Tumgik
maidurak · 1 month
Text
Bırakabildiğin an özgürsün demiş buddha. Bırakmak mutluluğu öğretir insana. Bırakmayı gözlemledim bu aralar. Öyleki derine işlemiş bir tutunma haliydi deneyimlediğim. Bırakabilirim dedim ve denedim. Denemekten kim ölmüş?
İzledim tepkilerimi. Bir anksiyete tuttu içimi. Bir sıkıntı bastı mideden yukarı. Onu da izledim. Dedim bakalım ne olcak? Ne oldu biliyor musun? Hiçbirşey. Kendi kendine geçti gitti. Sonrasında huzur kaldı geriye. Yaşadığım anda mutlu oluverdim. Buddha haklıymış. Denedim gördüm.
Aşırı önem arz eden herşey bırakılabilir. En kötü bırakma eylemi denenebilir. Zor değil. Küçük bir cesaret atışı, tatlı bir akışına bırakma hali. Bir bakmışsın olmaya başlamış. Vücut tepkiler verir.
"Geri al şunu, napıyorsun sen? Kendine gel." gibisinden söylemler işitirsin duygularından. Ama onlarda gelir geçer. Sonra bakmışsın giden gitmiş ama gittiği yere konulabilir istenirse. Biliyorsun. Farkındasın. Sadece o açılan boşluğa bakıyorsun. Ve oraya huzur sızdığını görüyorsun. Bu da anlamı yaratıyor.
Anlam izlemekten doğuyor, huzura izin veriyor izleme hali. Dahil olmamak deniyor buna. Tanık olmak deniyor. Olan biteni TV izler gibi izleme hali. Anksiyete bile önemini yitiriyor. Bırakmaya direnilen şeyin öneminin acısı bir bakıma anksiyete. Önem vermekte acı veriyormuş insana meğer.
Acı sadece negatif yorumladıklarımız değil. Bize pozitif görünenlerde acıya güç verebiliyor. Sırlarla doluyum. Kendimi görmek güzel hissettirdi.
Falan filan bir not daha işte... ;)
Tumblr media
2 notes · View notes
maidurak · 2 months
Text
Geçip giden zamandır biliyorum. Bu zamanda hayatıma bakıyorum.
Ne yaptım?
Ne yaptılar bana?
Düşünüyorum...
Geçen süreçte olgunlaştığımı farkettim. Beni olgunlaştıran insanlardı sandım. Ama bendim. Onlarda gördüğüm kendiliklerimdi bunu yapan.
Bir el değsin de beni büyütsün, geliştirsin, ileri görürsün diye bekledim. Beni ilerleten yine bendim. Yaptıklarım. Eyleme döktüğüm herşey.
Üzüldüm, kahroldum, ulu orta bırakıldım. Ama devam etmesini bildim. Bildiğim yoldan yürüdüm. Başkaları bana iyi gelir sanıyordum. Bana iyi gelende bendim, bana zarar verende yine bendim.
Ben ölüp ölüp dirildim. İsyan ettim. Ağladım, zırladım. Ama yine de bu süreçten kendimi sokduğum gibi kendim çıkardım. Üzüldüm ama üzülmeye devam etmemeyi yine kendim sağladım.
Şu sıralar bir karar veriyorum. Verdiğim karar kendime verdiğim bir sözün eyleme geçme taşı. O taşı devirdiğimde kendime ördüğüm buzdağı yıkılıp denize karışacak. Akan su deniz canlılarına besin olacak.
Kendime saygı duyacak mıyım yoksa kendimi saygısızca yargılayacak mıyım? Dur diyecek miyim geçmişime. Kendime yaşattığım onca şeye dur diyecek miyim? Kendime hak ettiğim güzellikleri verecek miyim?
Kendimi seviyor muyum sahiden? Bu sorunun cevabı içimde sessizce bir bekleyiş gibi. Seviyorum deyip kolayca yalan atabilirim. Ama gerçekten seviyor muyum? Sevmiyorsam neden sevmiyorum?
Bir bilinmez kutu gibiyim kendime karşı. Açıldığında içinden çıkacaklar korkutuyor gerçeğimle yüzleşmemek isteyen parçamı. Sorular net, cevaplar kutuda. Açmalı mıyım? Açmamalı mıyım?
Mesele bundan ibaret işte...
