Tumgik
#şaraplar ve kitaplar
saraplarvekitaplar · 3 months
Text
Tumblr media Tumblr media
"kalbin gibi kalplerde ol hep"
56 notes · View notes
bilgeyim · 1 month
Text
Tumblr media Tumblr media
Dün harika bir kız günü geçirdim. 2 tane tatlıcıda tatlı denedik ve doğum günümü kutladık. Haftalardır görüşemiyorduk kendimizi şarap içmeye gitmiş halde bulduk. Birer kadeh içeriz diye gidip şişenin dibini gördük. Ne ara bitti anlamadım, ikinci kadehi içerken ağlıyorduk djdjdjdjd arkadaşımı şarap kesmedi üstüne bira ile cila yaptık (ne alaka bilmiyorum) O da kesmedi bu sohbet devam etmeli dedik ve bize gittik. El yapımı şarap içmeye devam ettik. Onun da dibini bulduk. Öğlene doğru uyanıp kahvaltı masasında akşamı ederken yine derin sohbetlere devam ettik. Ben anlattım o ağladı. O anlattı ben ağladım. Bu kadar aynı şeyleri yaşamamıza ve birbirimizi bu kadar iyi anlıyor oluşumuza üzülüp yine ağladık. Birlikte bir kitabı okumaya karar verdik, çünkü tek başımıza okumaya ikimiz de cesaret edememişiz. Dün Merlot içtik Anfora serisini sırayla içmeye karar verdik. Şaraplar ve kız kardeşlik çok güzel, kitaplar okuyarak iyileşmek de.♡
35 notes · View notes
irezumi06 · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media
Şaraplar ve kadınlar değil
ŞARAPLAR VE KİTAPLAR
35 notes · View notes
 Mayıs ayının müjdecisi. 16 yaşındaydım  ve adı Vahide'ydi sanırım. Aslında sanmıyorum, gayet net hatırlıyorum. Ortaokul arkadaşım yüzünden tanışmıştım onunla yılbaşına ilk sarhoş girişimde, kasabanın en güzel kızı demiştim onun için, değildi aslında ama o an demem gerekiyordu, saçları çok güzel kokuyordu 16 yaşımızı  bitirip 17ye girdiğimiz o gece. Çok grunge bir gecenin heavy metal düşleriyle kıvranıp durmuştuk ağzımızda fıstık taneleri ve ilk kez bitirdiğimiz bir şişe şarabın gururuyla. Her bardak bitiminde bir matador gibi oley diyorduk, o bana oklar saplıyor, ben ona şaraplar döküyordum fazla kırmızı şekilde.
Gitmemişti saçlarının o yağlı ve cılız fiziğine yapışan, alelacele sıkılmış saç şekillendirici spreyin ve kremlerin kokusu burnumdan uzunca süre. Galatasaray meydanı PTT postanesinden ona kart yolladığımı hatırlıyorum. Fazla dramatik bulmuştu 16yaş için, bunu söylemesi de fazla netti, kartpostalda Bukowski bir kadını öpüyordu elinde bira şişesiyle, ya da öpmekten fazlasıydı, benim gördüğüm sadece o olabilmişti.
Yeşilköy^de buluşmak üzere sözleşmiştik. Nasıl da heyecanlı bir öğleden sonrasıydı, Samatya meydanına koşar adım yürüyordum 1,3 km lik mesafeyi, son treni kaçıracağım sanki. O zamanlar ilk içtiğimiz şarabın hatrına " Efes güneşi" diye iğrenç bir şarap almıştım, henüz sigara içmiyordum, köpek öldüren nedir bilmiyordum, çünkü belediyelerin köpekleri zehirlemeyeceğini düşünecek kadar tuhaf bir romantizmde yaşıyordum ergenlik hormonlarının salınımlarını.
Kulaklarımda walkman ve son ses "whiskey in the jar"  Garın içinde buluşmuştuk, pek umutsuz bakıyordu , pek kendine güvenerek, pek beni yıkan , çantama doldurduğum tüm kitaplara nazire yaparcasına, şarap şişesine tüm hicivleri eksik görmeyerek.
kısa zaman geçmişti , elimdeki kitaplar, iade edilen kartpostal ve açılmayan, plastik mantarlı köpek öldüren şarapla başbaşa kalışımdan.
