Tumgik
#çağ
matempapatyasi · 2 months
Text
Belki de yanlış zamanda yaşayan bir insanım, bu yüzden çevremdeki her yerde sahtecilik kokusu alırken, bunu çevremdekilere hissettiremedim.
Tumblr media
10 notes · View notes
delipsikolog8888 · 3 months
Text
böyle bir çağın insanı olmak hepimize imtihan olarak yeter
12 notes · View notes
dilhunbiri · 9 months
Text
Çağımızın yürek yakan gerçeği; "Dert çok Hemdert yok"
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
40 notes · View notes
wehuzunngeldi · 6 months
Text
önünü alamıyorum bu kör gidişlerin yollarda,
herkes bir yere gidiyor önünü alamıyorum,
çaresiz direniyorum bu dönüm noktalarında
kimse elini uzatmıyor.
bir gürültülü yaşamağa gidiyor dünya
boşalan bir deniz gibi.
bu sesler ormanında kaybolan bir çağ bu.
12 notes · View notes
1vaveyla · 2 years
Text
Tumblr media
Müslüman, çağın gözüyle İslam'a bakmaz. İslam'ın gözüyle çağa bakar..
71 notes · View notes
hkm21 · 8 months
Text
Çağın en karmaşık haline biz denk geldik daha ne olabilir ki
12 notes · View notes
felsefesitesi · 10 months
Text
DMY Felsefe yeni yazı
DMY Felsefe, yeni felsefeler :) : https://www.dmy.info/aptallik-caginda-miyiz/
Aptallık çağında mıyız?
Tumblr media
İşte bolluk, bilgi, sosyal medya, mekan, küreselleşme ve daha nicelerinin çağındayız; bu mucizeler için yoksunluğun zirvesine, dolayısıyla aptallığın da altın çağına sahibiz. Fırsatların bir bedeli olması şaşırtıcı değil. Rahatlık bizi geride bıraktı, konfor bizi yatalak etti. Zevkler bizi zevk arayan, başka faaliyetler aramayan bireyler haline getirdi. “Rahatlık hırsı öldürür. Hedeflerinizin ve hayallerinizin peşinde koşarken rahatsız olun ve buna alışın.” Robert T.Kiyosaki Hayat konforla ilgili değil, rahatsızlıkla, yaratma rahatsızlığıyla, meydan okumayla, başarıyla, deneyimle ilgili. Kolaylık için yaşamıyoruz, zorluk için yaşıyoruz. Oyunlarda, günlük etkinliklerde veya herhangi bir mücadelede zorluğu her zaman daha yüksek bir seviyeye ayarlıyoruz; sadece üstesinden gelmek için. Onlar için
7 notes · View notes
keremcatak · 11 months
Photo
Tumblr media
"başımı tutup artık geçsin diyordum artık geçsin bu benim seninle gidip diğeriyle döndüğüm çağ bu benim sana durup kendimle yürüdüğüm yeryüzü bu benim seninle uyuyup başkasıyla uyandığım dünya artık geçsin"
~Seyiyidhan Kömürcü~
7 notes · View notes
birtubi · 9 months
Text
canım sadettin ökten hocamın bir videosuna denk getirdi tevafuk bugün beni. diyor ki, ‘ben bu çağın tam ortasındayım.’ evet dedim, ben de bu çağın tam ortasındayım. bu çağda dünyaya gelmiş olmamın bir anlamı var. bir sürü pislik, kötülük, nefret, zorluk mu var? hangi çağda yoktu ki? insanoğlu hep aynıydı aynı gidiyor. ben bu çağın insanıyım, bu çağda dünyadayım. öyleyse ben bu çağa ne verebilirim? ben bu çağda ne yapabilirim? bir umut olabilir miyim kendi başıma? herkes kendi başına bir umuttur, önemli olan farkına varıp koca bir umut denizi oluşturmakta.