Tumblr media
0 notes
maidurak · 1 year
Text
Aynı döngüyü yaşıyorum sürekli. Bir bekleyiş hali içindeyim. Beklediğim şeye ulaşamadığım bir bekleyiş bu. Sonunda elde ettiğim şey daha fazla boşluk hissi.
Kalbimin yerinde bir karadelik var. Pozitif duyguların hepsini emiyor. Yanında hiçbir cılız ışıltı barınamıyor. Bana bir süpernova lazım. Ancak o zaman kalbimin amansız derinliği ışıltıya sahip olabilir.
Beni her gün patlamaya hazır bir yıldız gibi asice ve korkusuzca sevebilir misin sevgili? Üzerimdeki siyah bilinmeze dayanabilir misin varlığının ışıltısıyla? Beni yeniden güneşe döndürür müsün?
Sana her yazdığımda umut ediyorum. Her seferinde aynı umutsuzluğu yutuyorum. İlgisizliğin midemde gaz yapıyor artık. Acı su canımı yakıyor. Sessiz reddedişlerin ölmek isteyişlerimi güçlendiriyor. Beni vazgeçirecek sebepler bulmakta artık zorlanıyorum.
Kendi içime doğru patlamak üzereyim. İçin için tütüşlerim içerden püskürmeye hazırlanan bir volkan gibi. Kabuğumu parçalamak için can atan bir lava akıntısına dönüşüyor histerim. Gel kurtar artık beni. Izdırabıma son ver. Beni bana yeniden bağışla varlığınla.
Tumblr media
20 notes · View notes
maidurak · 1 year
Text
İş hayatını uyuşturucu etkisine benzetiyorum. İnsanlar çalışırken unutuyorlar yaşadıkları kötü anıları. Bu alkol bağımlılığına benziyor. İş insanları aslında bir çeşit bağımlılık hali yaşıyorlar. Uyuşmak için her gün çalışmaya koşuyorlar. Çalışırken unutuyorlar, unuturken hayallere dalıyorlar. Gelecekte kazanacakları parayla yapacakları pozitifliklere tutunuyorlar.
Varoluşsal bir sorun bu. Ölünce cennete gitmek için yapılan iyiliklere benziyor. Birikilen para bu iyilikler, yapılan pozitif eylemler cennet hali... İş oluyor din. Anlam arayışı uyuşturma mekanizması ile yeni yerini buluyor.
Bunu terk etmek ise cehennemvari hisler veriyor insana. Çünkü öncesinde unutmak için kaçtığı sorun orada onu bekliyor hala. Sadece hisleri uyuşturmuştu bir süreliğine. Bırakınca kaldığı yerden devam ediyor acıtmaya.
Geçiyor hayat uyuşmalarla. Kimi arıyor dininde, kimi arıyor işinde gücünde anestezisini... Ölüyoruz günden güne kendi içimize doğru. Bir karadelik misali çöküyoruz kendi karanlığımıza. Işık illüzyonunda trajedimizi unutmak için yaşıyoruz.
Tumblr media
8 notes · View notes
maidurak · 1 year
Text
Bayramların tadı tatlıdır derler. Bende ne tat var ne tuz bugünlerde. Kendimi dinlemeyi bırakmaya çabaladım. Çeşitli şeyler denedim ama bir yere kadar.
Bu aynı deniz dalgasına benziyor. Önce içeriye doğru bütün suyu çekiyor sonra ne varsa kıyıya vuruyor. Kendi çabamı buna benzetiyorum.
Duygularım kıyıda kurumaya yüz tutmuş otlar gibi. Bir anda vuran dalga ile yeniden ama en sert şekilde, yerinden koparcasına canlanmaya zorlanıyor.
İçime atmaktan yoruldum.İyiymiş gibi rol yapmaktan sıkıldım.
Bir bayram günü ve ben yine içimde yalnızlık duygusu ile kopuyorum dallarımdan. Karaya vuruyor, canlanırken yine ölüyorum.
Tumblr media
3 notes · View notes
maidurak · 1 year
Text
Meditasyon yaparak uyuşuyorum bugünlerde. Aradığım anestezi bana uzak doğu bilgeliğinden geliyor. Eskiden olsaydı götü başı dağıtırdım herhalde. Sanırım olgunlaştırdın beni. Bir yarayı hissetmeyi bırakmak, onun kanamasını görmezden gelmek beni iyileştirecek mi şimdi? Buddha görse gülmeyi bırakıp ağlardı herhalde halime.