Çocukluğum gelmişti Beşiktaş iskelesinde öpmekten utandığım dudaklara, ben büyümüştüm ispanyol iç savaşıyla ve franco huzur içinde ölüyordu araba altında ezilerek ölen kedilerden intikam alarak. O gün sözleşmiştim bir isimle, ölüm için ve sonrasına, whiskey in the jar çalıyordu elimdeki papatya demetine, ayağında kırmızı "converse" pabuç olacaktı, benim kıçımda tayt kot pantolon. (uzun seneler sonra kırmızı converse pabuçlarım da oldu, kırmızı grunge gömleğim de)
Whiskey in the jar tam neyi ifade ediyordu , neyin metaforuydu  ya da sadece düzlüklerinde ve sonsuz yeşillerinde eğerlerinden kurtulmuş atların koştuğu bir İrlanda şarkısı mıydı, cevabını asla bilemedim. 
Vahide,  yegane bir biçimde  aslıma dönüş yaşatıyordu , mayıs ayında , mayıs ayını müjdeliyordu . Gitmediğim tüm şehirlerimin varlığında, yokluğumun kanser acıları yaşanıyordu, ve whiskey in the jar çalıyordu şişenin en dibinde. 
Köpekler hâlâ öldürülüyordu.
1 note · View note
melodi-blog · 3 years
Text
Tumblr media Tumblr media
Allah'ın insanlara bahşettiği saadet şu iki kelimede gizlidir ; Ümit Etmek ve Sabırla Beklemek..
46 notes · View notes
bikitapseverr · 4 years
Text
Tutunamayanlar'da; "Kollarımı açıp tüm insanlığı kucaklıyorum." diyen Oğuz Atay...
Tehlikeli Oyunlar'da; "Bütün insanlığı kucaklamak isterken, nerdeyse bu dünyanın altında eziliyordum." Diyerek bütün insanlardan umudunu kesmişti. Bu, hayatın en yorucu vazgeçişidir...🥂
16 notes · View notes
arslanizim · 5 years
Text
Tumblr media
Tut ellerimi kavuştur göğe, götür beni uçsuz bucaklara.
22 notes · View notes
ruhsuzcicek · 2 years
Text
Şaraplar ve kitaplar
5 notes · View notes
saraplarvekitaplar · 8 months
Text
Tumblr media Tumblr media
46 notes · View notes
muteriz · 3 years
Note
Saygı ve sevgilerimle değerli dostum gidiyorum Ali Lidarın gidelim şiirinide bu yüzden attım okul bitti uzun bir süre telefondan bilgisayardan ve insanlardan uzak kitaplar şiirler şaraplar sevgili radyom ve değerli dostum geceyle ve yalnızlığımın bile yalnızlaştığı uzunca bir vakit geçirmek için gidiyorum hoşçakal umarım şiir tadında bir geleceğin yıllanmış şarap tadındada izlerin olur insanlara iz bırakırken kitapları şiirleri ve şarkıları kullan unutma her temas iz bırakır 🍷sahir
Elveda 🍷🔗
Yolun, gönlün, ufkun açık olsun, özleyeceğim. Eğer dönersen haberim olsun mutlaka. Gönlünü hep göğe dön.
Var olduğuna şükrettirecek insanlar çıksın karşına hep ❤️🎈
2 notes · View notes
besiryldz · 4 years
Text
Sen yoksun ben yoksunum
Hiçbir şey yok hiç kimse yok
Varsa yoksa yine şarkılar
Yine kitaplar
Sen yoksun ben yoksunum
Hiç bir şey yok hiç kimse yok
Varsa yoksa eski bir gitar
Ve ucuz şaraplar
3 notes · View notes
kadehe-dolmus-gece · 4 years
Text
"Bende ne buldun?"dedi.'Umursamazdı kendini küçük görürdü hep. Yalnızlığa üzgünlüğe ve yıpranmışlığa alışmıştı sanki. Yorgun bakardı çoğu zaman biraz buruk biraz hüzünlüydü kahkahaları. Gökyüzüne ilgisi vardı severdi yıldızları çocukluğundan beri bulutlara dokunmak isterdi mesela. Sessizdi kitap okurdu genellikle , konuşmazdı pek yer yer güler insan içinde ağlamazdı. Sevmezdi de insanları zaten , ona göre insanlar kötüydü o kitap karakterlerini severdi onlar kusursuzdu fikrince. Güzeldi o ve bu güzelliği bedensel değil ruhsaldı yıpranmış bir ruhu taşımak en çok ona yakışırdı çünkü o gördüğüm en dayanıklı adamdı ruhuna ve hatta ruhsuzluğuna dayanabilirdi. Eski bir adamdı meselâ-zaten her şey yıllandıkça güzelleşmez mi?-gencecik yaşına yılları sığdırmıştı birnevi eskiydi kitaplar gibi eski şaraplar gibi eski şarkılar gibi eski... Onda pek bişey bulmamıştım aslında ben sadece onda kendimi bulmuştum o kadar.