2 notes · View notes
naz-7 · 2 years
Text
Nasıl bir devirdir ki bu;
İnsanlar arasında olmak, hayvanlar arasında olmaktan daha tehlikeli.
~Nietzsche~
Tumblr media
9 notes · View notes
ibretliksozler · 2 years
Text
Çağ dirilerin ölülerden daha hızlı çürüdüğü bir çağ.
Tumblr media
2 notes · View notes
hkn262 · 2 years
Text
İnternetten üç beş satır okuyup bir iki video izlersin ve dönüşüverirsin. O konunun uzmanı olursun , profesörler eline su dökemez , her şeyi herkesten çok bilirsin. Anlatırsın da anlatırsın , susmak nedir bilmezsin. Cehaletle bezenmiş aptallık , çağın vebası !
2 notes · View notes
delipsikolog8888 · 5 months
Text
yanlış çağla yaşamanın stresindeyim
6 notes · View notes
mucahidgulsari · 3 months
Text
youtube
0 notes
seslimeram · 1 year
Text
Hayat Dönüştürülürken
Tumblr media
Çekimser kalınamayacak bir raddede hayat mefhumu dönüşüme tabi tutuluyor. Asgari bir yaşam hakkının, refah söyleminin yükseltildiği iş bu zaman akışında günbegün gerilediği bir dünyada dönüşüm yoksunluk olarak sabitleniyor. Milenyumun salgın öncesi ve ondan sonrası olarak acayip bir medyuma dönüştüğü dünya tezahüründe hayatiyet hep tersine ama her durumda tersine yontulur. Yoksunluk, eksiltme, bitimsiz bir sınama hali içinde, norm, normatif yerle bir edilirken cerahat el üstünde tutulur. Normalleşme nam tevatür bir biçimde zikredilirken varılan eşik artık tersinden bir yıkım halidir, anormalliğin ortasına demirlemektir. Normalin tersten kurulumu, cerahatin boyunduruğu altında, ceberut aklın sunduğu her türden yıkıcılığı ihtiva etmektedir. Güncelin bitmemiş olan pandemi sürecini de göz önünde bulundurduğumuzda, sermaye için sıradanın heder ettirilmesi meselesi bir örnektir. Patavatsız sermayenin kanlı çarklarının dönebilmesi, daha da yoksunluk içinde kalakalan bir halkın var edilebilmesi, asgari yaşamın, açlıktan ötesi olmamasına rağmen tamah edilmesinin buyurganlığı ve nicesiyle o anormallikler silsilesi, bir normal kılınır. Bunlarla bir dünya bina edilir.
Yeni Devlet 3.0 diye pazarlanan neoliberal politikalar hal ve ekseninde cerahat isteminin, tahakküm nesnelliğinin pek çok tezahürü var edilir. Bir istikamet dahilinde düzen için her şeyin var edildiği / deneyim kılındığı bir gayya kuyusu inşa olunur. Çoraklaşan dünyanın suna geldiği her şey cerahatin kılınır. Hemen her gün fecaatindir. İnsana sair ona ait kılınanın her yandan her açıdan mahvedilmesinin sembolik değil doğrudan güncelliği de bu dönüşümü bildirir. Her devinim bir yenilenmeyi yanında getirirken bu araf dahilinde olan biten her şey kısır bir döngüdür. Bütün yenilenmiş, yeni yüzyıl mottosu zikredilirken bu tahakküm, kesintisiz fecaat halinin istikameti kalıcı kılınır. Tümüyle normalin yıkıldığı bir tahayyül eşiğinin çoktan geçildiği, bin dokuz yüz seksen dört kurgusunda icrası satır satır aksettirilen o figüratif, denetleyici, gözetleyen, tehditkar devlet binasına devam edilir.