Nefesime odaklanıyorum aklıma geldiğinde sevgilim. Ayaklarıma odaklanıyorum, ellerime. Diyaframımda şişen havaya bakıyorum anılara düştüğümde. Gözlerime düşen ışığı yakalıyorum. Burnuma ilişen kokuları tadıyorum. İçinde bulunduğum an'a kaçıyorum senden, beni yaralama diye...
Aydınlanmayı ummuyorum sevgilim. Sadece karanlıktan kaçıyorum. Gri bir loş ışık altında iyileşmeye çabalıyorum. Ama orada bir yerde hala kanıyorum.
youtube
14 notes · View notes
maidurak · 1 year
Text
Hasta hissediyorum bugünlerde. Sanki bir kitle büyüyor içimde. Bende açtığın yarayı içine alıyor. Enfeksiyon kapmış bir yalnızlık hissi gibi. Kalbime sıçrayışlarını duyuyorum teklemelerinde. Sanki bir mors kodunu andırıyor. Bir şeyler anlatmaya çabalıyor acı içinde. Nerdesin diyor, neden yoksun? Bu karanlıkta bir ışık neden yok hala?
Öpüşlerindeki anesteziye ihtiyacım var sevgilim. Ameliyat öncesi ön sevişme gibi bir etkisi var üzerimde. Ruhuma açılan neşter darbelerinle sana saçılıyorum. Beni dağıldığım yerlerden topla. Yeniden bir bütün hale getir. İçine birazda sen kat. Beni kendinden esirgeme sevgilim, beni yeniden tek başıma kapama beden kaleme.
Tumblr media
2 notes · View notes
maidurak · 1 year
Text
Yalnızlığa şükür sözleri yazamıyorum. İçimden gelmiyor. Yalnızlık kimilerine göre bağımsızlık anlamına geliyor. Neyden bağımsızlık? Başka insanlardan mı? Onların hissettirdikleri duygulardan mı?
"Kimseye ihtiyacım yok, ben kendime yeterim." kafasını yaşayarak mı bağımsız oluyoruz? Bu fazla feminist değil mi? Erkek hegemonyasından kurtulmak isteyen kadın hareketlerini hatırlatıyor bana. Ben böyle bakamıyorum dünyaya.
İnsan yalnızlığa alışmamalı, alıştırılmamalı. Sevmeli, sevilmeli... Dokunmalı, dokunulmalı... Değerli hissetmeli, hissetirmeli...
Yalnız insanın sadece sözleri vardır kendine verdiği. Duvarları vardır her gün konuştuğu yada ona cevap vermeyen börtü böcekleri vardır inandığı rüyayı anlattığı.
Ben bu rüyayı çok yaşadım. Yalnızlıkta kendini seven bir parçamı bulamadım. Ben yalnızlıkta her gün acıdan kurtulmak için kendime masallar anlattığımı fark ettim. Bir anlam illüzyonu içinde kendini tatmin etme hali... Anlam etkisini yitirdiğinde yenisi bulunana kadar gelen acıydı bana eşlik eden. Kendini sevme duygusu değil.
Bence insan kendini sevemez. Sadece başkasının sevgisini kendi sevgisiymiş gibi içinde hisseder. Buna kendini sevmek der. Başkalarına ihtiyacım var.
Tumblr media
6 notes · View notes
maidurak · 1 year
Text
Geçmiş yaşamlara yada reenkarnasyona falan inanmıyorum. Neymiş efendim geçmiş yaşamımda Mısır'da yaşıyormuşum da bu hayatta yaşadıklarım onun karmik sonucuymuş falan. Ya aklım almıyor. İnsan neden yaşadığı hayattaki sorunları böyle bir metafora bağlar ve kendini kaderci, şükürcü bir mantıkla yargılar ki? Ben kendimi böyle görmüyorum, görmekte istemiyorum.
Bu benim bu dünyadaki ilk ve tek yaşamım. Bitince ve bedenin hapishanesinden özgür kalıncada bir daha buraya uğramak istemiyorum. Reenkarnasyonmuş peh... Bu dünyaya ayılıp bayılanlar yeniden tekrar tekrar doğabilir. Ben almayayım.
Tumblr media
5 notes · View notes
maidurak · 1 year
Text
Sabaha karşı bir yağmur sesi eşlik ediyor yalnızlığıma. Sol yanım soğuk. Sen rüyalarıma girmeye devam ediyorsun. Gururla birilerine bakıyordun. Huzurluydun. Ben huzursuzum sevgilim. Geçmiyor içimdeki kanayan yara. Her gün bugündür belki bitiş günü derken inat etmiş açılıp kanamaya.