7 notes · View notes
monthandnightbaby · 5 years
Text
az kişinin keşfettiği şarkılar,çok okunmamış kitaplar ve kırmızı şaraplar
24 notes · View notes
adderallreaders · 3 years
Text
Albert Camus - Düşüş I
07 MART 2020
1 yılda 5 yıl yaşlanmış olduğumu, çektiği fotoğrafları temize geçmek içim notelara girdiğimde farketmişim. Bu anın üstünden daha bir yıl bile geçmemiş. Nasıl 5 yıl gibi hissettiriyor.
Covid'e ve some terkedilme problemlerime bir hafta.
Hava güneşli, bunalıyorum. Asla çok arkadaşım olmadı ama iki-üç sevdiğim insanla bi iki bir şey içmeyi severim.
Kahve içeyim diye gitttiğim starbuckstan kahve alıp, macrodan beyaz şarap almamla hayat başka bir boyuta evrildi.
Plastik şişede anlaşılmasın diye içtiğim bazı beyaz şaraplar Tirilye'ye varana kadar cesaretimi yerine getirmişti. Bende yıllardır hiç gitmediğim ama yanına gelince beğendiğim mekana gitmeye karar verdim.
Hayır zaten çakır keyifim, güneş keyifli vuruyor, çocuklu aile sesi henüz yok. Canım sıkkın boğazım düğüm iki üç meze seçtim.
Oturdum tek başıma deniz kenarına, insan sesine katlanamayacağım ve asla geyik de yapamayacak bir halde olduğumdan kulaklığı taktım, elime kitap aldım. Bir bira söyledim.
Bu kitabı Ankara'daki evde bulmuştum.2011 yılında THY ile Athinaya uçarken, uçakta bu kitabı okuyordum. Yanımdaki çocuk da "uçakta okumak için çok manidar" demişti, net bi şekilde hatırlıyorum.
Neyse o zaman kitabın altını çiziyormuşum(?) teknoloji gelişmediğinden atalarımızdan kalan kitap okuma skilllerim bu kadarmış. İyi ki de çizmişim gerçi, ne kadar büyüyebiliyormuş insan onu farkediyor. Kelimelerin gerçek anlamlarını, içinde gizlediklerini çok sonra öğrenmişim.
Bu kitabı okurken çok keyifli ve çok keyifsiz kutupları arasında salınıyordum. Bu kitabı her zaman çok severim, bana içimdeki boşluk duygusunu hatırlatır. Sen ne düşünüyordun acaba yazarken?
Bazı alıntılar:
"Ama biliyor musunuz niçin ölülere karşı hep daha dürüst ve daha cömertizdir? Nedeni basittir! Onlara karşı artık bir sorumluluğumuz yoktır. Özgür bırakır bizi onlar, zamanımızı rahatça kullanabiliriz, sayguyu boş zamanlarımızda kokteylle sevimli bir metres arasına koyabiliriz. Bizi bir şeye yükümlü kılarlarsa, belleğe yükümlü kılar onlar, bizimse belleğimiz zayıftır. Dostlarımızda sevdiğimiz, taze ölüdür, acılı ölü, heyecanımız, eninde sonunda kendimiz!"
