi dilin de güzel
Aşk kalbin de.
Bahar tenin de güzel
Renkler ellerin de.
Yer ve gök seninle güzel
Deniz yüreğinde.
4 notes · View notes
forgettenvibes · 25 days
Text
Tumblr media
Gök yüzün de
0 notes