Seni sigara içerken hissediyorum sevgilim. Çektiğin her dolu nefeste içimdesin. Varlığımda... Peki ben senin varlığında mıyım? Beni ruhunun hangi parçası duyuyor? Durduk yerde gelen ağlama krizlerimi hangi parçan hissediyor? Hissedebiliyor musun sahi?
Son iki gündür bir tarihe tav oldum aşkım. 3 ay dedim kendi kendime. Bir şekilde doğmazsa güneş üzerime bitireceğim dedim artık kanamayı. Yapabildiğim en iyi şeyi yapacağım. Kaçacağım. Arkama bile bakmadan buradan gideceğim. Bunları hissediyor musun peki? Son iki gündür beni işitiyor mu ruhundaki tanrı parçacığın? Görüyor musun sende beni rüyalarında?
Üşüyorum sevgilim. Aniden soğuyan hava gibi çöküyor yokluğun üzerime. İntikam alırcasına. Sanki bir düşmanmışım gibi inatla bakıyor suratıma. Beni anlar gibi yapıyor ve kollarını açıyor. Gel diyor bana sarıl, sana iyi geleceğim. İnanıyorum bu soğuk yalana. Titriyorum. Yaşam bedenimden akıyor ve ben donarken yalnızlığımda hala seni bekliyorum.
Tumblr media
8 notes · View notes
maidurak · 1 year
Text
İnsan yalnızlıktan kaçtığında daha çok yalnız ve eksik hissedermiş. Ancak yalnızlığı kucakladığı zaman, onu kabul edip kaçmayı bıraktığında güçlü birine dönüşürmüş.
Ben sensiz hala eksik hissediyorum sevgilim. Ben sensiz yapayalnızım. Açık arazide yolda bir başına bırakılmış gibi hissediyorum.
Bu yalnızlıktan kaçmak mıdır şimdi? Ben yalnızlığa fırlatılmış haldeyim. Eksiğim. Ruhumda sızı var. Bu beni ne zaman daha güçlü yapacak?
Bu yarayı sürekli deşen vampirler var, kanımı taze görmekten zevk alıyorlar. Dökülen damla damla kanlarla besleniyorlar sülük gibi. Bende açtığın yarayı bana karşı kullanıyorlar. Ben sana beni bu açık yarayla bir başıma bıraktıracak ne yaptım sevgilim?
Belkide birşey yapmalıydım. Belkide yapmalıyım. Bilemiyorum...
Bu bir cennet yaratacak yada cehennem. Emin değilim. Olurda bir gün yapacağım olası şeylerden pişman olursam diye yazıyorum bu satırları. Bana bir şey olursa gel ve oku bunları diye.
Gözüm kararıyor yavaştan. Kendimi bırakıyorum gerçekliğin belirsizliğine. Siyah bir düşe yakalanıyorum.
Tumblr media
8 notes · View notes
maidurak · 1 year
Text
Yıllar sonra karşısına çıkarsın, seni tanımaz. Sessizce içine içine ağlarsın duygularını belli etmezsin ona. Güçlü durmaya çalışırsın falan. Sana seni unutmak için geldim dersin ona. O yüzden bilmeni istiyorum herşeyi diye anlatırsın bir bir tüm içerlediklerini. Seni önyargı duvarı ile geri püskürtür. Duyguların eline yüzüne bulaşmıştır.
Kaçıp gidesim vardı. Hatta kendimi öldüresim ama yapmadım. 1 haftadır bok gibiyim. Ağlamaktan artık içimde duygu kalmadı. Hissizleştim.
Keşke yalandan da olsa bende sevmiştim deseydin. Keşke o rüyaların bi anlamı vardı boşuna görmedin onları deseydin be sevgili. Enkaz altında günlerce acı çekseydim bu olay kadar acıtmazdı canımı sanırım.
22 Şubat'tı o gün. Ben bir mektup gibi yazıp yaktım o günü onunla birlikte. Ama nasıl tutuştuysa ortalık bende alev aldım o günden beri. Sönemedim. Dinmedi. Dinmiyor.
Acıyor...
Tumblr media
3 notes · View notes
maidurak · 1 year
Text
Aklıma hep şu soru geliyor. Bir insan tanımadığı birini sevebilir mi? Mazisi olmadığı, ilk kez gördüğü birini sevebilir mi?