"Her şeyi unutuyordum, ilk önce kararlarımı. Aslında hiçbir şeyin önemi yoktu. Savaş, intihar, aşk, sefalat, koşullar beni zorladığı zaman bunlara dikkat ediyordum gerçi, ama nazik ve yüzeysel bir biçimde. Kimi zaman, en gündelik nitelikteki yaşamıma yabancı bir davaya tutkuyla sarılır görübüyordum. Ama aslında ona katılmıyordum, tabii, özgürlüğümün zorlandığı zamanlar dışında. Nasıl anlatayım? Dünya kayıyordu. Evet, her şey kayıp geçiyordu üzerimden."
"...köpekler gibi, ama her gün sağlamca yerinde duran kendim. Böylece yaşamın yüzeyinde ilerliyordum, sözcükler içinde, hiçbir zaman gerçek içinde değil. Tam okunmamış o kitaplar, tam sevilmemiş o dostlar, tam gezilmemiş o kentler, tam sarılmamış o kadınlar! Sıkıntıdan ya da dalgınlıkla bir takım el kol hareketleri yapıyordum. ... Bense unutuyordum. Kendimden başka bir şeyi hiçbir zaman anımsamamışımdır ben."
"Kadın dostlarımızın Napolyon Bonapart'la şu ortak yönleri vardır ki, herkesin başarısızlığa uğradığı yerde başaracaklarını sanırlar hep."
"Yorgunum itiraf edeyim. Konuşurken ipin ucunu kaçırıyorum, dostlarımın övmekten hoşlandığı o zihin açıklığım kalmadı artık. Dostlarım diye de ilke olarak söylüyorum zaten. Artık dostlarım yok, yalnızca yardakçılarım var."
".. biz kendimizden iyi olanlara nadir olarak bel bağlarız. Daha çok onların toplumundan kaçarız. Tersine, çoğu zaman kendimize benzeyen ve zayıf yanımızı paylaşan kismelere açarız içimizi. Demek ki kendimizi düzeltmeye ya da iyileştirmite istemeyiz. Yalnızca acınmayı ve yolumuzda cesaretlendirilmeyi dileriz. Kısacası, biz hem suçlu olmaktan çıkmayı, hem de kendimizi arıtmak için baça göstermemeyi isteriz."
0 notes
violetmeu · 4 years
Text
Ben hangi gelecekteyim. Ölmeden önce gördüğüm , şu anda tahmin ettiğim birsürü olaylar var. Kaç kere bu hayatlara girip çıktım... Sadece neye inanmalıyım bilmiyorum. Bazen olaylar yine aynı kalıyor istesem de degistiremiyorum. Bazen ise küçücük şeyler gidişatı değiştiriyor. Sadece ölmeden önce birçok yaşamımdan birini tekrar yaşamayı seçtiğimi hatırlıyorum ve bu hangisi bilmiyorum. Tahmin ediyorum evet ama "O" olmadan nasıl katlanabilirim bilmiyorum. Yüzünü avuçlarımin arasına alışımı, dudaklarını, saçlarını.. ve elimi tutuşunu hatırlıyorum. Onunla yaşadığım anları... ama çok çabuk değişen bir zaman ile karşı karşıyayız. Gözlerinin içine sabahtan akşama kadar baktığım zamanları özlüyorum. Belki uzun zamanlar geçecek belki gelmeyecek geleceğim. Ya şaraplar ve kitaplar ile bir izbede yaşlanacağım ya da onunla. Ki üniversite biter bitmez hemen memlekete dönme sebebim buydu, dünyada olacaklar. Bi ihtimal ile seninle tanışmayacağım gelecekteyim. Ama ben yine de sana karşı hep aynı duyguları hissedeceğim.
Tumblr media
Ailen ve sen, kendinize iyi bakın.
Seni yüzyıldır tanıyor gibiyim. Bir yüzyıl daha bekleyecek gibi..