Türlü kepazeliğin, al takke ver külah sermaye transferlerinin, bir dolu yoz / yobaz temsili ihtiva eden saadet zincirlerinin, devletin malını öyle de yiyelim böyle de yiyelim diyenler ve fazlasının sunduğu her şey o vatan, millet, sakarya içinde örtbas edilendir. Artık gizem taşımayan bir baş amir ve şürekasının yirmi bir yıllık iktidar pratiğinin söğüşleme, sonsuz bir iç etme, rant ve kaynak yaratarak kendi ve ekkaliyetini refaha erdirmek olduğu bahsini az ötede değil her gün yaşayarak kanıtlıyoruz. Daha geçenlerde mafya kayıtlarında rezili rüsva olan bir vekil bozuntusunun, eşinin başkanlık hesaplarından birisine, bir namı açık ve seçik pezevenk olarak ilan edilmiş bir zata milyonlarca liralık para transferi mesela ol yeni yüzyılın neresine dahil olabilir. Küçük kamu kaynaklarının hamili kart sahibinin hem yakını, hem akrabaları, hem ustalıkla işlenmiş bir hemşericilik kurgusu vs. ile yüz binleri aşana bir haramzade, iki üç maaşlı tiplemelerin çıkmasına vesile olduğu bir zeminin her nesi yenidir misal. Baş amirin yakın arkadaşına ait bg madene verilen iki teşvikle 1,2 milyar kaynak aktarımı öngörülmesi necidir misal. Beşli çetenin sayıca beş bildirilip, resmen bir ahtapot gibi kamu kaynaklarının handiyse hepsine ortak, söğüşleyen bir çete, yapı olmasının neresi hangi yeni yüzyılı var edecektir. Ucubelik bir sarmala rehine kılınan yerde, bir yarının daha şimdiden tükettirilmesi bunca gerçekken, sandık mefhumu laf ola torba dola bir goy goy malzemesine dönüştürülürken ucuza kapatılmış hayatların hesabı ne olacaktır misal? Tümüyle umutsuzluğa rehin edilmiş hayatların akıbeti ne olur, olacaktır, misal?
Diken.com.tr’den aktaralım: “Eski başbakan AKP’li Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım ve il jandarma komutanıyla bir giyim mağazasında çekilen fotoğrafıyla gündem olan Erzurum Valisi Okay Memiş, ‘yanlış bir algı oluşturulduğunu’ iddia etti: “Kendisi de kilolu biri olduğu için her yerde fotoğrafta göründüğü gibi oturuyor. Bize karşı lakayt bir tavır olsa, bunu ben fark ederim.”
Halk TV yazarı İsmail Saymaz, Erkam Yıldırım’ın Erzurum’da bir mağazada otururken karşısında Erzurum Valisi Okay Memiş’i ve İl Jandarma Komutanı Albay İlker Şimşek’i dizdiği fotoğrafı paylaşmıştı.
Gündem olan fotoğraf sonrası Erzurum’a dair yerel haber sitesi Pusula Gazetesi’ne konuşan Vali Memiş, şunları dedi: “Ben Erkam Yıldırım’ı şahsen tanımam etmem. Kendisiyle ayrıca bir bağım, görüşmüşlüğüm yok. Erkam Bey 13 Ocak’ta Erzurum’da düzenlenen Binbir Hatim duasına katıldı. Orada da hayır için yemek vereceğini söylemiş, ben de orada öğrendim. Göründüğü gibi bir durum söz konusu değil.
Camiye yakın olan bir mağazada soluklanmak için 10 dakika oturduk. Durum bundan ibaret. Mağaza içerisinde de herkesin rahatça oturabileceği bir alan yok. Sadece 10 dakikalığına oturduk. Kendisi de kilolu biri olduğu için her yerde fotoğrafta göründüğü gibi oturuyor. Bize karşı lakayt bir tavır olsa, bunu ben fark ederim. Sadece bir anlık çekilmiş bir fotoğraf karesi durumu nerelere getirdi. Moralim bozuldu. Bu şehir için yaptıklarımız belli, çalışmalarımız belli. Böyle olayların bunların önüne geçmesini istemiyorum. Olay çok yanlış anlaşıldı. Orada yüzlerce insana hayır yemeği veren kim olursa olsun aynı masada oturur, teşekkür ederim. Bunun şahsın kendisiyle bir ilgisi, ayrı bir ihtimam durumu kesinlikle yok.”