Bence sevebilir. Çünkü bu zihinsel bir kavramsallaştırma değil. Bu daha meta, daha ruhani bir konsept. Evet. Bu gerçekten sevme halidir. Sevmekle birleşme halidir.
Tanımadığın insanı hatırlamıyordun. Sonra onu hatırladın varlığında. Ve sevdin. Hepsi bu. Zihinsel kavramlar bu sevgiyi unutturdu ama varlığındaki bağlantı hiç kopmadı. Hep vardı. Sadece onu kullanmayı öğrenmek gerekiyordu. Biraz onu okşamak gerekiyordu hatırlamak için.
Yaradan yarattığını her şekilde koşul aramadan seviyorsa, sevginin her tonuna bürünüp kendini onda gerçekleştirebiliyorsa insanda sevebilir. Varlığında hissedebilir diğerlerini. Kalpteki sıcaklıkta birleşir onlarla.
Ben deyip kendinden ayırmadan, ben deyip varlığında gören, hatırlayan bir algı. Sonsuzluk içindeki sonluluk gibi. Bize bittiği öğretilen ama aslında bitmeyen bir devinim hali.
Kaybedilen bir şey yoktu sevgili, biz başından beri kazananlardık... Sadece bunu hatırlayamıyorduk hepsi bu.
Tumblr media
11 notes · View notes
maidurak · 1 year
Text
Herkes gülüyor, mutlu. Ağızlarda bir şarkı. İçsel bir dengelenme hali. Bir olma hali belki. Bir sevinç. Evet. Başardık. Hayali ütopyamıza ulaştık. Düştüğümüz cennete geri yükseldik. İnsan Lucifer artık yeniden kanatlı. Işığı beyaz. Babasının sevdiği oğlu.
Bir yeşil rüya gördüm. Rüya demeye bin şahit. Öyle bir gerçekçilikti ki sanki gelecekten bir anı. Dört bir yanım dağ manzarası. Çok yükseklerde bir çayır ormanı. Mutlumuyum, sevinçli miyim bilmiyorum. Sadece yeşiller içinde umutluyum. Belki aradığım aşkı buldum. Ondan dolayı bir umuttur bu. Belki sadece cambaza baktır her zaman olduğu gibi...
Bir aşil tendon bu.
Beklentiye kapılıp hep aynı yerden vurulduğum bir döngü hali. Özgürleşmek için vazgeç diyor iç sesim ama öyle inatçıyım ki özgürleşmenin adı bile sevmeye açılırken ben beklemeye devam ediyorum. Kendimi kendimden uzaklaştırıyorum belki, belki de beklemektedir bir keramet diye umuyorum.
Lucifer gibi hissediyorum. Yalnız. Dağınık. Babasından azar yemiş bir ortanca evlat kompleksi. Yeniden sevmeye çalışan ama ısrarla kendini vuran bir rüya hali. Beklenti içinde bir beklentisizlik yaşıyorum. Yeniden sevmeye çabalıyorum.
Tumblr media
1 note · View note
maidurak · 1 year
Text
Psikoloji üzerine düşündüm.
Psikoloji insanın ruh sağlığı ile ilgilenen bir ilim. Psikoloji bilimi insanın içinde biriktirdiği negatif-toksik diyebileceğimiz duygu ve düşünceleri yeniden programlamasına yardım ediyor özünde. Bir çeşit kendini ikna ve kabul yaptırılıyor tedavi sonunda. Birey travma yaşadıysa o anı daha objektif bir gözle ele aldırıyor ve o gün yaşananların doktor yardımıyla yeniden üzerinden geçiliyor.
Bu bana bir çocuğun elinden tutup ona üstesinden gelemediği bir şeyi yardım eden ebeveynleri hatırlatıyor. Psikoloji bilimi aslında büyük küçük herkese elinden tutacak bir ebeveyn rolü oynuyor. Negatif yüklenmiş anıyı yeniden izleyip üzerinden geçiyor ve bu anıyı pozitif olumlayarak sorunu çözme amaçlanıyor.
Aslında bir yandan da meditasyon yapmaya benziyor. Meditasyon sırasında birey müthiş konsantre olabilir. Eski bir anısına odaklanıp onu detaylandırabilir. Bu yolla oto telkin yapan insanlar vardır kendisine.
Ruh kavramı insanın bilinç, algılama kapasitesi ile birlikte gelişen bir kavram. Algının temizliği, bilincin açık fikirliliği ruhun sağlık durumunu belirliyor psikolojide. Bu açıdan yaklaşınca değerli bir ilim aslında.