0 notes
ol0jhy-blog · 12 years
Text
Sevgilinize hediyeyi burcuna göre seçin
Sevgiliniz için özel olan bir günde sevgilinize en anlamlı hediyeyi vermek istiyorsunuz ve bu konuda kararsız kaldınız diyelim. O halde onun için en anlamlı hediyeyi bulmaya burcunu dikkate alarak başlayabilirsiniz. Her burcun hediyesi farklıdır. Eğer siz de “Sevgilime ne alsam?” diye kara kara düşünenlerdenseniz, aşağıdaki rehbere göz atmalısınız. İşte burca göre hediyeler… Koç Maceracı Koç’lar için, sportif hediyeler seçmelisiniz. Spor malzemeleri. Kol saati. Rüzgarlı havada bile yanabilen çakmaklar. Kırmızı kazak. En sevdiği müzik grubu veya kişinin CD serisi. Ev dekorasyonu için maket arabalar. Metal mutfak dekorasyon malzemeleri. Ansiklopedik kitaplar. Boğa Bu esprili insanlar için, yemek yemek en büyük hobidir. Ellerinizle hazırladığınız bir sofra. Sade büro malzemeleri. Yumuşak dokulu kazak, terlik, battaniye gibi ev yaşamını bütünleyen eşyalar. Ödüllü filmlerden oluşan bir koleksiyon. İkizler Yeni düşüncelere açık olan İkizler, teknolojik eşyalara bayılır. Cep telefonu. Zekâ oyunları, kelime oyunları. Ses kayıt cihazı. Play Station. Çok fonksiyonlu kalemler. İlginç görünümlü radyolar. Yengeç Sevecen Yengeçler için hediyenin ne olduğu önemli değildir. Fotoğrafınız, fotoğraf makinesi, albüm, resim çerçeveleri. Deniz gibi çağrışımlar sağlayan dekorasyon malzemeleri, tablolar. Çanta, cüzdan. Aslan Şımarık Aslanlar için hediye çok önemlidir. Orijinal parfümler. Seyahat aksesuarları, deri büro aksesuarları. Kaliteli viski, puro, sigara aksesuarları. Altın veya altın kaplama anahtarlıklar, kol düğmeleri. Orijinal el işlemesi tavla. Başak Sağlığına düşkün Başakların en sevdiği hediyeler arasında, parfümler yer alıyor. Hafif kokulu limon esansı ağırlıklı parfümler. Kişisel gelişime yönelik kitaplar, kitap ayraçları. Düzenli olma duygularını tatmin edebilecek dolaplar. Saç-sakal bakım aletleri. Bornoz. Kum saati. Terazi Estetik duyarlılığı çok gelişmiş bu zarif insanlar için yine zarif hediyeler seçmelisiniz. Orijinal tablolar. Bardak altlıkları. Saç şekillendirme setleri. Şarap. Parfüm. Mavi gömlekler. Dinlediği müzik grubunun son çıkan CD’si. Akrep Sivri dilli Akrepler, sıcaklık hissi veren her şeye bayılırlar. Tarzına uygun giysiler. Seks oyuncakları. Zarf açacağı. Kamera, büyüteç, ses kayıt cihazı. Korku ve gerilim filmleri, romanları. Yay Gezmeyi, yeni kültürler tanımayı seven Yaylar, çantalara bayılırlar. Seyahat aksesuarları. Ok ve yay şeklinde rüzgar çanları. Piknik malzemeleri. Özel olarak bekletilmiş şaraplar. Pahalı takılar. Oğlak Disiplinli, sabırlı, kararlı güvenilir ve çalışkan olan bu ciddi, ağırbaşlı insanlar için ağırlığı olan, kullanışlı, ciddi hediyeler seçmelisiniz. Markalı giysiler. Kaliteli spor ve trekking malzemeleri. İsveç çakısı, kanyak matarası. Saksı ve canlı bitkiler. Masa çakmağı. Ahşap resim çerçevesi. Pahalı bir şişe şarap. Boyun yastığı. Kova Kova insanları için, ilk görüşte “farklı” diyebileceği hediyeler bulmalısınız. Teleskop. Elektrikli su ısıtıcısı. Orijinal kül tablaları. Fotoğrafçılık malzemeleri. Soyut tablolar. Matematiğin tarihsel gelişimini veya son buluşların anlatıldığı kitap ve ansiklopediler. Moda olmayan kıyafetler. Balık Duyarlı balıklar, hediye olarak ne alırsanız alın mutlu olacaklardır. Tütsü, tütsü tahtası. Sufi ve klasik müzik CD’leri. Yağlı boya seti. Sanat ansiklopedileri. Elektronik eşyalar. Scanner veya printer. Ufak biblolar, heykeller. VCD player ve Türk filmlerinden oluşan bir koleksiyon.
0 notes