Peker’in iddialarında gündeme gelmişti
İktidar hakkında çektiği videolarla gündem olan organize suç örgütü lideri Sedat Peker, bir videosunda, Erkam Yıldırım’ın ‘kokainin yeni güzergahını belirlemek için geçen ocak ve şubat aylarında Venezuela’ya gittiğini’ öne sürmüş, KKTC’de yaşayan Halil Falyalı’nın misafiri olduğunu, ‘ülkeyi uyuşturucu trafiğinin merkezi haline getirmeye çalıştıklarını’ iddia etmişti.
Binali Yıldırım ise oğlunun bu ülkeye sağlık malzemesi dağıtmak için gittiğini, uyuşturucuyla kendilerinin yan yana getirilemeyeceğini söylemişti.”
Tümüyle dönüştürülen ülkenin garabet halini sunan bir karşılaşma var edilir. Herkes oradadır, her şey ortadadır. Devletin şimdiki sahiplerinin her nasıl çeteleşmiş olduklarını göstere gelen, emir demiri keser yollu hizada tutma hallerinin, binbir numarayla nasıl da kendilerini sağlama alıp, o devlet denileni kendilerine çiftlik kıldıklarının nişanesidir. Bir yandan da bir memurun, resmi siyasetin dümen suyunda ilerlerken, patavatsızca teslimiyet sergileyip, amaç / maksat diye nutuk çekmesinin boş yere hali dökülür. Bir kere daha Erkam Yıldırım ve avenesinin milyarlarca dolarlık servetlerinin her nasıl bir yozlaşmayı da beraberinde barındırdığı açığa düşer. Böyle bir temsiliyet ile bu kadar afaki bir biçimde yavuz hırsızlar elinde kalakalan ülkenin de istikametinin de halinin de bugünü gibi yarınının da hiçliğe çıkması boşuna değildir. Bu kadar afaki bir cürüm halin ortasında salt o isim de değil her yanda çıkagelen yüzlerce örnek, bir suç kataloğunun tam teşekküllü hatıra deftercisi olagelen suç işleri bakanından en alttaki bürokrat ve memurlara bir zihniyet elinde memleketin heder olunması güncellenir. İyi de nereye kadar!
Ferit Aslan’ın Medyascope’daki haberidir: “Kandıra Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HalklarınDemokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’a kendini Selahattin Demirtaş’ın avukatı olarak tanıtan bir kişinin annesinin kaza geçirip ağır yaralandığını söylediği aktarıldı. Avukat Mahsuni Karaman, Demirtaş’ın başına gelen olayı hatırlatarak, “Bu aşağılık kötülük organize olduğu kesin” dedi.
Edirne Cezaevi’nde bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı, eşi Başak Demirtaş olarak arayıp, kaza geçirdiklerini ve büyük kızının ağır yaralandığını söyleyen kadın hakkında açılan soruşturmanın takipsizlik ile sonuçlanması tartışılırken, aynı durumun eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın da başına geldiği ortaya çıktı. Yüksekdağ ile cezaevinde iken hiç görüşmeyen ve Selahattin Demirtaş’ın avukatı olarak tanınan Mahsuni Karaman’ın adının kullanılarak Yüksekdağ’ın arandığı belirtildi.
Konuyu, sosyal medya üzerinden Demirtaş’ın başına gelen olayı hatırlatarak paylaşan Karaman, “Bir süre önce kendini avukat Mahsuni Karaman olarak tanıtan bir kişi Kandıra Cezaevi’ni arayıp Figen Yüksekdağ’ın ailesiyle ilgili de benzer beyanda bulunmuştu. Bu aşağılık kötülüğün de organize olduğu kesin” dedi.