Psikolog insanlar empat oluyorlar. Empatlığı, empatiyi öğreniyorlar. Bu hayatta daha değerli ne öğrenebilirsin ki?
Empati dini öğretilerde ruhla ilişkilendirilir. Ruhsuz insanlar dendiğinde empati yoksunluğu kastedilir. En değerli varlığımız olan vicdan mekanizmamızı uyandırır empati.
Vicdan kalple ilişkilendirilir. Kalp sevgi ile ilgili bir betimdir. Sevgisiz insanlar kendilerini genelde dışlanmış hissederler. İlgi isterler. Özen isterler. Tüm o kötülükler buradan doğar aslında.
Öfkeli bir insan 'Beni fark et!' diye bağırıyordur belki. Nefret dolu biri belki dışlanmış hissettiği için küsmüştür insanlara. O yüzden karanlık bir örtüyle kaplanmıştır. Ağlayan bir bebek gibi dokunulmaya ihtiyaçları vardır belki.
Tüm o cinnet hali ile gelen kötülükler, biriken negatif yüklü duyguların elektrik misali boşalımı olamaz mı? Kendi kendini iyileştirmek için karanlık örtüsünü üzerinden attığı bir başka karanlık çaba? Sevebilmek yada sevildiğini hissetmek için uğruna öldürdüğü bir gözü dönmüşlük?
Tumblr media
7 notes · View notes
maidurak · 1 year
Text
Bir insanın alt benlikleri olabileceğini hatırlıyordum bir psikoloji kitabından. Jordan Peterson muydu? Carl Jung muydu? Tam emin değildim hangisinin kitabı olduğunu. Gerçi ikisi de birbirine çok benziyorlar.
Her neyse bu alt benlikler gerçekten çok ilginç karakterler. Kendi alt benliklerimi keşfe çıktığım bir seferinde garip bir şey oldu. Bu tıpkı internette chat yapmaya benziyordu. Oturdum ve kendi kendime yazdığım bir monoloğa başladım. Yazının konusu cinsellikti.
Genelde hep kendi cinsellik üzerine fikirlerim ile ilgili yazılar döndü durdu. Yazışan iki kişi hayal edin. Yazışma cinsellik üzerine ama aslında bu bir monolog. Yazanda benim cevap verende.
Karşımdaki hayali karakterim (alt benliğim) bana karşı kaçamak cevaplar veriyordu. Sanki kendi düşüncelerini saklıyor hani bana gösterirse ona müdahale edeceğimden dolayı tırsıyor gibiydi. Böyle bir izlenim edindim. Sonra bunu araştırdım.
Araştırmama göre bu olay bir çeşit hayatta kalma mekanizmasıymış. Yani alt benlik diye bildiğimiz bilinçaltımızdaki bu biz olan diğer parçalarımız hayatta kalmaya çabalayabiliyorlar. Kendilerini yaratan anı, duygu ve düşünce neyse eğer o tutundukları şey ellerinden gitme tehlikesi yaşarlarsa bunun için direniş gösterebiliyorlarmış.
Bu olay bana çok ilginç geldi.
Garip şizofrenik kafalar. xD
Tumblr media
7 notes · View notes
maidurak · 1 year
Text
Okuduğum bir yazıda öfkenin kendi benliğini koruma tepkisi olduğu yazıyordu. Kendi benliğini tehdit altında hissettiğinde bağırıp çağırmaya meğilli oluyormuşuz. İfade etmek isteyip edemediklerimizi öfkenin arkasına sığınıp söylediğimize inanıyormuşuz.
Ne trajik.
Tüm o savaşlar, acılar, kırılan kalpler falan hep gerçekten söyleyemediklerimiz içinmiş.
Değiyor mu peki susmaya? Bilmiyorum. İnsan neden susar ki? Ben neden susuyorum biliyor muyum sanki? Tek hissettiğim daha fazla benliğimin aşağılanması ihtimali. Daha fazla acı gelmesin diye öfkeyle arkadaş oluveriyorum. Hepimiz böyle yapmıyor muyuz sanki?
Acıdan kaçan haklı öfkelileriz. Dünya uğrumuza yansada biliyoruz artık, ardında sadece daha fazla acı yaşanmasın istiyoruz. Ya kandırıyoruz yada kandırılıyoruz.
Yorgunum...
Tumblr media
17 notes · View notes