Medyascope’a konuşan Karaman, söz konusu kişi ile ilgili Yüksekdağ’ın avukatlarının suç duyurusunda bulunduğunu belirterek, “Ben hiç Figen Yüksekdağ ile görüşmedim. Yaklaşık iki ay önce benim adım kullanılarak aranıyor ve annesinin kaza geçirip ağır yaralandığı söyleniyor. Bu işin organize olduğuna inanıyorum” diye konuştu.
Ne olmuştu?
Demirtaş’ın bulunduğu Edirne Cezaevi’ni arayan bir kadının kendini Başak Demirtaş olarak tanıttığı ve Selahattin Demirtaş’ı ziyarete giderken kaza geçirdiklerini ve büyük kızının ağır yaralandığını söylediği öğrenilmişti.”
Hayat öyle ya da böyle değil doğrudan bir biçimde yıkımla, bunca bariz kötülükle bir ve beraberce kötürüm kılınıyor. Cerahat el yükselttikçe, var edilmiş olagelen aksamın, her bir durumda yeniden türetilen şiddet seremonilerinin üstüne bir de bu psikolojik şiddetin bambaşka tezahürleri var ediliyor. Bir biçimde bitimsiz Kürd nefretinin en olmadık ham şiddet pratiklerinden bir başkası, dışarısı ile iletişim imkanı bulunmayanların yakınlarına dair asparagas haberlerle yapıla geliyor. Hakkaniyet, hukuk ve adalet tahayyüllerinin tüm o güdümlü yargı eliyle lime lime edildiği bir ülkede var edilmiş kötülüğün üstüne bir de bu çıkagelir. Deneyimlenmiş, daha önce tahayyül olunmuş, her zamankinden de ağır olan bir istikametle, dün Demirtaş, bugün Yüksekdağ’ın canı yakılmak istenir. Bunlarla bu hal ve korkunç tahayyüllerin refakatinde bir ülkenin dönüşümü sağlama alınır. Bugünün ülkesinin dünyadaki pek çok örnekten ayrıştıran en önemli ayrıntının tüm o didaktik, tekrarlana tekrarlana ezber edilmiş mahvetme retoriklerini, din, iman, vatan ve millet şakımaları ile süsleyerek yeniden yutturabilme istemidir. Hayat dönüşüme enikonu tabi kılınırken bu sağcı / pragmatist söylemin / eylemin yekunda var ettiği yenilenme de kof bir laf kalabalığından başkası olmaz. Bütünüyle çürüyor şimdi menzil. Birbirinden beter ola gelen hallerin rehini kılınıyor bir menzil. Hayat mefhumu bir seçim gümbürtüsünde bir kere daha mahvedilmek isteniyor. Neresinden bakarsanız, nasıl okursanız, ne şekilde yaşarsanız, yaşamı sorgularsanız o hallerde / o kısımdan bu hayat imecesi tükenişe rehin ediliyor. Böyle bir yol, böyle bir yön, böyle bir ülke olabilir mi, sahiden?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Boğaziçi Üniversitesi Direnişinden v/ Yeni Yaşam Gazetesi
Tumblr media
0 notes
kanalmalatya · 2 years
Text
Yargı dizisinin fragmanı yayınlandı! Yargı yeni bölümde neler olacak?
Yargı dizisinin fragmanı yayınlandı! Yargı yeni bölümde neler olacak?
Kanal D’nin her hafta beğeniyle takip edilen ve reyting rekorları kıran Yargı, hikayesi ve oyunculuklarıyla konuşulmaya devam ediyor. Ceylin’in (Pınar Deniz) “Ne yapardın mesela, bana bir şey olsaydı?” sorusuna, Ilgaz (Kaan Urgancıoğlu) “Ölürdüm” diye cevap veriyor. Ceylin’in “Herhalde bu zaman kadar kimse beni senin kadar sevmemiştir. Seni çok seviyorum” sözlerinin ardından ikilinin aşk dolu…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note